|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
24-01-2007, 23:15 | #1 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 34 |
Bu insanlar birtakım sezgiler, bilgiler almaya çalışmışlar, savaşların durumları, krallığın durumları vs. tarzında tamamen maddesel huzur için bilgiler elde etmeye çalışmışlardır. Eski Yunan’da da vardı bu, hatta Homeros yalancı ve uyarıcı rüyalar tarzında bir ayrım yapar: İki kapı gösterir, biri boynuzdan biri fildişinden yapılmıştır. Boynuzdan yapılan yalancı rüyaların kapısı, fildişinden yapılan uyarıcı ve hakiki rüyaların kapısıdır vs. Rüyalardaki sembolleri ele almakta çok büyük fayda var. Bunlar bizim için daha önemli. Neden dünyanın her yerinde, Alaska’dan Yeni Gine’ye, Yeni Gine’den Batı Afrika’ya, Orta Asya’dan Avrupa’nın ortasına kadar her yerde insanların rüyalarında tekrarlanan bazı semboller var. Her yerde bunlar tekrarlanıyor, yani aynı sembol kullanılıyor. Bu da tabi çok önemli bir araştırma konusu. Mesela ünlü Jung’un kolektif şuuraltı meselesi belki bazı konularda buna bir izah getiriyor gibi görünüyor ama mesele o değildir. Yine görünenin arkasındaki görünmeyene bir atıfta bulunursak, onu görmeye çalışırsak bu sembolleşme, bu kod sistemi doğrudan doğruya yine ruhsal planlarla alakalı bir iletişimin otantikliğini ifade etmek için ortaya çıkan durumlardır. Biz bunları böyle anlıyoruz.
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |