Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi

Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi (http://besiktasforum.net/forum/index.php)
-   Tarih (http://besiktasforum.net/forum/forumdisplay.php?f=79)
-   -   Efsaneler (http://besiktasforum.net/forum/showthread.php?t=22380)

imparator 12-02-2007 10:12

Bu acıya dayanamayan Amphion hemen canına kıyar.Niobe de olduğu yerde üzüntüsünden taş kesilir.Ama yine de o taş olmuş gözlerinden akan yaşlar süzülerek yere dökülmeye devam eder.Buna dayanamayan rüzgarlar , Niobe’nin yüzünden gözyaşlarını silmek isterler. Ama başaramayarak damlaları Niobe’nin yurdu İzmir’e ulaştırırlar.
Bugün Manisa Dağı’nda üzerinden sular sızan bir kaya vardır.Bu sular rüzgarların taşıdığı Niobe’nin dinmeyen gözyaşlarıdır.Bu kayaya hala Niobe Kayası deniyor.

II. ÇOBANLARIN TANRISI PAN
Hermes,Priapos’un akrabası,Pan da Hermes’in oğludur.Pan boynuzlu,belinden aşağısı keçi,saçı sakalı karışık bir yaban ve ıssız yerler Tanrısıdır.İnsanları korkutan sessiz ve ıssız vadilerde insanların yüreğine panik salan hep Pan’dır.Görevi vadilerdeki perileri kovmaktı.
Pan bir gün Pitys adlı bir peri kızına aşık olur.Poyraz rüzgarı bu kızı zorla Pan’ın elinden almaya çalışır.Yeryüzü bu kıza acır ve onu kurtarmak için hemen bir çam ağacına dönüştürür.İnanışa göre, poyraz rüzgarlarında çam ağaçlarının çıkardığı sesler Pitys’in sesidir.
Başka bir inanışa göre: Bir gün Tiberius adlı yolcu gemisi Ege Denizi’nde giderken Anadolu kıyısına yakın adalardan birine yaklaştıklarında rüzgar aniden kesilir ve sessizlik olur. Az sonra “Tammuz! Tammuz!” diye bir ses duyulur ve kaptan sesin geldiği tarafa gitmeye başlar.Kıyıya yaklaştıklarında Pan’ın öldüğünü öğrenirler.İşte o günden sonra Pan’la birlikte periler tarihe karışırlar.
İşte bugün Temmuz ayı diye adlandırdığımız zaman ,adını Tammuz kelimesinden almaktadır. Pan’ın ölümü Temmuz ayının başlangıcıdır.

imparator 12-02-2007 10:12

III. MİDAS VE DİONYSOS
Midas Frigya krallarının bir ünvanıydı.Asma ve şarap Tanrısı Dionysos çocukluğunda ihtiyar ve bekri satir olan Silenos’un himayesine verilir.Dionysos büyürken periler ona müzik hocalığı yapar ve diyar diyar gezerler.
Bir gün Dionysos yurdu Anadolu’da gezmeye çıkar.Etrafı çok kalabalıktır.Başta Dionysos yürür.Bütün kafile çılgın danslarla topuklarını yere çarparak yeryüzünü titretir.
Karal Midas’ın bahçeleri güllerle doludur.Zavallı bekri Silenos, Dionysos kafilesinden ayrılarak bu güllerin arasında sızar.Oradan geçen köylüler onu görürler ve gerdanına –alay olsun diye-çiçekten çelenkler taktıktan sonra kral Midas’a götürürler.Midas onu ağırladıktan sonra Dionysos’a geri verir.Çok sevinen Dionysos ,Midas’a kendinden bir şey dilemesini ister.Midas da her tuttuğunun altın olmasını diler.Dionysos da bu dileği gerçekleştirir.Ama karnı acıkınca ağzına götürdüğü lokma da altın olur.Açlıkta öleceğini anlayan Midas tnrı2dan bu dileğini geri almasını ister.Dionysos da ona ırmakta yıkanmasını söyler.Kral ırmağa girince bedenini kaplayan altınlar da ırmağa geçer.

imparator 12-02-2007 10:12

Midas hüsranla biten bu zenginlik macerasından sonra bir daha açgözlülük etmez ve mutluluğu doğanın kucağında arayarak kırlarda,ormanlarda dolaşmaya başlar.Bu gezilerden birinde keçi ayaklı tanrı Pan’a rastlar.Pan kamıştan kavalını öttürürken birden aklına Apollon’a meydan okumak gelir.Bu yarışta Tmolos Dağı’nın tanrısı hakem olur.İşaret verilince Pan, yedi düdüklü Syrinks’e üfler.Ağaçlar,hayvanlar hayran hayran dinler.Sonra Tmolos başını güneş tanrısı Apolllon’a eğer.Apollon’un müziği ile kendinden geçen Tmolos dağı zaferi Apollon’a verir.Bu hükme Midas itiraz eder.Apollon da bu kadar duygusuz kulakların insan kulağı biçiminde kalmasına izin vermeyerek onları eşek kulağına çevirir.
Kulakları görünmesin diye Midas geniş ve yüksek bir taç yaptırıp kulaklarını saklar.Saçlarını kesmeye gelen berbere bu sırrı saklamasını söyler.Bu sır berbere ağır geldiği için yerden bir taş kaldırıp deliğine kral Midas’ın eşek kulakları olduğunu fısıldar ve taşı kapatır.Orada büyüyen bir kamış bu sırrı saklamaz ve herkese söyler.

imparator 12-02-2007 10:13

IV. GYGES EFSANESİ
Bu efsane ünlü Lidya Kralı Kandaules’in oturduğu Manisa’nın güneyindeki Sardes kentinde geçer.Lidya kralı burada güzel karısı ile birlikte mutlu bir yaşam sürmektedir.Kralın karısının güzelliği her yerde konuşulur.
Bir gün kral,kumandanlarından ve en yakın arkadaşlarından biri olan Gyges’e karısının güzelliğinden söz eder.Bunu bildiğini söyleyen Gyges’e kral onun güzelliğini ancak çıplakken görebileceğini söyler.bu sözlerden utanan Gyges ,kralın sözlerine inandığını söyler.Kral da ondan karısını çıplak görmesini ister.Gyges sonunda kralın bu isteğine boyun eğer.
Bir gece kral Gyges’i kraliçeden önce odasına getirir ve kapının arkasına saklar.Çok geçmeden kraliçe gelir ve soyunup yatar.Kraliçeyi çıplak görür ve güzelliğine vurulur.Odadan çıkarken kraliçe onu görür.Ama krala bir şey belli etmez.Ertesi gün Gyges’i yanına çağırır.Her şeyin nasıl olduğunu bildiğini,kral ve kendisinin kırılan onurunun düzeltilmesi için iki yolun olduğunu söyler. “Ya Kandaules’i öldürür; ben ve Lidya krallığını alırsın ya da beni yarın son olarak görürsün.”der.
Gyges bu konuşmadan sonra odasına çekilir ve düşünür.bu işte kendisinin suçsuz olduğuna karar verir ve kralı öldürür. O günden sonra krallık ona geçer.

imparator 12-02-2007 10:13

V. KYBELE
“Tarih öncesi çağlardan beri günümüze kadar değişerek gelen her bölge ve toplumda değişik adlarla anılan ve birçok ulusun kültüründe hemen hemen çok az biçim başkalığı gösteren Ana Tanrıça’nın kaynağı olan yer Anadolu’dur.”[1] Kybele efsanelerde kalın kalçalı,büyük memeli ve göbekli olarak tasvir edilir.Hayatın ve bereketin tanrıçası olduğu kabul edilir.Ayrıca Kybele’nin kollarında görülen ufak erkek figürünün kocası Attis olduğu söylenir.Bu inanışa göre Attis’in annesi Sakarya Nehri’nin kızı Nanna’dır.Nanna bir gün bir ak badem alır ve onu bağrına basarak Attis’e gebe kalır.İlkbaharın müjdecisi beyaz çiçekli badem ağaçlarıdır.Bunlar ayrıca her kış ölen ve ilkbaharda yeniden dünyaya gelen Attis’in de habercisidir.
Kybele gibi Attis de gittiği ülkelerde değişik isimlerle anılmıştır. “Halikarnas Balıkçısı Anadolu Efsanesi adlı kitabında bu inancın yayılması ve her ülkede ayrı ayrı ona benzer özellikleri için şu örneği veriyor. “İlkbaharda hıdrellez ve Nevruz Sultan şenlikleri ve yine ilkbahara doğru Paskalya, yani İsa’nın yeniden doğması, hep Ana Tanrıça’ya ait törenlerin başka biçimden yansımasıdır.””[2]
Anadolu’da bulunan Kybele ile ilgili en önemli kalıntılardan biri de Yazılı Kaya diye bilinen Midas Anıtı’dır.Bulunan kalıntı ve Ana Tanrıça heykellerinden de anlaşıldığına göre Ana Tanrıça o kadar etkili olmuştur ki bazı töreler ve inançlar şekil değiştirerek günümüze dek gelmiştir.Örneğin Kybele’ye tapıldığı zamanlarda erkeklerin sünnet edilmesi sevap sayılırdı.

imparator 12-02-2007 10:13

Kybele efsanesinin en bilinen şekli şöyledir:
Tanrıça Kybele ve Attis birbirlerini çok severler.ama Attis ölümlü bir kızla evlenir. Kybele buna çok sinirlenir .Düğün evine gider ve konuklar görünerek ve onları çok korkutur.Bu duruma çok üzülen Attis dağlara giderek kendini öldürür.Attis’in kanı topraktan tekrardan menekşeler biçiminde dünyaya gelir.
Bugün Kybele’nin önemli tapım merkezlerinden biri Manisa’dır.

C. İZMİR VE YÖRESİNDE OLUŞTURULAN EFSANELER
İzmir ilimizin Ege Denizi kıyısındaki en kuzey ilçesi Dikili ,en güneyindeki de Selçuk’tur. “Antik dönemdeki Aiolis ve İonia kentlerinin büyük bölümü bu iki uç arasında yer almaktaydı.Özellikle İonia gerek sanatı gerek düşünürleri gerekse efsaneleri ile Batı uygarlığının beşiği olmuştur. “İlyada” ve “Odysseia” destanlarının yaratıcısı koca ozan Homeros’un İzmirli,ünlü düşünür ve doğa bilimcisi Thales,Anaksimenes ve Anaksimandros’un Miletoslu(Milet),Anaksogoras’ın Klozomenajlı(Urla), dialetek felsefesinin babası Heraklietos’unEphesoslu(Efes-Selçuk)olduklarını hatırlatmak yeterlidir sanırız.”[1]
Ege Bölgesi’nde İzmir,Muğla ve Aydın illeri en güzel efsanelerin yaratıldığı yörelerdir.Bu efsanelerin en önemlilerini anlatalım.

imparator 12-02-2007 10:13

I. TELEPHOS EFSANESİ (Bergama)
Bu efsane ünlü tarihçi Pausanias’ın bıraktığı belgelerden öğrenilmiştir.İzmirli olan Pausanias İ.S. II. Yüzyılda Bergama’ya gelmiş.Burada Auge’nin mezarını gördüğünü ve mezarın üzerinde de,çıplak bir kadın heykeli bulunduğunu söylemesi söylence niteliğindeki Telephos efsanesinin doğruluğunu kanıtlamıştır.Efsane şöyle gelişmiştir:
Bir gün Herakles, mora Yarımadası kralı Aleos’a konuk gider.Burada kralın kızı Auge’yi görür görmez aşık olur.Bu birliktelikten Telephos doğar.Bu, Atina tapınağının rahibesi olan Auge için affedilmez bir suçtur. Bu nedenle Auge çocuğunu bir ağaç kovuğuna bırakır.Auge’nin bir çocuk doğurduğunu öğrenen rahipler Auge’yi diri diri bir tabuta kapatırlar ve denize atarlar.Tabut dalgalarla Bergama kıyılarına gelir ve kral Mysai’nin adamları tarafından kurtarılır.Auge’yi çok seven kral onu evlat edinir.
Bu arada Telephos bırakıldığı kovukta bir aslan tarafından emzirilerek büyütülür. Kocaman bir delikanlı olunca annesini aramaya başlar. Bir gün yolu Mysia ülkesine (Çanakkale-Bursa arası) düşer.orada Mysailerle yapılan savaşı kazanır.Annesi Auge’yi de kralın kızı olduğu için kendisine eş seçer. Ama evlenecekleri gece odalarına giren yılanı uğursuzluk sayan Telephos evlenmekten vazgeçer.Anne-oğul olduklarını anlarlar. Auge, Kral Teuthrad ile evlenir.Kral Teuthrad ölünce Telephos onun yerine geçer.

imparator 12-02-2007 10:14

Bir gün Troya savaşına giden Akhalarla Bergama kıyılarında çarpışmaya katılır ve bu çarpışmada gemiden çıkan Akhilleus, Telephos’u kargısıyla yaralar.Savaş bitiminde ülkesine dönen Telephos’un yarasını hiçbir hekim iyileştiremez. Sonunda “bu yarayı kim açtıysa ancak o iyileştirebilir”, derler.Telephos Akhilles’i araya araya Aulis’de bulur.Telephos’un yalvarmalarıyla ona acıyan Akhilles kargısının pasından yaraya sürer ve yara iyileşir.


II. PHİLEMON İLE BAUKİS(Bergama)
Bir zamanlar Bergama çevresindeki dağlardan birinde ulu bir ağaç varmış.Bu ağacın özelliği, yarı gövdesinin çınar,öbür yarı gövdesininde ıhlamur ağacı olmasından ileri gelirmiş.Yöre halkı bu ağacı birbirine anlatır ve ona dair çeşitli öyküler bulunduğunu söylermiş.Bu öykülerden en yaygın olanlarından biri şudur:
Tanrı Zeus Olympos Dağı’nda sıkıldığı günlerde Hermes’i de yanına alıp insan görünümüne girer ve köyleri ve kentleri dolaşırmış. Bir gün Frigya dolaylarında bir kente gider.Hangi evin kapısını çaldıysa hiçbiri açılmaz. En son gittiği yoksul ve yıkık dökük kulübe kapısını açar.Bu ev Philemon ve Baukis adlı yaşlı bir karı kocaya aittir. Zeus ve Homeros’u evlerinde konuk ederler. Onlara yemek yapar,tahta sedir üzerine serdikleri çuhalarda onları dinlendirmek için yatırırlar.Philemon konuklara ağaç testiden şarap ikram etmeye koyulur.

imparator 12-02-2007 10:14

Karı koca kupalara durmadan şarap doldurdukları halde testideki şarabın hiç azalmadığına dikkat ederler. İşte o zaman konuklarının ikisinin de Tanrı olduğunu anlarlar.Diz üstü gelip affedilmeleri için yalvarırlar.
Tanrı Zeus ayağa kalkar ve onlara kendisiyle gelmelerini söyler.hep birlikte arkada bir tepeye tırmanmaya başlarlar.Tepeden baktıklarında tüm kent sular altındadır. Yalnızca iki ihtiyarın yaşadıkları kulübenin yerinde mermer bir tapınak gözükür.Zeus ihtiyarlara dönerek:
“Ey,Philemon ve Baukid! Konukseverliğiniz armağansız kalmayacak. Dileyin benden ne dilerseniz!” der. İki ihtiyar aralarında konuştuktan sonra Zeus’a şöyle derler:
“Biz birimizden hiç ayrılmadık. Bu yüzden bize birbirimizin acısını gösterme ve ikimizi de ayni gün ölüme gönder.”
Zeus bu dileği kabul eder.İki ihtiyar yıllarca birlikte tapınağa bekçilik yaparlar.Bir gün tapınağın önünde otururlarken Philemon Baukis’e bakar ve onun taze ve yeşil yapraklarla titrediğini görür.Baukis de Philemon’un kollarının dallara dönüştüğüne görür.İkisinin de ayakları yere köklenmekte,ağaç kabuğu da bacaklarından yukarıya yayılmaya başlar. Ayni kökten bir çınar bir de ıhlamur ağacı çıkar.İyi yürekli konuksever ihtiyarlar böylece ölmez ve birer ağaca dönüşürler.

imparator 12-02-2007 10:15

III. ÖRÜMCEĞE DÖNÜŞEN KIZ
İzmir’in güneyinde Kolophon diye ünlü bir kent vardı.Bu kentte dokuma ve örmede çok hünerli genç ve güzel Lidyalı bir kız yaşar.bu kızın el işlerini görmek için çevre köylerden,göllerden,ormanlardan periler gelir ve onu hayranlıkla izlerler.Kız işlenmemiş yünü eline alır çarçabuk evirir çevirir ve bulut kadar yumuşak yumak yaparmış.Onu izleyen herkes örmeyi Athena’dan mı öğrendiğini sorar.Çünkü tanrılar arasında Athena örücülüğü ile ünlüdür.
Kız bir gün bu sorulara dayanamaz ve hiç kimseden bir şey öğrenmediğini, Athena’nın bilgisine ihtiyacı olmadığını,her şeyi kendi yeteneği ile yaptığını söyler.Bu sözleri duyan Athena çok öfkelenir ve Kolophon’a gelerek kızla dokuma yarışına girer.yarışmada ikisi de ayni malzemeyi kullanır. Tezgahta dokunacak motif ise serbesttir.
Athena deniz tanrısı Poseidon ile yaptığı bir yarışmanın resmini dokur.Lidyalı kız ise tanrı Zeus’un bir boğa görünümüne girerek güzel Europa’yı kandırılışını dokur.Athena kızın yaptıklarını görünce iyice sinirlenir ve kızı dövmeye başlar.Kız her tarafı yara bere içinde,elleri ipliklere dolaşmış halde yere düşer.Athena onun bu haline acır ve daha fazla vurmayıp onu bir örümceğe(Arakhne) dönüştürür.


Türkiye`de Saat: 15:54 .

Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580