![]() | |
| Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
| | #11 | ||
| Guest
Mesajlar: n/a
| Tarihsel açıdan olaya bakıldığında, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethiyle başlayan Batılılaşma çabaları, Tanzimat ile, Batı denetimine girdikten sonra bile sürmüş, fakat, savaşın yenilgiyle bitmesi sonunda, havada kalmış bir süreç durumuna gelmişti. Böylece, İmparatorluğun ya da onu oluşturan toplum katmanlarının kültürel kimliği de sonu getirilmeyen bir serüven içinde belirsiz kalmıştı. Hiç kuşkusuz, düşmana boyun eğmiş bir Padişah'ın simgelediği İslam bu kimliği sürdürecek güçte değildi. Uluslararası ilişkiler ve dünyadaki güç dengesi bakımından da hem denizleri, hem petrol bölgelerini denetleyen bir Anadolu. Ortadoğu'da sahipsiz ya da yalnız İngiliz ya da Rus (Sovyet) nüfuz bölgesi olarak gelişemezdi. Böylece yalnız Osmanlı'nın iç dinamiği açısından değil, dünyadaki güç dengesinin belirlediği dış dinamik açısından da, çöken İmparatorluğun enkazı üzerinde bir liderlik boşluğu, mutlaka doldurulması gereken bir boşluk ortaya çıkmıştır. Mustafa Kemal'in Grubu Grup içi ilişkilere bakıldığında, bu grup Osmanlı generalleri olarak algılanmak zorundadır. Osmanlı generalleri arasında ise, Enver Paşa'nın otoriter tutumu ve İttihatçıların siyasal baskısı, ordudaki Alman varlığı, çok çeşitli cephelerde savaşılması, bu savaşların genellikle yenilgiyle son bulması, Enver Paşa'nın kaçışıyla simgelenen siyasal ve askeri liderlik boşluğunu tam anlamıyla toplumsal gerçeğin bir parçası durumuna getirmiştir. | ||
|
| Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |