![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
![]() | #1 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
|
EL-FARABİ: (870–950) Türk-İslam düşünürü, İslam disiplini içinde yetişmiş Türk düşünürlerinin en büyüğüdür. Aristoteles mantığına dayanan usçu bir metafizik oluşturmuştur. Amacı, Aristoteles'i, biraz da Plotinos'un yardımıyla, İslam diniyle uzlaştırmaktı. Bununla da yetinmemiş, İslam dinini de bilimle uzlaştırmaya çalışmıştır. İbni Sina ve İbni Rüşd, onun manevi öğrencileridir, ama Farabi'nin ünü onlar kadar yayılamamıştır. Farabi'nin felsefesi özetle şudur: İslam felsefesine zihinciliği getirmekle kalmamış, bu felsefenin ilk kez kapılarını açan da kendisi olmuştur. O, metafiziğe mantık yoluyla ulaşmış, İslam diniyle felsefe arasında sıkı bir ilişki kurmuştur. Farabi "Hiç bir şey kendi kendisinin nedeni olamaz. Çünkü nedenin kendisi, oluşandan öncedir." "Hiç bir şey kendiliğinden yok olmaz, böyle olsaydı, var olmazdı." "Erdemlerin en büyüğü bilimdir." "İnsan, bazen bir tesadüfle güzel işler yapar. Bazen de bu güzel işleri isteyerek değil, herhangi bir baskı altında yapmış olur. Böyle yapılan işler, mutluluk getirmez." El-Farabi'nin Hayatı, Felsefi ve Sosyo-Politik Görüşleri:Farabi ses olayını ilk defa fiziki yönden açıklayan felsefeci ve musiki üstadı. İsmi, Muhammed bin Turhan bin Uzluğ bin Turhan et-Türkî el-Farabi olup, künyesi Ebu Nasr'dır. Yaklaşık olarak 873 (H.259) senesinde Türkistan'ın Farab şehrinde doğdu. Doğduğu yere nisbetle Farabi denildi. Aslen Türk olup, babası, orduda kumandandı. Batı felsefe aleminde Alfarabius adı ile bilinir. İlk tahsilini Farab'da gördü. Babasının tavsiyesi ile Bağdat'a ilim öğrenmeye gitti. Burada Hıristiyan filozof Ebu Bişr Metta bin Yunus'tan felsefe alanında ders aldı. Bu arada; Arapça, Farsça, Grekçe ve Latinceyi çok iyi derecede öğrenerek, Aristo ve Eflatun'un eserlerini defalarca okudu. Derinden derine bunların tesiri altına girdi. Ebu Bekr Serrac'dan gramer ve mantık okudu. Daha sonra kendini tamamen felsefeye verdi ve Yuhanna bin Haylan’la birlikte çalıştı. Bir ara Şam'a ve Mısır'a gitti. 941 senesinde Haleb'e giden Farabi, orada hüküm süren Hamdanoğullarından Seyfüddevle Ali adlı Türk beyini tesiri altına aldı ve himaye görerek Haleb'e yerleşti. Vaktini felsefi düşüncelerini kaleme almakla geçirdi. Kitaplarını Arapça yazdı. | ||
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |