|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
16-01-2008, 19:36 | #1 | ||
KaFKaS_KaRTaLı Üyelik tarihi: Dec 2007
Mesajlar: 1.033
Tecrübe Puanı: 18 |
Dünya hasret üzerine kuruludur. Bir hasretle öyle döner durur. Sular hasretle akar, rüzgar hasretle eser, güneş hasretle doğar. İnsan, bir hasretle, ama neye olduğunu bilmediği bir hasretle dolaşır durur. Lakin kimi anlar vardır, ay ışığının aydınlattığı odalarda bir garip gönül kulluğunu anlar, hasretini çektiğiyle hasbi halleşir, zikreder, şükreder... Suyun, rüzgarın , gecenin, sabahın, dünyanın o an hasreti diner. Zamanın hasreti sona erer. Çünkü, hasreti çekilen bir kulun gönlündedir. Güneş, hep böyle bir gönüle doğmak ister. Rüzgar , hep ondan yana eser. Sular yönünü değiştirir, ona doğru akar. Ve hayat pek çok parıltılı yerde söner, garip viranedeki yaralı gönüle doğar. ... Dünya hasret üzerine kuruludur. Rabbimiz'e duyduğumuz hasret üzerine... Dünyayı ayakta tutan da, hasretlik çekenlerin sevgisidir. Çünkü sevgi ve hasret birbirine her şeyden ziyade yakışır. Seven, her an sevdiğiyle beraber olmanın hasretiyle kavrulur. Seven her yerde, her insanda, her nesnede sevdiğini görür. Seven, her anını sevdiğini anarak doldurur. Zikir, O'nun yolunda en değerli, en kolay adım oldu. Neden hem en kolay, hem en değerli oldu? Çünkü zikir dünyayı ayakta tutan sevgi üzerine kuruldu | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |