Bilindigi gibi XIV. asrin baslarindan itibaren içten içe çökmeye yüz tutan Bizans Imparatorlugu'nun topraklarinda, Sirbistan ile Bulgaristan devletlerinin gözü vardi. Bu devletler, imparatorlugun varisleri olmak için bazi faaliyet ve çalismalarda bulunuyorlardi. Bu dönemde, siyasî, ekonomik, sosyal ve hatta dinî buhranlar içinde bulunan Bizans'in fazla uzun ömürlü olamayacagi biliniyordu. Bu bakimdan, adi geçen devletin mirasindan Osmanlilar da istifade etmeyi düsünmek zorunda kaldilar. Bu üç devlet, gayelerini gerçeklestirmek ve en büyük hisseyi elde etmek için büyük gayretler sarf ediyorlardi. Bu bakimdan Osmanli Beyligi'nin ilk müessisi Osman Bey ve özellikle oglu Orhan, Bizans'in gerek iç, gerekse dis durumunu yakindan takip ediyorlardi. Hatta bu yüzden olsa gerek ki, ya basta bulunan idarecilere (hükümete) yardim etmek veya partilerden birini rakiplerine karsi daha faal bir rol oynamak için desteklemeye çalisiyorlardi. "Osmanlilarin, Bizans Devleti'ni sadece Avrupa kitasina sürmüs olmakla iktifa etmeyerek, orada da Osmanli Beyligi'nin menfaatlerini temine ugrasmalari bunun içindir. Lakin bu ilk faaliyetlerden her zaman kat'i ve fiili neticeler beklenmeyecegi de muhakkakti. Yani Osmanlilarin baskin yaptiklari veyahut yardim maksadiyla girdikleri yerleri istilaya kalkismayarak evvela kendilerine zemin hazirlayacaklari gayet tabii idi. Orhan Bey,henüz babasi Osman Bey'e vekâlet ettigi tarihlerden itibaren, Trakya sahillerine birçok çikartmalar yaptirarak bu havalinin vaziyetini iyi bir surette ögrenmisti." |