Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi

Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi (http://besiktasforum.net/forum/index.php)
-   Tarih (http://besiktasforum.net/forum/forumdisplay.php?f=79)
-   -   Çanakkale Savaşı (Detaylarıyla) (http://besiktasforum.net/forum/showthread.php?t=22180)

imparator 09-02-2007 14:36

Çanakkale Savaşı (Detaylarıyla)
 
ÇANAKKALE CEPHESİ'NDE KUZEY GRUBU SAVAŞLARI
I. Dünya Harbi'nde önemli yeri olan Çanakkale Savaşları, Türk Harb Tarihi için bir destan ve yeni nesiller için inceleme konusu olmuş İtilaf Devletleri açısından da bir bozgunun başlangıcı olmuştur.
İtilaf Devletleri Denizden açma girişiminde başarılı olamadıkları Çanakkale Boğazını Karadan açma teşebbüsünde bulunmuşlardır. Bu girişim Gelibolu Yarımadasının Güney ve Kuzey kısmına çıkartma şeklinde olmuştur.
KARAR AŞAMASI
İtilaf devletleri, son kez giriştikleri 18 Mart 1915 deniz harekatında ummadıkları bir yenilgi almışlar ve Çanakkale Boğazı'nı donanma ile açmak teşebbüsünden vazgeçmişlerdir.
1915'te Çanakkale'nin başarısızca geçilmeye çalışılması kadar ilgi toplayan ve üzerinde tartışılan tek bir harekata iki dünya savaşında da rastlanmadığını söylemek pek yanlış olmaz. Sır Edward Grey şöyle yazıyordu.
"Gelibolu'daki harekat kadar hiçbir şey boyutları bu kadar çarpıtmamış, tarafsız değerlendirme yeteneğini bu denli bozmamış, stratejik değerler duygusunu bu kadar sakat bırakmamıştır!." demiştir.
18 Mart yenilgisinin itilaf devletlerinde bozgun yaratması çok olağan bir durumdur. İngiltere Bahriye Nazırı Churchill İngiliz donanmasının kırılan onuru iade etmek için ısrarla donanma ile tekrar taarruzu istemişse de, General Hamilton ve Harbiye Nazırı Lord Kitchener'in ısrarları sonucu fikrini değiştirmişti.
22 Mart'ta Hamilton'la Robeck arasında Kurmay heyetlerinin üyelerinin de bulunduğu bir konferansta iki karar alındı.
• a) Deniz saldırısı yerine kara ordusunun genel saldırısı ile sorunu çözmek.
• b) Bu ordunun gelmiş olan ve gelmekte bulunan kuvvetlerini İskenderiye'ye göndermek, orada bir çıkartma gücü hazırlamak.
18 Mart Deniz Zaferi Türk kamuoyunda memnunluk yaratmış olsa da, İtilaf Devletlerinin boğazı geçme hususunda ısrarlı olacağı biliniyordu. Bunun için V.Ordu'yu kurmuştu. 18 Mart Zaferinden sonra bu ordunun komutanlığına Limon Van Sanders atanmıştır. İtilaf Devletleri ordusu Gelibolu Yarımadası'nın Kuzey ve Güneyine çıkartma yapmıştır. Şimdi biz Kuzey Grubuna göz atalım.

imparator 09-02-2007 14:36

ARIBURNU ÇIKARTMASI
23 Nisan akşamı Mondros ve Kandia limanlarında bindirilmesini tamamlamış gemilerle, bunları yolda, kıyıda koruyacak ve çıkarmaları ateşle destekleyecek olan harp gemileri 24 Nisan'da karanlık bastıktan sonra İmroz ve Bozcaada açıklarında birleşti. 109 harp, 308 tarama gemileri ve özel çıkarma taşıtlarıyla kıyılarımıza 8 km açıkta durdu. İki saat ayın batmasını bekledi ve bu sırada askerini küçük çıkarma taşıtlarına aktardı.
Karakol gemilerini Boğaz'dan dışarıda kullanamayan, kıyı açıklarını tarayacak ışıldakları bulunmayan Türk kuvvetleri sessizlik içindeydi.
Arıburnu kıyılarının savunma görevi de Albay Halil Sami'nin 9.Tümenine aitti. Tümen bu bölgeyi, ihtiyatındaki Yarbay Şefik komutasındaki 27.Alaya vermişti.
Düşmanın harekat planı şöyleydi. Anzak kolordusunun örtme kuvveti Kabatepe'ye çıkacak, 2 kademe halinde Anzak kolordusunun bu bölgeden karaya çıkmasını sağlayacaktı. Karaya çıkan birlikler ilk önce Kocaçimen Tepeyi, sonra da talaylarını elde edeceklerdi. Anzak tugayı 25 Nisan 1915 saat 5'de sahile yaklaştı. Fakat burası ellerindeki plana hiç uymuyordu. Akıntı onları Kabatepe yerine Arıburnu'na sürüklemişti. Bu esnada ateşiyle karşılaştılar. Ama yine de I.Avustralya tümeni tamamen karaya çıkmıştı.
Mustafa Kemâl birliklere gönderilmek ve bir örneği 9.Tümen'e verilmek üzere altı maddelik emri not ettirmiştir. Bu arada Haintepe'deki takımlarımız erişmişler, kuvvetli duman karşısında başarılarımız yersel kalmıştı. Sabah saatlerinde Mustafa Kemal 57.Alay'ı bir batarya ile Kocaçimentepe istikametinde harekete geçirdi. Kendisi de durumu izlemek için Conkbayırı'na çıktığında Arıburnu tarafından erlerin çekilmekte olduğunu görünce olayı şöyle anlatır.
"Niçin kaçıyorsunuz?" dedim
"Efendim duman" dediler
"Nerede?"
"İşte, diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler.
Filhakika düşmanın bir avcı hattı 261 rakımlı tepeye yaklaşmış ve kemali serbestiyetle ileri doğru yürüyordu." diye ekler. Askerlere
"Dumandan kaçılmaz" dedim.
"Cephanemiz kalmadı" dediler
"Cephaneniz yoksa, süngünüz var," dedim. "Ve bağırarak süngü taktırdım. Yere yatırdım... Kazandığımız an bu andır" diye anlatır.
Mustafa Kemâl daha sonra taarruz emri vermiş ve daha sonra bu taarruz emriyle, Conkbayırı kurtarılmış, düşman Kanlısırt'a geri atılmıştı. Püskürtülen Anzak kolordusunun amacı, yarımadadaki Türklerin kuzey ve güney bağlantısını kesmek amacı ile Kabatepe kuzeyinde karaya çıkmak, sol kanada güvenliğini sağladıktan sonra Maltepe'ye ilerlemekti. Sabahın erken saatlerinde 3 Avustralya tugayı güneyde Kanlısırt ortada Kemalyeri ve Kuzeyde Yüksektepe, taraflarında ilerlemeye başlamıştı. Düşman saat dokuzda Kanlısırt ve Düztepe çizgisini almıştı.
Düşmanın Kabatepe'ye asker çıkarmış olduğu alınan yanlış haber, Türk ordusunun yeni tedbirler almasına sebeb olmuştur. 77.Alay Palamutluktepe'ye gitmeyecekti. Mustafa Kemâl'in kararı taarruzdu. Geceleyin taarruzlar yapıldı. Her ne kadar 77.Alay başarısız olmuşsa da, 27. Ve 57.Alayların çarpışmaları başarılı olmuştu. Anzac ordusu şaşkınlık içindeydi. Hamilton anılarında şöyle demiştir. "Gebe dağlar Türk doğurmakta devam ediyor. Bizim mevzimizin en yüksek en merkezi yerine birbirini kovalayan dalgalar halinde yükleniyorlar.
26/27 Nisan'ın, gecesi olumlu haber geldi. 33.Alay gece yarısı, 19.Tümenin emrine girmek üzere Bigalı'dan hareket edecekti. Mustafa Kemâl 27 Nisan'da taarruza karar verdi. Mustafa Kemâl savunma emri vermesinden 10 saat sonra yeni imzaladığı emre göre, 64.Alay 57.Alay üzerinden aşarak sağdan, 27.Alay ortadan ve 72.Alay soldan taarruz edecek, 33.Alay Merkez gerisinde tümenin yedeği olarak bulunacaktı. 27 Nisan'da sağ kanatta başarılar elde edildi. Sol kanatta 72. Ve 77.Alaylar yardım istemekteydi. Mustafa Kemal taarruzların gecede sürdürülmesini istemişti.

imparator 09-02-2007 14:36

28 Nisan sabahı, taarruzları durdurmağa karar verdi. Ve Kolordudan yardım istediyse de cevap olumsuzdu. Düşman, topçusunun ve makinalı tüfeklerin çokluğuna da yanarak taarruza geçti. Önemli bir başarı kazanamadılar. 30 Nisan'da Anzak ordusuyla 200-300 metre mesafede bulunulmuştu.
Mustafa Kemâl 1 Mayıs'ta taarruza geçmeye karar verdi. Taarruz planı şöyleydi.
Sağ kanat: Binbaşı Avni Bey emrinde 2 alay ve 2 tabur ile Cesarettepe-Yükseksırt hattında Merkez Grubu: Yarbay Ali bey emrinde 3 alay ile Merkeztepe istikametinde.
Saat 5'te topçularımızın ateş açmasıyla, yeni gelen 14.Alay Boyun ve Merkeztepe'ye doğru ilerledi. Ordumuzla düşman mevzileri arasındaki mesafe azlığı yüzünden düşman bataryalarının piyadelerimiz üzerinde etkisi olmuyordu. Gece yapılan muharebelerden sonra da düşmanın asıl mevzilerine girmeyi başaramamıştık. Mustafa Kemâl taarruzu durdurdu. İleriki günlerde savaşın seyri siper savaşları ile devam etmiştir. 11 Mayıs'ta Başkomutan Vekili Kemalyeri'ne gelip savaşı izler. Ve Mustafa Kemâl'e düşüncelerini sorar. 16 Mayıs'ta düşman Sazlıdere ağzına çıkartma yaptıysa da geri püskürtülmüştür. 17 Mayıs'ta 3.Kolordu, Kuzey Grup Komutanlığı adıyla o zamana kadar 19.Tümenle birlikte Mustafa Kemâl'in emrinde savaşan kuvvetlerin komutası üzerine alıyordu.
Bu çetin savaşlar içinde Mustafa Kemâl'i etkileyen Bomba Sırtı savaşı vardır ki bu büyük Komutanı fazlasıyla etkilemiştir. Kendisi de olayı şöyle anlatmaktadır.
"Biz kişilerin kahramanlık sahneleriyle ilgilenmiyoruz. Yalnız size "Bomba Sırtı olayını anlatmadan geçemeyeceğim. Karşılıklı siperler arasında mesafemiz 8 metre, yani ölüm kesin... Birinci siperdekiler hiç biri kurtulamamacasına hepsi düşüyor; ikincidekiler onların yerine giriyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, 3 dakika kadar sonra öleceğini biliyor, en ufak bir duraksama bile göstermiyor. Sarsılmak yok! Okuma bilenler ellerinde Kuran-ı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler Kelime-i Şahadet getirerek yürüyorlar. Bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren hayrete ve tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale Muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur."
Kuzey Grub Komutanlığı planına göre, eski tertibin aynısı olarak 19.Tümen sağda, 5. Tümen ortada ve 16. Tümen solda bulunacaktı. Grubun
sağında Anafartalar Müfrezesi, solunda Kabatepe Müfrezesi eskisi gibi bulunacak ve sahilleri gözetleyeceklerdi. Mustafa Kemâl 18 Mayıs'ta 19.Tümen komutanlığına dönmüştür.
19 Mayıs gecesi 19.Tümene sungu hücumu emri geldi. Bu sungu hücumu Türk ordusu için fena durumlara sebep olmuştur. İngilizlerin 22 Mayıs'ta gelen ateşkes isteğiyle bu tarihte ateşkes yapılmıştır.
Anzak ordusu, Türk ordusunun arkasına sarkma girişimi, Halit Rıza Tepesi savaşında engellenmiştir. Bu arada Mustafa Kemâl Haziran başında Miralaylığa terfi etmiştir.

imparator 09-02-2007 14:36

Kuzey Grubunda Arıburnu Savaşlarında bundan sonraki tarihlerde kayda değer gelişmeler olmamıştır. Mevzi savaşları ile sürüp gitmiştir. İngiliz Komutan General Hamilton kesin bir sonuç almak için Ağustos ayında yapmak üzere harekat planlıyordu. Hamilton'un planı şöyleydi:
Susla Limanına çıkarılacak olan ana kuvvet Koca Çimen Tepesi, Maltepe üzerinden Türk ana kuvvetlerini yarım adanın güneyinde yenecek, bu harekatı kolaylaştırmak üzere bir tümenle kuvvetlendirilecek olan Anzak kolordu Arıburnu Cephesini kuzeyden kuşatarak Conkbayırı'na ve Kocaçimen Tepesi'ne taarruz ederek bununla birlikte Seddülbahir ve Arıburnu bölgelerine de taarruzlar yapılacaktı.Türk Komutanlığı'na savaş taktiği dar cephe esasına bağlıydı. Bir aralık ortaya atılan kuzeye çekilme ve düşman kuvvetlerini denizden içeriye çekme prensibi uygun görülmedi.
Anzak ordusunun Limni adasında kuvvet hazırladığı Türk ordusu tarafından biliniyordu. Bu arada Mustafa Kemal'le Kolordu komutanı Esat Paşa düşmanın ne tarafa geleceği konusunda görüş alışverişinde bulunuyorlardı. Mustafa Kemal eliyle Arıburnu yönünü gösterip bütün sahi boyunca Suula'ya kadar işaret etmiş.
• - Buradan Esat Paşa
• - Pekala buradan geldiklerini kabul edelim. Nasıl ilerleyecekler?

imparator 09-02-2007 14:37

Mustafa Kemal Kocaçimen Tepeyi göstererek:
• - Buradan dedi Esat Paşa gülümseyerek Mustafa Kemâl'ın omzunu okşadı ve: Merak etme gelemezler, dedi.
ANAFARTALAR SAVAŞI
6 Ağustos'ta Arıburnu taraflarına büyük yoğunlukla bir topçu ateşi başladı. Bu atışlar 19.Tümen üzerine öğleden sonra Merkeztepe'de yoğunluğunu arttırdı. Bu arada düşman Kanlısırt'a başarılı bir taarruz yaptı.
7 Ağustos sabah saatlerinde düşman Kabak sırta doğru taarruza geçti. Anzak ordusu 13.İngiliz Tümeniyle kıyı koyundan ilerlemeye başladı. Düşman amacı Kocaçimen tepesini almaktı. 14.Alayın bir taburunu yendiler. Düşman ayrıca 19.Tümen'in kuzeyinden Ağıldere'den ilerliyordu. Mustafa Kemâl buna önlem almak için bir istihkam bölüğünü Şahinsırt'a gönderdi. İngilizler kılavuz noksanlığından dolayı, yanlış doğrultuda ilerleyince Mustafa Kemâl'in gönderdiği kuvvetlerin ateşleri ile karşılaştılar.
Ağustos'un 7'sinde Miralay Fevzi'nin kolordusundan başka Conkbayırı'ndaki savaşları da idare edeceği üzerine onay çıktı. Daha sonra Albay Ahmet Fevzi beyin tümen komutanlarından edindiği birliklerin yorgunluğu sebebiyle taarruzun 9 Ağustos'a bırakılması kanaatine uyması, bunu ordu komutanına bildirmesiyle Anafartalar Grup Komutanlığından alınmıştır. 9 Ağustos'ta Albay Mustafa Kemâl Anafartalar Grup Komutanı olmuştur.

imparator 09-02-2007 14:37

Mustafa Kemâl karargâhını Gümbürdek boylarında kurmuştu. 12.Tümen'de Mestantepe'ye 7.tümende İngilizlerin Kocaçimen grubunun sol kanadına taarruz etti. Savaşın akışı şöyle gelişmekteydi.
12.Tümene bağlı birlikler ilerliyor, topçumuz ateş ediyordu. 35.Alayımız 32.İngiliz Tugayını Tekketepe Sırtlarında bozguna uğrattı. Saat beş civarlarında başlayan savaşlarda düşmanın 8 taburu dağıtılmıştı. İstihbarat birimlerince verilen bilgilere göre düşmanın 10. Ve 11.Tümenlerinin karada olduğu idi.
8 Ağustos Anzak karargâhında yapılan toplantıda 9 Ağustos günü Anafartalar'da bulunan 9.Kolorduya taarruza karar verildi. Saat üçte kara ve deniz topçuları ateşe başlayacak, saat beşte de taarruz yapılacaktı. Taarruzda beklenen değişiklik olmadı. Hamilton'da Mondros limanındaki karargâhından gelerek Suslaya geldiyse de hiçbir şey yapamadı.
Ağustos'un 27'sinde akşam üstü saatlerinde düşman topçusu Kayacıklığı'ndaki siperlerimizi ateş altına aldılar. Durumdan haber alan Mustafa Kemâl 7.Tümene emir verdi. Bunun yanında bu grubun yedeği olan 6.Tümene de emir vermiştir. Çünkü düşman siperlerimize girmiştir.
Bu arada Mustafa Kemâl'in bu cepheyle ilgili bir anısını şöyle anlatmıştır:
"O Kahramanlar başlarında fedakâr subayları olduğu halde durdurulması mümkün olmayan atışlarıyla düşman hattını sonuna kadar boğdular. Bundan başka önlerine rastlayan, yardıma gelen bütün düşman birliklerini darmadağın ettiler. Hatta bizim bazı askerlerimiz boş buldukları yönlerden denize kadar gitmişlerdir. Bence istenilen maksat elde edilmiştir."

imparator 09-02-2007 14:37

15 Ağustos'ta Kireçtepe'den üstün kuvvetlerle saldırıya geçen düşman ordusu savaşın ilk safhalarında başarılar elde etmişlerdir. Ama bu esnada kendilerine karşı mücadeleye girişen Gelibolu'daki Jandarma Alayı bunları durdurmaya muvaffak olmuştur. Düşman birlikleri ummadıkları bir şekilde mıhlanıp kalmışlardır.
İngiliz savaş kabinesinin, umut bağladığı bu güzel plân, kesin bir sonuç getirememiş, o önce kuşatma sonra çıkarmayla devam eden mücadele Türk kuvvetlerin İngilizleri dehşete düşürecek şekilde mücadele etmesiyle tekrar mevzi savaşlarına dönmüştür.
İki tarafında yorgunluğu sebebiyle önemli bir taarruz hareketi görülmüyordu. Siper mesafeleri 10 metreye kadar düşmüştü. Artık cephede, el bombası ve yer altından tünel açarak dinamitle karşı taraf siperlerini havaya uçurmaya çalışıyorlardı. Bununla birlikte bazı zamanlarda düşman ordusu mevzilerimizi kara ve denizden ateş altına alıyordu.
Çanakkale Savaşlarında en önemli silahlarımız "Mavzer" ve "Süngü" idi.
İngiliz Harb Kabinesi 7 Kasım 1915'te Çanakkale'yi boşaltma kararı verdi. Düşman kuvvetleri 20 Aralık 1915'te Anafartalar-Arıburnu, 8 Ocak 1916'da Seddülbahir bölgelerinden çekilmeye başladılar. Düşman, ordusunu Selanik ve Sina'ya sevketti. Türk ordusu birkaç ay sonra ise kuvvetlerini Doğu Cephesi ve Suriye'ye kaydırdı.
Savaş sonunda tarafların tahmini kayıpları ise şöyledir:

imparator 09-02-2007 14:37

Türkler : 251.309
İngilizler : 205.000
Fransızlar : 47.000
8.5 ay süren Çanakkale kara savaşı, daracık toprak parçası üzerinde, zor koşullarda devam etmiş ve bundan dolayı çok can almıştır. Türk tarafının çok can kaybetmesinin sebebi de düşman donanmasının bombardımanıdır.
Çanakkale Savaşlarında bu üzücü olayların ateşinde bir Mustafa Kemâl mucizesi bulunmaktadır. Tümen komutanı olarak girdiği savaşta ileriki zamanlarda Gelibolu'nun kara savunmasından sorumlu idi. Gelibolu'da hayatlarını feda eden düşman askerleri için söylediği sözler çok anlamlıdır.
"Bu memleketin toprakları, üstünde kanları döken kahramanlar, burada bir dost vatanının toprağındasınız, huzur ve suskunluk içinde uyuyunuz sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar, göz yaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler, huzur içinde uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır."
Bu sözler Gelibolu tarihi Milli Parkı Anzak koyu ile Avustralya'da 1986 yılında açılışı yapılan temsili Anzak Koyu'na dikilen anıtlarda yazılıdır.
Mustafa Kemâl, iradesi, mantıklı karar vermesi ve kararlarında isabetliğiyle, Çanakkale Savaşlarında çok iyi bir Komutan olduğunu göstermiş ve bu denemesi Kurtuluş Savaşı'nda tecrübe sahibi olmasını saptamıştır.

imparator 09-02-2007 14:37

KARA HAREKATI ÜZERİNE DEĞERLENDİRME
Çanakkale Savaşları, Türk Savaş tarihinin gurur veren bir mücadelesi aynı zamanda önemi gün geçtikçe artan ve yeni nesillere büyük merak uyandıran bir inceleme konusudur.
Çanakkale Savaşları'nın, bir Türk Destanı aldığı doğrudur. Ama genç bir nesli kaybederek. Düşmanın üstün silahlarına karşı üstün bir mücadele. Üzücü olan da avantajlı olduğumuz halde bunu iyi değerlendirilmemiş olması. Marmara'yı kullanmadan, ikmalimizi karadan yapıyoruz. Sözü uzatmadan Büyük Önder'i dinleyelim: "Biz orada İngiliz, Fransız donanmasını Boğazın dışında tuttuk ve onların müttefikleri Rusya ile irtibat kurmalarını önledik. Rusya böylece çökmüş oldu. Ama neticede biz de yıkıldık. Siz Almanlar İngiliz boğazından, biz Türkler de bu boğazdan çıkmadıkça çökmeye mahkumuz. Zaferi, denizi kontrol altında tutan ihtiyacı olan şeyi, ihtiyacı olduğu zaman, istediği yere ulaştırabilen ülke kazanır."
BİBLİYOGRAFYA
AKŞT, İlhan. Çanakkale Savaşları Harp Sahaları ve Abideleri Fatih Yay. 1979
ARTUÇ, İbrahim: 1915 Çanakkale Savaşı Kastaş Yay. Ocak 1992
BELEN, Fahri. Birinci Dünya Harbi'nde Türk Harbi Kara Kuvvetleri
Komutanlığı Yayınları, 1964
ÇAMOĞLU, Şemsettin. Çanakkale Boğazı ve Savaşları Kutulmuş Matbaası
İstanbul 1962

imparator 09-02-2007 14:37

GÜNEŞEN, Fikret. Çanakkale Savaşları Kastaş Yay. Mart 1986
KARAL, Ord.Prof.Enver Ziya. Osmanlı Tarihi IX.Cilt T.T.K.1999
ULUASLAN, Hüseyin. Çanakkale Savaşları Okullar Pazarı Yay. 1985
Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, Çanakkale Cephesi Harekatı. G.V.İkinci
Kitap Ankara Genelkurmay Basımevi 1978
Çanakkale Muharebeleri 75 Yıl Armağanı Genelkurmay Basımevi Ankara 1993Dünya Savaşları Ansiklopedisi 2.Cilt
ÇANAKKALE CEPHESİ'NDE RUSYA

imparator 09-02-2007 14:38

I. BÖLÜM
I. XVIII. VE XIX. ASIRLARDA RUSYA'NIN SİYASİ HEDEFLERİ
XIX. Yüzyıl'dan İtibaren Rusya'nın Boğazlar ve Osmanlı Toprakları Üzerindeki Düşünceleri
15.yy sonunda kurulan Rus Çarlığı başlangıçta tamamen bir kara devleti idi ve denizlerle bağlantısı yoktu.
1699 Karlofça Andlaşması ile Azak kalesini alan Rusya ilk defa olarak Karadeniz kıyılarına ayak bastı. İsveç ile yaptığı savaş sonunda 1721 de imzalanan Nysled barışı ile de Rusya Baltık kıyılarına çıktı. Bundan sonra Rusya bütün 18.yy boyunca hem Kafkaslar hem de Balkanlar doğrultusunda olmak üzere Karadeniz'deki kıyılarını genişletmiş ve Balkanlarda Osmanlı-Rus sınırı 1792 Yaş Antlaşması ile Tuna'nın kollarından Prut nehri olmuştu. Böylece bütün Kuzey Karadeniz kıyılarını ele geçiren Rusya'nın 19. yy içindeki çabaları İstanbul ve Çanakkale boğazlarının ele geçirilmesine hiç değilse bu boğazların kendisine devamlı olarak açık olması amacına yönelmiştir.
Rusya boğazları ele geçirerek bir nevi deyim yerindeyse dünya siyasetine hakim olmak istiyordu. Çanakkale ve İstanbul boğazı bir çok Avrupa devleti için adeta bir kapı kilidi niteliğini taşıyordu. Bu sebeple devletler yani İngiltere, Fransa ve Almanya gibi o dönemde adından dünya siyasetinde sıkça bahsettiren güçler boğazların egemenliğini kendilerine geçmesi için adeta yarışıyorlardı. Boğazların güçlü bir devletin eline geçmesi bütün Güney Rusya'nın ekonomik hayatının o devletin egemenliği altına girmesi demektir. Rusya için bu yönüyle de önemli bir konum arz eden boğazların başka bir devletin eline geçmesi hayal bile edilemezdi.
Boğazların elde tutulması için çok büyük bir devlet olma niteliği göstermese de ele geçirdikten sonra eğer fırsatları değerlendirebilirse dünya hakimi olabilirdi.

imparator 09-02-2007 14:38

Müsait olan coğrafi şartlarla birlikte Karadeniz ile Akdeniz'e egemen olmakla kalmaz Anadolu'nun ve Balkanların kilit noktası olurdu. Rusya durumun ehemmiyetinin daha 16.ve 17.yy dan itibaren kavramıştı. Olayların bu şekilde cereyan etmesi onu Boğazları ele geçirmek için harekete geçirdi.
İngiliz, Fransız, Alman vb Batılı girişimciler 1877-78 yıllarında yapılan Rus-Türk savaşında Türk ekonomisinin yarattığı talep baskısından ellerinden büyük kazançlarla çıkmışlardır. Böylece 70'li yıllarda Doğu sorununun yeni tırmanma koşullarında Kırım savaşından sonra başlayan Osmanlı İmparatorluğu'nun Batılı devletlerin yarı kolonisi haline dönüştürülmesi süreci hızla etkinleştirilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun bu şekilde güç kaybetmeye devam etmesi Batılı devletlerin zihnindeki ihtişamlı Osmanlıyı silmiş hasta adam olarak nitelemeye mahkum etmiştir. Kimi (İngiltere) bu hasta adamı iyi etmek kendi siyasi politikasını ayakta tutabilmek için uğraşmış, kimi (Rusya) de parçala böl öldür siyasetini uygulamak için çaba göstermiştir. Rusya bu nedenle eline geçen ilk fırsatı değerlendirme yoluna gitmeyi tercih etmiştir. Biraz daha gerilere gidecek olursak Osmanlının Rus siyasetine nasıl alet olduğuna tanıklık etmiş oluruz. Tarih 1809 ve 1839 yılları arasında Osmanlı devletinin makus talihine ağlıyordu. Bu tarihte Osmanlıyı bir hayli meşgul eden Mehmet Ali Paşa isyanı çıkmıştı. II. Mahmut müşkil durumdaydı. Fransa ve İngiltere'nin Mehmet Ali tarafını destekler şekilde hareket etmesi sebebiyle Rusya'nın ise beslediği emelleri biliyordu; 8 Temmuz 1833'de Türkiye ile Rusya arasında imzalanan Hünkar İskelesi Antlaşması diğer devletleri hayrete düşürdü.
1-Huzur ve güvenlikleri ile ilgili bütün problemler hakkında birbirlerine yardımda bulunacaklardır.
2-1829 Edirne Antlaşması ile bu antlaşmada geçen diğer antlaşmalar ve Edirne antlaşmasından sonra imzalananlar teyit edilmişti.
3-Olaylar Osmanlı İmparatorluğu için Rusya'dan yardım isteyecek bir durum yaratırsa Rusya'nın karadan ve denizden Osmanlı İmparatorluğu'na iki taraf arasında kararlaştırılan bir kuvvetle yardım edecektir.
4-Yardım isteyen taraf yardıma gelen kuvvetlerin masraflarını ödeyecektir.
5-Antlaşma süresi sekiz yıldır.
6-Bu savunma antlaşması iki ay içinde tasdik edilecek.

imparator 09-02-2007 14:38

Rusya ile Batı arasında savaş olursa Osmanlı devleti Çanakkale Boğazını Rusya ile harp halinde bulunan devletlerin donanmasına kapayacak buna karşılık Rusya'nın dostu olduğu Rus gemileri Boğazlardan her iki istikamete gidip gelebileceklerdi.
İngiltere ve Fransa'nın bu antlaşmaya olumlu yaklaşacağı beklenemezdi. Fransa'nın XVI. asırdan, İngiltere'nin ise Hindistan'a tam olarak yerleşmesinden itibaren Akdeniz'de hayati menfaatleri vardı. Bu menfaatlerin tehlikeye düştüğünü gördükleri anda harekete geçmeleri tabii bir netice idi.
13 Temmuz 1841'de Boğazlar için tespit edilen yeni durum şöyle idi:
1-Osmanlı Devleti barış halinde bulunduğu devletlerin harp gemilerine boğazları kapamak hususunda Osmanlı İmparatorluğu öteden beri kaide olarak kabul edilmiş olan prensibi, gelecekte de yürürlükte bulundurmak yolunda kesin karar verdiğini bildirir.
2-Padişah eskiden olduğu gibi devlet elçilerinin muharebe hizmetinde bulunacak olan harp bayrağı taşıyan hafif gemilerine özel fermanlarla boğazlardan geçiş hakkı verebilir.
Rusya Hünkar İskelesi antlaşmasıyla görüldüğü gibi hem Osmanlının hem de Batılı devletlerin elini ayağını bağlamıştır. İngiltere ve Fransa'nın bu bölge üzerinde siyasi çıkarlarının olması aynı zamanda Osmanlı Devleti üzerinde Rus tehlikesinin geçiştirilmesi konusunda fayda sağlamıştır. Rusya'nın Osmanlı toprakları üzerindeki politikalarını yıllara göre sınıflandırabiliriz. Kırım savaşından sonra 1856'dan sonra 1870'li yıllara kadar Rusya Balkanlarda defansiftir, macera aramaz. Bundan sonra ikinci bir dönem görüyoruz, bu 1870'den Berlin Konferansı'na kadar olan bölümdür. Yani 1878'e kadar. Bu dönemde biz Panslavizm denen ideolojinin Rus Balkan politikasına çok yönlü etki yaptığını görüyoruz. Üçüncü bölüm 1878-1911'e kadar olan bölümdür. Bu bölüm Rus-Balkan politikasının iflası bölümüdür.
Sonuç olarak Rusya Boğazları ele geçirebilmek düşüncesi ile Çanakkale Cephesine dek adım adım ilerlemiştir. Boğazlar Rusya için özellikle 19. ve 20. yy olmazsa olmaz olarak nitelendirdiği siyasi isteklerinden en önemlisidir. Bu bölgenin ele geçirilmesi demek bütün dünya siyasetine özellikle batılı devletlerine hakim olmak manasını taşıyordu ona göre. İngiltere ve Fransa'nın Türkiye hakkındaki emelleri Rusya'yı oldukça tedirgin etmekle beraber Boğazlara hakim olmak emelinden vazgeçmemektedir. Rusya'nın İstanbul büyükelçisi Nelidof Çar III. Aleksandra 1882 de gönderdiği raporda Rusların Boğazlara hakim olma lüzum ve vesilelerini şöyle tespit etmiştir:

imparator 09-02-2007 14:38

"Boğazların ele geçirilmesi bizce tarihi bir zarurettir. Bunun için şu üç yolu takip etmeliyiz:
1-Her an bir bahane ile çıkarılacak savaşla,
2-Dahili kargaşalıktan istifade edilerek İstanbul'a denizden yapılacak bir baskınla,
3-Osmanlı Devleti'nin sıkışık bir anında isteyebileceği Rus yardımı ittifakı bahanesiyle."
İşte Rusya tarih boyunca hep bu taktiklerden yararlanarak Osmanlı Devleti'ni alt ederek Boğazları ele geçirme çabası içersinde bulunmuştur.
ÇANAKKALE CEPHESİNDE İNGİLİZLER
20.Yüzyılın başlarında Avrupa'da siyasi hava iyice ağırlaşmıştı. Büyük devletlerin jeopolitik ve ekonomik alanlarda egemen olma hırsları düşman kamplar kurulmasına sebep oldu. Bu nedenle Avrupa büyük devletleri eski kuvvetler dengesinden çözülerek karşılıklı iki bloka ayrıldılar. "İlk göze çarpan grup, Merkezi Avrupa Devletleri grubu idi. Üç devletten oluşuyordu. Almanya, Avustralya, Macaristan, İtalya. Bu grubun adı "İttifak Devletleri" idi. Bu anlaşmanın hazırlıkları ta 1871 Alman-Fransız harbinden sonra başlamıştı. Hedefi de Fransa'yı yalnız bırakmaktı. I.Dünya Savaşı başladıktan sonra İtalya'nın yerini; Almanya'nın isteği ve baskısı üzerine Osmanlı İmparatorluğu almıştır. Batı Avrupa devletlerine gelince İngiltere ve Fransa aralarına Rusya'yı da alarak "İtilaf devletleri"ni meydana getirdiler." Bu siyasi kamplara ayrılış ta Rusların izlediği politika ayrı ayrı sorundu. Yüzyıllar boyunca Türk boğazlarından Ortadoğu ve Akdeniz'e inmeyi hedef tutan bir devlet; Avrupa'da oluşan bloklara ters düşmekte hatta korkutmaktaydı. Ancak İngiltere ve Fransa, Rusya'nın sınırsız insan kaynaklarını kullanmak için boğazlardan ödün verip, Rusya'yı yanlarına çektiler.

imparator 09-02-2007 14:38

"Öteden beri Türk boğazlarını alan politikaların önemli ve tehlikeli olanları Slav, Cerman ve Anglo-Frank kökenli politikalardı. Almanlar Baltık, Basfor, Basra ekseninde kuracakları jeopolitik bir kuşakla Akdeniz ve Hint Okyanusu'na uzanmak istiyorlardı. Bu proje Balkanlar üzerinden ve büyük kısmıyla Osmanlı Devleti'nin sırtından gerçekleştirilecekti. Rusların, açık denizlere ve sıcak iklimlere çıkma politikalarının hedefi de aynı coğrafya idi. <![endif]>
19.yüzyıl sonlarına kadar, Akdeniz'in güvenliği bakımından tutucu ve koruyucu bir politika güden İngilizler, bu dönemden sonra siyasetlerini değiştirdiler. Londra otoritelerine göre, Osmanlı Devleti hayatını tamamlamış, mirasını paylaşmak zamanı gelmişti. Fransızlar da benzer koşullar dolayısıyla aynı politikayı izliyorlardı. Üçlü antlaşmanın temelinde yatan hırs bu idi. Osmanlı bu nedenle yalnız bırakılmıştı. Oysa, İstanbul hükümetinin istedikleri haklı şeylerdi. Devlet olarak varlığının garantisini ve özellikle kapitülasyonların kaldırılmasını istiyordu. Bunları şart koşarak Londra, Paris ve İstanbul merkezlerinde yapılan bütün öneriler adeta alay edilircesine hafife alınarak reddedildi. İtilaf Devletlerinin kapıları kapanınca Almanya'nın yanında savaşa girildi. "9 Kasım 1914'de İngiltere Başbakanı Asquith, Osmanlı Devleti'nin savaşa girişi konusunda şunları söylemişti; "Üç ay evvel savaş başladığı zaman Türk hükümetine müttefiklerimizle birlikte, tarafsız kaldıkları takdirde imparatorluk topraklarına, bütünlüğüne saygı göstereceğimi vade etmiştik. Bu ülkenin ikiye bölünmüş politikacıları iki taraf arasında tereddüt geçirdikten sonra nihayet Alman gemilerinin emrivakileri yüzünden ve Alman altınları sayesinde onların tarafında yer aldılar. Aslında silaha sarılan Türk halkı değil Osmanlı hükümetidir ve hiç tereddütsüz söyleyebilirim ki bu silah onları yok edecektir. Türkiye İmparatorluğu intihar etmiştir ve kendi mezarlarını kendi elleriyle kazmıştır." <![endif]>
Zaman geçiyor ve Avrupa cephelerindeki muharebeler gittikçe şiddetleniyordu. Fransa'ya yöneltilen Alman taarruzları, kuzeydeki vurucu kısmı ile Belçika'yı aşmıştı. İngiltere imparatorluğunun sömürge kaynakları henüz yeni seferber oluyorlardı. Almanlar için en önemli sorun, İngiliz kaynakları batı Avrupa''a boşaltılmadan kesin sonuç almaktır. Sonunda Karadeniz olayı adıyla tarihe geçen trajik oyunun sonunda ilkin Ruslar Kafkas sınırına tecavüz ettiler. Hemen arkasından İngiliz deniz kuvvetlerinin Akabe Körfezi, İzmir Körfezi ve Çanakkale Boğazındaki hedeflere ateş açarak düşmanca duruma girdikleri görüldü. Osmanlı devleti bu olaylar sonucu 3 Kasım'da bütün antlaşma bloku ile savaşa girdi.
Çanakkale boğazı karşısında 11 Ağustos'tan beri bekleyen ve boğazlardaki geçişleri kontrol altında tutan İngiliz filosu gün geçtikçe kuvvetlendirilmişti. Harbe girildikten sonra İngiliz ve Fransız filoları ile adeta bir armada haline getirilen bu kuvvetin Çanakkale boğazından İstanbul üzerine her an harekete geçmesi mümkündü. Türk Genel Karargahı seferberlikten başlayarak boğazdaki Müstahkem mevki savunmasını güçlendirmeye çalışmıştı. Kasımdan itibaren bu çalışmalar hızlandırıldı. Boğazın kıyı savunması için 3.Kolordu da Gelibolu yarımadasına kaydıran Türk Başkomutanlığı bu kesimde yeni bir cephe açılmasını bekliyordu.
Çanakkale cephesinin açılmasına dair muhtelif siyasi ve askeri tarihler adeta söz birliği etmişçesine aynı yüzeysel nedenler üzerinde durmaktadır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

imparator 09-02-2007 14:39

"-1914-1915 kış mevsiminde Kafkaslara doğru girişilen Türk taarruzlarının hafifletilmesi için Rus Başkomutanlığı tarafından yardım isteği;
• - Marmara çevresi ve Trakya'daki Türk yığınağının Süveyş kanalı ve Mısır üzerine kaydırılmasını önlemek,
• - Boğazları açarak Rusya ile bağlantı kurmak, Rusların insan kaynaklarını silahlandırmak, Rusya'nın 1.sınıf ikmal maddelerini serbest piyasalara aktarmak,
• - Henüz durumu belli olmamış bulunan ve fakat Almanya istikametine eğilimi sezilen Bulgaristan'ı üçlü ittifak yararına etkilemek ve Balkanlardaki çıkmazlığı düzeltmek,
• - İtalya üzerinde üçlü ittifakın etkisini kuvvetlendirmek,
• - Trakya ve buraya yakın büyük Türk yığınağını Balkanlar istikametine muhtemel ileri hareketlerden alıkoymak,

imparator 09-02-2007 14:39

• - Karadeniz'de kapalı kalan muhtelif milletlere ait irili ufaklı 132 taşıt gemisi (380000 tonalito)ni kurtarmak,
• - İslâm otoritesine karşı Hilafet'in prestij ve otoritesini kırmak,
• - Gittikçe artacak olan İngiltere kaynaklarını uygun ve yararlı yerlerde kullanabilmek,
• - Manş denizindeki harplere karşı bıkkınlık duyan İngiliz halkına ayrı cephelerde parlak başarılar göstererek moralleri yükseltmek,"
Bu sebeplerin bazıları tamamen ters ve yanlış bazıları söz konusu edilmeyecek kadar önemsiz ve bazıları da doğrudur. Ancak, doğru olan yüzeysel sebepler, asıl temelde yatan gerçek nedenleri bütünleyici niteliktedir. Asıl temelde yatan gerçek sebepler şunlardır."
• 1. Boğazlar çevresi ve Başkent İstanbul üzerine girişilecek bir harekât ile Osmanlı devletinin can noktasına vurmak ve onu en kısa yoldan harp dışı etmek.

imparator 09-02-2007 14:39

• 2. Üçlü ittifakın Baltık-Bosfor-Basra eksenindeki jeo-stratejik kuşağını Bosfor-Basra kanadından koparmış olarak Alman blokunu tek başına Orta Avrupa'da sıkıştırıp tecrit etmek,
• 3. Türk boğazlarını Ruslardan önce ve onların karışmasına olanak bulunmayan bir dönemde ele geçirmek ve bu havzayı elde bulundurmak suretiyle barış masasına oturmak."
Sıralanan bu üç gerçek nedenin anlam ve kapsamında İngiliz ve Fransız siyasetinin bütün istekleri, Akdeniz'in stratejik güvenliği ve daha önce belirtilmiş olan yüzeysel sebeplerin sağlayacağı düşünülen sonuçları mevcuttur.
Birinci Dünya Harbinin çıkmazlığı ve oluşumuna ait bütün olasılıkları dikkate olan Osmanlı Devleti çok önceden ordusunu nasıl kullanacağına dair 4 sefer plânı hazırlamıştı. Bunlardan ilk üçü taarruz ana fikrine göre, dördüncüsü ise savunmaya yönelikti.
Sefer plânına göre uygulanan yığınak planlarının Çanakkale cephesini ilgilendiren kısmında, ana kuvvetler Marmara çevresinde ve Trakya'da toplanmakta idi. Bu durum boğazlardaki savunma gücünün erkenden ve yeterince pekiştirilmesi olanağını vermiş olacaktı. Nitekim gerçekte de böyle oldu.
"Uygulamasına geçilen seferberlik planı bir çok konularda gecikti. Fakat sefer planında Çanakkale savunması için düşünülen 3.kolordunun seferberliği istenilen zamanda yapılmıştı. 3 Kasım'dan itibaren Gelibolu'ya yanaştırılan bu Kolordu zaman geçtikçe yeni kuvvetlerle de takviye edildi. 4.Kolordudan 11.Tümen Ezine bölgesine yanaştırılarak 3.Kolordu emrine verildi. 2.Kolordunun Trakya'daki kuvvetlerinden 5.tümen, kendi kolordusuna bağlı kalmak koşuluyla Kavaksuyu kuzeyine alındı. 3.Kolordudan Halep'e gönderilmek üzere Derince bindirme iskelesine alınan 8.Tümenin yerine Tekirdağ'ında 19.tümen kuruldu, 1915 Şubatında Eceabat'a nakledildi. Böylece 19 Şubat sabahı İngiliz ve Fransız filoları boğaz harekatına başlarken, Çanakkale Müstahkem Mevkinin deniz kuvvetlerine karşı savunması yanında, 3.kolorduya bağlı 4 tümenlik bir kuvvetin ve ayrıca Kavak suyu kuzeyinde hazır tutulan 5.tümenin amfibi hareketlere karşı savunma düzeni de kurulmuş bulunuyordu."
"Çanakkale Boğazındaki Türk savunma tertibinin bel kemiğini "Müstahkem Mevkii" teşkil eder. Mart 1915 başlarında Çanakkale Müstahkem
Mevki emrinde 27 Topçu Bataryası ile bir de Mayın grubu vardı. Bundan başka kara savunmasında 4 piyade tümeni (yukarıda söylediklerimiz 5., 7., 9., 11.) ile 2.Jandarma olayı tahsis edilmişti. Bu birlikler karargahıyla Gelibolu'da bulunan 3.Kolorduy emrine verildi. Ayrıca Maydos-Bigalı bölgesinde ordu ihtiyatı olarak 19.tümen vardı. Müstahkem mevki topçuları Merkez ve Giriş tahkimatı olarak iki grupta toplanmıştı."
Çanakkale'de Osmanlı savunması başlıca üç unsura dayanıyordu:

imparator 09-02-2007 14:39

• 1- Tarabya' daki ağır toplar,
• 2- Gizlenmiş hafif bataryalarla kolaylıkla yer değiştirebilen obüs bataryaları,
• 3- Denizaltı torpilleri (mayonlar).
"Osmanlı ağır topları saldır zırhlılarınkilere nispeten çok zayıftı. Bundan başka tabyaların çoğu ancak kendi atış alanları içine giren gemilere atış edebilmekteydiler."
İzgiliz-Fransız zırhlılarının demirleyip ateş etmelerini engelleyen yön gizli obüs ve biraz da sahra bataryalarıydı. Zırhlılar, tabyaları isabetle dövmek ve oralardaki topları teker, teker tahrip etmek için Boğazın bir yerinde demirleyip veya süratlerini akıntının süratine uydurarak kımıldamadan durunca yükseklerde bulunan obüs bataryaları onlar üzerine ateşini ayarlıyor ve zırhlı olmayan güverte kısımlarını dikine düşen gülleriyle döverek bir çok tahribat yapıyordu.
Boğazların geçilmesini engelleyen üçüncü silah torpillerdi. Bunlardan Boğazın merkezinde bulunan dar kısımda aşağı, yukarı Mesudiye tabyasından Çimenlik tabyasının hizalarına kadar giden bölgeye on sıra yerleştirilmişti."
İngilizlerin Çanakkale Cephesini Açmalarının Nedenleri:
Denizlere egemen olan İngiltere ve Fransa sömürgelerinin bütün kaynaklarından yararlanabilecek durumdaydılar. Almanya ve Avusturya abluka altında olmakla beraber, Alman sanayii mucizeler yaratacak güçteydi. Rusya ise boğazların kapanması durumunda yarı ablukada bulunuyor demekti. Almanlar boğazları kapatarak Rusya'yı yarı kötürüm kılmak ve sonra yıkmak istiyordu. İngiltere ve Fransa'nın da boğazlar üzerinde düşünceleri vardı:

imparator 09-02-2007 14:39

İngilizlerin Tasarıları:
"1915'de Çanakkale zorlanılarak boğazlar açılacak, İstanbul ve boğazların iki kenarı elde tutulacak, böylelikle bir yandan Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan kendi yanlarında savaşa sürüklenecek ve bu son devlet Çanakkale'nin Güneyini güven altına alacak, yeni batı Anadolu'da bir çok yerleri işgal edecek. Kocaeli yarımadasını elde tutmak kolay olacak. Bunlar yapıldıktan sonra açılmış olan yoldan Rus ordusu bol silah ve cephane ile beslenip 1916 ilkbahar ve yazında İtalya, Romanya ve Sırbistan'ın da yardımıyla Avusturya-Macaristan İmparatorluğu çöktürülecek. Bunun arkasından batı, doğu ve güney'den Almanya üstüne, üstün ordularla yüklenilerek diz çöktürülecek."
İngiltere ve Fransa hükümetleri Çanakkale seferinden pek çok şey bekledi ve bu uğurda bir düzine kadar zırhlıyı feda etmeyi göze alarak 550.000 kişilik bir kara kuvvetini, pek ağır emek ve masrafları göze alarak aylarca ufacık iki kıyıyı tutarak bu kuvvetin üçte birini kaybetti.
Alman cephesini yaramayacağını anlayan bir kısım devlet adamı ve komutanlar, kendi cephelerinin de Almanlarca yarılmak tehlikesiyle karşılaşmadan savaşı zaferle bitirmek için Çanakkale Boğazının zorlanmasını düşünmüşlerdi, ve bu amaçlara bütün imkanlarını seferber etmişlerdi.
Deniz Savaşına Karar Verilmesi ve Savaş İçin Yapılan Hazırlıklar:
"12Mart'a kadar İngiliz donanması kendini büyük bir tehlikeye sokmadan Boğaz'ın içindeki tabyaları dövmek ve onların toplarını tahribe çalışmak işiyle uğraşır. Alınan sonuçlar o kadar önemsizdir ki 9 Mart'ta Amiral Karden tabyaları uzaktan işaretle dövebilmek için uçak istediğini deniz bakanlığına teller."

imparator 09-02-2007 14:40

Amiral Karden ve İngiltere Deniz Bakanlığı arasındaki telgraflar sonucu; Çanakkale 'nın geçilmesi sonucuna karar verilmiştir. Bunun sonucunda savaş üzerinde egemenlik sağlanabilirdi. Amiral Karden'in 14 Mart'ta Bakanlığa çektiği bir telgrafta bakanlık gibi düşündüğünü bildirir, donanma Marmara'ya geçer geçmez gemi ile bağlantıyı sağlamak için büyük ölçüde asker harekatının başlaması, boğazı zorlarken önemli kayıpların olabileceğini, savaş gemilerinin hazır olmasını ve yedek cephane ister. 15 Mart'ta karşılık gelir: 18 Mart'tan bu yana Mondros'ta savaşa hazır 59.000 kişi bulunabileceğini ve 18.000 kişilik 29.tümeni ek olarak 2 Nisan'a kadar geleceğini bildirir.
Özet olarak Çanakkale geçidindeki tabyaları yakından dövmek için manyaları tahrip edip güvenilir bir geçit sağlamak, bu tarama işini donanma taşlarıyla korumak, bu yapılınca tabyaları yakından dövüp onları kullanılamayacak bir duruma getirmek ve bu biçimde davranarak ilerlemek.
Müttefikler, Çanakkale Boğazını denizden zorlamak için Akdeniz'de, o zamana kadar görülmemiş derecede muazzam bir deniz kuvveti topladılar. 18
Mart sabahı saat 10.30'da görüş şartları uygun olmaya başladığı anda 12 İngiliz ve 4 Fransız büyük savaş gemisi, (Bouvet (Buve), Ocean, (Oşın), İrresistible (irrexzistıbıl), Gaulois (Galova), İnfleixilde (İnfile ksibol), Quen Elizabeth) hastalığı nedeniyle Amiral Karden yerine Amiral de Robek tarafından Boğaz'dan girmeye koyulur. Amaçları Kepez ve Çanak daraltılarındaki tabyaları ateş altında ezip tahrip etmek, yukarıda geçen Mesudiye hizasından Çimenlik hizasına kadar genişlikte bir yol açmak, o yoldan ilerlemek, tabyaları tahrip etmek, mayından temizlenmiş yolu uzatmak ve birkaç günlük vuruşmadan sonra Marmara'ya ulaşmak.
Saat 14.'e kadar süren bu düellosundan donanmanın pek büyük olan üstünlüğü kendini göstermiş, tabyaların ateşi kısmen kesilmiş, kısmen de zayıflamıştı. Saat 14'de Fransız zırhlısı Buve öbür Fransız zırhlılarıyla birlikte nöbet değiştirmek için vuruşmadan çekilirken bizim tahminimize göre bir ağır top güllesi yediği, karşı tarafa göre ise Nusret'in gizlice döktüğü mayınların birine çarparak patlaması sonucu batar ve 630 kişi boğulur. Buve'nin batmasıyla tabyaların ateşi canlanır ve saat 16'ya kadar top düellosu sürer, bu saate doğru tabyaların ateşi çok zayıflar ve amiral bunların artık ameli olarak susturulmuş olduklarını sanır. Bunun üzerine mayın tarama gemileri ilerleyip işe başlarlar, ancak zırhlı toplarının tesiri dışında bulunan Türk obüs ve sahra bataryalarının sıkı ateşi altında kaçışırlar ve önemli bir iş göremezler. Saat 16.11'de Infleksibıl ve Irrezistibol adındaki 1 İngiliz zırhlısı batar. "Tabyaların ateşi yeniden canlanır. Saat 16.30'da donanma boğazı zorlayamayacağını anlar amiral, gemilerine geri dön emri verir ve yaralanmış 2 zırhlıyı ve mürettebatını kurtarmak için uğraşır. Böylelikle 18 Mart yenilgisine kadar gelinir. Bundan sonra Çanakkale'de kara harekatı fikri gündeme geldi.

imparator 09-02-2007 14:40

18 Mart Taarruzunun Bilançosu:
Çanakkale Boğazının iki yakasında mevzilenen Türk topçularının açtığı yoğun ateşler ve karanlık Liman'a dökülan mayınların etkisiyle mevcudunun % 35'ini yitiren İngiliz ve Fransız harp gemilerinden oluşan bu donanma çekilmek zorunda kaldı. İngilizlerin 7 zırhlısı görev yapamayacak hale gelmiştir. Yalnız bu günkü savaşta Bauet (Buve), Ocean, Irresistible batmış; Gaulois (Golova), İnflexible görev yapamayacak haldedir.
18 Mart'ta bizim kayıplarımız ise 58 şehir ve 74 yaralı, 9 top, 1 tabyadan ibarettir. Top mermisinin üçte biri sarf edilmiştir.
Çanakkale'yi Denizden Zorlamaktan Vazgeçilmesi:
Amiral dö Robek 18 Mart vuruşması hakkında o akşam deniz bakanlığına gönderdiği ilk raporda iyimserdir ve vuruşmaya devam düşüncesindedir. Bakanlıkta bu düşünceyi onaylayarak kaybedilen savaş gemileri yerine İngiltere'den 4, Fransa'dan 1. Savaş gemisinin gönderileceğini bildiriyordu. 18 Mart harekatını gözleriyle gören Hamilton ise aynı fikirde değildi. 21 Mart'ta İngiliz tarafında durum buydu donanmanın hala boğazı geçip sonuç alacağına inanan filo komutanı bir amiral, bunun tamamen tersine inanan kara birlikleri komutanı bir general. 22 Mart'ta amiral de Robek, general Hamilton ile görüşmek üzere Queen Elizabeth ile Limni'ye gitti. Alınan kararlarda Lord Liçner'in General Hamilton'a verdiği yönergelerin tesiri büyük olmuştur. Çanakkale'nin, 18 Mart vuruşmasından sonra sadece deniz kuvvetleriyle geçilemeyeceği anlaşılmış; kara birliklerinin de yardımına karar verilmiştir.

imparator 09-02-2007 14:40

I.Dünya Harbinde Çanakkale'deki Kara Hârekatı:
İngiliz ve Fransızlar 18 Mart 1915 deniz bozgunundan sonra, boğazın yalnızca deniz kuvvetleriyle geçilemeyeceğini anlamışlardı. Bu nedenle kara harekatının yapılmasına karar verildi.
Bu kararın verildiği sırada bile donanma yalnız mı yapsın yoksa kara ordusu ise birlikte mi yapsın tartışması sürüyordu. Londra'da Kara ordusuna ihtiyaç olduğunu savunanların başında Lord Fisher geliyordu. Çanakkale'ye gönderilecek kuvvetlerin kararı verildikten sonra Mısır'daki Anzak Tümenleriyle birlikte 70 bin kişilik bir kolordu bu işe ayrılmış oluyordu. Ama hiç kimse bu büyük kuvvetin ne yapacağını, kesin olarak nereye gideceğini dosttan veya düşmandan karşısına nelerin çıkacağını bilmiyordu; ve hâlâ donanmanın tek başına boğazı geçeceğine inananlar vardı. Sonunda esas noktalar ortaya çıkmaya başlamıştı. Donanma asıl saldırısını yapana kadar, Hamilton'nun birlikleri işe karışmayacaktı. Eğer deneme başarıya ulaşmazsa Hamilton Gelibolu yarımadasına çıkarma yapacak, başarıya ulaşırsa yarımadaya zayıf bir kuvvet bırakıp doğrudan doğruya İstanbul üzerine yürüyecekti. Oradan İstanbul Boğazına çıkarılmış bir Rus Birliği ile birleşmesi umuluyordu.
-25 Nisan 1919 Çıkarmaları
-Seddülbahir Çıkarması: 29.İngiliz tümeni Seddülbahir'de beş yere çıkarma yapacaktı. Bu yerler ve İngiliz çıkarma plânı şöyledir:
-Hisarlık Sahili: Üç savaş gemisinin korumasında 3 piyade bölüğü saat 07.30'da karaya çıkmayı başardı. Bunun karşısındaki Türk takımı, on katı kuvvet ve çok şiddetli Donanma ateşi altında ağır kayıplar vererek görevine devam ederek; cesaretle yaptığı taarruzla biraz ilerleyen çıkarma birliklerini Eskihisarlığa attı.
-Seddülbahir -Ertuğrul Koyu: Saat 06.30'da bu yere yaklaşan çıkarma kademeleri, şiddetli bir ateşle karşılandı. Filikalardan erlerin bir çoğu öldü. Özel tertibatlı olan ve 7 bölük taşıyan River Ciy yük gemisi, Seddülbahir'in kuzeyindeki kumsala oturdu. Gemiden sahile geçmek isteyen bir çok er öldü. 100 kadar er gemide sahile geçmek isteyen bir çok er öldü. 100 kadar er gemide hapis kaldı. Ancak akşam boşaltıldı gemi Bu sahili 26.alayın 3.taburuna bağlı 10.bölüğü savunuyordu. Tabur komutanı, bu bölüğü 2 takım ile takviye etti. Düşman çıkarmasını karaya çıkarmayan bu bölüğün, şan ve şerefle dolu Çanakkale tarihinde ayrı bir yeri olmalıdır ve vardır..."

imparator 09-02-2007 14:40

-Teke Koyu Sahili: Buraya çıkan, sekiz yedek kafilesi ile çıkarılan İngiliz Taburu ağır kayıplar verdi, ama sahile çıkmayı başardı. Durumun kötüleşmesi üzerine Savaş gemileri sahile çıkarak şiddetli ve acımasızca ateş açtılar. Türk siperlerine saldırdılar ve siperlere girdiler. Bu yüzden burayı savunan 12.bölük 200 metre kadar geriye alındı.
-Teke Burnu Kuzeyi : Saat 06.00-07.30 arasında iki kademe halinde bir tabur çıkardı. İngilizler karşısında sadece bir tane Türk Gözetleme postası vardı. Çıkarma başladığında bir takım takviye gönderildi. Buna rağmen İngilizler başarı ile uyandı.
-Zığındere Kuzeyi: Bu sahili ihtiyat tabutunun bu bölüğü gözetiyordu. Düşman hiç silah patlatmadan 2 taburu sahile çıkardı. Bu taburların görevi yarımadanın daha güneyindeki Türk kuvvetlerinin geri irtibatını kesmekti. Bu gün öğleye kadar Seddülbahir bölgesi iki Türk taburu tarafından savunuldu.
Bir Türk taburunun, altı düşman gemisinin yakın ateşi altında on tabura karşı mevziinde tutunabilmesi, bir kahramanlık örneğidir ki tarihte bir eşini göstermek her halde zor olsa gerekir.
2.Kumkale Çıkarması: Kumale'ye çıkartmayı Fransızlar yapmıştır. Buraya Albay Rue komutasında 6.Müstemleke Alayı ile bir istihkâm bölüğü ve bir topçu bataryası tahsis edilmiştir. Çıkarmanın görevi Türk kuvvetlerini tespit etmek ve Seddülbahir'deki çıkartmaya müdahaleyi önlemekti.

imparator 09-02-2007 14:40

3-Arıburnu Çıkartması: Bu sahile Anzak kolordusu tahsis edilmişti. Avusturya Tugayını taşıyan 3 savaş gemisi ile 7 muhrip, destek görevi yapan 3 savaş gemisinin korumasında sahile yanaştı. Bu çıkarma Kaba Tepenin kuzeyine yapılacaktı. Akıntı sebebiyle Arıburnu'na yapıldı. Çıkarmanın yapılacağı gözetlenmesi 27.alayın 1.taburuna verilmişti.
26-30 Nisan 1919 Çıkartmaları:
1-Arıburnu Cephesi: Yeni alayların gelmesini beklemek için 26 Nisan'da yapılamayan taarruz 19.Tümen komutanı Mustafa Kemal Bey tarafından 6 alay ile 27 Nisan sabahı başlatıldı. Kıyıya çıkan İngiliz ve Fransız kuvvetleri, yapılan karşı taarrruz sonucu çekilmeye başlamış; geriden gelen kuvvetlerin yardımı ve deniz kuvvetlerinin etkili ateş desteğiyle, Kanlısırt-Sivritepe-Merkeztepe Yükseksert hattında tutunabilmişti.
2-Seddülbahir Çıkarması: 27 Nisan 1915 günü saat 16.00 sıralarında, donanmanın ateş desteğiyle başlayan İngiliz taarruzu, Türk savunma mevzilerinin 700-800 metre ilerisinde Zığındere-Eskihisarlık hattında durduruldu.
2-Kirte Muharebesi (28 Nisan 1915): Çıkarma kuvvetleri komutanlığı, Türklerin güçsüz olduğu ön yargısıyla,taarruza karar vermişti. Hedef, Kirtelerin ele geçirilmesiydi. 28 Nisan 1915 sabahı saat 08.00'de donanmanın desteği altında başlayan İngiliz-Fransız birliklerinin taarruzu, akşama kadar sürdü. İngiliz ve Fransızlar; yapılan Türk karşı taarruzları nedeniyle, geri çekilmek zorunda kalmışlardı. Bu muharebedeki İngiliz ve Fransız kuvvetlerinin zayiatı, 3000'i bulmuştu.
1-2 Mayıs

imparator 09-02-2007 14:41

1-2 Mayıs Taarruzları: Müttefik ordusu ile taarruz planlarını başaramamış, yorgun ve bitkin güneyde Alçı Tepe eteklerine çakılıp kalmış, kuzeyde ise Kocaçimen Tepesini uzaktan seyrediyordu. Londra'da Savaş bakanı Lord Kitchener, durumun bu derece kritikleştiğini General Hamilton'dan değil amirallerden öğrendi. 26 Nisan'da Fransız Amirali de Paris'ten takviye istedi. Bunun üzerine Hint, Anzak, Fransız ve İngiliz takviye kuvvetlerinin Mayıs başında gönderilmesi kararlaştırıldı.
Türk ordusuna gelince 27 Nisan'a kadar yarımada güneyindeki kuvvetler üç tümene çıkarıldı. Anadolu'dan 2 alay daha getirildi. Arıburnunda 19.tümen, 7.tümen ise Seddülbahir cephesine gönderildi.
-Arıburnu Bölgesindeki Karşı Taarruzlar:
Anafartalar bölgesine çıkan İngilizleri denize dökmek maksadıyla taarruza geçildi. 1 Mayıs 1915 sabahı, Merkeztepe-Sivritepe-Kanlısırt hattındaki İngiliz kuvvetlerine taarruz sürdü. İngiliz donanmasının etkili ateş desteği bir kez daha. Anzak kolordusunu imha etmekten kurtardı.
-Seddülbahir Bölgesindeki Karşı Taarruzlar:
1-2 Mayıs gecesi gerçekleşen taarruzlar çok kanlı olmuştu. Ancak bir başarı sağlanamamıştı. Türk birliklerinin karşısında İngiliz ve Fransız hatlarında çözülmeler olsa da sabaha karşı harp gemilerinin açtığı ateş sonucu eski mevzilere dönüldü.
2.Kirte Muharebesi (6 Mayıs 1915)
General Hamilton, Türkler mevzilerini tahrip edip takviyeler olmadan, Kirte bölgesini ele geçirmek istiyordu. Bu amaçla bir Avustralya ve bir Yeni Zelanda tugayı Seddülbahir'e getirildi. Ve 11.30'da taarruz başladı. İngilizler, bugün akşama kadar süren inatçı taarruzlara karşın herhangi bir kazanç elde edemediler. Taarruzlar 7, 8 ve 9 Mayıs günleri de devam etti. Bu taarruzlar İngilizlere 6500-7000 insana mâl oldu. Türk tarafının da kaybı büyüktü.

imparator 09-02-2007 14:49

Churcill'in Politik Yaşamının Sonu!
Müttefik Amiralleri 9 Mayıs günü Queen Elizabeth gemisinde toplandılar. Boğaza yeni bir zorlama yapılması görüşüldü. Plan ve öneri Keyes'indi. Londra'ya bildirildi. 11 Mayıs sabahı Churchill, Deniz Bakanlığında buluşarak bu konuyu konuştu. Bu iki insan tam bir fikir ayrılığındadır, bu konuşmaları devam ederken Çanakkale'den yeni bir haber geldi. "Galath zorhlısı batırılmıştı." Bunun sonucu Queen Elizabeth'i hemen Akdeniz'den çekme kararını Churchill de kabul etti. Bu durum Savunma Bakanı Lord Kitchener'e 13 Mayıs'ta söylendi. 14 Mayıs'ta yine bir toplantı sonucu, bir karar varılamamış. Ve ertesi günü artık Çanakkale'nin isteklerini karşılayamadığı gerekçesiyle Fisher istifa etti. Churchill bu mektubu pek de ciddiye almadı. Çünkü Fisher daha önce de istifa etmişti. Ama Fisher tüm ısrarlara rağmen geri dönmedi. Fisher'in istifasını duyan Muhalefet lideri başbakana bir muhtıra verdi. Avam kamarasında Gensoru açarak güven oyuna gideceklerini açıkladılar. Bundan sonraki birkaç haftada olaylar hızlandı. Muhafazakarlar ne pahasına olursa olsun Churchiil'i kabineden çıkarmak istiyorlardı. Yeni kabine 26.Mayıs'ta açıklandı ve Churchiil ta II.Dünya savaşı başlayıncaya kadar 24 yıl oraya dönemeyecekti.
-19 Mayıs Taarruzu:
Başkomutan Vekili Enver Paşa 11 Mayıs'ta Çanakkale cephesine gelerek her iki cepheyi de denetledi. Sonra ordu komutanı ile fikir birliği içinde Arıburnu cephesinden taarruz edip düşmanı denize dökmeye karar verdi. Taarruz 19 Mayıs 1915 saat 03.30'da başladı. Başlangıçta bazı başarılar ? edildi. Savaş gemilerinin ateşi, makineli tüfeklerin yan ateşleri ve karşı taarruzlar sebebiyle geri çekilmek zorunda kaldılar. Bu savaştaki kaybımız 3000 şehit ve 6000 yaralıyı bulmuştur."
Büyük ümitlerle ve çok güzel bir plânla kat'i sonucu almak için başlatılan kuşatma ve bunun bir parçası yeni çıkarma, yerini tekrar mevzii savaşlarına bıraktı. Buna ikinci mevzi savaşı demek daha doğru olacaktır. Ağustos'tan evvelki mevz'i savaşları zaman zaman iki tarafın baskın ve taarruzları ile hareketli geçmişti. Ağustos'tan sonraki bu ikinci mevzii savaşlarında ise her iki taraf da ağır kayıplar vererek yorgun düştüğü için önemli bir taarruz hareketi olmadı.
Ağustos taarruzlarını Eylül ve Ekim taarruzları izledi. Çanakkale'deki olumsuz hava şartları müttefik erlerini iyice bezdirmiş, moral gücünü çöktürmüştü. Londra da artık Çanakkale'de bir sonuca varılmasını istiyordu. Hamilton'un aleyhinde kuvvetli rüzgârlar esiyordu. Bundan önceki gibi, sonraki harekâtlarda Hamilton'un beceremeyeceği gerekçesiyle Hamilton görevden alındı. Londra, Çanakkale'den bunca zaman geçmesine rağmen bir sonuç alınamaması sonucu bir çok amiralin yerlerini değiştirmişti. Çanakkale'de doğan bir sonuç Londra'da bir bunalıma sebep oluyordu.

imparator 09-02-2007 14:49

ÇANAKKALE'DEN ÇEKİLMEK KARARI
13 Kasım'da Kiçner Çanakkale cephesini teftiş eder, gördükleri ve işittikleri onda artık bu işte başarı ümidi kalmadığı inanını doğurur. Oradan Selânik'e gider ve oraya çağırttığı Komodor Keys'le görüşüp kendisine şunları der. "İşte o yeri Çanakkale cephesini) gördüm, orası pis bir köşedir (c'est un sale coin) ve hiçbir zaman geçemeyeceksiniz" Böylelikle Gelibolu Yarımadasını boşaltmak kararı kesinleşir.
25 Nisan 1915 Müttefik çıkarmasıyla başlayan ve 9 Ocak 1916'da İngiliz boşaltması ile sona eren Çanakkale Savaşları çok kanlı geçti. Kayıplar hakkında tam bir fikir birliği yoktu. Ama bütün ciddi kaynaklar birbirine yakın rakamlar verilmektedir. Osmanlı Genel Kurmayı Türk Ordusu kayıplarını şöyle vermektedir:

Şehit : 55.127
Yaralı : 100.177
Kayıp : 10.067
Hastalıktan ölüm : 21.498
Hastalıktan Terk : 64.440
TOPLAM : 251.309

imparator 09-02-2007 14:49

İngiliz resmi kaynaklarına göre kayıpları:
Katılan asker : 410.000
Ölü ve Kayıp : 43.000
Yaralı : 72.000
Hasta : 90.000
TOPLAM KAYIP : 205.000
Bir milletin kaderini değiştiren bir Mustafa Kemâl'in çıkışı Çanakkale Savaşları ile başlar. Mustafa Kemâl kendi ham maddesini kendisinde bu savaşta buldu. İrade, mantıklı karar verme ve kararlarında isabet, bu kararları azimle uygulama, kendine güven, büyük bir seziş kabiliyeti gerektiğinde sorumluluktan kaçmamak ve engin bir yurt sevgisidir.
O bunları savaşta denedi ve çok kanlı oldu. Ama bundan yine bir kazandı oldu. Savaştan nefret etti, insancıl kaldı, daima barışı önerdi. Yurt içinde de barış, yurt dışında da barış!...
Atatürk eliyle boğazı işaret ederek Çanakkale savaşını ve bu savaştan alınması gereken dersi şöyle özetler: "Biz orada İngiliz, Fransız donanmasını Boğazın dışında tuttuk ve onların müttefikleri Rusya ile irtibat kurmalarını önledik. Rusya böylece çökmüş oldu. Ama neticede biz de yıkıldık. Siz Almanlar İngiliz boğazından, biz Türkler'de bu boğazdan çıkmadıkça çökmeye mahkûmuz. Zaferi, denizi kontrol altında tutan, ihtiyacı olan şeyi, ihtiyacı olduğu zaman, istediği yere ulaştırabilen ülke kazanır."

imparator 09-02-2007 14:49

Boğazların Kapalı Tutulmasının Etkileri:
-Osmanlı'nın savaşa katılması ve boğazları kapaması, müttefiklerin açamaması hiç kuşkusuz savaşın en önemli olayıdır. Bu durum savaşı iki yıl kadar uzatmıştır.
• - Çanakkale Zaferi sonucu Bulgaristan bizim yana geçti.
• - Alman yardımı ve Rus cephanesizliği Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun 1916 yazında tümden çökmesini güç önledi.
• - Rusya ve batılı bağlaşıkları arasında bir güvensizlik havası esmeye başladı.
• - Çanakkale yenilgisi ile bir İngiliz tümenini Irak'da Kût'ül Amara'da tutsak edilmesi İngiltere'nin doğu ülkeleri üzerindeki itibarını sarsmıştır.

imparator 09-02-2007 14:50

• - Rusya'nın çökmesi ve komünistleşmesi de siyasî bir etkendir.
• - On milyon genç ölmüş, daha da çoğu sakat kalmıştır. Kentler yıkılmış, arkada bütün bir kuşağın onaramayacağı yıkımlar yığını bırakıldı.
Çanakkale Zaferi'nin ve Savaşın Bu Yüzden Uzamasının İngiltere'de Doğurduğu Hükümet Bunalımları:
18 Mart yenilgisinden bu yana Çanakkale seferinin donanmayı erittiğini, batan ve savaşamayacak durumda olan zırhlıların sayısının onu bulduğu İngiltere'de sebep olur. 14 Mayıs 1915'de toplanan savaş komitesi çok tartışmalı geçer. Ertesi gün Amiral Fişer, Deniz Bakanı Çörçil'in kendisine danışmadan kararlar alması sebebiyle istifa eder. İş başında bulunan Liberal Parti Hükümeti Meclisteki pek büyük çoğunluğuna rağmen muhafazakârların bu durumu tartışma konusu yapmaları korkusundan çekinir ve karma bir hükümet kurulur. Böylece Aksuis yine başbakan kalır, ama çoğunluğu muhafazakâr bakanlar oluşturur.
İkinci hükümet bunalımı umulmuş olduğu gibi başarılı Rus saldırılarıyla önce Avusturya-Macaristan'ın ve sonra Alman Doğu cephelerinin çöktürülmesi olayının gerçekleşememesi üzerine 5 Aralık 1916'da olmuştur.

imparator 09-02-2007 14:50

İngiltere'de Malî ve Ekonomik Durum:
Logt Core Anıları'nda Avrupa'da en zengin ulusun İngiliz ulusu olduğunu belirtir. Savaş sonunda ise İngiltere borçlu devletler arasına girecektir. Türkiye savaşa girmemiş ve Çanakkale Zaferiyle savaş iki yıl uzamamış olsaydı İngiltere doğal sayılabilecekken üstün bir sarsıntıya uğramış olmazdı. Savaşın uzamasıyla İngiliz devlet borçlarının 8 milyara yaklaşmasıdır ki devlete mali ve ekonomik bakımdan belini doğrultması son derece zor bir çarpı indirmiştir. İngiltere'de büyük bir işsizlik bunalımı yaşanır. Savaştan önce sanayide gerileme, savaştan sonra yerini bundan doğan yoksullaşmaya bırakacaktır.
Çanakkale Savaşlarına katılan İngiliz subay ve o esnada görevde bulunan İngiliz devlet adamlarının o günlerin heyecanını yansıtan olaylar ve Türk askerî için söylenen sözlerden bazıları.
"Türk askeri kadar vatanı için gözünü kırpmadan ölen, savaş anında müthiş cesaret ve fırtınalar yaratan, ateş kesildiği zaman onun kadar iyi yürekli, yumuşak kalpli, düşmanın yaralarını saran, sırtında taşıyarak onu ölümden kurtaran bir asker yeryüzünde görülmemiştir."
General Wiliam Birdword
Çanakkale Karma Kolordu İngiliz Kumandanı
"Türk askerinin savaş içinde haiz olduğu yüksek niteliklerinin önceden layıkıyla bilinmemesi İngilizler için felaket olmuştur. Türk askerinin ne yaman bir muharib olduğunu İngilizler kendileri ile dövüştükten sonra anlamışlardır.
Aspinol Oglander

imparator 09-02-2007 14:50

İngiliz Generali
"Çok cesur harbeden, iyi sevk ve idare edilen asil Türk ordusu karşısında bulunuyoruz."
İngiliz Ordu Komutanı
Orgeneral Hamilton
"Türk askeri yenilgi bilmez, dünyada yenilgi adına kavram tanımaz. Türkler Asya'nın centilmenleridir."
İngiliz Mareşali Frenc
"Başka millet askerinin artık savaşı kaybettik, yenildik diye silahını bırakıp savaştan vazgeçtiği hallerde; Türk askeri için ise savaş yeniden başlamıştır."
İngiliz General, Mavde

imparator 09-02-2007 14:50

"Avrupa'da hiçbir asker yoktur ki, bu ifadenin altını çiziyorum. Savunmada Türklerle mukayese edilebilsin. Misal olarak Çanakkale'yi vermek isterim. Orada bizim gemi ateşlerimizle büyük kayıblara uğrayan birlikler Türk olmasaydı yerlerinde kalamazlardı, halbuki Türkler bütün muharebe süresince yerlerinden ayrılmadılar.
İngiliz Generali Taüshard.
"1915 yılında bütün Avrupa'da milyonlarca insanın hayatı ortaya konmuş büyük taarruzlar yapılmıştı. 2-3 milyon asker ölü ve yaralı bulunmakta, 4-5 bin harb gemisi denizlerde dolaşmaktaydı. Fakat bunlardan hiçbirisi Nusrat'ın döktüğü mayınlar kadar harbin devamına ve düşmanın istikbaline müessir olacak bir başarı gösterememiştir." Wiston Curchille
Çanakkale Savaşları sonunda Osmanlı Devleti ve İngilizler'in başını çektiği İtilaf Devletleri büyük kayıplara uğradı.
İtilaf Devletleri boğazı geçmek için tüm imkanlarını seferber ettiler. Öyle ki çoğunu dominyonlarının oluşturduğu, ne için savaştığını dahi bilmeyen binlerce insanı bu uğurda feda etti.
Konumuz olan İngilizlere gelince, İngilizler ağır asker kaybının yanında, savaş esnasında ve sonunda büyük hükümet bunalımları yaşadı. Çanakkale Savaşı İngiliz ekonomisini büyük darbe vurdu. Uzun yıllar ülke ekonomisi bunun sıkıntısını çekti.
Savaşın en ağır faturası ise Osmanlı'ya çıktı. Osmanlı'nın kayıbları telâfi edilemeyecek ölçüde büyüktü. Çünkü Osmanlı Devletleri savaşta aydınlarını, üniversitelilerini yani ülkenin geleceğini tamamen kaybetti. Mustafa Kemâl'in dediği gibi "Biz buraya bir Darülfunun gömdük." Türkiye bunun sıkıntısını hâlâ çekmektedir.
Yerli ve yabancı devlet adamları ve askerlerin birleştikleri ortak nokta ise, Türk askerinin cesareti ve topraklarını korumak için göstermiş olduğu olağanüstü mücadele tarihte emsali görülmemiş kadar büyüktü. İtilaf devletlerinin karşısında Türk askeri değil de başka milletten bir asker olsaydı savaş kısa sürede biterdi. Türk askerinin Çanakkale'ye gösterdiği olağan üstü mücadeleyi tüm dünya takdir etti. ÇANAKKALE KARA SAVAŞLARI GÜNEY CEPHESİ
SEDDÜLBAHİR BÖLGESİ

imparator 09-02-2007 14:50

i tilaf kuvvetleri, Türk birliklerinin asıl kuvvetlerinin iç bölgelerde, düşman gemilerinin top menzilinden içeride olmalarından dolayı kıyılarda tutunabilmişler ancak ileriye iç bölgelere ilerleyememişlerdir.
Ayrıca Saros Körfezi'ne İngilizler, Kumkale ve Beşike'ye, Fransızlar sahte çıkarma harekatları düzenleyerek Türk kuvvetlerini buraya bağlayıp Gelibolu yarımadasına kuvvet gönderilmesini engellemek istemişlerdir.
Bu sahte saldırılar Türk kuvvetleri tarafından püskürtülmüştür. 25-26 Nisan Seddülbahir kıyı muharebelerinde düşman hedefine ulaşamayınca 28 Nisan'da Kirte (Alçıtepe) Köyü'nü ele geçirmek için tekrar saldırdılar.Seddülbahir'deki düşmanı denize dökmek için 1-2 ve 3-4 Mayıs geceleri Türk kuvvetleri taarruza geçtilerse de başarılı olunamamıştır. Türk taarruzlarının hemen ardından düşman kuvvetleri Seddülbahir bölgesinden içerilere dalmak, Kirte'yi almak için ikinci defa saldırıya geçtiler. Bu saldırılara 2. Kirte Muharebesi denir. Ancak 6,7,8 Mayıs tarihlerinde yapılan bu taarruzlarda da hedeflerine ulaşamadılar. Arkasından da 4-6 Haziran'da 3. Kirte Muharebesi cereyan ettiyse de düşman yine başarılı olamadı. Düşman 21 Haziran'a kadar yaptığı taarruzlarda Türk cephelerini yağmalamıştı. Bunun üzerine hem daha fazla donanma desteğini sağlamak hem de Türk cephelerini parçalamak düşüncesi ile 21-22 Haziran 1915'te Kerevizdere bölgesine taarruz ettiyse de başarılı olamadı. Bunun üzerine düşman denize yakın olan Zığındere Mevkii'nde Türk mevzilerine 28,29 Haziran'da taarruz etti. Ancak yine bir sonuç alamadı. Türk kuvvetleri bu bölgede 2 Temmuz'da karşı bir taarruz yaptı, ancak başarılı olunamadı ve geri çekilmek zorunda kalındı. Düşman bu taarruzlara cevap olarak 12-13 Temmuz'da Kerevizdere'ye ikinci kez taarruz etti. Fakat bu kez yine Türk ordusunun güçlü mukavemeti ile karşılaştı. 6-7 Ağustos günleri Seddülbahir bölgesinden Arıburnu bölgesine Türk kuvvetlerinin kaydırılması için Kirte istikametinde yine saldırsalar da başarılı olamadılar. İngiliz genel kurmayı deniz kuvveti ile boğazı geçemeyeceklerini anladıktan sonra amaçlarına kara muharebesi ile ulaşma denemesine karar vermiş ve bu yolla 25 Nisan 1915 sabahı çıkarma harekatına başlamışlardı. Bu maksat için görevlendirilen İngiliz ve Fransız kara kuvveti irili ufaklı 84 taşıt gemisi ile Gelibolu yarımadası kıyısına çıkarılacaktı. Bu kuvvet 63 bin İngiliz, 12 bin Fransız askeri, değişik cins ve çapta 140 topla mücehhez altı tümen ve bir piyade tugayından oluşuyordu.
Doğu Akdeniz Seferi Kuvvetleri Baş Komutanı General Hamilton, Çanakkale'de asıl çıkarma yeri olarak Seddülbahir ve yakın çevresi kıyılarını seçmişti. Bu bölgenin taktik derinliklerini Alçıtepe bloğunu bir hamlede ele geçirmek ve boğazdaki Türk topçusunun üzerine çöken etkin bir kıyı başı mevzii tutmak istiyordu. Bölgedeki harekat Alçıtepe'den sonra birkaç yönlü gelişmelere tâbi olacaktı. Dağınık Türk kuvvetlerini çiğneyip Alçıtepe plan hedefine varabileceğini düşünmek doğaldı, fakat bu mümkün olmadı. Çünkü bu saldırılar Türk kuvvetleri tarafından püskürtülmüştür, düşman hedefine ulaşamamıştır.

imparator 09-02-2007 14:51

SAROS KÖRFEZİ ÇIKARMASI
Bu çıkarma bir gösteri ve aldatmaca çıkarmasıydı. Türk kuvvetlerini bu bölgeye çekmek için akşama doğru 1200 kişi karaya çıkarıldı ve bu bir müddet sonra geriye alındı.
BEŞİKE LİMANI ÇIKARMASI
Bu da bir gösteri çıkarmasıydı. 25 Nisan'da bir Fransız kruvazörü ve üç torpido muhribi desteğinde yapılan çıkarma, aniden yoğun sisin bastırması ile durduruldu.
KUMKALE ÇIKARMASI
Bu çıkarma da bir gösteriş niteliğinde çıkarmaydı. Kıyıya Altıncı sömürge piyade alayı çıkmıştır. Savunma birliklerimizin parça parça kullanılmasından dolayı düşmanı denize dökmek mümkün olmadı. Düşman 27 Nisan'da Morto Limanı'na çıkabilmek için Kumkale'yi terk etti . Buna rağmen Fransızlar 778, Türk birlikleri ise 1735 kişi zayiat vermiştir.

imparator 09-02-2007 14:51

24-25 Nisan 1915 gecesi uykusuz geçirilmişti. Gecenin ilk saatleri sakin geçirildi. Düşmanın uzak mesafelerde dolaşan karakol gemilerinden başka bir şey görünmüyordu. Deniz durgun, hava ılıktı. Gece yarısına doğru düşman gemilerinin aniden kıyı sularına toplandıkları görüldü. Şiddetli top ateşi açıldı.25 Nisan saat 04:30'da gemilerden cehennemi bir ateş açıldı. Ayrıca, Queen Elizabeth gemisi taşıdığı 38'li taretleri ile filoyu destekliyordu. Ayrıca Fransızlar, bu bölgeye sahte çıkarma harekatları düzenleyerek Türk kuvvetlerini buraya bağlayıp Gelibolu yarımadasına kuvvet gönderilmesini engellemek istemiştir.
Seddülbahir sırtları sayısız infilaklarla kaynıyordu. Ateş yoğunluğu ileri hat siperlerimizin üzerlerine oturtulmuştu. Bu saldırıya rağmen bu küçük Türk birlikleri ellerinde bulunan piyade tüfeklerine ve kanındaki cevhere dayanarak göğsünü düşmana açarak savaşıyordu.
Çanakkale'nin kan ve barut kokan destanını olayların içinde gün be gün yaşamış İngiliz baş komutanının tuttuğu günlük notları tarihi bir belge olarak renk katıyor. General Hamilton bakın bu günü nasıl anlatıyor. " Amiral De Robec ile, benim bulunacağım yer Queen Elizabeth'in köprü üstü. Danışma karargahım ise 6 inçlik top bataryası içindeki çelik kulede mevkii aldılar. Böylece , tek gemi halinde seyrettik ve saat 04:30'da Seddülbahir açıklarına ulaştık. Her yer sessiz ve kül rengi . Buradan Kabatepe yönüne rota verdik ve yarı yolda Türkler, Helles burnu tabyalarından ağır top atışına başladılar. Halen Kabatepe açıklarındayız. Güneyden çıkarma tam yüklenerek başladı. Şarapneller deniz üzerinde infilak ediyor, parçaları suya çarpıyor. Makineli tüfekler mermi yağdırıyor, mermi üzerimizden aşıyor, artık her cephede savaş başladı. Güneye doğru rota değiştirdik, tekke burnu doğusundaki sahaya yaklaştık. Başarılı çıkış harekatı icra ediliyor ama kanlı ve zalimcesine....yer gök karışıyor ve Türk toprakları hallaç pamuğu gibi atılıyordu."
ALÇITEPE MUHAREBESİ
Doğu Akdeniz Seferi Kuvvetleri Baş Kumandanı General Hamilton, Çanakkale 'de asıl çıkarma yeri olarak Seddül-bahir ve yakın çevresi kıyılarını seçmişti. Yukarıda ifade edildiği gibi bölgenin taktik derinliklerini kilitleyen Alçıtepe bloğunu bir hamlede ele geçirmek ve boğazdaki Türk topçusunun üzerine çöken etkin bir kıyı başını mevzii tutmak istiyordu. Çıkarma yapacak olan 29. İngiliz piyade tümeni için beş ayrı çıkarma noktası saptamıştı. General Hamilton bu çıkarma yerleri hakkında büyük umutlar beslemekteydi. Kirte'deki Türk ihtiyatları çok zayıf ve perakende birliklerdi. Saraf'ın çiftliği çevresindeki ihtiyat grupmanı yaklaşık bir alay kuvvetinde olup mesafe bakımından da uzaktı. Bu bakımdan çıkarılacak kuvvetlerin hareketi Kirte doğrultusunda erkenden birleştirilebilirdi. Bölgedeki Türk savunması çözülür ve beş yerde yapılan çıkarmalar derinlikte birleşerek Alçıtepe üzerine bir sel gibi akabilirdi.
Takviyeli 29. İngiliz Tümenin ancak iki taburdan ibaret Seddülbahir-Kirte eksenindeki dağınık Türk savunma kuvvetlerini çiğneyip Alçıtepe plan hedefine varacağını düşünmek doğaldı. Fakat, bu mümkün olmadı. Çünkü kıyılara dağılmış bulunan küçük Türk müfrezeleri denizden gelen çelik ateş ve insan sellerine karşı onların asla tahmin etmedikleri bir inanç ve pervasızlık ile direnecek her yerde savunmayı hareketlendirip ileriye atılacak ve amfibi harekat üstünde adeta bir ölüm fırtınası gibi esecekti. Çıkarmayı kıyılar şeridinde söndüren İngilizlerin Alçıtepe'ye ebediyen hasret bırakan asıl gerçek bu idi. Türk birlikleri giriştikleri savunma muharebelerinde çoğu kez taktik kuralları da aşan kendilerine özgü civanmert tutumları ile muharebe sahasına hakim olmuşlar ve ölümden ötesini ararcasına dövüşerek Çanakkale'nin adını tarihselleştirmişlerdir.

imparator 09-02-2007 14:51

TEKE VE ERTUĞRUL KOYU ÇIKARMASI
Üçüncü tabur on ikinci bölük Teke Koyu'ndaki mevzilerinde hazır beklemekteydi. 40 kadar küçük deniz araçlarına yüklenmiş bir piyade taburu kadar tahmin edilen düşman kuvveti saat 06:00 'da sekiz dizi halinde kıyılara çekildiler. Donanma ateşleriyle bu çıkarmayı desteklemekte idi ve ateşleri 12. bölük mevziine oturtulmuştu. Bu ateş altında bölüğün siperleri çökmüş kumlu yerlerdeki mevzii ve tel örgü hatları birbirine karışmış fakat bölüğün erleri bulundukları çukur ve sütretlerde yuvarlanıp eski düzenlerini bozmamışlardı. Düşman taşıtları kıyı sularına düşer düşmez 12. bölüğün birden bire şahlanarak mevziilerinden çok şiddetli ve isabetli tüfek ateşleri çıkarma birliklerinin birbirine girmesine sebep oldu. İngiliz hücum birlikleri yalnız iki takımdan ibaret Türk kuvvetinin ateşleri ile büyük zayiat vermişti. Teke koyundaki ilk hesaplaşma bu şekilde kapandı. Türklerin buradaki mevziileri İngiliz donanması tarafından bir kez daha ağır bombardımandan geçirildi.12. bölüğü tamamen yok etmek ve kıyılarda sağ kalan İngilizleri yaşatmak için elden gelen her şeye başvuruyorlardı. Saat 06:00'da Ertuğrul Koyu'na tertiplenme çıkarma araçları 400 metre mesafeye gelince bütün hafif ve ağır silahlarıyla topları koy üzerinden ateşlerini topladılar. Saat 06:30'da yirmi filika kıyı üstüne düşerken 10. bölükten çok şiddetli bir tüfek atışı başladı. Türk bölüğü dişini sıkıp son ana kadar sabrederek tam zamanında çıkarma kafilesini bastırmıştır. Atışlar hızlı ve çok isabetli oluyordu. Düşman bozguna uğramıştı. Can kaygısı ile sulara atlayanlar, boğulan ve sularda vurulanlar çoktu. Ertuğrul Koyu muharebelerine ilkin 10. piyade bölüğü başlamıştı. Fakat River Clyde harekatı olan 2. harekat başlarken tabur komutanı binbaşı Mahmut Sabri durumu tehlikeli görerek 11. bölükten bir kısım kuvvet ile bu kanadı takviye etmişti. İşte 25 Nisan'da düşmanın asıl çıkarma eksenine büyük zayiat verdirerek büyük bir başarı kazanan bu bir buçuk bölüklü Türk kuvveti idi. İngiliz ve İrlanda taburları %70 zayiat vermişlerdir.
İngiliz harp tarihinin Ertuğrul Koyu ilk çıkarma muharebesini açıklayan şu cümleler büyük anlam taşımak-tadır. " Karaya çıkmak için yapılan herhangi bir harekete karşı atışlar derhal o noktada toplanıyordu.Türklerin ateş disiplinleri cidden hayrete şayandı. 25 Nisan'da güneydeki Türkler bir zafer kazanacak sayıda değillerdi, fakat komutanlarının azmi onlara çok önemli yararlar sağladı. Sed-dülbahir'deki küçücük Türk garnizonu deniz topçusunun dehşet veren ağır etkisini ilk kez tatmış olmasına rağmen 25 Nisan sabahından akşamına kadar yerlerine inatla sarıldılar ve savunmada anlatılması imkansız işler gördüler." İngiliz harp tarihine böyle altın harflerle geçen komutanın adı; Ezine'li Yahya Çavuş idi.
KABATEPE ÇIKARMASI
21 Nisan sabahı saat 05:00'e doğru iki zırhlı üç torpido Kabatepe'ye hakim mevzilerde bulunan bataryalarımıza ve Kabatepe'deki siperlerimize açtığı ateşler himayesinde sahile çıkan kuvvetler ateşlerimizle karşılandı ve yapılan hücum ile 200'ü mütecaviz zayiat vererek geri çekildi. Düşmanın bu hareketinden Kabatepe'ye dayanarak sol tarafı tehdit etmek veya Kabatepe'nin tarafımızdan işgal edilip edilmediğini anlamak gibi bir maksat tatbik ettiğine hükmedilebilir.
1.KİRTE (28 NİSAN 1915) MUHAREBESİ
Bu saldırılarda asıl amaç Alçıtepe'yi ele geçirmekti ama bunu başaramayan düşman, 29. İngiliz tümeni ve Fransız tugayı ile Kirte bölgesinde yoğun bir harekata geçti. Bu taarruza 25. ve 19. alayların karşılık vermesi ile düşman geri çekilmek zorunda kaldı ve düşmana 30 bin zayiat verdirildi.

imparator 09-02-2007 14:51

2.KİRTE (6-18 MAYIS 1915) MUHAREBESİ
Düşman 1. Kirte Muharebesi'nden ders almayıp, ikinci defa Alçıtepe'yi ele geçirmek için harekete geçmişti. Arıburnu bölgesinden bir Avustralya ve bir Yeni Zelanda tugayını bu bölgeye getirdi. 6 Mayıs'ta 5 tümen ve 1 tugayla taaruza geçen düşmanın karşısında 7. ve 9. tümenler bulunuyor, 5.tümen ise ihtiyatta idi. 3 gün süren muharebeler düşmana kuvvetin 1/3 ünü teşkil eden 65 bin kişiye mal olmuştu.
Bunun sonucu olarak Çanakkale kara muharebelerinin ilk safhası sona ermiş ve boğaza inmek umudu kaybolmuştu. Geriye ise 30 Nisan da, Mısır'dan yollanan taze Hint tugayından başka bir şey kalmamıştı. 13 Mayıs 1915'te Golyat İngiliz muharebe gemisi batırılmış ve 750 kişilik mürettebattan 570'i ölmüştü. Bu sırada U-21 Alman denizaltısı, 24 Mayıs'ta Triyamf ve 27 Mayıs'ta Macestik Muharebe gemilerini batırdı. 16 Mayıs'ta düşman tarafından komuta değişikliği olmuştu. Fransız komutanı General Damat'ın yerine General Guro ve Amiral Kepratlın yerinede Amiral Nicol atanmıştı. Enver Paşa, 13 Mayıs'ta 5.Ordu Komutanlığı'na Arıburnu'na bir karşı taarruz emri vermişti. Bu amaçla Kuzey Grup Komutanı Esat Paşa komutasında 42 bin kişilik bir kuvvet toplandı. 18-19 Mayıs gecesi, 2.Tümen düşmana kahramanca taarruz etti. Ancak başarı sağlanamadı. Ve bu tümenin kaybı 9 bin ölü olmuştu. O gece 03.30'dan 04.00'e kadar yarım saatte her iki alayda 60 subay ve 5 bin er kayıp verilmişti.Saldırıları tamamen kesilene kadar bu kayıp 9 bine yükselmiştir.
Gelibolu'da da bundan daha ağır çarpışmalar olmuş ama hiçbiri bu derece yoğun bir öldürme şeklinde olmamıştı. Bu süre içinde İngiliz ve Fransızların da kayıpları fazla olmuş, İngilizler 683 subay ve 16.000 er, Fransızlar ise 324 subay ve 22.107 er kaybetmişlerdir. Bu yüzden her iki tarafta da nisbî bir sükun başlamış, daha doğrusu bundan sonraki çarpışmalar çok kanlı siper savaşları şeklini almıştı.
3.KİRTE (4-6 HAZİRAN 1915) MUHAREBESİ
19 Mayıs 1915'te Arıburnu bölgesine yapılan Türk taarruzunun başarılı olmayışı ve ağır kayıplar verdirilmesinden cesaretlenen düşman Kirte Bölgesi'nde taarruz hazırlıklarına başladı. 29. , 42. ve Deniz P. Tümeni birleştirilerek 8. Kolordu teşkil edildi. Cephenin sağ tarafında bulunan iki Fransız tümeni de General Guro emrine verildi.Türkler tarafından Kirte yolunun kuzeyinde 9. ve güneyinde 12.tümenler bulunuyordu. 15. ve 7.tümenler başlangıçta ihtiyatta idi. 4 Haziran'da başlayan saldırıda düşman kuvvetleri merkezden saldırıya geçti. Düşman kuvvetlerinin kaybı 7.500, Türklerin kaybı ise 9 bin olmuştu.

imparator 09-02-2007 14:51

KEREVİZDERE VE ZIĞINDERE ÇARPIŞMALARI
19 Mayıs Türk taarruzundan sonra başlayan siper savaşlarında kuşkusuz Kerevizdere ve Zığındere çarpışmaları en şiddetlileridir. Kerevizdere Bölgesi'ne ilk taarruz Fransızlar tarafından 21 Haziran, 2. Türk tümenine karşı oldu. Daha önce yapılan topçu saldırısıyla yıpratılan tümen çok ağır kayıplar verdi. 22 Haziran'da yapılan Fransız taarruzu ise pek etkili olmadı. Bu saldırılar sonucunda 2.ve 12. tümenlere 6 bin kayıp verdirilmiş, Fransız kayıpları ise, ölü ve yaralı olarak 2.500 kişi idi.Bu defa düşman 28 Haziran günü Zığındere'nin batısında ve doğusunda 11. Tümene karşı saldırıya geçti. Düşman ezici topçu ateşiyle, tamamen tahrip edilen yaralı ve şehitlerimizle dolu olan Zığındere'nin batısına kolaylıkla girdi. Doğu bölgesindeki başarılı olamamış 157. Tugay Komutanının öldürüldüğü bu çarpışmada kahraman Mehmetçik bölgeyi başarıyla savunmuştu. 28 Haziran'da İngiliz kaybı 1750, Türk kaybı ise 2000 olmuştu. 29,30 Haziranda yapılan Türk taaruzu çok az kazanç, ancak çok ağır kayıpla sonuçlanmıştır. 5 Temmuz'da yapılan diğer Türk taaruzunda Türkler saldırıya geçti. Ancak sonuç alınamadı. 16 bin kayıp verildi. Zığındere, Çanakkale Savaşları içinde en kanlısı olmuştur.28 Haziran-15 Temmuz arası Zığındere bölgesinde Türk tümenlerine yapılan taarruzlar 15 bin zayiata mal oldu. Ve 4.Tümen 3 Temmuz'da 12. Tümeni değiştirerek cephe savunmasını devraldı. Tümen, Saros Bölgesi'ne gönderildi.
Ağustos ayında Anafartalar'a yapacağı çıkartmanın başarısını garantilemek isteyen düşman, Türk komutanlığının dikkatini güney bölgesine çekmek amacıyla 12 Temmuz'da çok şiddetli bir topçu hazırlığından sonra Kerevizdere'ye dalgalar halinde taarruza geçti. Türk tümenleri batıdan itibaren 11., 7., 1. ve 4. Tümenler bir cephede, 6. Tümen geride ihtiyatta bulunuyordu. İngiliz taarruzu 7. Tümen, Fransız taarruzu ise ihtiyattaki 6.Tümenin kullanılmasıyla durduruldu. 12-13 Temmuz'da düşman kuvvetleri 1.5 km'lik cephe boyunca saldırmışlar, 400 metre kazanmışlardır.Düşman kaybı 4 bin Türk kaybı ise 10 bin olmuştu.


Türkiye`de Saat: 10:46 .

Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580