![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
![]() | #11 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| SULTAN MURAD'IN AYYAŞLIG1 (İÇKİYE DÜŞKÜNLÜĞÜ) Kendisini mazur göstermek için bu eğlence alemleriyle, insanların karakterlerini ve meyillerini daha yakından tanımaktan ve taşra hayatının tadını çıkartmaktan başka amacı olmadığı söylenebilir. Bir kusuru daha vardı; o da, aynı hastalığa tutulmuş olan tüm kendisinden önceki padişahtan gölgede bıraktığı içkiye düşkünlüğü idi. Bu tutkuya tutulmasını Bekri Mustafa'ya borçludur. Ve bunu alışkanlık haline getirdikten sonra tek başına içmekten hoşlanmamaya başlar ve müftü ile kazaskeri de kendisiyle birlikte içmeye zorlardı. Sonunda yukarda belirttiğim gibi kim olursa olsun, herkesin şarap içip satabileceğine ilişkin bir de ferman yayımlar. Fakat şaraptan hoşlandığı kadar, afyon ve tütünden de o kadar nefret ederdi. Bundan ötürüdür ki, bu i-ki maddenin kullanılmasını ölüm cezasıyla yasaklar. Bu konuda o kadar ileri gider ki, afyon çiğneyen veya tütün içip satanları gördüğü takdirde bizzat kendi eliyle öldürürdü. Bütün bunlara karşın, tiryakinin birisi, kendine özgü bir buluşu sayesinde bu cezadan kurtulmayı başarır. Tütün içmeden dayanamayan bu kimse, evinin yanına derin bir kuyu kazar ve anlaşılmasın diye üstünü yeşil otla örtüverir. Günlerden bir gün, tam kuyunun içinde bulunduğu bir sırada padişah gelir ve tiryakinin nerde olduğunu sorar. Adamları nerde olduğunu söylerler ve ağzında bir çubuk (pipo) olduğu halde padişahın huzuruna getirilir. | ||
![]() |
|
![]() | #12 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Sultan Murad, emirlerine karşı geldiğini görünce, kılıcını çeker ve saplamak üzere iken dehşete kapılan tiryaki "Ey esirenin oğlu, defol burdan, senin fermanın hükmü, sadece toprak üstündekilere geçerlidir, toprağın altındakilere değil" diye sesi çıktığı kadar bağırmaya başlar. Ve bu yapay buluşuyla tiryaki, salt hayatını kurtarmakla kalmaz, fakat da-ha başka ayrıcalıklar yanında istediği kadar sigara içme iznini de elde eder. Sultan Murad hakkında daha çok şeyler söylenmiştir, fakat adamlarına özellikle "neşeli yaşam sürmek isterseniz, şarap içiniz, fakat in-san pisliği yemeyin" kuralını yinelediği söylenmektedir. SULTAN MURAD'IN ZORBALIĞI Bu kusurundan ötürü, yönetenler için olduğu kadar devlet için de çok zararlı olan başka bir huyu meydana gelir ki, o da zorbalığı. Gerçekten, kanla besleniyor sanılacak kadar kana susamış olup, ölümden zevk alıyordu. Çoğu zaman gece yansı kadınlar koğuşundan sıvışarak gizli kapılardan çıkar ve elinde yalın kılıç ve sırtında kemersiz bir entari olduğu halde yalınayak deliler gibi sokaklarda koşar ve karşısına çıkanı kılıçtan geçirirmiş. Kimi kez de sarhoş olup keyiflendiği zaman yukarı pencereden ok atar ve rast gele oradan geçene nişan alırmış. Başka bir zaman da, giysi değiştirerek sırf kötülük etmek amacıyla, bir yandan öte yana koşturur ve nedensiz birkaç zavallı öldürmeden saraya dönmezmiş. Bu suretle başkenti öyle büyük bir korku kaplar ki, hiç kimse adını bile söylemeye cesaret edemez olmuş. Kalp hastası olanlar ve afyon çiğneyenler Murad'ın adını duydukları zaman bayılırlarmış. Çünkü bunları asla esirgemez ve ya hepsini öldürür ya da afyon yerine şarap içmelerine baskı yaparmış. Böylece Murad, on yedi yıllık hükümdarlığı esnasında içlerinde birçok paşanın ve devlet adamlarının da bulunduğu on dört bin insanın kanına girmiştir. | ||
![]() |
![]() | #13 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| SULTAN MURAD'IN İYİ YETENEKLERİ Sultan Murad kusurları yanında, bedensel olduğu kadar ruhsa yeteneklerle de donanmıştı. Öyle ki, doğa sanki, kusurlarıyla olduğu gibi erdemleriyle de kendini gösteren bir insan modeli yaratmak istemiştir. Bir askerde aranan bütün vücut kabiliyetleri bu sultanda vardı: Ok atma sanatında meşhur savaşçı Tozkoparan istisna edilirse, bütün Türk ulusu içinde eşsizdi. Bugün dahi görülen ve aralarında birinden ötekine bin beş yüz arşın uzaklık bulunan iki mermer sütun vardı ve Murad'ın attığı okun bu iki sütunun arasındaki uzunluğu aştığı söylenmektedir. Aynı zamanda Osmanlılar arasında en iyi süvari idi. Cirit atmada da çok ustaymış. O kadar ki, hiçbir Tatar onun kadar güvenli ve uzağa atamazmış. Bundan başka ayağına da çok çabukmuş. O kadar ki, en hızlı Arap atı bile onu geçemezmiş. Ruhsal yeteneklerine gelince, buhususta da geri kalır yanı yokmuş.[1] [1] Dimitri KANTEMİR, a.g.e. | ||
![]() |
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |