![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
![]() | #11 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Buradan anlaşılmaktadır ki Erken Tunç II döneminde, biri Troia yöresinde, diğeriyse Orta Anadolu ve Karadeniz bölgeleri arasında yer alan iki yerel madencilik okulu bulunmaktadır. Diğer bir önemli gelişme ise Anadolu'da ilk kez bu dönemde görülen çömlekçi çarkının Troia'da kullanımıdır. Çömlekçi çarkının Troia'ya Mezopotamya'dan deniz yoluyla geldiği düşünülmektedir. Erken Tunç II döneminin sonlarında Batı ve Güney Anadolu'da büyük yangın izlerine rastlanmıştır. Birçok yerleşimin ıssızlaşması bu ortak felaketle ilgili görülmektedir. Ayrıca bu felaketlerden sonra ortaya çıkan yerleşme yerlerinin sayısında meydana gelen 1/4 oranındaki azalma ve yakılıp yıkılan iskân yerlerinin tekrar iskân edilmemesi bu felaketlere birtakım göçebe toplulukların yol açtığını göstermektedir. Aynı dönemde Trakya ve Balkanlar'da meydana gelen ıssızlaşma bu toplulukların Balkanlar üzerinden gelen Hint-Avrupa kökenli Luviler'in olabileceklerini göstermektedir. M.Ö. 2300 yıllarında ortaya çıkan bu felaketten sonra Erken Tunç III evresine gelinir. Yerleşim yerleri önceki dönemin özelliklerini küçük farklarla sürdürmelerine rağmen çoğu küçük birer köy niteliğindedir. Bu dönemde felaketlerden fazla etkilenmeyen Doğu Anadolu'daki Norşun tepe, Korucu tepe, Tepecik, Arslantepe gibi nispeten büyük merkezlere İmi kuşağı, Köşker baba, Pulur, Değirmen tepe gibi yeni yerleşimler eklenmiştir. Dikkat çekici bir gelişme görülmeksizin 500–600 yıl kadar yaşayan bu köysel yerleşimler M.Ö. 1700 yıllarında son bulmuştur. ORTA TUNÇ ÇAĞI (M.Ö 2500–2000) Asur Ticaret Kolonileri Çağı: M.Ö. 2. binin başlarında Tunç Çağının orta dönemine girilir. Orta Tunç Çağının en belirgin özelliği Mezopotamya ile başlayan çok sıkı ve iyi örgütlü ticaret ilişkileri ve bunun sonucunda yazının Anadolu’ya girişidir. Anadolu ile Mezopotamya ve Kuzey Suriye arasında Aseramik Neolitik Dönemden beri var olan ve obsidyen ticaretine dayanan sistem maden ticaretinin artmasıyla ters yönde işlemeye başlamıştır. Tunç yapımında gerek duyulan kalay Anadolu’da az bulunduğu için Mezopotamya kalayına ihtiyaç duyulmuş ve bu kalayı Anadolu pazarına getirme işini de Asurlu tüccarlar üstlenmişti. Büyük kervanlarla Anadolu’ya gelen tüccarlar, kalayın yanı sıra parfüm, kumaş gibi malları da getiriyor, yerine altın, gümüş ve değerli taşlar götürüyorlardı. Bu ticaret karşılığında yerli beylere vergi de ödüyorlardı. Asurlular ticaret ağını sağlamlaştırmak amacı ile Anadolu’nun çeşitli yerlerinde KARUM adı verilen ticaret merkezleri kurmuşlardı. Bunların merkezi ve en büyüğü Kültepe’deki Kaneş Karumu’dur. Bundan başka Hattuşaş, Alişar, Acem höyük, Kara höyük gibi yerleşimlerin de aralarında olduğu 9 yerde daha Karumlar kurulmuştu. Asur’dan Orta Anadolu’ya uzanan yol üzerinde ise WABARTUM denen küçük konaklama birimleri oluşturulmuştu. Tüm bu olaylardan ötürü bu dönem ASUR TİCARET KOLONİLERİ ÇAĞI olarak anılmaktadır. | ||
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |