![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
![]() | #1 | ||
![]() Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 41
Mesajlar: 1.472
Tecrübe Puanı: 21 ![]() |
Gördüğüm ilk şehit cenazesi, Beylerbeyi Çamlıca Caddesi’ndeki evimizde kapı komşumuz olan deniz subayına aitti. Sanırım 5 yaşındaydım. Zira karlı bir kış gecesi, annemin kendisini doğuma götürecek arabanın dik yokuşunu tırmanamadığı için, doğum sancılarıyla arabaya kadar yürümek zorunda kaldığı o evden, 6 yaşında Çengelköy’deki yeni evimize taşınmıştık. Komşumuz bir tatbikat sırasında yaşamını yitirmiş ve askeri bir cenaze töreni ile gömülmüştü. Meftayı evinden bayrağa sarılı tabutuyla, beyaz giyinmiş denizci erleri askeri bir arabaya taşımış, oradan da cenaze namazının kılındığı, Beylerbeyi vapur iskelesinin yanındaki büyük camiye götürmüşlerdi. Tabut bayrağa sarılı bir halde, musallaya konmuş ve hoca her zamanki gibi helallik istemişti. Ben çok meraklı bir çocuktum (ki hâlâ çok meraklı bir çocuğum). Kurban bayramlarımda, gözümü kırpmadan kurabının kesilişini izler, düğünlerde, kına gecelerinde, cenazelerde olan biteni en küçük ayrıntısına kadar gözlemlerdim. O cenaze günü de, cenazeyi gömüleceği ve şimdilerde kardeşimin yanında gömülmek için yer bulamadığım Beylerbeyi mezarlığına kadar izlemiştim. Türkçe sözlüğe göre, “ Ülkesi, ülküsü veya inancı uğruna savaşırken veya uğraş verirken ölen kimse” ŞEHİT’ miş. Savaş dışında ölen askerler Şehit değil mi peki diye sorduğumda, bana hep görev sırasında ölen her asker Şehit olur derlerdi. Oysa, Türkçe sözlüğe göre Şehit olmak için asker olmak da gerekmiyor. İnancı uğruna ölmek yeterli. O zaman Hitler’de mi şehit? Ya ölen PKK’lı teröristler. Şehit’lik kimin tekelinde? Kafam karışık... Geçenlerde, bir anne aşırı uyuşturucu ya da alkolden (bu kısım belirsiz) ölen oğlu için, “Üzülmüyorum bu ülkede bu kadar şehit varken, ben de bir şehit vermişim çok mu “ diyordu televizyonda. Ben annenin, yaşadığı acının ve şokun etkisiyle, aslında “Bu ülke için verilmiş ve verilen bir sürü şehit ve onların binlerce anası varken, benimle uğraşmayı bırakın ve acımı yaşayım” demek istediğine eminim. Allah ölene rahmet, anneye sabır eylesin. Ben de bir anneyim. Nasıl evlat sevgisi anne olmadan anlaşılamayacaksa, evlat acısı da çekmeden tahmin edilemez. Evladınızın öldüğünü tahayyül ederek bile o acıyı hissetmenizin imkanı yoktur. Ben evladımı kaybedeceğim hissine bugüne kadar iki kez kapıldım. Biri doğduğunda, ikincisi ise altı aylıkken olduğu beyin ameliyatı sırasında. Ama o sırada bebekti. Onunla geçirilmiş yıllarımız yoktu. Sabahlara kadar başında geçirilmiş saatlerim olsaydı, okula başladığında ilk teneffüse kadar okulun bahçesinde nöbet tutsaydım, koşup oynarken dizi kanadığında yaraya üfleyip öpseydim, beraberce ders çalışsaydım, kız-erkek arkadaşlarını merak edip, gizli gizli takip etseydim, eve geç geldiği geceler perdenin ardında sattlerce bekleseydim, ilk adet kanamasıyla mutlu olup, sonraki kanamaları her ay çentik atarak takip etseydim, gözündeki bir damla yaşı yüreğimde hissetseydim ve onunla bir yirmi yıl geçirdikten sonra onu kaybetseydim, ne hissederdim, tahmin etmem bile mümkün değil. Allah kimseye evlat acısını tattırmasın, olmayacak bir dua ama amin. Her anne, evladını kaybettiğinde aynı derecede yıkılır. Evladınız ister bir arabının altında kalsın, ister kalp krizinden gitsin, ister ikinci sınıf bir otel odasında uyuşturucudan ölsün, isterseniz 2500 mlik bir dağda, anlamlandıramadığınız bir siyasi savaş uğruna belki normal yaşamda arkadaş olabileceği bir yaşıtı tarafından tek kurşunla vurulsun. Anne için evlat acısı tekdir. Yirmi yaşındaki gencecik evladını kendi elleriyle yıkayıp toprağa veren baba için, her Cuma günü mezar taşını temizleyip, çiçeklerini sulayan anne için, evlat acısını bir nebze olsun katlanır kılan, toplumun, dinin ve vicdanların evladına verdiği ŞEHİTLİK payesidir. Yaşıtı gençler ciplere binip gezebilsinler, barlarda içip eğlenebilsinler, kardeşleri okuyup adam olabilsinler, annesi babası rahat uyuyabilsinler diye ölmüştür evladı. Daha genel bir ifade ile, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü, devletin ve milletin bekaası, ceddinin yaşadığı ve neslinin yaşayacağı topraklarda beş vakit ezan okunması için ölmüştür evladı. Şehit anne-babasının tek tesellisi, toplumun, dinin ve vicdanların verdiği ŞEHİTLİK payesidir. İşte bu yüzdendir ki, her ne şekilde olursa olsun ölene ŞEHİT derseniz, sözlük, vicdan ya da ne derseniz deyin gerçek anlamdaki ŞEHİT’lere haksızlık etmiş olursunuz. Bana göre ŞEHİT, bayrağı için ölendir ve işte bu yüzden de, tabutu, uğruna öldüğü bayrağa sarılmayı hak eder.
__________________ Bazı ölümler uzun, Bütün hayatlar ÇARŞI'ymış!!!! | ||
![]() | ![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |
![]() | ![]() |