|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
29-01-2008, 02:50 | #1 | ||
Banned Üyelik tarihi: Jan 2008 Yaş: 39
Mesajlar: 1.503
Tecrübe Puanı: 0 |
Halife Bagdat'ta sarayının balkonunda otururken basvezirinin büyük bir heyecanla kosarak geldigini görür. Hemen yanına gelmesini ister, merak eder bu heyecanın nedenini. Vezir ellerine yapışır, aglamaklı bir sesle - Yalvarıyorum, bana izin ver, hemen şehirden gideyim. - Neden? - Az önce saraya gelmek için büyük meydandan geçiyordum, yürürken bana birinin baktığını hissettim, döndüm ve tam arkamda Ölüm'ü gördüm! - Ölüm'ü mü gördün? der iyice meraklanan Halife. - Evet O'ydu, hemen tanıdım. Simsiyah giyinmisti, boynunda yine siyah bir atkısı vardı. Gözlerini bana dikmisti, sanki beni korkutmak istiyor gibiydi. Cok eminim beni arıyordu. Ne olur izin ver hemen gideyim buradan. En iyi atı alacagım ve dogru Semerkand'a gidecegim. Hemen yola çıkarsam aksama varmadan Semerkand'ta olurum. - Gerçekten Ölüm müydü gördügün, emin misin? - Cok eminim, Halifem. Simdi seni nasıl görüyorsam O'nu da öyle gördüm. Senin sen oldugundan nasıl eminsem, onun da ölüm oldugundan o kadar eminim. Ne olur izin ver hemen gideyim. Vezirini seven Halife tam ikna olmamasına ragmen izin vermis gitmesi için. Vezir kosarak kendi evine gitmis, en iyi atını eyerlemis ve dörtnala sehirden çıkmıs, karanlık basmadan Semerkand'a ulasmak kararındaymıs. Veziri gittikten sonra Halife'nin içi hiç rahat etmemis, biraz sarayında dönüp dolanmıs, sonra birden karar vermis. Zaman zaman yaptığı gibi kıyafet degistirmis ve sarayin arka kapısından çıkıp halkın arasına karısmıs. Yabancı bir gezgin gibi agır agır büyük meydana gelmis, biraz yürüdükten sonra bir kösede durmus ve tam o sırada o da tanımıs Ölüm'ü. Anlamıs ki Veziri yanılmamıs, Ölüm, tanınması çok kolay bir kılık içinde yavas yavas yaklasıyormus. Yaklasırken zaman zaman bir yaslı adamın sırtına dokunuyor, elinde yükleriyle giden bir kadının kolunu hafifçe tutuyormus. Insanlar hiçbir sey farketmiyorlarmıs. Bazen kosan bir çocuk fazla yanına yaklasınca Ölüm ona dokunmamak için kenara çekiliyormus. Halife Ölüm'e dogru yürümeye baslamıs. Ölüm de onu kılığına degistirmis olmasına ragmen tanımıs ve saygıyla egilerek selam vermis. Halife iyice yanına yaklasıp kulagına egilmis, - Sana bir sey sormak istiyorum, demis. - Seni dinliyorum Sayin Halife. - Benim basvezirim henüz gençtir, saglıklıdır ve bildigim kadarıyla çok namuslu ve dürüst bir insandır. Bu sabah saraya gelirken onu çok korkutmussun. Neden öyle baktın ona? Ölüm sakin bir sesle cevap vermis: - Ben onu korkutmak istemedim. Onu korkutacak bakıslarla da bakmadım. Meydanda kalabalığın arasında tesadüfen yanyana geldik, onu aramıyordum. Ama birdenbire karsılasınca sasırdım ve ona bakarken saskınlığımı gizleyemedim. Onun gözlerimde gördügü sadece saskınlıktı. - Neden bu kadar sasırdın? diye sormus Halife. - Onu burada Bagdat'ta görecegimi hiç sanmıyordum. Onun Semerkand'ta olacagını sanıyordum, çünkü onunla randevumuz bu aksam hava karardığı sırada Semerkand'ta. | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |