![]() | |
| Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
| | #11 | ||
| Guest
Mesajlar: n/a
| Hiç unutmam, Refet Bey, atına binerek arkasında Bursalı Hüsnü Başçavuş isminde askerle, Nallıhan istikametine yollandı. Hepimiz müthiş bir heyecan ve korku içinde büyük tereddütlerle Refet Bey'i uğurladık: Gitti... Hayret edilecek bir süratle isyanı bastırdı ve arkasında muhtelif topçu ve süvari kuvvetleriyle Ankara'ya döndü.-- (Banoğlu, 1955:85). 6) İlkeleri açısından sert, kişisel açıdan hoşgörülü ve bağışlayıcıydı. Atatürk , hakkında anlatılanların vurguladığı bir başka gerçek, ilkelerinden ve özellikle devrimlerinden hiç ödün vermediği, buna karşılık, kişisel bakımdan hoşgörülü ve bağışlayıcı olduğuydu. Şu öykü gerek ilkeler, gerekse kişisel bağışlayıcılığı açısından ilginçtir: --Florya köşkünde mutad akademik toplantıların yapıldığı bir gecedir. Atatürk'ün huzurunda birçok ilim adamı vardır. Vali ve belediye reisi Muhittin Üstündağ da sofrada hazır bulunanlar arasındadır. Mevzu, dil devriminin gittikçe ilerlemekte ve inkişaf etmekte olan araştırmalarına intikal etmiştir . Muhittin Üstündağ, ilmine ve fazlına çok inandığı Osman Ergin'den bahsediyor, şahsi olmamakla beraber zirai terimler üzerinde çok orijinal bir tetkik yapmış olduğunu söylüyor. Atatürk bundan çok memnun oluyor ve --Çağıralım buraya-- buyuruyor. Osman Ergin o zaman Büyükada'da oturmaktadır. Florya köşkünden kalkan bir motör Osman Ergin'i getirmek için yola çıkıyor. Muhittin Üstündağ, --Son hazırladığı ziraat makalesini de beraberinde getirsin-- haberini gönderiyor. Büyük bilgin Osman Ergin, gece yarısı Muhittin Bey'in haberini alınca, telaşlanıyor. Nereye, niçin davet edildiğini anlamıştır. Atatürk'ün huzuruna davet edilmesini, hayatında bir fali-hayır addediyor. Ömrü boyunca, mütevazi köşesinde sadece ilim aşkıyla çalışmanın mükafatını ancak bugün görecektir. Kendisini yakından tanıyan ve hürmet eden Muhittin Üstündağ'a da böyle bir zemin hazırladığı için minnet duymaktadır. Osman Ergin'in motöre binerek Florya köşküne gelinceye kadar geçirdiği zaman, büyük ilim adamına sonsuz bir inşirah vermiştir. Ilık bir rüzgar esmekte, motör denizi yara yara mesafeleri yutmaktadır. Motör, köşkün iskelesine yanaştığı vakit memurlar, polisler koşuyorlar, iskeleye çıkan Osman Ergin'i hürmet ve tazimle selamlıyorlar. Haber veriliyor ve Osman Ergin derhal içeri alınıyor. Atatürk'ün gözlerinde neşeli pırıltılar yanıp sönmektedir. Muhittin Üstündağ, Osman Ergin'i Büyük Ata'ya takdim ediyor. Atatürk, --Muhittin'i bunun için severim. İlim adamlarını buluyor, onları himaye ediyor...-- Ve Osman Ergin'i yanındaki koltuğa davet ediyor. Hazırladığı makaleyi okumasını emrediyor. Osman Ergin, makalesini çıkarıyor. Bütün ömrünü bu milletin ve bu memleketin irfan hayatına hizmette harcamış olan büyük bilgin okudukça Ata takdirlerini saklamıyor, arada bir, bir kelime, bir buluş hakkında bizzat izahat vererek Osman Ergin'in isabetli fikirlerini alkışlıyor. Makalenin okunması bittiği zaman herkes memnundur. Herkesin yüzünde Ata'nın memnuniyetinden duyulan hazzın izleri titreşmektedir. Osman Ergin, derin bir nefes aldıktan sonra, makalesini katlayıp cebine koymak üzeredir. Birden bir hadise... Hiç beklenmeyen bir hadise... Ata'nın kaşları çatılmış, biraz evvelki tatlı, mültefit sesi çelik gibi şertleşmiştir. | ||
|
| Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |