![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
![]() | #141 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Pek doğal olarak, bireylerin kendi yaşam dönemleriyle sınırlı olan öznel koşullar, tümüyle nesnel koşulların önüne geçemezler. Fakat nesnel koşullar olgunlaştığı zaman, devrimin gerek gerçekleşmesinde, gerek niteliklerinin belirlenmesinde etkili olabilirler. Fransız Devrimi'nde Napolyon'un, Rus Devrimi'nde Lenin'in ve Troçki'nin, Türk Devrimi'nde Mustafa Kemal'in rolleri hep böyle, --öznel-- koşulları simgeleyen rollerdir. Öznel koşulları çok kabaca, liderlik, örgüt ve ideoloji olarak üç grupta toplamak olanaklıdır. Değerli araştırıcı Doğu Ergil, benim öznel koşullar dediğim koşulları --inanılır bir program, onu uygulayacak örgüt(lülük) ve sürükleyici, güvenilir bir liderlik-- olarak sayıyor (Ergil, 1980:21). Program kavramını ben daha genişleterek --ideoloji-- olarak ele aldım. Daha çok psikoloji, sosyal-psikoloji ve örgüt sosyolojisini de ilgilendiren bu ögeler, toplumbilim ile bu alanlar arasında disiplinler arası sınırlarda incelenmek zorundadırlar. ::::::::::::::::::: | ||
![]() |
|
![]() | #142 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 1) Liderlik a) Toplumda devrimci potansiyeli yönlendirecek simgesel bir liderliğin varlığı. Nesnel koşulları devrime hazır olan bir toplumda birey ya da örgüt olarak bu koşulları kişiliğinde ya da örgütünde simgeleştirecek bir kişinin ya da grubun varlığı, olgunlaşmış olan koşulları devrime dönüştürebilir. b) Genel devrimci güçleri bütünleştirecek, birleştirici bir liderliğin varlığı. Toplumun çeşitli kişi, grup ve sınıflarında, farklı kesimlerinde oluşmuş bulunan huzursuzluk ve memnuniyetsizlikleri belli ittifaklar içinde birleştirecek ve güçbirliğini kuracak bir liderliğin varlığı devrimin ortaya çıkışını hızlandırabilir. c) Liderliğin, zamanlama konusundaki becerisi. Bir toplumda çeşitli süreç ve oluşumları, tarih ve toplumsal güçler açısından doğru yorumlayabilecek ve ne erken, ne de geç eyleme geçecek bir liderliğin varlığı devrimin zamanından önce ortaya çıkarak bastırılmasını ya da gecikerek yozlaşmasını engeller. d) Grup dinamiğini iyi kullanan bir liderin varlığı. Nesnel koşullar olgunlaştığı zaman, bunların toplumsal ve tarihsel çözümlemelerini doğru yaparak, doğru ittifaklar kurmak da yetişmez. Lider kadrosu içindeki ilişkiler bakımından da gerçek bir liderin, kendi grubu içinde, grup dinamiği bakımından da liderlik niteliklerini iyi kullanması gerekir. | ||
![]() |
![]() | #143 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| e) Toplumda karizmatik bir liderin varlığı. Bir toplumda, daha önceki eylemleri ile, belli bir --efsane-- yaratmış olan kişilerin varlığı, bir eylemin başına geçtiklerinde, ona, gerek eylem, gerekse örgüt liderliği açısından büyük ölçüde yardımcı olurlar. Bunun en güzel örneği, --Anafartalar Kahramanı-- Mustafa Kemal Paşa'nın Türk Kurtuluş Savaşı'nın da liderliğini yüklenmiş olmasıdır. f) Liderin, uzmanlık, cazibe, meşru güç ve ödül ve ceza verme yetkileri bakımından, mevcut yapı içinde gücünün kanıtlanmış olması. Bu devrimin oluştuğu dönemde ortaya çıkan liderlerin, toplumdaki geleneksel güç kaynakları bakımından da, liderlik özellikleri taşımaları, hiç kuşkusuz kendi yerlerini ve liderlik işlevlerini devrim açısından daha uygun duruma getirir. g) Devrim koşullarının gerektirdiği somut durumlara uyum sağlayabilecek esnek liderliğin varlığı. Her toplumdaki devrim koşulları, hiç kuşkusuz belli soyut ve kuramsal modellere göre yorumlanır. Fakat, her toplumun, zaman içindeki gelişme düzeyi ve kendine özgü nitelikleri, somut durumların bu soyut modellere uygunluğunu bozar. Lider, bu somut durumlara uyum sağlayabildiği, kuramsal bağnazlıktan ve katılıktan kendini kurtarabildiği oranda, başarı oranı artar. Sosyalizm adına devrim yapılan her ülkedeki uygulamanın birbirinden çok farklı olması, başarılı liderlerin --kendi sosyalizmleri--ni kurmuş olmaları bu durumun sonucudur. | ||
![]() |
![]() | #144 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 2) Örgüt a) Toplumda nesnel koşulların tek amaca yönlendirilmesini sağlayacak bir örgütün varlığı. Nesnel koşullar oluştuğu zaman bile, bu koşulların tek hedefe kanalize edilmesi, bu yolla da etkin bir biçimde devrim için kullanılması ancak geniş kapsamlı ve tek hedefli bir örgütün varlığına bağlıdır. b) Örgütün temsil yeteneği. Toplumda, devrimci potansiyeli tek çatı altında toplayacak örgüt, toplumun tüm muhalif kesimlerini temsil etmekte ise, devrimin oluşması çok daha kolay olur. Böyle bir temsil durumunun eksikliği, nesnel koşullar olsa bile, durumu, bir devrimden çok bir kargaşaya, kaosa götürür. Bunun en güzel örneği, Fransız Devrimi'nin ilk yıllarıdır. c) Devrim için gerekli uzmanlık bilgisine sahip olan bir örgütün varlığı. Toplumdaki nesnel koşullar olgunlaşmış olsa bile, iktidarın nasıl ele geçirileceğine ve daha sonra neler yapılacağına ilişkin beklentileri ve bilgileri uygulayacak kişiler yoksa, örgüt, nesnel koşuların, somuta dönüşmesinde işlev yapamaz. Buna karşılık, neyi nasıl yapacağını tarihten gelen deneylerle de bilen uzmanlarla dolu bir örgüt, belli bir devrimi daha öne alabilir ya da kargaşa durumunda, iktidara el koyarak, devrimi gerçekleştirebilir. | ||
![]() |
![]() | #145 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| d) Örgütün gücü. Bir toplum, nesnel olarak devrim aşamasına gelmiş olsa bile, devrime öncülük edecek örgütün siyasal, toplumsal, ekonomik ve askeri gücü yeterli değilse, devrim olmaz. e) İç işleyişi etkin olan bir örgütün varlığı. Toplumda, nesnel koşullar oluşmuş olsa bile, belli bir örgüt, kendi içinde kesin bir, hiyerarşiye ve etkin haberleşme kanallarına sahip değilse, bu koşulları eyleme dönüştüremez. Ancak kargaşalığa yol açar. ::::::::::::::::::: 3) İdeoloji a) Toplumdaki muhalefeti tek hedefe kanalize edecek bir ideolojinin varlığı. Bir toplum, nesnel koşullar açısından devrim aşamasına gelmiş olsa bile, insanları (devrim olayında, muhalifleri), birarada tutan ve onlara, eylemin anlamını belirten bir ideoloji yoksa, devrim, bir toplumsal olay içinde patlak vermez. | ||
![]() |
![]() | #146 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| b) Toplumu yalnız devrim öncesi değil, devrim sonrası da seferber edebilecek bir ideolojinin varlığı. Bir ideolojinin yalnız devrimci güçleri seferber ederek, iktidara el koyma aşamasında işlevsel olması yeterli değildir. --Devrim sonrası-- sürekli olarak, devrimci güçlerin kafasını işgal eder. Bu açıdan, --yeni toplum-- modelini huzursuz kesimlere sunamayan bir ideoloji, nesnel koşullar hazır olsa bile, bir devrimi hızlandıramaz. c) Başka zaman ya da başka mekanlarda başarıya ulaşmış bir ideolojinin varlığı. Bir toplumun devrimci güçlerini seferber edebilecek bir ideolojinin bu özeliği büyük ölçüde ya başka toplumlarda ya da aynı toplumda; başka zamanlarda başarıya ulaşmış olmasında yatar. d) Muhalif grupların çıkarlarına uygun bir ideolojinin varlığı. Bir devrimin ortaya çıkmasının en önemli niteliği, toplumun güçlü kesimlerinin, maddi çıkarları açısından geleceğe (devrim sonrasına) ilişkin olumlu beklentilere sahip olmasıdır. Mevcut --devrimci ideoloji-- bu beklentileri yaratıyorsa, devrimin gerçekleşmesi çok daha kolay olur. ::::::::::::::::::: | ||
![]() |
![]() | #147 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 4) Öznel Koşullar Arasındaki İlişki Buraya dek, bilimsel irdeleme amacıyla soyutlanan öznel koşullar, aslında birbirlerine son derece bağlı ögelerdir. Bir başka deyişle, lider, örgüt ve ideoloji, birbirlerinden çok zor ayrılabilirler. Çünkü, bu üçü arasındaki ilişki, bir karşılıklı bağımlılık, bir karşılıklı belirleme ilişkisidir. Lider, ideolojiyi ve örgütü, örgüt lideri ve ideolojiyi, ideoloji ise lideri ve örgütü belirler. Böylece, öznel koşullar bir --lider-örgüt-ideoloji-- bütünü içinde gelişir. Bu açıdan burada yapılmış olan ayırımın, yalnızca, inceleme ve irdeleme amacıyla yapılan, gerçeğe tam uyamayan bir soyutlama olduğu hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalıdır. ::::::::::::::::::: III- NESNEL KOŞULLAR İLE ÖZNEL KOŞULLAR ARASINDAKİ İLİŞKİ Hiçbir lider, örgüt ya da ideoloji, nesnel koşullar var olmadan, tek başına bir devrime yol açamaz. Bunun en güzel ifadesi, --devrimciler ve devrimci düşünceler, her an her toplumda vardır ama; her an, her toplumda devrim olmaz-- sözünde görülür. | ||
![]() |
![]() | #148 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Buna karşılık, nesnel koşullar hazır olduğu, yeterince olgunlaştığı zaman, mutlaka, toplumsal bir kargaşa ortaya çıkar. Bu toplumsal kargaşanın düzenli ve tutarlı bir devrime dönüşebilmesi ise büyük ölçüde, öznel koşulların varlığına bağlıdır. Öte yandan, son bir söz, nesnel koşullarla, öznel koşulların birlikte olgunlaştığı belirtilerek söylenebilir. Bir başka deyişle, birinin oluşması, hiç kuşkusuz, ötekini de hızlandıracaktır. Çünkü, her iki ögeler grubu da aynı toplumsal ve tarihsel ortam içinde ortaya çıkar. ::::::::::::::::::: lV- DEVRİM AÇISlNDAN SİYASAL İKTİDAR VE ORDU Her devrimin, nesnel koşullar oluştuktan sonra bile, belli bir oranda, --hareket kuvveti--ne gereksinme duyduğu açıktır. Bu kuvvet, çağımızın modern devletlerinde silahlı kuvvetlerden oluşur. Bu açıdan, nesnel ve öznel koşullar birlikte olgunlaşsalar ve uyum içinde olsalar bile, ortada bir --askeri harekat-- sorunu olacaktır. Bu noktada, bir ülkedeki silahlı kuvvetlerin durumu ile siyasal iktidarın arasındaki ilişkiler büyük önem kazanmaktadır. | ||
![]() |
![]() | #149 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Her şeyden önce, kendi içinde bölünmemiş bir silahlı kuvvetin ağırlığını hangi tarafa koyarsa, o tarafın kazanacağının mutlak olduğu açıktır. Bu durumda, nesnel ve öznel koşullar olgunlaşsa bile, son hesaplaşma, silahlı kuvvetler tarafından, (belki önce kendi içlerinde) yapılacaktır. Mustafa Kemal Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktığı zaman, bölgenin en kıdemli komutanı ve sivillere bile buyurma gücüne sahip bir asker olduğu unutulmamalıdır. Yine unutulmamalıdır ki, Atatürk'ün askeri harekatı, yalnız düşmana karşı değil, aynı zamanda, padişah yanlısı olanlarla kendisine askeri olarak başkaldıranlara karşı da yürütülmüş ve kazanılmış bir harekattır. Yine Mustafa Kemal'in gerek İttihatçılar zamanında, ordunun politikaya karışmasına karşı çıkmış, gerekse kendisinin Cumhurbaşkanlığı sırasında komutanları, politika ile askerlik arasında kesin bir tercih yapmaya zorlamış olmasının altında --orduda siyasetle alakadar unsur bulunmasındaki mahzur-- yatmaktadır (Atatürk, tarihsiz:860). Çünkü, siyasal oyunların ve arenanın içine giren ordunun, siyasal partilere koşut olarak kendi içinde de bölüneceğini ve bu durumun, ülkenin uluslararası savunma gücünü yıpratacağını Mustafa Kemal çok iyi biliyordu. Bu yüzden Atatürk, gerek devrime hazırlandığı İttihatçılar döneminde, gerekse devrimi gerçekleştirdiği Cumhuriyet döneminde, özenle orduyu siyasetin dışında tuttu. | ||
![]() |
![]() | #150 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Ordunun kendi içinde bölünmediği durumlarda, devrim açısından ordu ile siyasal iktidar arasında ilginç bir ilişki vardır: Sağlam bir iktidar ile bütünlüğünü sürdüren bir ordu, birbirlerini destekler. Ordu ile siyasal iktidarın uyumu bozulduğunda, siyasal iktidarın gücü büyük ölçüde zayıflamış olur. Bu konuda Arendt'in son derece ilginç bir gözlemi vardır. Tarih boyunca pek çok devrimi incelemiş olan Arendt şöyle diyor: Genel olarak devrimler, siyasal otoritenin gücünün ortadan kaldırılmasına neden olmazlar. Böyle bir güçsüzlüğün sonucu olarak ortaya çıkarlar (Arendt, 1965: 112). ::::::::::::::::::: V) NESNEL KOŞULLAR AÇISINDAN TÜRK DEVRİMİ Bu çalışmanın esasını iki temel üzerine kurmaya çalıştım. Birinci temel, toplumbilim açısından Mustafa Kemal Atatürk'ün ve Türk Devrimi'nin incelenmesidir. İkinci temel ise, Atatürk'ün ve Türk Devrimi'nin devrim tarihi açısından ele alınmasıdır. | ||
![]() |
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |