|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
09-01-2008, 21:51 | #11 | ||
♥zєуησм♥ Üyelik tarihi: Sep 2007 Yaş: 35
Mesajlar: 764
Tecrübe Puanı: 17 | Sevgilim, yetimim benim, aylar nasıl geçiyor zaman hiç geçmezken kapılar kapalı, dünya buzlu cam uyuşmuş gözlerimin önünde hayat akıp gidiyor hiç kımıldamadan ikimizin yerine dinliyorum sevdiğin şarkıları siyah tişörtünü giyiyorum yatarken gömleklerini, kazaklarını, kokunu senin rüyalarını görüyorum ölür gibi uyurken gün boyu elimde kahve fincanı kapıyı açmıyorum telefonlara çıkmıyorum başını bekliyorum geleceği olmayan hatıraların Sevgilim, yetimim benim, nasıl da kayıtsız gülüyorsun hayata öldüğünden haberi yok fotoğraflarının
__________________ bir gün herkes beşiktaşlı olmasın bırakın o ayrıcalık bizde kalsın... | ||
|
09-01-2008, 21:54 | #12 | |||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Apr 2007
Mesajlar: 1.845
Tecrübe Puanı: 19 | Alıntı:
Zeynepcigim teşekkürler çok güzel bi şiir bu ... Paylaştıgın için tekrar teşekkür ederiz
__________________ Türküler Sustu , Halaylar Durdu Hüzün Geldi Baş köşeye kuruldu Yoruldu Yüregim , Yoruldu | |||
09-01-2008, 21:59 | #14 | ||
zɐʎaq ɥɐʎis Üyelik tarihi: Jun 2006 Yaş: 42
Mesajlar: 11.401
Tecrübe Puanı: 40 | Muhabbetiniz bol ve keyifli olsun dostlar.
__________________ Emre - 1981 - Yeşilköy - Arh + | ||
09-01-2008, 21:59 | #15 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Apr 2007
Mesajlar: 1.845
Tecrübe Puanı: 19 | SANDIK ODASI Gün ışığıyla yıkanmış küskün bir yıldız gibi akıp geçtin sessizliğimizin üstünden oyalanacak bir şey bile bırakmadın tozlanmış,dalgın bakışlarımıza ne zaman,nerede bir şey yitirsek burada bulacağımızı sanırdık bu sandık odasında mümkünmüş gibi balkonda unuttuğumuz nice yazlardan sonra..
__________________ Türküler Sustu , Halaylar Durdu Hüzün Geldi Baş köşeye kuruldu Yoruldu Yüregim , Yoruldu | ||
09-01-2008, 22:02 | #16 | ||
Banned Üyelik tarihi: Jan 2008 Yaş: 38
Mesajlar: 1.503
Tecrübe Puanı: 0 | Avara anımsıyor musun? bir çetemiz vardı: Vahşi Siyah Atlar ısmarlama serserilikler yaşardık kimseden bir şey demeden kaçıp gitmeler gibi sokaklarda sabahlamak, parklarda yatmak yabancıları mahalleye sokmamak gibi Ve bir gün gideceğimiz bir Amerika vardı herkesin bir Amerika'sı vardı o zamanlar herkes gece istasyonlarında kendi Amerika'sını aradı kısık ışıklı arkadaş odaları plağın bir yüzünü kaplayan uzun parçalar eşliğinde kendi rüyalarımıza dalar, dağılırdık okyanuslar, gemi yolculukları, kanayan ıslıklar ve dünyanın bütün limanları önümüzdeki sessizce uzardı BİTERDİ PLAK, DİSK BOŞA DÖNERDİ. DÜŞLERİMİZ ÇARPIP GERİ DÖNEN SULARDI ŞİMDİ BÖYLE ZAMANLARDA İLK SÖZÜ SÖYLEMEKTEN KAÇINIRDI HERKES SONRA BİRİ USULCA KALKAR, HERKESE ÇAY KOYARDI ANIMSIYOR MUSUN? vahşi siyah atlardık kentin ışıklı çöllerinde kendi izini arayan deri ceketlerimize sığdıramadığımız düşlerimiz kadar aşık ve düşmandık dünya acıtırdı bizi. her şey kanatır, her şey yaralardı sevişmek çekip çıkarmazdı bizi derinliğimizden öfkemizi dindirmezdi hiçbir şey geceleri uyuyamayan çocuklardık, otobüs garlarında uzun macerlara umar apansız yolculuklara çıkardık uykulu kentlere girerdik gece yarıları ıssız ağaçlar olurdu yol kenarlarında gökyüzünde parlak yıldızlar, her yere aynı uzaklıkta sarhoş bindiğimiz otobüsün penceresinden sanki bambaşka bir dünyaya bakardık sonra saklayarak yüzümüzü birbirimizden yumruklarımızı sıkar sessizce ağlardık ışığı açık kalmış pencerelere, kepengi örtülü dükkanlara, yaz bahçelerinden taşan çiçeklere, adını bile bilmediğimiz bu kente neye olduğunu bile bilmediğimiz bir hasretle uzun uzun bakardık anımsıyor musun? ahh o gece yolculukları bir başka kentte, bir başka insan olmanın umutları kaç yol arkadaşı kaldı şimdi geriye gençliğin ilk acılarını birlikte keşfettiğimiz kaç yol arkadaşı? sürüyerek götürdüğümüz dargın beraberlikleri saymazsak ne kalıyor elimizde? ölenler, terk edenler, bir de telefonları, adresleri, kendileri değişenler vahşi, siyah atlardık; yılkıya bırakıldık içimizden kimse gidemedi Amerika'ya kendi Amerika'sı da olmadı hiçbirimizin yağmur aldı rüzgar aldı zaman aldı o vahşi siyah atları herşey o eski rüyada kaldı çarpıp geri dönen düşlerimizin üstünde çürümüş cesetleri yüzüyor şimdi vahşi siyah atların öldükleri sahilleri kendileri de bilmiyorlar peki sen anımsıyor musun? | ||
09-01-2008, 22:05 | #18 | ||
zɐʎaq ɥɐʎis Üyelik tarihi: Jun 2006 Yaş: 42
Mesajlar: 11.401
Tecrübe Puanı: 40 | AŞK YENİDEN Aşk yeniden Akdenizin tuzu gibi Aşk yeniden Rüzgârlı bir akşam vakti Aşk yeniden Karanlıkta bir gül açarken Aşk yeniden Ürperen sahiller gibi Aşk yeniden Kumsalların deliliği Aşk yeniden Bir masal gibi gülümserken Gözlerim doluyor Aşkımın şiddetinden Ağlamak istiyorum Yıldızlar tutuşurken Gecelerin şehvetinden Kendimden taşıyorum Aşk yeniden Bitti artık bu son derken Aşk yeniden Aynı sularda yüzerken Aşk yeniden Rüya gibi bir yaz geçerken Aşk yeniden Unutulmuş yemin gibi Aşk yeniden Hem tanıdık, hem yepyeni Aşk yeniden Kendini yarattı kendinden
__________________ Emre - 1981 - Yeşilköy - Arh + | ||
09-01-2008, 22:08 | #19 | ||
zɐʎaq ɥɐʎis Üyelik tarihi: Jun 2006 Yaş: 42
Mesajlar: 11.401
Tecrübe Puanı: 40 |
__________________ Emre - 1981 - Yeşilköy - Arh + | ||
09-01-2008, 22:08 | #20 | |||
Banned Üyelik tarihi: Jan 2008 Yaş: 38
Mesajlar: 1.503
Tecrübe Puanı: 0 | Alıntı:
| |||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |