|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
28-12-2009, 19:48 | #1 | ||
Moderator Üyelik tarihi: Aug 2006 Yaş: 39
Mesajlar: 6.655
Tecrübe Puanı: 25 |
Geçen sezonun çifte kupalı şampiyonu bu seneye iyi başlayamadı.Buna etken olarak daha önce de değindiğimiz gibi yanlış transfer politikaları,yönetimsel eksiklik,ve yeni sezondaki sistemin oyunculara bol gelmesi etki etti.Özellikle bu sezonda alınan oyuncuların da verimsizliği ardı ardına beklenmedik sonuçları getirdi. Oysa lig bitişinde taraftarlarıyla futbolcularıyla, yönetimiyle, teknik ekibiyle bir bütün olmuştu Beşiktaş fakat alınan kötü sonuçlar bir anda rüzgarın ters esmesine sebep oldu. Ligin belli periyodunda ciddi bir performans sergilemese de aldığı sonuçların etkisiyle olumlu bir hava yakaladı Kartal’ım.Şimdi takımdaki oyuncuların performanslarını inceleyerek birlikte bir analiz yapalım. Rüştü Reçber: Geçen sezonda gelen şampiyonlukta pay sahibidir Rüştü.Bunu inkar edemeyiz ama bu sezon inişli çıkışlı performansı nedeniyle taraftarlardan tepki aldı.Kalitesine,geçmişine yakışmayacak hataları sıkça yaşayarak geçen sezonun etkisinden çıkamadığı gözlemlendi.Son dönemde ardı ardına gelen sakatlıklar futbola konsantre olmasına engel oldu. Hakan Arıkan: Beşiktaş’ın sakatlıktan yana dertli diğer ismi de Hakan. Rüştü’ye alternatif olarak her zaman kulübede bekleyen görev verildiğinde bazen kötü goller de yese elinden geleni yapan bir isim. Son yaşadığı sakatlık ve iyileşme süreci onun kaleye geçmesine mani oldu. Kısa sürede sahalara dönmesi beklenirken bence sağlık kurulunun özensizliği nedeniyle dönüşü daha da uzadı. Sakatlık belasından kurtulsa formsuz Rüştü’den kaleyi devralır. Korcan Çelikay: Bu sene kaleden yana sıkıntı yaşayan en büyük takım Beşiktaş. İki as kalecisi sakatlıklarla boğuşurken Bursa maçının yarısında kaleyi devralan Korcan ilk maçında gol yemesine rağmen taraftarın desteğini aldı.Genç olması onun avantajı ve Hakan ve Rüştü ağabeyleri yokken kalede ona çok iş düşeceğe benziyor.Kendisini gösterebilmesi için iyi bir fırsat var elinde. İbrahim Kaş: İspanya’ya gönderilirken ardına bakarak gitmesine rağmen dönüşü kısa sürdü. Bir sezonluk ayrılığın ardından geldiği eski takımında sağ bek ve orta ikilide görev alması onun çok yönlü bir oyuncu olduğunu belgeledi fakat yaptığı kademe hatalarıyla ah dedirtti çoğu zaman.Hücuma destek vermekte yetersiz kaldı.Hücum yönünü geliştirmeli.Tercihim İspanya’da kendisini kanıtlaması. İbrahim Toraman : Takımın her zaman askeri. Nerede ne zaman görev verilirse layıkıyla yerine getirmeye çalıştı. İlk yarı boyunca Denizli birçok mevkide denedi İbrahim’i ama bence son maçta sakatlanan Ferrari’nin yerinde bir süre oynar ve Milli Takım’da defansın ortasında denenmesi gereken ve belki de geç kalınan bir isim. İbrahim Üzülmez: Takımın ağabeyi konumunda. Çarşı’nın taktığı ‘’deli’’ lakabıyla yeri geldiğinde kızılan ve bazen kendisinden beklenmedik performanslar ortaya koyan bir isim. Artık yaşının da etkisiyle eskisi kadar verimli değil. Sezon başında mevkisindeki diğer isim İsmail Köybaşı kendisini zorladı. Belki sezon sonunda ya da en fazla bir sene sonrasında sahalara veda edebilir. Rıdvan Şimşek: Mustafa Denizli’nin şans vermediği isimlerden. Yaşının genç olması avantajı. Beşiktaş’ın geleceği olarak takıma dahil edildi ama takımdaki tecrübelilerden ve kendisinin yaşadığı sakatlıklardan sonra bir türlü forma giremedi. Erhan Güven: Takıma sağ bek mevkisine ek kuvvet olarak alındı.Beşiktaş’a gelmesinde ana etken geçen sene Ankaraspor’da ortaya koyduğu etkili oyundu.O da Mustafa Denizli’nin şans tanımadığı isimlerden.Gelecekte kendisinden yararlanılacağı kanaatim. Matteo Ferrari: Beşiktaş’ın bu seneki en iyi transferi.Gerek profesyonelliği gerek takıma katkısı gerek performansı düşünüldüğünde takımın kötü performansına rağmen ‘’taş gibi ‘’ duruşuyla beğeni kazandı.Takımın az gol yemesindeki en büyük etkenlerden biri.Ligin sonunda yaşadığı sakatlık nedeniyle uzun bir süre yüzünde maskeyle oynaması gerekecek fakat şu bir gerçek :’’Takımın ona ihtiyacı var.’’ İsmail Köybaşı: Takıma gelmesi olay oldu.Ödenen yüksek paraların altında ezileceği söylendi fakat İsmail sergilediği oyunla tüm eleştirmenleri haksız çıkardı ve görevini yaptı.Bence tek eksiği biraz daha savunma yönünü geliştirmesi.Genç yaşı avantajı.Kritik zamanlarda attığı sert ve isabetli şutları tehlikeli.İkinci yarı daha iyi olacaktır. Tomas Sivok: Geçen sezonki performansından bir şey kaybetmişe benzemiyor. Yeni transfer Ferrari’yle birlikte iyi bir ikili oldu ve defansın ortasında kemikleştiler. Takımın az gol yemesindeki en büyük ikinci etken. Tercihe bağlı olarak defansif orta saha da oynayabilme yeteneği onun takımın jokeri olmasını sağladı. Erkan Zengin: Adapte sorunu yaşadı ve Denizli’den yeteri derecede şans bulamadı. Erkan 1.5 senedir takımda fakat oynadığı maç sayısı neredeyse yok denecek kadar az. Denizli’nin hazırlık maçlarında bile şans vermediği isimle devre arasında ya da en geç sezon sonunda yollar ayrılacağa benziyor. Rodrigo Tabata: Takımın 10.5 numarası fakat sergilediği oyunla 0.5 numara bile değil. Transferin son güne bırakılması, yüksek maliyeti ve maçlarda ortaya koyduğu düşük performansı nedeniyle herkesin tepkisine yol açtı. Denizli’nin kendisini son maçlardaki eksikliklere rağmen ilk 11’de düşünmediği açık.Devre arası kiralanması gündemde. Uğur İnceman: Uzun süredir takımda olmasına rağmen istenen patlamayı yapamaması nedeniyle sıkıntılı. Oynadığı maçlarda verimsiz ve göze hoş gelmeyen oyunu nedeniyle tepki çekti.İlk yarıdaki maçlarda gereksiz yere yaptığı paslarla taraftardan geçer not alamadı.Orta sahadaki alternatiflerinin yabancı olmasının kurbanı. Matias Delgado: Delgado takımın kötü gidişi nedeniyle ikinci yarıda üstün bir performans beklenen oyuncuların başında. Yaşadığı sakatlık nedeniyle uzun süredir takımdan ayrı olması dezavantajı. Geçmişte oynadığı maçlarda saçbaş yoldurmasına rağmen bu sene Denizli kendisinden verim almakta kararlı gibi görünüyor. Yabancı kontenjanındaki fazlalık nedeniyle yapmış olduğu davranış takdir kazandı. Hazır gelmesi halinde belki kıpırtı olur takım içinde fakat bana göre Delgado bal yapmayan bir arı. Rodrigo Tello: Geçen sezon gelen şampiyonluğun mimarlarından Tello’da da bu sene gözle görülür bir düşüş söz konusu. Bunda en büyük faktör sanırım sezon başında yapılan transferlere verilen yüksek paralar. Kendisinin takıma katkısı genel manada vasattı ilk yarı. İyi bir Tello gerçekten takıma yararlı olur ama yabancı kontenjanı nedeniyle sıkıntı yaşanabilir. Yusuf Şimşek: O da takımın etkisizlerinden. İleri uca destek verememesi nedeniyle takım gol atmakta sıkıntı yaşadı. Zor zamanlarda anahtar rolüyle tanınan ve rakip oyuncuların karşısında durmakta zorlandığı Yusuf’un yerinde yeller esiyor. Takımın kötü gidişine o da ayak uydurmuşa benziyor. İkinci yarıda eski Yusuf’tan esintiler görebilir miyiz acaba? Fabian Ernst: Takımın vazgeçilmezi. Taraftarın ‘’üstün Alman teknolojisi’’ lakabını taktığı Ernst orta sahadaki çalışkanlığıyla tam not aldı. Disiplinli ve ne yaptığını bilen oyunuyla takdir kazanan Ernst tam kısa sürede adına besteler yapılan bir oyuncu. Son maçlarda takımın gol bölgelerinde yaşadığı sıkıntıya da çare olmak isterken ortaya koyduğu performans düşse de ikinci yarı takımın en büyük artısı olacak. Michael Fink: Mustafa Hoca’nın ilk maçlarda pek şans tanımadığı Fink gösterdiği performansla orta sahada vatandaşı Ernst’le iyi bir ikili oluşturdu. Birbirlerinin açıklarını iyi kapatan iki oyuncuyla birlikte defanstaki Sivok-Ferrari dörtlüsü Denizli’nin vazgeçilmezleri oldular. İkinci yarıda da göstereceği aynı performansıyla orta sahanın iki ismi hazırdır. Ekrem Dağ: Takımın diğer formsuz isimi. Birden fazla mevkide görev alması onun en büyük artısı ve hızı nedeniyle takımda yer alıyor. Yapmak isteyip de yapamadığı birçok şey var. Bir süre kendisinin her maçta farklı mevkide oynaması taraftarların başını döndürse de iyi niyetinden kimsenin şüphesi yok. İkinci yarıda kendisinden daha fazla verim alınmalı. Serdar Özkan: Serdar takımın öz evladı fakat senelerdir oyununun üzerine bir arpa boyu bile koyamaması onu ilk 11’den uzak tutuyor.Manchester United maçında kaçırdığı pozisyon gerçekten onun için bir fırsattı.Bilindik çok koşan fakat etkisiz oyunu taraftarların bir kısmından tepki çekmeye devam ediyor.Denizli’nin ilk tercihleri arasında değil.Bence şansını farklı bir kulüpte değerlendirmeli. Nihat Kahveci: Takımın diğer öz evladı fakat görüldü ki eski Nihat’tan eser yok.Yaşadığı uzun süreli sakatlıklar ve formsuz geçen sıkıntılı bir sürecin ardından Yıldırım Demirören’in geri dönüş çağrısını yanıtsız bırakmayarak sezon başında alkış aldı ancak bu sakatlıkların etkisinden kurtulamadığı her oynadığı maçta kendisini gösterdi. Sezon başında askerliği,sakatlığı derken kamp dönemini kaçırması gol yollarında etkisiz kıldı Nihat’ı.Denizli’nin ise onu kazanabilmek adına ilk 11 başlatmasında ısrarcı olması taraftarların İnönü’de öz evladına ‘’yuh’’ çekmesine neden oldu. Mert Nobre: Takımın en pahalı gol atamayan forveti. Son golünü bir sene önce attıktan sonra son maçlarda bir gol atan Nobre’nin düşük performansının nedeni anlaşılamıyor. Takım içinde kaptanlık pazubandını takan ismin böyle bir oyun oynaması yoğun tepki çekiyor. Denizli’nin en kısa sürede ileri uçtaki bu duruma el atması gerekli. Aksi halde ikinci yarıda da taraftarlar çok ah çekeceğe benziyor. Rogerio Bobo: Gidecek mi, kalacak mı tartışmaları sezon başında çok yapıldı O’nun için. Kafasını transfere vermesi nedeniyle sıkıntılı bir süreç yaşadı. Bobo’nun yapısında sezona hızlı başlamak yoktur,geç açılır ve son maçlara doğru gollerini atmaya başladı ve şuan takımın 6 golle en fazla gol atan oyuncusu.Gol sayısını arttırması gerek en kısa sürede.İyi bir Bobo’nun takıma katkısı tartışılmaz. Filip Holosko: Yaşadığı sakatlık büyük bir sıkıntı oldu onun için. Şampiyonluğun geldiği bir sezonun ardından Holosko’dan iyi bir performans bekleniyordu fakat sakatlık belası yakasını bırakmadı. Şuan ki gol sıkıntısına çare olabilirdi. Kısa sürede tekrar sahalara dönmesi kendisi adına tek temenni. Batuhan Karadeniz: Takımın gol yollarında yaşadığı sıkıntılar ve sakatlıklardan sonra Batuhan’a iyi bir fırsat doğmuştu fakat ihtiyaç anında bir bakıldı ki Batuhan kayıplarda. Aldığı kilolar nedeniyle eleştirilen ve sahada değil saha dışında çok fazla konuşulan Batuhan’ın Mustafa Denizli’yle de yıldızı barışmadı. Deplasmandaki Manchester United maçında oyuna girdikten kısa süre sonra gördüğü sarı kart bu takımda daha oynayamayacağının göstergesi. Çalışmalı, çalışmalı ve sadece çalışmalı. Sonuç: Beşiktaş çok zor gol yiyen bir takım. Lig standartlarında Beşiktaş’a gol atabilecek bir takım yok denecek kadar az diyebiliriz fakat hepimizin de bildiği bir gerçek var ki ‘’maçlar gol atılmadan kazanılmaz.’’Anlam veremediğim nokta şu ki : Yıllardır Türk futboluna damga vurmuş bir teknik direktör olan Mustafa Denizli’nin ortaya çıkardığı ‘’hücum futbolu ve yediğinden fazlasını atarsan kazanırsın’’ mantığının geldiği son noktadır. Özellikle Beşiktaş’taki oyun anlayışı bu tarzının çok değiştiğinin bir göstergesi. Sözün kısası umarım Beşiktaş’ın gol sorununa çözüm ikinci yarıda bulunur ve bu çözüm takımın gol yememe alışkanlığını kaybetmesine neden olmaz. Doğan DURSUN/Besiktashaber.NET
__________________ '' BİR DERDİM VAR. BİN DERMANA DEĞİŞMEM ASLA !!! '' | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |