|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
12-02-2007, 11:55 | #1 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
|
TARİH Eski Mısır yaklaşık üç binyıl varlığını sürdürdükten sonra, İ.S. 395'te Bizans egemenliği altına girerek Hıristiyanlığı yada Kıptiliği benimsedi ama Hıristiyanlar ve Araplar, bu son derece gelişmiş uygarlığın izlerini silemediler. İ.S.VI. yy'da imparator İustinianos, Philai'deki İsis Tapınağı'nı (Hıristiyan mısır'daki son pagan merkezi) kapattırınca, dünyanın en eski uyarlığı sayılan bu uygarlığın üstüne bütün kapılar kapanmış oldu. Daha sonra Fransız Jean-François Champollion'un hiyeroglif yazılarını incelemesi ve dolayısıyla o tarihe kadar karanlıkta kalmış birçok soruya ışık tutması sonucunda Eski Mısır uygarlığıyla ilgili pek çok şey öğrenildi. XIX. yy'a kadar, Mısır tarihi Eski Yunan yazarlarının, özellikle de Herodotos, Sicilyalı Diodoros ve Stranbon'un yazdıklarından öğreniliyordu; ayrıca Mısırlı rahip Manethon'un Aigyptiake adlı yapıtından da yararlanılıyordu; Manethon bir Mısır tarihi yazmaya girişmiş ve Mısır firavunlarını 31 sülalede toplayarak bir firavunlar listesi yapmaya çalışmıştır.Bu bölümleme modern bilinler tarafından her zaman kullanılmıştır.Günümüzde Eski Mısır bilimi (ejiptoloji) henüz çok yeni bir bilim dalıdır, ama incelediği yazıtlar ve arkeoloji gereçleri o kadar zengin ve o kadar çeşitlidir ki, daha şimdiden Tarihöncesi dönemden Hıristiyanlık dönemine kadar Eski Mısır uygarlığının ve tarihinin ana hatları çizilebilir, en özgün yanları belirtilebilir.İ.Ö. 3000'e doğru, Mısır'ın yazılı tarihinin başladığı sıralarda, uyarlığın bütün öğeleri bir araya toplanmıştı: Ülke Nil'in suladığı bir toprak şeridi üstüne kurulmuştu ve ırmağın taşkın sularıyla besleniyordu; güneş her gün ışıklarıyla çevreye iyilik saçıyor, Afrika kökenli beyaz halk sulama kanallarının bakımıyla uğraşıyor ve huzurunu sağlayan doğal öğelere tapıyordu.Mısır halkı daha tarihsel döneminin başlangıç yıllarında kendine özgü bir dinginlik edinmişti; bu durum biraz da siyasal sistem, dinsel özellikler, dil ve yazıyı koruma kaygısından kaynaklanıyordu.Eski Mısır yalnızca, şaşmaz ve düzenli bir firavunlar dizisi değil, ama eksiksiz bir uygarlığın serüveni görünümünü taşıyordu. | ||
|
12-02-2007, 11:56 | #2 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Eski Mısır'da hükümdar ve ülkenin mutlak efendisi. Eski Mısır dilindeki Per-aâ'dan gelen firavun sözcüğü, önceleri krallık sarayını belirtirken, XXII. Sülale döneminde (İ.Ö. 950-İ.Ö. 730) bu sarayın sahibi, yani Mısır kralı da bu adla anılmaya başlanmış, bu anlamıyla sözcük, ilk olarak ibraniler tarafından yaygın olarak kullanılmıştır ----------------------------- PİRAMİTLER Krallık ailesinin lahitlerini barındırmak amacıyla yapılan piramitler (Yunanlıların bir pasta adından esinlenerek verdikleri ad) Mısır'da çok eski tarihlerde ortaya çıktı ve Eski İmparatorluğun (III.-VI. sülale, İ.Ö. 2780-2380) belirgin anıtları olarak kaldı. Piramitlerin biçimi bir simgedir; Gerçekten de kenarları basamaklar halinde olduğunda piramitler ölü kralın ruhunun, babası Ra'ya yani, Güneş'e kavuştuğu merdiveni belirtir; daha sonraları kenarları düz yapılmaya başlandığında piramitlerin bulutların içinden geçerek eğimli biçimde düşen güneş ışınları demetinin taşlaşmış bir görüntüsünü simgelediği bilinir.Piramit ölü kral için yaptırılan mimari bütünün en önemli bütünüydü.Çevresinde anıtsal bir duvar vardı; yanındaysa ölü tapınakları yer alıyordu.Piramitlerin başlangıçta çok büyük olan boyutları Eski İmparatorluk döneminde yavaş yavaş küçüldü ve Orta İmparatorluk'ta belirli bir ölçüde kaldı.Yeni İmparatorluk dönemindeyse piramitler kral mezarı olarak ortadan kalktı. III. sülalenin kurucusu olan kral Zoser'in piramidi bilinen ilk piramittir.Kahire'nin 28 km güneyinde Sakkara yaylasında eski başkent Menfis (Memphis) yakınında yükselen bu piramit, firavunun emri üzerine mimar İmhotep tarafından gerçekleştirildi.İmhotep piramit biçimindeki ilk kral mezarını ortaya attı ve bu gelenek, firavunlara tanınan bir ayrıcalık olarak kaldı.Dört bir yanındaki altışar geniş taş basamağıyla dev bir merdiven gibi görünen Zoser piramidi 109m eninde 121m boyundaki dikdörtgen bir taban üstünde yükseliyordu (61m). | ||
12-02-2007, 11:56 | #3 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Piramidin altında, kayalar içine derin biçimde oyulmuş ve mavi fayans karolarla süslü ölü odaları bulunuyordu.Bu basamaklı piramit, 1600m uzunluğunda ve 10,5m yüksekliğinde görkemli bir duvarla kuşatılan on beş hektarlık merkezinde yer alır.Kralın bu "ebedi konutu"nda törenlerinin kutlanmasına yarayan çeşitli ek binalar da, günümüzde Mısır'ın en etkileyici arkeolojik sitelerinden biri olan bu anıtlar bütününün içinde yer alıyordu. Piramit yapımında bundan sonraki aşama Sakkara'nın 19 km güneyinde Medum sitesinde IV. Sülalenin ilk firavunu Snefru tarafından yürütüldü.Başlangıçta sekiz basamaklı olan mezar, basamakları doldurtarak tabandan tepeye kesiksiz eğim halinde yükselen dümdüz dört kenarı elde eden Snefru tarafından tam bir piramide dönüştürüldü.Snefru için, Sakkara yakınında Dahşur'da iki piramit daha dikildi | ||
12-02-2007, 11:56 | #4 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| AŞAĞIDA BİNLERCE OLARAK SAYILABİLECEK MISIR TANRILARININ EN GÜÇLÜLERİNDEN BİRKAÇ ÖRNEKLER VERDİM.İNANÇLARA GÖRE İLK TANRI 'ATUM'DUR VE BÜTÜN TANRILARIN BABASI SAYILIR. ATUM:İMPARATORLUK TANRISI ANUBİS:ÖLÜLER TANRISI SEKMET:SAVAŞ TANRISI HATOR:NEŞE VE AŞK TANRIÇASI HORUS:GÖK VE IŞIK TANRISI THOTH:İLİM TANRISI PTAH:SANATÇILARIN TANRISI OSİRİS:YERALTI VE ÖLÜLER TANRISI İSİS:BEREKET TANRIÇASI MAAT:ADALET TANRIÇASI RA:GÜNEŞ TANRISI SETH:ÇÖL TANRISI AMON:GÖK TANRISI ----------- PİRAMİT Piramitler denince çoğu insanın aklına Gize'deki üç büyük piramit gelir.Ancak Mısır'da çok daha fazla vardır.Bunlar da Piramit çağı diye adlandırılan Dördüncü sülaleden Altıncı sülaleye kadar olan zaman diliminde yapılmıştır. Üçüncü Sülale döneminde ilk basamaklı piramitler ortaya çıktı.Bunların şum zamana kadar korunanlarının en büyüğü Firavun Zoser'in Saqqara'da yaptırdığıdır.Bunun mimarının Zoser'in veziri,papaz İmhotep olduğu bilinmektedir.Daha sonra dördüncü sülaleden KralSnefru,basamakları terketmiş ve son piramit şeklini meydana getirmiştir.Yukarı Mısır'da iki büyük piramit inşaa etmiştir.Keops ise babasının yaptırdıklarının çok uzağında Gize'de bildiğimiz en büyük piramidi yaptırmıştır.Peki neden?Mezar hırsızlarından korumak için değil kuşkusuz.Çünkü piramitler hırsızları korkutacağına görkemi boyutlarıyla onları daha çok çekmiştir.Ayrıca dördüncü sülalenin piramitleri (Khufu,Khafra,Menkaura,Kızıl ve Çarpık Piramit)diğerlerinkinden çok daha sağlam ve büyükyürler ama diğer sülalelerin piramitlerinde birçok hiyeroglif olmasına rağmen onlarda hiç yoktur.Robert Bauval'a göre bunlar bir 'master plan'ın parçasıdır.Eski Mısırda Firavunların ölünce gökyüzünde yıldızlardan oluşan 'Duat' adlı bir bölgeye gideceğine inanılırdı.Bauval'da elindeki kanıtlarla Dördüncü Sülalenin Piramitlerinin bu bölgeyi yani 'Orion ve Hyades' takımyıldızlarının konumlarına göre yapıldığını öne sürmektedir. | ||
12-02-2007, 11:56 | #5 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Eski Mısır'da esas olarak çok tanrılı bir din vardı ve bu din binlerce yıl hüküm sürmüştü.Halk hükümdarları geçerken "Ey biz canlıların tanrısı, yaşa, varol !" diye tezahürat yapardı. Yani hükümdarlarına (Firavun) ilahlık atfetmek gibi çok yanlış bir inanca sahiplerdi. Firavun, Tanrı'nın oğlu veya doğrudan doğruya yeryüzünde yaşayan bir nevi tanrı gibi kabul ediliyordu. Firavunların saltanatı 3000 yıldan fazla sürdü ve bu arada otuz hükümdar sülalesi birbirini izledi. M.Ö. 1364 yılına gelindiğinde 18'inci sülaleden Ameophis IV (Akheneton) tahta çıktı. Bu sırada Mısırlılar başta Amon (Güneş Tanrısı) olmak üzere birçok tanrıya tapıyorlardı. Tahta çıktıktan 5 sene sonra 41 yaşında iken kendisinde çok büyük bir manevi değişiklik hasıl oldu. Tanrı'nın bir, isminin ise Aton olduğunu halkına ilan etti. Tapınaklardaki bütün putların kırılmasını, duvarlardaki tanrı (!) isimlerinin kazınmasını emretti. Ameophis (İmparatorluk tanrısı Amus razı olsun) olan adını Akheneton (Aton'un hadimi, yani hizmetkarı) olarak değiştirdi. Mısır'da o asırda halk tam 13 tanrıya inanıyordu. Akheneton'un inandığı ve halkının da inanmasını istediği tanrı, kendi ifadesine göre, yalnız Mısırlıların değil, bütün insanların, bütün kainatın tanrısı idi. Güneş'i, Ay'ı, yıldızları yaratan "O" idi. Akheneton, eski inancın baş şehri olan Teb şehrine karşılık yeni bir başkent kurdu ve adına "Aton'un ufku, Aton'un çevresi" anlamına gelen Akhetaton dedi. Ölünceye kadar bu şehirde yaşadı. | ||
12-02-2007, 11:57 | #6 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Akheneton'un bir şiiri Tanrı uludur, birdir, tektir. Ondan başkası yoktur. Bir tanedir, O'dur her varlığı yaratan Bir ruhtur Tanrı, görünmeyen bir ruh... Ta başlangıçta vardı Tanrı, Tek varlıktı o. Hiç birşey yokken o vardı. Herşeyi o yarattı (...) Ezelden beri süregelen varlığı, Ebediyete kadar sürecek, Gizlidir Tanrı, kimse görmemiştir onu. İnsanlara ve yarattıklarına sır kalır her zaman. Mısır'da adetler Eski Mısır'a yaşlı bir adam gençlerin bulunduğu bir yere gelince gençler oturdukları yerden kalkmak zorundaydılar. Erkekler sünnet oluyorlardı. Domuz eti yemek günahtı. Tapınağa girmeden önce el ve ayaklarla yüz belirli bir ritüele uygun olarak yıkanıyor, yani abdest alınıyordu. Cinsel ilişkiden sonra da mutlaka yıkanmak lüzumu vardı (gusül abdesti). Hz. Yusuf'un Akheneton'dan önce Mısır'a yaşadığını biliyoruz. Demek ki Akheneton'un ortaya çıkmasını, Hz. Adem'den beri süregelen ve Hz. İbrahim'le devam eden ve son peygamber Hz. Muhammed'e (sav.) kadar uzanan o tek kaynağa bağlamak akla daha yatkın olacaktır. | ||
12-02-2007, 11:57 | #7 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Akheneton'a karşı ayaklananlar Akheneton'a ilk karşı çıkanlar ve bu yeni inancı beğenmeyenler; din adamları yani rahipler oldu. Bunlar eski sistemin devamından çıkar sağlıyorlardı. Mısır halkından bir kısmını da arkalarına alarak firavunu dinsizlikle suçladılar. Akheneton öldükten sonra yerine geçen Tutankhaton, rahiplerin isteklerine boyun eğdi. Adını Tutankhamon (Bazı kitaplarda Tutankamon olarak geçer) yaparak, başkenti eski yerine taşıdı ve eski din tekrar serbest oldu. Hz. Musa gelene kadar batılın hükmü Mısır'da sürecektir. TANRILARLA İYİ İLİŞKİLER KURMAYA ÇALIŞIRLARDI.BÖYLECE MISIR HALKININ BOLLUK VEBEREKET İÇİNDE YAŞAYACAĞINA İNANILIRDI. MISIR'IN EN BÜYÜK FİRAVUNU II.RAMSES'Yİ.60 YILA YAKIN BİR SÜRE İKTİDARDA KALDI VE ÜLKESİNİ ÇOK İYİ YÖNETTİ.AYRICA EN BÜYÜK FİRAVUNLARIN SONUNCUSU OLDU.ONDAN SONRA GELENLER ONUN KADAR BAŞARILI OLAMADI AMA ÖYLE OLMAK İÇİN KENDİLERİNE SÜREKLİ RAMSES ASINI KOYDULAR:3.RAMSES,4.RAMSES GİBİ.MISIR'IN GÜNÜMÜZDEKİ EN BİLİNEN FRAVUNU İSE TUTANKAMON.ASLINDA SADECE TAHMİNEN 9 YIL İKTİDARDA KALDI AMA KRALLAR VADİSİNDE MEZARI SOYULMAMIŞ TEK FİRAVUN OLDUĞU İÇİN ALTIN MASKESİYLE VE HAZİNELERİYLE ÜNLÜDÜR.BU MEZARI VADİDE YILLAR SÜREN ÇALIŞMALARININ SONUNDA 4 KASIM 1922 DE İNGİLİZ ARKEOLOG 'HOWARD CARTER'BULMUŞTUR. -------------- | ||
12-02-2007, 11:57 | #8 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| AŞAĞIDA BİNLERCE OLARAK SAYILABİLECEK MISIR TANRILARININ EN GÜÇLÜLERİNDEN BİRKAÇ ÖRNEKLER VERDİM.İNANÇLARA GÖRE İLK TANRI 'ATUM'DUR VE BÜTÜN TANRILARIN BABASI SAYILIR. ATUM:İMPARATORLUK TANRISI ANUBİS:ÖLÜLER TANRISI SEKMET:SAVAŞ TANRISI HATOR:NEŞE VE AŞK TANRIÇASI HORUS:GÖK VE IŞIK TANRISI THOTH:İLİM TANRISI PTAH:SANATÇILARIN TANRISI OSİRİS:YERALTI VE ÖLÜLER TANRISI İSİS:BEREKET TANRIÇASI MAAT:ADALET TANRIÇASI RA:GÜNEŞ TANRISI SETH:ÇÖL TANRISI AMON:GÖK TANRISI ------------------- İRAMİTLERİN GİZEMİ Piramitler denince çoğu insanın aklına Gize'deki üç büyük piramit gelir.Ancak Mısır'da çok daha fazla vardır.Bunlar da Piramit çağı diye adlandırılan Dördüncü sülaleden Altıncı sülaleye kadar olan zaman diliminde yapılmıştır. Üçüncü Sülale döneminde ilk basamaklı piramitler ortaya çıktı.Bunların şum zamana kadar korunanlarının en büyüğü Firavun Zoser'in Saqqara'da yaptırdığıdır.Bunun mimarının Zoser'in veziri,papaz İmhotep olduğu bilinmektedir.Daha sonra dördüncü sülaleden KralSnefru,basamakları terketmiş ve son piramit şeklini meydana getirmiştir.Yukarı Mısır'da iki büyük piramit inşaa etmiştir.Keops ise babasının yaptırdıklarının çok uzağında Gize'de bildiğimiz en büyük piramidi yaptırmıştır.Peki neden?Mezar hırsızlarından korumak için değil kuşkusuz.Çünkü piramitler hırsızları korkutacağına görkemi boyutlarıyla onları daha çok çekmiştir.Ayrıca dördüncü sülalenin piramitleri (Khufu,Khafra,Menkaura,Kızıl ve Çarpık Piramit)diğerlerinkinden çok daha sağlam ve büyükyürler ama diğer sülalelerin piramitlerinde birçok hiyeroglif olmasına rağmen onlarda hiç yoktur.Robert Bauval'a göre bunlar bir 'master plan'ın parçasıdır.Eski Mısırda Firavunların ölünce gökyüzünde yıldızlardan oluşan 'Duat' adlı bir bölgeye gideceğine inanılırdı.Bauval'da elindeki kanıtlarla Dördüncü Sülalenin Piramitlerinin bu bölgeyi yani 'Orion ve Hyades' takımyıldızlarının konumlarına göre yapıldığını öne sürmektedir. ------------------------- | ||
12-02-2007, 11:57 | #9 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| MISIR MEDENİYETİ Mısır Afrika'nın kuzeydoğusunda yer alır.Büyük bölümü çöllerden oluşmaktadır.Herodot'un da dediği gibi:'Mısır Nil'in armağanıdır.'Nil'in yaşanılabilir alanı iki ana bölgede toplanabilir:biri Nil'in böğazlardan ve çöllerden geçerek suladığı upuzun şeriy,diğer de Akdeniz2e dökülürken oluşturduğu deltadır.Bu iki bölgeye her zaman Yukarı ve Aşağı Mısır denmiştir ve bu iki yoprağın karakterleri birbirinden çok farklıdır. Toprağın doğal nedenlerle bölünmüş olması Yukarı Mısır'la Aşağı Mısır'da iki ayrı krallığın gelişmesine yol açmıştır.Bu iki krallığın tarih öncesi çağlarda nasıl ilişkiler içinde olduğu bilinmese de arkeologlar bunların M.Ö. 3100 yıllarında güçlü Yukarı Mısır Kralı Menes tarafından birleştirildiğini sanmaktadırlar.Birinci sülaleyi böyle kurduğu söylenir. Genelde bu tarih Mısır Medeniyetinin başlangıcı olarak kabul edilir.Ama ne zaman kurulduklarını veya nerden geldiklerini hiç bir ders kitabı yazmaz.Bazı araştırmalara göre Maya Uygarlığı ve Mısır Uygarlığı birbirine çok benzemektedir.Bu kadar birbirine uzak olan ülkelerin nasıl olup ta benzediklerini şöyle açıklayabiliriz:Mısırlıların kökenleri Mayalılara dayanmaktadır.Kuruluş tarihi tam olarak bilinmese de bazı kaynaklar Mısırlıların M.Ö 10.000lerde bile varolduklarını söylemektedirler. Mısırlılar çok tanrılı bir yıldız dinine inanmışlardır.Firavunların tanrıların elçileri olduklarını düşünürlerdi ve sadece firavunların öldüklerinde tanrıların yanına,gökyzünde 'Duat'denilen 'Orion'yıldız kuşağına gittiklerine inanılırdı.Firavunlar öldüğünde 'Krallar Vadisi' denilen yere gömülmeden önceki 70 günde ceset mumyalanır ve cenaze eşyaları hazırlanırdı.Mezara gömüldükten sonra Ölüler Tanrısı Anubis'in ölen kişinin kalbini 'tarttığına'inanılırdı.Terazinin bir tarafına ölen kişinin kalbini,bir tarafına da hukuk tanrıçası'Maat'ı temsil eden bir tüy koyardı.Eğer kalp tüyden hafif gelirse o kişi yeraltı ve ölüler tanrısı Osiris'in cennetine giderdi,ama değilse kişinin ruhunun korkunç bir canavar tarafından yutulduğuna nanılırdı. | ||
12-02-2007, 11:57 | #10 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| AMEN(Amon,Amun,Ammon,Amoun) "Amen" "sakli olan" demektir.Teb'in bas tanrisidir.Esi Ame -net'le birlikte ilk tanrilardan biridir.Kutsal hayvanlari kaz ve koçtur.Orta Krallik döneminde sadece yerel bir tanriydi ama Tebliler Misir'a hakim olunca Amen önemli bir tanri oldu.18.Hanedan'dan itibaren Tanrilarin Krali oldu.Ünlü Amen tapinagi Karnak,dünyanin en büyük dinî yapisidir.Yeni Krallik boyunca Amen'in esi Mut olarak kabul edildi.Bu ikilinin çocugu Ay tanrisi olarak bilinen Khons(Chons)'tur. AMEN-RA(Amon-Re) Amen rahipleri tarafindan Yeni Krallik'a geçisi saglamasi için tasarlanmis karma bir tanridir.Bu Amen'in gücünü Ra'ya yansitir (veya tam tersi) ANUBIS(Anpu,Ano-Oobist) Anubis,Nephthys ve Seth'in(bazi efsanelere göre Osiris ve Isis'in) ogludur.Çakallarin mezarlar etrafinda dolasmasi nedeniyle çakal basli Anubis ölümle birlikte anilmistir.Ölen Osiris'i mumyaladigi için mumyalama tanrisi olmustur.Görevi tüm ölüleri korumak ve yüceltmektir.Bu yüzden mumyalamayla görevli kisiler Anubis maskesi takarlar.Ölen kisi diger dünyada yargilanirken ona yardim eder. | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |