![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
![]() | #11 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Kanuni artık sabredemiyordu. Muhakkak kalenin alınması gerekiyordu. Piri Mehmed Paşa sürekli sabırlı olmalarını söylüyordu.Piri Mehmed Paşa komutasında ki Ayas Paşa kolundan lağımcıların büyük bir lağımı patlatmasıyla hisar bedeninin önemli bir bölümü yıkıldı. Kaledekiler zaman kazanmak için ateşkes yapmak istedi. Paşa bunun zaman kazanmak için olduğunu Kanuni’ye bildirdi. Kanuni onu dinlemedi. Anlaşma yaptı. Fakat biraz sonra gelen casusun bunun zaman kazanmak için olduğunu söylemesi Paşa’yı haklı çıkardı. Bir gece Padişah’ın hücum emriyle büyük çarpışmalar oldu. Padişah iç hisarın duvarları önünde üçüncü defa lağım çukurları açılmasını emretti. Ve büyük tüneller patlatıldıktan sonra iç kaleye girildi ve şövalyeler teslim oldu. İstanbul’a giderken Kanuni’den bir teşekkür bile alamadı. Sarayda Ahmed Paşa’nın suçlamaları , devşirmelerin İbrahim Paşa’yı desteklemesi , Paşa’nın Rodos’ta Padişahın dediklerini yapmaması gibi sebeplerle Paşa’nın azlini istediler ve Ahmed Paşa onu Mısır’da sürgün edilen ayandan rüşvet almakla itham etti. Padişah Kazasker Muhyiddin Çelebi’yi iddianın tahkikine memur etti. Bu zadda Paşa’nın rakiplerindendi. Olaylar tamamen sadrazam aleyhinde gelişiyordu. Ama o gururla kendi azlini kendi istedi.200000 akçeyle emekli oldu. Silivri’de bir çiftliğe yerleşti. Diğer yandan Ahmed Paşa sadrazamlığa atanmadı çünkü padişah onu yeterli bulmadı. Onun yerine odacı başı İbrahim Ağa getirildi.bu atama Omsalı teşkilatında kötü bir çığır açıyordu. Saray görevlilerinin sadrazamlığa atanmaya başlamasıyla sadrazamlık gibi önemli ve tecrübe gerektiren bir iş likayitsiz kişilerin eline geçmiş bulunuyordu. Bu da sadrazamlığın devşirmelerin elinde kalması demekti. | ||
![]() |
|
![]() | #12 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Sultan’ın Piri Mehmed Paşa’yı asıl görevden alma sebebi onun bilgisi , tecrübesi karşısında ezilmesidir. O girince ayağa kalkmak zorunda olmasıdır. Çok akıllı olmasıdır. Çekildiği Silivri’deki çiftliğinde oturmakla münzevi bir hayat yaşamamıştır. İdareye yakın olmuştur. Savaşlarda İstanbul’un başına geçmiştir. Onun görüşleri alınmıştır. Bir ara Semendire’de Sancak beyi olmuştur. Vezir-i Azam İbrahim Paşa bu gelişmeler doğrultusunda görevini kaptıracağını düşünmüş ve ona bir tuzak hazırlamış. Paşa’nın öz ve öz oğlu Edirne Kadısı Mevlana Muhyiddin Mehmed Reşid Efendi’yi onu gizlice öldürmesi için satın aldı. Kendisine büyük mansıplar vaat etti. Bunlara kanan , makam ve mevki hırsına kapılan Raşid babasını zehirleyerek öldürdü. Fakat vaat edilen makam ve mevkileri İbrahim Paşa ona vermedi. Cesed Edirne’den Silivri’ye nakledilerek yaptırdığı külliyesinin içindeki caminin hazifesine gömüldü. Vaat edilenleri alamayan Raşid üzüntüden hastalanıp ızdıraplarını dindirebilmek için kendini içkiye ve esrara vermiş. Bir kış günü ocağın başında sızarak kendisinden geçtiği sırada etekleri tutuşmuş ve feci bir şekilde yanarak can vermiştir. Ayrıca babası son sözlerini söylerken ona lanet okumuştu. Paşa’nın 4 çocuğu vardı.2 kız 2 erkek. Eşi padişahın Arpa Emiri Seyyid Ömer Efendi’nin kızıdır. Amasya’da evlenmiştir. Oğulları Raşid Efendi ve Mir Mehmed’dir. Kızları Ayşe ve Hanım’dır. Raşid iyi bir tahsil yapmış, Kemal Paşa-Zade ve Zembilli Ali Cemali’nin hizmetinde bulundu. İstanbul’da Koca Mustafa Paşa medresesi müderrisliği yaptı. Sonra Edirne Kadılığı’na atandı. “Razi” mahlasında şiirler yazmıştır. Mir Mehmed babası zamanında değişik görevlerde bulundu. Abisi gibi zayıf iradeli değildi. Her zaman doğruyu söyler. Bu sebeple padişah onu öldürtmemiştir. Piri Mehmed Paşa Fahreddin-i Razi soyundadır. Dedelerinden Hasan b. Ali tüccar olup 40 yıl Mekke’de yaşamıştır. Babası Ziyaeddin Ömer E’şari kelamcısı ve Şafii fıkıhçısıdır. O hem anne hem baba tarafından şairdir. Medrese tahsili yapmıştır. Vezaret makamına müderrislik, kadılık, defterdarlık, nişancılık gibi işlerden sonra gelmiştir. 2. Beyazid döneminde Galata Kadısı iken “Semendire Eflakları Kanunnamesi”ni yazmıştır. Şiirlerini topladığı bir de Divançe’si vardır.genellikle Remzi mahlasını kullanmıştır. Divançe’sine şu ana kadar rastlayan olmamıştır. Bununla birlikte tarihçiler Yavuz döneminde olayların bir çoğunu Paşa’dan haber almışlardır. Alim ve şairleri , ilim adamlarını, öğrencileri , devlet yönünde çalışan herkesi korurdu. Devşirmeleri sevmez devleti geriye götürdüklerini düşünürdü. | ||
![]() |
![]() | #13 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Gittiği her yerde birçok eser bırakmıştır. Amasya’da , Konya’da , İstanbul’da , Mısır’da … saymak bile çok zordur. Eserleri genellikle medrese, cami , hücreler gibi hem dini hem de ilmi yerler olmuştur. Gittiği her yerde vakıflar kurmuş ve toplumun kalkınmasına çok yardımı dokunmuştur. Vakıfçı bir insandı. Neredeyse her yerde vakıf kurmuştur.eserlerine illaki bir vakıf tahsil etmiştir. Osmanlı’da gelmiş geçmiş en önemli devlet adamlarındadı. Ahlaki oluşu , haysiyetli oluşu, siyasi, idari , mali ve askeri konularda başarısı , engin tecrübesiyle, adaletiyle çok önemli bir şahsiyettir.Osmanlının süper güç olmasında büyük bir katkısı vardır. O dönemdeki devşirmelerin sürekli devlette rol oynamaları alışıla gelmişti. Bir Türk’ün önemli işlere gelmesi onları huzursuzlandırmıştır. Sürekli üstüne gitmişlerdir. Ama Yavuz’un doğru siyaseti , aklı olanları sevmesi ve güçlü yanında olması onu Yavuz yanında güçlendirmiştir. Sultan Süleyman devrine tavırlarını açıkça ortaya çıkardılar ve onu Vezir-i Azamlık’tan aldılar. Hatta onu kendisinin öz veöz oğluna öldürttüler. Yavuz her şeyi ona danışırdı.kararlarını onunla birlikte alırdı. O hiçbir zaman işlerinden geç kalmaz hatta önceden hallederdi. Zamanı hor kullanmazdı. Yavuz’un ışık kaynağıydı fakat Yavuz onu hırpalamaktan geri kalmazdı. Bir keresinde olaylar onun başının vurulmasına kadar gitmiştir. Askeri kişilik bakımından çok iyi, düzgün, dikkatli , önlemini alan , her zaman hazırda bulunan , gerekli taktikleri iyi bilen, düşmanını casuslarla iyi tanıyan bir şahsiyetti. Cephede kesinlikle tesadüflere yer vermezdi. Her şeyi kafasında tasarlardı. Sürekli fikir üretirdi. Türk istihbarat teşkilatının kurucusu gibidir. Onun istihbarat ağı aylar öncesinden çalışmaya başlardı. Giderek kendini geliştirmiştir. Yeni donanmalar kurmuştur, tersaneler yaptırmış. Güçlü top planları çizdirmiş ve döktürmüştür. Ordu disiplinine önem vermiş , bunun için ıslahat çalışmaları yaptırmıştır. | ||
![]() |
![]() | #14 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Kendisi Sünniliği savunurdu çünkü Şiilerin amcasını katlettiği, devlete karşı isyan hareketlerini, onları yerlerinden etmeleri , halka karşı zulümleri onun benliğine işlemiştir. Mutasavvıflara sempati duymuş, onları koruma cihetine gitmiştir. Ama herhangi bir tarikata bağlı kalmamıştır. Hristiyan katlinin önüne geçmiştir. Nedeni din kuralları ve hukukun çiğnenmesine izin vermemesidir. Şiilere çok katı olmasının sebebi onların düşüncelerinin aslında devleti zor durumda bırakıp Şah İsmail’i halka tanıtıp yeni müridler edinmek ve devleti içten fethetmekti. Bunda Şah’ın da parmağı olduğu belliydi. Onlara karşı hukuk dışı bir davranışta bulunmamış fakat suç işlediler mi de onlara acımamıştır. Sonuç olarak dünyada gelmiş geçmiş en iyi devlet adamlarından biriydi. Ülkesine canı gönülden bağlıdır. Herkesin örnek alması gereken bir kişidir. SECERESİ Hz.Ebubekir—Abdurrahman—Hammad—el-Müseyyep—es-Sabit—Mevdüd— Mahmudu’l-Hatip—Hüseynü’l Hatib-i—Ömerü’l Hatib-i—Mevlana Fahrü’d – Din Muhammed er-Razi—Muhammed—Muhammed—Muhammed— Mevlana Celaleddin Muhammed el-Aksariyi—Muhammed—Şeyh Mehmed el-Cemal— Piri Mehmed Paşa | ||
![]() |
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |