![]() |
Girit’teki bu yeni durum, Rumların ada da daha serbest hareket etmesine yol açtı. Nitekim, yabancı askerlerin çekilmesinden sonra, resmi ve özel binalara Yunan bayrağı asmaya başladılar. Bu sıralarda ise, Osmanlı Devleti’nde, Girit’teki gelişmelere karşı büyük bir tepki doğmuştu ve sorun bir Osmanlı- Yunan anlaşmazlığı halini almıştı. Ancak büyük devletlerin baskısıyla olayların daha fazla büyümesi önlendi. Bütün bunlara rağmen, Rumlar, Girit’i Yunanistan’a bağlama isteğiyle çalışmalarına devam etmekteydiler. Fakat büyük devletlerin tutumu, 1909 yılı Ağustos ve Ekim aylarında Yunanistan’da meydana gelen iç karışıklıklar dolayısıyla, Girit’in resmen Yunanistan’a katılmasına cesaret edemediler ve daha uygun bir zamanı beklemeye başladılar. Böylece Girit hukuk yönünden Osmanlı devletine bağlı kalmakta, fakat çözümlenmemiş bir sorun olmakta devam etti. Bu durum I. Balkan Savaşı sonuna kadar devam etmiştir. |
Osmanlı Devleti I. Balkan Savaşında Balkan devletlerine karşı mağlup olması ve devletin idari, mali ve iktisadi yapısı bozulması üzerine, büyük devletlere başvurarak barış görüşmelerine hazır olduğunu belirtti. Bunun üzerine de Osmanlı Devleti ile Balkan Devletleri arasında 30 Mayıs 1913’te Londra Barış Antlaşmasını imzaladı. Bu antlaşma ile Osmanlı Devletleri, Yunanistan’a Selanik, Güney Makedonya ve Girit’i teslim etmiştir. II. Balkan Savaşı sonunda ise, Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında 14 Kasım 1913’te Atina Antlaşması gerçekleşti. Bu antlaşma ile Osmanlı devleti, Yunanistan’ın Balkanlarda ele geçirdiği topraklar ile Girit’in bu devlete ait olduğunu resmen kabul etti. 4. Londra Antlaşması Birinci Balkan Savaşında Osmanlı Devletinin umulmadık bir şekilde yenilmesi ve Balkanlardan çekilmesi ile, bölgede otorite boşluğu doğdu. Balkan bunalımına bir çözüm yolu bulmak ve barışı korumak amacıyla bazı görüşmeler yapmak için 17 Aralık 1912’de Londra da uluslar arası “Büyük Elçiler Konferansı” toplandı. Bu konferansın çalışmaları, iki konu etrafında toplanmıştı. Bunlar; |
a) Osmanlı Devleti ile Balkan Devletleri arasındaki sınırı ve barış esaslarını belirlemek. b) Osmanlı Devletinden ele geçirilen toprakların Balkan Devletleri arasında bölüşülmesinden doğan ve aynı zamanda büyük devletleri karşı karşıya getiren anlaşmazlığı çözümlemekti. Londra Antlaşması olarak tarihe geçen barış görüşmelerinde bazı sorunlar ortaya çıktı. Özellikle Yunanistan Ege adalarından, Karadağ İşkodra’dan, Bulgaristan Edirne’den çekilmek istemiyordu. Öte taraftan Osmanlı Devleti Ege adaları ile Edirne’den vazgeçmiyordu. Rusya ile Avusturya arasındaki gerginlik bir türlü giderilemiyordu. Balkan Devletleri ile, Midye-Enez hattının batı kısımlarını kendilerine bırakılmasını istiyordu. |
Rusya bir yandan Avusturya’ya karşı Balkan devletleri üzerinde nüfuz mücadelesi yaparken, diğer taraftan da Kafkasya cephesine asker yığmaya devam ediyordu. Ancak bu durum Almanya’nın çıkarlarına ters düşmesi üzerine, Almanya Rusya’yı uyardı ve bir baskı oluşturdu. Bunun üzerine Rusya, geri adım atmak zorunda kaldı. İşte bu nedenlerden dolayı Londra Konferansı sonuçsuz kaldı. Avrupalı büyük devletler, Balkanlarda yeni bir savaşın çıkması için, 1 Ocak 1913 tarihinde Osmanlı Devletine ortak bir nota verdiler ve isteklerini de şu şekilde belirttiler. Edirne vilayetinin terki ve Ege adalarının geleceğinin tayin edilmesi kendilerine bırakılmasını istediler. Aksi takdirde çıkacak bir savaşta, Osmanlı Devletinin kötü duruma düşeceğini bildirdiler. Böylece Avrupalı devletler Balkan devletlerini destekledikleri açıkça belli olmuştu. |
Osmanlı Devletinde ise, almış olduğu yenilgi ile İstanbul’da Kamil Paşa Hükümeti yıpratılırken, durumu fırsat bilen İttihat ve Terakki Fırkası 23 Ocak 1913’te yeniden iktidara geldi. Daha sonra Mahmut Şevket Paşa başkanlığında yeni hükümet kuruldu. Kurulan yeni Hükümet ilk icraat olarak Avrupalı büyük devletlerin notasını reddetti. İşte bu olaydan sonra Balkan Devletleri, 3 Şubat 1913’te, Osmanlı Devleti ile savaşa tekrar başladılar. Birinci Balkan Savaşında Osmanlı Devleti İşkodra, Yanya ve Edirne’de büyük direniş göstermiş ve kendilerini savunmuşlardı. Ancak yapılan bu savaşta, İşkodra Karadağlıların, Yanya Yunanlıların, Edirne’de Bulgarlıların eline geçti. Osmanlı Devleti kalmış olduğu bu zor durumdan kendisini kurtarmak için, büyük devletlere başvurdu ve Balkan devletleriyle barış yapılması konusunda yardımcı olmalarını istedi. Avrupalı büyük devletlerin arabuluculuğu ile Osmanlı Devleti ile Balkan devletleri arasında, 30 Mayıs 1913’te, Londra Barış Antlaşması imzalandı. Buna göre: |
1) Osmanlı Devletinin batı sınırı Midye–Enez hattı olacaktı. 2) Osmanlı Devleti, Arnavutluk ile Ege Adalarının geleceğinin saptanmasını büyük devletlere bırakacaktı. 3) Yunanistan; Selanik, Güney Makedonya ve Girit’i alacaktı. 4) Bulgaristan; Kavala, Dedeağaç ile birlikte, bütün Trakya’yı sınırları içerisine katacaktı. 5) Sırbistan; Orta ve Kuzey Makedonya’ya sahip olacaktı. Bu antlaşmadan sonra Osmanlı Devleti Midye-Enez sınırının batısında kalan bütün toprakları Balkan devletlerine terk etmiştir. Diğer adaların geleceği büyük devletlerin kararına bırakıldı. Bu antlaşmada Bulgaristan, Ege denizine çıktığı gibi büyük bir devlet haline gelmiştir. Yunanistan, Selanik’i aldığı gibi kuzeye doğru genişlemiş ve Ege denizine yerleşmiştir. Sırbistan’ında sınırları genişlemiştir. Ancak Balkanlarda kurulan bu statü, Balkan devletlerini memnun etmedi Buda yeni bir bunalımın doğmasına yol açtı. |
5.Girit’in Elden Çıkması İkinci Meşrutiyet ile beraber ortaya çıkan üçüncü sorun Girit oldu. Girit’in zaten, 1898’den beri Osmanlı Devletiyle pek bağlantısı kalmamıştır. Bu tarihte, Yunan Veliahdı Girit’e tayin edilmiş ve Osmanlı askeride adadan çekilmişti. Bu durumla beraber, ada yinede hukuken Osmanlı Devletinin toprağı idi. Her zaman olduğu gibi Bosna-Hersek Osmanlı Devleti için bir sorun haline gelince, Girit Rumları ve Yunanistan da harekete geçtiler. Avusturya’nın Bosna-Hersek’i ilhak ettiğini ilan ettiği gün, Girit Meclisi de adayı Yunanistan’a kattığını ilan etti. Yunanistan’da bu katılmayı tanıdığı gibi, büyük devletlere yaptığı başvurmayla onlarında bu katılmayı tanımalarını istedi. |
Osmanlı Devleti ise, Girit Meclisinin bu kararını protesto etti ve katılmayı tanımadığını bildirdi. İstanbul’da Girit konusunda ve Yunanistan aleyhine büyük gösteriler yapıldı. İttehat ve Terakkinin önde gelen liderlerinden Talat Bey, Avrupa barışını korumak için, Doğu Rumeli’nin Bulgaristan’a ve Bosna-Hersek’inde Avusturya’nın ilhakına katlanmakla büyük fedakarlık yapıldığını fakat Girit’in Yunanistan’a ilhakını asla kabul edemeyeceklerini söylüyordu. Avrupalı büyük devletler ise, Osmanlı İmparatorluğunun yeni bir parçalanma aşamasına maruz kalmasının ve yeni bir bunalımın çıkmasını istemiyordu. Öte yandan Girit Meclisinin ısrarla Yunanistan’a katılma teşebbüsü karşısında Avrupalı büyük devletler, bu meseleyi bir kere daha ele almaya karar verdiler. |
İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya 1909 Temmuzunda aralarında yaptıkları müzakereler sonucunda Girit’te bulunan bütün askerlerini geri çekme kararı aldılar. Zaten bu sırada bu devletlerden her birinin Girit’te 250 askeri bulunmakta idi. Şimdi bunu da tamamen çekiyorlardı. Buna karşılık, sadece Suda limanında Osmanlı bayrağı bulunacak ve bu bayrağı beklemek ve aynı zamanda Müslüman halkı korumak için Osmanlı Devleti Suda limanında dört küçük savaş gemisi bulunduracaktı. Büyük devletlerin adadan çekilmesi ve Osmanlı Devletinin de tek bağının Suda limanındaki bu sembolik varlığı karşısında, Yunanistan’ın Girit’i ilhak etmesi için hiçbir ciddi ve maddi bir engel kalmıyordu. Fakat Yunanistan’da 1909 yılı Ağustos ve Ekim aylarında iki defa hükümet darbesi yapıldı. Az kalsın Yunan Kralı dahi tahtını kaybediyordu. Fakat Avrupa devletlerinin müdahalesi bu durumu önledi. |
Yunanistan’ın bu iç karışıklıkları, Girit’in Balkan savaşlarına kadar Osmanlı Devletinin egemenliğinden tamamen çıkmasını önledi. Osmanlı Devletinin I. Balkan savaşında hiç beklenmedik bir şekilde yenilmesi ile büyük devletler 30 Mayıs 1913 Londra’da Osmanlı Devleti ile Balkan devletleri arasında barış antlaşması yaptılar. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti, Midye-Enez sınırına çekildiği gibi, bu sınırın batısında kalan bütün toprakları Balkan devletlerine terk etmek zorunda kalmıştır. 1913 Londra Antlaşması ile Balkan Devletleri ile Osmanlı Devleti arasında barış sağlanmasına karşın esas itibari ile hiçbiri pek memnun değildi. Özellikle, Makedonya’nın bölüşülmesi, Balkan Devletleri arasındaki çatışmaların merkezini oluşturmuştur. Diğer yandan I. Balkan savaşından sonra yapılan Londra Antlaşması ile Bulgaristan’ın topraklarının büyümesi, Ege denizine çıkması ve antlaşmada en çok payın Bulgarlara verilmesini hazmedemeyen Yunanistan ve Sırbistan, 1913 yılı Haziranında Bulgaristan’a karşı bir ittifak anlaşması yaptılar. |
Türkiye`de Saat: 08:50 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2