Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Tarih

 
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 10-11-2007, 12:14   #1
 
Pritt - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Icon15 Kırım Tatarları

TATARLAR KİMDİR?
Click the image to open in full size.

"Tatar" sözü, çeşitli zamanlarda değişik anlamlarda kullanılmıştır. Ruslar bu deyimi, yüzyıllar boyunca, Avrupa Rusyası’nda yaşayan Türk soylu Müslümanlar için kullanmışlardır 1. Batılı yazar ve araştırmacılar "Tatar" kelimesini, Türkistan'da ve Karadeniz'in kuzeyinde yaşayan Türkler için kullanmaktaydılar.2 Osmanlılar ise, miladî on altıncı yüzyıldan başlayarak "Tatar" deyimini, kuzey Türkleri için kullanmışlardır: "Kırım Hanı el Hac (Hacı) Selim Geray Han'a Name-i Hümâyundur: ... bu sene-i "amiymu’l meymenede (uğuru yaygın bu yılda) dahi musammem (plânlanmış) olan gazve-i meymûn ve Cihâd-ı Hümâyûnumuza murafakât ve muvafakatları (katılmaları) me'mûl-i Hümâyûnumuz olub ... ve sâir ümera ve mirzayanı şecâ'at disâr ve cumhûr-ı Tatar-ı "aduv-şikâr ... (1107/1696)".3
Konunun açıklığa kavuşması için; başa dönmek, Tatar kelimesinin ilk defa kullanılışından itibaren kazandığı yeni manaları gözden geçirmek gerekir. Durum incelenince görülüyor ki, İslâm dünyasında ilk kullanıldığında, "Tatar" kelimesiyle kasdedilen, "Moğol" idi. Miladî onüçüncü yüzyılda yaşamış olan Arap tarihçi İbnül Esir, Moğollardan bahsederken daima "Tatar" kelimesini kullanmaktadır: "Tatarların İslâm ülkelerine gelişi"4, "Tatarların Türkistan ve Maveraünnehr'e çıkışı"5, "Kâfir Tatarların Harzemşah üzerine yürüyüşü"6, "Tatarların Kıpçaklara ve Ruslara yaptıklarının anılması"7 gibi. Tabiî, şamanist, kısmen budist Moğollardan bahsetmektedir. Cıngız Han'ın Celâleddin Harzemşah'a yetişmesini anlatırken "Celâleddin (Sind nehrini) geçemedi, Cıngız Han Tatarlarla ona yetişti"8 demektedir.
İbn Kesir (öl.774/1372), Cıngız Han'ı anlatırken "Tatarların en büyük sultanı, bugünkü meliklerinin babası" ifadesini kullanır9. İbn Haldun da "Bu sultan, Cıngız Han, Tatarların sultanıdır" demektedir10. Çok iyi bilindiği gibi Cıngız Han, Moğol hükümdarıdır.
"Tatar" kelimesi, günümüz Arap araştırmacılar tarafından da "Moğol" yerine kullanılmaktadır. Meselâ, Moğol istilâlarını gösteren haritanın yaftası "Tatar yağması"11dır. Moğollar, 656/1258 de Bağdad'ı işgal edip Abbasî Halifeliğini yıkmadan önce, 635/1237 de Moskova'yı zaptettiler. Moğol (Tatar) ordusunda en kalabalık zümre Kıpçak Türkleri idi. Türklerin büyük çoğunlukta olduğu Moğol ordusu, günümüzde Rusya denen bölgeyi, on üçüncü yüzyılın ilk yarısında zaptetmişti12. Bu durum, Rusların, Avrupa Rusya'sındaki bütün Türk kökenli Müslümanlara niçin Tatar dediklerini açıklar: Moğol (Tatar) ordusunun büyük çoğunluğu Türktü; Ruslara göre, bütün Avrupa Rusya'sında yaşayan Müslüman Türkler, Moğolların (Tatarların) torunlarıydı. Şurasını hemen belirtelim ki, Moğol (Tatar) ordusunun çoğunluğu Türk olmakla birlikte, bütün komuta kademeleri Moğolların tekelindeydi. Kıpçaklar, Peçenekler ve öteki Türk boylarından gelenler rütbesiz askerlerdi.
Abbasî Halifeliğini 1.258'de yıkmış olan, Cıngız Han oğlu Tuluy'un oğlu Hülagü ve ordusundan, bütün çağdaş ve sonraki Arap tarihçileri "Tatar" diye bahsettikleri gibi, diğer milletler de, on üçüncü yüzyılda yeryüzünün en büyük devletini kurmuş olan Moğollardan "Tatarlar" diye söz etmektedirler. Meselâ, Ermeni müellif Aknerli Grigor, "Tatarlar Bağdad'ı zaptettikleri sırada ..." ifadesini kullanmaktadır.13
On üçüncü yüzyılda Çin'in çok büyük bir bölümü, Türkistan14, İran, Irak, Suriye, Anadolu, bugünkü Rusya, Kafkasya, Kırım, Ukrayna, Polonya, Tatarlar (Moğollar) tarafından zaptedildi. Bu Tatar hakimiyeti altında yaşayan milletler de Tatar (Moğol) sülâlesinden hanedanların idaresinde yaşadıkları için "Tatar" diye anıldılar.15 Böylece, on dördüncü yüzyıldan başlayarak "Tatar" kelimesi, kavmî, etnik, soyla ilgili bir söz değil, ra'iyyet olmayı, teba'iyyeti (uyrukluğu), -hukukî durumu farklı olmakla birlikte- vatandaşlığı ifade eden bir deyim haline geldi. Yani, artık "Tatar" sözü, etnik (kavmî) değil, siyasî bir anlam ve içerik kazandı. Türk ülkeleri dışındakiler zamanla Tatar (Moğol) hakimiyetinden çıktı, Hazar Denizi ve Karadeniz'in kuzeyindeki bölgelerde yaşayan Türk topluluklarında Tatar siyasî ismi devam etti. Cıngız Han'ın diğer oğlu Cuci'nin oğlu Batu Han'ın hükümdarlığında, Karadeniz ve Hazar Denizi'nin kuzeyinde, Arapların ve Avrupalıların "Altın Orda" (Rusça Zolotaycı Orda) dedikleri "Kök (Gök) Orda" devleti ortaya çıktı. Batu'nun kardeşi Burka Müslüman oldn, 1255 yılında Kök Orda Han'ı olunca Müslümanlığını ilân etti. Bereke16 adını alan bu zat, Altın Orda'nın ilk Müslüman hanıdır. Bereke Han, Anadolu Selçuklu hanedanından bir hanımla evlendi. Bu evlilikten doğan oğlu İzzeddin'e, Solhat ve Sudak şehirleriyle yörelerini verdi. İzzeddin ve annesi, binlerce Müslüman Türkü Anadolu'dan Kırım'a getirip yerleştirdiler.17 İslâm Gök Orda'da hızla yayıldı ve çok sağlam bir şekilde yerleşti, kök saldı.18
Gök Orda'da (Altın Orda'da) hanedan Cıngız Han soyundandı, fakat "Türk unsuru o kadar kuvvetliydi ki on dördüncü yüzyıl başlarında Altın Orda bu unsurun tesirine direnemedi ve bir Türk Devleti haline geldi".19
Gök Orda Hanı Toktamış 1396'da Timur'a yenilince, bu hanlık parçalandı; toprakları üzerinde Kazan, Kırım, Astrahan ve Kasım Hanlıkları kuruldu. Bu hanlıkların sadece hanları ve yüksek kademedeki idarecileri gerçek Tatar, yani Moğol idiler, fakat, idare edilenlere de hükümdarlarından dolayı Tatar denildi: Türkistan'daki Türklere, başlarındaki Özbek Han'dan dolayı "Özbek" denmesi, son Gök Orda (Altın Orda) Hanı Toktamış'a karşı ayaklanıp onunla savaŞan tümen (10.000 atlı) beyi Nogay'ın buyruğu altındakilere ve onların günümüze kadar gelen torunlarına "Nogay" adı verilmesi, Osmanlı idaresindekilere "Osmanlı" denilmesi gibi. Zamanla hanlar ve yöneticiler de Türkleştiler. Meselâ, Kırım'ın ünlü kahramanı, XVI. yüzyılda yaşamış olan Bora Gazi Geray Han, Türkçe söyleyen birinci sınıf bir şair ve klasik Türk musikisinde çok usta bir bestekârdır.20 Nitekim, "Çarlık Rusyasının son yıllarında milliyet prensibi ön plâna çıkınca, Rusya'daki halklar kendilerine "Türk" mü yoksa "Tatar" mı denmesi gerektiğini tartıştılar.21
Günümüzde, Rusya Federasyonu içinde, başkenti Kazan şehri olan Tataristan vardır. Bu ülkede, halkın yarıdan biraz fazlası Müslüman, yarıya yakını da Rustur. Müslümanlar, Türkçenin kuzey lehçesini konuşurlar, ataları, İbn Fadlan'ın bahsettiği, 922 yılında (Anadolu'nun Müslüman hakimiyetine girmeğe, Türkleşmeğe başlamasından 150 yıl önce) resmen İslâm'a girmiş olan İtil (Volga) Bulgarlarıdır. Arapça kaynaklarda Saqâlibe (tekili : Saqlab) lafıyla anılan İdil Bulgarlarının isteği üzerine Abbasî Halifesi oraya, İslâm'ı öğretecek, cami ve riıinber yapacak kimseler gönderdi. Giden heyette bulunan İbn Fadlan, bu sefer sırasında gördüklerini yazmıştır. (Bulgarların öteki dalı, Karadeniz'in kuzeyinden geçerek Balkanlara inenleri, 863 yılında Hristiyanlığa girip Slavlaştılar; Bulgaristan'dakiler bunlardır.) Tataristan'daki Bulgar Türklerinin lehçesinde çok güzel Türkçe sözler yüzyıllardan beri yaşamaktadır: Oda yerine bülme (bölme), pazartesi karşılığı baş gün, örümcek ağı yerine ürmücek uyası (oyası), mide yerine aşkazan kullanılmaktadır. Şüphesiz, Tataristan'daki, Türkçenin kuzey lehçesini kullanan Müslümanlar Türktür , "Tatar" kelimesi, onlar için kimliklerini belirleyen bir yaftadır. Zamanı gelince, "Tataristan" sözünün "Kıpçakistan'a çevrilmesi gerekir.
Öte yandan, gerçek Tatarlar, Anadolu'da on beşinci yüzyıla kadar görülmektedir. Moğolların Anadolu Selçuklularını 1243 yılında Kösedağı savaşında yenmeleriyle, Anadolu Moğol (Tatar) istilasına uğradı. Selçuklu Devletinin yıkılmasıyla ortaya birçok beylikler çıktı. Bunların içinde, Osmanlı Beyliği en küçük, fakat İslâmî değerlere bağlılıkta en samimî olanı idi. Diğer beylikler birbirleriyle uğraşırken Osmanlılar Bizans ve Avrupa'ya karşı cihad faaliyetlerine girîştiler. Kısa zamanda önemli bir devlet haline geldiler ve dördüncü hükümdar Yıldırım Bayezid Sivas ve Tokat yörelerini "kabâil-i Tatardan (Tatar kabilelerinden) olan Kadı Burhaneddin dest-i tagallübünden"22 sıyırıp aldı. Daha sonraları da Anadolu'da Tatar (Moğol) kabileleri vardı: "... zikroluııan Kara Tatar taifesi Cıngızîler cânibinden (Moğollar tarafından) Selâcika'ya (Selçuklulara) nezaret etmek üzere Rum'a (Anadolu'ya) i'zam olunan (gönderilen) akvâmdan (kavimlerden) olub mürûr-ı zaman (zamanın geçmesi) ile Kayseriyye ve Sivas taraflarında hayme-nişin (çadırda oturan) olarak tavattun etmişler (yerleşmişler) idi. Yıldırım Han merhum, Sivas'ı havze-i hükûmete idhal eyledikde (Osmanlı ülkesine kattığında) bunları tekâlif i divaniyyeden mu'af idüb (bunlardan vergi almayıp) yalnız seferler vuku'unda (olduğunda, esnasında) hidemât-ı harbiyyede istihdam kılınmakda olduklarından (savaş hizmetlerinde kullanılmakta olduklarırıdan) gündeıi güne tekessür ederek (çoğalarak) kırk elli bin nüfusa baliğ olmuş (ulaşmış) ve Timurlenk Rum'a (Anadoluya) teveccüh ettikde (yöneldiğinde) bunların ruesâsını (başkanlarını), saltanat-ı Rum'u va'd ile (Anadolu hükümdarlığını vadederek) hafıyyen (gizlice) celb eylediğine mebni (kendi tarafına çektiginden dolayı) der ceng-i ewel (savaş başladığında) taife-i merkume (bu anılan zümre) Timur askerine iltihak eylemişler (katılmışlar) idi. İş bitdikden sonra Timur her ne mütâleaya mebni ise (görüşe, düşünceye dayanarak) bunları beraber götürmeği tensib idüb (uygun bulup) lâkin rızalarıyla gitmeyecekleri malûm olduğundan asâkir-i külliyye ile (pek çok askerle) cevânib-i erba'alarını (dört taraflarını) ihâta ederek (kuşatarak) altıb gitmişdir ki, Timur'un Rum'da (Anadolu'da) olan ef'âlinin (yaptıklarının) en hayırlusu budur."23
Daha sonra, Yıldırım'ın oğlu Çelebi Mehemmed İskilip civarında üç beş bin çadır halkı görüp bunların "Tatar sergerdelerinden Minnet Beğin tevabiatı olduğu"nu öğrenince, hepsinin, Balkanlarda Filibe civarında yerleştirilmelerini emretti. Bu Tatarların yerleştiği yere "Tatar Pazarı" denildi.24
Böylece şu durum ortaya çıkıyor ki, Anadolu'da Moğol (Tatar) hakimiyeti devam etseydi, Osmanlı Devleti veya başka bir güçlü siyasî kuruluş ortaya çıkmasaydı, Anadolu'da yaşayanlar da Karadeniz'in kuzeyinde olduğu gibi, başlarındaki Moğol hanedanlardan dolayı, büyük bir ihtimalle "Tatar" diye anılacaklar, bu kelime onların etnik değil, fakat siyasî yaftası olacaktı. Yine, çok büyük bir ihtimalle, Gök Orda'da ve ondan sonra kurulan hanlıklarda olduğu gibi, hakim Moğol (Tatar) hanedanı ve Moğol kökenliler Anadolu'da da Türkleşeceklerdi.
Öte yandan, "Tatar" diye anılan bu kavme "Moğol" denmesi, Cıngız Han zamanından sonra olmuştur. Moğol tabiri Moğolistan ve Orta Asya'da yerleşmiş fakat Moğol İmparatorluğu'nun batı kısmında hiç bir zaman yaygınlaşmamıştır. ... Daha sonraları Rusya'da ve,Avrupa'da, Osmanlılar dışındaki bütün Türk halklarına Tatar dendiğini" görüyoruz.25
Bilindiği gibi, insanın ana dili, onun soyunu, kökenini belirleyen en önemli unsurdur. Dil kullanılırken, konuşmada, söyleyişte fark olursa, bu farka "ağız" veya "şive" denir: Erzurum ağzı, Kayseri ağzı gibi. Fark, yazıya geçerse, "lehçe" (diyalekt) adını alır. Türk lehçelerinin çeşitli tasnifleri vardır; en belirgin hatlarıyla, 4 lehçe kabul edilir:
1-"Türkçe" dediğimiz Anadolu Lehçesi (Oğuz Lehçesi, Batı Türkçesi, Lehçe-i Osmani).
2-Azerî Lehçesi : En büyük temsilcisi: meşhur şair Fuzulî.
3-Türkistan Türkçesi (Çağatayca, Hakanî Lehçesi, günümüzdeki Özbekçe).En büyük şairi: Ali Şir Nevâi
4-Tatarca denilen, Kırım ve Kazan Türklerinin konuştuğu Kuzey Lehçesi (Kırım'ın Yalıboyu'nda İstanbul Türkçesi, iç kısımlarıyla kuzeyde Tatarca konuşulurdu.)
Sonuç:
"Tatar" kelimesi, on üçüncü yüzyılda "Moğol" kelimesinin yerine kullanılmıştır. Tatarlar (Moğollar), Çin, Türkistan, Iran, Anadolu, Irak, Suriye, Sibirya, Rusya, Doğu Avrupa, Kırım ve Polonya'yı on üçüncü yüzyılda zaptettiler. O zaman Hazar Denizi'nin ve Karadeniz'in kuzeyinde Göktürk, Hun, Peçenek, Kıpçak ve Bulgar Türklerinin torunları yaşamaktaydı. Tatarlar (Moğollar) on üçüncü yüzyılda bütün bu bölgeleri zaptettikleri zaman, bu işi gerçekleştiren ordularında, Türkistan'dan gelen yeni Türk kütleleri de vardı. Gerek eskiden Hazar Denizi ve Karadeniz'in kuzeyinde yerleşmiş olan, ve gerekse Moğol ordusunda gelen kalabalık Türk kütleleri, Moğol hakimiyetinde yaşadılar. Moğol (Tatar) hakimiyetinde olarak Hazar Denizi ve Karadeniz'in kuzeyinde yaşamış olan Türkler, siyasî yafta olarak "Tatar" diye anılır hale geldiler. Günümüzde Karadeniz'in kuzeyinde ve Rusya'da yaşayan ve "Tatarca" denen kuzey Türkçesini konuşan Müslümanlar, bunların torunlarıdır. Çıkan netice şudur ki, "Tatar" kelimesi, yirminci yüzyılda, soy gösteren, başka bir deyimle, kavmî etnik bir tabir değildir, tarihî kimliği bildiren bir sözdür. Nasıl ki Osmanlı idaresinde yaşayan her ferd "Osmanlı" idi, Osmanlı tâbiyetinde idi, Osmanlı uyruğu idi; Ermeni, Yahudi, Rum, Arap, Çerkes, Gürcü, Arnavut, vb. "Osmanlı" idi, Tatar (Moğol) idaresinde yaşayan kuzey Türkleri de öylece Tatar idi. Kısacası, yirminci yüzyılda, kendilerine "Tatar" denilen Rusya Müslümanları, Moğol değil, ataları Moğol (Tatar) idaresinde yaşamış ve zamanla Moğolları da Türkleştirmiş olan Türklerdir.

Konu Pritt tarafından (10-11-2007 Saat 12:20 ) değiştirilmiştir..
Pritt Ofline   Alıntı ile Cevapla
 

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 20:05 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580