|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
|
Tarihimiz Bu Bölümde Beşiktaş Tarihi hakkında bilgiler bulunur |
| LinkBack (1) | Seçenekler | Stil |
13-12-2006, 17:54 | #1 | ||
Üyelik tarihi: Feb 2006
Mesajlar: 9.132
Tecrübe Puanı: 31 |
Beşiktaş’ın sembolü Baba Hakkı, 1910 yılında Vodina’da doğdu. Henüz 1 yaşındayken ailesi İstanbul’a yerleşti. Babası Binbaşı Mahmut Nedim Bey, 1914’te Çanakkale’de şehit düştü. 5 kardeşiyle birlikte yaşam savaşı veren Hakkı Yeten askeri okula yazıldı. Bu dönemde Beşiktaş Muradiye semtinde futbola başladı. Maltepe, Halıcıoğlu ve Kuleli askeri takımlarında oynadı. Beşiktaş Futbol Şubesi’nin kurucusu Şeref Bey tarafından Siyah-Beyazlı renklere kazandırıldı. Bu arada askerlik mesleğini bırakarak avukat oldu. 17 yıl Beşiktaş forvetinde özellikle sağiç olarak yer aldı. Otoriter ve teknik oyunculuğuyla kısa sürede kaptan oldu. Özellikle disipline verdiği önem nedeniyle kısa süre içinde “Baba” lakabını aldı. Saha dışında da tam bir beyefendi olan Hakkı Yeten, güçlü yapısıyla rakip oyuncularla ikili mücadelelerde kollarını açar ve karşı takım oyuncusu önüne geçemezdi. 1945’te futbolu bırakana kadar, 1 Türkiye Birinciliği, 2 Milli küme, 1 Başbakanlık Kupası, 7 İstanbul Ligi, 1 İstanbul Şildi, 2 İstanbul Kupası şampiyonluğu yaşadı. 17 yıl formasını giydiği Beşiktaş’ta 439 maçta 382 gol kaydederek inanılması güç bir sayıya erişti. Derbilere de damgasını vuran Baba Hakkı, hem Galatasaray hem de Fenerbahçe’ye 30’ar gol atarak tarihe geçti. İkinci Dünya Savaşı nedeniyle A Milli Takım çok az sayıda maç yaptığından Hakkı Yeten de yalnızca 3 kez ay-yıldızlı formayı giyebildi. 27 Eylül 1931’de Bulgaristan’a 5-1 yenildiğimiz maçta tek golümüzü Baba Hakkı atmıştı. Futbolu bıraktıktan sonra Futbol Federasyonu’nda Asbaşkanlık yaptı. Beşiktaş’ta 3 dönem başkanlık yaptı. Daha sonra yönetimi kurulu tarafından şeref başkanı seçildi. Hakkı Yeten, 17 Nisan 1989 tarihinde yaşama veda etti. Beşiktaş Belediyesi, Fulya Stadı’nın bulunduğu caddeye O’nun ismini verdi. Konu GoD of WaR tarafından (13-12-2006 Saat 17:57 ) değiştirilmiştir.. | ||
|
13-12-2006, 17:58 | #2 | ||
Üyelik tarihi: Feb 2006
Mesajlar: 9.132
Tecrübe Puanı: 31 |
Bir futbolcu düşünün… Maçta bir gol atıyor ama voleleri meşhur olduğu için seyirci golü beğenmiyor… O da gidip hakeme itiraz ediyor: “Hocam golü saymayın. Top elime çarptı.” Kimden mi bahsediyoruz? Elbette ki, Beşiktaş’ın efsane forveti Şeref Görkey’den… Nam-ı diğer Voleci Şeref’ten… Şeref Görkey, 1913 yılında İstanbul’da doğdu. Annesinin söylediğine göre, yapraklar dökülürken… Çok küçük yaşta Nişantaşı’nda futbola başladı ama yetiştiği yer Beşiktaş Genç Takımı oldu. Kısa sürede yıldızı parlayan Şeref Görkey, 16 yaşında kapısından adımını attığı Beşiktaş’tan bir daha hiç kopmadı. 20 Yıl Boyunca 10 Numara Şeref Görkey, ilk resmi maçını İstanbulspor’a karşı oynadı. Hep 10 numara giydi ve futbolu da 10 numara olarak bıraktı. Görkey, o yılları şöyle anlatıyordu: “Çok iyi bir ekiptik. Benden bir sene sonra 1931’de Hakkı (Baba Hakkı) takıma geldi. Hüsnü Sağman, Hayati, Adnan vardı. Önümüze geleni yenerdik. O zamanlar Beşiktaş’ın taraftarı artmaya başladı. İki-üç bin taraftara top oynamaya başladık. Rakipleri bazen çok eziyorduk. Hakkı bazen yanıma gelip, "Yahu Şeref, Fevzi ile İbrahim’e de söyleyelim de çok atmayalım. Üzülüyor çocuklar" derdi. Üç-dört gol atıp bırakırdık. Görkey, derbilerin de unutulmaz golcüsüydü. Galatasaray’a 30, Fenerbahçe’ye 13 kez gol atarak, Baba Hakkı’nın ardından derbilere damgasını vurmayı başardı. 3 Golünden Biri Voleyle Görkey, futbol hayatı boyunca attığı toplam 320 golün 99’unu voleyle kaydetti. Hiç penaltıdan golü yoktu. Çünkü duran topların fileye gitmesini gol olarak görmüyordu Şeref Görkey. Meşhur voleleri sorulduğunda da hemen Baba Hakkı’yı anıyordu: “Attığım gollerin çoğunda Hakkı’nın emeği vardır. Baba Hakkı, Şükrü Gülesin gibi topu ayağına lokum misali oturtan arkadaşların varsa, o voleleri sen de atarsın!” Bir keresinde Fenerbahçe’ye normal bir gol atmış Görkey. Tribünlerden hemen “Sana yakışmadı” şeklinde sitemler yükselmiş. Bunun üzerine Şeref Görkey’le hakem arasında şu diyalog yaşanmış: Şeref Görkey: Hocam bu golü saymayın. Hakem: Neden? Şeref Görkey: Elime çarptı hocam Hakem: Ben görmedim ve golü verdim. Artık iptal edemem. Hakemi “kandıramayan” Görkey, devre arasında soluğu Baba Hakkı’nın yanında alıyor: “İkinci devre hep havadan isterim topları.” İstediği oluyor ve kendisine ilk devrede sitem eden taraftarlardan, muhteşem bir voleyle adeta özür diliyor. “Briyantinsiz Çıkmam” Futbolcuların yurt dışı maçlarına üçüncü mevkide gittiği, yanlarına beslenme çantası verildiği dönemin futbolcusuydu Şeref Görkey. Büyük yokluklar içinde top koşturmalarına rağmen, Voleci Şeref, kıyafetlerine hep dikkat etmiş. Hiçbir maça, saçına briyantin sürmeden çıkmamış. Belki de bu nedenle, kolejli hayranları hep olmuş. Görkey, işte bu kolejli kızlardan birine, Nükhet Hanım’a kaptırmış gönlünü ve 1940 yılında hayatlarını birleştiren imzayı atmışlar. 22 Şampiyonlukta İmzası Var Beşiktaş futbol tarihinde, 18’i resmi olmak üzere, tam 22 şampiyonlukta imzası olan Görkey, dönemindeki Milli maç azlığından sadece 1 kez A Milli formayı giyebildi. 12 Temmuz 1936 tarihinde Yugoslavya ile oynanan ve 3-3 biten o maçta da, takımın ilk golünü kaydetti. Aralıksız 20 yıl Siyah-Beyaz formamızı giyen Görkey, futbolculuğu bıraktıktan sonra da futboldan kopamadı. Beykoz ve Adalet’in yanı sıra Beşiktaş’ta teknik direktörlük yaptı. 1962 yılında A Milli Takım’da teknik adamlık görevini üstlendi. 1960 yılında da Beşiktaş Divan Kurulu Üyesi olarak, hizmetlerini sürdürdü. 100. Yıl Meşalesini Yaktı Beşiktaşımız İnönü Stadı’nda yapılan 100’üncü Yıl kutlamalarında da efsane forvetimiz Şeref Görkey aramızdaydı. Büyük golcümüz Feyyaz Uçar’ın koluna giren Görkey, sahanın ortasına kadar yürüdü. 100. yıl meşalemizi Görkey ve Uçar birlikte yaktılar. Bu sırada eski açık tribünden 100. yıla doğru gün, saat, dakika ve saniye sayan dev saat sıfırlandı ve yine aynı tribünde 2 kulenin üstüne yerleştirilen meşaleler yandı. Görkey o günü şöyle anlatıyordu: “Bir zamanlar Taksim Stadı vardı. Şimdi Gezi Parkı’nın olduğu yer. Biz maçlarımızı orada yapardık. Kadıköy’deki Papazçayırı gibi. Ben Taksim Stadı’nı dün gibi hatırlıyorum. Zaten o stadda oynayıp da hâlâ yaşayan başka topçu kalmadı. Şeref Stadı’nda da çok maç yaptık. Şimdi orada da Çırağan Oteli var. Ama İnönü’nün yeri ayrı. Biz oraya Dolmabahçe deriz, Mithatpaşa deriz. Şimdi İnönü diyorlar. Ne maçlarımız oldu orada. Futbolu bıraktığım 1950 yılından bu yana hiç ayağım değmemişti İnönü’nün çimlerine. O gün, 100’üncü Yıl kutlamaları için Feyyaz’ın kolunda sahaya girince duyduğum heyecanı anlatamam. Herkes bize bakıyor, seyirciler tribünlerde. Tıpkı eski günlerdeki gibi... Bir an yığılacaktım olduğum yere. Çok heyecanlandım. Hiç böyle bir günüm olmadı. Allah bana bu günleri gösterdiği için çok bahtiyarım.” | ||
13-12-2006, 18:00 | #3 | ||
Üyelik tarihi: Feb 2006
Mesajlar: 9.132
Tecrübe Puanı: 31 |
14 Eylül 1922’de doğan Şükrü Gülesin, Türk futbolunun yetiştirdiği en büyük yıldızlardan biri olarak anıldı. Futbola küçük yaşta Kınalıada’da kaleci olarak başladı ve kısa sürede forvete geçti. İstanbul Erkek Lisesi’nde öğrenci iken Beyoğluspor’a transfer olan Şükrü, 1940-41 sezonunda Beşiktaş’a geldi. 1944-45 sezonunda Ankaragücü’nde forma giyen Gülesin, Beşiktaş’ta oynadığı 10 yılda, 3 Milli Küme, 6 İstanbul Ligi, 2 İstanbul Kupası, 2 Başbakanlık Kupası şampiyonlukları yaşadı. 13’ü Galatasaray’a, 9’u Fenerbahçe’ye olmak üzere derbilerde 22 gol kaydetti. Ortaya koyduğu muheşem futbolla birlikte attığı korner golleri de onu büyük üne kavuşturdu. Adını Avupa’da duyuran Gülesin, 1950’de İtalya’ya gitti. Palermo, Lazio, tekrar Palermo olmak üzere 3 sezonda, İtalya 1. Ligi’nde 79 maçta 36 gol attı. Dünyanın bu en zor liginde forma giyen en başarılı yabancılardan biri olarak anılan Gülesin, Türkiye’ye dönünce Galatasaray’a transfer oldu. 10’u Beşiktaş’ta, 1’i Lazio’da olmak üzere 11 kez A Milli formayı giydi, toplam 4 gol kaydetti. Futbolu bıraktıktan sonra, Milli Takım Teknik Komitesi’ne seçildi, Beşiktaş’a yöneticilik ve spor yazarlığı yaptı. 10 Temmuz 1977’de kalp kizi geçirerek yaşama veda etti. | ||
13-12-2006, 18:00 | #4 | ||
Üyelik tarihi: Feb 2006
Mesajlar: 9.132
Tecrübe Puanı: 31 |
1921 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Vedii Tosuncuk, futbola 22 yaşında İzmir’de başlamıştır. Kısa zamanda Karşıyaka takımında ortahaf mevkiinde oynamış, Tıp tahsili için İstanbul’a geldiğinde de, çocukluğundan beri gönül verdiği Beşiktaş’a transfer olmuştur. Beşiktaş Futbol Takımı’nın sol kanadında uzun yıllar başarılı maçlar çıkarmış ve fiziki üstünlüğüne eklediği mükemmel tekniği ile, Siyah-Beyazlı takımımızın şampiyonluklarında önemli roller oynamıştır. Ayrıca Beşiktaş’ta Kaptan’lık mertebesine ulaşmış yıldızlardandır. Uzun, sert vuruşları sayesinde maçın kaderini değiştiren oyuncular arasında yer alan Tosuncuk, Beşiktaş tarihinde Hüsnü Savman’dan sonra gelen en büyük solbek oyuncusudur. A Milli Takım’da 10 defa solbek olarak ay-yıldızlı formayı giyen Vedii Tosuncuk, 1 defa da kaptanlık yapmıştır. | ||
13-12-2006, 18:01 | #5 | ||
Üyelik tarihi: Feb 2006
Mesajlar: 9.132
Tecrübe Puanı: 31 |
İstanbul Beyazıt’ta 1920 yılında doğan Hüseyin Saygun, futbola Kadırga’da başladı. Bir süre Kurtuluş’ta futbol oynadıktan sonra Beşiktaş’a transfer oldu. 1936’dan 1947’ye kadar giydiği siyah-beyazlı formayla çok başarılı maçlar çıkarttı. 1947-48 sezonunda Vefa’da oynayan Hüseyin, bir yıl sonra Beşiktaş’a döndü ve futbolu siyah-beyazlı forma altında bıraktı. Orta sahada oyunu yönlendiren ve günümüzde “playmaker” olarak adlandırılan Saygun, derbilerde Fenerbahçe ve Galatasaray’a karşı da 4’er gol kaydetmeyi başardı. 9 kez A Milli olan ve “Çengel” lakabı ile anılan Hüseyin Saygun, 1959 yılında Teknik Direktör Remondoni’nin takımı bırakması üzerine Beşiktaş’ı çalıştırdı. 1994 yılında da vefat etti. | ||
13-12-2006, 18:02 | #6 | ||
Üyelik tarihi: Feb 2006
Mesajlar: 9.132
Tecrübe Puanı: 31 |
1908 yılında doğan Hüsnü, Beşiktaş’ın Bandırma deplasmanına gidişinde Kulüp yetkilileri tarafından beğenilip takıma kazandırıldı. 1926’dan 1943 sonuna kadar 17 yıl Beşiktaş formasıyla genellikle solbek, bazı maçlarda da santrfor olarak oynadı. Beşiktaş’ın ilk Milli futbolcusu olan Hüsnü Savman, 8 kez A Milli forma altında görev yaptı, 3’ünde sahaya kaptan olarak çıktı. Cesaretli futbolu, kişiliği ve beyefendiliğiyle tanınan Hüsnü Savman, kısa sürede kulübün sembol isimlerinden biri haline geldi. Beşiktaş’ta Baba lakabı da ilk kez Hüsnü Savman’a verildi. Baba Hüsnü, 1 kez Türkiye Birinciliği, 1 kez Milli Küme, 6 kez İstanbul Ligi ve 1 kez de İstanbul Şildi şampiyonluğu yaşadı. Futbolu bıraktıktan kısa bir süre sonra, henüz 37 yaşındayken öldü. | ||
13-12-2006, 18:04 | #7 | ||
Üyelik tarihi: Feb 2006
Mesajlar: 9.132
Tecrübe Puanı: 31 |
1950’li yılların unutulmaz oyuncusu Şevket Yorulmaz, 1926’da Konya’da dünyaya geldi. Futbola Konya İdmanyurdu’nda başladıktan sonra 23 yaşında Beşiktaş’a transfer oldu. Beşiktaş’ta 1951-52 ve 1952-53 sezonlarında gol kralı olan Şevket Yorulmaz, özellikle ceza alanı içindeki fırsatçılığı, çabukluğu ve gol vuruşlarıyla dikkatleri çekti. 3 kez A Milli formayı giyen Şevket Yorulmaz, derbilerin golcüsüydü Fenerbahçe ağlarına 10, Galatasaray ağlarına da 9 gol atarak, Beşiktaş tarihine adını yazdırdı. Futbolu bıraktıktan sonra uzun süre Beşiktaş Yönetimi’nde görev alan Yorulmaz, daha sonra Divan Kurulu üyeliği ve kulüp müdürlüğü görevlerini de üstlendi. | ||
13-12-2006, 18:05 | #8 | ||
Üyelik tarihi: Feb 2006
Mesajlar: 9.132
Tecrübe Puanı: 31 |
1924 yılında İstanbul’da doğdu. Beşiktaş’ta yetişti ve 1944 ile 1956 yılları arasında, tüm kadrolarda eksiksiz görev yaptı. Defans, orta saha ve hücum hattının sol kanatlarında tüm mevkiilerde aynı başarıyı göstererek oynadı. Kelimenin tam anlamıyla bir “joker” oyuncusuydu. Top tekniği, oyunu okuyuşu, defansta oynarken ileri uçtaki arkadaşlarına attığı paslar, orta sahada oynadığı maçlarda ise yine önündeki gol adamlarına attığı milimetrik paslar, klasının aynasıydı. Milli maç organizasyonlarının iptal edildiği harp yıllarına rastlayan gençlik döneminde, bu şerefe nail olamamıştı ama üstün klasını sonuna kadar koruduğu son döneminde, Milli Takım’a davet edilmesi, O’nun ne çapta futbolcu olduğunun en somut örneğidir. 12 yıl aralıksız formasını taşıdığı Beşiktaş’ta, 273 maçta yer aldı ve 25 gol kaydetti rakip kalelere. Futbolu bıraktıktan sonra muhtelif dönemlerde Beşiktaş Yönetim Kurulları’nda görev aldı. Tam bir oyuncu sarrafı olarak da tanınır. 1959-60 sezonunun şampiyon kadrosu oluşturulurken; Birol Pekel, Şenol Birol, Arif ve Tuncay Demirtaş gibi genç oyuncuları keşfedip, Beşiktaş’a kazandıran O’dur. | ||
13-12-2006, 18:06 | #9 | ||
Üyelik tarihi: Feb 2006
Mesajlar: 9.132
Tecrübe Puanı: 31 |
Topu ayağına aldığında karşısındaki rakip oyuncuyu şaşkına çevirirdi. Hem güçlü fiziği, hem de uzaktan attığı şutlar yüzünden ‘Kasatura Bülent’ lakabını almıştı. 1927 yılında dünyaya gelen Bülent, Kırıkkalespor’da futbola başladıktan sonra 1943-48 yılları arasında Ankaragücü’nde forvet olarak oynadı.1948’de Beşiktaş’a transfer olan Esel, aynı yıl kazanılan İstanbul şampiyonluğunda büyük pay sahibiydi. Bir sezon sonra 20 gol atarak, Şükrü Gülesin’le birlikte takımın en büyük hücum silahı haline geldi. 50-51 sezonunda Adalet’te forma giyen Bülent Esel, Palermo’nun SPAL takımıyla anlaşarak İtalya’ya gitti. Bu ülkede 3 yıl futbol oynayan Bülent Esel, güçlü fiziği sayesinde çok başarılı oldu. 1951-54 yılları arasında SPAL takımında 77 lig maçında 27 gol atmayı başardı. İtalya’da ki başarılı dönemin ardından 1954’te Beşiktaş’a dönen Bülent Esel, 1954’ten 57’ye kadar Beşiktaş’ta oynadıktan sonra Altınordu’ya transfer oldu ve bu takımda futbol yaşamını noktaladı. Futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük yapan Esel Altınordu ve Uşaksor’da uzun yıllar çalıştı. | ||
13-12-2006, 18:07 | #10 | ||
Üyelik tarihi: Feb 2006
Mesajlar: 9.132
Tecrübe Puanı: 31 |
Profesyonellik öncesi dönemin en önemli santrforlarından biri olarak kabul edilen Kemal Gülçelik, 1923 yılında İstanbul’da doğdu. Oyun stili ve attığı gollerle ‘Keklik Santrfor’ olarak adlandırıldı. Rumelihisarı’nda oynarken, Beşiktaş’ın Baltalimanı’nda yaptığı antrenman maçlarında yönetici Fevzi Uman’ın dikkatini çekti. 1941’de Beşiktaş’a geldi. Siyah-beyazlı takımın en parlak dönemlerinde Sabri, Hakkı, Kemal, Şeref, Şükrü’lü kadrosunda santrfor olarak unutulmaz gollere adını yazdırdı. Galatasaray’a 14, Fenerbahçe’ye 7 gol kaydederek, derbilere de imzasını attı. Özellikle Galatasaray’la oynanan maçlarda sergilediği müthiş futbol ve attığı goller, onu Beşiktaş tarihinin unutulmazları arasına soktu. 2’si İstanbul Ligi, 1’i de İstanbul Kupası olmak üzere 3 resmi maçta 6’şar gol atarak kırılması güç bir rekorun sahibi oldu. 1949’da genç yaşta futbolu bıraktı. | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
LinkBacks (?)
LinkBack to this Thread: http://besiktasforum.net/forum/tarihimiz/15480-unutulmaz-yerli-oyuncularimiz/ | ||||
Mesaj Yazan | For | Type | Tarih | |
kolejli burcu | web aramasi | mikxi|com | This thread | Refback | 20-10-2007 15:42 |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |