Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi

Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi (http://besiktasforum.net/forum/index.php)
-   Hayvancılık ve Tarım (http://besiktasforum.net/forum/forumdisplay.php?f=248)
-   -   Osmanlı Devletinde tarım Sektörünün Durumu (http://besiktasforum.net/forum/showthread.php?t=20289)

imparator 29-01-2007 11:20

1914 yılında Osmanlı İmparatorluğunun 156.4 milyon Osmanlı Lirası (veya 142.2 milyon Sterlin) dış borç bakiyesi olduğu tespit edilmiştir. Buna kısa vadeli (veya dalgalı) borçlar dahil değildir. Normal borçların alacaklı ül­kelere göre dağılımı şu şekildedir: Osmanlı Devletinde yabancı sermaye yatı­rımlarında olduğu gibi, dış borçlarda da en büyük pay Fransızlara ait idi. Fran­sızların Osmanlılardan alacağı 82.8 milyon Osmanlı Lirası idi. Bu miktar top­lam borçların %53'ünü teşkil etmektedir. Dış borç hesabında Fransızlardan sonra %21 (3.2 milyon Osmanlı Lirası) pay ile Almanlar, %14 (21 milyon Osmanlı Lirası) pay ile İngilizler gelmekte idi. Ş.S. Aydemir diyor ki: "Cumhuriyet eski saltanat idaresinden ancak; İktisadi esaret şartları ile iktisadi ve mali perişanlık, yokluk, cihazsızlık ve bir de ağır borçlar devralmıştı".
Osmanlı dış borçları Lozan Barış Antlaşması görüşmelerinde en çetin tartışma konulardan birisi olmuştur. Bu borçlar, 1928 yılında yapılan anlaşma ile mirasçı ülkeler arasında dağıtılmış ve en büyük pay (84.6 milyon TL.) Tür­kiye Cumhuriyeti'nin omuzlarında kalmıştır. Genç Cumhuriyet, Osmanlı borçlarından payına düşeni, taksitlerini aksatmadan ödeyerek, 1954 yılında tasfiye etmiştir.
Osmanlı Devletinde 1800'lerdeki Durum :
600 yıldan fazla bir süre hayatiyetini korumuş ve sınırlarını Asya orta­larından Cebelitarık Boğazı'na kadar genişletmiş, dünyanın en büyük dev­leti haline gelmiş bir devletin hayatının son 120 senesini, ekonomik yapı bakımından ele almak hatalı görülebilir.

imparator 29-01-2007 11:20

Çünkü, ekonomik yapı da sosyal yapı gibi bir birikme ile meydana gel­mektedir. Üst üste konulan ufak tuğlalardan meydana getirilen gökdelen­lere benzetilebilir. Gökdeleni ortaya çıkarmakta nasıl her temel taşının ve­ya duvar tuğlasının rolü varsa, bir ülkenin ekonomik ve sosyal yapısının meydana gelmesinde de kuruluş, düzen ve felsefesinin, sonraki her gün, ay veya yılının önemli rolü vardır. Hatta buna, kuruluş öncesindeki durumu ve devralman mirasını da ekleyebiliriz.
Ama, ne var ki, konumuzu Cumhuriyet Dönemi'nin Ekonomik ve Top­lumsal Yapısı'nda odaklaştıracağımız için, Osmanlı Döneminin altı yüzyıl­lık hayatını odağımızın öncesine yerleştirmemizin, bir ağırlık kaymasına sebep olmamasını istedik. Bu sebeple, Cumhuriyetin miras olarak devraldığı mevcutların son yüz senelik süre içindeki durumunu ele almakta fayda gördük.
Sanayileşme, 18. yüzyılın sonlarında İngiltere'de tekstil sanayi dalında başlamıştır. 1775'de başlayan bu ilk sanayi dalgasını bir rastlantı olarak her 25 yılda bir dalga takip ederek, 1800'lerin başlarında demir ve çelik, 1820'lerde ulaştırma alanı, 1850'lerde kimya sanayii, 1875'lerde elektrik sana­yii, 1900'lerin başında da benzinli motorlar sanayii dalgası takip etmiştir.
İngiltere'de başlayıp Avrupa'da yayılan bu sanayileşmede dalgalan, Os­manlı Devletindeki üretim kuruluşlarının tutucu yapısı sebebiyle etkili ol­mamıştır.
Esnaf ve sanatkârların «Lonca» olarak isimlendirilen kuruluşlarının kapalı ve disiplinli bir topluluk ruhunu yansıtması. Lonca sisteminde her türlü yeniliğe, değişme ve başkalaşmaya kapılarını sımsıkı kapamış bir üre­tim işlemi ve tekniğinin bulunması sanayiinin Osmanlı ülkesine de yayıl-masının en önemli engellerindendir.

imparator 29-01-2007 11:20

Halbuki, daha 18.nci yüzyılda bile sanayileşmeye geçişte önemli des­teği görebilecek, işgücü ihtiyacının büyük bir kısmını karşılayabilecek iş ve meslek kolları bulunmaktadır. Bunların başlıcaları şunlardır :
Camcılar Boyacılar İnşaatçılar Debbahlar Kazancılar Kuyumcular Sabuncular Mermerciler Dokumacılar Sicimciler Kilitçiler Marangozlar İpekçiler
Avrupa sanayiinin bol ve ucuz üretimi karşısında dayanamayan Osman­lı el sanayiinin gerileme göstermesi üzerine, Tanzimat döneminin canlılık kazandırdığı fikir ortamında, Avrupa benzeri bir sanayileşmenin Osmanlı Devletinde de başlatılması konuşulmaya ve yazılmaya başlanılmıştır.
Nitekim, Şerif Efendi, Tercüman-ı Ahval gazetesinde sanayi ve tarım­dan hangisinin daha faydalı olacağı hakkında, bu alanda ilk sayılabilecek yazıları yazıyor ve «sadece tarım ülkesi olma yerine, halkın sanayie yön­lendirilmesi» gereğinin savunmasını yapıyordu.
Bu sıralarda Ahmet Mithat Efendi ve Musa Akyiğitzade gibi düşünürler de yazılarında sanayileşmeye dikkati çekmekte, iktisadi bağımsızlığın sa­nayileşmekle gerçekleşeceğini ileri sürmektedirler.
Sosyal çöküşle birlikte iktisadi çöküşün de artması bir takım tedbirle­rin alınmasına yol açmıştır:

imparator 29-01-2007 11:20

1. Gümrük vergi ve resimlerinin artırılması (Gümrük resmi 1862 yı­lında % 5'den % 8'e çıkarılmıştır).
2. Sergilerin açılması (1863 yılında Sultanahmet'te açılan bir sergide ilk olarak yerli ürünler ile yabancı mallar ve makinalar sergilenmiştir).
3. İstanbul ve öteki İllerde Sanayi Okulları'nın açılması (1867 yılında İstanbul'da bir İslah-ı Sanayi Mektebi açılmıştır).
4. Şirketler kurulması (Esnafları şirketler halinde birleştirerek üretim kooperatifleri kurmak).
1800'lerin ikinci yarısında bu hareketler görülmesine karşılık, o sıra­larda ülkeyi sanayileşmeden hiç nasibini almamış olarak görmek de isabetsizliktir.
Nitekim, 1856'da Paris'te açılan bir sergiye katılan fabrikalar ve mamüller şunlardır.
a. İzmit Fabrikası : Çuha askeri elbiseler,
b. Basmahane fabrikası; Fanila kumaşlar,
c. Zeytinburnu fabrikası : Pamuk bezi empirmeler, alacabez, çoraplar,
d. Hereke fabrikası : Kadife, Şam usulü çiçekli ipekli kumaşlar, seten tafta, tülbentler,
e. Beykoz Teçhizat-ı Askeriye Fabrikası : Askeri kunduralar, çizme­ler, palaskalar, fişeklikler,
f. Tophane fabrikası : Tüfekler, tabancalar,
g. Beykoz İnce köy fabrikası : Porselen, cam ve fincanlar.
Görüldüğü gibi sergiye mamülleriyle katılan fabrikalar hep İstanbul bölgesinden olup, bunun dışında bir o kadar da sergiye katılmayan öteki illerdeki fabrikalar mevcuttu.
1800'lerin 2. yarısının ortalarında görülen bu sanayileşme seviyesini yeterli kabul etmek mümkün değildir.
1800'lerin Başında Sanayileşme Hareketleri:
14 Mart 1909 tarihinde yayınlanan Dersaadet Ticaret Odası Gazetesi sanayinin gelişmesindeki yetersizlik ve yavaşlığı şöyle açıklamaktadır:

imparator 29-01-2007 11:20

«Sanayiin meşrutiyet öncesi gelişmesine, fabrikaların açılmasına en­gel olan sebepler «tabii» değil, taşımacılığın yetersizliği, tekel yöntemi müstebit yönetimler gibi «arızî» idi. Oysa, Meşrutiyet yönetimiyle birlikte bu«arızî» sebeplerin pek çoğu ortadan kaldırılmış, sanayi'in gelişmesi için «teşebbüs noksanlığı»'ndan başka bir engel kalmamıştı. Bu engelin aşılması da Osmanlı sermayedarına düşüyordu».
1908'deki İkinci Meşrutiyetin hemen sonrasında sanayileşmeye hare­ket kazandırmak için gerekli kanun düzenlemelerine geçildiği görülmekte­dir,
1913 Aralık ayında yürürlüğe konulan Teşvik-i Sanayi Kanun-u Muvak­kati (sanayi desteklemesi geçici kanunu), 1914 yılının ilk aylarında yürür­lüğe konulan Teşvik-i Sanayi Talimatnamesi ile Ocak 1917'de yürürlüğe ko­nulan Teşvik-i Sanayi Kanun-u Muvakkatin Suret-i Tatbiki (uygulama şekli) Hakkında Nizamname bu bunun desteklemelerinin başlıcalarındandır.
1913 Yılı Sanayi Sayımı Sonuçları:
Gerek 1800'lerdeki gayretler, gerekse 1900'lerin başındaki kanun desteklemeleriyle ulaşılan durum, 1913 yılındaki Sanayi Sayımı ile ortaya ko­nulmuştur. Bu sanayi sayımında 10 veya daha fazla işçi çalıştıran kuruluş­lar dikkate alınmıştır.
Türkiye'nin 1923 sınırları içinde kalan yerlerde, yukarıda belirtilen İşçi büyüklüğüne sahip 560 imalat sanayii işyerinin mevcut olduğu ve bu işyer­lerinde toplam olarak 35.000 işçinin çalıştığı tespit edilmiştir. Bu sanayi sayımında tespit edilen 560 işyerinden 239 tanesine ait ola­rak yayınlanmış bulunan sonuçlara göre sanayi kesimi, kuruluş ve işçi sa­yıları (Tablo: 1.1) deki gibidir.

imparator 29-01-2007 11:21

Sanayi Kesimi Kuruluş Sayısı İşçi Miktarı
Tekstil ve Elbise 61 7.800
da ve Tütün 71 4.300
Kağıt ve Matbaacılık 51 1.900
Çimento ve Toprak Ürünleri 16 1.000
aç İşleme 19 700
Dericilik 11 900
Kimya 10 400
239 17.000
Tablo: 1.1. 1913 Sanayi Sayımı Sonuçları

1913 yılındaki sayım sonuçları gerek kuruluş sayısı, gerekse işgücü sası bakımından yığılmanın tekstil ve gıda sanayi dallarında olduğunu orta­ya koymaktadır.
1915 lı Sanayi Sayımı Sonuçları:
1915 yılında Birinci Dünya Savaşı sebebi ile askerî ihtiyaç için kulla­nılanlar dikkate alınmayarak yeni bir sanayi sayımı daha yapılmıştır. Aynı sınır ve büyüklük ölçüleri dikkate alındığında; elde edilen sonuçlar da (Tab­lo : 1.2) de görülmektedir.
Sanayi Türü Kuruluş Sayısı İşçi Miktarı
Dokuma Sanayii 78 6.760
da Sanayii 78 3.960
Kağıt ve Matbaacılık 55 1.260
Çimento ve Toprak S. 21 330
aç Sanayii 24 380
Deri Sanayii 13 1.270
Kimya Sanayii 13 130
TOPLAM 282 13.980
Tablo: 1.2. 1915 Sanayi Sayımı Sonuçları
Görüldüğü gibi kuruluş sayılarında birtakım farklılıklar bulunmasına karşılık, çalışan işçi miktarında önemli bir düşüklük vardır. Gençlerin savaş için askere alınmaları bu düşüklüğün başlıca sebebidir.

imparator 29-01-2007 11:21

1915 yılı Sanayi Sayımı'nda tespit edilen 282 sanayi kuruluşunun ülke yüzeyine dağılışı da (Tabla: 1.3) deki gibidir.
İstanbul ve Diğer
Sanayi Türü Çevresi İzmir Yerler Toplam

Dokuma Sanayii 15 8 55 78
da Sanayii 45 23 10 78
Kağıt ve Matbaacılık S. 44 11 — 55
Çimento ve Toprak S. 20 1 — 21
aç Sanayii 15 9 — 24
Deri Sanayii 11 2 — 13
Kimya Sanayii 5 8 — 13
TOPLAM 155 62 65 282
Tablo: l. 3. Sanayi Kuruluşlarının Bölgelere Göre Dağılışı

Tablo : 3'de Sanayiin kuruluş yeri olarak öncelikle İstanbul'u seçtiği, daha sonra da İzmir'de yoğunluk gösterdiği görülmektedir. Öteki bölgelerde sayıma alınan 65 kuruluştan pek çoğu Marmara Bölgesinde olup, tamamına yakın bir kısmı da Batı Anadolu Bölgesine yayılmıştır.
Bu durumda Batı Anadolu dışında kalan bölgelerin sanayileşmeden he­men hiç pay alamadığı da ortaya çıkmış olmaktadır.
Tablo : 1.3'de verilen sanayi kuruluşlarının, yurt-içi tüketim ihtiyacını karşıladığı da söylenemez. 1913 ve 1915 sanayi sayımları sonucunda sana­yinin yurt-içi tüketim ihtiyacını karşılamaktan oldukça uzak kaldığı görül­mektedir. Hâttâ, pamuklu iplik, yağ, sabun, kireç, tuğla ve un gibi tüketim maddelerinin bile yurt-içi tüketim ihtiyacının önemli miktarda gerilerinde kalındığı sayımlar sonucunda ortaya konulmuştur (Tablo : I.4).

imparator 29-01-2007 11:21

Tüketimi karşılama
Üretilen maddeler Oranı (%)

Yağ üretimi 3,1
İpekli dokuma üretimi 4,5
Pamuklu dokuma üretimi 9,5
Sabun üretimi 18,9
Pamuk ipliği üretimi 20,6
Tuğla-Kiremit üretimi 32,1
Deri üretimi 40,2
Marangozluk 41,2
Aba, şayak, çuha üretimi 41,3
Değirmencilik 59,4
Kireç üretimi 64,4
Çimento üretimi 69,8
Makarna üretimi 93,0
Kutu üretimi 94,5
Buz üretimi 103,1
Şekercilik ve Tahin 131,3
Tablo:I.4. 1913-1915 Sanayi İstatistikleri Üretim-Yurtiçi İhtiyaç Karşılaştırması.
OSMANLI İMPARATORLUĞU
Osmanlı ekonomisi, "kapitülasyonlar ve dış borçlar gibi uzun tarihsel süreç­ler sonunda, Avrupa ülkelerinin denetimi altına girmişti. "Kapitülasyonlar, gümrüklerde koruma önlemleri alınmasını engellerken, dış borçlar da ekonomi­nin tam bir batışa yönelmesine yol açmıştı.

imparator 29-01-2007 11:21

"KAP1TÜLASYON"LAR VE DIŞ BORÇLAR
Aslında "kapitülasyonlar, Haçlı Seferlerinden beri, Akdeniz ticaretinin ayrıl­maz bir parçasıydı. Haçlı ordularından arta kalan serüvenciler, Doğu Akdeniz'de yerleşmişler ve ticaretle uğraşmaya başlamışlardı. Bunlara, çeşitli vergi indirim ve bağışıklıkları ve kendi mahkemelerini kurma gibi türlü ayrıcalıklar tanınmıştı (Çavdar, 1970:12). Osmanlılar, Akdeniz çevresine yayılan imparatorluklarını kurmadan önce, "kapitülasyonlar bu bölgenin kurumsal nitelikleri arasına gir­mişti. Bu nedenle imparatorluğun oluşması sırasında, çöküşü hazırlayacak öğe­lerden biri olan "kapitülasyonlar da, bölgenin öteki nitelikleriyle birlikte Osman­lılar tarafından devralındı.
Osmanlılar tarafından ilk "kapitülasyonlar, Fatih Sultan Mehmed eliyle Venediklilere verilmişti.
Osmanlılar, "kapitülasyon"ları, önceleri, Avrupa'da izledikleri dış siyasetin bir aracı olarak kullandılar, örneğin, Kanunî Sultan Süleyman, Osmanlılara saldır­mak için oluşturulacak bir Hıristiyan birliğini önlemek amacıyla, Almanlara karşı Fransızlar! desteklemiş ve onlara birtakım ayrıcalıklar vermişti. Akdeniz ticaretine ilişkin bu ayrıcalıklar, daha sonra, Yeni Dünya bulununca, bölgedeki ekonomik etkinlikleri canlı tutmak amacıyla genişletilmiş ve yaygınlaştırılmıştı.
Bu arada, askerî bakımdan güçlenen Avrupa ülkeleri, askerî güçleriyle orantılı olarak artan siyasal etkilerini, ekonomik, ticarî ve hukuksal ayrıcalıklarını çoğalt­mak için kullanmaya başlamışlardı.
Sonuç olarak, Batı'nın gerçekleştirdiği sanayi devriminin dışında kalan Osmanlılar, yarı-sömürge durumuna düştüler. Pamuk'un "çevreleşme" dediği bu süreç sonunda imparatorluk, gümrük duvarları ve vergi organları üzerinde bile denetimini yitirdi (Pamuk, 1994:1-15).

imparator 29-01-2007 11:21

OSMANLI BORÇLARININ KÖKENİ:
SAVAŞLAR VE REFORMLAR İÇİN KAYNAK GEREKSİNİMİ
Bu ayrıcalıklara ek olarak dış borçlar da Osmanlı ekonomisini büyük bir baskı altında tutuyordu. Bu baskı, sonunda ekonomik ve malî yıkıma kadar gitti. 19. yüzyılın ortalarına doğru, Osmanlılar kendi imparatorlukları üzerindeki dene­timlerini bütünüyle yitirmişlerdi, İngiliz Elçisi Sir Stratford Cunning, impara­torluğa kendisinin önerdiği yenilik atılımlarının (reformların), malî olarak des­teklenmesi için dış borçlanmaya gidilmesini öğütlüyordu (Çavdar, 1970:39). Pa­dişah ve vezirleri, ilk başta, malî bağımlılığın, siyasal bağımlılığa yol açacağı kaysı içinde bu öğüde uymak istemediler. Fakat sonradan, 1852 yılında, ilk dış borç anlaşması yapıldı. Kırım Savaşı'ndan sonra da, 1854'ten başlayarak tahvil karşılığı borçlanmalar sürekli bir yükselme gösterdi (Minibaş, 1994:42)."Osmanlı ekonomisinin yapısı ve kötü yönetilen hazine, bu yükselmenin ardında yatan ne­denler arasındaydı. Osmanlılar için bir başka kısırdöngü başlamıştı. Her kez, da­ha pahalı koşullarla alınan dış borçlar, ekonominin üzerine ek bir baskı yapıyor­du. Ekonomi, dış borçların ana para ve faiz ödemeleriyle, daha da güçsüzleştikçe, imparatorluk yeni borçlanmalara gidiyordu. Dış borçlanma yoluyla elde edilen kaynaklar, verimli alanlara yatırılmadığından, ekonomik durum gün geçtikçe kötüleşiyordu. Ekonominin ve borçlanmanın koşullan o derece kötüleşmişti ki, Osmanlılar kimi zaman kâğıt üzerinde borçlandıkları paranın ancak yarısını alabili­yorlardı (Eldem,1970:60-261).


Türkiye`de Saat: 20:04 .

Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580