Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Tarih

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 25-01-2007, 14:48   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Atatürk ve Milli Eğitim

Atatürk ve Milli Eğitim
Büyük Önder Atatürk, eğitim konusunda da büyük ve köklü değişimler öngörmüştür. Bu değişim, eski düzenin köhnemiş, çağdışı, hurafelere dayanan eğitim sistemini; modern, ilmi, akılcı bir eğitim sistemine dönüştürmeyi amaçlamıştır. Kurtuluş Savaşı'nı takip eden dönemde, halkın okuma-yazma oranı %4'ten daha azdır. Kazanılan bağımsızlığı devam ettirebilmek ve medenileşmek için, kültürlü bir halka ve eğitimli kadrolara ihtiyaç vardır. Osmanlı İmparatorluğu'ndan miras kalan, çağın icaplarına uyum sağlayamamış eğitim kurumlarıyla bu kültür hamlesi sağlanamayacaktır. Halkın bir an önce hızlı bir şekilde eğitilmesi ve cehaletten kurtarılması için gerekli çalışmalara başlanmalıydı.
Bu amaçla kısa vadede, milletin okuma yazma seviyesini yükseltmeye yönelik çalışmalar yapılmıştır. Öncelikli olarak, ülkenin asıl unsuru olan köylü topluluğunun, eğitimden uzak bırakılmasıyla oluşan cehaleti yok edip okuma yazma seviyesini yükseltmek için programlar hazırlanması; eğitim için lüzumlu olan ilk bilgilerin verilmesi ülke gelişimini karşılayacak ara eleman ihtiyacı için eğitim kurumlarının kurulması esas alınmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde de, maarife önem verilmiş; eğitim seviyesinin yükseltilmesi için zamanın hükümetlerince alınan tedbirler, ya doğu, ya da batı eğitim sistemlerinin tatbiki esas alındığı için, başarılı olunamamıştır. Oysa Mustafa Kemal Atatürk, her alan gibi eğitimin de milli olması gerekliliği üzerinde durarak, Türk'ün karakterine uygun, zamanın icaplarıyla şekillenmiş bir milli eğitim programının hazırlanmasıyla işe başlamıştır.
Osmanlı İmparatorluğu'ndan miras alınan maarif sisteminde, eğitim ve öğretim, medreseler ve mahalli mektepler, askeri okullar, yabancı okullar ve bakanlık okulları arasında bölünmüştü. Bu karmaşık durum içerisinde, Mustafa Kemal'in şu sözleri Türk halkı için bir parola olmuştur:
"Dünyada herşey için, maddiyat için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir."
Atatürk, milli eğitimin nasıl bir nitelik taşıması gerektiğini de şu sözleriyle belirtmiştir:
"Bir milli eğitim programından bahsederken, eski devrin hurafelerinden ve fıtri niteliklerimizle hiç de münasebeti olmayan yabancı fikirlerden, doğudan ve batıdan gelebilen bütün tesirlerden tamamen uzak, milli ve tarihi seciyemize uygun bir kültür kastediyorum."
"Hükümetin en feyizli ve en mühim vazifesi maarif işleridir. Bu işlerde muvaffak olabilmek için öyle bir program takip etmeye mecburuz ki program milletimizin bugünkü haliyle, sosyal, hayati ihtiyacıyla, çevrenin şartları ve asrın icaplarıyla tamamen mütenasip ve uygun olsun. Bunun için muazzam ve fakat hayali ve güç anlaşılır mütalaalardan tamamen vazgeçerek hakikati gören gözlerle bakmak ve el ile temas eylemek lazımdır...
Asırlardan beri milletimizi idare eden hükümetler maarifi genelleştirme arzusunu göstere gelmişlerdir. Ancak bu arzularına ulaşmak için doğuyu ve batıyı taklitten kurtulamadıklarından netice milletin bilgisizlikten kurtulamaması sonucuna varmıştır. Bu hazin hakikat karşısında, bizim takibe mecbur olduğumuz maarif siyasetimizin esas hatları şöyle olmalıdır:
Demiştim ki; bu memleketin ilk sahibi ve topluluğumuzun esas unsuru köylüdür. İşte bu köylüdür ki bugüne kadar maarif nurundan mahrum bırakılmıştır. Binaenaleyh, bizim takip edeceğimiz maarif siyasetinin temeli evvela mevcut cehaleti yok etmektir. Teferruata girmekten sakınarak, bu fikrimi birkaç kelime ile açıklamak için diyebilirim ki mutlaka umum köylüye okumak, yazmak ve vatanını, milletini, dinini, dünyasını tanıtacak kadar coğrafi, tarihi, dini ve ahlaki malumat vermek ve dört işlemi öğretmek maarif programımızın ilk hedefidir...Bir taraftan bilgisizliği yok etmeye uğraşırken bir taraftan da memleket evladının sosyal ve iktisadi hayatta fiilen etkili ve faydalı kılabilmek için zorunlu olan iptidai bilgileri pratik bir tarzda vermek maarif yönetimimizin esasını teşkil etmektedir."
  Alıntı ile Cevapla
Alt 25-01-2007, 14:49   #2
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bu ifadelerde de görüldüğü gibi Atatürk, çağını aşan bir eğitim anlayışına sahiptir. Ezberden uzak olan, gereksiz bilgileri içermeyen, faydalı ve pratik bilgilerle çağdaş bireyler yetiştirmeyi amaçlayan bu anlayış; günümüzün modern eğitim uygulamalarıyla örtüşmektedir. Ancak bu eğitim hamlesini gerçekleştirmek o kadar kolay olmamıştır. Dağınık eğitim yapılanmasını tek bir çatı altında toplamak, müfredat hazırlamak, dil problemini çözmek, okul inşa etmek gibi büyük sorunlar kısa sürede, kademeli olarak çözülmüştür. Büyük Önder, eğitimde yapılan büyük devrimin ilk hamlesi olarak eğitimde birliği sağlayacak kanunun hazırlanmasını sağlamıştır.
Tevhid-i Tedrisat Kanunu
Tevhid-i Tedrisat Kanunu, medrese-okul kurumlarıyla ikiye bölünmüş olan eğitim sistemini tek bir çatı altında toplamak ve bir müfredat birliği sağlamak amacını taşıyordu. Kuruldukları dönemden itibaren önemli bir görevi yerine getiren medreseler, özellikle son dönemlerde, ehil olmayan kişilerin eline geçmiş, esas amaçları ilim olmayan kişiler tarafından farklı amaçlar için kullanılır olmuşlardır.
Kendilerini İslam dininin arkasına gizleyerek karanlık amaçlar güden bu kişiler, bu kurumları da hedef haline getirmişlerdir. Halbuki medreselerin kuruluş amacı aydın, bilim adamı yetiştirmek olmuştur. Nitekim bu kurumlardan Zembilli Ali Efendi, Ali Kuşçu, Hoca Paşa gibi tanınmış bilim adamları çıkmıştır. 18.yy'da başlayan bozulma sonucunda, medreseler işlevini ve niteliğini kaybetmeye başlamıştır. Atatürk, bu kurumların, aydınlık nesiller yetiştirme ülküsünden uzaklaştıklarını görmüş ve bu kanunla, eğitim üzerinde bir denetim mekanizması kurulmasını sağlamıştır.
Mustafa Kemal, bu konudaki düşüncelerini 3 Şubat 1923'teki İzmir Nutku'nda şu ifadeleriyle açıklamıştır:
"Bizde en ziyade göze çarpan bir nokta vardır ki o da herkesin bu gibi meselelere temastan içtinabıdır (kaçınmalarıdır). Medreseler ne olacak? Evkaf ne olacak? Dediğimiz zaman derhal bir mukavemete maruz kalırsınız. Bu mukavemeti yapanların ne hak ve salahiyetle yaptıklarını sormak lazımdır.
Bizim dinimiz en makul ve en tabii bir dindir. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa tetabuk(uygun olması) etmesi lazımdır... Milletimizin, memleketimizin irfan yurtları bir olmalıdır. Bütün memleket evladı kadın ve erkek aynı surette oradan çıkmalıdır."
Tevhid-i Tedrisat Kanunu, 3 Mart 1924 tarihinde, bu mantık çerçevesinde kabul edilmiş, laik bir eğitim sistemine geçilmesiyle, medreselerin görevi sona ermiştir. 3 Mart 1924 tarihli, Şer'iye ve Evkaf Vekaletleri'nin kaldırılmasına dair kanunla da, okul ve medreselere ayrılan bütçe, Milli Eğitim Bakanlığı'na devredilmiştir. Bu çerçevede, eğitim birliği sağlanmış, okulların idaresi, müfredatı ve denetimi tek bir bakanlığın kontrolüne geçmiştir. 2 Mart 1926'da, "Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun" düzenlenmiş, böylece devletin izni olmadan hiçbir okulun açılmayacağı kanunla belirlenmiştir. Aynı kanunla okullarda okutulacak derslerin konuları belirlenmiş, zamanın icaplarına uymayan dersler, müfredat programlarından çıkarılmıştır.
Atatürk, başlattığı büyük eğitim seferberliğiyle, her türlü imkanı kullanarak halkın cehaleti yenmesi için uğraşmıştır. Yeni kadrolar, kurslar, yeni okullar ve dersliklerle devam eden eğitim seferberliği, kısa sürede olumlu sonuçlar vermiştir. Okuma yazma oranı artmış, cahillik sebebiyle okula yollanmayan kız öğrenciler eğitilmeye başlanmış, üniversiteye giden öğrenci sayısı büyük bir artış göstermiştir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 25-01-2007, 14:49   #3
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Sonuç olarak, eğitimde yapılan büyük devrim sayesinde, modern, aydın fertler yetiştirmenin yolu açılmış, vatandaşların büyük bir bölümüne okuma-yazma ve temel eğitim verilmesi sağlanmış, ekonomik alanda faydalı olacak bilgiler öğretilmiştir.
Harf İnkılabı
Bu eğitim hamlesinin önemli bir aşaması da harf inkılabıdır. Bu inkılapla, Arap alfabesi terk edilmiş ve Batı medeniyetine açılımı sağlayan Latin harfleri kullanılmaya başlanmıştır.
Arap alfabesi, yüzyıllardır kullanılmasına rağmen, Türk dilinin tam olarak ifade edilmesinde yeterli olmamaktaydı. Örneğin, Türkçede sekiz sesli harf varken bu sayı Arapçada üçtür.
Türkçenin, Latin harfleriyle yazılması için çeşitli girişimler başlatılmışsa da bu çabalar, tepkiler yüzünden yarıda kalmıştır. II. Meşrutiyet'den sonraki ciddi çalışmalar, Atatürk tarafından esas anlamıyla hayata geçirilmiştir.
Harf devrimine ilk olarak, 1923'teki İzmir İktisat Kongresi'nde temas edilmiş, Mustafa Kemal'in direktifleriyle 1927 yılından itibaren ciddi bir hazırlık dönemi başlamıştır. Atatürk, 9 Ağustos 1928'de, yeni Türk harflerinin kabul edileceğini açıklamıştır. Bu konuda: "Vatandaşlar, yeni Türk harflerini çabuk öğreniniz... Bütün millete, köylüye, çobana, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu bir yurtseverlik ve milliyetçilik görevi biliniz", diyen Mustafa Kemal, sözlerine şöyle devam etmiştir:
"Bu vazifeyi yaparken düşününüz ki, bir milletin, bir heyet-i içtimaiyenin yüzde onu, yirmisi okuma yazma bilir, yüzde sekseni, doksanı bilmezse bu ayıptır. Bundan insan olanların utanması lazımdır. Bu millet utanmak için yaratılmış bir millet değildir. İftihar etmek için yaratılmış, tarihini iftiharla doldurmuş bir millettir. Fakat milletin yüzde sekseni okuma yazma bilmiyorsa, bu hata bizim değildir. Türk'ün seciyesini anlamayarak kafasını bir takım zincirlerle saranlarındır.
Artık mazinin hatalarını kökünden temizlemek zamanındayız. Hataları tashih edeceğiz. Bu hataların tashih olunmasında bütün vatandaşların faaliyetini isterim. En nihayet bir sene içinde bütün Türk heyet-i içtimaiyesi yeni harfleri öğrenecektir. Milletimiz yazısıyla, kafasıyla, bütün medeni dünyanın yanında olduğunu gösterecektir."
Atatürk, harf devrimi konusundaki gelişmeleri görmek için gezilere çıkmış, halkın yeni harfleri öğrenmesi için, bir öğretmen olarak onlara öncülük etmiş ve "Başöğretmen" olarak anılmıştır.
Yeni harflerin kullanımıyla ilgili yasa 3 Kasım 1928'de yürürlüğe girmiş, böylece Türkçe, Latin harfleriyle yazılmaya başlanmıştır. Atatürk, devrimin başarısını şu sözleriyle belirtmiştir:
"Arap harfleriyle hiç yazmak, okumak bilmeyenlerin Türk harfleriyle derhal ünsiyet etmiş olduklarını gördüm...Yüce Türk miletinin hayırlı olduğuna kanaat getirdiği bu yazı meselesinde bu kadar yüksek şuur ve intikal, bilhassa istical göstermekte olduğunu görmek benim için cidden büyük bir saadettir. Az zaman sonra, yeni Türk harfleriyle gözler kamaştırıcı Türk manevi inkişafını vasıl olabileceği kudret ve itibarın beynelmilel seviyesini gözlerini kapayarak şimdiden o kadar parlak görüyorum ki, bu manzara beni kendimden geçiriyor."
  Alıntı ile Cevapla
Alt 01-02-2007, 20:05   #4
ยŦยк
 
Constantin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

tşkler
Constantin Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-02-2007, 01:31   #5
Forumun Basketçisi
 
AyTeK54 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

teşekkürler...
__________________
вιzє єğℓєηмєуι уαηℓış öğяєттιℓєя çüηкü σηℓαя нιç "ραѕ¢αℓ ησυмα" ιℓє ∂ιѕ¢σуα gιтмє∂ιℓєя...
AyTeK54 Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 18:46 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580