![]()  |    |  
| Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | | 
|    |  #1 | ||
|    Dişi Kartal  ![]() Üyelik tarihi: Apr 2007  Yaş: 42  
					Mesajlar: 665
				 Tecrübe Puanı: 19   ![]()  |     Bırakıp ta sevdiğin her şeyi ardında, gittin birden  bire gökten ateşin, yerden ölümün yağdığı sırtlara. Ne el sallamaya fırsatın  oldu geride bıraktıklarına ne de selam söylemek için vakit bulabildin anana.  Sevgisiyle kalbini dolduranlara veda bile etmedin; sen gittin, bir kez dönüp de  bakmadın ardına. Yaşın henüz 18 idi; aklın birçok şeye ermezdi. Senin yüzün  hasret, yüreğin acı nedir bilmezdi. Daha hiç tanışmamıştın ızdırabın sancısı  ile. Gelecek adına umutların vardı pembe mi pembe. Komşu kızını sevmiştin, senin  ile aynı tende. Sen hissetmiştin başına bir şeyler geleceğini aylar önce; başına  bir kurşun isabet edeceğini ve ağlamıştın sessizce. Yüreğin olacakları ruhuna  fısıldarken sen, kendini bu dünyadan ayrılığa hazırlamıştın gizlice.  Düşmanlarımız her koldan saldırıya geçtiği, dost bildiklerimizin bizi içimizden  vurduğu o zor günlerde, vatan için, namus için, Allah için ölmeyi, bir siperden  diğerine sürünerek cennete gitmeyi planlamıştın. Sen zayıf bünyeliydin şehidim!  Ama ruhun güçlüydü, imanın güçlüydü, yüreğin güçlüydü. Bu nedenle senin önünde  kimse duramazdı; bu ruh ayağa kalktığı zaman elinden kimse kurtulamazdı. Daha  önce hiç silah tutmamıştı nasırlı ellerin, güneş yanığından fazlasını görmemişti  bedenin. Önce silahların soğukluğuna alıştı ellerin sonra imansız mevzilerin  üzerinize kustuğu cehennem sıcağına. Daha önce ürperirdin, ölümü hatırladığında.  Artık seni gören düşmanların ve hatta ölüm bile ürperiyordu karşında. O sabah  hep birlikte kıldınız namazı. On binler saf tuttu; yüz binlerce melekle. Vatanı  düşmana çiğnetmemek için edildi yeminler. Sen de katıldın namaza, yüreğin  iştirak etti o kutlu ‘ant’a. Aslında kendi cenaze namazını kılıyordunuz; sen  bunun farkındaydın, arkadaşların da. Koydunuz başlarınızı secdeye son defa. Ak  alnınızı öptü meleklerden önce, kara topraklar; hazırlandı süngüler, yürekler ve  sancaklar. Size ölmek emredilmişti; şahadete ulaşmak. Dönüp bir kez bile  bakmadın ardına: “Kimse geliyor mu düşman üzerine yanımda?” Hiçbir yürek  alçalmamıştı o zaman, ihanet etmemişti vatana. Tam tekmil bütün yiğitler  katılmıştı savaşa. Korkuyu unuttun; geride bıraktıklarını da. Karşındaki  düşmandan ve yanındaki meleklerden başka, artık, bir şey görünmüyordu sana.  Dilinde dualar vardı, elinde süngü. Yürüdün düşmanın üstüne; ezdin düşmanın  bütün umutlarını, bağrında söndürdün aldığın yaraların acılarını. Düştün kızıla  boyanmış kara toprak üstüne, sonbaharda toprağa düşen yapraklar gibi. Bedenini  bırakıp toprak üstünde, ruhunu sürdün düşman üstüne. Bedeninin ağırlığından  kurtulmak o kadar hoşuna gitmişti ki bir kez bir kez daha ölmek istedin; şahadet  şerbetini defalarca götürmek istedin dudaklarına. Son nefesini vermemiştin daha;  annenin yüzü geldi aklına; kardeşlerinin sözleri ve seninle aynı tende komşu  kızın gözleri. Kapattın gözlerini gülümseyerek bütün dünyaya; ördün hiçbir  düşmanın geçemeyeceği bir kaleyi ruhunla. Başın düştü bir yana ve ellerin her  iki yana. Naşın günler sonra geldi yurduna; soğuk bedenini verdiler ananın  koynuna. Sarıldı sana, bir daha bir daha. Gözlerinden tek damla yaş akmadı  ananın; kardeşlerin, komşu kızı ve gökler ağladı sana. Ve sonra sizin kıldığınız  cenaze namazını tekrarladık, ağladık kana kana. Bildin mi şehidim, tabutuna  kimin baş koyduğunu, kimin tabutunu gözyaşlarıyla ıslattığını? Annen miydi yoksa  sevdiğin mi? Fark edebildin mi akan gözyaşlarının kime ait olduğunu  sıcaklığından? Gözyaşlarının sel olduğunu; sellerin yüreklerimizi seninle  birlikte cennete sürüklediğini izledin mi cennetle müjdelenmiş ruhunun  penceresinden? Cenazene katılanların hepsini tanıyabildin mi şehidim? Gördün mü  hüzünlü yüzlerini, işitebildin mi mahzun sözlerini? Şaşırdın mı senin için duaya  açılmış ellerin çokluğuna ve onlar içinde samimiyetsiz tek bir kalbin yokluğuna?  Yaşıtların yoktu; onlar da bir süre sonra omuzlarda taşınmak üzere cephelere  taşınmıştı. Cenazeni kaldırmak ihtiyarların ve çocukların güçsüz  omuzlarına kalmıştı. Gördün mü şehidim, nasıl da yükseklere,  omuzlara kaldırdı senin bedenini melekler ve nasıl da taşındı ruhun yükseklere,  cennetin yamaçlarına; fırsat bırakılmadan ihtiyarlara? Olmadığından değil, gerek  olmadığından sarmadık seni kefene. Bedenin, üzerine attığımız topraklar altında  kalırken ellerimiz göklere açıldı, duaya açılan dillerimizle birlikte. Bir resim  bırakmamıştın geride; yüzünün güzelliğini biz zaten kazımıştık zihinlere. Acın  sinmişti bütün gönüllere; ruhun değiyordu duaya açılmış ellere. Gördün mü  şehidim şimdi, sana vaad edilen cennetin yamaçlarını. Fark edebildin mi  Sırat’tan ne kadar hızda geçtiğini? Ve bildin mi şehidim; seni ne kadar çok  sevdiğimizi, özlediğimizi?     
				__________________   Beşiktaş'ım, Hayat Sensin, Dünyam Sensin, Herşey Sensin, Gelecekse Tüm Acılar Biz Hazırız Senden Gelsin Bu Sevdadan Vazgeçersek Allah Belamızı Versin...    |  ||
|   |        |  
|   | 
|    |  #2 | ||
|    Beş-U-ktaş  ![]() Üyelik tarihi: Jul 2006  
					Mesajlar: 3.884
				 Tecrübe Puanı: 23    ![]()  |     tşkler.       |  ||
|   |        |  
|    |  #5 | ||
|    Dişi Kartal  ![]() Üyelik tarihi: Apr 2007  Yaş: 42  
					Mesajlar: 665
				 Tecrübe Puanı: 19   ![]()  |     Bayrakları bayrak yapan üzerindeki kandır, toprak, uğrunda ölen varsa vatandır...    
				__________________   Beşiktaş'ım, Hayat Sensin, Dünyam Sensin, Herşey Sensin, Gelecekse Tüm Acılar Biz Hazırız Senden Gelsin Bu Sevdadan Vazgeçersek Allah Belamızı Versin...    |  ||
|   |        |  
![]()  |  
| Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın | 
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
 
  |    |  
![]()  |  ![]()  |