![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
![]() | #21 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Tarım sektörün ihracatı 1993 yılının üçüncü üç aylık döneminde 453 milyon dolar iken, 1994 yılının aynı döneminde % 15.2 oranında artarak 522 milyon dolara, sanayii ürünleri ihracatı % 39’lük oranında artarak 3,096 milyon dolardan 4,221 milyon dolara yükselmiştir. Madencilik ürünleri ihracatında ise değişiklik olmamış, hem 1993 hem de 1994 yılının üçüncü üç aylık döneminde 73 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilmiştir. Tablo 6: Dış Ticaretin Bir Önceki Döneme Göre Değişimi İHRACAT İTHALAT 1993 Toplam Tarım Maden Sanayii Toplam Yatırım Tüketim Hammadde -11.7 -11.5 -22.0 -11.6 -10.3 -17.5 -14.7 -5.4 -5.4 -43.4 4.3 3.2 31.8 51.8 30.0 22.8 2.4 18.3 52.1 -0.3 -4.3 -3.7 6.6 -7.2 30.2 91.6 -2.7 21.8 11.0 24.5 14.4 1.9 1994 -17.5 -16.7 -23.9 -17.5 -28.7 -40.9 -36.5 -17.2 0.1 -39.0 9.3 9.3 -16.4 -4.6 -34.0 -18.5 25.7 18.4 23.7 26.7 9.9 -10.8 22.2 20.4 Kaynak: DİE 1994 yılının dokuz alık döneminde 12,472.6 milyon dolarlık ihracatın 7,375.6 milyon dolarlık kısmı OECD ülkelerine, 1,395.2 milyon dolarlık kısmı diğer Avrupa ülkelerine, 2,015.8 milyon dolarlık kısmı İslam Ülkelerine, 1,686 milyon dolarlık kısmı diğer ülkelere yapılmıştır. (Tablo 7) Tablo 7: İhracatın Ülke Gruplarına Göre Dağılımı (Milyon Dolar) 1993 Ocak-Eylül ÜLKE GRUPLARI Değer Pay (%) Değişim % 1993 Pay (%) 1994 Pay (%) Değişim % 15,349.4 100.0 4.3 10,712.5 100.0 12,472.6 100.0 16.4 9,069.1 59.1 -3.0 6,348.9 59.3 7,375.6 59.1 16.2 7,289.5 47.5 -4.1 5,123.3 47.8 5,688.9 415.6 11.0 557.9 3.6 -11.7 376.8 3.5 439.5 3.5 16.6 1,221.7 8.0 9.7 848.8 7.9 1,247.3 10.0 46.9 1,653.0 10.8 24.3 1,221.3 11.4 1,395.2 11.2 14.2 2,704.5 17.6 -0.3 1,861.2 17.4 2,015.8 16.2 8.3 1,355.1 8.8 1.7 904.7 8.4 935.6 7.5 3.4 1,349.4 8.8 -2.3 956.5 8.9 1,080.2 8.7 12.9 1,922.8 12.5 45.1 1,281.2 12.0 1,686.0 13.5 31.6 Kaynak: DİE OECD ülkelerine yapılan ihracatın toplam ihracat içindeki payı 1993 yılının Ocak-Eylül döneminde % 59.3 iken, 1994 yılının aynı döneminde % 59.1’e, diğer Avrupa ülkelerine yapılan ihracatın payı % 11.4’ten % 11.2’ye, İslam ülkelerine yapılan ihracatın payı % 17.4’ten % 16.2’ye düşerken, diğer ülkelere yapılan ihracatın payı % 12’den % 13.5’e yükselmiştir. c. İthalat Üzerinde Meydana Gelen Değişmeler 1944 yılı Ocak-Eylül döneminde toplam ithalat 1993 yılının aynı dönemine göre % 23.1’lik düşüşle 21,152.1 milyon dolardan 16,265.1 milyon dolara gerilemiştir. Yatırım malları ithalatı 1993 yılının aynı dönemine göre % 24.2’lik düşüşle 6,564.5 milyon dolardan 4,977.2 milyon dolara, tüketim malları ithalatı % 32.6’lık düşüşle 2,878.4 milyon dolardan 1,938.8 milyon dolara, hammadde ithalatı % 20.2’lik düşüşle 11,709.2 milyon dolardan 9,349.1 milyon dolara gerilemiştir. | ||
![]() |
|
![]() | #22 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 1994 yılının birinci üç aylık döneminde yapılan ithalat geçen yılın aynı dönemine göre % 0.1 azalarak, 5,908 milyon dolardan 5,902 milyon dolara düşerken, ikinci üç aylık döneminde % 36.6 azalarak, 7,788 milyon dolardan 4,937 milyon dolara üçüncü üç aylık dönemde % 27.2 azalarak 7,456 milyon dolardan 5,426 milyon dolara düşmüştür. Yatırım malları ithalatı 1993 yılının üçüncü üç aylık döneminde 2,411 milyon dolar iken, 1994 yılının aynı döneminde % 37.4’lük düşüşle 1,510 milyon dolarak, tüketim malları ithalatı % 41.4’lük düşüşle 1,082 milyon dolardan 634 milyon dolara, hammadde ithalatı % 17.2’lik düşüşle 3,963 milyon dolardan 3,282 milyon dolarak gerilemiştir. Toplam ithalat içinde yatırım malları ithalatının payı 1993 yılının Ocak-Eylül döneminde % 31 iken 1994 yılının aynı döneminde % 30.6’ya, tüketim mallarının payı % 13.6’dan % 11.9’a düşerken, hammadde ithalatının payı % 55.4’den % 57.5’e yükselmiştir. Toplam ithalat içinde İslam ülkeleri ve diğer ülkelerden yapılan ithalatın payı artarken OECD ülkeleri ve diğer Avrupa ülkelerinden yapılan ithalatın payı azalmıştır. İslam ülkelerinden yapılan ithalatın toplam ithalat içindeki payı 1993 yılının Ocak-Eylül döneminde % 12.3 iken 1994 yılının aynı döneminde % 14.8’e, diğer ülkelerden yapılan ithalatın payı % 8.6’dan % 9.3’e yükselirken, OECD ülkelerinden yapılan ithalatın payı % 67.2’den % 66.3’e, diğer Avrupa ülkelerinden yapılan ithalatın payı % 11.9’dan % 9.7’ye düşmüştür. 3 (Tablo 8) Tablo 8: İthalatın Ülke Gruplarına Göre Dağılımı (Milyon Dolar) 1993 Ocak-Eylül ÜLKE GRUPLARI Değer Pay (%) Değişim % 1993 Pay (%) 1994 Pay (%) Değişim % 29,429.4 100.0 28.7 21,152.1 100.0 16,265.1 100.0 -23.1 19,947.8 67.9 29.5 14,219.5 67.2 10,778.9 66.3 -24.2 12,949.8 44.0 28.9 9,079.1 42.9 7,290.6 44.8 -19.7 1,651.6 5.6 18.1 1,209.7 5.7 848.9 5.2 -29.8 5,373.4 18.3 35.2 3,930.6 18.6 2,639.4 16.2 -32.8 3,015.7 10.2 36.0 2,513.6 11.9 1,575.3 9.7 -37.3 3,518.2 12.0 3.1 2,610.3 12.3 2,404.0 14.8 -7.9 2,576.7 8.8 4.4 1,909.6 9.0 1,695.2 10.4 -11.2 941.5 3.2 -0.5 700.6 3.3 708.8 4.4 1.2 2,920.7 9.9 60.8 1,808.7 8.6 1,506.9 9.3 -19.7 Kaynak: DİE | ||
![]() |
![]() | #23 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| D. 21 Şubat 2001 Devalüasyonun Etkileri a. Dış Ticaret Hacminde Meydana Gelen Değişmeler Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) tarafından 2002 yılı Ocak ayına ilişkin geçici dış ticaret verilerine göre, ihracat Ocak ayında, önceki ayın aynı dönemine göre, ihracat Ocak aynı dönemine göre yüzde 9.3 oranında artışla 2.444 milyon dolar gerçekleşmiştir. İthalat ise aynı dönemde yüzde 23.0 oranında azalarak 3.135 milyon dolara gerilemiştir. Ayrıca DİE’nin söz konusu bülteninde yaptığı revizyonla 2001 yılı ihracatı, bir önceki bültendeki 31.2 milyar dolarlık düzeyinden 31.3 milyar dolara yükseltilmiştir. Böylece ihracatın 2001’deki artış oranı % 12.3’ten 12.8’e yükselmiştir. Keza, 2001 yılı ithalatı da revizyona tabi tutulmuş ve ithalat değeri 40,5 milyar dolardan 41,4 milyar dolara yükseltilmiştir. Böylece, 2001 yılı ithalatında yaşanan gerileme % 25.7’den % 24.0’a inmiştir. b. İhracat Üzerinde Meydana Gelen Değişmeler Ocak ayında ihracat yüzde 53 oranında artışla 2,444 milyon dolara ulaşmıştır. Sektörler itibariyle incelendiğinde, Ocak ayında ihracatın temel belirleyicisi olan sanayii ürünleri ihracatın yüzde % 10.2 oranında ve tarım ürünleri ihracatının yüzde % 7.7 oranında azaldığı görülmektedir. Ocak ayında sanayi ürünleri ihracatındaki artışta “deniz taşıtları”, “demir çelik eşya”, “elektrikli makineler”, “kara taşıtları” ve bunların aksam, parçaları, “örme giyim” ve “örülmemiş giyim” ihracatında yaşanan artışlar etkili olmuştur. 2002 yılı Ocak ayında ihracatında en fazla artış görülen fasıllar: Değer Farkı $ % Değişim 44 Milyon 2986,2 40 Milyon 71,8 37 Milyon 33,4 34 Milyon 22,4 19 Milyon 11,7 15 Milyon 4,9 15 Milyon 6,5 2002 yılı Ocak ayında ihracatı en fazla azalma gösteren fasıllar: Değer Farkı $ % Değişim -14 Milyon -66,9 -12 Milyon -49,3 | ||
![]() |
![]() | #24 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Ülke Grupları ile İhracat 2002 yılı Ocak ayında ülke grupları itibariyle ihracat incelendiğinde, ABD’ye (% 3,4 oranında) ve toplam ihracat içinde nispeten küçük paya sahip EFTA’ya (% 14,7 oranında) yönelik ihracatın düştüğü, AB’ye yönelik ihracatın ise bir önceki yılın aynı dönemindeki düzeyini koruduğu görülmektedir. 2002 yılı Ocak ayında en büyük ihracatın artışının BDT ülkelerine yönelik ihracatta gerçekleştiği görülmüş, bu bölgeye Ocak ayında % 72,6 oranında bir artışla 182 milyon dolarlık ihracat gerçekleşmiştir. Bu dönemde Türk Cumhuriyetlerine yönelik ihracat % 34,1 oranında artışla 52 milyon dolara ulaşmıştır. Orta Doğu ülkelerine yönelik ihracat, Ocak ayında artışını sürdürmüş ve % 22,8 oranında artışla 280 milyon dolara ulaşmıştır. c. İthalat Üzerinde Meydana Gelen Değişmeler İthalat Ocak ayında geçen yılın aynı dönemine göre % 23 oranında azalmıştır. Söz konusu gelişmede, bu dönemde tüm önemli fasılların ithalatında yüksek oranlı düşüşler yaşanmış olması etkili olmuştur. Bununla birlikte Ocak ayı ithalatı, tüketim malları ithalatında gerileme olmamasına karşın, ara ve yatırım malları ithalatındaki azalma nedeniyle, umulandan daha düşük seviyede açıklanmıştır. Bu nedenle DİE’nin önümüzdeki günlerde Ocak ayı ithalatını birkaç yüz milyon dolarlık bir artış şeklinde revize etmesi beklenebilir. 2002 Ocak ayında tüketim malları ve ham petrol dışındaki mal grupları ithalatı önemli miktarda düşüş göstermiştir. Özellikle ara malları ithalatındaki yüksek oranlı düşüş, bu dönemde toplam ithalatın gerilemesinde belirleyici rol oynamıştır. Ocak ayında yatırım malları ithalatı % 44 oranında gerileyerek 391 milyon dolar seviyesine gerilerken, ara malları ithalatı % 18 oranında düşüşle 2,7 milyar dolar düzeyinde gerçekleşmiştir. | ||
![]() |
![]() | #25 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Fasıllar itibariyle incelendiğinde, Ocak ayında birkaç mal grubu dışında hemen hemen bütün fasılların ithalatında azalma görülmüştür. Bu dönemde önemli artışlar ise % 108 oranında artışla “demir veya çelikten eşya” (51 milyon dolar), % 21,3 oranında artışla “ham petrol” (51 milyon dolar) ve % 80,2 oranında artışla “gemide ve suda yüzen taşıtlar” (41 milyon dolar) ithalatında gerçekleşmiştir. 2002 yılı Ocak ayında EFTA ülkeleri dışında tüm ülke gruplarında yapılan ithalatta bir azalma yaşanmıştır. Söz konusu dönemde EFTA ülkelerinden yapılan ithalat % 47,8 oranında artarak 170 milyon dolar düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde ithalatın en fazla düştüğü ülke grubu ise AB ülkeleri olmuştur. 2001 yılı Ocak ayında 1.873 milyon dolar olan AB ülkelerinden olan ithalat, % 32 oranında bir gerileme sonucunda 2002 yılı aynı döneminde 1.273 milyon dolar düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde ABD’den yapılan ithalat da % 23,3 oranında azalarak 213 milyon dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. 4 E. Genel Değerlendirme ve Sonuç 1980 öncesi dönemde uygulanan korumacı dış ticaret politikası ve sabit döviz kuru sistemi, dışa kapalı ve dış dünya ile rekabet edemeyen bir sanayi yapısının oluşmasına neden olmuştur. 24 Ocak kararları ile Türkiye’de yeni bir dönemin başlamasıyla dış dengeyi sağlamak ve dünya piyasalarında rekabet edebilecek bir sanayi yapısına kavuşmak amaçlanmıştır. Bu amaçla, bir döviz kuru sisteminin seçimi gündeme gelmiştir. Bu seçimde ise 1980 öncesinde geçerli olan sanayiinin korunması endişelerinin yerine dış rekabete uyum ana hedef olarak seçilmiştir. Dış denge ve dışa dönük sanayileşme politikasında ihracat artışı ekonomik politikanın öncelikli hedeflerinden birisi olmuştur. Bu amaçla, dış ticaret üzerindeki kısıtlamalar kaldırılmış, döviz kuru politikalarına ve ihracat teşviklerine ağırlık verilmiştir. Döviz kuru politikalarının özellikle enflasyonist dönemlerde aşırı değerlenmiş döviz kurunu ortadan kaldırarak ihracat performansında önemli etkide bulunduğu göz önüne alındığında Türkiye açısından döviz kuru önemli olmaktadır. Bu amaçla istikrar önlemleri çerçevesinde 1980 yılında ihracatı artırmak için öncelikle devalüasyon uygulamasına başvurulmuştur. Ocak 1980’de ABD doları 47.10 TL’den 70 TL’ye çıkarılarak TL yaklaşık yüzde 50 devalüe edilmiştir. Böylece çoklu döviz kuru sistemi ithalatı ve girdileri desteklemekten kurtarılmıştır. Bu önemli devalüasyonun ardından Mayıs 1981’e kadar izlenen 16 ayda 11 mini devalüasyon yapılmıştır. 1 Mayıs 1981’den itibaren de Türkiye’nin ihracattaki rekabet gücünü korumak için döviz kurları günlük olarak MB’ca belirlenmiştir | ||
![]() |
![]() | #26 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 24 Ocaktan 1 Mayıs 1981’e kadar uygulanan kur politikasına düzeltilen sabit kur sistemi, o tarihten itibaren yapılan günlük kur ayarlamalarına da değişken basit kurlar, oynak kurlar, hareketli kurlar adları verilmiştir. Döviz kurunun günlük olarak MB’ca belirlenmesi, piyasa güçleri tarafından belirlenmesi sürecine geçişin bir aşaması olarak değerlendirilebilir. İç ve dış piyasalarda meydana gelen değişmeler kısa sürede döviz kurlarına yansıtıldığından, ihracatçının dış piyasalarda rekabet gücü korunacağından ihracat özendirilmiş olacaktır. Serbestleşme yönünden diğer önemli bir adım 30 sayılı kararla atılmıştır. Bu karara göre, Temmuz 1984’ten sonra, TL’nin yabancı paralar karşısındaki fiyatının saptanması Merkez Bankası’na döviz tahsis ve transfer işlemleri bankalara bırakılmıştır. Ayrıca, dışsatım karşılıklarının % 20’sinin ve görünmeyen işlemlerle ilgili dövizlerin tamamının kullanımı ilgililerin serbest kullanımına bırakılmış ve Nisan 1986’da Türkiye OECD Liberasyon Kodlarına katılmıştır. Daha sonra döviz gelirlerinin artmasıyla birlikte 1985 yılının ikinci yarısından itibaren kurların dalgalanma çerçevesinde belirlenmesine başlanmıştır. 1986 yılının sonlarında ise satış kurları üzerine merkez bankası denetimi, alış kurlarında nispi bir serbesti uygulaması sağlanmıştır. 1989 yılı ile bankalar, yetkili kurumlar ve özel finans kurumlarının katılımıyla, kur belirleme seansları daha liberal hale dönüştürülmüştür. 11 Ağustos 1989 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkındaki 32 Sayılı Karar ile Kambiyo Rejimi daha da serbestleştirilerek Türk Lirasına konvertibil olan bir para birimi niteliğinin kazandırılması için gerekli hukuki çerçeve çizilmiştir. Karar ek olarak, kambiyo düzenlemelerinin içerdiği kısıtlamaları büyük ölçüde yumuşatmıştır. Sonuçta 22 Mart 1990’da IMF TL’nin konvertibil dövizler ailesine katıldığını resmen ilan etmiştir. Cari işlemlerde serbestliği, sermaye hareketlerinde ise miktar kısıtlamalarını getiren bu kısmi konvertibilite 21 Mart 1993’te yayınlanan 32 sayılı kararda bazı değişiklikler ve ilaveler yapılması hakkındaki son düzenleme ile daha da genişletilmiştir. 24 Ocak Kararları ile uygulanmaya başlanan istikrar politikalarının amacı ekonominin değişen iç ve dış koşullara uyum sağlaması, ihracata dönük bir büyümenin gerçekleştirilmesi ve TL’nin değerinin dışa açılmayı özendirecek bir düzeye ulaştırması olmuştur. Bu yüzden döviz kurunun ülkenin dış ödemeler bilançosunun önemli bir belirleyicisi olan ihracatta rekabet gücünü ve karlılığı artıracak, ithalatta ise yabancı mallarla rekabet edebilecek bir düzeyde belirlenmesi gerekmiştir. | ||
![]() |
![]() | #27 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 1980-1988 döneminde döviz kuru sistemi esnek (dalgalı) kurlar ailesi içinde kontrollü (güdümlü) kur sistemine karşı gelmektedir. Uygulanan kur politikaları dış ticaret ilişkileri açısından üç önemli kavramı açığa çıkarmaktadırlar. Bunlar eksik değerlenmiş döviz kuru politikası, gerçekçi kur politikası ve aşırı değerlenmiş kur politikalarıdır. Ülkemizde dış ticaretin serbestleştirildiği 1980 sonrasında döviz kurlarının gelişimi ile ithalat ve ihracattaki gelişmeleri değerlendirebilmek için TL’nin en çok kullanılan ABD doları ve Alman markı karşısında ne oranda aşırı ya da düşük değerlendirildiğinin bulunması gerekir. Bu amaçla reel efektif döviz kuru endeksi kullanılmaktadır. Endeksin büyüyor olması Türk Lirasının (TL) reel olarak değer kaybettiğini, endeksin küçülmesi ile TL’nin reel olarak değer kazandığını gösterir. Tablo 9’da reel efektif döviz kuru endeksinin gelişimi incelendiğinde 1988 yılına kadar büyümüş, diğer bir deyişle TL reel olarak değer kaybetmiştir. 1988 yılında 112.71’e ulaşan reel efektif döviz kuru endeksi 1989 ve 1990 yıllarında sırasıyla 12 aylık ortalamalara göre % 8.2 ve % 16.1 düşüş göstermiştir. Reel efektif döviz kuru endeksi değerlerine göre 1980-88 yıları arasında eksik değerlenmiş TL politikası uygulanmıştır. 1989 ve 1990 yıllarında nispi esnek kurlar çerçevesinde kamunun gözetiminde kurlar aşırı değerlendirilmiştir. Bunda 1989 yılının ikinci yarısında, iç talebi artırıcı politikalar ve gümrük vergilerinin düşürülmesinin ekonomiyi canlandırması ile kamu kesiminde yüksek ücretlerin ve dış kredilerin faizler üzerindeki etkisinin talep artışı yaratması etkili olmuştur. Canlanan ekonomideki ek faaliyetlerin yüksek oranda dış krediyle finansmanı, TL’nin değer kazanmasına neden olmuştur. 1994 yılında finans piyasalarında oluşan kriz nedeniyle döviz kurlarındaki artış TL’nin eksik değerlenmesine neden olmuştur. 1995’te reel efektif kur endeksi % 12.9’a düşmüştür. 1995 yılındaki TL’nin aşırı değerlenmesi 1998 ve 1999’da yine bu kadar fazla olmamakla birlikte % 5.8 ve % 6.1 düzeyinde yansımıştır. | ||
![]() |
![]() | #28 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 1998-1999 yıllarında Merkez Bankası TL’ye yönelebilecek muhtemel bir saldırıya karşı tedbir olarak aynı anda hem kuru hem de faizleri denetlemeye çalışmıştır. Faiz ve kur politikasının birbirini dengelemesi sağlanamadığından büyüme hızı düşmüş ve 1999’da ekonomi derin bir krize girmiştir. Stand-by anlaşması ile birlikte devreye giren kur ve para politikası ile sorun çözülmüştür. Merkez Bankası 30 Haziran 2001’e kadar, on sekiz ay boyunca sadece kuru belirleyeceğini, faizi ise tümü ile piyasaya bırakacağını açıklamıştır. Daha sonra bir buçuk yıllık bir geçiş dönemi sonunda, 1 Ocak 2002’den itibaren sadece faizin belirlenmesi ve kurun piyasaya bırakılması kararlaştırılmıştır. 1998’den 21 Şubat 2001 siyasi ve buna bağlı olarak yaşanan ekonomik krize kadar uygulanan TL’nin değer kazanmasını engelleyen kur politikası, güçlü bir reel döviz kurunu olanaklı hale getirmiştir. Döviz kuru sepet bazında ve kullanılan fiyat endekslerine bağlı olarak değerlendirilmiştir. 2000 yılının ilk sekiz ayında 0,3 ile 3,9 arasında değer artışı ile TL’nin reel düzeyi rekabet edebilir aralıklar arasında kalmıştır. On sekiz aylık dönemde, para sepeti için aylık devalüasyon oranı kamuya önceden açıklanmıştır. Bununla birlikte, döviz kurunun bir dayanak noktası olarak uzun dönemli kullanımı dış dengede sorun çıkarabileceğinden 1 Temmuz 2001’de başlatılacak olan uygulamaya göre, kur sepetinin bir bant içerisinde şekillenmesi kararlaştırılmıştır. Söz konusu bant 2001 yılı sonunda toplam genişliği % 7,5’e, 2002 yılının ortasında % 15’e ve 2002 yılı sonunda % 22,5’e ulaşacak şekilde kademeli olarak genişletilecektir. 2003 yılında ise dalgalı döviz kuru hedefleniyordu. Ancak, son krizin ardından döviz kurları dalgalanmaya bırakılmıştır. Yapılan devalüasyonla % 38 oranında TL’nin değeri dolar karşısında düşürülmüştür. Diğer konvertibil döviz kurları da dolara bağlı olarak TL karşısında değer kazanmıştır. TL’nin aşırı ve eksik değerlenmesi politikasına göre ihracatın ve ithalatın gelişimi incelendiğinde, 1980-1988 sonrasında istisnai yıllar olmakla birlikte, genel eğilim eksik değerlenmiş döviz kuru lehinde olmuş ve eksik değerlenme kadar ilave bir sübvansiyonla ihracatın teşviki sağlanmıştır. İhracat 1983 ve 1986 yılların dışında artış göstermiş, 1989 yılında TL’nin aşırı değerlenmesi, körfez krizi, olumsuz hava koşulları, korumacılık eğilimleri, artan dünya rekabeti, sanayii kapasitesinin sınıra dayanması gibi olumsuz etkilerle ihracat tıkanmıştır. İhracatçıların fedakarlığı ile yine de ihracat daha kötü durumda olmaktan kurtarılmış, ihracatta % 0.3 gibi düşük bir azalma gerçekleşmiştir. 1990 yılında TL’nin aşırı değerlenmesine karşın ihracat azalmamış % 11.5 gibi bir oranda artmıştır. 1991 ve izleyen yıllarda TL’nin eksik değerlendiği yıllarda ihracat artışı yaşanmıştır. 1994 ve finans piyasalarındaki krizi izleyen 1995 yılı ile yine TL’nin aşırı değerlendiği 1998 yılında ihracatta beklenilen azalma ilişkisi gerçekleşmemiştir. 1999 yılında aşırı değerli TL ile ihracat % 1.4 oranında azalmıştır. Döviz kuru ithalat ilişkisinde, TL eksik değerlendiğinde ithalatın azalması, aşırı değerlendiğinde ise artması gerekmektedir. Bu ilişki 1982,86,89,90,93, 94,95,96,97,98 yıllarında gerçekleşmektedir. Bu iki veri arasında anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Bunun dışındaki yıllarda tabloda görüldüğü gibi 1983,84,85, 87,88,91,92,99 yıllarında ise anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır. Bu yıllarda TL eksik değerlenmesine karşın ithalat artış göstermiştir. 1984-87 yıllarında ithalat artışının % 16.5 ve % 27.5 gibi yüksek düzeylerde gerçekleşmesi yüksek büyüme hızından kaynaklanmıştır. Çünkü reel efektif kurda önemli bir değişme olmamıştır. 1986 yılında hızlı büyüme ile birlikte yatırım mallarına ithalat artmıştır. Bu yüzden, ithalat teminat oranlarının artırılması, fon yükümlülüğüne tabi tutulan ithal mallarının kapsamının genişletilmesi ve fonların yükseltilmesiyle ithalatı azaltacak önlemler alınarak ithalatın yavaşlaması sağlanmıştır. Genel olarak ithalat yıldan yıla artan liberasyona rağmen, kontrollü bir gelişme ile ihracattaki gelişmelere paralel istikrarlı bir seyir izlemiştir. Bazı yıllarda görülen anlamsız ilişkilerde ise dışsal faktörler etkili olmuştur. 1989’da ise uygulanan kur politikası ile ithal malların ucuz hale gelmesi ve 1990 yılının başında uygulamaya konulan ithalatın serbestleştirilmesi, konvertibilite ve gümrük ergilerinin azaltılması gibi ekonomik politikalarla ithalat daha hızlı arttığından dış açık büyümüştür. Bu yüzden konvertibilite döviz sorununu çözmekle birlikte dış ticaret açığını büyütmüştür. | ||
![]() |
![]() | #29 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| SONUÇ Bir ülkenin rekabet gücünün bir göstergesi olarak kullanılan döviz kurları ihracat ve ithalatı etkilediğinden dış ticaret açısından önem taşımaktadır. Türkiye’nin 1980 sonrası döviz gelirlerini arttırmaya ve dış ticaret açığını kapatmaya yönelik döviz kuru politikasının etkileri ise farklılık göstermektedir. Yapılan değerlendirmenin ışığı altında döviz kuru politikaları bazı yıllarda ihracatı ve özellikle ithalatı açıklamada yetersiz kalmaktadır. Bunun ihracatı ve özellikle ithalatı açıklamada yetersiz kalmaktadır. Bunun nedeni Türkiye’nin ithalatında yatırım ve ara mallarının önemli bir yer alması, yapılmak zorunda olması ve büyüme hızının etkili olmasıdır. Türk Lirasının diğer para birimleri karşısında reel olarak değer kaybetmesi, uluslar arası ticaret hadlerinin aynı kaldığı varsayımı altında, ihracatın artması ithalatın ise azalmasına yol açmaktadır. Ancak ihracat gelirlerini artırmak için TL’nin eksik değerlenmesi imalat sanayinin dış girdiği bağımlılığı nedeniyle girdi maliyetlerini artırarak üretim üzerinde olumsuz etkide bulunmaktadır. Kur ayarlaması sonucunda ihracatçıların geliri arttığında ithalatçıların maliyetleri artmaktadır. Türkiye ekonomisinin ithalata bağımlılığının yüksek olduğu göz önüne alındığında ihracat sektörlerinin toplam maliyetleri için ithal girdilerinin maliyetlerinin artması ithalata bağımlı ihracat sektörlerini olumsuz etkileyecektir. Döviz kuru politikalarının ihracatçılarının üretim kapasitesini kısa sürede artırmak ve ilave bir satış sağlamanın dışında ihracatı önemli ölçüde etkilediği söylenemez. Bir ülkenin ihracatını üretim kapasitesi, verimlilik, dış talep, fiyat yapısı, girdi maliyetleri, uluslar arası piyasaların yapısı gibi çok değişik faktörler etkilemektedir. Öncelikle bu gibi ihracatı olumsuz etkileyen faktörler ortadan kaldırıldıktan sonra nispi fiyatların dengelenmesinde kur politikası etkili olmaktadır. 5 | ||
![]() |
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |
![]() | ![]() |