![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
![]() | #1 | ||
Gogo ![]() Üyelik tarihi: Aug 2007 Yaş: 41
Mesajlar: 5.649
Tecrübe Puanı: 42 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Beşiktaş, Gençlerbirliği’ne 4 gol atarken bile belli etmişti. Fiziksel gücünde düşme vardı. O maçta yapılan hamle, rakibin giderek yorulmasından ötürü yarar sağlamıştı. Ayrıca o gün takımın kazanma isteği yüksekti. Gaziantep’te fiziksel yeterlik de isteklilik de göçmüştü. Futbolcuda maçı kazanmakla neleri kazanacağının bilinci gözlemlenmiyordu. Operasyon geçirip, iyileşme döneminde olan sanki hoca değil de tüm takımdı! Geçen hafta, lig yarışının rakamlarına bakarak şöyle bir olasılık doğduğunu ortaya atmıştım: 15 maçını kazan şampiyon ol! Evet, umut var ise onun peşinden gitmek gerekir. Ne var ki Antep’teki isteksizliğe bakarak bunu savunmak bugün içimden gelmiyor. Çünkü umudun içini doldurmayı bilmek gerekir. Kuru umut seni ancak hayal âleminde tutar. Beşiktaş’ın çok gol yemeye başlamasının temel nedeni Ferrari’nin yokluğu değil yalnızca, işte bu fiziksel düşüş! Sivok’un, Toraman’ın, Ekrem’in, Holosko’nun... Hatta Ernst, Fink ve Bobo’nun verim dalgalanmasına düşmelerini öncelikle fizik güç yitimine bağlamak gerekir. İsteksizliği getiren en önemli öğe de bu güçsüzlüğün yarattığı güvensizliktir. Güven Taner | ||
![]() | ![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |