![]() | |
| Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
| |
| | #1 | ||
| Guest
Mesajlar: n/a
| --Yemek sırasında hoş mu, yoksa nahoş mu demek gerek, kestiremeyeceğim bir olay geçti. Garsonlardan biri, fazla heyecanlandığı için mi nedir, elindeki büyük porselen tabakla yere yuvarlandı. Sofradakilerin utanç içinde önlerine baktıkları anda Atatürk, sanki hiçbir şey olmamış gibi Kral'a doğru eğilerek: --Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim-- diye hem meseleyi kapattı, hem de ortalığı neşeye boğdu. Garsona da: --Vazifene devam et!-- emrini verdi.-- (Granda, 1973:362-363; Banoğlu,1954-a:76). Kişisel karizması ile toplumsal eyleminin iç içe geçmişliği, bu --eğilmezlik-- ana düşüncesi çevresinde çok iyi görülebilir. --Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir-- sözü yine ulusal bağımsızlığı pekiştirmek için, Bağımsızlık Savaşı sırasında söylenmiş bir sözdür (Hakimiyet-i Milliye, 23 Nisan 1921). Kişisel Karizmanın Yaratılması Mustafa Kemal Atatürk'ün kişisel karizması yakınlarının anılarıyla, özellikle, ölümünden sonra çok daha güçlendirilmiştir. Örneğin, kağıt oyunu öyküleri bile bu karizmaya katkıda bulunur. Hikayenin birini Şükrü Kaya'nın özel kalem müdürü Nejat Saner anlatıyor: | ||
|
![]() |
| Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |