![]() |
Piri Mehmed Paşa ve Hayatı PİRİ MEHMED PAŞA VE HAYATI Piri Mehmet Paşa büyük Türk alimlerinden Cemaleddin-i Aksariyi neslindendir.Ailesi “CEMALİ” lakabıyla anılmaktadır.Bazı ilim adamları onu Muhyiddin Mehmed Çelebi ‘nin olduğunu ileri sürerler ama bir kanıt ortaya atamazlar.Mehmed Çelebi Konya Fatih tarafınca ele geçirilince Amasya’ya gelmiş ve buraya yerleşmiştir.Şehzade 2.Beyazıd tarafından büyük ilgi görmüş:buradaki camii, medrese mektep , imaret, ve tabhanesi tamamlanınca ilk vaiz ve kürsü şeyhliğine getirilmiştir.(1486)Piri Mehmed Paşa’nın babası Mehmed Çelebi hac yolunda ölünce ondan boşalan yere Muhyiddin Çelebi getirilmiştir.Ülke birliğini korumaya azimli bir insandı.Birliğin ancak Sünnilik ile mümkün olacağını savunuyordu.iran’dan gelen Şiilerle büyük mücadele içerisinde olmuştur. Onların “hubba-ı ‘aba”propagandalarına şiddetle karşı çıkıyordu. Halka bunların yanlış olduğunu vaazlarıyla delilleriyle anlattı. Şiilerle Sünniler arasında çıkan kanlı muharebede hunharca katledildi. Ayrıca bazı ilim adamlarının ortaya attığı Piri Mehmet Çelebi’nin Mehmet Çelebinin amcası olduğu zannı yanlıştır. Cemaleddin Mehmed-i Aksariyi 1. beyazıd ulemasıdır. Şahgeldi Paşa’nın daveti üzerine Aksaray’dan Amasya’ya gelmiştir. Burada kadı ve Darül-ilm müderrisi olmuştur. Şahgeldi Paşa’nın kazaskerinin ölümü üzerine bu göreve atandı. Şahgeldi Paşa Kadı Burhanettin’le yaptığı savaşta öldü ve yerine Emir Fahrettin Ahmet Bey geçti. Amasya’daki bilginlerin kıymetini anlayamadı ve onları kendisinden uzaklaştırdı. Cemaleddin Mehmed-i Aksariyi’de Aksara’ya döndü. Karamanoğlu Alaeddin Ali’de onu Konya kadılığına getirdi. Daha sonra Aksaray’a gidip yerleşti. Eğitim –öğretim işleriyle meşgul olup birçok öğrenci yetiştirdi.1389’da Aksaray’da vefat etti. Bir sürü Arapça ve Farsça eseri vardır. Hukuki olarak Kitabü’l-es ile ve’l- Ecvibe adlı Farsça risale ile Ravzatü’l-Ulema adlı muaviz ve islami hikmetlerden bahseden bir eserin tercümesi olan Teferrücü’l-Ümera’yı Şadgeldi Paşa’ya :Ahlak-ı Cemali adlı kitabı da 1. Beyazıd adına yazmıştır.Tıp ilmiyle ilgili olarak Mu’cez-i Tıbb’ı yazmıştır. |
Şeyh Mehmet Çelebi el-Cemali Piri Mehmet Çelebi’nin babasıdır. Medrese tahsilini Konya’da yaptı. Sonra Şeyh Alaeddin Halveti halifelerinden Abdullah Halvetine initsap etti. Onun vefatı üzerine Konya’dan ayrıldı. Tokat’taki Tahir-Zade’nin hizmetine girmek için braya gitti. O ölünce Erzincan’da bulunan ve Seyyid Yahya-i Şirvani’nin halifelerinden Pir Mehmed-i Erzincani’nin yanına gidip ona intyisap etti. Esas düşüncesi Şirvana giderek Seyyid Yahya’nın feyzinden yararlanmaktı. Fakat onun vefatı haberi yayılınca çıktığı yolculuğu yarıda kesip Erzincan’a döndü. Seyyid Yahya’dan sonra Pir Mehmed-i Erzincani onu Halvetiye halifesi olarak Amasya’ya gönderdi. Amasya’da Hace-i Sultani Zaviyesi’nde neşr-i tarikatta bulundu. Pir Mehmed ‘in ölümü ile Halvetiye şeyhi oldu.(1474). 2.Beyazid’in Osmanlı tahtına oturması için çaba sarfetmiştir. Padişah olunca ona İstanbul’a davet etti. İstanbul’a gitti. Yedikule semtindeki Kızlar kilisesi ona verildi. Ora’yı camiye çevirdi. Bitişiğine bir medrese , kırk hücreli zaviye , şadırvan , mektep ve imaret ilave edildi. Padişah hacca gönderdiğinde öldü. Akrabalarına iyi bir tahsil yaptırmıştır. İlmiyle alim bir zattır.2.Beyazıd döneminin en önemli mutasavvıflarındandır. Çok iyi Arapça ve Farsça bilirdi. Basılmamış birçok eseri vardır.2. Beyazıd adına yazdığı Şerh-i Müşkülatü’l-Kur’ani’l-Kerim ve Şerh-i Müşkülat-ı Ehadis Farsça eserleri vardır. Şairliği de vardır. Şiirleri tasavvufi mahiyettedir. |
Hamza , anneannesi ise Fatma hatundur. Konya doğumludur. 1490’da Amasya mahkemesinde katiplik yapmıştır. Doğum tarihi 1463 öncelerine rastlar. Genç yaşta Amasya’ya gelmiştir. Çok iyi tahsil görmüş , medreseyi bitirdikten sonra kendisini yetiştirmiştir. Zamanın sosyal ve fen bilimlerini okumuş; inşa sanatıyla yakından ilgilenmiş, şiir tarzını da iyi anlamış bir kişidir. Larende’de dedesinden ilk öğrenimini almış sonra babasının yanına; Amasya’ya giderek mahkeme katipliği yapmıştır.Memuriyet hayatı 2.Beyazıd döneminde başlamıştır.1491’de Amasya’da mahkeme katipliği yaptı. Çalışmalardan dolayı kısa sürede başkatipliğe getirildi.2.Beyazıd’ın cülusu sırasında 150 akçeyle önce Sofya;sonra sırası ile Silivri ,Siroz Galata kadılıklarına getirildi. Daha sonra İstanbul’da Fatih imareti mütevelliğine getirildi. Başarılı ve dürüst çalışmalarından dolayı 2.Beyazid’in son dönemlerinde (1504)hazine defterdarlığına getirildi. Yavuz tahta çıktıktan sonra başdefterdarlığı’na getirildi.Çalışmalarından dolayı Çaldıran seferi sırasında Yavuz onu vezir ; Mısır seferinde ise vezir-i azamlığa getirildi. Sultan Selim devlet yönetiminde onun bildi ve tecrübelerinden azami bir şekilde yararlanmıştır. Şehzade Ahmed’in bertaraf edilmesinde büyük rolü vardır. Yavuz başdefterdarına çok güvenir ve her zaman fikrini alırdı. Piri Mehmed Paşa Ahmed yandaşları ağzından Şehzade’ye mektup yazılmasını önerdi. Yavuz bu fikri çok beğendi ve hemen işleme konulmasını istedi. Sultan Selim’den memnun olunmadığını onun padişahlığını istediklerini yazdı.ve Şehzade bu haber doğrultusunda Bursa’ya kadar geldi ve Yavuz’un tuzağına düştü ve boğduruldu. Çaldıran Seferi sırasında kanun gereği askerin iaşesi dışında menzil hizmetlerinin idaresi de onun üstündeydi. Yavuz’un dikkatini iyiden iyiye çekmişti. Yavuz Çaldıran hakkında ondan bilgi alırken o şu öneriyi yaptı:giderken Konya’daki Mevlevi dergahına ziyaret etmek. Yavuz bu teklifi kabul etti. Oranın Mevlevi dergahının şeyhi Sinan Paşa’ya hal hatır sordu. Ondan sonra ordu Çaldıran’a doğru hareket etti. Savaş meydanına gelindiğinde askerler ve vezirler dinlenme molası istediler. Bunun üzerine Yavuz Paşa’ya danıştı ve o dedi ki bu süre zarfında Şah’ın haberi olacağını askerin üşeneceğini, hazırlıksız yakalanılacağını söyledi bunu doğru bulan Selim savaşı başlattı ve Şah’ı orada mağlup etti fakat tamamen ortadan kaldıramadı. Fakat yiyecek durumunu azalması nedeniyle mümkün olamayacağını Yavuz biliyordu. Piri Mehmed Paşa’ya danıştı ve o Amasya’ya gidilmesi gerektiğini söyledi. Orayı tanıdığını , malzemelerin ucuz alınabileceğini söyledi ve Yavuz bunu kabul etti. Ordu Amasya’ya yol aldı. |
İhtiyaçlar karşılandıktan sonra ganimetler için yeniden geri döndüler. Ganimetleri aldıktan sonra Konya’ya geçildi. Yavuz Sinan Paşa ile görüşmek istediğini iletti. O kabul etmedi. Yavuz’da eksiğinin olup olmadığını ona sordu oda dergahın işlerinin halledilmesini istedi oda kabul etti ve Sinan Paşa ile görüştü. Amasya’da yeniçeriler sultanın evine baskın yapmışlardı. Nedeni ise boşalan sadrazamlığa Dükakin oğlu Ahmed Paşanın getirilmesiydi.3.vezirliğe ise Pirin getirilmesiydi. Bu durumu hazmedemeyen ve sultandan korkan üst düzey yöneticiler gizlice askeri ayaklentırmışlardı.Yavuz ayaklanmaya sebep olduğu için Dükakın oğlu Ahmed Paşa’yı bizzat kendi hançeriyle öldürmüştür. Amasya’daki olaylara kızan Yavuz birkaç hafta İstanbul’dan uzaklaştı. Kadıların işlemleri durdurmasını , asayiş işlerinin durdurulmasını istedi. Ondan sonra İstanbul yaşanmaz bir hal aldı. Kadılarda bu duruma sadece seyirciydi. Yavuz geri geldiğinde durumu görüp bazı yöneticileri öldürttü, Piri Mehmed Paşa’yı da vezirlikten alıp Yedikule zindanlarına attırdı. Görevden uzaklaştırılmasına rağmen Sultan Selim Han Piri Mehmed Paşa’yla münasebetlerine devam ettirdi. Şah İsmail’in mi yoksa Mısır’ın mı üstüne gidilmeliydi. O Mısır’ın Şah’a yardım edebileceğini bunun için önce buranın fethedilmesi gerektiğini söyledi. Yavuz Paşa’yı savaş sırasında 4. vezir yaptı.ve İstanbul’da bırakarak orduya savaş sırasında gerektiğinde mühimmat hazırlamasını söyledi. Yavuz doğu ve g.d. Anadolu’yu sınırlara kattıktan sonra burada arap ve acem kazaskerliği açtı. Merkez Diyarbakır’dadır. Başta divanda yoktur. Bu göreve önce İdrisi Bitlisi getirildi. Mısır ve Suriyenin fethinden sonra divana girmiş. Bundan sonra Fenari-Zade Mehmed Şah Efendiye verildi. Yavuz Mısır seferindeyken kızıp onu Edirne kadılığına getirdi ve onun yerine Piri Mehmed Paşa’yı getirdi. Sebebi ise iyi bir hukukçu ve buranın her şeyini iyi bilmesidir. Sadrazam olunca istifa etti. Bu kazaskerlik ilga edilip Anadolu kazaskerliğine bağlandı. |
Mısır ordusunu yenip Şam’ı ele geçirince Yavuz ordunun ücretlerini, donanma hazırlanmasını, orduya yetecek yiyeceğin Kaptan Cafer Ağa’yla yollamasını istedi . Paşa bütün mühimmatı iki üç katı olarak 1 ay önce yolladı. Savaş erken bitince Gazze yerine İskenderiye limanına yolladı. Yavuz Mısır beylerbeyliğine Hayır bey’i atadı.Vezir-i azam Yunus Paşayı Hayır beyle sarf ettiği ihtiyatsız sözlerden dolayı idam ettirdi. Bir süre bu makam boş kaldı. Aslında hiyeraşik düzene göre 2.vezir vezir-i azam olur fakat Yavuz Zeynel Paşa’nın yeterli olmadığını ve Hocaoğlu Mehmed Paşa’nın tecrübesiz olduğundan dolayı göreve getirmedi.4. vezir Mehmed Paşa’nın tam bir devlet adamı olduğunu bildiği için onu vezir-i azamlığa getirdi. Yavuz Şah’dan gelen alttan alan mektubu okuduğunda Mısır dönüşü Şah’ın üzerine yürümekten vazgeçti ama elçinin hareketlerinden huysuzlanarak Piri Mehmed Paşayı Diyarbakır’da bıraktı. Şah’ın topraklara girdiğinde savaşmamasını ona haber vermesini söyledi. Yavuz’un asıl amacı Şah’ı Anadolu’ya çekip orada imha etmek ve Musul’u almaktı. Mehmed Paşa G.D.Anadoluya giderek savaşa son veren çalışmalarda bulundu. Böylece K.Irak’ı da sınırlar içine almış oldu. Erzincan valisi Bıyıklı Mehmed Paşa ile Osmanlı ordusu çekildikten sonra Tebriz’i alan Şah arasında muharebeler devam etti. Sonuçta Diyarbakır Türkler’in oldu. Bıyıklı Mehmed Paşa ile birleşmesi ve Anadolu’da zorla şii yapılan halkın Osmanlı idaresini tutması üzerine İranlılar geri çekildiler.Piri Mehmed Paşa Musul, Erbil,Kerkük sancaklarıyla , Bağdat eyaletinin iki sancağını Divaniye ve Düleym’i fethederek Bağdat’ın 100 km kuzeyine kadar ilerledi. Şah’ın faaliyetlerini “yarar casuslar” ile tespit etmeye çalıştı. |
Arapların bütün gelirlerini hesapladı. Tımar , Has ve Zeametleri belirledi. Yeni kazanılan topraklardaki düzenleme geçmiş devletlerin kanunları göz önüne alınarak Osmanlı kanunları üzerinde yapıldı. Yavuz Hint Okyanusu çevresindeki ahaliye yapılan mezalimleri önlemek için bir sefer düzenlenmesini istedi. Bunun için Selman Reis komutasında ki bir filo Kızıldeniz de hazır bulunuyordu. Fakat yavuz’un amansız hastalığı onu aldı. Yavuz ölünce büyük bir boşluk oldu. Bu haberin herkesten saklanması lazımdı. Çünkü bazı fırsatçılar ayaklanabilir ve Osmanlı ülkesini tehlike altına sokabilirdi. Bunun için Piri Mehmed Paşa askerlere padişahın durumunun iyi olduğunu söyledi. Onlara şenlikler yaptırdı.halkı bir bayram havasına bürüdü. Günlük devlet işleri hiç aksatılmadı. Padişahı yıkatıp geçici olarak bir yere defnettirdi. Şehzade Süleyman’ı İstanbul’a davet etti. O da hemen geldi. Bu arada Edirne’de bulunan Piri Mehmed Paşa İstanbul!a gitti ve Süleyman’a biat etti, diğer devlet adamları da sırasıyla biat etti. Sadrazam Piri Mehmed Paşa hemen cülus törenin hazırlıklarına başladı ve başarıyla yaptı. Piri Mehmed Paşa sultansız geçen 9 gün devreyi başarıyla yönetmiştir. Yavuzun ölümünden sonra 3 yıl daha sadrazamlık yaptı ve emekliye ayrıldı. Bu arada Belgrad ve Rodos adasının fethi gibi son derece önemli olaylara damgasını vurdu. Yavuz Memluk topraklarını fethedince Hayır Bey’in ricasıyla , Çerkez ümerasından Canberdi Gazali’yi Şam beylerbeyliğine atamıştı. Canberdi Yavuzun ölümünü fırsat bilip ,Osmanlı ülkesine ayaklanmış; Şam’da bulunan askerlerin bir kısmını öldürmüş ; bir kısmını da hapsetmişti. Arkasından Halep üzerine yürümüş şehri kuşatmaya başlamıştı. Halep valisi ve kale muhafızları , durumu İstanbul’a bildirdiler. O sırada günün önemli konusu Macaristan veya Rodos’a sefer yapmaktı. Piri Mehmed Paşa vakit geçirmeksizin bu durumun önüne geçilmesi için önlemlerin alınmasını öne sürdü. Vezirler oy birliği ile Canberdi fesadını bertaraf ederek bu öneriyi kabul ettiler. Bu görev için 3. vezir Ferhat Paşa’ya yetki verildi. Piri Mehmed Paşa o yöreye yakın olan Maraş’ta bulunan Dulkadiroğlu Ali Bey’e bir mektup yazdı. Direk Şam’a gitmesini söyledi.1521’de yapılan savaşta Canberdi yakalanarak öldürüldü. |
Piri Mehmed Paşa Avrupa’ya giden yolun Belgrad’dan geçtiğini biliyordu. Bunun için büyük çalışmalar içine girdi. Sonunda Piri Mehmed Paşa Sultanı Belgrad seferi için ikna etti. Bütün savaş için gerekenleri temin etti. Belgrad seferine çıkarken onları Edirne’de ellerinde bayraklarla softalar karşıladılar ve onlara katıldılar.ayrıca birçok müridiyle şeyhler de oradaydılar. Bir yandan dua ediyorlar , bir yandan da Türk savaşçılarını coşturuyorlerdı. Bu savaş sadrazamın kazandığı ilk savaştır. Bu onun için çok önemli idi. Sultan Piri Mehmed’i kaleyi kuşatmak için görevlendirdi. Paşa kuşatmadan önce istihbarat elemanlarını , casuslarını Macaristan topraklarına saldı. Durumu en iyi şekilde anlamaktı amacı. Bölgeyi anladıktan sonra kuşatmaya başladı. Belgrad kalesinden önce karşısındaki Zemun kalesi üzerinde duruldu ve o kale ele geçirildi. Bunun önemi Belgrad’ın yiyecek deposu olmasıdır. Padişah Belgrad tarafındaki askerlerle Böğürdelen’i kuşatanların rahat bir bağlantı kurmaları için kuşatmanın başında Piri Mehmed Paşa’ya Sava nehri üzerine bir köprü yapmasını emretti. Bu nehir çok geniş olduğu için köprü yapılmamıştı. Fakat Paşa 9 günde zorlu uğraşmalar sonunda köprüyü yaptı. Kanuni’nin amacı Sorom yarımadasını alıp , Rumeli beylerbeyi Ahmed Paşa’nın önerisine uygun olarak Macaristan’ın başkenti Budin’i alıp kralın başı ezildikten sonra Macar topraklarının alınması kolaylaşacaktı. Bunun için Belgrad önündeki gemilerin Böğürdelen’e gelip buradaki asker ve mühimmatı Sorom yarımadasına taşıması gerekiyordu. Fakat Sava’ya gemilerin altından rahatlıkla geçebileceği şekilde yapılan köprünün yıkılması işleri bozdu. Enkaz yüzünden gemiler geçemedi. Harabenin temizleneceği uzun süreceği için Sultan ümitsizliğe kapıldı. Fakat Piri Mehmed Paşa gemileri karadan yürütme fikriyle büyük bir yük kalkmış oldu. |
Piri Mehmed Paşa kuşatma sırasında sultanın emirlerini yerine getirirken geç kaldı. Aslında bunu bilerek yaptı çünkü gerek istihbarat gerekse cephedeki mühim olaylar buna sebepti. Muhalifleri de bunu fırsat bilip sultanın huzurunda Paşa hakkında kötü telkinlerde bulunuyorlardı. Sonunda Kanuni bir savaş divanı topladı ve Piri Mehmed’in Belgrad alınmada Macaristan’ın alınmayacağı düşüncesi kabul edildi.Sultan emirleri geri aldı ve geri çekilmenin durdurulmasının ve kuşatmanın başlatılması emrini verdi. Mehmed Paşa önceden haberdar olduğu zayıf kaleleri toplarla dövdürdü , bu arada lağım açma çalışmalarını başlattı. Sonunda Türk askerlerine dayanamayan Belgrad kalesi teslim oldu. Bu arada İstanbul’a gelen Venedik elçisi ticaret antlaşması yapmak istiyordu. Daha önceleri Fatih ve Yavuz bu antlaşmalar yapmıştır. Sultan elçi ile görüştükten sonra anlaştı ve ayrıntıları vezirler ve elçi arasında bıraktı ve dostluk sürmüş oldu. Memluk toprakları alınınca Rodos’un stratejik önemi arttı. Burası Akdeniz’in kalbiydi. Yavuz zamanında vezirler hac deniz yolunu kapatan Türk ve Müslüman ticaretine engel olan bu korsanların buradan defedilmesi gerektiğini Yavuz’a bildirmişlerdi. Yavuz ise bunların ancak bunları burada barındıran Papa ve Avrupa ülkeleriyle hesaplaşarak, problemi kökünden halletmek fikrindeydi. Fakat Yavuz hak ettiği şöhreti kaybetmemek , kazanılan topraklarda Türk hakimiyetinin tam olarak kazanılması için sefer başlatmadı. Onu kandıramayan Piri Mehmed Paşa Kanuni üstünde bu konuda muvaffak oldu. Ama Rodos alınması güç bir yerdi. Avrupa’nın ileri bir karakolu idi. Fakat Avrupa o zamanda karışmış Papa reform hareketleriyle uğraşıyor;Almanya ve Fransa savaşıyor , İngiltere Katolik-Anglikan çatışmasıyla meşgul, Macaristan ise Türklere yenilmenin hezimetini ve zararını üzerinden atamamıştır. |
Piri Mehmed Paşa gönderdiği iki casusla Rodos’un durumu hakkında mühim bilgiler alıyor. Hazırlıklı olan ordunun biraz daha mühimmat desteği görmesini istiyor Sultan ve yeni toplar dökülüyor, gemiler ve silahlar yapılıyor. Yiyecek iaşesi hazırlanıyor. Fakat bu haberlerden Rodos’un haberi olmaması lazımdı. Şovalyelere barışçı mektuplar gönderiliyor. Konseyde Rodos’a sefer yapılacağını düşünen Şovalyeler Osmanlı casusu olan başşovalyenin telkinleriyle yatışıyorlar. Onun dediklerine göre sefer Kıbrıs’a yapılacaktı. Bunun yanında mühimmatın 1 yıl yeteceğini söylemişti. Kalenin planını yapan bir casus yakalandı ve hayatı İstanbul ile aralarının düzeltilmesi istemiyle bağışlandı. Fakat casusun Rum’u murur tezkeresi olmamasından dolayı İstanbul’a gidemediğini bir gemiyle geri döndüğünü söyledi fakat planları padişaha ulaştırdı. Sefer hazırlıkları tamamlanınca savaşmak için bir sebep lazımdı. Sultan bir mektup yazarak “yaptığımız seferi kutlamayacak mısınız?” sorusunu sordu. Eğer ters bir cevap gelirse savaş sebebi idi ve de oldu. Direk seferberlik emri çıktı. Kaptan Kurdoğlu Mustafa Bey’e gemilerin donatımı görevi, karadan ve denizden hareket edecek ordunun hazırlığının yapılması görevi ve Rodos seferinin idaresi Vezir Mustafa Paşa’ya verildi . 2. Vezir Mustafa Paşa 10000 askerle donanmayla denizden hareket etti. Piri Mehmed Paşa 100000 askerle gitti. Rumeli ve Anadolu Beylerbeyliği’nin gemileri de Rodos’a geçti. |
Mustafa Paşa gemilerde ki topları kalenin çevresine yerleştirdi. Arkasından surları topla dövmeye başladı. Kuşatma uzun sürdü çünkü kale çok güçlü ve Türk askeri açıkta savaşıyordu. İşlerin iyi gitmediğini gören Mehmed Paşa Marmaris’te bulunan Sultan’a askerin morali düzelmesi için ordunun başına geçmeye davet etti. Sultan bu haberi duyunca Rodos’a geçti. Sadrazamlıkta gözü bulunan Ahmed Paşa fırsattan istifade edip Paşa’yı Sultan’a karşı kötüledi. Sürekli onu yıprattı. Harp meclisi kuruldu ve başarısızlığın sebebi soruldu Sadrazam kader olduğunu söyledi. Fakat asıl sebebin askeri yüreklendirecek olan Sultan’ın savaş meydanında olmaması olduğunu da söylemeden edemedi. Sultan Ahmed Paşa’nın etkisinde kalarak suçu Sadrazam ile Serdar Mustafa Paşa’nın üstüne yıktı. Savaş giderek başarısız bir hal alıyordu. Sultan bunun nedeninin Serdar Mustafa Paşa olduğunu söyledi ve onun başının vurulması emrini verdi. Piri Mehmed Paşa bu önemli komutanı kaybetmemek için affını istedi. Sultan bunu duyunca ikisinin de boynunun vurulmasını istedi. Fakat sonra kendini frenleyip affetti. Fakat başkomutanlığı Gürcü Ahmed Paşa’ya verdi. O yeni düzenlemelere gitti. Fakat aynı hatalar devam etti. Piri Paşa rakip olmasına karşın Ahmed Paşa’ya yardım etmek istiyordu. Çünkü sonuçta hüsrana uğrayacak olan Türk ordusu olacaktı. Ahmed Paşa’ya haber gönderip top atışlarının boşuna olduğunu belirtti. Durum değerlendirmesi yapılamasını teklif etti. Ama o kulak asmadı. Savaşa eskisi gibi devam etti. Çok sayıda Türk askeri şehit oldu. Bu nedenle geçici bir ara verildi. Morallerin bozulduğu sırada Mısır Beylerbeyi Hayır Bey’in gönderdiği 24 parça gemi ve mühimmat moralleri düzeltti. Fakat netice değişmedi. Piri Mehmed Paşa kendi cephesini değiştirmeye karar verdi ve toprak dolu çuvallarla yüksek bir tabya yaptı. Buradaki askerlerin atışlarıyla düşman askerlerini surlardan uzaklaştırdı. Buradaki başarı düşman askeri tarafından görülünce bu tabya üzerine yoğunlaştılar. Bir gün kaleden top, tüfek atışları yaptılar ve ortalığı allak bullak ettiler. Niyetleri Türk askerlerini hırpalamaktı. Piri Mehmed Paşa bu hengameyi önceden hesapladığı için önlemlerini almıştı. Ağır bir bozguna uğradılar ve gerisin geriye kaçtılar. Mehmed Paşa komutasındaki Mısır askerlerinden bir gurup baş başa vererek hendeği geçmeye ve açılan gediklerden hisara çıkıp kendi cephelerinde savaşan askerlere misilleme yapma kararı aldılar ve yaptılar. Dönüşte 4-5 sancak 400-500 çivileri eğri çakılmış tahta getirdiler. |
Kanuni artık sabredemiyordu. Muhakkak kalenin alınması gerekiyordu. Piri Mehmed Paşa sürekli sabırlı olmalarını söylüyordu.Piri Mehmed Paşa komutasında ki Ayas Paşa kolundan lağımcıların büyük bir lağımı patlatmasıyla hisar bedeninin önemli bir bölümü yıkıldı. Kaledekiler zaman kazanmak için ateşkes yapmak istedi. Paşa bunun zaman kazanmak için olduğunu Kanuni’ye bildirdi. Kanuni onu dinlemedi. Anlaşma yaptı. Fakat biraz sonra gelen casusun bunun zaman kazanmak için olduğunu söylemesi Paşa’yı haklı çıkardı. Bir gece Padişah’ın hücum emriyle büyük çarpışmalar oldu. Padişah iç hisarın duvarları önünde üçüncü defa lağım çukurları açılmasını emretti. Ve büyük tüneller patlatıldıktan sonra iç kaleye girildi ve şövalyeler teslim oldu. İstanbul’a giderken Kanuni’den bir teşekkür bile alamadı. Sarayda Ahmed Paşa’nın suçlamaları , devşirmelerin İbrahim Paşa’yı desteklemesi , Paşa’nın Rodos’ta Padişahın dediklerini yapmaması gibi sebeplerle Paşa’nın azlini istediler ve Ahmed Paşa onu Mısır’da sürgün edilen ayandan rüşvet almakla itham etti. Padişah Kazasker Muhyiddin Çelebi’yi iddianın tahkikine memur etti. Bu zadda Paşa’nın rakiplerindendi. Olaylar tamamen sadrazam aleyhinde gelişiyordu. Ama o gururla kendi azlini kendi istedi.200000 akçeyle emekli oldu. Silivri’de bir çiftliğe yerleşti. Diğer yandan Ahmed Paşa sadrazamlığa atanmadı çünkü padişah onu yeterli bulmadı. Onun yerine odacı başı İbrahim Ağa getirildi.bu atama Omsalı teşkilatında kötü bir çığır açıyordu. Saray görevlilerinin sadrazamlığa atanmaya başlamasıyla sadrazamlık gibi önemli ve tecrübe gerektiren bir iş likayitsiz kişilerin eline geçmiş bulunuyordu. Bu da sadrazamlığın devşirmelerin elinde kalması demekti. |
Sultan’ın Piri Mehmed Paşa’yı asıl görevden alma sebebi onun bilgisi , tecrübesi karşısında ezilmesidir. O girince ayağa kalkmak zorunda olmasıdır. Çok akıllı olmasıdır. Çekildiği Silivri’deki çiftliğinde oturmakla münzevi bir hayat yaşamamıştır. İdareye yakın olmuştur. Savaşlarda İstanbul’un başına geçmiştir. Onun görüşleri alınmıştır. Bir ara Semendire’de Sancak beyi olmuştur. Vezir-i Azam İbrahim Paşa bu gelişmeler doğrultusunda görevini kaptıracağını düşünmüş ve ona bir tuzak hazırlamış. Paşa’nın öz ve öz oğlu Edirne Kadısı Mevlana Muhyiddin Mehmed Reşid Efendi’yi onu gizlice öldürmesi için satın aldı. Kendisine büyük mansıplar vaat etti. Bunlara kanan , makam ve mevki hırsına kapılan Raşid babasını zehirleyerek öldürdü. Fakat vaat edilen makam ve mevkileri İbrahim Paşa ona vermedi. Cesed Edirne’den Silivri’ye nakledilerek yaptırdığı külliyesinin içindeki caminin hazifesine gömüldü. Vaat edilenleri alamayan Raşid üzüntüden hastalanıp ızdıraplarını dindirebilmek için kendini içkiye ve esrara vermiş. Bir kış günü ocağın başında sızarak kendisinden geçtiği sırada etekleri tutuşmuş ve feci bir şekilde yanarak can vermiştir. Ayrıca babası son sözlerini söylerken ona lanet okumuştu. Paşa’nın 4 çocuğu vardı.2 kız 2 erkek. Eşi padişahın Arpa Emiri Seyyid Ömer Efendi’nin kızıdır. Amasya’da evlenmiştir. Oğulları Raşid Efendi ve Mir Mehmed’dir. Kızları Ayşe ve Hanım’dır. Raşid iyi bir tahsil yapmış, Kemal Paşa-Zade ve Zembilli Ali Cemali’nin hizmetinde bulundu. İstanbul’da Koca Mustafa Paşa medresesi müderrisliği yaptı. Sonra Edirne Kadılığı’na atandı. “Razi” mahlasında şiirler yazmıştır. Mir Mehmed babası zamanında değişik görevlerde bulundu. Abisi gibi zayıf iradeli değildi. Her zaman doğruyu söyler. Bu sebeple padişah onu öldürtmemiştir. Piri Mehmed Paşa Fahreddin-i Razi soyundadır. Dedelerinden Hasan b. Ali tüccar olup 40 yıl Mekke’de yaşamıştır. Babası Ziyaeddin Ömer E’şari kelamcısı ve Şafii fıkıhçısıdır. O hem anne hem baba tarafından şairdir. Medrese tahsili yapmıştır. Vezaret makamına müderrislik, kadılık, defterdarlık, nişancılık gibi işlerden sonra gelmiştir. 2. Beyazid döneminde Galata Kadısı iken “Semendire Eflakları Kanunnamesi”ni yazmıştır. Şiirlerini topladığı bir de Divançe’si vardır.genellikle Remzi mahlasını kullanmıştır. Divançe’sine şu ana kadar rastlayan olmamıştır. Bununla birlikte tarihçiler Yavuz döneminde olayların bir çoğunu Paşa’dan haber almışlardır. Alim ve şairleri , ilim adamlarını, öğrencileri , devlet yönünde çalışan herkesi korurdu. Devşirmeleri sevmez devleti geriye götürdüklerini düşünürdü. |
Gittiği her yerde birçok eser bırakmıştır. Amasya’da , Konya’da , İstanbul’da , Mısır’da … saymak bile çok zordur. Eserleri genellikle medrese, cami , hücreler gibi hem dini hem de ilmi yerler olmuştur. Gittiği her yerde vakıflar kurmuş ve toplumun kalkınmasına çok yardımı dokunmuştur. Vakıfçı bir insandı. Neredeyse her yerde vakıf kurmuştur.eserlerine illaki bir vakıf tahsil etmiştir. Osmanlı’da gelmiş geçmiş en önemli devlet adamlarındadı. Ahlaki oluşu , haysiyetli oluşu, siyasi, idari , mali ve askeri konularda başarısı , engin tecrübesiyle, adaletiyle çok önemli bir şahsiyettir.Osmanlının süper güç olmasında büyük bir katkısı vardır. O dönemdeki devşirmelerin sürekli devlette rol oynamaları alışıla gelmişti. Bir Türk’ün önemli işlere gelmesi onları huzursuzlandırmıştır. Sürekli üstüne gitmişlerdir. Ama Yavuz’un doğru siyaseti , aklı olanları sevmesi ve güçlü yanında olması onu Yavuz yanında güçlendirmiştir. Sultan Süleyman devrine tavırlarını açıkça ortaya çıkardılar ve onu Vezir-i Azamlık’tan aldılar. Hatta onu kendisinin öz veöz oğluna öldürttüler. Yavuz her şeyi ona danışırdı.kararlarını onunla birlikte alırdı. O hiçbir zaman işlerinden geç kalmaz hatta önceden hallederdi. Zamanı hor kullanmazdı. Yavuz’un ışık kaynağıydı fakat Yavuz onu hırpalamaktan geri kalmazdı. Bir keresinde olaylar onun başının vurulmasına kadar gitmiştir. Askeri kişilik bakımından çok iyi, düzgün, dikkatli , önlemini alan , her zaman hazırda bulunan , gerekli taktikleri iyi bilen, düşmanını casuslarla iyi tanıyan bir şahsiyetti. Cephede kesinlikle tesadüflere yer vermezdi. Her şeyi kafasında tasarlardı. Sürekli fikir üretirdi. Türk istihbarat teşkilatının kurucusu gibidir. Onun istihbarat ağı aylar öncesinden çalışmaya başlardı. Giderek kendini geliştirmiştir. Yeni donanmalar kurmuştur, tersaneler yaptırmış. Güçlü top planları çizdirmiş ve döktürmüştür. Ordu disiplinine önem vermiş , bunun için ıslahat çalışmaları yaptırmıştır. |
Kendisi Sünniliği savunurdu çünkü Şiilerin amcasını katlettiği, devlete karşı isyan hareketlerini, onları yerlerinden etmeleri , halka karşı zulümleri onun benliğine işlemiştir. Mutasavvıflara sempati duymuş, onları koruma cihetine gitmiştir. Ama herhangi bir tarikata bağlı kalmamıştır. Hristiyan katlinin önüne geçmiştir. Nedeni din kuralları ve hukukun çiğnenmesine izin vermemesidir. Şiilere çok katı olmasının sebebi onların düşüncelerinin aslında devleti zor durumda bırakıp Şah İsmail’i halka tanıtıp yeni müridler edinmek ve devleti içten fethetmekti. Bunda Şah’ın da parmağı olduğu belliydi. Onlara karşı hukuk dışı bir davranışta bulunmamış fakat suç işlediler mi de onlara acımamıştır. Sonuç olarak dünyada gelmiş geçmiş en iyi devlet adamlarından biriydi. Ülkesine canı gönülden bağlıdır. Herkesin örnek alması gereken bir kişidir. SECERESİ Hz.Ebubekir—Abdurrahman—Hammad—el-Müseyyep—es-Sabit—Mevdüd— Mahmudu’l-Hatip—Hüseynü’l Hatib-i—Ömerü’l Hatib-i—Mevlana Fahrü’d – Din Muhammed er-Razi—Muhammed—Muhammed—Muhammed— Mevlana Celaleddin Muhammed el-Aksariyi—Muhammed—Şeyh Mehmed el-Cemal— Piri Mehmed Paşa |
Türkiye`de Saat: 18:07 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2