![]() | |
| Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
| | #11 | ||
| Guest
Mesajlar: n/a
| --Hacı Adil denen Vali Dimetoka'da biz, onu karşılamaya geldiğimiz vakit, arabasına Fethi Bey'i almalıydı. Siz nihayet bir gazete muhabiriydiniz...-- dedi. Şaşakaldım.-- (Atay, 1969:326). Aslında bu öyküde Atatürk'ün --yönlendirmesi-- oldukça düşüktür. Fakat yine de kendisi ile ilk kez karşılaşan ve İstanbul'dan gelen bir gazeteciyi etkileme fırsatını hemencecik ve çok etkili bir biçimde kullandığı açıkça görülmektedir. Nitekim, Falih Rıfkı'nın bundan çok etkilendiği ve bu etkinin yıllarca sürdüğü; kitabının birçok yerinde aynı öyküyü yinelemesinden bellidir. Kehanetlerin Not Ettirilmesi Atatürk'ün uzun dönemli --kehanet--lerini özenle not ettirdiği iyi bilinen gerçekler arasındadır. Bunun en güzel örneklerinden biri, Mazhar Müfit Kansu'ya not ettirdiği düşünceleridir. Bunun kadar iyi bilinmeyen, Atatürk'ün bunları nasıl değerlendirdiği ve kendi karizmasını üretmekte ne denli bilinçli kullandığıdır. Mazhar Müfit'in ağzından önce öngörüsünün ve planlılığının kanıtını dinleyelim. Kansu'nun aktardığı konuşma, Erzurum Kongresi'nin bittiği gece geçer. Mustafa Kemal, Süreyya Bey (Yiğit) ile otururken, çağırttığı Mazhar Müfit'le de dertleşmesini sürdürür ve bir süre sonra aralarında şu konuşma geçer: --Mazhar, not defterin yanında mı?..-- diye sordu. --Hayır Paşam...-- dedim. --Zahmet olacak ama, bir merdiveni inip çıkacaksın. Al gel! -- dedi. | ||
|
| Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |