![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
![]() | #41 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 'Yeni terörizm'in üçüncü bir özelliği, ilkinden farklı olarak sadece kamuoyunu hedef almaması, mesajın yanında zarar verme isteğini de yoğun bir şekilde barındırmasıdır. Teröristlerin saldırıdan sonra olayı üstlenmemeleri ve yaptıkları eylemi yeterli görmeleri de bunun bir göstergesidir. 11 eylül olayı ile birlikte yeni terör kendisini tüm dünyaya yayılmış topyekün bir savaş olarak göstermiştir. Siyasi dengeler üzerindeki etkisinin görece fazla olması da bundan kaynaklanmaktadır. Bu kapsamda, Ermeni sorunu dendiğinde sadece aklımıza 1915 olayları ve onun günümüze yansımalarını anlamamak gerekir. Aksine Ermeni kelimesi 20. yüzyıl boyunca Türkiye için hep 'sorun' kelimesiyle bir arada anılmış ve bir çok alanda kendisini göstermiştir. Bu çerçevede Ermeni sorununu ya da sorunlarını üç başlık altında değerlendirmek mümkündür: a. Soykırım iddiaları, b. Türk diplomatlarına yönelen Ermeni terörü ve, c. Bağımsızlığını kazandıktan sonra Ermenistan'ın Kafkasya'da Türkiye ve Azerbaycan'a karşı yaratmış olduğu sorunlar, olarak ayırmak gereklidir. 11 Eylül öncesine baktığımızda, Ermenilerin 2000 ve 2001 yıllarını bir atılım yılı olarak gördüğünü biliyoruz. ABD'de başlatılan kampanyalar Fransa'da amacına ulaşmış ve Türkiye'nin Batı bloğunda önemli bir müttefiki olan Fransa, Türkler'in 1915 yılında Ermenilere karşı soykırım yaptığını resmen kabul etmiştir. ABD'de istenen sonuca henüz ulaşılamamışsa da eyalet meclislerinde büyük bir yol kat edilmiş, çok yakın bir gelecekte federal meclisin her iki kanadında da Ermeniler için 'büyük bir başarı'nın ilk işaretleri alınmıştır. | ||
![]() |
|
![]() | #42 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Tüm bu gelişmelerin Türkiye'nin uluslararası sistemden izole (AB, Kıbrıs ve Irak) edilmeye çalışıldığı bir dönemde yaşanması dikkat çekicidir. Özellikle Irak krizi ile başlayan ABD-Türkiye gerginliği ile Türkiye'nin ABD için öneminin azaldığını düşünen Ermeni lobileri faaliyetlerini yoğunlaştıracaklardır. 2000 yılındaki başarılar Ermenileri 2001 yılı için de cesaretlendirmiş ve 2001 yılının ilk aylarında Ermeni lobisi İngiltere'de 1915 olaylarının Yahudilere yapılan Holocaust ile eş tutulmasını sağlamaya çalışmıştır. Resmi tanıma gelmediyse de Ermeni temsilciler Yahudi, Bosnalı ve Ruandalı kurbanlarla aynı salonda yer almışlar ve Türkiye karşısında İngiltere'de de kısmi de olsa bir başarı sağlamışlardır. 2001 yılı için belirtilmesi gereken bir diğer nokta da bu yılın Ermenilerin bir ulus olarak Hıristiyanlığı kabullerinin 1700. yılı olmasıdır. Genel kabule göre Ermeniler tarihte Hıristiyanlığı kabul eden ilk ulustur ve din unsurunu Türklere karşı Batı kamuoyunda yoğunlukla kullanılmıştır. Hatta bu konuda bir adım ileri giden Ermeniler kendilerini 'Hristiyanlığın şehit milleti' olarak da tanıtmaktadırlar. | ||
![]() |
![]() | #43 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Bu anlamda Ermeni lobileri 2001 yılını büyük bir fırsat olarak görmüşler ve yılın başından itibaren siyasi kampanyalarını dini unsurlar ile süslemeye çalışmışlardır. Ermenilerin planı 2001 yılı sonbaharında Türkiye'yi tekrar köşeye sıkıştırmaktı. Fakat 11 Eylül olayları tüm bu planları kökten değiştirmiştir. İlk olarak Papa II. John Paul'ün Ermenistan ziyareti dünya kamuoyunda beklenen ilgiyi göremedi ve bu ziyaret Ermenileri hayal kırıklığına uğrattı. Papa yapmış olduğu ziyaret ve 1915 yılında Türklerin katliam yaptıklarını ima eder konuşmalarıyla Türk tarafının da tepkisine yol açmıştı. Fakat bu konuda Ermeni tarafındaki hayal kırıklığının daha fazla olduğu söylenebilir. Ayrıca ziyaretin olduğu günlerde (24 Eylül) ABD - Taliban çekişmesinin doruk noktasına ulaştığı ve ABD'nin askeri operasyonu başlatmak için Papa'nın ziyaretinin sona ermesini beklediği hatırlanacak olursa dünya kamuoyunda Ermeni iddialarına kulak verecek ciddi bir odağın bulunamadığı kolayca tahmin edilebilir. Bu çerçevede, 2001 yılı sonlarına doğru Ermeni lobileri o ana kadar elde ettikleri önemli avantajlarını kullanamamışlardır. Şiddetlendirmeyi umdukları Türkiye karşıtı kampanyayı istedikleri dozda yoğunlaştıramamışlardır. Buna Türkiye'nin Batı bloğu içinde artan önemi de eklendiğinde Ermeni lobilerinin işlerinin eskiye oranla daha da zorlaştığını söyleyebiliriz. | ||
![]() |
![]() | #44 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Din konusunda belirtilmesi gereken diğer bir nokta ise Türkiye'nin aleyhine bir gelişmeye işaret etmektedir. Medeniyetler Çatışması adı altında geliştirilmeye çalışılan bu yeni planlar, Türkiye'yi dış dünyada hemen hemen her cephede ciddi sıkıntılara sokabilecektir. İleriki günlerde din öğesini yoğunlukla kullanmaya çalışacak olan Ermeniler, Hıristiyan-Müslüman gerginliğinden gerek Azerbaycan ile ilişkilerinde, gerekse Türkiye ile ilgili sorunlarında sonuna kadar yararlanmaya çalışacakları gerçeği her zaman mevcuttur. Soykırım iddiaları konusunda üzerinde durulması gereken bir diğer husus ise Türkiye'nin ABD ve genel olarak Batı açısından stratejik öneminin son olaylar çercevesindeki durumudur. Şu ana kadarki deneyimler göstermiştir ki ABD'nin Türkiye'ye olan ihtiyacı arttıkça Türkiye karşıtı etnik lobilerin gücü de azalmaktadır. Bunda Beyaz Saray, Amerikan Dışişleri ve Savunma Bakanlığı'nın etkisi kadar Kongre üyelerinin Amerikan ulusal çıkarlarını savunma iç güdüleri de etkili olmaktadır. Ancak son zamanlarda özellikle de ABD ile kısmen de olsa gerilen ilişkiler unutulmamalıdır ki Ermeni lobilerinin işini bir hayli kolaylaştıracaktır. Nitekim NATO'nun ilk yıllarında, Kore Savaşı, Körfez Savaşı gibi dönemlerde Kongre'de Türkiye karşıtı grupların çok zayıf kalması bunu göstermektedir. Buna karşın son günlerde Amerikan Kongresinde Türkiye’ye verilen yardım konusunda bir çok şart öne sürülmesi ve olumsuz bir tavır sergilenmesi Ermeni lobisinin tekrar atağa kalkması için esas teşkil edebilecektirb. | ||
![]() |
![]() | #45 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Özellikle 11 Eylül saldırıları sonrasında dünyanın terör konusunda gelmiş olduğu nokta Türkiye'nin işini bir nebze olsun kolaylaştırmaktadır. Ermeni terörü bu kapsamda Türkiye tarafından tekrar gündeme getirilebilir. Ayrıca teröre bulaşmış örgütlerin Ermenistan'ın yeni yönetimi tarafından serbest bırakılması ABD, Avrupa ve uluslararası örgütler nezdinde yapılacak görüşmelerde yeniden gündeme getirilebilir. Üstelik Ermenistan ile terör arasındaki bağlantı bununla da kalmamakta, PKK-Ermenistan bağlantısı da dikkatleri çekmektedir. Ermenistan'da zamanında bir eğitim ve lojistik destek üssü kuran PKK'nın bu ülkeyle bağlantıları Abdullah Öcalan'ın yakalanmasından sonra daha pasif bir hal aldıysa da halen devam etmektedir. Bu bağlantıda Ermeni diasporasından bazı isimler de rol oynamaktadır. Zaten 1970'li yıllarda alınan bir karar gereği Ermeni terör grupları sol, sağ ya da ayrılıkçı olsun Türkiye devletine karşı olan her grupla işbirliği yapma kararı almıştır. PKK bağlantısı da yine biraz önce belirtilen çerçevede değerlendirilerek dünya kamuoyuna tekrar tekrar duyurulmalıdır. Yukarıdaki tablo Ermenistan'ın tamamen haksız olduğu konularda (Karabağ'ın işgali, Gürcistan'da ayrılıkçı hareketler, Türkiye'ye karşı itham ve talepler, terör örgütlerinin faaliyetlerine izin vermek vb.) ayak diretebildiğini, çok güçlü devletlerin dahi göstemeyeceği bir katılıkta ilişkilerini sürdürdüğünü ortaya koymaktadır. Oysa ki Ermenistan dış denizlere kapalı, dağlık bir coğrafyada zengin doğal kaynaklardan ve insan gücünden yoksun, insan gücü zayıf bir ülkedir. Güçlü bir diaspora söz konusuysa da tüm çabalara karşın diasporanın Ermenistan'a ciddi bir katkısı olduğunu söyleyebilmek güçtür. Aksine dış göç tüm hızıyla devam etmektedir. Bu durumda Ermenistan'ın 'şahin' politikalarının en önemli kaynağı olarak geriye Rusya kalmaktadır. | ||
![]() |
![]() | #46 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 11 Eylül sonrasında gelişen olayların Ermeni sorununa en büyük etkisi Kafkaslar'da olmaktadır. Çünkü Türkiye'yi soykırım iddiaları kadar etkileyecek olan gelişmeler bu bölgede ortaya çıkmaktadır. Kurulduğu ilk günden bugüne Ermenistan sadece Türkiye için değil bölgenin diğer ülkeleri için de sorun olmuştur. Karabağ sorunu bunun en önemli göstergesidir. Bugün Azerbaycan topraklarının yaklaşık yüzde 20'si Ermenilerin işgali altındadır. Uluslararası hukuk kurallarına rağmen Ermeniler uzun yıllar boyunca Karabağ'daki işgallerini sona erdirmedikleri gibi işgalin kalıcı olduğunu ima etmekte, barış görüşmelerinde zaman kazanmaya çalışmaktadırlar. Ermenistan ve Ermeni lobisi bu konuda geri adımı kabul etmemekte, adeta pazarlık kapılarını da sıkı sıkıya kapamaktadır. Diğer taraftan Ermenilerin saldırgan tutumu diğer önemli komşusu olan Gürcistan'a karşı da benzeri bir istikamette ilerlemektedir. Gürcistan'da da ayrılıkçı hareketlere giden Ermeniler, Ermenistan ve diasporsından da yardım almaktadırlar. Karabağ'da savaşan gruplardan olan şu anki Başkan ile radikal/terörist Ermeni gruplar arasındaki ilişki dikkat çekicidir. | ||
![]() |
![]() | #47 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle birlikte Kafkasya'da önemli bir kayba uğrayan, Çeçenistan'daki çatışmalar ile iyiden iyiye güç kaybına uğrayan Rusya için Kafkaslar'da tutunmak gün geçtikçe güçleşmiştir. Azerbaycan ve Gürcistan üzerindeki etkisini kaybeden, hatta bu ülkeleri kendisine adeta 'düşman' haline getiren Rusya için bölgedeki en önemli 'ileri karakol' olarak bölgenin sorunlu devleti Ermenistan kalmıştır. Bu ülkede askeri üslere de sahip olan Rusya için Ermenistan vazgeçilmez bir hal almıştır. Bu nedenle 11 Eylül saldırılarının Rusya'nın uluslararası sistemdeki ve bölgedeki konumu üzerindeki etkileri Ermenistan ve Ermeni sorunu açısından da büyük bir önem taşımaktadır. 11 Eylül olaylarının geniş anlamda Ermeni sorunu üzerinde olumlu ve olumsuz bazı etkileri olmuştur ve ileride de bu etkiler farklılaşarak devam edecektir. Bizim tarafımızdan olumlu etkilerini sayacak olursak Ermeni lobilerinin geçtiğimiz yıllarda hızlandırdığı soykırım iddialarını tanıma kampanyası güç kaybetmiş, dünya kamuoyunun ilgisi şu an için ortadan kalkmıştır. Ayrıca Türkiye'nin ABD ve Avrupa açısından stratejik öneminin devam etmesi Ermeni iddialarının en azından bir süre için bu ülke parlamentolarından geçmesini zorlaştırmıştır. Bir diğer gelişme de dünyanın terör konusunda ulaştığı yeni bilinç seviyesi Ermeni terörü ve Ermeni terör örgütleri konusunda Türkiye'nin elini güçlendirmiştir. Bundan sonraki dönemde terör örgütlerinin manevra alanlarının daralacağı söylenebilir. Bu çerçevede Türkiye'nin Ermenistan-terör bağlantısını kullanma şansı da artmıştır. Bir diğer olumlu gelişme de Türkiye'nin artan stratejik konumunu akılcı kullanması halinde bölgedeki etkisini arttırmasıyla ortaya çıkacaktır. Olumsuz gelişmeler çok olmamakla birlikte, Rusya'nın terörü bahane ederek Kafkasya'da Ermenistan'ı kullanma ihtimali de ciddi bir tehdit olmaktadır. | ||
![]() |
![]() | #48 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 10. Sonuç Ermeni iddialarını kapsamlı bir şekilde analiz edersek 3 aşamalı bir hedefin varlığını görürüz. Bunların;
| ||
![]() |
![]() | #49 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Aynı konu Ermenistan Parlamentosunun 23 Eylül 1991 tarihinde aldığı bağımsızlık kararında "Ermenistan Bağımsızlık Bildirisine sadık kalacağı-nı" beyan ve taahhüt edilmiştir. 1995 yılında kabul edilen Anayasalarında ise Ermenistan'ın "bağımsızlık bildirisindeki ulusal hedeflere bağlı kalacağı" bir anayasa hükmü haline getirilmiştir. Dolayısıyla olmayan bir soykırımın kabul ettirilmesi ve sözde Batı Ermenistan olarak nitelendirilen Türkiye'nin doğusundaki hak talebi gizli bir emel olmaktan çıkmış, belki de bir başka ülke anayasasında rastlanılmayacak şekilde komşu ülkenin (Türkiye'nin) toprakları üzerindeki hedef aleni olarak dünyaya açıklanmıştır. Konuyu birde NATO ve AGİT kapsamında ele almakta yarar vardır. Her iki kuruluş ve bu kuruluşların temel mantığını oluşturan belgeler, üye devletlerin toprak bütünlüğünü teminat altına almaktadır. NATO bir Askeri Pakt' tır. Ancak, AGİT' e temel teşkil eden Paris Şartı'na bakılacak olursa; "...Birleşmiş Milletler Yasası ile yüklendiğimiz mükellefiyetler ve Helsinki Nihai Senedi'nin getirdiği taahhütlere uygun olarak, herhangi bir ülkenin toprak bütünlüğüne ya da siyasi bağımsızlığına karşı kuvvet kullanmaktan veya kuvvet kullanma tehdidinde bulunmaktan ya da bu belgelerin ilke ve amaçlarıyla bağdaşmayan bir tarzda eylemde Bulunmaktan sakınacağımız taahhüdünü tekrarlarız. Birleşmiş Milletler Yasası ile yüklenilen mükellefiyetlere uymamanın, uluslararası hukukun ihlali olduğunu hatırlatırız..." hükmünü görmekteyiz. | ||
![]() |
![]() | #50 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Bu maddede olduğu gibi, her iki organizasyonun mantığı açık iken, diğer tarafta "Türkiye'den toprak talep eden" ya da Türkiye toprağın "Batı Ermenistan" olarak yorumlayıp Anayasasına koyan bir ülkeye NATO ve AGİT üyelerinin tavrı tartışma konusudur. Bugün 70 milyonluk nüfusu ile Türkiye, geçmişinde kalan acı günleri, kin ve husumetleri unutup, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Mustafa kemal Atatürk'ün "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" ilkesi doğrultusunda bütün komşuları ile barış içinde yaşamak arzusundadır. 11 Eylül olayları, Türkiye açısından geniş anlamda Ermeni meselesi üzerinde olumlu ve olumsuz bazı etkileri olmuştur ve ileride de bu etkiler farklılaşarak devam edebilecektir. Olumlu etkileri sayacak olursak Ermeni lobilerinin geçtiğimiz yıllarda hızlandırdığı soykırım iddialarını tanıma kampanyası güç kaybetmiş, dünya kamuoyunun ilgisi şimdilik ortadan kalkmış gözükmektedir. Ayrıca Türkiye'nin ABD ve Avrupa açısından artan stratejik önemi, Ermeni iddialarının en azından bir süre için bu ülke parlamentolarından geçmesini zorlaştırmıştır. Ancak son zamanlarda Irak savaşında yaşanılan AB-ABD ve ABD-Türkiye siyasi krizlerinin bu süreci tersine çevirebilme ihtimalini de gündeme getirmektedir. | ||
![]() |
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
![]() LinkBack to this Thread: http://besiktasforum.net/forum/tarih/22454-gecmisten-bugune-ermeni-sorunu/ | ||||
Mesaj Yazan | For | Type | Tarih | |
Ermeni tarihi | This thread | Refback | 26-10-2008 19:56 |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |