|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
03-03-2007, 00:42 | #1 | ||
Yardımcı Admin Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 40
Mesajlar: 23.645
Tecrübe Puanı: 10 |
İSTANBUL BOĞAZI Karadeniz Boğazı olarakta bilinir, Karadeniz’ le Marmara Denizini bağlayan boğaz. Çanakkale Boğazıyla birlikte Asya ile Avrupa’ yı birbirinden ayırdığı kabul edilir. İstanbul Boğazı, Paleozoyik ( Birinci ) Zamanda ( y. 570-225 milyon yıl önce ) oluşan bir kütle içinde kazılmış ve kuvaterner ( Dördüncü ) Dönemde ( y. 2,5 milyon yıl öncesinden günümüze ) deniz suları altında kalmış eski bir akarsu vadisidir. Boğaz, kenarları dik ria’ lı bir kıyı biçiminde ortaya çıkarken, bu vadiye açılan akarsuların ağızlarında da kara içine az yada çok sokulan İstinye ve Tarabya’ daki gibi koylarla Haliç oluşmuştur. Farklı yönlere keskin dirseklerle kıvrılan İstanbul Boğazının genel doğrultusu kuzeydoğu-güneybatıdır. Boğazın uzunluğu, orta çizgisi boyunca yaklaşık 30 km’dir. İki kıyıda girinti ve çıkıntıların hepsi izlenerek yapılan ölçümlerde farklı sonuçlar elde edilir. Asya kıyıları Anadolu Feneri ile Salacak arasında 35 km, Avrupa kıyıları ise Rumeli Feneri ile Sarayburnu arasında 55 km’ dir. Bu boyutlarıyla İstanbul Boğazı Çanakkale Boğazının yarısı büyüklüğündedir. Kuzey ve Güney ağızlarında geniş olan boğaz, orta kesimlerinde darlaşır. Genişliği kuzeydeki Rumeli ve Anadolu Fenerleri arasında 3,6 km, güneydeki ağırkapı Feneri ile Haydarpaşa Limanı arasında 2,5 km’ dir. En dar yeri ise Anadolu ve Rumeli Hisarları arasında yaklaşık 700 m’ dir. 50 m eş derinlik çizgisi ( izobat ), kıyılarına koşut olarak kanal biçimindeki bütün boğaz olduğunu izler. Genel olarak 50 m derinliğindeki bu kanalda yer yer 70-80 m’ ye varan ve Rumeli Hisarı önlerinde en çok 110 m’ yi bulan göbek biçiminde çukurluklarda vardır. İstanbul Boğazını izleyen 50 m eşderinlik çizgisi, güneyde Marmara Denizine çıkmayarak kapanır. Buna, Sarayburnu ile Harem arasında 40 m derinliğine kadar yükselen bir topuk neden olur. Marmara Denizinde 14 km kadar uzanan bir denizaltı vadisi, boğaz oluğunun bu topuğun ötesindeki devamıdır. Boğaz oluğu kuzeyde de Karadeniz kıta sahanlığı üstünde yer alan bir denizaltı vadisiyle devam eder. İstanbul Boğazında, Karadeniz’ le Marmara arasında su alışverişini sağlayan iki akıntı sistemi vardır. Akıntı sisteminin oluşmasına, denizler arasındaki düzey farkından başka, deniz sularındaki tuzluluk oranının farklı oluşu ve bunun doğurduğu yoğunluk farkıda yol açar. Marmara Denizinden yaklaşık 25 cm yüksekte olan Karadeniz’ in daha az tuzlu ve daha az yoğun olan suları üsten kuzey-güney doğrultusunda Marmara’ ya akar. Bunun altında da Marmara’ nın tuzlu ve yoğun sularını Karadeniz’ e götüren bir alt akıntı vardır. Üst akıntının hızı, burunların önünde ve boğazın daraldığı alanlarda artar. Hızı saatte ortalama 3,2 km iken Kandilli önlerinde saatte yaklaşık 5,2 km’ yi bulur. Ama bu hızın rüzgarın etkisiyle saatte 9-10 km’ ye çıkdığı da olur. Üst akıntı bazı burunlara çarparak koyların içinde ters yönlü akıntılar oluşturur ve gene ana akıntıya karışır. Bu ters akıntılar arasında en uzun olanı, Sarayburnu’ ndan başlayıp Tophane ve Beşiktaş önlerinden geçerek Arnavutköy yakınlarına kadar uzanır. Beykoz, Büyükdere, İstinye ve Bebek koylarında küçük ters akıntılara rastlanır. Alt akıntının boğazın güney kesiminde çok olan kalınlığı, kuzeye doğru gidildikçe azalır. Akıntılar arasına sınır güneyde 20, kuzeyde ise 40 m derinliktedir. İstanbul boğazının üst akıntıyla Marmara’ ya geçirdiği yıllık su miktarını 360 km3 olduğu hesaplanmıştır. Hızı üst akıntıya göre daha az olan alt akıntıyla Karadeniz’ e geçen yıllık su miktarı ise bunun yarısı kadardır( 185 km3 ). Akıntıların durumunda bazı önemli değişimler gözlenir. Şiddetli ve sürekli kuzey rüzgarlarının estiği sürede üst akıntının hızı çok artar ve Karadeniz’ in kabararak taşan suları boğaz oluğunu tümüyle doldurarak alt akıntının boğaza girmesini önler. Şiddetli güneybatı rüzgarlarının(lodos ) sürekli olarak estiği dönemlerde ise Marmara’ nın kabaran suları, boğazın güney ağzından içeri girerek üst akıntıyı iter. Bunun sonucunda güneyden giren büyük su kütlesi alt akıntıyla birleşerek boğaz oluğunu bütünüyle kaplar. Üst akıntı da güneyde kuzeye yönelir. Yılda birkaç kez görülebilen bu olaya orkoz adı verilir. Orkoz, üst akıntının özelliklerini taşır; burunlar önünde hızlanır ve koylarda olağan dönemlerdekinin tersine, kuzey-güney doğrultusunda ters akıntılar oluşturur.
__________________ | ||
|
03-03-2007, 00:42 | #2 | ||
Yardımcı Admin Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 40
Mesajlar: 23.645
Tecrübe Puanı: 10 | Boğaz sularının düzeyinde, akıntılardan başka küçük ölçekli bazı değişimler de görülür. Bunların en önemlisi mevsimlik olanlardır. Genellikle ilkbahar aylarında yükselen boğaz suları sonbaharda alçalır. Bu düzey değişikliğinin genliği, boğazın çeşitli kesimlerinde farklı olmak üzere 10-20 cm kadardır. Bundan başka boğaz sularının düzeyinde 5 cm’ yi geçmeyen genlikte ve 10 cm genlikte seş olayları gözlenir. Karadeniz’ in yaşamdan yoksun derin sularıyla alışverişi olmayan ve oksijen bakımından zengin boğaz suları, balık yaşamı yönünden çok olumlu bir ortamdır. Mevsimlik balık göçlerinin Karadeniz ile Marmara, Ege ve Akdeniz arasındaki yolunu oluşturması, boğaza balıkçılık açısından önemli bir üstünlük sağlar. Bu özelliklerine karşın İstanbul’ un kentsel atıklarıyla yoğun biçimde kirlenen Marmara Denizi ile İstanbul Boğazında miktar ve çeşit olarak eskiye oranla çok daha az balık yaşamaktadır. Günümüzde, bir kolektör sistemiyle toplanan sanayi ve kent atıklarının, kimyasal arıtmadan geçirilmeksizin Marmara’ ya ve boğazın alt akıntısı aracılığıyla Karadeniz’ in dibine gönderilmesini amaçlayan büyük bir proje yürültülmektedir. Boğaziçi adıyla anılan İstanbul Boğazı kıyıları bugün, kuzeyinde küçük bir kesim dışında tümüyle yoğun bir yerleşim alanı durumundadır. Bütün yasal düzenlemelere karşın düzensiz kentsel yapılaşma nedeniyle Boğaziçi, doğal güzelliklerin ve tarihsel yapılarının oluşturduğu zengin kültür değerlerini yitirmektedir. İstanbul Boğazı, iki yakası arasında ulaşımı zorlaştıracak ölçüde geniş değildir. Gemilerin seyrini engelleyecek sığlık ve kayalıkları bulunmayan yeterli genişlikteki bir suyolu olarak çok eski çağlardan beri önemli bir deniz ulaşım eksenidir. Haliç gibi doğal bir limanı olması da boğazın bir başka özelliğidir. Bu önemli suyolundaki deniz trafiğinin yoğunlaştığı ve bazı kazaların oluştuğu günümüzde, yanıcı ve patlayıcı maddeler taşıyan gemiler boğaz ile çevresindeki yerleşmeler için büyük tehlike yaratmaktadır. Boğazın Asya ve Avrupa yakaları yapılan iki asma köprüyle birbirine bağlanmıştır. Uluslar arası deniz hukuku açısından İstanbul ve Çanakkale boğazlarından geçiş hakkı Montreux Sözleşmesi’ yle ( 20 Temmuz 1936 ) düzenlenmiştir.
__________________ | ||
03-03-2007, 00:43 | #3 | ||
Eagle dragging on Smoking Üyelik tarihi: Apr 2006 Yaş: 43
Mesajlar: 3.651
Tecrübe Puanı: 25 | tesekkurler bu değerli bilgiler için
__________________ ATIN ÖLÜMÜ ARPADAN HADİ GELİN ARKADAN YARI YOLDA BIRAKAN TAŞ OLSUN...BEŞİKTAŞK | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |