|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
19-02-2008, 12:33 | #1 | ||
Üyelik tarihi: Jun 2007 Yaş: 34
Mesajlar: 1.846
Tecrübe Puanı: 19 |
Tahta Gemi'nin başına gelenler... Çorum'dan Nuran Sezgin adlı kişinin başından geçen gerçek bir olay... Kendi kaleminden okuyun... Kızın komünist oldu anne! Yine gecenin geç bir vakti. Yine aynı internet cafe’deyim. Yine aynı çocuk bana şüpheli şüpheli bakıyor. Ona aldırış etmiyorum. “Memleket Gülüm”ü kağıda basmaya çalışıyorum. Yazıcı takılmış olmalı. Bir türlü olmuyor. Defalarca deniyorum, basmıyor! Vakit de hayli geç oldu. Yine sorun çıkaracak diye panikliyorum. Başımı kaldırıyorum. Bakışlarımız kesişiyor. Yüzünde endişeli bir ifade var. Benden acayip huylanmış olmalı. Dahası ne yaptığıma anlam veremiyor. Sonra bir yerlere telefon açıyor. Az sonra iki üniformalı polis geldi. Bana tuhaf bir yaratıkmışım gibi bakıyorlar. Bir tanesi sanki suçluymuşum gibi manalı bakıyor. “Bu saate niye evinde değilsin bakayım sen?” diyor. “Sizi ne ilgilendirir?” diye karşılık veriyorum. Kızıyor. “Yaşın tutuyor mu bakayım senin?” diye yanıtlıyor beni. Yaşım? Şaşırıyorum. “İnternete girmenin yaşı mı olurmuş ki?” diyorum. Omzunda bir şerit olanı kimliğimi istiyor. Çantamı karıştırarak onu bulmaya çalışıyorum. Ufak boylu olanı verdiğim kimliği inceliyor. “Tutmuyor amirim!” diyor. Kuşkuları artıyor. İşletmeci çocuk yazıcıdan çıkan kağıtları getiriyor. “Bunları basmış efendim…” diyor. Merakla kağıtları alıyorlar. Omzu şeritli olanı en üstteki kağıdı inceliyor. Okuma yazma bilmiyormuş gibi geldi bana. Sonra öbürüne uzatıyor… “Oku bakayım ne yazıyor!” Ufak boylu olanı kağıdı yüzüne iyice yaklaştırıyor ve okuyor: “Memleket Gülüm!” Gerisini okumuyorlar! Omzu şeritli olanı soruyor: “Ne bu memleket şiiri? Komünist misin sen?” Bu sefer şaşırmak sırası bana geliyor. “Ne alaka ya?” diyorum. “Niye bir sürü bastın bu şiirden bakayım? Dağıtacak mısın bunları?” diye soruyor. Yazıcı takıldı demeye çalışıyorum. İyice kuşkulanıyorlar… Ufak boylu olanı kağıtları karıştırıyor. “Bir tane daha var amirim! Tahta geminin eteklerinde!” Şüpheyle birbirlerine bakıyorlar. Omzu şeritli olanı “Götürelim…” diyor. Kolumdan zorla tutuyorlar. İtiraz ediyorum. “Ben bir şey yapmadım ki ya!” Beni apar topar arabaya bindiriyorlar. Az sonra kendimi polis karakolunda buluyorum. Ufaklık bana geminin ne anlama geldiğini soruyor. “Aranızda bir kod mu bu?” diyor. Gülüyorum. Dalga geçip geçmediklerine emin değilim. “Sanal bir gemi bu…” diyorum. Amir olanı “Nazım Hikmet’in şiiri değil mi bu?” diyor. Hayatında hiç şiir okumamış olmalı. “Hayır, Almanya’dan bir şairin” diyorum. “Oradaki örgütlerle bağlantın mı var?” diyor. “Duygusal bazda var!” diyorum. Ufaklık bağırıyor: “Söylemiştim size amirim, dün yakaladıklarımızdaki ile aynı örgütten bu kız!” Amir elindeki copu kaldırıyor ve vuracakmış gibi yapıyor. “Gemi nerde?” diyor. Ben acı acı gülüyorum. “Hangi limana demirlediğini bilsem hemen gideceğim!” diyorum. Cop ile beni dürtüyor. “Dalga geçme de konuş!” diyor. Ufaklık iyi polisi oynuyor: “Vurma amirim, kesin söyleyecek nerede olduğunu…” Söylemiyorum geminin nerde olduğunu. Sonra aileme telefon açıyorlar. Yarım saat sonra annem ağlayarak içeri dalıyor. Ona “Ona neden sahip çıkmıyorsun? Kızın komünist olmuş!” diyorlar. Annem boynuma sarılıyor. “Kızım ben seni karakollara düşesin diye mi yetiştirdim?” diye feryadı figan ediyor. Tutanak tutuyorlar. Sonra biz annemle çıkıyoruz. Kapının önünde durarak şiirlerimi geri istiyorum. Amir onları çekmeceye kilitliyor. “Bunlar delil!” diyor. Memleket şiiri karakolda tutsak kaldı Sebahattin Çelebi! Şimdi işte yaşamak en ölümcül ağrı! Kızın da komünist oldu anne! ALINTIDIR | ||
|
19-02-2008, 12:57 | #5 | ||
zɐʎaq ɥɐʎis Üyelik tarihi: Jun 2006 Yaş: 43
Mesajlar: 11.401
Tecrübe Puanı: 41 | Türkiye Gerçeği. Bu yazı ne yazamana ait bilmiyorum ama artık genelde eskisi gibi değil bazı şeyler.
__________________ Emre - 1981 - Yeşilköy - Arh + | ||
19-02-2008, 12:57 | #6 | ||
zɐʎaq ɥɐʎis Üyelik tarihi: Jun 2006 Yaş: 43
Mesajlar: 11.401
Tecrübe Puanı: 41 | Slogan atmayın bak alırım içeri ha
__________________ Emre - 1981 - Yeşilköy - Arh + | ||
19-02-2008, 12:59 | #7 | ||
Üyelik tarihi: May 2007 Yaş: 41
Mesajlar: 3.128
Tecrübe Puanı: 21 | aferin kardeşim çok güzel bi konu buda türkiyenin gerçekleri şuan 100 $ için din değiştiren o kadar çok insan var ki sadece bir heves neyin ne olduğunu bilmeden sadece merakla hayatını ve bu hayattan sonra neler olacağını bilmeden okadar yanlış yapan varkı allah korusun inşallah en kısa zamanda doğruuyu bulurlar | ||
19-02-2008, 13:01 | #8 | ||
hüngürella Üyelik tarihi: May 2007 Yaş: 42
Mesajlar: 5.146
Tecrübe Puanı: 24 | Memleket Gülüm Senin saçların Yıldızlar Ülkesi'nden almıştı rengini... Aydede sana masallar anlatırdı, pencerenin kenarında... Tenin, Anadolu'dan almıştı aydınlığını bebeğim... Bunları bil... Sen; benim memleketimin evladısın... Bir yanın hüzne mahkum, bir yanın yarım da olsa gülecek bebeğim... Ağlamayı, ağlama tadında.. ve gülmeyi gülme tadında hiçbir vakit yaşayamayacaksın. Yaşadığın her anın, bir tarafı hep eksik kalacak bebeğim. Belki hiçbir zaman koşamayacaksın ipi kopmuş bir uçurtmanın arkasından... Bir pencere önünden seyredeceksin, özgürlüğünü yaşayan herşeyi... Belki senin gökyüzünde uçmayı düşleyen hayallerin hiç olmayacak... Akranların koştururken, sen dolu gözlerle seyredeceksin. Belki zaman zaman isyan da edeceksin... Senin bebeklerin olacak.. dünyan çok küçük olacak bebeğim... Şakaklarında sancılar var memleketimin bebeğim... Şafaklarında umutlar filizlenir ülkemizin... Uçsuz bucaksız bir rahmetin ümidi içinde hastane odalarında başını beklerken, memleketimin bereketli buğday tarlalarının kokusunu keşke getirebilseydim sana... Dedemin Cumhuriyet hatırası şapkasını.. benim yaşadığım çocukluğun güzel yüzünü; damında, tarhana kuruttuğumuz köy evimizin kırık penceresinden, dedemin ekin ektiği tarlaları gösterebilseydim... Bağ yolunda, fasülye bahçeleri içinden geçen o soğuk pınarın suyundan bir avuç olsun yüzüne serpebilseydim... Sana köy mezarlığında yatan atalarının kabirlerini gösterip; Türkmen illerinden Anadolu'ya nasıl geldiğimizi, dedemden dinlediğim gibi anlatabilseydim... Sana çocukluğumun silinmez iz bırakan kahramanlarını; "Kadıoğlu"nu "Abdışık"ı ve "Allahverdi"yi ve onların bazen güldüğüm, bazen ağladığım hikayelerini anlatabilseydim... Sana Domuz Çukuru'nda pusuya düşürülen aşıkların hikayesini daha anlatmamıştım oysa. Yoksul aşıkların kanlarının arıklardan aktığını bilseydin, ülkemin sevdalarının, ne denli büyük olduğunu sen de anlardın bebeğim... Gözpınarların suyunu Kızılırmak'tan alır bebeğim, sen bilmezsin! Ve döktüğün yaşlar, Fırat'a akar, bütün acılarını önüne katıp. Memleketin, ruhunu nakış nakış işlemiştir; Galu Bela'dan beri, Anadolu evladısın bebeğim... Şakaklarında sancılar var memleketimin bebeğim... Kaldır o hüzünlü başını ve uzat ellerini ülkemizin başı dumanlı dağlarına... Bağlarına, bahçelerine yaz gelmiş memleketimin, buğdaylar bereket türküsü söylüyor bebeğim... Lastik ayakkabı giymiş çocuklar, ellerinde sopalarla koyun güdüyorlar bak... Okulsuz köyleri, anasız, babasız büyüyen yetimleri düşün bebeğim... Şakaklarında sancılar var memleketimin bebeğim... Sana türkülerini öğretecektim memleketinin... Her biri yürekte bestelenmiştir... Hayatlar, acılar serpilmiştir güftelerin hüzünlü yüzüne... Sakın unutma... Sana Fuzuli'den, Baki'den, Nedim'den Yunus'tan şiirler okuyacaktım oysa... Gılgamış Destanı'nı ilk ben anlatacaktım... Osman Gazi'yi, Fatih'i, Kanuni'yi, Cem Sultan'ı benden dinleyecektin... Yıldırım'a sen de benim gibi ağlayacaktın... Sana Medine'den çekilişimizi, Malta'da dikenli teller arasında dimdik duran o onurlu Osmanlı Paşası'nın, Fahrettin Paşa olduğunu anlatacaktım... Paşamızın, acısına dayanamadığım için kaldırdığım, çerçevelenmiş resimlerini.. sana kaybettigimiz toprakları gösterecektim bebeğim... "Sen istersen, tekrarı hayal değildir" diyecektim... Ecdadının ne denli yiğit olduğunu daha duymamıştın... Şakaklarında sancılar var memleketimin bebeğim... Ninelerimizden dinleyerek büyüdüğümüz, vatan evlatlarına yazılmış ağıtları.. Sarıkamış'ta donarak ölen askerlerimizin ülkemizi nasıl yangın yerine çevirdiğini.. her eve bir ateş düştüğünü öğrenecektin... Anadolu'da şehitsiz ev olmadığını söyleyecektim sana bebeğim... Sana güzel dininden bahsedecektim bebeğim... Sen Nebi'nin ümmetisin... Muhammedî'sin... Taif'den Nebi'nin kovuluşunu her okuduğunda, sen de kendini tutamayacaktın... Sana Ebu Bekir'in gözyaşlarını, Ömer'in fedailiğini, Osman'ın cömertliğini, Ali'nin cesaretini anlatacaktım... Uhud'a sen de ağlayacaktın bebeğim... "Ah Hamza" diyecek ve iki büklüm olacaktın... Bebeğim! Memleket gülüm! Bu yazıyı dilerim yıllar sonra bile okumazsın... Okursan, acizliğimi, çaresizliğimi anlayacaksın... Ve acın karşısında "baban" olmanın ne kadar zor olduğunu; biliyorum, hiçbir zaman anlayamayacaksın... Dünyanın bir yüzü hep karanlıktır bebeğim... Bir yanında bahar çiçekleri, diğer yanında çöller... Bir yüzü muştularla dolu, bir yüzünde yaslar... Günler geceden kalmadır bebeğim... Gece nasılsa, gün de öyledir... Hayat da böyledir... Aslında hayatın.. ve artık benim de hayatımın, bir yanı felçli bebeğim... Sebahattin Çelebi Emniyet Uyuma Hepimizi Sorgula Konu HandaN tarafından (19-02-2008 Saat 13:04 ) değiştirilmiştir.. | ||
19-02-2008, 13:03 | #9 | ||
Banned Üyelik tarihi: Jan 2008 Yaş: 39
Mesajlar: 1.503
Tecrübe Puanı: 0 | Teşekkürler Eylemgüzeli.. Sebahattin Çelebi'nin kalemine sağlık.. | ||
19-02-2008, 13:08 | #10 | ||
hüngürella Üyelik tarihi: May 2007 Yaş: 42
Mesajlar: 5.146
Tecrübe Puanı: 24 | hakan örgüt kurmak ve slogan atmaktan bizi içeri alıcak emre artık ayşe de avukatlığımızı yapar | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |