Metropoller büyük ölçekli sanayilerinin ana girdilerini oluşturan ve özellikle kendi topraklarında bulunmayan madenler konusunda dış kaynaklara muhtaçtırlar. Örneğin çok zengin doğal kaynaklara ve maden yataklarına sahip olan ABD bile, birçok maden açısından dışa bağımlıdır. AB ülkeleri hemen hemen her maden açısından dışa bağımlıdır. Japonya’nın maden kaynakları ise yok denecek düzeydedir ve mutlak dışa bağımlıdır. Bu nedenlerle, güvenli ve istikrarlı bir madensel hammadde gereksiniminin karşılanması açısından gelişmiş ülkeler, stratejik olarak gördükleri bazı madenler için stok politikaları uygulamaktadırlar. TEKNOLOJİK GELİŞMELER 20.yüzyılın ikinci yarısı boyunca, bir yandan, tekelleşme sürecinde sermaye birikiminin yoğunlaşması gibi yapısal özellikler, öte yandan da zengin kaynakların azalarak düşük tenörlü cevherlere yönelinmesi eğilimler sonucunda istihraç kapasiteleri ile cevher zenginleştirme tesislerinin ölçekleri oldukça büyük boyutlara ulaşmıştır. Örneğin; Yükleyici kapasiteleri birkaç m3’ten 100 m3’e yükseldi, 10 tonluk kamyonların yerini 300 tonluk kamyonlar aldı, kazı kapasiteleri de buna bağlı olarak arttı. Zenginleştirme tesislerinin tuvönan girdi ölçekleri de aynı yönde artış gösterdi. Özellikle linyit, tuz, potas vb. yataklar ile plaserler gibi yumuşak kayaçların üretildiği işletmelerde, kazı kapasiteleri oldukça büyük boyutlara ulaştı. Yükleyici-kamyon filolarının yerini; sürekli olarak hem kazan hem de yükleyen tek bir mekanizasyon ünitesi aldı; örneğin, teker kepçe-ekskavatörler 5000 t/h’lik bir hızla kazdığı kömürü bantlara aktarmaya başladılar. Yer altı maden işletmelerinde de benzer gelişmeler gözlendi ve kazı mekanizasyonun gelişimi sonucunda emeğin üretkenliği arttırıldı. 80’li yılların ortasında ortaya çıkan ekonomik gerilemeye ek olarak; madencilik sektörünün özyapısal karakterlerinden kaynaklanan kriz etkenlerinin en önemlilerinden biri de, dünya çapında yaygın ölçekte gelişen devridaim (recycling) eğilimlerinin etkisi olmuştur. Sanayi devriminden bu yana, metropollerdeki tüketim ekonomisiyle körüklenen mal üretiminin büyük boyutlarda hurda yığınları oluşturması nedeniyle, sözkonusu ülkelerin izabe işkollarında, hurdaların yeniden değerlendirilmesi yöntemleri geliştirildi. Sonuçta, başta demir-çelik ve baz metallerin üretimiyle uğraşan işkollarındaki talep gerileyerek, maden yataklarından yapılan üretim düştü. Örneğin, ABD’nin günümüzdeki alüminyum üretiminin yarısı, maden cevherinin işlenmesi yerine, bira veya kola kutuları gibi hurdaların devridaimiyle ikincil olarak gerçekleştirilmektedir |