Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi

Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi (http://besiktasforum.net/forum/index.php)
-   Tarih (http://besiktasforum.net/forum/forumdisplay.php?f=79)
-   -   Çivi Yazısı (http://besiktasforum.net/forum/showthread.php?t=22224)

imparator 10-02-2007 10:06

Sümerce:
Kökenleri belli olmayan ve bugüne kadar dil aileleri içinde başka akrabası saptanamayan bir dil konuşan Sümerler, bölgede yaşadığını bildiğimiz en eski toplumdur. M.Ö. 3. bini izleyen dönemlerde, çivi yazısının, güney Mezopotamya'daki Akkadlar ve Suriye'deki Eblalılar'a iletilmesini sağladılar. Sümerlerin Erhanedan Dönemi III, Akkad'lı Sargon'un (M.Ö. 2334-2279) hakimiyeti ile sona erdikten sonra, hem dilde, hem de politik açıdan güçlü bir Akkad etkisi görülmeye başlanır. Bu hanedanın da yaklaşık M.Ö. 2200'lerde çöküşüyle, Sümerce yine yönetimde kullanılan dil olarak yerini almış, ancak bundan sonra gelecek yıllar içindeki tüm krallar, artık kendilerini Sümer ve Akkad kralları olarak tanıtmışlardır. Başta M.Ö. 2004 yılında Ur olmak üzere, önemli Sümer şehirlerinin birbiri ardına düşmesinden sonra, yaklaşık M.Ö. 18. yüzyılın başlarında Sümerce, yerini kesin olarak Akkadça'ya bırakmıştır. Ancak konuşulan dil olarak güncelliğini yitirmesine rağmen, yazım kolaylığı ve geleneksel edebiyat dili olması nedeniyle pek çok anıtsal yazıt, edebi metin ve Sümerce sözlük listelerinde kopya edilmeye devam etmiştir.
Sümerce agglutinativ (bitişken) bir dildir. Türkçe'de olduğu gibi, her kelime değişmeyen, ancak ön- veya son eklerle işlerlik kazandırılan bir veya birden fazla hece ile ifade edilir. Örneğin, DÜ "inşa etmek", Î.DÜ "o inşa etti", NU.MU.DÜ "o inşa etmedi.". Özellikle çoğu edebi metnin kopyalandığı dönem olan, Eski Babil dönemine gelindiğinde, paralel metinlerde farklı ön ve sonekler kullanılmış olması ise, Sümerce gramerinin anlaşılmasını zorlaştırmaktadır.
Sümerlerin bıraktıkları belge grupları içinde edebi, mitolojik metinler ve destanlar en önemli yeri tutar. Bunlar içinde özellikle "Gılgamış Destanı", çivi yazısının yayılımıyla, diğer dillere de çevrilmiş, tufan hikayesi bölümü ise, bütün kutsal kitaplarda da aynı şekilde anlatılarak, binlerce yıl boyunca korunmuştur.

imparator 10-02-2007 10:07

Akkadça:
Sümerce'den sonra bölgede geçerli dil olan Akkadça, bugünkü Arapça ve ibranca'nın dahil olduğu Semitik dil ailesinin üyesidir. Sargon döneminde kullanılan Eski Akkad lehçesinden sonra Akkadça, Asurca ve Babilce olmak üzere iki temel lehçeye ayrılmıştır. Bu lehçeler de zaman ve coğrafi alanları içinde geçirdikleri değişikliklere göre, Eski, Orta ve Yeni başlıkları altında, incelenir. Akkadça kelimeler, temel olarak alınan 3 konsonant ve bir kök vokaline, başka vokaller eklenmesi veya konsonantların çiftlenmesi ve sonra da bu kelimenin çatısına ön ve sonekler getirilmesiyle oluşturulurlar. (Örn. sbt (kök vokali a), Mastar hali, sabatum "yakalamak", isabbat "o yakalar", isbat "o yakaladı", sabat"ykala". Yani, aslında her sesin bir hece ile ifade edildiği çivi yazısı, Akkadça'nın dil yapısına uygun değildir. Bu nedenle, önemli ölçüde kelimelerin fonetik olarak ifade edilmesiyle birlikte, buna ek olarak Akkadlı katipler, Akkadça kelimeleri yazmak için, Sümerce logogramları da kullandılar. Örn. Akkadça "koyunlar" anlamına gelen immeru kelimesini Sümerce şekliyle UDU MF^ olarak yazdılar ; ya da iki dili karıştırarak, Sümerce "büyük" anlamına gelen GAL kelimesinin sonuna Akkadçası olan rabûrmn sonunu ekleyerek bunu GAL- u şeklinde ifade ettiler.
Sümer hece sistemini benimseyen Akkadlar, kendi dillerine uygun yeni hece değerleri de yaratarak, "çok seslilik" (polyphonie) ve "çok işaretlilik"(po/y^m/^) sistemlerini geliştirdiler. Örn. Sümerce SU "el" işareti Akkadça okunuşu qadu ile birlikte, su'nun yanısıra, "qad, qaf hece değerlerini de yazıya kazandırmıştır.
M.Ö. 2. binde diplomatik yazışma dili olan ve yaklaşık 2500 yıl süreyle Eski Yakın Doğu kültürüne aracılık eden Akkadça yazılı belgeleri, doğal olarak kendine çok geniş bir yayılım alanı bulmuştur. Bu yayılım sonucunda Akkadça'nın merkezi lehçelerinin yanısıra "çevre" (peripbeml) dialektler de ortaya çıkmıştır. Susa, Boğazköy, Alalah, Nuzi, Ugarit ve Amarna'da ortaya çıkarılan bu belgeler, Akkadça yazılmış olmalarına karşın çeşitli lokal dillerin etkisi altında kalmışlardır.

imparator 10-02-2007 10:07

Eblaca:
Yakın bir geçmişte, 1964 yılında bugünkü adı Tel Mardih olan Ebla'da yapılan kazılar, Suriye'de, M.Ö. 3. bin yılda, çivi yazısının burada konuşulan dile de uygulandığını ortaya çıkardı. Bu dilin bir Proto-lbrani dili ve Batı-Semitik dillerinin öncüsü olduğu kabul edilmektedir. Abu Salabih tabletlerinden anlaşıldığına göre, Sümer'le çağdaş olan ve ticari ilişkilerinin yanısıra Sümerlerin edebi geleneklerini de önemli ölçüde benimseyen Eblalılar, kendi ekonomik kayıtlarını tutmak için de Sümer hece işaretlerini kullanmışlardır. Tabletlerin % 80'inin Sümerce, sadece % 20'sinin Ebla dilinde yazılmış olması, metinleri kolayca anlamamızı sağlamakta, ancak bu dil hakkında yeterince bilgi sahibi olabilmemizi önlemektedir. Metinlerde karma bir sistem izlenerek, çoğu isim, fiil ve sıfatlar Sümerce, edat, zamir, bağlaç ve özel isimler ise Ebla dilinde verilmiştir.
Elamca:
Başkenti Susa olan Elam, Pers körfezinin kuzeyi ve aşağı Dicle arasında kalan, kabaca bugünkü iran'la sınırlayabileceğimiz bölgedir. Elam'ın eski dönem tarihi de Sümer ve Akkad uygarlıklarının tarihleri ile çağdaştır. Yüzyıllar boyu Batı Asya'nın önemli krallıklarından biri olarak hüküm süren ve M.Ö. 640 yılında Asur imparatorluğu tarafından tarih sahnesinden silinen Elam'ın yazı tarihi de ilginç süreçlerden geçmiştir.
Proto-Elam olarak adlandırdığımız, Susa'da ortaya çıkan yerli piktografik yazının tarihi Uruk tabletleri kadar eskidir. Metinler, Uruk'taki çağdaşları ile yapılan karşılaştırmalar sonucunda kısmen okunabilmiş, ancak dilin özellikleri ve piktogramdan hece yazısına doğru bir geçiş, tam olarak saptanamamıştır.

imparator 10-02-2007 10:07

Akkad hanedanı döneminde, Susa katipleri, bir süre Sümer yazısını kullandılar, ancak çok geçmeden Elamlı bir istilacı olan Puzur - Insusinak, Proto-Elam özelliklerine dayanan yerli bir yazı üretti. Çok az deşifre edilebilen bu yazının da ömrü çok kısa olmuş ve bundan sonraki 600 yıl süresince, sadece 4 metin dışındaki bütün belgeler Babilce yazılmıştır.
Orta Elam döneminden itibaren ise, tekrar Elam dilinde yazılan çivi yazılı metinlerin başladığını görüyoruz. Bu dönemde Babil'den kısıtlı sayıda işaret alınarak, fonetik Elam-ca kelimeler, logografik olarak ifade edilmiştir. 80'den fazlasının hece işareti olduğu bu yazıda, toplam karakterlerin sayısı, 113'tür.
Elam dilinin akrabaları da saptanamamıştır. Hem dil, hem de kullandıkları çivi yazısı sistemi hakkındaki bilgilerimiz, Babilce ve Eski Persçe ile birlikte yazılmış üç dilli Ahamenid sülalesi yazıtlarıyla belli ölçüde artmaktadır. Bu dillerin yardımıyla, kabaca bir gramer ve kelime haznesi oluşturulabil-mesine karşılık, lengüistik (dilbilimsel) değeri diğer dillere oranla çok daha az bilinir. Batı Iran bölgesi dışında fazla önem ve yaygınlık kazanmayan bu dille günümüzde uğraşan bilim adamlarının sayısı da oldukça azdır.

imparator 10-02-2007 10:07

Hurrice:
M.Ö. 3. binden itibaren prenslikler halinde yaşayan Hurri toplumu, M.Ö. 16. yy. sonlarına doğru, bölgeye gelen îndo-Ari kökenli savaşçı toplumla bir devlet örgütü haline gelmiş ve bu devlete resmi bir ad olarak Mittani devleti denmiştir. Mittani, daha çok bölgeye verilen coğrafi bir isim olarak korunurken, halkın çoğunun Hurrili olması nedeniyle, bu isim kullanılmaya devam etmiştir. Yaklaşık M.Ö. 1340'larda Hititler tarafından zayıflatılan Mittani devleti, önce Asur împaratorluğu'nun vasali olmuş, M.Ö. 1270 yılında ise, Asur kralı I. Salmanassar tarafından siyaset sahnesinden atılarak, bir Asur eyaleti haline gelmiştir.
Bölge, kuzeybatı Mezopotamya'da bugünkü Mardin civarını kapsamaktadır. Hurriler, Yakın Doğu'da özellikle ilk defa eğitimli at yetiştirmeleri ve arabalı savaşı yaygınlaştırmaları nedeniyle önemli bir yer tutarlar. Hititlerin başkenti Hattuşa'da bulunan, Mittani'li at yetiştiricisi Kikkuli'nin yönetmelik metninde geçen ve kesinlikle Hurrice olmayan bazı teknik terimler ise, ancak belli Sanskritçe öğelerle açıklanabil-mektedir.
Hurriler çivi yazısını Akkadlardan aldılar. Ancak ne Semitik, ne Hint-Avrupa dilleriyle ve ne de Sümerce ile yakınlığı olmayan dillerinin, sadece yine ölü bir dil olan Urartuca ve bugün yaşayan bazı Kafkas dilleriyle akrabalıkları saptanabilmektedir.

imparator 10-02-2007 10:07

Bu dilde yazılmış belgelerin çoğunluğu yine Hattuşa'dan (Boğazköy) kaynaklanmaktadır. Daha önce çoğunlukla Hititçe ritüel metinlerde geçen, anlaşılması zor Hurrice bölümlerin yanısıra, 1983 yılında Boğazköy'de bulunan Hurrice-Hititçe çift dilli metinler, bu dil ve grameri hakkındaki bilgilerimizi oldukça geliştirdi. Yine Boğazköy'de Babil Gılgamış Destanı'nın Hurrice çevirisine ait fragmanlar, Akkadça-Hurrice çift dilli metinler ve Hurrice kelimelerin karşılıklarını Sümerce, Akkadça ve Ugarit dilinde veren okul metinleri, Ugarit'te de bu 4 dildeki kelimeleri paralel kolonlar halinde veren bir sözlük metni bulundu. Ayrıca Ugarit alfabesiyle yazılan ve Sümerce-Hurrice kelimeler içeren metinler de vardır. Mari ve Amarna arşivleri de Hurrice metinler içerir. Bunlardan 1877 yılında Tell el Amarna'da bulunan M.Ö. 15. yy. sonu 14. yy. başına tarihlenen, Mittani kralı Tuşratta'nın Mısır kralı III. Amenophis'e gönderdiği uzun mektup, bu dilde yazılmış en önemli kaynaktır. Çift dilli olmamasına rağmen, Tuşratta'nın yazdığı diğer Akkadça metinlerin yardımıyla okunabilir duruma gelmiştir. Son yıllarda Çorum'un güneyindeki Ortaköy'de yapılan kazı araştırmaları da Hurrice ve Hurrice-Hititçe tablet buluntuları vermiştir.
Son yıllarda yoğunluk kazanan araştırmalarla özellikle gramer ve sentaktik yapısının belirgin hale gelmesiyle birlikte, bulunan tek dilli Hurrice bir yazıtın anlaşılabilmesi oldukça zordur.
makla birlikte,az sayıda kil tablet ve madeni örnekler de vardır. Yine bigraph bir toplum olan Urartular, kendilerine özgü bir hiyeroglif yazı sistemini de kullanmışlardır. Bunun nedeni de Geç Hitit şehir devletlerinden Tabal'de hiyeroglif kullanılması ve Urartular'ın onlarla temas halinde bulunmalarıdır. Bu örneklere çoğunlukla keramik kaplar üzerinde ve az sayıda mühürlerde rastlanmıştır.

imparator 10-02-2007 10:08

Ugarit Dili:
Suriye sahilindeki Ugarit'de (Ras Şamra) yapılan kazılar sonucunda, yaklaşık M.Ö. 14. yy.'a tarihlenen ve sayıları 1000'i aşan kil tabletler bulundu. Sümer-Babil çivi yazısına dış görünüşleriyle benzeyen, fakat kesinlikle alfabetik olan bu yazıda sadece 30 işaret vardır ve bir de kelime ayracı kullanılmıştır. Bu işaretler daha geç dönemlerde ortaya çıkan, ibrani ve Fenike Semitik alfabelerinde olduğu gibi, sadece sessiz harflerle ifade edilen harfleri yansıtırlar, ancak Ugarit alfabesinde 3 tane de sesli harf kullanılmıştır. Her ne kadar işaretler, çivi yazısına benzerlik gösterse de, soldan sağa ve stylutfla kil üzerine yazılmalarından başka hiç bir ortak yanları yoktur.
Ugarit'de Ugarit dili ve Babilce yazılmış ekonomik içerikli belgelerin yanısıra bulunan mitolojik metinler, teoloji çalışmalarına da kaynaklık etmiştir.
Eski Persçe:
Çivi yazısından sadece dış görünümüyle etkilenen yarıalfabetik yazı sistemlerinden biri de Eski Persçe'dir. Bu yazıda kullanılan dil, M.Ö. 6. yy. ortalarında, Persler'in Ahamenid sülalesinin resmi diliydi. Dönemin yazıtları, çoğunlukla Eski Persçe, Elamca ve Babilce olmak üzere 3 dilde yazılmıştır. Olasılıkla o devirde Arami alfabesinin Ön Asya'da hakim dil olması, yazının alfabetik değer kazanmasına, ancak aynı zamanda Elamla olan manevi bağlar, çivi yazısı formunun benimsenmesine neden olmuştur.
Yazıda toplam 41 işaretin, 36'sı hece işareti, 5'i ise ideog-ramdır. 3 sesli harf ve yine kelime ayracı da kullanılmıştır.
En önemlisi Bisutun'daki Darius'un yazıtı olan kaya yazıtlarının yanısıra, altın, gümüş ve taş tabletler, bir kaç mühür ve kap üzerinde yazılar ve çok az sayıda kil tablet ele geçmiştir. Buna neden, günlük pratik amaçlar için, çoğunlukla Elam çivi yazısı veya Aramca'nın kullanılmış olmasıdır. Eski Persçe, III. Artaxerxes'ten sonra (M.Ö. 358-338) tamamen terkedilmiştir.

imparator 10-02-2007 10:08

Çivi Yazısının Önemi:
Gerek ticari nedenler, gerekse yapılan askeri amaçlı seferlerle yayılım alanı genişleyen çivi yazısı, çeşitli kültürler arasındaki alışverişi sağlamakta en büyük etken olmuştur. Önemli merkezlerde oluşan arşivler bunu bize açıkça göstermektedir. Ebla'ya kadar yayılmasından sonra, Akkad'lı Sargon ve Naramsin'in seferleriyle alanı genişleyen ve Asur Ticaret Kolonileri ile de Anadolu'ya giron çivi yazısı, bu bölgeyi de çivi yazılı kültürün bir parçası haline getirerek, Anadolu'nun tarihi çağlarını başlatmıştır. Mari, Boğazköy ve Ugarit'in yanısıra, bir başka önemli ticaret merkezi olan Emar'da (Meskene) Hitit, Hurri, Semitik ve Batı-Semitik uluslar karşılaşmış ve en önemlisi artık çivi yazısı maddi gereksinimleri karşılayan bir kullanımdan çıkarak, bir kültür aracı haline gelmiştir. Bunu en iyi gösteren örneklerden biri, Asur kralı Tukulti-ninurta'nın yaklaşık M.Ö. 13- yy. sonunda, 2000 yıllık bir devlet olan Babil'e son vermesiyle belirginleşmiştir. Oradaki kültür birikimini temsil eden Babil arşivlerini Asur'a taşıyarak burada büyük bir kitaplık oluşturmuş ve bir anlamda Güney'deki merkezin Kuzey'e kaymasına neden olmuştur. Ancak Babil'in siyasen ortadan kalkmasıyla kültürün yok olmadığını ve yerinde kaldığını BabiFde Tukulti-ninurta'nın fethinden sonra yazılan 12 tabletlik Gıl-gamış Destanı, açıkça göstermektedir.
Bu kültüre özellikle Anadolu'da son veren, Deniz Kavimleri olmuştur. Hitit Devleti'nin çöküşüyle, Anadolu bu kültürden kopmuş ve çivi yazısı büyük kültürler için etkisini kaybetmiştir. Geç Hitit Devletleri döneminde Hitit hiyeroglifleri önem kazanmış, aynı zamanda Arami ve Fenike alfabeleri kullanıma geçmiştir. Büyük limanlarda da çivi yazılı uygulamalar kalkmış ve yine alfabetik yazı sistemleri kullanılmaya başlanmıştır. Böylece çivi yazısı sonunda çıktığı yer olan Ba-biPe dönmüş ve önemini yitirmekle birlikte milada kadar yazılmaya devam etmiştir. Çivi yazısıyla yazılmış en son belge M.S. 75 yılına tarihlenmektedir.

imparator 10-02-2007 10:08

Çivi Yazısı Hakkında Genel Bilgiler
a)Yazı Malzemesi Olarak Kil ve Kullanım Şekilleri:
En geleneksel kil malzemesi, tablet adını verdiğimiz, uçları hafifçe yuvarlatılmış, kare veya dikdörtgen olanıdır. Çoğunlukla önyüz, arkayüze oranla biraz daha bombelidir ve tablete yandan bakıldığında bir mercek görünümünü andırır. Bu özellik, kırık bir tablet parçasıyla karşılaşan bir uzmanın tablet yüzlerini saptamasında en büyük yardımcıdır. Bir tabletin bölümlere ayrılması ise, Uruk IV A döneminden beri bilinmektedir. Tablet üzerinde daha belirgin çizilmiş boyuna çizgiler, sütun veya kolon olarak adlandırılır ve ancak bir kolona ayrılan bölüm bittikten sonra, diğerinin yazımına geçilir. En çok kullanılan tek, iki veya üç kolonlu tabletler-dir.Bunun yanısıra, Ebla'da 15 kolonlu tabletlere de rastlanmıştır. Tabletin önyüzündeki kolon sayısı, arka yüzde de aynıdır. Ancak, örneğin, 3 kolonlu bir tabletin ön yüzünün yazımı bittikten sonra, tablet bir kitap sayfası yönünde değil, uzunluğu yönünde çevrilmiş ve bu sefer yazmaya en sağdaki kolondan başlanmıştır. Böylece III. Önyüz kolonunun arkasına IV. Arkayüz kolonu yazılmıştır. Tablette enine yapılan çizgiler ise, paragraf çizgisi olarak adlandırılır ve işlev açısından modern kullanımdaki paragraf görevini üstlenerek, bir metni kendi içinde bölümlere ayırırlar. Genellikle bir tabletin yazımı bittikten sonra, arka yüzünün son kolonunun altına, yazının bittiğini gösteren, iki çizgi çekilir ve kalan boş bölüme kolophon adını verdiğimiz, bir özet bilgi yazılır. Bu bölümde, tabletin içeriğinden bahsedilip, eğer metin birden fazla tablet üzerine yazılmışsa, kaçıncı tablet olduğu da belirtilir ve bazı durumlarda kâtip adını da yazar.
Bazen, yer kalmadığında tabletin kenarları da kullanılabilir.

imparator 10-02-2007 10:08

Maddesi kil olan yazıtların, oval, dairevi, konik, silindir ve prizma biçimli olanları da vardır. Verilen form, sadece dönem değil, metnin ait olduğu tablet grubuyla da yakından ilişkilidir. Örneğin, Eski Babil ve öncesine ait öğrenci tabletleri, çoğunlukla yuvarlaktır. Bunun yanısıra, Ur III dönemine ait tarım tabletleri ve Isin'de bulunmuş Eski Babil idari kayıtları da, yuvarlak tabletlere yazılmıştır. Elbette üzerine yazılacak metnin uzunluğu da, şeklinin saptanmasında rol oynamıştır. Tabletlerin boyutları da çok çeşitlidir. Ortalama bir tablet, avuç içine sığacak büyüklükte iken, üzerinde sadece iki satır olan bir Eski Babil tableti, 1,6 x 1,6 cm., idari bir kayıt içeren Sargon öncesi bir Ebla tableti ise 36x33 cm. boyutlarındadır.
Çivi biçimli konik yazıtların içeriği, ev satım belgeleri ve yapı yazıtlarıyla sınırlanmıştır. Prizma şeklinde olanlar ise, Sargon öncesi dönemden Eski Babil dönemine kadar, normalde tablet üzerine yazılan sözlük metinleri ve bazı Sümerce edebi metinlerde kullanılmışlardır. Böyle bir form seçilmesinin nedeni ise kesin olarak bilinmemektedir. Eski Babil döneminden sonra ise, yine 6 veya 8 yüzlü prizmalar, çoğunlukla kral yazıtları için kullanılmıştır.

Mezopotamya'da icat edilen bir yazı sistemi için kil ve kamış kalem stylus, en doğal yazımalzemeleridir. Özellikle kil gibi dayanıklı bir yazı maddesinin seçilmesi, tabletlerin binlerce yıl toprak altında koruna-bilmesini sağlamıştır. Çünkü bu tabletler yazıldıktan sonra, güneş altında bırakılarak kurutuluyor, içeriği daha önemli olanlar ise yüksek ısıda fırınlanıyordu. Önemli bir kısmının ise, tesadüfen yandığını söyleyebiliriz. Çünkü pek çok tablet, savaşlarda yakıp yıkılan şehirlerin kitaplık ve arşivlerinden gelmektedir. Bu tabletlerin günümüze kadar korunmalarını, bir anlamda o dönemdeki tarihi felâketlere borçluyuz.


Türkiye`de Saat: 09:51 .

Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580