Guest | Oğuzlar, Oğuz Boyu Bugün; Türkiye, Balkanlar, Âzerbaycan, İran, Irak ve Türkmenistan’da yaşayan Türklerin ataları olan büyük bir Türk boyu. Oğuzlara, Türkmenler de denir. Oğuz kelimesinin türeyişiyle ilgili çeşitli fikirler ileri sürülmüştür. Kelimenin boy, kabile mânâsına gelen “Ok” ve çokluk eki olan “z”nin birleşmesinden “Ok-uz” (oklar, koylar) anlamında olduğu ileri sürüldüğü gibi, oyrat (haşarı, yaramaz) kelimesinin eş anlamlısı olduğunu iddiâ edenler de vardır. Ancak kelime, Anadolu ağızlarında “halim selim, ağırbaşlı” mânâlarına da kullanılmaktadır. Arap kaynaklarında ise “guz” veya “uz” şeklinde geçmektedir. İlk zamanlar Üçok ve Bozok adlarıyla iki ana kola ayrılmış olan Oğuzlar, daha sonraki devirlerde, Dokuz Oğuz, Altı Oğuz, Üç Oğuz adlarında boylara da ayrıldılar. Oğuzlar, yirmi dört boydan meydana gelmişti. Bunlardan on ikisi Bozok, on ikisi Üçok koluna bağlıydı. Tarihçiler, hazırladıkları cetvellerde Oğuz boylarının adlarını, sembollerini ve ongunlarını (armalarını) göstermişlerdir. Buna göre, Bozoklar; Kayı, Bayat, Alka Evli, Kara Evli, Yazır, Dodurga, Döğer, Yaparlu, Afşar, Begdili, Kızık, Kargın; Üçoklar ise; Bayındır, Peçenek, Çavuldur, Çepnî, Salur, Eymur, Ala Yundlu, Yüreğir, İğdir, Büğdüz, Yıva, Kınık boylarına ayrılmışlardı. Bugün Türkiye’de yirmi dört Oğuz boyuna ait işaret ve yer adlarına çok rastlanmaktadır. Oğuz adına ilk defa Yenisey Kitabelerinde rastlanmaktadır. Barlık Irmağı yöresinde bulunan bu kitabelerde; “Altı Oğuz budunda” sözü yer almaktadır. Öz Yiğen Alp Turan adlı bir beye ait olan bu kitabelerin yazıldığı devirde, Oğuzlar, Göktürkler'in hakimiyeti altında altı boy hâlinde Barlık Irmağı kıyılarında yaşamakta idiler. Altıncı yüzyıldan itibaren Göktürklerin idaresinde toplanan Türk kabilelerinden bir kısmı gibi Oğuzlar da kendi aralarında birlik kurarak Tula-Selenga ırmakları bölgesinde Dokuz-Oğuz Kağanlığını meydana getirdiler. Göktürk kağanlığının, Kutlug Şad (İlteriş Kağan) tarafından 682’de ikinci defa kurulmasından sonra, Göktürkler, hâkimiyetlerini kabul etmeyen Oğuzlar üzerine yürüdüler. Tula Irmağı kıyısında yapılan kanlı bir savaşta, Oğuzlar yenildiler. Fakat, Göktürklerin hâkimiyetini kabul etmediler. İlteriş Kağan, Oğuzlar üzerine birçok sefer düzenledi ve Baz Kağanı öldürdü. Oğuzların merkezi Ötüken ve çevresini ele geçirdi. Bu yenilgi karşısında İlteriş Kağan’ın hâkimiyetini kabul etmek zorunda kalan Oğuzlar, Göktürklerin Kırgız seferine katıldılar. Göktürk hakanlarından Bilge Kağan zamanında isyan ettiler. Bir sene içinde bir kaç defa harbe giren Oğuzlar; yenilerek, geri çekildiler. Daha sonra Dokuz-Tatarlar ile ittifak kurarak Göktürklerle mücadele ettilerse de yine bozguna uğrayarak, Çin taraflarına göç ettiler. Bir müddet sonra tekrar eski yurtlarına döndüler. Bu mücadelelerde zayıflayan Göktürkler, 745’te Uygurlar tarafından yıkıldı. Bu esnada Uygurlara yardım eden Oğuzlar, Uygur Devletinin dayandığı başlıca boylardan biri oldu. Uygurlarla birlikte Basmıl ve Karluklar'a karşı savaştılar. Fakat zaman zaman Uygurlara karşı da isyan etmekten geri durmadılar. Eski müttefikleri Dokuz-Tatarlar ile birleşerek Uygur Kağanı Moyunçur’a karşı cephe aldılar. Zaman zaman Çin’e gittiler. Daha sonra Çin’den çıkarak eski yurtlarına döndüler. Uygur Devletinin yıkılması üzerine batıya göçerek Sir Derya (Seyhun) kıyılarına ve onun kuzeyindeki bozkırlara yerleştiler. Onuncu yüzyılda, göçebe hayatı yanında, yerleşik bir hayat sürmeye de başladılar. Göçebe Oğuzlar, daha ziyade koyun, at, deve, sığır yetiştiriciliği ve ticaretle uğraşıyorlardı. Yerleşik Oğuzlar ise, Sabran (Karacuk), Suğnak, Karnak, Sütkent gibi şehirlerde oturuyorlardı. Onuncu asırda henüz Müslüman olmamış olan Oğuzlar, inanışları gereği bir takım ibadet ve âyinleri yerine getiriyorlardı. Ancak yaşayış bakımından İslâmiyet'e uygun tarafları vardı. Soy temizliğine ehemmiyet verirlerdi. Bilhassa zina gibi suçların cezası ölümdü. |