|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
02-11-2008, 11:22 | #51 | ||
ςǿκ کε√díκ طę ∂ط í Üyelik tarihi: Dec 2007
Mesajlar: 527
Tecrübe Puanı: 17 | Tarihçe önce hain bir uykunun sevimsiz sabahı gibi sıradan mahmur, aynı sabahın ilk sıcak çayı gibi ferah bir karşılaşma... -merhaba! sonra güzel ve en sıcak gülüşmelerin ev sahibi bir yüz.. -görüşürüz! derken sanki elin elimde kem gözlere kedere dünya güzeli sohbetler -ara beni! ardından derimizin altına sızan hani katiyen rakı içme mecburiyeti çağrıştıran bir korku ki -eyvah! ve şimdi kalbimi karanlıklarda hançerleyen aklımı başımdan eyleyen çok uzun yollarda hiç uykulu otobüs saatleri gibi acıtan kanatan yani korktuğumuz yani başımıza gelen büyüdükçe büyüleyen aşk... -seni seviyorum! şimdi sen kalbimin közünde kıvılcım kıvamında ağrıyan... | ||
|
02-11-2008, 11:23 | #52 | ||
ςǿκ کε√díκ طę ∂ط í Üyelik tarihi: Dec 2007
Mesajlar: 527
Tecrübe Puanı: 17 | Uykusunda melekler gibi öldü melekler ölür mü hiç? bilmem... ama ölürse mutlaka böyle ölür... | ||
02-11-2008, 11:23 | #53 | ||
ςǿκ کε√díκ طę ∂ط í Üyelik tarihi: Dec 2007
Mesajlar: 527
Tecrübe Puanı: 17 | Uyuruyanık sana uykular taşıyacağım deliksiz süslü kahvaltılar gibi kahvaltısız sabahlar seni uyandırmanın en güzel yolunu bulup kıyamayacağım uyandırmaya kimse görmüş değil henüz bir meleğin nasıl uyuduğunu ama hala benzetiriz bir meleği bir güzelin uykusuna ama sen melekler gibi uyuma melekler gibi uyan tam da çağla zamanında baharın gözünün sürmesini yüreğime akıtman bir uykunun en güzel yanı seninle uyanmaktır senden uzak bir uykuyla kandıramıyorum hiçbir geceyi. | ||
02-11-2008, 11:26 | #54 | ||
ςǿκ کε√díκ طę ∂ط í Üyelik tarihi: Dec 2007
Mesajlar: 527
Tecrübe Puanı: 17 | Üveylik nerden baksan üzünçgiller akşamdan kalma uyuşuk bir keyif sofrada geceleri temize çekiyorum steril satırlarla seni düşünüyorum kimseye belli etmeden nerden baksan hasret kurusu nerden baksan üveylik altın özü arıyorum işe yaramaz kelimeler arasında şeçip şiir yapacağım posasından düz yazı nerden baksan yürek simyası akış içinde sevili bir tekrar oluyor kaş altından bakışın gül ki uzun kenarı da olsun üçgenimin nerden baksan pisagor bağlantısı nerden baksan üveylik… | ||
02-11-2008, 11:29 | #55 | ||
ςǿκ کε√díκ طę ∂ط í Üyelik tarihi: Dec 2007
Mesajlar: 527
Tecrübe Puanı: 17 | Yağdıkça Yerle yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü, Kavim göçlerinden bu yana ağlayan Ve durmadan Cep kanyağı yakıcılığında ezgiler Çalan, çaldıran, yakalatan Adı bende gizli bir kadındı İstanbul Şehre bir yağmur yağdı Ben ağladım Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizanstan Yalan dolan yoktu gözlerde sadece ses Verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü yerlerinden Bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk sipariş edildi yeniden Bir şehre yağmur yağdı Ben ağladım Kim daha çok yalan söndürdü çay bardaklarında Hangisi talandı demli öpücüklerin Ve buğularda yitirilen kimin adıydı Bir aşktan diğerine kaç saatte gidiliyordu Soyulur muydu kabuğu hayatın Yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı? Yağmur şehre bir yağdı Ben ağladım Ben ençok seni götürdüm giderken Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları Yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı Kutsal kitabımdı ziyan edilmiş sevgililer atlası Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı Ben... Yağmur... Ağladım... | ||
02-11-2008, 11:29 | #56 | ||
ςǿκ کε√díκ طę ∂ط í Üyelik tarihi: Dec 2007
Mesajlar: 527
Tecrübe Puanı: 17 | Yağış Bekleniyor hiçbir kelimesini kullanmıyorum eski hikayelerimin. yeni sözlerde yıpranmış şeyler vardır. toz, buğu ya da kir. nasıl sevinirse bir kedi, bir karanfil. her mevsim kendini kendi yağışına yedirir. buluttur bir bakıma yağmurun anavatanı. işte benim dönüp dolaşıp Anadolu’ya yağışım bundandır. | ||
02-11-2008, 11:30 | #57 | ||
ςǿκ کε√díκ طę ∂ط í Üyelik tarihi: Dec 2007
Mesajlar: 527
Tecrübe Puanı: 17 | Yalnızlık Neden gulmesin gul gibi yuzler; Nicin aglasin o guzel gozler; Niye sevgiye sevimsiz sozler, Soylenir diye sasar aglarim. Su gordugumuz reng-a-reng cicek, Sevdali bulbul, ari, kelebek, Yek digerini birakip gidecek: Vefasizliga bakar aglarim. Solmasin dersin sunbulum, gulum; Yarin elinden alacak olum; Butun dunyayi inletse unum; Caresizlikten cosar aglarim. Nes'e gizlenir, coker bir melal; Her vucud, her sey mahkum-i zeval; Son nefese kadar tukenmez cidal. Tukenmez derdim sayar aglarim. | ||
02-11-2008, 11:31 | #58 | ||
ςǿκ کε√díκ طę ∂ط í Üyelik tarihi: Dec 2007
Mesajlar: 527
Tecrübe Puanı: 17 | Yasak Yasak bana gözlerini anlamak ellerin bana yasak ah olaydım gözünde yaş fikrinde telaş düşünce suçun beraatin olaydım fakat yasak yasak bana gözlerini anlamak ellerin bana yasak ah olaydım yüzünde sürgün yatağında mülteci vatanın anayurdun olaydım fakat yasak yasak bana gözlerini anlamak ellerin,uyruğum bana yasak............. | ||
02-11-2008, 11:31 | #59 | ||
ςǿκ کε√díκ طę ∂ط í Üyelik tarihi: Dec 2007
Mesajlar: 527
Tecrübe Puanı: 17 | Yaşayabilme İhtimali Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam... Ben seninle bir gün Veyselkarani'de haşlama yeme ihtimalini sevdim. İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında Ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman özlemeye başladım herkesi... Ve bu hasret öyle uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra.. Bizim Kemalettin Tuğcu'larımız vardı... Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı... Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan kahverengi sıralarda, solculuk oynamaya başladık.. Ben doktor oluyordum sen hemşire, geri kalanlar kontrgerilla... Kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu pütürlü duvarlara ve Türk Dil Kurumu'na inat bir Türkçeyle... Ağbilerimizden öğrendik, S harfinden orak çekiç figürleri türetmeyi.. Ankara'ya usul usul karbonmonoksit yağıyordu. Ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu haber bültenleri. Oysa Ankara'da hiç sevişmedim ben. Disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim.. Sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik dikenleri saymazsak.. Ankara'ya usul usul kurşun yağıyordu.. Ve belli bir saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber bültenleri. Oysa hiç kurşun yaram olmadı benim Ve hiç bir mahkeme tutanağında geçmedi adım Çatışmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm sadece Sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde, ama sen yoktun Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum, suni teneffüs saatlerinde Okul servisi seni hep zamansız, amansızca bir lojman griliğine götürüyordu Ben, senin benimle Tunalı Hilmi Caddesi'ne gelebilme ihtimalini seviyordum. Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum. Yaz sıcağı toprağa çekiyor da tenimin çatlamaya hazır gevrekliğini Sonra otobüs oluyordum, kırık yarık yolların çare bilmez sürgünü Ne yana baksam dağ ve deniz sanıyordum Muş ovasının yalancı maviliğini Otobüs oluyordum bir süre Yanımızdan geçen kara trenlerle yarışıyordum, yanağım otobüs camının garantisinde Otobüs oluyordum Bir ülkeden bir iç ülkeye Çocukluğuma yaklaştıkça büyüyordum. Zap suyunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin Korkuyordum Sonra iniyordum otobüsten Çarşıdan bizim eve giden, ömrümün en uzun, ömrümün en kısa, ömrümün en çocuk, ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum. Çünkü sonunda annem oluyordum, babam kokuyordum sonunda.. Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam Ben seninle bir gün Van'daki bir kahvaltı salonunda Ben seninle sadece bilmek zorunda kalanların bildiği bir yol üstü lokantasında Ben seninle, Ağrı dağına mistik ve demli bir çay kıvamında bakan Doğubeyazıt'ın herhangi bir toprak damında Ben seninle herhangi bir insan elinin terli coğrafyasında olma ihtimalini sevdim Ben senin, beni sevebilme ihtimalini sevdim! | ||
02-11-2008, 11:32 | #60 | ||
ςǿκ کε√díκ طę ∂ط í Üyelik tarihi: Dec 2007
Mesajlar: 527
Tecrübe Puanı: 17 | Yazlık açılır içimin yaz gülmeleri iyi yazılmış kötü okunan şiirler gibi vazgeçilebilir bir öğlesonrası tadından yenmiyorsa tadı nasıl biliniyor mademki yenmiyor bu güneş suyuna siesta çorbası? açılır içimin sayfiye yerleri yaşasın sosyalizmir’in işsiz güçsüz öğlesonları! havuz klorunda yıpranan gençliğim eyvah! rica etsem sırtıma sürer misiniz kaçırdığım fırsatları? açılır yüzümün yazlık bahçesi evet belki artık çok geç ama herkes bilsin ki zamanında gençlerbirliği’nden istediler ama ben gitmedim! | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
| |