Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Elektronik & Bilgisayar

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 06-09-2008, 02:27   #1
ยŦยк
 
Constantin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Humanoid Projesi

Amaç:
İnsanlık için Robotik, yeni bir teknolojik güç gösterisi alanı.Robotik karakterler onlarca filmin başrol oyuncusu olurken,Robotik yaşam sadece Bilim kurgu yazarlarının ilgilendiği marjinal bir konu değil artık.Peki, bilim ve teknoloji cephesinde durum nedir ? Sahip olduğumuz Teknoloji ile Humanoid yapabilirmiyiz? Bir süredir hem teorik hem de pratik olarak üzerinde çalıştığım konuları özetler şeklinde bir proje çözümlemesi mantığı altında birleştirdim ve aşağıdaki bildiri ortaya çıktı.

Humanoid'i bir Proje gibi ele alalım ve sistematik bir şekilde inceliyelim.Böylece Humanoid'i yapıp yapamıyacağımız da kendiliğinden anlaşılacak...

Mimari :
iki bölümde inceliyelim..
A.Bilişsel Mimari ( Zeka, Akıl )
B.Konstruktif Mimari ( Konstruksiyon,Beden )

A-Bilişsel Mimari ( Zeka ):
1.Algılama ( Veri toplama )
2.Veri Depolama ( Fiziksel Bellek)
3.Öğrenme ( Veri işleme,ilişkilendirme,sınıflandırma)
4.Bilinç
a.İçtepiler(güdüler),(Alt bilinç)
b.Değerlendirme ve Karar verme ( Üst Bilinç)
5.Dil ( iletişim kurma yeteneği, Fonolojik ve Semantik fonksiyonlar)

B-Konstruktif Mimari ( Beden ):
Konstruksiyon ve alt birimler
a.İskelet ( Taşıyıcı konstrüksiyon)
b.Kas-motor sistemi ( Devinim)
c.Tendonlar ( Güç aktarım sistemleri)
d.Algı araçları ( Sensörler)
e.Sinir sistemi ( Algıları ileten bilgi ağı)
f.Dolaşım sistemi ( Güç ve besleme devreleri)
g.Denge sistemi ve iç tepisel karar mekanizmaları.
h.Beyin ( Bilişsel işlemci)
j.Enerji ( Güç kaynağı)
k.Çoğalma ( Yeniden Yapılanma-Re Construction)
l.İletişim ( Konuşma ile ilgili motor fonksiyonlar )

Terminoloji ve Yöntem:
Projenin ismini Humanoid olarak seçmemin sebebi,insan benzeşimli fakat tamamen yapay bir Strüktürü tanımlamak isteyişimdendir.( Biraz da homo sapien,hominide gibi kelimeleri çağrıştırmasından dolayı sempati duymuş olabilirim.) Projeyi bir tasarım çözümlemesi mantığı ile ele almaya çalışacağım.Çünkü Humanoid,bir makineden öte,kompleks bir tasarım olmalıdır.Bu yöntemin herkese faydalı olacağını umuyorum.Humanoid projesi aslında mühendislik analizlerin yanında insanın kendi geleceğini kurgularken nasıl bir strateji izleyeceğini etkilemesi bakımından,Etik, Antropolojik,hukuksal ve felsefi ( insan varoluşu açısından) problemlerinin de irdelenmesini gerektiriyor.Bunları da kavramsal alt başlıklar bölümünde incelemeye çalışacağım. Mistik inanışlar ve Dinler tarafından kutsal ilan edilmiş insanoğlu ( Homo Sapiens ) ile onu taklit eden bir Makine -Tasarım olacak Humanoid ' i karşılaştırmaya karar verdiğimde,yerleşik terimlerle mühendislik terimleri bir arada kullanmanın daha doğru olacağını düşündüm.Ancak insan bedenini incelerken onu bir makine ve konstruktif bir tasarım olarak ele alacağım ve yukarıdaki başlıklarda sözü geçen konuları ve kavramları insan - Humanoid şeklinde karşılaştırmalı olarak inceliyeceğim. Bazı alanların daha geniş ele alınması veya bazılarının yüzeysel geçilmesi uzmanlık alanlarımın kapsamından kaynaklanmaktadır.Çünkü burada incelenecek herbir alan bir alt mühendislik ve uzmanlık konusudur.Sonuçta ortaya çıkacak çalışma bir Taslak - Bildiri den ibaret olacaktır.

Yorumlar ve Kavramsal alt başlıklar :
a.Ekolojik Çevresi ve nesneler ile olan mekanik ve bilişsel ilişkileri
b.Yetenekleri (Kararları uygulama becerisi,Bilişsel becerileri ile mekanik becerilerinin uyumu)
c.Hayatta kalma ve varolma isteği.
d.Düzen yaratma becerisi ile Varoluş sürecine katkısı.( Entropi )
e.Kültür ( Bilginin ve varoluş becerisinin dil aracılığı ile kavramlara dönüştürülerek sonraki kuşaklara aktarılması.İnsanları bireylerden öte "İnsanlık" yapan bilgi birikimi.)
f. Ahlaki ( Etik ), Antropolojik,felsefi ve hukuksal sorunlar.

Sonuç : Tasarım ilkeleri ve bileşenlerinin sistematik Dizini

A-Bilişsel Mimari( Zeka ):
1.Algılama:
Algılar bilişsel mimarinin veri input'larıdır.Yani bilginin oluşması için veri girişi gerekir.Aşağıda Algı türlerini ve benzer yapay sistemleri incelemeye çalışacağım.

a.Görsel algılama:
İnsan:
Görme eylemini başlatan ışık, ortamı dolduran fotonlardan oluşmakta.Fotonlar,güneşten veya bir ışık kaynağından atılan elektronlarla çarpışarak zincirleme bir enerji reaksiyonu oluşturarak ışık ışınlarını oluştururlar.Evrende salınan enerjinin sadece dar bir skalasını algılayabiliyoruz.Görünebilir ışık, 670 Nm - 410 Nanometre genliğinde, 740 THertz – 440 TerraHertz frekansında, 21000 K – 36000 Kelvin ışık ısısı değerleri arasındadır.Sınıflandırdığımız diğer foton ışınımları, örneğin kızılötesi, morötesi ışınlar veya radyo dalgalarını ancak imal ettiğimiz cihazlar sayesinde algılamaktayız.Beynimiz, ışığın sahip olduğu tüm parametreleri kullanarak nesnenin iki boyutlu görüntüsünü ve renklerini oluşturur. Üç boyutlu algılama, Gözün arka bölümünde üzerinde ışığa duyarlı hücreler bulunan iki boyutlu bir düzlem üzerinde, ışık ve gölge yoğunluğu bulunan iki boyutlu resmin, beynin arka ( parietal,oksipital ) bölümünde yorumlanması ile oluşur.Yani biz nesneleri Gözün Optik prensipleri yüzünden iki boyutlu algılarız, ancak beyin fotoğrafın üzerindeki açık ve koyu bölgeleri yorumlayarak nesnenin diğer koordinatlarını anlamamızı sağlar.İnsanın renk algılama veya oluşturma yeteneğinin Red(kırmızı),Green(Yeşil),Blue(Mavi) renkleri daha etkin ayrıştırdığı ortaya çıkmıştır.Bunun için dijital ortamdaki renk algoritmaları RGB üzerine kuruludur.RGB algoritması gözün görebildiği (Hue-16 milyon renk) tüm renkleri yaklaşık olarak tanımlar.Renkler,yansımanın bir sonucu olarak beyin tarafından yaratılmış,belkide sadece bazı canlılara özgü kavramlardır.Fizikte Renk diye temel bir kavram yoktur.Renkler nesnelerin yüzey gerilimlerinin ışığın baskısına verdiği tepkiyi beynin sınıflandırması sonucu oluşmuş sanal kavramlardır.Bu yüzden bazı canlılar renkleri algılayamaz.Nesnenin yüzeyine çarpan ışık bir baskı oluşturur.Bu baskının bir bölümünü nesnenin yüzeyi rezonansa geçerek sönümler.Böylece yansıyan ışığın dalga boyu,derinliği,şiddeti,enerjisi gibi parametreleri değişime uğrar.Beynimiz kendi içinde bu parametreleri alt ve üst değerler olarak skalalara ayırmış ve sınıflandırmıştır.Her bir skala beynimizde bir renk çağrışımı şekline dönüşür.Bu durum,canlının bir bakışta nesnenin nitelikleri ile ilgili bilgi edinmesi için tasarlanmış çok gelişmiş bir algılama meydana getirmiştir.Nesnelerin yüzey gerilimleri,onların sert veya yumuşak olmaları,pütürlü veya parlak olmaları,organik veya inorganik olmaları gibi canlı için çok önemli bilgileri,nesnenin yanına gitmeden ona dokunmadan uzaktan edinmesini sağlar.Bu canlının hayatta kalması için çok önemlidir.

Humanoid:
RGB kodlaması ve projeksiyonu mantığına dayanan iki boyutlu resim oluşturma ve bunu sayısal olarak saklıyabilme yeteneğine bugünkü teknoloji ile ulaşmış durumdayız.Kayıt türüne göre çeşitli görsel algoritmalar geliştirildi.Ancak şu anda bu bilginin işlenmesi ve karşılaştırılması konusunda araştırmalar devam ediyor.Bu konu ile ilgili Bkz.Yapay-Zeka.org sitesinde yayınlanan editöre ait örüntü tanıma dersleri ve Algılama,Örüntü ve Görsel Tanımlama 1-2 başlıklı yazılarım.Görsel tanımlamanın algılamayı oluşturan, ki bu bilgi toplama ve karşılaştırma gibi süreçlerden oluşmaktadır,en önemli adım olduğunu düşünüyorum.Bu bağlamda henüz etkin ve hızlı bir karşılaştırma oluşturulamadığını kabul etmek zorundayız.Tanımlama ile ilgili algoritmalar önce resmi siyah beyaza indirgeyerek kontrastı arttırmakta ( Buna Histogram eşitleme metodu deniyor.) ve belirgin formal oluşumları işaretlemektedir.Oysa Renklerin yaşamsal verilerin anlaşılmasında önemli rolü vardır.Her rengin bir psikolojiye karşılık geldiğini biliriz. Üç temel Renk: Kırmızı yı şiddetli bir uyaran yapan, kırmızı nın kan ın rengi olmasıdır.Çoğu insan kan görünce fenalaşır.Bu belkide organik makinenin kendi içini açmaması için konulmuş bir doğal programdır.Mavi rengin rahatlatıcı olmasının sebebi insana oksijen yani hayat veren gökyüzünün renginin mavi olması olabilirmi ? Sarı rengin canlandırıcı olmasının sebebi ise canlılara enerji veren güneşin rengi olmasıdır.Dolayısı ile renkler,doğanın anlaşılmasında,nesnelerin tanımlanmasında önemli rol oynadığı için onları bir şekilde sistemimize dahil etmeliyiz.Histogram indirgeme metodunu kullanan Yüz karşılaştıran bazı yazılımlar var,ancak bunlara üç boyutlu tanımlama ve zamana bağlı değişkenleri ( yaşlanma vb. ) hesaplayabilecek modüllerin eklenmesi gerekir.Nesnelerin geçirdiği değişiklikler gibi değişkenlerin zaman içinde öğrenilerek pekiştirilmesi( konsolidasyon ) ile üstesinden gelinebilir.Bu noktada bir kavrama bağlanmış çok sayıda görsel veri saklanması gerektiği ortaya çıkıyor.En usta olduğumuz örüntü tanımlama alanı olan görsel tanımlama konusunda bile daha çok yol almamız gerekiyor.

b.İşitsel algılama:

İnsan:
Gaz moleküllerinin çarpışarak titreşmesi ile oluşan ses,atmosfer bulunan gezegenlere özgüdür.Sesin oluşması için öncelikle atmosfer ve rezonansa geçebilecek yoğunlukta maddeler gerekir.Tabi bunun içinde bir miktar kütle çekimi bulunmalıdır.Demek ki bu algılama Evrenin her yerinde etkin değildir.Ses dalgalarının profili ışık dalgalarına benzer.Derinliği ve frekansı vardır.İnsanın iç kulak sistemi,ses titreşimlerini algılayan bir diyafram,ve bu titreşimleri elektrik akımına çeviren bir arabirimden oluşur.Beynin ( parietal,oksipital ) arka bölümünde yer alan işitsel merkezler ve uyanıklık merkezi olan prefrontal korteks ve Lokus Sereleus (uyaranları ayrıştırır.),Ses sinyallerinin dilsel kodlama - uyaran ayrımını yapar. Böylece doğal uyaranlar ile kelimeler ayrılmış olur.( Leksikal işlem ).Dilsel kodlama,insanın ilkel çağlarda geliştirdiği müthiş bir iletişim metodudur.Diğer canlıların veya primatların da ( insansı maymunlar) ilkel seslerden oluşan basit bir anlaşma yolu varsa da,binlerce kelime içeren insanın dili ile karşılaştırılamaz.
Humanoid:

Ses titreşimlerinin,frekans ve derinlik gibi parametrelerinin sayısallaştırılması ile dijital ses kaydı,analizi ve depolanması yapılabiliyor.Buradaki tek sorun, şu an analizlerin yavaş gerçekleşiyor oluşu.Görsel tanımlamadaki histogram indirgeme gibi,sese de onu kirleten gürültülerden (Noise) arındırmak için filtreler ve indirgeme işlemleri uygulamak gerekiyor. Elbette sesler,anlaşılır verilere çevrilerek depolanabilirler.Ancak en önemlisi,Lokus Sereleus bölgesi gibi Uyaranlarla kelimeleri ayrıştıran bir merkez yapmaktır.

c.Dokunma ile algılama:
İnsan:
Bedenin her mm2 sini saran elektrokimyasal bir sinir ağı ile etkin bir dokunma duyusuna sahiptir.Nesnelerin ıslak-kuru veya sert-yumuşak olduğunu hissedebilecek bir kimyasal algı elektrik akımı ile beyine iletilir.
Humanoid: Şu anda bu algılamaya en yakın algılamayı piezo elektrik rezist'ler ve nem sensörleri ile elde edebiliriz.Piezo elektrik rezistler elektrik üretebilen kristallerden oluşur.Bu kristaller üzerine yapılan baskı ile doğru orantılı olarak elektrik üretirler.En basit örneği çakmaklarımızdaki manyetolardır.

d.Koku ile algılama:
İnsan:
Burundaki algılayıcılar maddeye ait molekülleri yakalayıp ayrıştırabilirler.
Humanoid:
Buna benzer koku analizatörleri mevcuttur.Ancak şu anda bu sistemler hantal ve pahalıdır.

e.Tat alma ile algılama:
Bu algı biçimi koku ile büyük benzerlik taşır.

2.Depolama:
Verinin depolanması yani bellek fonksiyonları geri çağrılmaları ve işlenmeleri açısından gereklidir.Sistemin varlığını sürdürebilmesi için bilginin dinamik ve kalıcı olması zorunludur.

İnsan:
Bellek,anlık bellek,yakın bellek ve uzak bellek olarak üç bölümde toplanmıştır.Bilginin üçü arasındaki geçiş evrelerine Konsolidasyon ( Pekiştirme ) deniyor.Bilgi,bilinç tarafından karşılaştırma ve değerlendirme sürecinden geçirilmeden uzak belleğe iletilmez.Bilgisayarımızın belleğinde bilginin hangi formatta ve nasıl saklandığını biliyoruz.Ancak organik sistemlerde algılardan gelen bilgilerin hangi formatlarda saklandığı tam olarak çözülebilmiş değildir.Sadece bu depolamanın beynin organik yapısından dolayı kimyasal bir kodlama içerdiğini tahmin etmekteyiz.Bildiğimiz,genel anlamda bilginin, nörotransmitterler ile tetiklenen 0 ve 1 mantığı olarak açıklayabileceğimiz ikili sistem içeren boolean mantığı ile gerçekleştiği.Bunuda bir cins proteinin sentezlenmesi = 1 veya dışlanması = 0 şeklinde ifade ediyorlar.Beynin çeşitli algı sistemleri ve bunlarla ilgili işlemleri ve depolamaları yapan farklı merkezlere sahip olduğunu biliyoruz.Bunlara ait ikili kodlardan oluşan fakat farklı kimyasal formatlar bulunabilir.Beyinde bu amaçla üretilen kimyasalların sayısal karşılıkları ve matematik algoritmaları önem taşımaktadır.Bunların çözümü,Gen haritasının çıkarılması kadar ses getirecektir.Çünkü eğer bu gerçekleşirse beyne direkt olarak kimyasallar yardımı ile veri yazabilir ve okuyabiliriz.Veri transferi bulunursa klonlanan bedene anıların ve bilgilerin yüklenmesi ile ölümsüzlük gerçekleşebilir.Ölümsüzlüğü bulan insan için ikinci aşama gen terapisi ile nitelikli ve az sayıda insan üretimi olacaktır.İşte tam da bu noktada Humanoid'lerin yani insanları yoracak ağır işleri üstlenecek yeni bir türün varlığı için çok fazla sebep olacaktır.( Humanoidler,daha az enerji harcayacaklar,doğal kaynak tüketmeyecekler,yorulmayacak ve şikayet etmeyecekler.)
Humanoid:
Sensörlerden gelen sayısal Verileri ikili sistem ile elektromanyetik disklere depolanabiliyor.Ses,Görüntü gibi veriler için farklı formatlar var.Böylece gelen bilginin kolayca hangi algıya ait olduğunu da ayırıp sınıflandırabiliriz.Önceleri,beyinde verilerin boolean mantığı ile değil daha esnek bir mantık ile saklandığı düşünülüyordu.Ancak benim kişisel fikrim beyne esnekliğini kazandıranın verinin kayıt türü değil,değerlendirme yeteneğindeki esneklik olduğudur.Depolama mantığının aynı olması işleri kolaylaştırmakla birlikte,beynin bilgiyi nasıl sınıflandırdığının tam anlaşılamamasından dolayı,benzer bir esneklik için biraz daha araştırma yapmamız gerekiyor. Konsolidasyon işlemi sırasında verinin nekadar süre ile oluşturduğumuz tampon bellekte ( anlık bellek + yakınbellek ) tutulacağına sanırım sistemin konu ile tüm bağlantılarını kapatmasından sorumlu ek bir merkez karar verecek.Bu belki tüm bilişsel dinamikleri kontrol eden bir uyanıklık merkezi olacaktır.

3.Öğrenme:
Öğrenme süreci,Verinin belleğe depolanmasından önceki karşılaştırma ve sınıflandırma sürecidir.Aynı zamanda algılardan gelen ham bilgi bu süreçte belleğin anlayabileceği formatlara dönüşür.
İnsan:
İnsanın uyum sürecinin başlıyabilmesi için bilgiye ihtiyacı vardır.Bilgi toplama süreci algılarla başlıyor.Görüntü, ses, koku gibi sensörlerden topladığı bilgileri toplayıp sınıflandıran bilincimiz, bunları belleğimizin veri tabanına depolar.İnsan, karşısına çıkan bir nesneyi öğrenirken, nesne hakkında tüm algıları ile bilgi toplamaya çalışır.Nesneyi görür, dokunur, koklar ve tınısını dinler. Bu bilgiler belleğe depolanırken nesneyi işaret etmek üzere aralarında ilişkiler kurulur. Artık ona ait koku algılandığında ona ait olan görüntü ve ses de kendiliğinden bilince çağrılacaktır. Nesneye ait objektif veriler,yani ölçülebilir (nicel) bilgiler, kavram kütüphanesinin özel bölümüne diğer bilgilerle yine ilişkiler kurularak depolanır.Daha sonra ise Bilinç tarafından değerlendirme sonucu oluşturulan subjektif veriler yine kavram kütüphanesinin farklı bir bölümüne depolanacaktır.Bir nesnenin öğrenilmesi demek sadece nicel olarak sınıflandırılması değil,aynı zamanda bu nesnenin insanın türdeşleri tarafından nasıl kullanıldığı veya nasıl tanımlandığı gibi soyut bir takım verilerinde öğrenilmesini gerektirir.Bunun haricinde,algı ile gelmeyen, Kültür ile aktarılan,yani insanın pratik yaşam ile ilişkisini kurmakta zorluk çektiği soyut kavramları da öğrenmesi gerekir.Büyük ihtimalle insan zekası,doğadan gelen primitif seslerle dilsel sesleri ( işitsel kodlar ) birbirinden ayırarak bu fonetik karmaşaya konsantre olabilme becerisini sonradan kazanmıştır.( 3,5 milyon yıllık Evrim süreci içinde..) Beynin işitsel fonksiyonlarla ilgili bölümlerinin işlem gücü de büyük ölçüde artmıştır.Ancak bu türden kompleks beceriler büyük bir veri kapasitesi gerektirir.Bellek, veri kapasitesini unutma süreci ile korur.Yani, unutmak bir kayıp değil bir koruma mekanizmasıdır. Çünkü bellek sınırlı, öğrenilecek bilgi ise sınırsızdır. Bellek sık sık karşısına çıkan canlı veya cansız nesneler ile ilgili bilgileri korurken, kullanılmayan bilgileri unutmaya başlar.Örneğin ilk önce görüntülerde çözünürlük kayıpları başlar. Sesler ve kokular görsel verilerden daha çabuk unutulur. Sıkıştırılarak veri kaybına uğratılan bilgiler belleğin kullanılmayan bölümlerine doğru kaydırılır. Böylece yeni bilgiler için bellek veri tabanında yer açılır.
Humanoid:
Yapay zeka üzerinde çalışan bilim adamları önceleri gerekli bilgileri programlamak yolunu seçiyorlardı. Ancak bunun anlamsız bir uğraş olduğu çok geçmeden anlaşıldı. Çünkü robotun doğa içinde varolabilmesi için sınırsız bilgiye ihtiyaç vardı.Bu yüzden şu anda tüm yapay zeka projelerinde Öğrenme öne çıkmış durumdadır.Sensörlerden gelen bilgilerin sınıflandırılması ve ilişkilendirilmesi en doğru seçenek olacaktır.Gelen bilgileri Nicel-Nitel-Uyaran şeklinde ayıracak bir Uyanıklık merkezi olacaktır.Etiketlendirme yani kodlama sayısal olacağı için şu anki bilgisayar sistemine uyarlanması çok kolaydır.Kavramların ve tanımların esnek ve çoğul olması ancak aynı kavramın farklı açılımlarının öğrenilmesi ile olabilir.Mantıksal tepkilerin yani duruma uyan çoğul kavramlardan en uygun olanının tepkiselleşmesi ise esnek ve etkin bir karşılaştırma sorgusunu gerektirir.Bütün bu çoğul ve alternatif veri sistemleri ister istemez veri kapasitesini zorlar.Veriyi koruyabilmek için tıpkı beynin yaptığı gibi onları unutmak yani Huffman Algoritması benzeri algoritmalarla sıkıştırarak saklamak gerekecektir.Belki de sıkıştırma katsayısını belirleyecek olan bilgilerin tekrar kullanım sıklığıdır.Çok sıkıştırılan bilgi (yani en az kullanılan) daha çok veri kaybına uğrayacaktır.
Constantin Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-09-2008, 02:27   #2
ยŦยк
 
Constantin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

4.Bilinç

a.Güdüler ( İçtepiler- Alt bilinç )
İnsan:

İki temporal lob arasında bulunan Amigdala'nın içgüdüler ve duygusal tepkilerden sorumlu olduğu sanılmaktadır.İçtepiler veya temel iç güdüler,insanın ekolojik sistem içerisinde varlığını sürdürebilmesi için, Evrim süreci içinde yapılanmış yaşam şablonlarıdır.İnsanın genetik kodlarına, doğaya uyum süreci sonucunda yazılmıştır. Bu şablonlar insanın yaşaması ve doğaya uyumu için gerekli temel davranış kalıplarını içerir.Bizim duygular olarak da değerlendirdiğimiz bu şablonlar, yaşam sırasında ( Runtime) silinememekle birlikte köreltilebilir veya genişletilebilir.Tıpkı entegrelerin içine gömülmüş programlar gibi, Korkmak, sevmek, acıkmak,çoğalmak, şiddet gibi duygular, canlının doğada varolabilmesi için gereklidir.Ekoloji içindeki yaşam döngüsü hızlı karar almayı gerektirir.Bilinç üstü bu değerlendirmeler için yavaştır.Gelen uyarının veya algısal bilginin şiddetine göre sistemin tehdit veya duygusal uyaran algılaması durumunda iç tepisel (duygusal) fonksiyonların devreye girerek üst bilincin değerlendirmesini by-pass ettiği gibi bazı yönergeleri bilebiliyoruz.Bu programlar devreye girdiğinde bedende çeşitli kimyasal değişimler meydana gelir ve duruma uygun acil eylemlerle sonuçlanır.Örneğin,korku yine unutma gibi zorunlu bir güdüdür ve canlıyı korur.Korku sırasında salgılanan adrenalin hormonu kasları uyararak kaçmaya hazır hale getirir.Kalp atışları hızlanır.Hızlanan solunum sistemi kana oksijen pompalar,böylece kaslar için gerekli enerji sağlanır.Tehdit geçer geçmez endorfin salgılanır ve zorlanan kasların acısı dindirilir.Endorfin hormonu alışkanlık yapan bir doğal uyuşturucudur.Bu yüzden bazı insanlar korku filmlerinin müptelası olurlar.Kasların çok fazla zorlanmasına engel olmak için laktik asit salgılanır.Laktik asit elektron mikroskobunda incelendiği zaman sivri çıkıntıları bulunan kristalize bir yapıda olduğu görülür.Kas liflerinin arasına yerleşerek acımasına sebep olur ve kaslarımızı zorlamayı mecburen bırakırız.Yaşadığımız şiddetli deneyimlerin de bilinç altına itildiği görülmüştür.Bu gibi deneyimlerin tekrarı durumunda aynı travmatik etkinin yaşanmaması için Talamustan Amigdala'ya bilinç altına itilen uyaranın acil durum taşıdığı dolaysız yoldan iletilir.Böylece bilinç üstü değerlendirme sistemi by-pass edilir ve acil duruma uyan eylem için gerekli emirler Kas-motor sistemlerine Amigdala tarafından Frontal lob motor assosiasyon alanları aracılığı ile aktarılır.Bununla birlikte bu mekanizmanın işlerliği yine Evrim süreci içinde gelişen prefrontal kortekse bağlıdır,prefrontal korteks verilen tepkileri filtre eder ve duyguların rasyonel tepkilere dönüşmesine olanak tanır.Sonuç olarak bilinçli tepkilerimizi ve değerlendirme sistemimizi yöneten Bilinç üstümüzün bilinç altı üzerinde kısıtlı da olsa bir kontrolu vardır.( Bastırma - Köreltme )

Humanoid:

Humanoid, insanla aynı sosyal ve ekolojik çevre içinde yaşıyacaksa yapay bir Alt bilinç ( içgüdüsel temel program ) oluşturmak gerekir.Amigdala ve prefrontal lob'un görevlerini üstlenecek sanal birimler kurulmalıdır.Bunun yanında beyin sapının da prefrontal lob'la birlikte bilincin uyanıklık durumundan sorumlu olduğu tahmin edilmektedir.Demek ki yapay bilincimizin sürekli uyanık bulunan ve bilinçaltından yani istemdışı programdan gelecek uyarı kodlarını beklemesi gerekir.Bu bölüm bilinçüstünün uzun ve karmaşık sorgularını bırakıp Uyarı koduna göre gerekli standart tepkiyi kas-motor sistemine iletecektir.Peki,humanoid'e benzer iç güdülerden hangilerini kazandıracağız ? Şu anki yaşamımızda bu içtepilerin kaçını etkin olarak kullanıyoruz ?

Bu noktada şunu saptamakta yarar var,insan şu anda her ne kadar ilk doğal çevresi olan vahşi ekolojik çevreden uzak kentlerde kendi yarattığı "uygar" ortamda yaşıyorsa da her an bu durum bozulabilir.( Doğal felaketler,nükleer savaşlar gibi sebepler yüzünden..) Ve tekrar doğada yaşam mücadelesi vermek zorunda kalabilir.Şu anda uygarlaşmış olsak da beynimizin alt kortekslerinde bu yönergeler uyumaktadır.Bunu,eğitilmemiş insanların temel içgüdülerini açığa vurmalarından anlayabiliriz.( bkz.Zonta'lar,maganda'lar,tecavüzcüler vb.gibi..) Ancak bu içgüdüsel temel program Evrim benzeri uzun bir deneyim ve öğrenim süreci içinde gelişebilir nitelikte yapılandırılmalıdır.Aksi takdirde değişken olan Ekolojik ve sosyal şartlara uyum sağlamasını bekliyemeyiz.Tabi aynı zamanda da, insanın esnekliğine ve rekabet gücüne sahip bir Humanoid yaratmalımıyız bu tartışılabilir.Bu konuyu kavramsal alt başlıklar bölümünde ele almayı umuyorum.

b.Değerlendirme ve Karar Verme (Üst bilinç):

İnsan:

Üst bilinç, insanın temel programından tamamen farklı olarak öğrendiklerini karşılaştırdığı mantık ve değerlendirme bölümüdür.Bununla beraber bilincin algılardan gelen input'ları (girdiler) sınıflandırmada bunlara subjektif veriler eklemede ve aynı zamanda da bellekten gelen verileri değerlendirerek mantıksal eylemler veya karmaşık kavramlar içeren dilsel kodlamalar ile output'lar (çıktı) üretmekte etkin bir yapı olduğunu söyleyebiliriz.Bu işlev genel olarak bir Bilinç fonksiyonu olan Uyanıklık merkezinin ( bir kısmının prefrontal lobda bulunduğu düşünülüyor) algılardan gelen uyaranları dinlemesi ve bunları ayırması sonucunda etiketlendirme işlemine katılması ile gerçekleşir.Bu sınıflandırma ve etiketlendirme işlemi muhtemelen bir kodlama içermektedir.Nicel görüntüler,nicel sesler ile dilsel sesler ve nitelik taşıyan görüntüler ayrılır.Bir kısmı değerlendirmeye alınır,bir kısmı ise doğrudan ilişkilendirilerek belleğe itilir.Değerlendirmeye alınan uyaranlar,Subjektif yani bilinç tarafından üretilen yorumlar ile ilişkilendirilebilir veya doğrudan bir mantıksal tepkiye dönüşebilir.Üstbilincin dilsel kodlamaları yani soyut kavramları anlama becerisi onu bir anlamda etkilere açık hale getirir.Üst bilinç etkiye açık olmakla birlikte temelde rasyonel bir sonuca varmaya yani yaşamsal fayda getirecek bir değerlendirme yapmaya yöneliktir.Günümüzde etkiler daha çok kültürel etkilerdir,çünkü insan artık küçük bir klan şeklinde değil,büyük toplumlar,ulus devletler,ekonomik topluluklar ve birleşik devletler gibi karmaşık toplumsal işbirlikleri içinde yaşamaktadır.Böylesi bir bilgi karmaşası içinde insanın rasyonel kararlar alabilmesi için,ilköğretimden yüksek öğretime ve hatta lisansüstü öğrenime değin,15-18 yıl eğitilmesi gerekmektedir.Bu tablo belki de insan bilincinin taklit edilebilir olup olmadığının en berrak açıklamasıdır.Bu eğitim,insanın mesleki bilgilerini içermesinin yanında temel bir kültürel birikimin aktarılmasını amaçlamaktadır.İnsanın yaşamının karmaşıklaşması,bu karmaşık sistem içinde karar almasını güçleştirmiştir.

Humanoid:

İlişkilendirilmiş bilgilerin,üst bilince çağrılması değerlendirme sürecinin başlangıcıdır.Gelişmiş bir değerlendirme ve karar süreci sırasında,semantik süreç yani kavramların dilsel karşılıklarının eşlenerek bir gramer ve dil kurgusuna çevrilebilmesi gerekir.Bu noktada benzer kavramsal betimlemelerde kullanılacak kurgunun ve kelimelerin rastlantısal ( Random ) değil,mantıksal seçimler sonucu oluşması,farklılaşması ve zenginleşmesi gereklidir.Aksi takdirde papağan gibi belirli konuşma şablonlarını tekrarlayan bir taklitçi elde etmiş oluruz.İnsan davranışlarına baktığımız zaman,duygusal tepkilerle mantıksal tepkilerin kesin bir sınır ile ayrılmadığını görürüz.Yani duygu taşıyan fakat mantıksal süreç ürünü karmaşık davranışlar sergilediğimiz olur.Bu da Amigdala'ya sızan duygusal uyaranların, prefrontal korteks tarafından filtre edildiğini ancak tamamen yok edilmediğini gösterir.Demek ki bilinç altından gelen duygusal uyaranlar şiddetine göre mantıksal değerlendirmeler ile harmanlanarak kompleks bir davranış biçimine dönüşmektedir.Bu ve benzer mekanizmalar, insanın davranışlarını daha çok Amigdala'nın yönettiği Avcılık-Toplayıcılık döneminden sosyalleşmeye başladığı geç dönemlere değin prefrontal korteks'in Evrimleştiğini ve giderek kontrolu ele aldığını göstermektedir.Sanırım bu noktada ilk yapılacak olan şey,duygusal uyaranlar ile kelimeler arasında ayrım yapacak mekanizmanın ilkelerini koymaktır.Öncelikle sistemimizin kelimeler ile mi yoksa kavramlar ile mi düşüneceğine karar vermek gerekir.Bir kelime birden fazla kavram ile ilişkilendirileceğine göre,(bkz.Öğrenme bölümündeki saptamalar) Sorguların kelimeler üzerinden yapılarak,kelimeye karşılık gelen kavramların çağrılarak duruma hangi kavramın daha çok uyduğunun karşılaştırılması gibi bir mantık kurgulanabilir.İnsan beynindeki düşünce biçiminin de dilin icadından önce kavramlar ile gerçekleştiğini ancak dilin icadından sonra kelimelerin etkin olduğunu tahmin etmek zor değildir.

5.Dil

İnsan:
Genel bir tanım yaparsak,dil, Konuşma - kurgu, kavrama - değerlendirme, okuma, yazma, türetme - etiketlendirme gibi süreçlerden oluşan bir bütünleşik bir iletişim yeteneğidir diyebiliriz.İnsanın dili yani,ses kalıplarından oluşan kodlama sistemini geliştirmesi bilginin bireysel olmaktan çıkarak kollektif ve çoğalabilir niteliğe kavuşmasına yolaçmıştır.

Antropolojik açıdan ele aldığımızda dil,temelde primatlar ailesinin bir bireyi olan insanın erken dönemlerde geliştirdiği bir iletişim becerisidir.Diğer primatlar incelendiğinde,örneğin,Homo Erectus gibi kollektif yaşam bilincine sahip bir türde bile Larenks bölgesinden dağılan sinirler için kafatasındaki açıklığın yeterli olmadığı gözlenmiştir.Ancak örneğin bir başka primat olan Neanderthal'de bu açıklığın Homo Sapien'deki kadar büyük olduğu,buradan yola çıkarak konuşabildiği düşünülmektedir.Bu iletişim becerisi,Dilsel kodlamaya dayalı kavramları etiketlendirme işlemidir ki bu sayede insanın kollektif davranışları karmaşıklaşarak beynin gelişmesine sebep olmuştur.Ayrıca duygusal uyaranları ve kavramları işleyen ve değerlendiren bilinç merkezleri gelen dilsel kavramlardan oluşan soyut bilgileri değerlendirme yeteneğine kavuşmuştur.Dilsel kodlamaları kullanarak düşünme yeteneği insanların çok daha hızlı düşünmesi ve düşündüklerini ifade etmesi ile sonuçlanmıştır.Böylece dil sayesinde insan uygarlaşmış ve bugünkü karmaşık sosyolojik yaşam biçimine ulaşmıştır.

Nöropsikolojik açıdan ise dil, fonolojik, leksikolojik, morfolojik, semantik ve sentaktik işlem katmanlarından oluşur.Bu katmanları açarsak,Superior temporal girusun arka yarısında yer alan Wernicke alanında gerçekleşen Fonolojik işlem sesleri algılama veya alma şeklinde özetlenebilir.Sol temporal bölgede oluşan Leksikal işlem ise seslerin uyaranlar ve kelimeler olarak tanımlanması,karşılaştırılması ve sınıflandırılması işlemidir.sol temporal lobun orta ve üst girusunda gerçekleşen Semantik işlem ile kelimeler ilgili kavramlarla bağlanır ve depolanır.Son olarak Angular Girus ve Broca alanındaki işlemler sonucu Sentaks işlemi yani,sözdizimi-kurgu ve yazma işlemleri oluşur.Dil açısından en önemli aşama burasıdır çünkü,çoğul kavramları bağlama yani kurgu dilsel kodlamanın en karmaşık basamağını oluşturur.Dilin morfolojisini ise konstruktif mimari bölümünde inceliyeceğiz.

Humanoid:
Öncelikle,sürekli olarak gelen sesleri dinleyen,( fonetik ) kelimeleri karşılaştıran (leksikal) bir uyanıklık merkezi bulunmalıdır.
Fonetik ve Leksikal açıdan bakıldığında bir hayli yol alınmıştır.Speech Recognizing + Speech to text ( Konuşma çözümleme ) programları örneğin,ingilizce sürümleri başarılı sayılabilir.Sesin dilsel kodlama içerip içermediğinin ayrılması yani leksikal işlemden sorumlu merkezimiz,öncelikle sesin tını varyantları ile ilgili değişkenleri indirgemesi gerekir.Yani sesi belirli filtrelere tabi tutarak standardize bir ses eğrisine indirgemelidir ( Ses histogramının indirgenmesi ).Daha sonra bu ses,veritabanındaki anlamlı kelimelerle karşılaştırılacaktır.En çok benzerlik taşıyan ses eğrisi çağrılarak kökünden ayrıştırılacak ve takılar değerlendirilecektir.Ancak bu işlemin ses eğrisi üzerinde veya yazı karakterine dönüşen kelime üzerinde mi yapılacağı ilkesel bir tercihtir.(Dilsel kavramları yazı karakterleri şeklinde saklıyacağız.)
Semantik açıdan ele alındığında dilsel kodlamanın bir gramer modeli şeklinde ele alınması çözümleme açısından faydalı olacaktır.Linguistik, dilin bulunmasından sosyal ve edebi bir araç olmasına değin gelişen bir bilim dalıdır.Ancak dünya coğrafyası üzerinde birçok dil ve gramer vardır.Elbette,Humanoid'e özel bir gramer geliştiremeyeceğiz.Çünkü onun bizimle iletişim içerisinde olmasını bekliyoruz.Türkçe'nin eklemeli bir dil olması,kelimelerin köklerine inmeyi güçleştirmektedir.Örneğin ingilizcede yardımcı fiil kavramı,kelimelerden şahıs eklerinin ayrıştırılması açısından avantajlıdır.Bununla beraber fiillere gelen zaman eklerinin ayrıştırılması kelimeye benzeyen kökün bulunup,bu kökün aldığı takıların kelimedeki takı ile karşılaştırılmasını gerektirir.Kuralsız kelimelerin ise tanımlanması zorunludur.Karmaşık bir kurgunun kavranması ise öğrenme ile mümkündür.Ancak etkin bir sosyal çevre içinde bulunan insanın bile dili etkin bir şekilde kullanması 15 yılı bulmaktadır.

Karşılaştırma Algoritmasının ilkeleri:

1.Harfleri oluşturan temel sesleri karşılaştırmak.Örneğin Türkçe yazıldığı gibi okunan bir dil olduğu için bu konuda avantajlıdır.Sesler harflere çevrilir.Ascii normunda oluşan veri anlamlandırılır.Bu noktada bazı bulanık mantık algoritmaları kurgulanabilir.Örneğin sesler çok başarılı bir şekilde harflere çevrilemese de doğru çevrilen harflerle yapılan bir kelime karşılaştırılması ile doğru kelime bulunabilir.Kaldı ki microsoft'un speech Recognizing algoritması da buna benzer bir mantık içermektedir.Microsoft bu algoritmaları Active-X (ocx) component şeklinde görsel programlama araçlarının içine yerleştirmektedir.
2.Heceler karşılaştırılabilir,çünkü ekler de birer hecedir.Hece seslerinden oluşan bir veritabanı hecelerin ascii dizilimlerinin yeraldığı bir başka veritabanı ile ilişkilendirilmiştir.Böylece karşılaşan sese ait ascii formatlı hece elde edilmiş olur.Geriye kalan kök ile ekin ayrılmasıdır.
3.Kelimeler karşılaştırılır.10.000 kelimeden oluşan bir veritabanı konuşma için fazlası ile yeterlidir.Günlük konuşma 500 kelime ile yapılabilir.Kelime sesleri veritabanı Ascii kelime veritabanı ile ilişkilendirilmiştir.Kök ayrıştıktan sonra geri kalanın takı olduğu varsayılarak takılar veritabanı karşılaştırması ile takı tesbit edilir.Takıdan yola çıkarak,( zaman eki,şahıs eki gibi.) cümle kurgusu çözümlenir ve böylece karmaşık cümleler bile anlamlandırılmaya çalışılır.

Biz kendi dilimizin gramer yapısına en uygun yöntemi seçmeliyiz.Ancak yerel bir yöntem başka dilleri anlama zorluğu getirebilir.
Sistemin konuşması ise önceki süreçlerin sonucunda gelişen Sentaktik süreç ile olacaktır.Sentaktik süreç dil kurgusu ve yazım ( kurgunun veriye çevrilmesi ) Ascii verinin tekrar sese dönüşmesi ile sonuçlanır.( text to Speech )
Constantin Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 09:36 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580