Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Felsefe

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 25-03-2008, 21:39   #1
 
CEMYILMAZ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Mevlana Celaleddin Rumi' nin düşünce felsefesi

Felsefe ödevim için çok acil yardım istiyorum.
__________________
BeşiktAŞK sevgisi işlemiş kalbime,
Üç beş maç kaybetmişiz çok da umurumda;
Göğsümüzü gere gere,
Haykıralım dünyaya beşiktAŞK diye
CEMYILMAZ Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 27-03-2008, 00:22   #2
hüngürella
 
HandaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Mevlana Celaleddin-i Rumi düşünce felsefesi

İnsan düşüncesine yepyeni bir mesaj veren ve İslam düşünürlerinin fikir sistemlerini, inanç akidelerini ruh, akıl ve sevgi üçgeni içinde sunan, insanlığa ahlak, din, ilim ve akıl yolunda heyecan katarak yeni ufuklar açan Mevlana Celaleddin-i Rumi, müstesna yüce bir varlık, ilahi bir ışık, manevi bir güneş, Muhammed Ali'nin bendesidir.
Bugüne kadar gönüller tutuşturan ve bundan sonra da insanı etkilemeye devam edecek olan Veli, kutup, pir, insan-ı kâmil, büyük şair gibi sıfatlarla isimlendirilen bu büyük insan hepimize ışıktır.
Gönüller sultanı Hz. Mevlana aşkın kemalidir; ama yalnız aşkın mı? Hayır, O tüm güzelliklerin kemalidir, ilmin de hikmetin de, aklın da... O'nun insan düşüncesine verdiği en büyük mesaj Aşk, Sevgi ve Birliktir.
O, bir veli hüviyetiyle gönüller coşturmuş, bir pir, bir mürşit olarak insan kalbini saflaştırmış, bir bilgi kaynağı olarak insan aklını nur ile yıkamış, akıl ve gönülleri kirden kurtarmış, gelmiş geçmiş tüm peygamberlerin temsilcisi olmuştur.
[/color]
Onun içindir ki hangi âlim Mevlana'yı tanısa yücelmektedir. O'nun yoluna gönül koyan herkes kemale, sevgiye, insanlığa, bilgeliğe, hoşgörü ve yüksek ahlaka ulaşmaktadır.
O, hiç bir şeyi inkâr etmez ama her şeyi birler, bütünleştirir ve sevdirir. O, kimseyi ayrı görmez. Çünkü O, her şeyin Allah'ın zuhuru ve tecellisi olduğunu bilir ve bunu insan gönlüne ve insana hal olarak yansıtır.

Mevlana aziz ve yüce bir üstad'dır. Tek başına bir sistemdir, bir hayat ve bir düzendir. Ahlakı, ilmi, hikmeti, sevgisi, aklı, tavrı, idraki, davranışları ve he rşeyi ile yüceliği öğreten bir HAL ABİDESİ'dir. Peygamber-i zişan'ın gerçek temsilcisi, aşkın ve aklın en yüksek öğesi ve gerçeğidir.

"İnsan yaratılmışların en şereflisidir" düsturuyla her dilden, her dinden, her renkten insanı kucaklayan Hz. Mevlana sevginin, barışın, kardeşliğin, hoşgörünün sembolüdür.
HZ. MEVLANA'YA GÖRE İNSAN

Hz. Mevlana'da insan, ölümlü ile ölümsüzü, iyi ile kötüyü, ilahi ile beşeri benliğinde toplayan bir birleştiricidir. İnsan ölümsüzlüğün, ölümlü beden içinde tekamül seyrini yaşamak için bu alemdeki görünümüdür. İnsan varlık ağacının meyvesidir. Bir rubaisinde şöyle seslenir:
"Suret suretsizlikten meydana geldi. Varlık peteğini ören arıdır. Arıyı vücuda getiren, mum ve petek değildir. Arı biziz, şekil ve çokluk sadece bizim imal ettiğimiz mumdur. Şekil ve cisim bizden vücuda geldi. Biz onlardan değil; şarap bizden sarhoş oldu, biz şaraptan değil."
Hz. Mevlana varlığın özü, yani yaratıcı kudretle insanın özünü birleştirmiştir. İnsanın şeref ve yükümlülüğü, zevki ve çilesi işte bu birlikten kaynaklanmaktadır. Bu birlik insanı varlığın gayesi yapmıştır. Varlık, anlamını insanla kazanır. Yaratıcı eserini insanla seyreder, zira insan hakkın gözü ve aynasıdır.

Hz. Mevlana şöyle seslenir:
"Sen cihanın hazinesisin, cihan bir yarım arpaya değmez. Sen cihanın temelisin, cihan senin yüzünden taptazedir. Diyelim ki âlemi meşale ve ışık kaplamış; çakmaksız ve taşsız olduktan sonra o, iğreti bir rüzgârdan başka nedir?"
Yüce Hüdavendigar "Mümin müminin aynasıdır" hadisini açıklarken şöyle konuşur:
"Tanrı'nın adlarından biri de el-mümin'dir. İman eden kula da mümin denir. Mümin müminin aynasıdır demek, Tanrı onda, o aynada tecelli etti demektir." O halde Hakk'ı insanda görmek gerekir. Bunu yapmayan, görmesini bilmiyor demektir.

Yine Mevlana şöyle seslenir:
"Murat sensin. Neden oraya buraya koşuyorsun? O, sen demektir. Ama sen, sakın ben deme, hep sen diye söyle. Göz dürüst görürse, sen O olursun. O da sen olur."
"Ey Tanrı kitabının örneği insanoğlu! Ey şahlık güzelliğinin aynası mutlu varlık. Her şey sensin. Âlemde ne varsa senden dışarı değil. Sen ne ararsan kendinde ara, çünkü her varlık sende."
İnsanın bu şerefi bedava değildir. Bu şerefin beraberinde getirdiği sorumluluk ve ıstırap da büyüktür. İnsanın şerefi gibi, sorumluluğu ve ıstırabı da varlığın en büyük sorumluluk ve ıstırabıdır. Mevlana'nın kavgası eşyaya boyun eğen insanı, eşyayı boyun eğdiren bir yaratıcı benlik haline getirmek içindir.

İnsan, ne olduğunu anlamak için nereden geldiğini anlamak zorundadır. Mevlana'ya göre böyle bir anlayış Yaratıcı kudretten koptuğunun bilincinde olan insanın nasibidir.
"Tanrı, ululuk sırlarını insanda belirtmiştir. İnsanın önünde canla, gönülle, bedenle gerçekten bir secde ettin mi ne yana dönersen orası gönlüne Kabe olur."
Mevlana yine bir beytinde:
"Bedenin her zerresinden bir feryat duy, bir inilti işit; çünkü sen büyük bir şehirsin; belki de bir şehir değil, binlerce şehirsin sen. Her şey sensin; her şeyden öte ne varsa o da sensin; O da senden ibaret."
İnsan geçirdiği bu kadar maceraya rağmen kendi değerinin henüz farkında değildir. Kendisini kuşatan dünyanın nice tufanına tanık olmasına rağmen kendi içinde sakladığı tufanların henüz idrakine varamamıştır.

"Âdemoğlu dediğin, dünya sandığına konmuş bir aslandır. Sandık kapanmış, kilitlenmiştir. O da kendisini yorgun ve bitkin göstermektedir. Ama günün birinde bir coştu, bir kükredi de sandığı kırıp parçaladı mı nelere gücü yettiğini, ne işler edeceğini o vakit görürsün."
“İnsanların taş yüreklerinde öylesine bir ateş vardır ki perdeyi kökünden yakar. Perde yandı mı, insan Hızır hikâyelerini de tamamen anlar. O eski aşktan gönlün içinde yeniden şekiller meydana gelir.” Ve yine şöyle seslenir yüce Mevlana:
“Sen ya Tanrı nurusun ya da Tanrısın; onun mazharısın. Şu dönen göğü Tanrı'ya layık görme, yıldızlarla ayda irade, bir özgürlük var sanma. Güneşlerin güneşi sensin. Şu gök kubbede dönüp duran güneş başı bağlı bir topal eşek gibidir.”

Din, dil, ırk ayırmayan, her şeyi ve herkesi Tanrı’nın bir parçası olarak gören yüce Mevlana’nın kadını bu düşüncenin dışında tutmadığını anlatmaya herhalde gerek yoktur. Her zerrenin Tanrı’nın birer parçası olduğunu belirten bu büyük insanın cinsiyet ayrımı yapabileceğini düşünmek ancak cahilliktir. O’na göre Tanrı katında cinsiyet yoktur. Dolayısıyla maddi âlemde de cinsiyet ayrımının getirdiği davranış farklılıkları olmamalıdır.
Hz. Mevlana aşkla, müzikle, sema ve şiirle beslenip gelişen bu dinler üstü yolda kadına da büyük bir önem vermiş, her konuda olduğu gibi bu konuda da çağın ötesinde düşünmüş ve uygulamıştır. Kadını hayatın diğer parçaları gibi, belki de daha fazla önemsemiştir. Onları hayatın içine çekmeye çalışmış ve devrin şartlarına aldırmadan, hiç çekinmeden insanlığın kadınla birlikte var olduğu mesajını tüm âleme vermiştir.

Mesnevisinde,
“Kadın bir Nur’dur sevgili değil, kadın yaratıcıdır yaratılmış değil...” sözleriyle kadına bakışını çok net olarak tanımlayan Hz. Mevlana, onu “yaratan kudret” mertebesine çıkarmış ve yaratıcılığın simgesi olarak göstermiştir. O her şeyden önce, kadının kapanmasının ve örtülmesinin aleyhindeydi. “Fi-hi Mafih” adlı eserindeki bir fasılda, karısını örten kapatıp kimseye göstermeyen erkeği 'koltuğunun altına bir somun ekmeği saklamaya çalışan insan'a benzeterek kınamıştır. Gizlenmenin ve örtünmenin karşısındaki insanın daha çok merakını arttıracağını ve görme duygusunu kamçılayacağını belirten Mevlana bunun sadece kötülüğü arttıracağını ifade etmiştir.

Kadının veya erkeğin değil, insanın iyisi ve zararlısı olduğunu söyleyen Mevlana, bu görüşlerini hayatında da uygulamıştır. O’nun bir çok kadın müritleri vardı ve onların davetlerine hep uyar, aralarına katılır onlarla şiirler okur ve onlarla sema derdi. Hz. Mevlana’yı seven kadınlar onun başına güller serperdi.
Hz. Mevlana tek kadınla yaşamış, cariye ve köle kullanmamıştır. Oğlu Sultan Veled‘e yazdığı bir mektupta zevcesini hoş tutmasını, ona saygı göstermezse kendisini de incitmiş olacağını belirtmiştir.

Hz. Mevlana öyle bir potadır ki oraya atılan her madde, orada yeteneğine göre en uygun gelişimini bulmuştur. Oraya düşen her zerre güneşlere ışık salan bir hal almış, padişahlara buyruk yürütmüş, tahtsız taçsız gönüller hakanı sayılmış, ya da yokluğa karışmış, addan sandan geçmiş, insanlığa bir iksir olmuş, soluk alanların ciğerlerine işlemiş, yeni bir arayış gücü vermiştir.

En güzel görüş Mevlana’nın nazarıyla beslenmiş, gelişmiş, en tatlı ses Mevlana’nın konservatuarında ahenkleşmiş, beste olmuş, en gerçek bilgi Mevlana enstitüsünde metodlaşmış, şaheser vermiş, en insani duygu Mevlana hareminde olgunlaşmış, kudret haline gelmiştir. Mevlana, kendisine gönül verenleri hem kendi asıllarına kavuşturan, hem içinde bulunduğu çağa göre, topluma göre en yararlı olacak şekilde
yetiştiren bir “İnsanlık üniversitesidir”.
[/font][/color]

__________________
Click the image to open in full size.
HandaN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 23:39 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580