|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
30-10-2009, 10:00 | #1 | ||
Gogo Üyelik tarihi: Aug 2007 Yaş: 39
Mesajlar: 5.649
Tecrübe Puanı: 41 |
Tribündeki densizin maç başlamadan attığı madeni para, ısınmakta olan yardımcı hakem Tarık Ongun’un başını değil de top toplayıcı çocuğun kafasını yarsa idi! Bu denli gündem olur muydu? Ne gündemi, haberimiz olmazdı! O olayı herhangi bir insana zarar verdiğinde de gündem yaptığımız zaman bizim hakemimiz de yardımcısının kafasını yardıklarında maçı başlatmaz! Bir yandan da o densiz bulunur, yaptığına pişman edilir! Şimdi o onursuz utanmaz karnını kaşırken kulübü F.Bahçe ceza çekecek! Günümüzün yorumcusu eski hakemler, atılan madde, asıl atılış amacına uygun biçimde bir futbolcuya gelseydi, bu denli ateşli tepki vermezlerdi. Yaptıkları, biz spor yazarlarının, bir kulüp başkanı meslektaşımızı tartakladığı zaman dozu daha yüksek tepki verişimize benziyor. Sorunumuz, ‘fikri savunmayı’ bilememekte. Taşın atılmasına, isabet edenin kimliğine ya da yarattığı olaya göre değer biçiliyor! Oysa öncelikli değer ‘Tribünden bir insana bir şey atmanın yanlış olduğu fikrine’ sahip olmakta. Hakem bu bilinci taşıdığında toplumu ve dolayısıyla onu oluşturan bireyi (kim olursa olsun) koruyarak sorunu çözer. Hakem Bünyamin Gezer, Tarık Ongun “Ben iyiyim” dediği için maçı oynatırken durumu fiziksel ele aldı; ahlaksal, düşünsel, toplumsal boyutunu kaçırdı ve yardımcısının başına gelene tepki vermemiş oldu! Olayın insansal anlamını yakalayamadı. Belki yakaladı, bir düşüncesi oluştu, ama o düşüncesi de özgür değildi! Bir şeylerin, belki korkuların belki önyargıların belki ufuksuzluğun baskısı altındaydı! Oysa yapacağı, yardımcısına “Sen bedensel olarak iyisin, ama olayın yapısı çirkin” demesi durumu toplumsal değerlendirmesi ve kararını buna göre vermesi gerekirdi. Bir şey daha var: Hakemin değerlendirmesine bırakılmış, her zaman başa gelmeyen olaylara karşı herkesten en yerinde ve çoğunlukça ‘doğru’ sayılan kararlar beklenemez. Kuralları düzenleyenlerin yeni olaylardan esinlenerek yol gösterici ipuçlarını hakemlerin önüne yazılı koymaları gerekir. Ki hakem onun üzerinden yürüyerek kararını versin. Hakemler şimdi bunu bekliyor. Bir fikri, görüşü kürsüden söylemek başkadır, onu kâğıda döküp rehber olarak hakemin önüne yazılı koymak başka. Güven Taner | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |