Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Taraftar > Serbest Kürsü

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 26-07-2007, 23:47   #1
junior-1903
 
R€D-D€V!L-1903 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Alabanda

Saç masasi satan adam, güverte yolcularina ait sancak kiç omuzlugunun alabandasinda dinelmis, bagira bagira mallarini övüyordu.Günün son turuncu isigi sönmek üzereydi. Denizin mavisi koyulasmisti.

Dalga baslarinda; çakmak çakiliyormus gibi, turuncu kivilcimlar uçuyordu.

Ufkun üzerinde parildayan aksam yildizi; gökte bir gülüstü.

Saç masasi saticisinin yüzünün yarisi turuncu, yarisi açik menekseydi. Adam dogrusu, söz gücüyle satiyordu.

Sözler burgaçlanarak ve köpürerek, agizdan çaglayan halinde akiyordu. Çevresinde halka olmus çogu erkekler, agizlarini açmis dinliyorlardi. Saticinin anlattigina göre, gözü karda degildi.

"Kar" mi? Ne gezer efendim! Hatta zararina satiyordu. Kadinlarin en güzellerine saç masasi saglamak üzere, iste, vapura binip diyar diyar gurbette geziyordu. Onlari satmayacak, hediye edecekti.

Kendisi, abur cubur satan bir isportaci degildi. Hasa efendim! Ona, yüksekten gelen bir ses, "Yürü ya kulum! Git de masalari bu güzellere sat!" diye seslenmisti. O da bu emir üzerine yola çikmisti. Masalari, her birinde on kurus zararla yirmi kurusa hediye ediyordu. Zaten her isteyene hediye etmeyecekti. Çünkü elinde topu topu on bes tane kalmisti. Isteyen alir, istemeyen almazdi. Yapacagi is, sadece onlara almak firsatini vermekti.

Saticinin dört yaninda kalabalik halinde halka olmus erkekler arasinda, yalniz iki dissiz ihtiyar kadin vardi. Adam konustukça ara sira birbirlerinin yüzüne bakip gülümsüyorlardi. Erkeklerin bazilari alayli alayli bakiyordu, bazilari kaslari çatik, ciddiyetle dinliyorlardi.

Yalniz, halka disinda, gemi alabandasinda, siltelerini sererek bagdas kurmus kadinlar tepeden tirnaga göz kulak olmuslardi. Adamin yaninda toparlak yüzlü bir kadin oturuyordu. Oradan geçen bir Laz gemicinin deyimiyle, "kadinin sancak tarafinin saçlari masalarla kivircik kivircik edildigi için dalgali; iskele tarafinin saçlari bonazza, yani dümdüz"dü.

Gezgin satici masalarin bu marifetine isaret ediyordu. Permanat için gidip bosu bosuna bir sürü para vermemelerini, çünkü o masalarla saçlarin istenildigi gibi kivircik ve bukle edilebileceklerini söylüyordu.

Alabandada oturanlar arasinda iki çift de vardi. Sabahtan beri birbirlerine "mahsullerinin" nasil oldugunu, havayi, yagmuru, kuragi tekrar tekrar sorup cevaplandirdiktan sonra, artik söyleyecekleri sözleri kalmamisti.

"Bukle" sözünü duyunca, bu sözcügün "u"sunu "o" çevirerek gevrek gevrek gülüsüyorlardi.

Saçlarinin yarisi kivircik, yarisi düz olan kadin, sözümona utaniyormus gibi, basini bir egiyor, bir de saga sola çeviriyordu. Amaci saçlarini dört yana göstermekti.

Tezkere alarak köylerine dönmekte olan iki er, yavuklulari için birer masa aldilar.

Satici oradan ayrilinca, dört bes kadin da teker teker giderek birer masa aldilar.

Alabandada siltelerin üzerine bagdas kurmus da masayla ilgilenmemis olanlar arasinda otuz bes yaslarinda, köy ögretmeni bir kadin vardi. Biraz önce annesinden fena halde dayak yemis olan sekiz yaslarinda bir yaramaz oglani avutmaya ugrasiyordu. Çocuk, "Bu vapur on para etmez, babamin upuzun direkli yelkenli bir gemisi var," dedi. Bu sözlerinin ögretmen kadinda ne etki yaptigini anlamak için, ona dikkatli dikkatli bakti.

Ögretmen, elinden geldigi kadar hayret ve hayranlikla, "Ah, ne güzel," dedi.

Oglan, "Onun sahici diregi, beyaz yelkeni var; bu kara kara tüten pis baca gibi degil," diye ekledi.

Çocuk devamla, "Biz babamla Amerika'ya giderken balik tutariz. Bu vapur kadar baliklar!.."

Sözlerinin ögretmeni etkiledigini görünce heyecanlandi...

Ögretmen, çocugun her söyledigine inaniyor gibi yapiyordu.

Oglanin gözlerinde, sanli isler görenlere özgü bir gurur parladi ve konusmasini sürdürdü: "Gemi giderken biz hep raki içeriz. Bardakla degil, dogrudan dogruya siselerden içeriz. Siseleri bir mil uzaga atariz. Siseler batar, hiç çikmaz..."

Ögretmen, "Aman ne güzel!" diyerek ellerini çirpti.

Bu kez çocuk, "Bu peri midir, melek mi?" diye düsünerek, ögretmene hayranlikla bakti.

Kadin, cebinden bir avuç antepfistigi çikararak çocuga verdi, "Rakim yok ama, bak, bunlari ben tuzladim. Belki hosuna gider," dedi.

Küçük, yari çekingen yari hayran, fistiklari yemeye koyuldu.

Oglan, dogrusu pek erken yasinda, kadin kisminin entrika ve tuzaklarina ugruyordu. Fistiklari çignerken göz ucuyla kadina bakti. Iste bu kadin, o aksamin pembelesen isiginda gül gibiydi; gülümsüyordu. Annesi gibi çatik kasli ve yaygaraci degildi.

Oglan kadina, "Sen evli misin?" diye sordu.

Ögretmen, "Hayir," karsiligini verdi.

Oglan memnun oldu, "Ben büyüdügüm zaman," dedi.

Kadin elini sallayarak, "Ona daha çok vakit var," dedi.

Çocuk, "Iyi ya! Ben büyüdügüm zaman seninle evlenecegim," dedi.

Ögretmen, güle güle çocuga sarilarak öptü.

"Aman çok hos olur. Aman seni sözüne bagli tutmayayim bari. Belki o zamana kadar fikir degistirirsin," dedi.

Çocuk, "Ben büyüdügüm zaman çok param olacak. Bir beygirim olacak, bir de tüfegim... Aslan kaplan avlayacagim. Sabahtan aksama kadar dondurma, elmasekeri ve kurabiye yiyecegim," dedi.

Ögretmen, "Hiç korkma, onlari ben yaparim," diye cevapladi.

Öteki, "Elbette yaparsin, birlikte yiyecegiz... Kirk tane oglum olacak. Onlarla birlikte oynayacagim. Ama bak kiz çocuk istemem!"

Bunlar böyle konusurken, iki üç adim ötelerinde Denizci Davut alabandaya dayanmis, bir denize bakiyor ve sonra gözlerini yukarida, birinci mevki güvertesinin parmakligina gögsünü yaslayarak ihtiyar ikinci kaptanla görüsen genç kiza çeviriyordu. Delikanli öylesine hayranlikla bakiyordu ki; kizi dönüp kendisine bakmaya zorluyordu.
Kiz ona bakinca göz göze geliyorlardi...

Davut, gözbagiymis gibi, kizin bakisini tutuyordu.

Gözler birbirine baglaniyordu.

Ikinci kaptan, önemli bir seyin olmakta oldugunu anladi.

Denizcinin gözünde ne merhamet, ne de arzu vardi. Fakat bunlardan çok daha derin ve engin bir sey vardi. Davut kizi, kendisini kabul etmeye zorluyordu. Bir güverte yolcusu, bir fukara oldugu için degil, fakat o kiz gibi bir insan oldugu için, denizcinin bakisinin kizin en önemli tellerini titretmekte oldugunu yasli kaptan sezdi ve bir bahane ile kizin yanindan ayrildi. Kisa bir an için de olsa, bu iki insan, ayni türden iki yaratik olduklarini anladilar. Iki kus gibi, ayri dallarda oturup birbirlerine bakiyorlardi.

Deniz seyahati her insani az çok, görenek zincirinden ve her günkü hayat çemberinden disari firlatir ve insan gönülleri arasinda sempati akintisi dolastirir.

Insanlar gemiye, birbirlerinin yabancisi olarak binerler. Aradan bir iki gün geçince, yabancilik duygusunun çogu ortadan kaybolur. Sehirde ise birkaç es dost disinda insanlar yabanci olarak dogduklari gibi, yabanci olarak yasar ve yabanci olarak da ölürler...

Birdenbire Davut gülümsedi. Kiz da gülümsedi.

Bu, yabanciligi bir kenara atmak, tanismak ve birbirini kabul etmekti.

Belki de, aralarinda geçen seyde cinsellik farkinin -yani birisinin erkek ve ötekinin disi olmasinin- payi vardi.
Aralarinda, gözle görülmez kudretli bir bag olusmustu. Bu bag sinif, zenginlik, fukaralik gibi yeryüzünün bir sürü engellerini asiyordu.

Bir an için Davut'un gözü kizin dudaklarina ve gögsüne indi.

Kadinin, farkina varmadan gögsünü kabartisi, bir "kendini veris"ti...

Yasli ikinci kaptan, salonun merdivenlerinden inerken, gemi katibine rastgeldi. Nedenini bilmeden ona, "Insan ne anlasilmaz sey yahu!" deyip geçti.

Katip, "Acaba bizim moruk aklini mi oynatti?" diye düsünerek basini sallayip isine gitti.

Tezkere alip köye dönerken yavuklularina saç masasi almis olan erler, çocuga bir avuç antepfistigi vermis olan köy ögretmeni kadin, Denizci Davut ve birinci mevkideki kiz, artik ölünceye kadar, gelip geçen o kisacik ani unutamayacaklardi.

Ciddi ve önemli saydiklari bir aniyla dolu olan varliklarina, bu ufak tefek seyler, sanki cennetteki meleklerin geçer ayak gönüllerine düsürmüs oldugu gülümsemelerdi...
__________________
gücüne güc katmaya geldik formanda ter olmaya geldik BEŞİKTAŞ seninle ölmeye geldik....
R€D-D€V!L-1903 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 18:29 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580