![]() | |
| Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
| |
| | #1 | ||
| Guest
Mesajlar: n/a
| Şef şimdi gene onun yanında apansız ayağa kalkmış, --Reis Bey, söz isterim!-- diyor. Belli, saatlerdir, mes'uliyeti kendinden atıp Şef'e kadar götürmemek için arkadaşı Fethi Bey'in gösterdiği tahammüle artık kendisi tahammül edemez hale gelmiştir. Onun ani bir infilakla, --Söz isterim!-- diye ayağa kalkması üzerine bütün Meclis darabanı durmuş bir kalp gibi sustu. Çıt yok. Baktım, kürsüde duran Ali Şükrü'nün yüzü sapsarı. --Söz isterim!-- diyen ses infilakinde devam ediyor. --Dahiliye Vekili yenidir, onu neye sıkıştırıp duruyorlar? Meseleyi ben bilirim, eğer mes'uliyet varsa bana sorsunlar, ben cevap vereceğim.-- Ali Şükrü yumuşak ve sakin cevap veriyor: --Meclis Reisimizden istizah hakkımız olduğunu bilmiyordum ve sanıyordum ki, böyle bir hakkımız yoktur!-- Doğru, Meclis Reisi demek, fiilen devlet reisi demekti. Devlet reisinden istizah olunur mu? Aniden bunun farkına varan Şef, o şaklar gibi çıkan sesiyle devam ediyor: --Yalnız Meclis Reisi değil, aynı zamanda Başkumandanım; o sıfatla istizah edebilirler!-- Yoo... Bu hiç olmadı. Baktım Ali Şükrü'nün benzi yerine gelmişti. Mantığın kendisinde olduğunu bilen bir insan emniyetiyle cevap veriyor. --Mesele askerliğe ait bir iş değil ki Başkumandandan istizah edelim!-- Şefteki infilak yeniden hıza gelmiş bir hamleyle gürledi: --Ne demek! İstihzaha mevzu olan zat yüksek rütbeli askerdir. Ordunun şerefli bir uzvu hakkında söylenmedik söz kalmadı. Bu kürsüden bunları mı işitecektir?-- Bu sefer verilecek cevap daha kolay, nitekim Ali Şükrü de kolayca cevap veriyor: --Biz onun harekatı hakkındaki istizahı asker olduğu için değil, sırf vali vekili olduğu için yapıyoruz.-- A... Şef oturuverdi- Sanki hiçbir şey olmamış gibi Diyap Ağa'yla sakin sakin konuşuyordu. Lavını fırlatıp duran volkan, bak, birdenbire lavını içine çekivermiş. Şef, Meclis'i hangi silahlarla idare ediyordu? Teshir, ikna, ilzam, tehdit, ikaz, ifşa, teşhir ... Şimdi yeni bir silahını daha görüyoruz: --Hazım--. Bu hazım . bize en haşmetli gürleyişinden daha heybetli geldi.-- (Banoğlu, 1955:63). | ||
|
![]() |
| Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |