Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi

Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi (http://besiktasforum.net/forum/index.php)
-   Tarih (http://besiktasforum.net/forum/forumdisplay.php?f=79)
-   -   Girit (http://besiktasforum.net/forum/showthread.php?t=22501)

imparator 12-02-2007 17:36

Girit adasında, 1878 Halepa Fermanı ile kurulan statüde, Rumlara geniş haklar verilmişti. Fakat bu, onları memnun etmemişti. Çünkü onların amaçları adanın yönetiminde daha etkili olabilmek ve adayı Yunanistan’a bağlamaktı. Bu nedenle de, 1878’den itibaren, bu amaçlarına ulaşabilmek için uygun bir ortamın çıkmasını beklemeye başlamışlar ve bu arada bazı girişimlerde bulunmuşlardı. Bunlardan biride Balkanlarda çıkan Osmanlı-Bulgar çekişmesi sonucu ortaya çıkan buhranı fırsat bilen Yunanlılar, Girit Rumlarını kışkırttılar. Bundan başka adayı tekrar kendilerine katma teşebbüsünde bulundular. Girit Rumları, Halepa fermanının ada da iyi uygulanmadığını ileri sürerek 1888’de bir isyan çıkardılar. Ada da yaşayan Türk halkına büyük baskılar yaparak evlerine, mallarına el koydukları gibi can ve namuslarına da dokundular. Bu durum karşısında Babıali, Girit’e asker gönderdi ve isyanı batırdı. Arkasından da Ekim 1889’da, Girit Valisinin yetkilerini çoğaltarak, Halepa fermanı ile verilen bazı hakları kaldırdı. Girit’te bu olaylar Cereyan ederken Yunanistan Bulgar olayını fırsat bilerek Girit, Epir ve Güney Makedonya’yı kendisine katmak amacıyla Osmanlı sınırına asker yığdı.

Avrupalı büyük devletler Balkanlarda yeni bir bunalım çıkmasını istemediklerinden Yunanistan’a baskı yaparak, askeri girişimlerine son vermesini istediler. Bu arada, Teselya’ya hücum eden Yunan askeri birliğini, Osmanlı kuvvetleri püskürttü.

imparator 12-02-2007 17:37

Bu başarısızlık karşısında Yunan Hükümeti, büyük devletlerin de isteğine uyarak, bir kısım askerini terhis etti. Bunun üzerine de, Haziran 1889’da, büyük devletler deniz kuşatmasını kaldırdı. Böylece, devletler arası politikanın sonucu olarak, Yunan emelleri bir süre frenlenmiş ve yeni bir Osmanlı-Yunan bunalımının çıkması önlenmiş oldu.

Halepa Fermanı’nın uygulanmasını yeniden isteyen Girit Rumları 1895’te bir isyan daha başlattılar. Aynı zamanda Türk – Rum çatışması adanın her tarafına yayıldı. Yunanistan’da adaya yeni bir çıkartma hazırlığına girişti.

Diğer taraftan Girit Rumları Avrupa basınına Türkler ada da zulüm yapıyorlar iddiasında bulundular. Bu propagandanın etkisiyle Avrupalı devletler Girit işine tekrar karıştı ve Rusya’nın teklifi ile Halepa uzlaşmasının yeniden yürürlüğe konmasını istediler.

imparator 12-02-2007 17:37

Osmanlı devleti Avrupa’nın baskısı ile Halepa Fermanını yürürlüğe koyduğunu açıkladı. Ancak Girit Rumları, bununla yetinmeyip yeniden ayaklandılar. Öte yandan ada da bulunan Türk toplumu da Babbıaliye kızdı ve 4 Şubat 1897’de ayaklandı ve böylece ada da savaş başlamış oldu. Girit olayları İstanbul’da ve Atina’da büyük heyecan doğurdu. Bu heyecanı Avrupalı devletlerin fark etmesi pek gecikmedi ve Yunanistan’ı uyardı. Fakat bu uyarılara Yunanistan pek aldırmadı ve bir taraftan Girit’e asker gönderirken, bir taraftanda Yunan ordusunu seferber hale getirip, Teselya sınırına yığınak yaptı. Öte yandan Osmanlı – Yunan ilişkilerinin yeniden gerginleşmesi ve bir savaş rüzgarlarının esmesi ile İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya devletleri,Girit’e ortak bir donanma göndermeye karar verdiler. Böylece Girit sorunu devletler arası bir sorun halini aldı.

Bu önlemler ve baskılara rağmen, Yunan prensi Yorği’nin komutasındaki bir savaş filosu, 10 Şubat 1897’de Girit sularına geldi. 14 Şubat 1897’de de Albay Timoleon Vassos bir Yunan birliği ile Hanya yakınlarında karaya çıkarak, Girit’in Yunanistan’a bağlandığını ilan etti.

imparator 12-02-2007 17:37

Osmanlı devleti olayı şiddetle protesto etti. Avrupalı büyük devletlerde, Yunanistan’a bu hareketlerinden vazgeçmesini aksi takdirde kendilerinin harekete geçeceklerini bildirdiler ve Yunan Amirali Vassos’a Girit’ten çıkmalarını istediler. Bu öneri reddedilince, 21 Mart 1897 sabahından başlamak üzere adayı abluka altına almaya karar verdiler.
Büyük devletler kamu oyuna Girit’i kuşattıklarını ve adada özerk bir yönetim kurulduğunu açıkladılar. Ertesi günde, adaya asker çıkartarak, Girit’i geçici olarak işgal ettiler. Böylece adada yeni bir statü kurulmuş ve Yunan istekleri o anlık önlenmiş oldu. Daha sonra Avrupalı büyük devletler Hanya, Resmo, Kandiye, Suda ve Sitia liman şehirlerine gönderdikleri taburlar tarafından işgal edildi. Hanya kalesindeki Türk bayrağının yanına büyük devletlerin bayrakları da çekildi.

imparator 12-02-2007 17:37

Aynı zamanda devletler,adayı ellerine “emanet olarak” teslim aldıklarını resmen beyan ettikleri gibi kendi işgal kuvvetlerine de adada bulunan Türk askerleri ile müşterek hareket etmelerini emrettiler.

Öteyandan adanın kapıları Yunanlılar’ a kapanmış olmasından dolayı Yunan halkı acı çekmekteydi. Onlar için artık Türklerle Girit’te mücadele edilemeyecekti. O halde onlar için yapılabilecek tek şey Makedonya, Epir topraklarında çarpışmayı göze almaktı. Diğer taraftan, savaşın bu bölgede yapılmasında iki devletinde kendisine göre hesapları vardı. Şöyleki:

Osmanlı Devleti, Orta Yunanistan’da kazanacağı bir savaşla, 1881’de Batılıların baskısı ile Yunanistan’a vermek zorunda kaldığı Teselya’yı geri alabilir ve doğrudan Atina üzerinde baskı yaparak, Girit sorununu kendi lehine çözümleyebilirdi.

imparator 12-02-2007 17:38

Yunanistan’ın hesabı ise, kazanacağı savaşla, daha önce göz diktiği Kuzey Yunanistan bölgesi ile Makedonya’dan toprak alabilir, Girit ve bazı Eğe adalarının kendisine katılmasını Osmanlı devletine kabul ettirebilir, böylece de Meğali idea’yı büyük ölçüde gerçekleştirebilecek ve Yunanistan da zafer elde edecekti.

Balkan devletleri ise, “Bulgaristan, Sıbistan ve Avusturya” Yunanistan’ın bu bölgede daha fazla büyümesini istemiyorlardı.

İngiltere ve Fransa tarafsız kalacaklarını bildirmişler. Hatta o dönemde Fransızların İstanbul elçisi “Cambon” Yunan elçisine bir harp olursa Yunanistan’ın yenileceğini ve bu suretle Helenizm’e vurulacak darbenin belki tamir edilemeyecek derecede ağır olacağını anlatmaya çalışmıştır.
Dünya politikasını yeni yeni gütmeye başlayan Almanya ise, Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünden yana idi.

imparator 12-02-2007 17:38

Rusya ise, Avrupalı büyük devletlere karşı gelemeyeceği gibi Balkanlarda da Bulgaristan ve Sırbistan’a göre Yunanistan’ın daha fazla büyümesiyle bir dengesizlik olacağı endişesinden dolayı çekimser kaldı.

Öte yandan Nisan 1897 başında, Yunan subayları komutasındaki gönüllü Yunan birlikleri Makedonya’yı ayaklandırma amacıyla Osmanlı sınırlarına silahlı saldırılarda bulundu.

Osmanlı Devleti de 18 Nisan 1897’de Yunanistan’a savaş ilan etti. Tarihlerimizde “313 Muharebesi” denen Türk-Yunan savaşı bu şekilde başlamış oluyordu.

Osmanlı-Yunan savaşı, bu ortam içerisinde 18 Nisan 1897’de fiilen başladı. Türk ordusu Müşir Ethem Paşa komutasında, Yunanlıları arka arkaya yenilgiye uğratarak, Yenişehir ile Tırhala’yı ele geçirdi ve onları geri çekmeye mecbur bıraktı. Yunan Başkomutanlığı büyük kuvvetlerini Dömeke’de toplamıştı. 17 Mayıs 1897 günü yapılan bir günlük çetin bir muharebe ile Dömek’e zapdedildi. Türk ordusu için artık Atina yolu açılmıştı. Böylece Ethem Paşa kumandasındaki Türk orduları Yunanlılara gereken dersi verdi.

imparator 12-02-2007 17:38

Öte yandan bu durum Atina’da büyük bir korku ve panik yarattı. Çünkü, ortada Türk ordusunu durduracak bir Yunan kuvveti kalmamıştı. Bu yenilgi ve mağlubiyet üzerine Yunanistan’da hükümet değişmişti. Atina’daki halk kralı suçlu görüyordu. Yeni hükümet hemen büyük devletlerin aracılığını istedi ve 10 Mayıs ‘tada Girit için özerklik rejimini kabul etmeyi taahhüt etti. Yani Yunanistan Girit’in ilhakından vazgeçiyordu. Büyük devletler İstanbul’a savaşı durdurması için başvurmuşlar, ancak bir netice alamamışlardı. Bu sefer Yunanlıların isteği ile Rusya araya girmiş ve İngiltere’nin baskısı ile de Osmanlı Devleti savaşı durdurmayı kabul etti ve 21 Mayıs 1897’de mütareke imzalandı.

Yapılacak barışın esaslarını saptamak üzere, 3 Haziran 1897’de İstanbul’da bir konferans toplandı. Burada Osmanlı Devleti temsilcileri ile Yunanistan’ı temsil eden Avrupa büyük devletler temsilcileri arasında yapılan müzakereler sonucunda 18 Eylül 1897’de barışın esasları, yani ön barış tespit edildi. Barış ise, 4 Aralık 1897’de İstanbul’da imzalandı. Bu barış antlaşmasıyla Osmanlı devleti kan pahasına geri aldığı Teselya’yı Yunanlılara geri bırakıyordu. Buna göre de;

imparator 12-02-2007 17:38

1) Türk Ordusu tarafından ele geçirilmiş olan Teselya, küçük sınır değişiklikleri yapılmak koşuluyla, Yunanistan’a geri verilecek, sınır savaştan önceki duruma getirilecekti.

2) Yunanistan Osmanlı Devletine 4 milyon lira savaş tazminatı, ayrıca savaş sırasında halka verdiği zararlara karşılık 100 bin lira tazminat ödeyecekti.

3) Osmanlı Devleti, savaş tazminatının ödenmeye başlamasından bir ay sonra, Teselya’yı boşaltacaktı.

Görüldüğü gibi Osmanlı Devleti büyük devletlerin baskısıyla yapılan bu antlaşma ile, kazandığı büyük askeri başarıya rağmen, savaştan sağlamak istediklerini gerçekleştiremedi. Bununla beraber bu savaş, Osmanlı Devleti’nin bir süreden beri gittikçe azalan itibarını çoğalttı.

imparator 12-02-2007 17:38

Savaş sırasında Almanya’nın izlediği politika ve Osmanlı ordusundaki yaptığı düzenlemelerle imparatorluk üzerinde nüfusunu daha da geliştirdi.

Yunanistan, bu yenilgi üzerine, Makedonya ve Girit üzerindeki isteklerinden vazgeçmek veya ertelemek zorunda kaldı. Ancak bütün bunlara rağmen Yunanlılar, Meğali idea’dan vazgeçmediler.

Osmanlı-Yunan savaşının bitiminden ve İstanbul antlaşmasından ondört gün sonra Avrupalı büyük devletler 18 Aralık 1897’de Girit adasını Osmanlı egemenliğinde özerk bir konuma getirdiklerini açıkladıkları gibi Türk askerlerinin adadan çekilmesini istediler. Böylece Girit sorunu, Osmanlı Devletinin ve Ada Türklerinin aleyhine yeni bir şekil almış oldu.

imparator 12-02-2007 17:39

Babıali ise; bu durumun aksine son savaşın kendisine sağladığı prestijden de yararlanarak, Girit’e daha fazla asker göndererek adadaki olayları yatıştırmak ve adayı daha güçlü bağlarla kendisine bağlamak istiyordu. Ancak dört büyük devlet “İngiltere, Rusya,Fransa ve İtalya” Osmanlı askerinin adaya çıkmasına engel oldular. Bu son gelişmeler üzerine Kandiye’de 6 Eylül 1898’de çıkan olaylarla Türkler, İngiliz işgal kuvvetlerine ve Rumlara karşı harekete geçtiler. Bu olaylar ise, Etniki Heteria’nın bir oyunuydu. Sonuçta Türk askeri, İngilizlerle çarpışmak zorunda kaldı.

Yapılan mücadeleler sonu büyük devletler Babıali’den Girit’teki askerini ve memurlarını bir ay içinde adadan çekmesini istediler.

imparator 12-02-2007 17:39

Osmanlı Devleti’ de ada üzerindeki egemenliğinin kalkacağı anlamını taşıyan bu öneriyi reddetti. Ancak buna pek aldırmayan İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya 5 Kasım 1898’de Osmanlı askerini ve memurlarını zorla çıkardılar. Bu olayların gerçeğinde ise, başta İngiltere olmak üzere bu devletler, silah gücüyle Girit sorununu Yunanistan lehine çözümlemekti. Sonuçta başta Osmanlı Devleti Almanya ve Avusturya olmak üzere yaptıkları protesto ve itirazlarına rağmen mağlup Yunanlılar, Yunan prensi Yorgi’nin Girit Valiliğine tayin edilmesi suretiyle mükafatlandırıldılar.

Öte yandan Babıali Yunan Prensi Yorgi’yi Girit Genel Valiliğine atamak zorunda kalmasından sonra, büyük devletlerin askeri birlikleri ve donanmalarının büyük bir kısmı Girit’i terk etti. Görünüşte ada da Osmanlı egemenliği devam etmekle beraber, gerçekte Girit Yunanistan’a fiilen bağlanmış oldu. Daha sonra Venizelos tarafından hazırlanan bir anayasa, 1899 yılında toplanan kurucu Meclis tarafından kabul edildi. Anayasaya göre, bir meclis ve Prense yardımcı olmak üzere dördü Hıristiyan, biri Müslüman olan, bir yürütme kurulu meydana getirildi. Ayrıca ada için bir bayrak, posta pulu ve İtalyan subayları nezaretinde Giritli polis teşkilatı da yapılan bu değişiklikler arasında idi. Görünürde bu yönetim,Yunanistan’dan ayrı, buna karşılık Osmanlı Devletine bağlıydı. Ama gerçekte ise; Yunan etkisi altında adeta bağımsız bir devlet kurulmuştu.

imparator 12-02-2007 17:39

Yunan Prensi Yorgi Girit adasında bir süre Valilik görevini yaptığı süre içinde Girit’i 1991 yılında Yunanistan’a bağlamak istediysede,buna Avrupalı büyük devletler mani oldu. Bir müddet sonra Yorgi yönetiminden memnun olmayan halkın 1905 yılındaki Ekim ayında eski nazırlardan Zaimis, ada üzerindeki hükümranlık hakları değiştirilmeksizin yüksek komiser olarak tayin edildi. Bu durum, Girit’in Yunanistan’a ilhak teşebbüsünün yeniden tazelendiği 1908 yılına kadar devam etti.

2.Rusya’nın Faaliyetleri

18.Yüzyılda başlayan ve Ortodoks istiklali ile Bizans imparatorluğunun yeniden canlandırılması, gizli faaliyetler, 1814’de yine Rusya’da güçlendirilmek istenmişti. Odesa’da örgütlenen Etniki Heteria, 1821 yılında ilk defa Mora isyanını düzenledi. Aynı yılın Temmuz ayında Girit’te İsfakiye ve Hanya şehrinde ayaklanma başladı. Bu ayaklanmaların hedefi Mora ve Girit’i Yunanistan’a bağlamaktı. Örğütün Genel Başkanı Rus Çarının aslen Rum olan yaveri Aleksandre Psilenti idi. Babası İstanbul’dan kaçarak Rusya’ya sığınmıştı. Rumlar Türkiye dışında değil, İstanbul’da da Rum zenginlerinin iştiraki ile isyanlara hazırlanıyordular. Bundan birini Hanya isyanı oluşturdu.

imparator 12-02-2007 17:39

Hanya isyanı, Giritlilerin hesabına çok acı idi. Çünkü halkın yüzde doksanından fazlası Türk idaresinden memnundu. Fakat Yunan istiklali için yabancı tahriki ile halkı zorla ve tehdit ile kışkırtanlar, adayı yine kana boyamakta idiler.

Türkiye Hanya isyanını bastırmaya Mısır valisi Mehmet Ali Paşa ile oğlu İbrahim Paşayı memur etti. Girit Valiliğide kendisine verildi.

Girit’in işgalinden sonra başlayan dış teşvikler 1821’de ilk meyvesini vermiş, isfakiye ve Hanya ayaklanmıştı. Bu devrede birçok olaylar birbirini kovaladı. Cezayir Fransızlar tarafından işgal edildi. Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa isyan ederek Konya’ya dayandı ve Nizip bozgununu doğurdu.

imparator 12-02-2007 17:39

Osmanlı devleti 24 Haziran 1839’daki Nizip mağlubiyetinden sonra İstanbul’da taht değişikliği olmuş, tahta Abdülmecit geçmiştir. Osmanlı devletinin bu karışık durumundan istifade etmek isteyen başta Rusya, daha önce Çar I. Petrodan beri Karadeniz’i bir Rus gölü yapmak ve İstanbul’u alıp boğazları ele geçirerek Akdeniz’e ilerlemek düşüncesindeydi. Bu amaçla önce Osmanlı donanmasını zayıflatmak ve yok etmek amacıyla 20 Ekim 1827’de Novarinde İngiliz ve Fransız donanmalarının ortak hareketi ile Türk ve Mısır filolarını yaktılar.

Rusya, İngiltere ve Fransa’nın bu ortak hareketi ile Yunanistan’ın ilk bağımsızlık kazanmasında büyük etki yapmıştır.

Öte yandan 26 Nisan 1828’de başlamış olan Osmanlı-Rus harbi ile zayıflamış olan Osmanlı devletine 9 Temmuz 1829’da Rusya, İngiltere ve Fransa ortak bir nota ile Siklat ile Mora adalarında bir Yunan hükümeti kurulmasını istediler.

imparator 12-02-2007 17:39

16 Kasım 1829’da imzalanmış olan Londra protokolü gereğince Yunan hükümeti üç büyük devlet tarafından resmen himaye altına alındı. 3 Şubat 1830’daYunan meselesini yeniden görüşmek üzere toplanmış olan konferansta büyük devletler Yunanistan’ı bağımsız bir krallık ilan eden protokolü imzaladılar. Bu protokol Yunanistan’ın devlet şeklinin, sınırlarının ve bağımsızlığının milletler arası seviyede belirlenmiş olması bakımından önem taşımaktadır.

Rusya Balkanlarda Yunanistan’ın bağımsızlığını sağladıktan sonra, diğer azınlıkları kışkırtmaya başladığı gibi Girit’teki Rumları da kışkırtıyor, adanın Yunanistan’a bağlanmasını istiyordu. Bu faaliyetlerini gizliden gizliye yürütüyordu.

imparator 12-02-2007 17:39

1862 Yunan isyanında Kral I. Othon’un devrilmesi ve Danimarka Prenslerinden Guillaume’un I.Yorgi adı ile Yunan tahtına geçmesinden faydalanılmış; 29 Mayıs 1864’te Rusya, Fransa ve İngiltere’nin himayesine geçen, Yunan denizindeki yedi ada ve bu ada sakinlerinin isteği ile Yunanistan’a hediye edilmiştir. Osmanlı hükümeti de 8 Nisan 1865’te bu ilhakı tanımak mecburiyetinde kalmıştır.

Girit Osmanlı idaresi altında kaldığı müddetçe Rusların bir çok defa teşvikleriyle Osmanlı devletine karşı isyan etmişlerdir. Bunlardan biri de 1866’da olmuş ve Osmanlı devletini bir hayli uğraştırmıştır. Hatta sadrazam Ali Paşa bizzat Girit’e giderek genel af ilan etti. Bu ilan ile isyana istemeyerek katılmış bulunanlar itaat etmek zorunda kalmışlardı. Ele başlarıyla yapılan görüşmelerden ise, Osmanlı devleti beklediği derecede bir başarı ve fayda elde edememişti. Çünkü isyancıların istekleri bitmek bilmiyordu. Neredeyse asilerin istekleri adayı Yunanistan’a bağlayacak boyuttaydı.

imparator 12-02-2007 17:40

Bütün bu olaylardan sonra Girit Meclisinden Ali Paşa tarafından 14 Şubat 1868 tarihinde adanın yeni düzenini bildiren bir ferman okundu. (62) Bu ferman hicri yıla nispetle 1284 fermanı diye anıldı.

İstanbul’da Lübnan örneğine göre, hazırlanmış bulunan bu fermanın esaslarını açıkladı. Buna göre: vergiler önemli ölçüde azaltılacak; valinin yanında biri Müslüman, diğeri Hıristiyan olmak üzere iki danışman bulunacak; yerel ve genel meclisler kurulacak bunların üyeleri Müslüman ve Hıristiyanlardan seçilecek; ada gerektiği kadar sancaklara ayrılacak ve bunların başına getirileceklerin yarısı Müslüman, yarısı Hıristiyan olacak; adada resmi yazışmalar Türkçe ve Rumca olmak üzere iki dilde yapılacaktı. Böylece Girit’e özerklik veren bir yönetim şekli getirilmiş oldu. Ali Paşa, 28 Şubat 1868’e kadar ada da kalarak, yeni düzenlemeyi uygulamaya koydu. Bu girişimler sonucunda Girit isyanı yatışmaya başladı.

Ne var ki, Sadrazam Ali Paşa’nın Girit’te tespit ettiği bir gerçekte, Girit Rumları’nın Yunanistan’dan ve Rusya’dan yardım gördükçe asilerin silah bırakmayacakları idi. Bu nedenle de özellikle Rusya’nın ve İngiltere’nin güdümünde olan Yunanistan durdurulmalıydı. Babıali bu sebeple 4 Aralık 1868’de Yunanistan’a bir nota verdi. Ancak yeterli bir cevap alamadı. Çünkü onların arkasında her zaman olduğu gibi Rusya bulunuyordu. Ancak Osmanlı devleti 16 Aralık 1868’de Yunanistan’la diplomatik münasebetlerini kesti.

imparator 12-02-2007 17:40

Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında savaş rüzgarlarının esmesi Avrupa’da büyük heyecan uyandırdı. Hemen devreye Rusya’nın teklifi ile Fransa girdi ve savaşı önlemek için 9 Ocak 1869’da Paris’te “Türkiye, Avusturya, İngiltere, Fransa, İtalya Prusya ve Rusya’nın iştiraki ile konu yeniden ele alındı. Osmanlı devleti kendisinin toprak bütünlüğünün ve Girit’teki sorunlarının görüşülmemesi şartı ile teklifi kabul etti. Yapılan müzakereler sonucu Avrupalı büyük devletler durumu pek uygun görmediklerinden ve bu hali ile Yunanistan’a açılacak bir savaşta büyük kayıplara uğrayacağından, Osmanlı devleti haklı göründü ve ortak bir deklarasyonla Yunanistan’a konu bildirildi. Yunanistan’da, Girit meselesini geçici olarak askıya aldı.

Öte taraftan Rusya, daha önce Kırım Muharebesi sonucunda akdedilen “Paris muahedesi” ile Karadeniz tarafsız bir duruma getirilmişti. Bu yönü ile Rusya, Osmanlı devleti ve bu deniz kenarında bulunan devletler donanma ve tersane bulundurmayacaklardı. Böyle bir antlaşma hiç şüphe yok ki Rusya’nın aleyhine idi.

imparator 12-02-2007 17:40

Esasen böyle bir karar ise, Avrupalı devletler tarafından Rusya’nın Güneye doğru ilerleyişini durdurmaktı. Bu muahede Rusya’nın Karadeniz’de elini kolunu bağlarken, Abdülaziz döneminde Türk filosu ve donanmasına büyük ehemmiyet verilmesi ile bu donanma İngiltere’den sonra ikinci derecede güçlü olmuştur. Bu yönü ile de Rusya’yı ürkütmekte idi.

Rusya, Paris muahedesi ile Karadeniz’deki haklarını kaybettiği gibi, aynı zamanda Küçük Kaynarca, Bükreş ve Edirne muahedeleriyle de Osmanlı tebası olan Ortadokslar üzerinde elde ettiği siyasi himaye haklarını da kaybetmişlerdi. Bunun içinde Rusya, bu muahedeyi hükümsüz bırakmak için Osmanlı devletinin her zayıf anında istifade etmeye çalışmıştır. Hatta Avrupalı devletlerin müşkül durumlarını takip edip, fırsatları değerlendirmek için uğraşıyordu. Buna örnek ise; Fransa’nın Prusya’ya yenildiği 1870-1871 muharebesidir

imparator 12-02-2007 17:40

Kral I.Yorgi döneminde Osmanlı –Yunan ilişkileri gerginleşmiş ve Girit isyanları yeniden patlak vermişti. Böyle buhranlı bir dönemi çok iyi kollayan Rusya, Girit Rumlarını korumak ve 1856 Kırım harbindeki Karadeniz haklarını kısıtlayan muahedeyi kaldırıp, bozmak için Türkiye’ye savaş ilan etti. Tarihte “93 Harbi” diye geçen bu savaşta Osmanlı devleti çok zor bir duruma düştü. Sulh istemek zorunda kalan Osmanlı devleti ile Rusya arasında 1878’de Ayastefanos Antlaşması yapıldı. Bu antlaşmaya göre Rusya, Girit adasında ıslahat yapılmasını ve uygulanmasını isteyen bir madde koydurttu. Bu madde ise; devletler arası bir nitelik almasına neden oldu. Bu da ada üzerinde İngiliz – Rus rekabetini doğurdu.

1878 Ayastefanos Antlaşması arkasından toplanan, Berlin kongresi ile Rus istek ve faaliyetlerini önlenirken, Yunanistan’a toprak avantajları sağlamıştır. 1861’de İtalya’nın 1871’de de Almanya’nın milli birliklerini sağlayıp, Avrupa sahnesine çıkmasıyla Rusya, benimsemiş olduğu “panslavizm” ideolojisi doğrultusunda, kendi yayılma politikasına ağırlık vermeye başlamıştır. Öte taraftan Babıali, 1878 Berlin Antlaşmasından hemen sonra Girit Hıristiyanlarının İngiltere’ye başvurmaları ve bu devletin diğer büyük devletlerle beraber baskı yapılması üzerine, Girit sorununu çözümlemeye karar verdi. Bu amaçla, 9 Eylül 1878’de, olağan üstün komiser unvan ve göreviyle Gazi Ahmet Muhtar Paşa’yı Girit’e gönderdi.

imparator 12-02-2007 17:40

Gazi Ahmet Muhtar Paşa,Hanya yakınlarındaki Halepa’da, İngiliz Konsolosu’nun da katılması ve asilerin temsilcileriyle görüştü. Sonuçta, büyük devletlerin konsoloslarının kontrolünde, asilerle 23 Ekim 1878’de Halepa sözleşmesini imzaladı.

Halepa Antlaşmasına göre, adanın Valisi Rumlardan, Yardımcısı Türklerden seçilecek, meclisin 80 üyesinin 49’u Rum, 31’i Türk olacak, memurlar tercihen Rumlardan alınacak ve Türklerin yanında Rumca da resmi dil olacaktı.

Halepa antlaşmasının kurduğu düzen bir on yıl kadar sürdü. Bu arada İngiltere Rusya’ya karşı Girit üzerinde daha fazla üstünlük kurmak için 1882’de Mısır’a yerleşmiş ve Giritteki Rumları daha fazla kışkırtmaya başlamıştı.

imparator 12-02-2007 17:40

Balkanlarda 1885’de Doğu Rumeli’nin Bulgaristan’a katılması Ermeni meselesinde olduğu gibi, Girit Rumları ile Yunanistan’ı hareketlendirdi. Bu atmosfer içinde 1889 Ağustosunda Girit Rumları Rusya ve Yunanistan’ın tahrikleriyle yeniden ayaklanıp Yunanistan’a bağlanmak istediler. Yunanistan da arkasına Rusya’yı alarak büyük devletlere başvurup,Girit’e müdehale edeceğini bildirdi. Avrupalı büyük devletler, Yunanistan’ın isteğini hoş karşılamadılar ve karşı çıktılar. Osmanlı devleti de bu durum karşısında 40.000 kişilik bir kuvveti adaya sevketti. Burada barış ve güvenliği sağladı. 1889 Aralık ayında çıkardığı yeni bi fermanla da, 1878 Halepa fermanını iptal ettiği gibi Girit meclisinide kapattı. Bu durumda bir altı yıl kadar sürdü. Fakat 1895 ilkbaharında İstanbul’da ve diğer vilayetlerde Ermenilerin ayaklanması ile Avrupalı devletler olaya hemen karıştılar ve donanmalarını İstanbul Boğazına göndermeleri ile de Avrupalı Osmanlılar aleyhine bir kampanya başladı. Bu durumu çok iyi değerlendiren Rumlar, 1895 yılı sonlarında tekrar ayaklandılar. Sebebi ise, Halepa antlaşmasına tanıdığı imtiyazları tekrar geri istemeleriydi. Olaya tekrar büyük devletler karıştı ve olayı çözümlemek için bir konferans yaptılar. Sonunda 1896 reformu, Halepa antlaşmasının tanıdığı imtiyazlar tekrar Rumlara iade ediliyordu. Girit’e beşer yıl süreli Hıristiyan Valiler tayin edilecek ve memuriyetlerin üçte ikisi de Rumlara verilecekti.

imparator 12-02-2007 17:41

1896 Reformu ve statüsü Girit meselesine bir çözüm getirmedi.
Çünkü bir yandan Rusların, diğer yandan da Etnik-i Eterya Cemiyetinin de kışkırtmaları ile Girit Rumları tekrar 1897 yılı Şubatında ayaklandılar. Ve Girit’i Yunanistan’a kattıklarını ilan ettiler. Yunanistan’da bu katılmayı tanıdığı gibi buraya Yorgi komutasında bir donanma gönderdi ve Albay Vassos komutasındaki 2000 kişilik bir kuvvetle adayı silah gücüyle almaya kalktı.

Öte yandan Avrupalı devletler bu durumu pek iyi karşılamadılar. Bunun üzerine Yunanistan, asker ve donanmasını geri çekti. Avrupalı devletler adanın barışını ve güvenliğini sağlamak için her biri 600'er kişilik kuvvet gönderdiler. Ayrıca adaya çok geniş bir muhtariyet verildi.

Yunanistan’da halk bu durumu pek hoş karşılamadı. Çünkü halk Osmanlı Devletine savaş açılmasından yana idi. Aslında Yunanistan’ı hükümet değil içte Etniki Eterya Cemiyeti, dışta da Rusya yönetiyordu. Bunların yoğun kışkırtmaları sonucu Yunanistan 1897 Nisanında, Yunan subayları komutasındaki gönüllü askerler Makedonya’yı ayaklandırmak için Osmanlı sınırlarını silah zoruyla geçmek isteyince Osmanlı Devleti Yunanistan’a savaş ilan etti. 17 Nisan – 18 Mayıs 1897 tarihleri arasında meydana gelen Osmanlı Yunan savaşı Türklerin kesin zaferiyle sonuçlanmıştır.

imparator 12-02-2007 17:41

Özellikle Dömeke Meydan muharebesinin ardından Atina yolu Türk birliklerine açılmıştı; Ne varki bu defa Rusya araya girerek Türklerin ileri harekatına engel oldu. Rus Çarının Sultan II.Abdülhamit’e bir telgraf göndererek savaşın durdurulmasını istedi. Bu durum karşısında Osmanlı Devleti, savaşı durdurmak zorunda kaldı ve 20 Mayıs 1897’de de Yunanistan ile savaş sırasında işgal ettiği yerler elinde kalma koşuluyla ateşkeş antlaşması imzaladı.

Yunanistan’ın yenilgisi Girit Rumlarını daha saldırgan hale getirdi ve 1897 yılı sonbaharında Rumlarla Müslümanlar arasında çarpışmalar arttı. Bu arada İngiliz askerleri ile Rumlar arasında çarpışmalar oldu. Bu durumu bahane eden İngiltere ve diğer devletler 1897 Ekiminde Osmanlı devletine bir ültimatom vererek kuvvetlerini adadan çekmesini istediler. Osmanlı devleti buna boyun eğmek zorunda kaldılar ve bütün askerlerini geri çekti. Ada, İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya’nın askeri işgaline bırakıldı.

imparator 12-02-2007 17:41

Bir süre sonrada adaya Yunan Veliahtı Prens Yorgi Vali olarak tayin edildi. Artık Osmanlı devletinin hukuki bir sahiplikten başka ada ile fiili hiçbir bağı kalmamıştır.

Prens Yorgi’nin Valiliği sırasında büyük devletlerin Girit ile olan ilgileri tamamen kesildi. Girit’te 1899’da bir anayasa kabul edildikten sonra da, Yorgi 1901 yılının Haziran ayında adayı Yunanistan’a katmak istedi ise de, büyük devletler bunu önlediler. Bundan bir süre sonra 1905’te Yorgi yönetiminden memnun olmayan halkın baskısı üzerine, valilik görevinden alındı. Büyük devletler bu durum üzerine Yunanistan’dan buraya yeni bir vali atamasını istedi Yunanistan’da eski başbakanlarından Zaimis’i atadı. Böylece daha önceki olayların sonucunda, tam anlamıyla Yunan adası haline gelmiş bulunan Girit, görünüştede olsa Osmanlı Devletine bağlı kalmakta devam etti. Bu da 1908’de ikinci Meşrutiyetin ilan edilmesine kadar sürdü ve bu tarihte Girit sorunu yeni bir aşamaya girdi.

imparator 12-02-2007 17:41

3.Osmanlı Devlet İdaresi’nin Girit Politikası

Osmanlı Devleti Sultan İbrahim döneminde ve Kızlar Ağası Sümbül Ağanın, Malta korsanlarınca kaçırılıp Girit adasında hazinesinin yağma edilmesi ve bu durumu da Girit’te bulunan Venediklilerin hiç umursamaması üzerine, Sadrazam Yusuf Paşanın telkinleri ile ilk fetih hareketlerine girişilmiştir. Bu fetih hareketlerinin ilkini Yusuf Paşa yapmış ve Hanya Kalesi fethedilmiştir. Yusuf Paşanın Sultan İbrahim tarafından idam edilmesinden sonra, Girit adasının fethi için Sadrazam Yusuf Paşanın oğlu Deli Hüseyin Paşa tayin edilmiştir. Girit adasına gelen Deli Hüseyin Paşa hemen fetih hareketlerine geçerek çok kısa zamanda Resmo kalesini feth etmiştir. Onun burada yaptığı mücadele, kahramanlık ve yiğitlik gerek yerli gerekse yabancılar tarafından övgü ile söz edilmiştir.

imparator 12-02-2007 17:41

Girit adasının en güçlü ve kuvvetli olan kalesi Kandiye ise, önce Deli Hüseyin Paşanın saldırı ve kuşatmaları ile başlamıştır. Deli Hüseyin Paşanın vefatından sonra, Serdar-ı Ekrem olarak görevlendirilen Fazıl Ahmet Paşa Kandiye kalesini ve Girit adasını uzun süren kuşatmalardan sonra 1715 yılında adanın tamamen fethini gerçekleştirmiş ve Osmanlı sınırları içerisine katmıştır. Osmanlı Devleti, Girit adasında geleneksel politikasını uygulamış ve yerli ahalinin can, namus, mal, din, diline ve inançlarına hiçbir yasak koymadan, 150 yıl adilane bir politika gütmüştür.

Girit adası 1699 ve 1715 yılında Mora seferleriyle Osmanlı egemenliği altına girmesinden uzun bir süre sonra, Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanması ile bu adayı da kendi topraklarına katmak istemiştir. Bununla birlikte 1789 Fransız ihtilalinin yaymış olduğu milliyetçilik akımlarında ada da yavaş yavaş yerli halka milli bilinç’ in uyanmasına neden olmuştur. İşte bu gibi sebeplerle Girit’te yer yer ayaklanmalar olmuş ve Avrupa devletini de bu meselenin içine çekmiştir.

imparator 12-02-2007 17:41

Osmanlı Devleti Rumların Yunanistan’a katılma isteklerini kabul etmemekle beraber, Avrupalı büyük devletlerin baskısı altında, 1868’de Girit için bir muhtariyet planı ilan etmişti.

Sultan Abdülaziz, Sadrazam Ali Paşayı Girit’e gönderdi. Sadrazam Ali Paşa, büyük Avrupa devletlerinin Türkiye’den koparıp Yunanistan’a vermek için can attıkları Girit’in durumunu yakından gördükten sonra 4 Ocak 1868 yılında ada da umumi af ilan etti. Buna göre yörede vilayeti iki yıl için vergiden muaf tuttuğunu açıkladı. 15 Şubat’ tada Girit’in yeni statüsünü bildiren fermanı bizzat okudu. Bundan böyle Girit Valisinin biri Rum olmak üzere iki muavini olacak, adanın 5 mutasarrıfı ve 19 kaymakamının yarısı Müslüman, diğer yarısı Hıristiyan devlet memurlarından tayin edilecekti. 3 Müslüman, 3 Hıristiyan yerli halktan seçilmiş altışar üyeli birer meclisi bulunacaktı. Bundan başka Türkçe’nin yanında Rumca da kullanılacaktı.

imparator 12-02-2007 17:42

Öte yandan Ali Paşa, bu yeni statüyü uygulamakla, Müşir Hüseyin Avni Paşa’yı görevlendirdi. Hüseyin Avni Paşa, hem vali, hemde adadaki Türk kolordusunun kumandanı olacaktı. Ali Paşa, 4 ay 29 gün sonra, 29 Şubat 1868’de İstanbul’a döndü.

Ali Paşa tarafından Girit’te ilan edilen ve yürürlüğe konan esaslı ıslahat hareketi Giritlilerin çoğu ile batılıları memnun ederken, isyanın devamını isteyen bir kısım Rumlar ile Yunanistan’ı pek memnun edememişti. Çünkü bunların asıl maksadı Girit’te ıslahat yaptırtmak değil, adayı doğrudan doğruya Yunanistan’a katmaktı. Bu yüzden de Yunanistan gizliden gizliye Girit isyancılarına yaptığı yardımı arttırmıştı. Bunlar yetmiyormuş gibi, Atina’daki Giritli göçmenleri kışkırtarak bunların Türk elçilik binası önünde bir takım düşmanca gösterilerine göz yumuyordu.

imparator 12-02-2007 17:42

Bu onaylar üzerine Bâb-ı âli 2 Kasım 1868 tarihinde Türk elçisini geri çağırdığı gibi, 11 Kasım da da Yunanistan’a bir ültimatom vererek Türk limanlarını Yunanlılara kapadı; İstanbul’daki Yunan sefirine yol verildi; Yunan uyruklu olanlar sınır dışı edildi. Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında esen, sert savaş rüzgarlarının farkına varan Avrupalı büyük devletler, araya girerek meseleyi barış yolu ile durumu bir düzene sokmak için Paris’te bir konferans hazırlamaya karar verdiler. 9 Ocak 1869’da toplanan konferansa Avusturya, İngiltere, Fransa, İtalya, Prusya, Rusya ve Osmanlı Devleti katıldılar. Yunanistan oy hakkı olmamak üzere müşahit olarak çağrılmıştı.
Müşahit olarak konferansa çağrılmayı kabul etmeyen Yunanistan gelmedi. Konferansta İngiltere, Avusturya ve Almanya, değerli devlet adamı Ali Paşanın üstün kabiliyeti sayesinde Türk tezini tuttular. Bunun üzerine Fransa muhalefetten vazgeçti ve böylece Girit ve Türk -Yunan buhranı bertaraf edilmiş oldu.

imparator 12-02-2007 17:42

1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı Rusya lehinde cereyan ettiğini gören Yunanistan tekrar Girit’te ayaklanma çıkarmak için harekete geçti. Osmanlı Devleti bu zayıf anında meselenin büyümesini istemediğinden, 1878 Ekim ayı, Hanya yakınlarında Halepa’da Halepa Antlaşmasını imzaladı. Osmanlı Devleti bu anlaşma ile Giritli Rumların imtiyazlarını genişletmiş ve onlara muhtariyet hakkı tanımıştır. Avrupa devletleri konsoloslarının kontrolü altında yapılan anlaşmaya göre; umumi valinin memuriyet süresi beş yıl olacak, Umumi Vali Müslüman ise, müşaviri Hıristiyan, Vali Hıristiyan ise müşaviri Müslüman olacaktı. Genel Meclis’in 49’u Hıristiyan, 31’i Müslüman olmak üzere 80 üyeli olacak ve her yıl en az 40, en çok 60 oturum yapacaktı. Genel mecliste ve mahkemeler Rumca olacaktı. Ada gelirlerinden, adanın idari masrafları çıktıktan sonra, geriye kalan paranın yarısı İstanbul’a hazineye gönderilecek, diğer yarısı adanın okul, hastane, yol, liman vesaire gibi bayındırlık işlerine harcanacaktı.

imparator 12-02-2007 17:42

Osmanlı Devleti, Halepa anlaşması ile Giritli Rumlara büyük bir taviz vermiş ve bağımsızlıkları için adeta bir zemin hazırlamıştı. Halepa anlaşmasının kurduğu düzen on yıl kadar burada sürmüştür.

Osmanlı Devleti Rusya ile 1877-1878 savaşı sonunda imzaladığı Yeşilköy “Ayastefanos” Antlaşmasının 15 maddesine göre, Osmanlı Devleti Girit üzerinde yapacağı muhtariyet ile uygulayacağı tedbirleri önce Rusya ya danışacak hükmü ile Girit üzerinde Rusya’nın da müdahale etmesine imkan vermiştir. Bu durum ise, Avrupalı devletlerini endişeye sevk etmiş ve bu barış antlaşmasını iptal ederek, yerine Berlin Antlaşmasını yürürlüğe koymuşlardır. Berlin Antlaşması’nın 24.ncü maddesi gereğince Yunanistan lehine yapılacak bir sınır düzeltmesi için Babıali ile büyük devletlerin İstanbul elçileri arasında İstanbul’da yapılmış olan konuşmalar sonucunda 21 Temmuz 1881’de 19 maddelik bir anlaşma ve aynı gün Yunanlıların İstanbul elçisi ile 18 maddelik bir anlaşma imzaladı.

imparator 12-02-2007 17:42

Böylece Babıali, Teselya ile Yanya iline Narda “Arta” kasabasını Yunanistan’a bırakmak zorunda kaldı. 1885 yılına gelindiğinde Doğu Rumeli’nin Bulgaristan’a katılması olayı Ermeni meselesinde olduğu gibi, Girit Rumlarıyla Yunanistan’ı hareketlendirdi. Yunanistan Bulgaristan’ın Makedonya’da genişleyip kuvvetlenmesinden korkuyordu. Öte yandan 1870 yılında Bulgarların Fener Rum Patrikliğinden ayrılıp ayrı bağımsız bir kilise kurmalarını Yunanistan hoş karşılamamıştı. Çünkü Makedonya Bulgarları doğrudan Bulgaristan’a bağlanmış oluyordu.

Doğu Rumeli’nin Bulgaristan’a katılmasıyla, Balkanların dengesi bozulmuş oldu ve Yunanistan’da Bulgarlara karşı kuvvetlenmek ve yeni topraklar elde etmek amacıyla Girit’i ele geçirmek istedi ve 1889 Ağustosunda Girit Rumlarını yine ayaklandırdılar. Girit Rumları Yunanistan’a katılmak istediklerini belirterek ada da silahlı çatışmalara giriştiler ve Müslümanları katletmeye başladılar. Buradaki Müslüman Türkler, evlerini ve topraklarını terk ederek şehirlere ve limanlara sığındılar.

imparator 12-02-2007 17:42

Osmanlı Devleti Girit’te çıkan ayaklanmayı bastırmak amacıyla 40.000.kişilik bir kuvveti adaya sevk etti. Daha sonra da ada da barış ve güvenliği sağladığı gibi 1889 yılının Aralık ayında Girit’e Şakir Paşa’yı gönderdi. Daha sonra yeni bir fermanla da daha önce adaya verilmiş olan imtiyazlara bazı sınırlamalar getirdi. Bundan başka adanın mülki idaresi Şakir Paşa, Askeri idaresi de bir Türk kumandana verildi.

Girit Adası, Osmanlı Devletini en çok uğraştıran yerlerden biriydi. Bu yüzden Abdülhamit Girit’te sert tedbirler almak düşüncesiyle buraya bir kısım yeni kuvvetler gönderdi. Burada hala ayaklanmayı devam ettiren bazı bölgeleri baskı altına alarak, 1890 yılında adada bütün ayaklanmaları bastırdı ve çeteleri dağıttı. Bundan sonra da Osmanlı Devleti adada gayet sert ve otoriter bir yönetim başlattı. Hatta bu sıkı ve sert yönetimden Müslümanlar bile şikayete başladılar.

imparator 12-02-2007 17:43

Bu durum altı yıl kadar sürdü. Fakat 1895 ilkbaharında İstanbul’da ve diğer vilayetlerde Ermenilerin ayaklanması, Büyük devletlerin Osmanlı Devleti iç işlerine karışması, hatta donanmalarını İstanbul önlerine göndermeleri ve Avrupa’da Osmanlı Devleti aleyhine bir kampanya başlatılması üzerine, 1895’te Girit Rumları yeniden ayaklandılar. Rumların Müslümanlara saldırması, iki taraf arasında silahlı çarpışmaların bütün adaya yayılmasına sebep oldu. Osmanlı Devleti, Rumların imtiyazlarının bir kısmını iade ettiyse de, Rumlar yatışmadılar. Yunanistan ise yine müdahaleye hazırlanıyordu. Bu sebeple, Avrupa devletlerinin işe karışması ile bir konferans toplandı ve bu konferansın 1896 Ağustosunda kabul ettiği reform projesini Rumlarda kabul etti. 1896 reformu, Halepa Anlaşmasının tanıdığı imtiyazları iade ediyordu. Bunlar Girit’e beşer yıl süreli Hıristiyan valiler tayin edilecek ve memuriyetlerin üçte ikisi de Rumlara verilecekti. Osmanlı, Yunanistan ve büyük devletler arasında en yoğun olan dönem 1896-1897 ve Girit sorunudur. Daha net olarak söylemek gerekirse, bu dönemde Girit sorunu, 1897 Türk-Yunan savaşının çıkış nedeni olmuştur.

1897 Şubatında Girit Rumları yeniden ayaklanıp, kendilerini Yunanistan’a kattıklarını ilan ettiler. Yunanistan, bu katılmayı tanıdığı gibi, Veliaht Yorgi komutasındaki donanmayı Girit sularına gönderdi. Daha sonra da Albay Vassos komutasında 2000 kişilik bir kuvveti adaya çıkardı. Yunanistan’ın amacı kuvvet zoru ile adayı ele geçirmek idi.

imparator 12-02-2007 17:43

Öte yandan Avrupalı büyük devletler, Yunanistan’ın bu hareketini pek onaylamadılar. Çünkü Balkan devletlerinin de Makedonya üzerinde harekete geçmelerinden korkuyorlardı. Bu yüzden büyük devletler Yunanistan’a baskı yaparak asker ve donanmasını Girit’ten geri çektirdiler. Daha sonra da adada güvenliği ve barışı sağlamak için devletlerden herbiri, 600’er kişilik kuvvet gönderdiler. Ayrıca adaya çok geniş muhtariyet verildi.

Adaya asker çıkarmış iken geri çekilmek, Yunanlıların ağrına gitti. Bütün Yunanistan heyecandan ayağa kalkmıştı. Yunanistan’ı hükümet değil, Etniki Eterya idare ediyordu. Yunan halkı Osmanlı devletine savaş ilan edilmesini istiyordu. Yunanistan’a göre, Osmanlı Devletine savaş açılırsa, Etniki Eterya ajanları vasıtasıyla bütün Makedonya halkı da ayaklandırılacak ve Makedonya’dan toprak koparmak için diğer Balkan devletleri de Osmanlı Devleti ile savaşacaktı ki, sonunda zafer Yunanistan’da olacaktı. Osmanlı Devleti bu durum karşısında Yunan sınırlarına asker yağmaya başladı.

imparator 12-02-2007 17:43

1897 Nisanında, Yunan subayları komutasındaki gönüllü Yunan birlikleri Makedonya’yı ayaklandırmak için Osmanlı sınırlarını silah zoru ile geçmek isteyince, Osmanlı Devleti Yunanistan’a savaş ilan etti.

Savaş kısa sürdü. Dömeke meydan muharebesinde Ethem Paşa komutasındaki Türk kuvvetleri Yunanlıları ağır bir hezimete uğrattı.

Dömeke meydan muharebesinin Türklerin lehine sonuçlanmasıyla Atina yolu Türklere açıldı. Artık Atina, Türkler tarafından işgal edilmek üzereyken, daha önce olduğu gibi Yunanistan’ın hamisi olan Avrupalı büyük devletler araya girerek, Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında bir mütereke yapmasını önerdiler ve Aralık 1897’de de barış yapıldı. Osmanlı Devleti bu barışla, az bir savaş tazminatı ve küçük bir sınır değişikliği elde etti ve Yunan meselesi böylece halledilmiş oldu.

imparator 12-02-2007 17:43

Yunanistan’ın yenilgisi Girit Rumlarını daha saldırgan bir hale getirdi ve 1897 yılı sonbaharında Rumlarla Müslümanlar arasında çarpışmalar arttı. Bu arada İngiliz askerleri ile Rumlar arasında çarpışmalar oldu. Bu durumu bahane eden başta İngiltere ve diğer devletler 1897 Ekiminde Osmanlı Devletine bir ültimatom vererek, kuvvetlerini adadan çekmesini istediler. Osmanlı Devleti buna boyun eğdi ve bütün askerlerini geri çekti. Ada İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya’nın askeri işgaline bırakıldı ve Yunan Veliahdı Prens Yorgi adaya vali tayin edildi. Artık, Osmanlı Devletinin, hukuki bir sahiplikten başka ada ile fiili hiçbir bağı kalmıyordu.

Prens Yorgi’nin valiliği sırasında büyük devletlerin Girit ile olan ilgileri hemen hemen kesildi. Daha sonra Girit’te bir anayasa düzenleyerek Yorgi’nin valiliği onaylandı.

Aradan geçen iki yıl sonunda 1901 Haziranında Prens Yorgi adayı Yunanistan’a katmak istedi ise de, büyük devletler bunu önlediler.

imparator 12-02-2007 17:43

II. Meşrutiyetle beraber ortaya çıkan üçüncü meselede Girit adası oldu. Avusturya’nın Bosna Hersek’i ilhak ettiği gün, Girit Mecliside kendisini Yunanistan’a ilhak ettiğini ilan etti. Bu katılmayı Yunanistan eskiden olduğu gibi hemen tanıdı ve bunu Avrupalı büyük devletlerin de tanıması için onlara başvurdu.

Öte yandan Osmanlı Devleti, içte ve dışta düştüğü bu zor durumda Girit’in ilhakını sadece protesto etmekten başka bir şey yapamadı. Avrupalı büyük devletler ise, Balkanların karışık bir durum hal almasından ve yeni bir meselenin ortaya çıkmasını istemediğinden, Girit’in Yunanistan’a katılmasını tanımadılar.

Girit Rumlarının Yunanistan’a katılma teşebbüsünü bir müddet sonra tekrar ele alan Avrupalı büyük devletler, “İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya “ aralarında yaptıkları görüşmeler sonucunda, Osmanlı’nın itirazlarına rağmen, 1909 Temmuzda, 1897’den beri ada da tuttukları askerlerini çekmeye karar verdiler. Buna karşılık sadece Suda Limanında Osmanlı bayrağı bulunacak ve bu bayrağı ve Müslüman ahaliyi korumak için Osmanlı Devleti bu limana 4 tane küçük savaş gemisinin gönderilmesinin kabul etti.


Türkiye`de Saat: 01:08 .

Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580