Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi

Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi (http://besiktasforum.net/forum/index.php)
-   Tiyatro - Edebiyat (http://besiktasforum.net/forum/forumdisplay.php?f=212)
-   -   Orhan Bahçıvan -şiirleri (http://besiktasforum.net/forum/showthread.php?t=24074)

NuraN 25-02-2007 23:56

Çilingir SOfrası

Gecenin çilingir sofrasında
Kan rengine kesmiş şarap
İçim dışıma çıkıyor
Küstahlık yaşamın öznesi olmuş
Puştluk, pezevenklik parayla değil

Dışarısı kas katı bir karanlık
Bu sokaklar tüm ****** yuvası
Çirkeflik yağıyor döküm teknelerine
Orta yerde inüstü suskunluk
Yadırganmak çirkin şeydirarkadaş
Çölkumuna yaraşan bir özneyle

Zonkluyor beynimin orta yeri
Zaman aralıkları bugün
Penguen yavrularını da alıp götürdü
Dolanıp duruyor sarhoş yürekler
Dalında kırılmış tütün yaprağı
Asmanın gölgesine sığınırken bu gönül
Konuşmuyor gözlerim, kırlangıçlara küsmüş

Gecenin çilingir sofrasında
Şarabın beyazı işe yaramaz
Yumuşak kadın huyludur derler
Bu göçebe yaşantımı
Baldıran zehrine dönmüş olsa da
Yok hüzün, yok ağlamak, yok işte dedim
Türkülerin dem vurduğu sabahlara giderken
İnsan geçmişiyle yargılanamaz

Bilinç odağımda gece eriyor
Bilinç odağımda uçuşan kuşlar
Önemsiz bir amanorüdan kaçarken
De ki haramiler susmuş
De ki, düşman uykuda
Pusu hainlerin işidir
Dostlar görünmeyen kan lekeleri
Dostlar,sürgün yemiş sünger avcısı
Ve ben, “alır başımı giderim”
İstenmediğim zaman
Bu gönül macera aramıyor

Varsın
Hicran-i Kerem türkülerine yasak konulsun
Uçuşan samanyoludur o ıssız kuytularda
Geceleyin harman yolu gibi görünür
Yaşam, zorluyor tek tanatlı kapıyı
Hele bir gel, hele bir gel yavaşça
Biz ki, ekmeğini taştan çıkartanlarız
İşimiz el etek öpmek değil
Korkma, başımız dimdik
Alnımız, gökyüzü kadar berrak
Ve uğrunda seferber olduğumuz bu kavğa
Üzüm yetiştiren topraklar kadar kutsal

NuraN 25-02-2007 23:56

Dönemeçler Dünyası

Kipriklerim ıslanacak
Bulutların bıraktığı yağmursuyuyla
Görmek istemiyorum gelişini
Gündüzün bitişini
Ölümsüz bir destanın varsoluşuyla

Sesimi ufuk çizgisinin yanana koydum
Kendimi güneşin battığı yere
Bana masal anlatıyor anka kuşu
Gözlerim hırçınlaşsa da
Beynimin onuru var

Acı
Gelip turnanın gözlerinde kurudu
Sevgi solucan yürüyüşüyle gelir
Ağıt yüzlü rüzgarlar çiçikleri soldurndu
Yel atına binmiz zulüm
Bahşişi ölüm
Halay çeken insanoğludur

Son anda
Kendimi yol kenarına koydum
Dönemeçler başında iş tutarken ellerim
Dünyanın onuru açlıkla simgelenir
Afrika da bir gecede bin ölü
Pasta yesin efendiler

NuraN 25-02-2007 23:56

Efendiler

bir kaç kitap
bir kaç hafta
ve bir insan beyni
bir atom bombası yapabilirmiş?
duydunuz mu efendiler

demem o değil
yani
ben bunu demek istemedim
sadece betimledim

ben diyorum ki,

bir kaç kitap
bir kaç hafta
ve bir insan beyni
yeryüzüne barışı sunabilir mi?
söyleyin efendiler

NuraN 25-02-2007 23:56

Ekmek İş ve Ben

Artık masa başında değilim
Elimde kalem
Önümde kağıt yok benim
İçimde ki bu yürek
Bir yanardağ oldu bugün
Savruluyor kazmanın ezdiği toprak
Savruluyor rüzgarın kırdığı yaprak
Bu feodal bilincim
Makinalar karşısında eriyor.

Gözlerimle yürüyorum alacakaranlığı
Yaşantım üç yapraklı bir yonca
Doysun sulara
Doydu bu gönlüm paslı makinalara

Çalışan bedenime
Rüzgar hafiften kar serpeliyor
Utancımı şafakların arkasına gizledim
Emek iyimserlik taşımalı
Teknik bilim makina ve sermaye
Yoksulluğum biline

Gel...
Gözlerinle gör...
Nice güller diktim
Nice karanfiller
Onlar büyüdükçe ben eriyorum

NuraN 25-02-2007 23:56

Enver Gökçe\'nin Anısına

-bir hükümdar
halkın gönlünü incitiyorsa
o ülkenin gelişmesi ancak
düşlerde olur
şeyh sadi-i şiraz-

içim yanıyor içim
şu anda gözlerim dolu dolu
eğin türküleri öksüz kalmış
haramiler beldesine düşerken sevdam

insanevladı yanlız doğar anadan
yalnız yaşar
sen bilirsin koca usat
yaşam her yönüyle toplumsaldır
baht-ı siyahına küsme ne olur

hey koca usta
onurlu kavganı yüreğime yazmışım
türükleri gönlüme
ötesi yalan, dolan
ötesi boş bir uçurum

de be koca ustam
\"panzerler üstüne üstüne gelirken\"
o belalı başınan
nerelere gitmeyi düşünürken
nerelere gidiverdin?
söylesene be usta?
bu işin suçlusu kimdir?
söyle bilelim?

yiğit ozan
koca usta
sana karşı ahtım olsun
dünya döndükçe
\"şart olsun\"
yaşam
iyiden, güzelden yana sürdükçe
\"aht olsun\"
yerde kalmayacak ahın
kalmamalı da...

NuraN 25-02-2007 23:57

Esmer KIza Çağrıdır

"İnadına aşk şiiri"

Ne dersin?
Acemilik kaldı mı ellerimizde
Korku gözlerimizde
Emekleme devresini arkada bırakırken
Yürüyen çocuklar kadar neşeli
Ve tetikte olmalı gönüllerimiz

Dağların isyancı havasına vurgunum
Bir de Afrikalı kızların şarkısına
Uslanmaz bu deli gönül
Okunan her kitabın bedelini öderken
Hakkını vermeliyiz
Grevde vurulup düşen işçinin

Sevmek, esemer kız
Artık ekmek yemeye benziyor
Hoyrat yüzlü türkülerin içine sığınırken
Mürekkebi kurumamış bir şiir kitabıyla
Kapağı açılmamış romanların sicaklığında
Sevmek diyorum
Öykülerde yaşayan bir ananın
Çocuğuna emzirdiği memedir

Sevmek diyorum esmer kız
Bundan gayrı çizilecek camlara
Umutlara küskün olmak gözlerimi incitir
Bir kızın saçlarına biröpücük indirsem
Hoyratça yaralanmış umutlar çarelenir
Ozan yüreğim tedirgin
Üstelik gözlerim
Kaç bin yıllık özlemlerin aynası

Monoton bir yaşamın
İçinden sıyrılıp bu yana çıkacağım
Elele,
Okula,
Fabrikaya koşarcasına
Aşıklar Tepesine koşacağım
Aşıklarla birlikte...

Ve sonra,
Gözlerime acı bir yel dokunur
Seni ararım dört duar arasında
Seni sorarım şiirlerin tümüne
Yokluğun ellerime dokunur
Susarım,hırs dolanır ağır aır yüzümü

Mektupların essmer gülü
Ne dersin?
Gelmeni istiyorum
Benimle bu kavgaya gelmeni
Erikler dallarında mayhoş tadın alanda

Koyu bir karanlık dağların ardı
Ufuklar renk vermiyor saksana
Şimdi şu anda
Güneşin gelmesi anlam kazanır
Toprağın damarına ter karışınca
Yaşam biraz daha çarelenir
Umut biraz daha
Sevmek, bizim işimizdir sanırım
Pusu hainlerin olsun

Sen esmer kız
Elini koy sol böğrüme
Fırtınalar kapıyı çaldığı zaman
Türkülerle büyütmüşüm ben bu sevdayı
Şiirlerle beslemişim
Anlasana

Heyy heyy...
Türkülerin esmer kızı duyuyor musun?
Şiirlerin esmer gülü
Çırpınan yürek dalğalarıyla birlikte
Sabah yaklaşıyor, sabah diyorum.

Sen hala orda mısın?

NuraN 25-02-2007 23:57

Gecelerin Esintisi


1/
Özlemler kök salıyor özenerek içime
Düşlerim deviniyor,derin dalğalı
Yüreğim inci mercan savdalı
Anadolu toprağına

Bekleyişin umudu
Bir su gibi sürükleyip götürdü bizi
Umut yedi bitirdi bizi
Bundan kelli, boş sözlere karnımız tok
Aldanış bir kez olur diyorum
Sancılar içinde kıvranıyor yüreğim
Çaptıkça yüzüme gecelerin esintisi
Okunan Bedreddin Cömert’in yazıları

Bu iş demir dövmeden de beter sanırım
Örsle çekiç arasında yaratabimek barışı
İğneyle kuyu kazmak gibi bir şey diyorlar
İğneyle kuyu kazmak, anlıyor musun?

Korkusuz bir yaşamın destanı yazılırsa
Nazım gelir beynimin ortasına oturur
Karadeniz dilim dilim dilinesin bu gece
“Ne yağmur ne şiirler” gözlerimden öperken

NuraN 25-02-2007 23:57

2/

Kimi bulsam
Fırtınalı gecelerin ortasında
Hüzünlü ozanların derdini anlatıyor
Hele yekin
Sahne seni bekliyor
Türkülerin nar çiçeği Ruhi Su

Yeni güçler, yeni güçler gerek bize
Varolanla yetinmek yüzeysel çaresizlik
Ağlayan bulut, ıslanan kıtibiyoz çimenler
Kokmuş süvari beyleri, o yahşi atlarıyla
Talan etti, bu güzelim yoncalığı
Talan etti be ustam

Hep seni arzuladım tele mızrap inende
Hep seni gelsin diye bekleyip durdum
Analamayadım gitti
Bir türlü getirmiyor türküler seni buraya

Ülkemin çukurlaşan akşamlarında
Tekrar yaşanırsa Nemrut dönemi
Bir ölümsüz şarkı başlar stadyumlarda
Ruhi Su’nun sesiyle “Serez çarşısı”
Çizilir gökyüzüne destanlaşarak

NuraN 25-02-2007 23:57

3/

Biliyorum
Yaratılış şafakla başlayacak
Sonra kan
Ana çoktan ölmüş olacak
Çocuk, uzak cephelerde doğduğu zaman

Döküldü acemilik elimizden yerlere
Çıtır çıtır kabuğunu çatlatıyor haziran
Sürgün yemiş ellerimin hünerisin be gülüm
Nemrut’un esirleri arasında bir güzel
Belki de senin için ağlıyor bu gözlerim

Şişli meydanında can
Şişli meydanında kan
Şişli meydanında üç insan
Yüreğim sınırsız bir çemberin
Çevresini dönüyor
Yaklaşırken on beş- on altı haziran

On beş on altı haziranlar gelende
Yalım yalım uzanır düşüncelerim
Nokta nokta tersane grevine
Kömür işletmesine
Telgraf tellerine

NuraN 25-02-2007 23:57

4/

Gecenin tam ortası
Grevlerin başladığı bir zaman
Törpülenmiş bir yaşamın üstünden geçip
Haziran’ın ortasına gidilir

Gecenin tam ortası
Ayışığı ortadoks kandili gibi yaınyor
Yıldızlar ürkek bir görünüm içinde
Devriye düdükleri karanlığı sarıyor
Orta yerde sönmüş tütün kokusu

Gecenin tam ortası
Ay dolanıp dağların üstünden aştı
Gözleri parıl parıl
Gözleri korkak
Tavşan çeperin öte yanını gördü
Ateşin önünde halka dönen grevci işçileri
Benzetti Spartakus’un yaralı ordusuna

Gecenin tam ortası
Bu çağlayan “Kızılırmak” usta ürünü
Damıtılmış süt gibi tadını buluyorum
Hir dizesi kurşun gibi
Vurur,körkaranlık uykularıma
Vurur dağıtır
Ama iki gözüm, o İstanbul niye karanlık?

NuraN 25-02-2007 23:58

Geometri Çizgileri

İnsan yaşamı unutuyor galiba
Mayıs gelip geçti Behram
Bir tek çiçek göremedim ne dersin?

Yürek bu,çiğdem çiçeği kadar nazlı
Hava tuz ruhu,hava barut kokusu
Munzur suyu yatağında uyurken
Yine küsmüş zerdali meyve vermiyor

Şimdi kafam geometri çizgileriyle dolu
Mor kahküllü şehzadeler atları kırbaçlıyor
Parçalanmış somun gibi harran ovası
Ağlıyor bak ellerimin içinde

Karacaoğlan sinsice dergahlara devrildi
Öylece parçalandı gönül kandili
Kayıp sevdaların solgun hüznü
Efsunlanmış kadınların eteklerinde ki haz
Çekilir dağların yalçın tepelerine

Bu kaçıncı kış böyle zorlu geçiyor
Kentler amansızca büyürken
Neden köyler küçülüyor?
Hu deyince mızrakların ucundaki fırtına
İkinci bir,
Gazi ordusuyla geldik avrupa kapısına
Mavi bir gülüş gibi yeşilini arıyor

Ürkek bir esinti var kapıların önünde
Kara önlüklü çocuk gibi ağlıyor
Şafakla çiğ düşmüş toprağın suratına
Savaşla kan
Yeryüzü cennet olacak biliyorum
Çocuklar greyfurta doyduğu zaman

Maviş kız
Gönlümün gül bahçesi olanca
Yıldızları toplayıp yanağına kondurmuş
Sonra oturmuş
Göleklerin ortasında şarkı söylüyor

Ölümcül bir insanın ölümsüz sevdasıyla
Acemilik dökülüyor korkusuzca yollara
Gün doruklardan sıyrılıp çıktığı zaman
Biz, ikibin yılını da görmüş olacağız
Bağlamanın telleri barış türküleri çalarken
Çocuklan üç bin yılını da görmüş olacak
Ben buna damı gibi inanıyorum

Anaların bacıların sevecen yüreklerinde
Kanat açmalı akgüvercin özgürce
Amm her şeyin öncesi Behram...
Greyfurt yiyen o küçük canlar büyümeli

NuraN 25-02-2007 23:58

Göçmenler

İki kadın oturuyor parkta
Kestane ağaçlarının dibinde
Çimenlerde ben

Kadınlar göçmen
Ben de göçmen

Çocuk yolun ortasında
Çırıl-çıplek kalmış
Zeytinimsi gözlerinde
İki damla yaş

Çocuk göçmen
Ben de göçmen

Toprak
Artık eski toprak değil
Barut kokularıyla dolu
Yağmur yakın
Eve dönmeliyim

Yağmur göçmen
Ben de göçmen

NuraN 25-02-2007 23:58

Haber

yıllardır
bir haber gelmiyor senden
mektup, telgraf, telefon falan
beni sorma
gün bugündür bıraktığın gibiyim
eski tas eski hamam
tek derdim
sensizlige dayanamıyorum

haydi gel...

NuraN 25-02-2007 23:58

Haykırısım Duyulsun

Önümde bir tavus kuşu sekeler
Sarsar beni acıların tortusu

Özlemlerim,
Yağmur dolu rüzgarlardan geliyor
Gözlerimse sana tutkun
Bedenim oldukça yorgun
Sanırsın ki dönme dolap
Varlıkla
Yokluk arasında memik dokuyor

Çocukluğum çantalara kilitli
Korkusu yok biberin acısına
Kıvrım kıvrım siğaramın dumanı
Mızrap teli öpüyor
Işıklı oyunlara aldanan insan
Zulüm
Solgun bir gecenin ortasında
Soframıza konulan peynir ekmek

Yoruldukça terler insan
Kör umut ekiliyor dağların doruğuna
Elimle derlediğim, elimle topladığım
Çavdarımsı güzellik
Ben denizin yeşilini görmedim
Okyanusta bir gemi ağır ağır giderken
Gözlerime sığınan güllerin günahı ne?

Kemiklerim susamış
Özgürlük denilen denizin sularına
Ne kaldıysa dostlardan bize kaldı
Kilimde göz rengi
Halıda el
Vurulup düşen kan davalıydı
Ağıtların içinde masal masal yatıyor
Sarı tütün sasılaştı dilimde
Yaşam dondu, akmıyor dosttan yana
İşçileri taşıyanyol hepten yorgun

Dediler ki, “Yar yaylası zerindir”
Usuma çakılan korkunun adı
Çocukların geleceği
Yıldızlar savaşı pencereye dayandı
İnsanlar, kursak doldurma sevdasında
Ya sen neyin peşindesin eyyy ozan?

Sevdamızın kaç adı var?
Başımın üstünde jüpüter gezegeni
Penceremde yağmur sesi
Acılarım şahlanmış bir kısrak şimdi
Yüreğim uyanmış mercan balığı
Ellerim yelken
Haykırışım duyulsun
Dışarıda işçiler beton kırıyor
Öylece bozuluyor gecenin sessizliği

Önümde bir tavus kuşu sekeler
Yüreğimde acıların tortusu

NuraN 25-02-2007 23:58

Hey Filistin Filistin

1/
Sevinçlerin kaynağına iniyor gönlüm
Bunu çok iyi biliyorum
Gecelerin ortasında çürüyor ayışığı
Bak, bunu da biliyorum
Ölü deniz uyukusuna doymadan
Bir yağmur yağsın istiyorum
Bir yağmur ki iliklerim ıslansın
Kırlarda buğdaylar dalğa dalğa olanda
Bir kelebek dönüp dönüp saçlarımı koklasın

Gelin gibi salınarak güneye insin rüzgar
Talan olmuş şehirlerin orasında dolansın
Hey yosun gözlü kız
Kenaneli yağmurlara bulansın istiyorum
Pusularken dört yanımı hainlik
Gecelerin endişesi çarpar yüzüme
Bastıkça toprağına düşman çizmesi
Çırpınır çimenlerin üstünde ki yüreğim

NuraN 25-02-2007 23:59

2/

Dört mevsimin dört kitabı yazılmış
Hülyaların içinden sıyrılıp çıkacaksın
Kör karanlık acıları yıkarcasına
Oturup tek tek okuyacaksın
Esir düşmüş gecelerin derinliğini
Gözyaşıyla kesmeye yeltendiğin zamanlar

Hey yosun gözlü kız
Gözlerin hangi iklimden gelme
Bakışın çise yemiş bir gerilla sanırsın
Devrilirken saçların filintanın ucuna
Ozan yüreğim söze nasıl başlasın
İnsan bu, hamsi balığı değil ki
Bir avuç kuma katıp sulara bırakasın.
__________________

NuraN 25-02-2007 23:59

Yeşil dağların durağı olur diyorum
Serin suların gölgesi
Geçtim, gör beni
Rüzgarın getirdiği serinlik ötesine
Gördüm yosun gözlü kız
“Gırtlağımda kekre bir tat” içimde sızı
Tutmuş su başlarını kartaca orduları

Hey Filistin Filistin
Anıların dalgası nergis kokulu
Ama sen, tornadan tezgaha nötürleşirsin
Demirin damar damar işlenişinde ki
Seciyenin gürültüsü olur mu?
Kaldır başını...

NuraN 25-02-2007 23:59

Zor günler mutlaka aşılacamtır
Hey yosun gözlü kız
Süzül penceremden içeriye bu gece
Süzül ki,
Süleyman’a kaçan Belkıs Sultan utansın

Ha can
Su yürüdü kamışların köküne
Tanrı Midas’ın kulakları çınlasın
Bak, turnalar da gelip geçiyor
Kurbanım yosun gözlü kız
Kandil kandil erittim geceleri
Uykuların kucağına bırakma gözlerini
__________________

NuraN 25-02-2007 23:59

Hoştülbent Türküleri

Yaprak dalında güzel
İnsin yurdunda...

1/

Yürüyorum
İki yanım yokluğunla kavruluyor
Çaresizlik, yangınlar götürsün seni
Çiğdem çimek açanda

Gecenin bu denide
Özlemlerim tortulaşıp yüreğime çöküyor
Mutlak bir şiir yazmalıyım
Yağmurlara bulansın her bir rizesi

Erkence çekilsin sevdalan doruğuna
Yüneklerin aşka doymazlığı var
Kuylar çekip gitmesin

NuraN 25-02-2007 23:59

2/

Fabrika bacaları
Radyasyon yağmuruyla ıslanmış
Özgürlük ateşini elimizle taşırken
Pencerenin pervazına sabah güneşi çalmış

Sevgilim
Dünya yeni bir güne hazırlanıyor
Alaşafak yıldızların ortana bakarak
Sevdalı gözlerine selam diyorum

Zulum çakırkeyif, efsunlu
Çizgilerin morardığı zaman kısırlığında
Yine kimler gelecek, kaçamak sevdalarla
Akşamüstü odaya

Ayaklarım ansızın
Zulumların çevresini dönüyor
Gözelerim ayanalara dökülecek az sonra
__________________

NuraN 26-02-2007 00:00

3/

Nere gitsem, nerde dursam
Sıkıntılar bitmeyen merdivenler misali
Ellerime kelepçe vuruyor yokluğun
Aklımı yitiriyorum

Ozan şiir yazma derdine düşmüş
Sırtı siyaha boyanmış camların ötesinde
Ben seni düşünüyorum
Gözlerin bir dizeye imge olduğu zaman

Gülücükler yanağına dökülsün
Sevinçler kucağına
Ellerinde
Yuvasına yem taşıyan kuşun sevinci
Gözlerin diyorum
Gözlerin deniz ortası mercan



NuraN 26-02-2007 00:00

/

Uzanıp öpüyorum, yağmurlar utanıyor
Susuyorum, rüzgar sesimi gölgeliyor
Susuyorum, bulutlarda ölümcül bir fırtına

Zemheri çıldırasıya bir yaz kaçkını
Gözlerimin çanağını usulca tırmalıyor
Ufuk uyum içinde, sanırsın masal
Bir mani dökülür aklımın köşesine
Edalı bir mani
Çocukların uçurtması kadar neşeli
Mavi boşluk savdamız

Çocukluk günlerimin katili şehir
Seni unutmayacağım
Her şeyinle çiğneyip geçeceğim seni
Penceremi okşayan sulu yağmurlar gibi

NuraN 26-02-2007 00:00

5/

Dağlara kar yağıyor
Türküler gibi havada döne döne
Vadinin ötesini görsün gözlerin
Bacalar sarı
Bacalar zehir
Bacalar zulum kusuyor
Bir ozan olarak ben
Oturmuş rüzgarın şarkısını yazıyorum

Ve büyük olasılıkla böyle bilinir
“Yaş ****lar yanmıyor
Yatanlar uyanmıyor
Girdim yarin koynuna
Deme sabah oluyor”
Dese de bir Hoştülbent türküsü
Biliyorum insanlar mutlaka uyanacak

Sevgilim, yağmur ruhlum, gülbaharım
Acıların çiçeğini kopar dalından
Çocukluk günlerimin sevincini istiyorum
Zülfülerin dokunduğu yerlerden.

NuraN 26-02-2007 00:00

Irmağın Günlüğü

Durul...
Durul..
Sonra ak...
Denizlere giden ırmak
Bir kement atarak, şu ağaçlara
İçimden geçiyor seni bağlamak

Gözlerimin çanağından akarsın
Avuçlarımın içinde sen varsın
Hep seni yudum yudum içerek
Hep seni yaşamak istiyor canım

NuraN 26-02-2007 00:00

İkileme

1/

Tutma o güvercini kanatlarından
Bırak günlünce uçsun
Sonra,
Kim getirir sana
Karanlık gecelerde gökyüzünden
Yıldızları eyyy çocuk....

Uzat ellerini gökmavisine

NuraN 26-02-2007 00:01

2/

Genç kuşak,
Tarihi sorumluluk,vurgu
Anlaşılmaz bir takım terimlerde boğulmak
Öncesi de, sonrası da, toplumcu bir gelenek

Öznenin yok oluşu politik bir tavır mıdır?
Kuşaklar arası çelişkiler
Derin bir dalga gibi, ancak düşündürücüdür

Hiç kimse “ZEUS” değil,
Evrensel bir görüntü,herkes yerini bilir
Geç kuşak da kimsenin dizi dibinde uyumuyor.
__________________

NuraN 26-02-2007 00:01

Kardeş Kaleminden
Gurbet Sofrasına Selam

Kardeşim Ayhan için

İşin başlangıcında diyelim
Sonu gözüm kesmiyor
Açlık kapıyı çaldı
Çocuklar, sokağa çıkmaya utanıyor
Terazinin kefesinde zeytinler tane tane
Aylar oldu kardeşim
Etin ve sütün kokusunu duymadık
Peynire, şekere el yeter mi sanıyorsun?
İçimdeki özlemlerin koyuluğu erimdi
Korkusuzca okuyup yazmaya acıkmışım
Selamdan önce bunlar yazılsın
Halimiz biline

Günden güne ağırlaştı koşullar
Yaylaya göçecek kimse kalmadı
Yoksulluk bedava
Herkesin sofrasındalokma ortağı
Seni düşünüyoruz kardeş
Ekmeği tuza bananda

Bilmiş olasın ki,
Yüreğimde ilk yazdığın şiirin sıcaklığı
Yıllardır unutamıyorum
Sofradan kaldırıp götürmüşlerdi
Kan çökmüştü ayakların altına
Susmakla yenmiştin tüm zulumları

Acılı yüreğini
Ve koyulukta beslediğin sırları
Alıp gurbete taşıdın
Dağlar sensiz öksüz kalmış
Üstümüzde gecenin zift karanlığı
Vurgun mu, soygun mu?
Yaşam denen süreçte birşeyler eksiliyor

Odanı bastılar kardeş
Yatağını yorğanını lime lime ettiler
Şiirleri,
Kitapları ateşlere boğdular
İçimde birşeyler kırıldı
Bir kez daha
Yenik ve yıkık olduğumuzu anladım
Hıncım tazelendi
Sokağa fırladım, hava serin
Kafesini kıran kuşlar gibiyim
Gözlerim dağları sarıyor
Masmavi bir boşluğun içinde kaybolarak

Her an,
Hayatımızda birşeyler değişiyor
Gündüzlerin sessizliği ürkütücü
Geceler gırtınalı ve acımasız
Artık, dağlarda ateş yakan yok
Böcekler de ötmüyor
Dalıyor, şehrin yüzünü açlık
Köylerse çırılçıplak

Bir kartpostal,
Üstünde bir selam olsun sal bize
İlkyaz kapıların pervazını kıranda
Umutlar genişliyor, koyver uzasın
Kapıları, camları sonuna dek açmışız
Şürek güvercin kanadında çırpınır
Karangil tomurcukta
Sevda, yeniden çiçek vermeye başladı
Sen, umutları gönder yetişir
Kucak dolsu selam

NuraN 26-02-2007 00:01

Küçük Ağıt

Sadece, altı aylık adını biliyorum
Düşüncemin ar damarı çatlıyor
Eyyyyy çocuk...

Sarı suların içinde doru atları
Dolu dizgin sürmenin özlemini duyarım
Bir yanım yıkık
Bir yanım yangınları içinde
Sustukça susarım
Susmak neyi, neleri alıp götürdü
Ağladıkça bilirim

Benden
Altı yıl sonra dünyaya geldin
Altı ay kalıp göçtün
Bir kelebek kanadının inceliğinde
Bu dünyanın neyini beğenmedin
Be kardeş, soruyorum

Bir tomurcuk gül idin,
Bağımızdan açmadan soldun, canım
Anamın gözyaşlarını akıtarak sel gibi

Yudun bedenini akladın gittin
Gidiş o gidiş
Kara gözlerini anımsıyorum

Adını Faik koymuştu dedem
Ömrünü Allah versin demişti
Kulağına ezanlar okumuştu
Kızıl çizgiler içinde,ninnilere doymadın
Yahut ben öyle biliyorum
Ana sütü helal derler
Ömrün boyunca helal süt emdin
Daldın derin uykulara bir daha uyanmadın
Kayıtlarda adın yok
Doğumun ölümün bilinmedi
Bir ses gibi, geldin dünyamıza
Kuşlar gibi, uçup gittin
Eyyy çocuk

Yanar gözlerim yanar kavrulur
Ağlayamam
Özlem duymuyorum desem yalan
Özlüyorum,yüreğimin nar çiçeği
Gönlümün sevda gerçeği
Kardeşim benim
Toprağın bol olsun
Rahat uyu...

NuraN 26-02-2007 00:01

Marko Paşa

senin vurdum duymazlığın
senin aldırmazlığın
insanı zivanadan çıkartıyor
hele bir yol beni dinle
marko paşa

bir yerlerde dert çok ise
derman yoktur bilesin
biz,
leb demeden leblebiyi biliriz
insanlığa saygıdandır
konuşanı dinleriz
dert nedir, derman nedir?
kimin eli kimin cebindedir?
çok şükür marko paşa
çok şükür biliyoruz

bak marko paşa
biz,
peygamber çiçeğinin yeşil
yaprağında büyüdük
ezan sesi duyulunca yürüdük
minarede
ezan sesi bitince durduk
topraklarımız emek kokuyor
çünkü biz, bu toprakları
alın teriyle suladık
kanla yoğurduk

bak marko paşa
biz senin gibi olmadık
ol padişah sofrasını görmedik
sadrazam pilavından yemedik
vezir parmağını
dilber dudağını tatmadık
onun için, marko paşa
herkes kendi yoluna yürüsün
olmaz mı?

NuraN 26-02-2007 00:01

Mavi Sular Akarken

Bağır
Dost duysun,düşman duysun
Yıkılsın tüm karanlıklar, yıkılsın
Işınların içine gizledim göz nurumu
Üstümüzde mavi sular akarken
Sevdalım,
Yanakların titremesin ne olur

Rüyaların ortasında bir mavi deniz
Dalyanların peşinde orkinoslar
Mercanlar ürkek
Gözlerin mışıl mışıl
Akrep kenin sokar darda kalınca
Yosun kokan gecelerin içinde
Bir kuş olup pencerene gelmişim

Keloğlan padışahın sofrasına oturmuş
Şarlo güverteye çıkıyor öykünün ortasında
Mavisakal uçurumlar başında
Yürüsün üstümüze kartaca orduları
Kızmemesi, tılsım gecelerin ortası
Kan bulaşmış asiliği ortada

“Ay karanlık”
Paramparça gecemiz
Umutların serpildiği bir zaman
Çölde sussuz kalmış bedevi gibi
Ölüm henüz inmemişti toprağa
Günübirlik şarkıların kavgasını verirken
Çimenler öpüşürdü “Meri kekliğim”
Zehir zıkkım içtiğim çay

Dağların yosunlu eteğine sığınmış
Bulanık suların seferi azgınlığı
Seraplara koştukça aldanıyor
Karlı dağlar kanlı dağlar olanda
Tükeniyor bulutların içindeki sıcaklık
Sen hala uykulardan sıyrılıp çıkamadın

Vahşilik bu,
Karanlığa saygılı davranıyor
Dicle’den öteye çekip giderken
Kırbaçlanıyor çavdar tenli insanlar
En yakın dost sanılan o yüzler
Taş kesildi paramparça aynalar
Gönlüm Ferhatlara özene dursun
İki gözüm iki çeşme
Gülümsüyor dolunayın saçları
Kendi sevdasıyla vurgun

Ovaların orasına çökerim
Salkımsöğüt duldalamış üstüme
Yel esmez, kervan geçmez yolun başında
Azgın kurtlar mesken kurmuş
Fırat kenarında bir kelaynak sürüsü
Gerdan kırıyor
Menekşeler saçak saçak terlemiş
Gözlerimin ilk mavisi
Deniz mavi
Su mavi

Ruhum
Çınla dur çanlar çalanda
Ürkek adımlarla sokaklar tükeniyor
Kana değil suya indi çaylaklar
Dicleden öteye aşıp gittiler
Ve sen deli ozan
Bu kavganın içinden gelip geçerken
Bir damla bile değilsin
Bunu böyle bil

Ufukların baharla tutuştuğu bir zaman
Dört yanım karışır rüzgarların içine
Porsuğu harmana çekmek neyin nesidir
Ilıman iklimler güneş tutsağı
Yeşil kokuyor dağların yüzü

Edasıyla
Endamıyla usul usul
Yaralanmış umutlarım tedirgin
Kız kalbi haşin sevda
Mor menekşe utansın ki,
Dağlara vuruyor sevdanın sesi
Üstümüzden mavi sular akarken

NuraN 26-02-2007 00:02

Öykümsü

aralık dediğimiz ay
soğukları torbasıyla getirdi
bu gördüğüm tek gerçekti
şekerkamışları çoktan çürüdü

karayüzlü insanlar
çiçeklerin taç yapraklarından
yaşam hızını alırlar
su içinde dans ederler
karada uyurlar
şarkıları elma kokar ki
onlar sözlerini acıyla yıkamışlar

karayüzlü insanların
ömürleri ağıt dolu
azıkları acı
çünkü onlar
sakallarıyla mermeri yontuyorlar
toprak ana sen sakla onları

aralık dediğimiz ay
soğukları torbasıyla getirdi
bu gördüğüm tek gerçekti
şeker kamışları çoktan çürdü

NuraN 26-02-2007 00:02

Özbasıma Yalınız

Deli başım alıp seni gideyim
Zemherinin konuk olduğu yerlere
Yazılmamış bir şiirin son dizesinde
Aradığım ol sevdayı bulmaya
Özbaşıma yalınız

Deli başım alıp seni gideyim
Türkülerin dem vurduğu köylere
Yaylalara, dağlara
Ürpersin dünyanın sevecen yüzü
Turna sürüleriyle
Buluştuğum mor ovayı bulayım
Özbaşıma yalınız

Deli başım alıp seni gideyim
Derelerin,tepelerin, ırmakların
Güneşle yıkandığı zaman
Baba ocağını ellerimle bulayım
Özbaşıma yalınız

NuraN 26-02-2007 00:02

Sana Gurbet Adını Verdim

Aysel’e

Dağlarım taşlarım ovalarım zulüm altında
Vurguncular atbaşı yarışa durmuş
Yol gidiyor yüz yılların kervanı
Denizlerin üzerinde yelkensiz
Çağlar boyu örselenmiş türküler
Gözlerimde sızım sızım damlalar
Yumuk yumuk ağlıyorum

Benim dağlarımı görsen öyle demezsin
Benim köylerimi görsen ağlarsın
Yollarım ırmaklarım göllerim ovalarım
Sefilleri oynuyor bu milenyum çağında
Duygusuzluğun düşüncesizliğin
Tomur tomur terlediği süreçler ikliminde
Bir fotoğraf gölgesine parmağımı basıyorum
Bir fırtına kopuyor beynimin ortasında
Fotoğrafı duvara asıyorum

İnsan hiç çiçeklere küser mi?
Gurbetin kucağında
Hallaç pamuğuna döndü yüreğim
Fırtınalı geceler
Kanatır gönlümün can damarını
Öylesine göçmen ki bu yaşam
Karışır durmadan çan seslerine

Bir nefeslik canı kalmış dünyanın
Çaresizlik hırçın kılmış evreni
Doğal değişimler uyarıyor insanı
Öksüz toprak yetim orman telaşta
Zulüm yalnız insana olsa gam değil
Çığırtkanlık kuşların beynini örseliyor
Denizler kan köpürüyor toprak çürümüş
Değirmenler şimdilik aklımı öğütüyor
Yavrularım gurbetin beşiğinde uyurken

Ey sevgili sana gurbet adını verdim
Bu adınla bin yaşa kurtuluşu bulasın

NuraN 26-02-2007 00:02

Sen Kal Burda Ayrılık

Düşünce denen bir şey vardır
Beynimizin o ilkel noktasında
Ya fabrikadayız, ya da tarlada
Ya demiri un ediyoruz
Ya da burçak yoluyoruz ellerimizle

Biz, emekçi insanlar
Ya sırtımızda küfelerle hamalız
Ya da bezirgan bazarında
Üç kuruşa satılan bir malız
Hepsi bu...

Bir Spartakus adı duyulur
Sanki, başkası yokmuş gibi
Ama ben diyorum ki,
Kava’nın tarihini lakanlar utansınlar
Asya’nın bozkırında
Bibi Sultan Oğlunu bilmeyene aşkolsun
Gılgamış’ın yenilmeyen gücüyle

Usul usul ağlayan gökyüzü
Yeni bir fırtınanın habercisidir
Fırtına kaçınılmaz
Yaşanmalıdır

Gönlümüz enginler de esenlik dolu
Şişirilmiş pupa yelken
Geçilir ırmaklar
Denize varılmalıdır oğlum, denize
Deniz, görkemli bir dalgaysa
Dalgalar aşılmalı
Ufuklar daralmadan diyorum
Umuda varılmalı

Volkanların tutuşmasıyla
Berraklaşırsa gönül denen o sevda
Acılar
Kilim gibi,
Ayaklar altına serilecek
kendiliğindeEmeğin çilesini eksik yazmışlar
Eşkıya romanlarını tam
Yangınlar ve yanlışlar çözülsün
Gönlümüzün
Bu fırtınalı sevdasıyla
Emeğin ve özgürlüğün çilesi
Tam yazılsın

Geldik yol ayrımına
Artık
Bildiklerimiz yazılmalı
Elveda deşip eşkıya romanlarına
Emeğin çilesini yazmaya devam

Görkemli, yeşil
Kıyıların başlamasıyla birlikte
Ayrılıp gidenler olacaktır
Kendiliğinden
Ufkun rengini gözetlerke

Kavim,
Kabile gözetmeden
Sen kal burda ayrılık
Öz gönlümde sevda filizlendi
Deniz tanığımdır.

Kavuşmaya gidiyoruz
Sen kal burda ayrılık
Çocukların umudunu onursuz bırakmadan
Öfke denen volkanların bağrında

NuraN 26-02-2007 00:03

Sıcak Akşamlar

seninle öylece kaldık
katlanacağız

sen dağların ardında
yayla güzeli
ben makinaların başında emekçi
sen bir sıla kuşusun
bense gurbet
hayret...
benliğini yitirmiş
değerlerle, doğrular çelişiyor

tutmak elinden
kaçırmadan yaşamın dizginlerini
şu anda, yabancı olmanın
basit kurallarını saptamaya başladım
işleyen çarkın
sıkılan vidanın ilkelerini
emekçe

sıcak akşamlar
yenilgilerin habercisidir
ayaklar altında yeşeren toprak
pas kokusuyla çürümüş
bizim olmayan sokak
yaşanılan gerçeklerin aynası
olunca

seninle öylece kaldık
katlanacağız

NuraN 26-02-2007 00:03

Sürgünlerle Geçti Ömrüm

sürgünlerle geçti ömrüm
uzak diyarlardan geldim bu şehre
aramıza dağlar girdi, yıllar girdi
gönül bağım çözüldükçe çözüldü
yaşlandım
bu şehrin akşamları
ağlıyor ellerimin üstüne
ağlıyor usul usul

sürgünlerle geçti ömrüm
yürüdüğüm yol boyunca
saçlarım beyazladı
bıyıklarım da...
vücut esnekliğini kaybediyor
robotlaşıyorum
yüzümün çizgileri derinleşiyor
kırçıllaşıyorum
görme gücüm azaldı
artık gözlük kullanıyorum
amca denen basamağa çıkmışım
üç çocuk babasıyım
önümde ki ilk basamak
dedelik basamağı
orya yaklaşıyorum

sürgünlerle geçti ömrüm
elginliğim turnaların sesiyle
ovalara dökülsün
çaresizlik bunalımdır
asla çaresiz değilim
gönül türkülerle bulur rengini
engin oldukça genişler
alır yolunu

sürgünlerle geçti ömrüm
kollarımız
sarılmanın özlemiyle yanıyor
umut tarlası
yağmurlarla ıslardığı zamanlar

NuraN 26-02-2007 00:03

Şiir.!!!!!!!!!

Şiir
Şiir bir turna sesidir
Ayrıntıya girmeden
Yeşil ovalara esen rüzgardır
Yağan yağmurdur
Damla damla
Çimenlerin üstüne
Ben
Uzaktan el sallarım usulca
O naz eder nazlı nazlı
Salınır gelin gibi
Oy şiir şiir
Karca oğlan'ın olasım gelir.

NuraN 26-02-2007 00:04

Şiiristan Merhaba

1/
Nabzımıza el koyalım
Sular kan köpürüp, kan akanda
Sessizce dağların başına kar yağıyor
Yediveren, ölüm nedir bilir misin bu gece?

Dönsün diyorum kuşlar
Ağaçların yeşili gözlerime dolarken
Kalmasın orta yerde, üstü kanlı ağıtlar
Bitsin bu kör fırtına

Vakit ola kavlimizde duralım
Coşarken su, kurumadan gözlerimizin pınarı
Karakışlar Nemrut gazabı kesilmeden
Kalkıp sana gelmişim şiiristan merhaba

En iyi delilo’yu oynayan sendin
En iyi barbaşında sallanan sen
En iyi türkü söyleyen sendin
Sendin, evet sen
Ağlamayı kabullenmeyen insan
Büyürken gecelerin som karanlığı
“Kalk arkadaş,kalk Nazım’a gidelim”

NuraN 26-02-2007 00:04

2/

İstanbul’a bahar gelmiş duydun mu?
Güney illirinde yarpuz kokuyor
Burçak tarlasına karğalar konmuş
“Ölüm adın kalleş olsun”

Dün acının şerbetini
Yakaladım gözlerinde usulca
Kanatları açılmış bir kuşun gölgesinde
Bir türlü dinmedi Güney’in fırtınası
Dinmedi gitti...

Sabahlara doğru koşan umudum
Salkım saçak dökülmüştür yollara
Sendeliyor monoton bir düşünce
Sarsılıyor duygular
Sana uzanıyorum eyyy şiiristan
Kalemin ucunda ki o dünyaya merhaba

Kuşların maviyi çekip götürdüğü zamanlar
Gecelerin çirkinliğini kim görüntüledi?
Güzelliği Sait Faik betimliyordu
Geçmişin döküntüsü sersefil orman gibi,
Bugünleri alıp giden şafaklar
Yarınları hazırlayıp bırakacak diyorlar
Sen ne dersin arkadaş?

NuraN 26-02-2007 00:04

4/

Neden onra baktım ki,
Dağların yamacında bir kınalı ceylan var
Usul usul ağlayan bir kınalı ceylan
Yayları mesken kılmış türküleyerek

5/

Bir türküden sonra çağlayan ırmak
Karınca kadarınca
Kavganın yorulmaz bir neferiydin
Bir gün bakarsın ki, dağlar ışımış
Efil efil bir güzellik esiyor yaylalara
Dört yanın iğde dalı
Çam kokusu, nergis gülü dört yanın

6/

Çıkıp dağlardan gül devşirelim
Sonra,Kominlerin mezarına gidelim
Sevdalar hasretin özüyle mayalıdır
Şimdi Ferhatlar,
Şimdi Keremler çıkmaya başlayacak
Nemrut ruhlu insanların karşısına

Dağlara vurdum kendimi
Şarkıların ortasında destan büyüyor
Bir yıl daha eskidi rafa kaldırdık
Günlerin tazeliği
Sıcak bir somun gibi, ellerimde duruyor


Türkiye`de Saat: 04:49 .

Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580