![]() |
Çok Geç Israrina kandim diyemezsin, çok geç. Bir anda inandim diyemezsin, çok geç! Kor nerde ki? Bir baksana küller sogumuş... Ateş gibi yandim diyemezsin, çok geç! Ümit Yaşar Oğuzcan |
Çok Sevmek Bizi kandıran o şarkılar, o mavi gece O sıcaklığı beyaz ellerin, o ilk bakış Sebepsizliğin sebep olduğu şafak vakti O çok sevmek gecelerde o çaresiz aldanış. Uzayan saçlar, alyında avuçlarımızın İşte o, insanın bir yerde, aşka boyun eğmesi Kırılmak, bölünmek, o hep bütünlenmek O çok sevmek, tenin bir başka tene değmesi. Yanmak mı o eski çağlarda yanmak Kül olup savrulmak rüzgara karşı İlk kesilmişliği mağrur ellerimizin O çok sevmek, kanımızın o ilk akışı. İşte pınarlar, testiler, ırmaklar, çeşmeler Kanlı avuçlarla içmek aşkı kanmadan O kıyılarımızdaki denizin ilk coşkunluğu O çok sevmek büyütmek onu hep, orada o zaman Kazımak ulu ağaç gövdelerine adımızı Yazmak her şeyi bir bir kumların üstüne O her işkenceye mahkum olmuşluğumuz O çok sevmek, daha çok sevmek günden güne. Öyle delicesine, öyle korkunç, öyle çılgın O çok sevmek o yanardağ, o ateş, o yangın... Ümit Yaşar Oğuzcan |
Çıkmaz Sokak Bir daha dünyaya gelsem Yine seni severdim Beni üzesin diye Beni deli divane edesin diye Biliyorum Sen de bir daha dünyaya gelsen Yine beni sevmezdin Kahrımdan öleyim diye Ümit Yaşar Oğuzcan |
Dağ Rüzgarı Kaderde senden ayrı düşmek de varmış Doğrusu bunu hiç düşünmemiştim... Seni tanımadan Hele seni böyle deli divane sevmeden Yalnızlık güzeldir diyordum Al başını, kaç bu şehirden Ufukta bir çizgi gibi gördüğün dağlara Rüzgarın iyot kokularını taşıdığı denizlere git Git gidebildiğin yere git diyordum Oysa ki, senden kaçılmazmış Yokluğuna birgün bile dayanılmazmış. Bilmiyordum... Yine de dayanmağa çalışıyorum işte Bir kır çiçeği koparıyorum gözlerine benzeyen Geçen bulutlara sesleniyorum ellerin diye Rüzgar güzel bir koku getirmişse Saçlarını okşayıp gelmiştir diyerek avunuyorum Yaşamak seninle bir başka zamanı Bir başka zamanda seni yaşamak Herşeyden önce sen Elbette sen Mutlaka sen İster uzaklarda ol İster yanıbaşımda dur Sen ol yeter ki bu zaman içinde Ben olmasam da olur Seni bir yumağa sarıyorum yıllardır Bitmiyorsun Çaresizliğim gün gibi aşikar Su olup çeşmelerden akan güzelliğin İnceliğin ışık ışık yüzüme vuran Sen güneş kadar sıcak Tabiat kadar gerçek Sen bahçelerde çiçekler açtıran Sudan, havadan, güneşten yüce varlık Sen, o tek sevgi içimde Sen görebildiğim tek aydınlık Bir nefes de benim için al Havasızlıktan öldürme beni Bulutlara, yıldızlara benim için de bak Susadım diyorsam Bir yudum su içmelisin Ben yorulduysam sen uyumalısın Ellerim sevilmek istiyor Saçlarım okşanmak istiyor Dudaklarım öpülmek istiyor Anlamalısın. Ağaçların yeşili kalmadı Gökyüzünün mavisi yok Bu dağlar o dağlar değil Rüzgarında kekik kokusu yok Kim bu çaresiz adam Bu kan çanağı gözler kimin Kaç gecedir uykusu yok Gündüzü yok Gecesi yok Yok Yok Anladım Sensiz yaşanmaz bu dünyada İmkanı yok. Ümit Yaşar Oğuzcan |
Değer Mi? Bir rüya görür gibi Seninle bulutlara uçtuğumda Bir ateş yakar beni Sevginle tutuştuğumu sanırdım Yağmur olur damla damla Öperdim öperdim dudaklarından Bir nehir gibi çağlar Akardım akardım damarlarından Değer mi hiç değer mi hiç Değer mi değer mi söyle Bir rüya ömür boyu Sürer mi sürer mi böyle Değer mi hiç değer mi hiç Değer canım değer elbet Değer birtanem Aşkı için herşeye Ne hayal ne de gerçek Engel mi kanatlanmadan uçmaya Değer canım değer birtanem Ümit Yaşar Oğuzcan |
Derinlerde Ne zaman tutsam ellerini Gözlerimin önünden mevsimler geçer Ne zaman gözlerin gözlerime değse Samanyolundan bir yıldız düşer Yaşanmış, yaşanacak zamanlar içinde En güzeli akşam saatleri, buluştuğumuz Gözgöze, iki büyük yangın gibi O yanıp yanıp tutuştuğumuz Başdöndüren o sonsuz heyecan Çıldırtan arzular kesen nefesi En güzel bütün korkuların Bu ateşte bir bir erimesi Son değil o başlangıç yaklaşan Tenin bir yerde aşka hazırlığı Bir buğu halinde geçen zaman Ve gözlerde sabahın ilk aydınlığı Yıllarla büyütmek her dakikayı İnmek seninle derinlerine aşkın Öpülen bütün nimetler içinde En güzeli senin dudakların. Ümit Yaşar Oğuzcan |
Beni Unutma Bir gün gelir de unuturmuş insan En sevdiği hatıraları bile Bari sen her gece yorgun sesiyle Saat on ikiyi vurduğu zaman Beni unutma Çünkü ben her gece o saatlerde Seni yaşar ve seni düşünürüm Hayal içinde perişan yürürüm Sen de karanlığın sustuğu yerde Beni unutma O saatlerde serpilir gülüşün Bir avuç su gibi içime, ey yar Senin de başında o çılgın rüzgar Deli deli esiverirse bir gün Beni unutma Ben ayağımda çarık, elimde asa Senin için şu yollara düşmüşüm Senelerce sonra sana dönüşüm Bir mahşer gününe de rastlasa Beni unutma Halâ duruyorsa yeşil elbisen Onu bir gün benim için giy Saksıdaki pembe karanfilde çiğ Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen Beni unutma Büyük acılara tutuştuğum gün Çok uzaklarda da olsan yine gel Bu ölürcesine sevdiğine gel Ne olur Tanrıya kavuştuğum gün Beni unutma ......... |
Diyebilseydim Anladım diyemem ki! Suçluyum Belki ben anlatamadım sana kendimi Tutuştum, yandım da yokluğunda her gece Yine gözyaşlarımla söndürdüm kalbimi Her gün her dakika seni özlerdim Bitmezdi kederim senin yanında bile Susardım, gözlerime baktığın zaman Mermer bir heykelin çaresizliğiyle Oysa neler düşünürdüm sen yokken Sana kavuşunca neler söylemek isterdim Dakikalar bir ışık hızıyla geçerdi Ayrılık başlayınca ben biterdim En kötüsü beni koyup gitmendi O öyle bir yalnızlıktı anlatılmaz Hep yarım kalmış heyecanlar hazlar içinde Biterdi bir kış, geçerdi bir yaz Ve nice yıllar kovalardı birbirini Gözlerimde gitgide büyürdü mesafeler Bütün teselliler uzaklarda kalırdı Bütün çiçekleriyle solardı bahçeler Ne olurdu saadetlerin en büyüğü İşte ellerimde al, diyebilseydim Anlardın, ve hiç gitmezdin, değil mi Bir gün duyduğum gibi kal diyebilseydim. Ümit Yaşar Oğuzcan |
Dost Bildiklerim Sanırdım gündüzdü onlarla gecem İçimde ümitti dost bildiklerim Ne zaman yıkılıp yere düştüysem Bırakıp da gitti dost bildiklerim Hepsi varken baharımda, yazımda; Kışın bir burukluk kaldı ağzımda Seneler senesi oysa gözümde Cihana eşitti dost bildiklerim Nerede o sözlere kandığım günler? Her gülen yüzü dost sandığım günler Acıdan kahrolup yandığım günler Ta canıma yetti dost bildiklerim Meydana çıkalı asıl çehreler Aydınlanmaz oldu artık geceler Yalanlar tükendi, indi maskeler Birer birer bitti dost bildiklerim Korkar oldum bana " dostum " diyenden Yoksa yok olandan, varsa yiyenden Ne onlardan eser kaldı ne benden Beni benden etti dost bildiklerim Ümit Yaşar Oğuzcan |
Dost Koşması Büyük dertler birbirinden Sıralanır, sıralanır Gönül her gün bir yerinden Yaralanır, yaralanır. Yüzleri var türlü biçim Belli değil gerçek dost kim Vefa diye şu yüreğim Paralanır, paralanır Başta bin türlü düşünce Hep karanlık gündüz gece Doğru söyliyen ömrünce Karalanır, karalanır Ömür boyu düşündüğün Sırlar çözülecek bütün Şu demir kapılar bir gün Aralanır, aralanır Ümit Yaşar Oğuzcan |
Dostlar Seni Unutur Mu? Doldurulmaz yerin senin Dostlar seni unutur mu? Hiç sönmezdi nurun senin Dostlar seni unutur mu? Tertemiz bir özün vardı Apaydınlık yüzün vardı Söylenecek sözün vardı Dostlar seni unutur mu? Her gerçeği gören sendin Aşk sırrına eren sendin Gönüllere giren sendin Dostlar seni unutur mu? Çektin, yazdın ve söyledin Verdin, almak istemedin Sadık yarim toprak dedin Dostlar seni unutur mu? Hiç kimseyi incitmedin Kalp kırmadın, kin gütmedin Dostlarını unutmadın Dostlar senu unutur mu? Şiirde sağlam temeldin İnsanlıkta en güzeldin Biz bir ÜMIT, sen VEYSEL'din Dostlar seni unutur mu? Ümit Yaşar Oğuzcan |
Düş'le Gerçek Arasında Durup durup seninle karşılaşıyorum her yerde Karşıma çıkıyorsun her köşebaşında sen Kimi gün parklarda, kimi gün sokaklarda, caddelerde Gözgöze geliyoruz, saatlerce bir şey söylemeden. Hiç değişmemiş diyorum içimden, ne güzel İşte yine o! Yine mahzun, yine dalgın, yine ürkek Hadi gel diyor dudakları.----Özledim, hadi gel Biliyorum oysa; uzatsam ellerimi, gidecek. Bu bir aldanış mı? Yoksa var oluş mu yeniden Söyle bir son mu? Bir başlangıç mı? Bir dönüş mü? Ne oldu o güzelim zamanlara ansızın uçup giden? Hadi uyandır beni, söyle; gördüğüm zamansız bir düş mü? Hadi git, uzaklaş, yokluğuna inandır beni gerçekten Yoruldum, her bulduğum yerde seni kaybetmekten Ümit Yaşar Oğuzcan |
Erkekler De Ağlar Kederler vardır yağlı bir ilmek gibi Dolanır boynumuza kör gecelerde. Bir boşlukta durmadan sallanır insan Ki ağlamak son çaredir o yerde. Gözyaşı... O ilk isyanı çocukluğumuzun Bir nehrin yatağından ilk taşması, Yaşamak, sele boğulması arzuların Ve nehirlerin sonunda bir denize karışması Ölür zamanla anılar, dostlar, sevgiler Bir yürek ne kadar dayanır bu özleme? Çalgılar çalmaz olur, şarkılar biter O yer son çizgidir erkekte direnmenin, Son gülüş de uçar gider dudaklarından Bir damla yaş süzülür solgun yanaklarından. Ümit Yaşar Oğuzcan |
Flört -1- biz şimdi flört ediyoruz sözüm ona bir vahşi hayvan sesleniyor içimizden gözlerini avucumda buluyorum aradığımda sonra dudakların, küçük, öptükçe güzelleşen bir mahzun oluşun var kadınca, kadınlarca bir çağrışın var ellerimi, sevişmeye uzun ah anlatamam utanırım, yıllarca, yüzyıllarca ansızın gitsen bile, içimde kalır yokluğun. -2- ipek çoraplarında gözlerim biraz daha tutkun bir şeydir o şeyler, bir şeydir görüyorum kaçmaya alışkın ayakların öyle yorgun bak sen tutup önce dizlerinden öpüyorum sana sen diyeceğim, sizlerden usandım ellerin ellerin diyeceğim, sıcacık, küçücük eskiden bir sevgilim vardı, onu hatırladım her öpüşmemizde biraz daha ölürdük -3- lafı mı olur yanında güzelliğin, taptazeliğin baş döndüren bir çiçektir tenin pembemsi, ak kollarında, elbet bir şarkıyım söylediğin elleri kelepçeli mahkum, ayakları prangalı, tutsak seninle bir çok evlerde, bir çok odalarda çoğalıp küplerce, karelerce bir çok olmuşuz biz hep o yerlerde, oralarda oralarda soyunup tüm korkulardan sevişmeye durmuşuz. Ümit Yaşar Oğuzcan |
Galata Kulesi 6 Haziran 1973 Pırıl pırıl bir yaz günüydü Aydınlıktı, güzeldi dünya Bir adam düştü o gün Galata Kulesinden Kendini bir anda bıraktı boşluğa Ömrünün baharında Bütün umutlarıyla birlikte Paramparça oldu Bir adam düştü Galata Kulesinden Bu adam benim oğlumdu Gencecikti Vedat Işıl ışıldı gözleri İçi Bütün insanlar için sevgiyle doluydu Çıktı apansız o dönülmez yolculuğa Kendini bir anda bıraktı boşluğa Söndü güneş, karardı yeryüzü bütün Zaman durdu Bir adam düştü Galata Kulesinden Bu adam benim oğlumdu "Açarken ufkunda güller alevden" Çıktı, her günkü gibi gülerek evden Kimseye belli etmedi içindeki yangını Yürüdü, kendinden emin Sonsuzluğa doğru Galata Kulesinde bekliyordu ecel Bir fincan kahve, bir kadeh konyak Ölüm yolcusunun son arzusuydu bu Bir adam düştü Galata Kulesinden Bu adam benim oğlumdu Küçücüktü bir zaman Kucağıma alır ninniler söylerdim ona Uyu oğlum, uyu oğlum, ninni Bir daha uyanmamak üzere uyudu Vedat 6 Haziran 1973 Galata Kulesinden bir adam attı kendini Bu nankör insanlara Bu kalleş dünyaya inat Şimdi yine bir ninni söylüyorum ona Uyan oğlum, uyan oğlum, uyan Vedat. Ümit Yaşar Oğuzcan |
Gel Beraber Ağlayalım Gel beraber ağlayalım sabah olmadan Damla damla bir zehir karışsın kanımıza İnsanları affedelim, yaşamayı sevelim Sonra insan yaratıldığımıza zavallılığımıza Gel beraber ağlayalım Hatırla tekrarı, bir ömre bedel dakikaları Gerçek olmayan hayallerimizi düşün Biz de bir yerde insanız neyleyelim Hep böyle bıçağın kemiğe dayandığı gün Gel beraber ağlayalım O ayrılığın kederin hüküm sürdüğü O zamanın ilerlemediği gecelerde Söyle kime yalvaralım, kimi bekleyelim Hep böyle bıçağın kemiğe dayandığı gün Gel beraber ağlayalım Ne aradık, ne bulduk bu yeryüzünde İnan sevdiğim bizi aldattılar Sonunda yapayalnız kaldık neyleyim Gel, dünya duruncaya kadar, ölünceye kadar Gel beraber ağlayalım Ümit Yaşar Oğuzcan |
Gerçekten Sevmek O durmadan kaçıyor; sen ardından gitmiyorsan; o günün her saatinde saklanıyor, sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan; o sana acıların en büyüğünü tattırıyor, sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan; boşuna aldatma kendini, onu sevmiyorsun demektir. Elindeki içki kadehinde, dudağındaki sigarada , okuduğun kitapta, mırıldandığın şarkıda, söylediğin şiirde, gördüğün rüyada ve yaşaman için ciğerlerine doldurduğun havada o yoksa; Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan; onu sevmiyorsun demektir. Renkler onunla değerlenmiyorsa, örneğin onsuz kırmızı kırmızılığının, mavi maviliğinin farkında değilse, beyaz yalnız o giydiği zaman güzelliğini haykırmıyorsa, sabahları onu görünceye kadar güneş doğmuyorsa ve onsuz gökyüzü geceleri aya, yıldızlara hasret değilse onu sevmiyorsun demektir. Sokakta gördüğün her yüzde ondan birşeyler aramıyorsan, güzel bir manzara, hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa, uykudan uyandığın zaman yaşamakta olduğundan önce onu hatırlamıyorsan, omuzlarına dökülmüş saçları, bir sis perdesinin ardında her zaman gülen, ışık saçan gözleri aklına gelmiyorsa, durup durup avuçlarının sıcaklığını özlemiyorsan; Onu sevmiyorsun demektir. Dünyada yaşıyan öteki insanların senin için hala bir değeri varsa, ona karşı tutumunu toplumun köhne ve manasız kurallarına göre ayarlıyorsan ve açık açık sanki var olduğunu haykırırcasına sevgini söylemiyorsan; Onu sevmiyorsun demektir. Yok o senin için herşeyden değerliyse, gözünü yumduğun anda onu görebiliyorsan, o bütün şarkılarda, bütün şiirlerde, bütün resimlerde ise, ona muhtaç olduğunu söylemekten utanmıyorsan, senin içten ve büyük sevgine karşılık vermiyeceğinden korkmuyorsan, bütün bencil duygularından sıyrılabilmişsen onun için herşeyi, ama herşeyi yapacak gücü kendinde buluyorsan, her hali sana ayrı ayrı güzel geliyorsa, karşısında kendini bir çocuk gibi hissediyorsan, istediği anda onun için ölebileceksen, onun için yaşıyorsan ve yine onun için bildiğin bilmediğin bütün düşmanlıklara karşı koyabileceksen, o her geçen dakika sende biraz daha büyüyorsa ve kendi kendine bile çok sevdiğini bütün samimiyetinle, inanmışlığınla itiraf edebiliyorsan, bir gün o seni hiç, ama hiç sevmediğini söylese bile, senin sevginde azalma olmayacaksa ve ölünceye kadar onu aşkların en ölümsüzü ile sevebileceksen; işte o zaman onu seviyorsun demektir. O sana sevmeyi, gerçek aşkı öğretti. Sen onu hep sevecek ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın. O, hiç sen olmasan bile, seni bir parça sevmese bile... Ümit Yaşar Oğuzcan ______________________ |
Giden Bir Ömre Gazel Zamanlar iyi kötü yaşanır gider Sanma bu yol sonsuza uzanır gider Anahtar açmaz olur bir gün kilidi Ne kalmışsa içinde paslanır gider Kişi çıktığı yerden düşer ansızın Bir salıncak boşlukta sallanır gider Bir gün anlar her şeyin boş olduğunu İnsan insanlığından utanır gider Çöker omuzlarına birden gökyüzü Ne bulmuşsa hepsinden usanır gider Dönülmez bir yerinde yaşantısının Her insan bir rüyadan uyanır gider Bir gün gelir ümitler solar çaresiz Sevenler sevilenler aldanır gider Anlarız her gerçeği son dakikada Bir hançer bağrımıza saplanır gider Ümit Yaşar Oğuzcan |
Giden Gençliğe Gazel Umudum, heyecanım bitmez pınardı bitti Gençliğim deli dolu esen rüzgardı gitti Neydi o sarhoşluklar? Dünyaya boş vermekler? O bir başka mevsimdi, bir ilkbahardı gitti. Tadı, rengi değişti birer birer her şeyin En mutlu, en doyulmaz yaşantılardı gitti Çektiler ellerini elimden sevgililer Bir zaman bu gönülde kimler yaşardı? Gitti. Hani hiç bitmeyecek sandığım güzellikler? Ne sevinçler, arzular ve neler vardı gitti. Kalakaldım ortada böyle ben param parça Her gelen yüreğimden bir şey kopardı gitti. Hey benim doymadığım deli fişek gençliğim! İçimde bir zamanlar bir kor yanardı bitti....… Ümit Yaşar Oğuzcan |
Giden'e gidişin ölümüydü umutlarımın güllerin yüreğimde can verişiydi ufkumda her akşam hüzünlü ve dalgın seninle batan ömrümün güneşiydi ardında bir istanbul bıraktın öksüz içimde yokluğun ateşini yaktın karanlıklar ortasında güpe gündüz yıkılmış, dağılmış bir adam bıraktın gün gün yaklaşan bir şey var, ölüm mü ne değilse; içimde bu ürperti niye dolaşan kim benimle deli divane güzel olan her şeydi seninle giden şimdi bütün hayallerim yoksul kaldı gittin... bana bu rezil istanbul kaldı. Ümit Yaşar Oğuzcan |
Gidişin Gidişin ölümüydü umutlarımın Güllerin yüreğimde can verişiydi Ufkumda her akşam hüzünlü ve dalgın Seninle batan ömrümün güneşiydi Ardında bir İstanbul bıraktın öksüz İçimde yokluğun ateşini yaktın Karanlıklar ortasında güpegündüz Yıkılmış dağılmış bir adam bıraktın Gün, gün yaklaşan bir şey var; ölüm mü ne? Değilse içimde bu ürperti neden! Dolaşan kim benimle deli divane Güzel olan herşeydi seninle giden Şimdi bütün hayallerim yoksul kaldı Gittin, BANA BU REZİL İSTANBUL KALDI Ümit Yaşar Oğuzcan |
Güller Ağlardı İçimde Ne zaman ayrılık saati gelse En vazgeçilmez yerinde yaşamın Duysak ayak seslerini akşamın Ve sokaklardan el ayak çekilse Bir ürpertiyle duyarım o zaman Seni çağıran sesi uzaklardan Ne zaman ayrılık saati gelse Bir gariplik çöker içime birden Kalan tek anı gibi bir devirden Durmadan çalınır o gamlı beste Sanki bilir de hazin öykümüzü Bulutlar ağlar, kararır gökyüzü Ne zaman ayrılık saati gelse Bir çaresizliği anlatır gibi Birden değişir gözlerinin rengi Mavi solar, koyulaşır yeşilse Sarınca ruhunu eski bir hüzün Uçar gider pembeliği yüzünün Ne zaman ayrılık saati gelse Uzatsan özlemle dudaklarını Tüm ağaçlar döker yapraklarını Ne çiçek kalır ortada, ne bahçe Sadece uğultusu o rüzgarın Ve bir umut kırıntısı: belki yarın Ne zaman ayrılık saati gelse Bir fırtına çıkmışçasına, büyük İçimizdeki güllerin boynu bükük Bir zaman kalakalırım öylece Neden sonra gittiğini anlarım İçimde güller ağlar, ben ağlarım Ümit Yaşar Oğuzcan |
Güllerin Ağladığı Saat Güllerin ağladığı bir saat vardır hani Büyür o saatte yalnızlığı bahçelerin Düşer korkusu kalbe yaklaşan gecelerin Bir dev uzatır gökten o çirkin ellerini Güllerin ağladığı bir saat vardır hani Her şey o saatlerde merhametsiz ve soğuk Gitgide uzaklaşır batan güneşle sesin Bir bakarım ki benden en uzak çizgidesin Başlar geceye doğru upuzun bir yolculuk Her şey o saatlerde merhametsiz ve soğuk Yüzünü hatırlatır gökyüzünde ne varsa Gözlerin bu saatte kopkoyu elemlidir Dudakların kimbilir şimdi nasıl nemlidir Ellerin öyle yanar ufuk nasıl yanarsa Yüzünü hatırlatır gökyüzünde ne varsa Bir çıngırak sesidir uzaklarda kaybolan Umulmadık bir anda bitiverir şarkılar Kapanır yüzümüze o mermer kapılar Özlemler ateş şimdi anılar duman duman Bir çıngırak sesidir uzaklarda kaybolan Ak köpükler kararır deniz görünmez olur Çağırır yaşamaya bizi tek-tük ışıklar Böylece üstümüze çöker de karanlıklar Camlar, bir bir kapanır, odalar, evler uyur Ak köpükler kararır deniz görünmez olur Güllerin ağladığı bir saat vardır hani Cıvıl cıvıl bahçelerden el-ayak çekilir Yapraklar düşünceli, dallar hüzün kesilir Her akşam uzaklara alır götürür seni Güllerin ağladığı bir saat vardır hani. Ümit Yaşar Oğuzcan |
Gün Batımı Yaklaşan ayak sesleridir akşamın Şafaktan çıkmış bu uzun yolculuğa Bir gelen var uzaktan soluk soluğa Kapkara gözleri hüzünlü ve dalgın Akşam, rüyalarımıza giren o esmer kadin İşte! açılmış dipdiri göğüsleri Bir vuslat gecesine çağırır bizi Ve ansızın büyüler gözlerimizi Saçlarında o yıldız yıldız süsleri Şair "hoyrattır" diyor akşam üstleri Hoyrattır evet, o bütün aldanmışlar Yüz karası fahişeleri dünyamızın En vazgeçilmez yerinde rüyamızın Gelir, gözlerinde o vahşi bakışlar Akşam, uzak bir gölde büyüyen kamışlar Ne hazin batması çığlık çığlığa her gün Güllerin solması ve dönmesi havada kuşların O bitmeyen hüznü, apansız akşam oluşların Affedilmez bir zamandır bu, isteksiz, ölgün Her akşam dünyamıza gölgesi düşer ölümün Biz eli kolu bağlı insanlarız çirkin ve zavallı Kötülük kusmak için karanlığı bekleriz Kirletir geceleri türlü pisliklerimiz Bizim gibisini görmedi evren evren olalı Böyle kötü bir dünyaya bir daha gün doğmamalı Ümit Yaşar Oğuzcan |
Gözlerde Sevişmek Seninle yaşanacak bir aşkın öyküsünü Bir giz gibi derinden dün yaşattı gözlerin Sunduğu sevinçlerle o eşsiz bahar günü Yemyeşil bir adaktı, bir murattı gözlerin. Acılar uzaklarda, mutluluklarsa yakın Bir kaç saat içinde kaç yıldı yaşattığın Gözlerime sevgiyle bakarken, bana aşkın Ölümsüz olduğunu hatırlattı gözlerin. İçimde tek sen vardın, düşüncemde yalnız sen Birbirimizden uzak yaşadığımız o en güzel yıllarımızı elemle düşünürken Hem ağladı sessizce, hem ağlattı gözlerin. Ümit Yaşar Oğuzcan |
Gözlerim Gözlerinde Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin? Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin... Bir yelkenliyim şimdi ben senin limanında Fırtınalardan geldim sende dinleniyorum. Bu huzur, bu sessizlik hiç bitmesin diyorum; En eşsiz dakikalar sürsün senin yanında... Hiç yumma gözlerini, ışığın eksilmesin, Gündüzüm aydınlığım, ipek böceğim benim! Güz bahçemde açılmış o son çiçeğim benim! Yorgun kalbim seninle elem nedir bilmesin; Ayırma gözlerimden çocuksu gözlerini, O sakin o yalansız, o kuytu gözlerini Ümit Yaşar Oğuzcan |
Hatırla Ne çabuk geçti şu üç beş gün İki yataklı bir han odasında Halden bilir insanlar arasında Suyunu içip sokağında yürüdüğün Bu şehir yine bildiğin gibi Alabildiğine sefalet ve biraz sevgi Gidişine benden başka ağlayan olmadı Bu binler, on binlerce kişiden Kalanı ağlatır mı böyle her giden Islıkla çaldığımız şarkıları Sabahı ettiğimiz geceyi unutmadım Bir günlük neşemle, üç günlük yatağım Sayılı günler çabuk geçti, neyleyim Hatıraların bizde kaldığına şükür Onlar ki bizimle uyur, bizimle yürür Ben artık o bildiğin adam değilim Dün bir kilo rakıya *bana mısın* demezken Şimdi sarhoşluğum erken başlıyor, erken Kimler aldı kahvedeki yerimizi Han odasında şimdi kimler yatıyor Sokaklar camekanlar seni hatırlatıyor Bir daha görmek kısmet değilse birbirimizi Çaresiz mahşer gününü bekle sabırla Beni de *İstediğin zaman* hatırla. Ümit Yaşar Oğuzcan |
Hatırlama Ne zaman elime bir kalem alsam Sana seslenmek geliyor içimden Güzelliğini hatırlıyorum bir yaz günü Yine gemiler geçiyor uzaklardan Biz yosun kokulu rıhtımlarda el ele Şehirlerden İstanbul, aylardan temmuz Ne zaman elime bir kalem alsam Geçmişi seninle yeniden yaşıyoruz Ne zaman elime bir kitap alsam Hep seni okuyorum inanır mısın İstiyorum seni anlatmalı bütün romanlar Sevilen kadın hep sen olmalısın. Ne zaman elime bir kibrit alsam Yine İstanbul'u yakmak geçiyor aklımdan Bu sensiz sokakları, bu evleri Bu plajlari bu denizleri Sensiz kaldığım bu şehri tüm yakasım geliyo Yine alev alev bir İstanbul düşünüyorum Ve çaresiz yaktığım bütün sigaraların Dumanlarında seni görüyorum. Ne zaman elime bir fırça alsam Yüzünü çiziyorum kapılara, duvarlara Bir bir hatırlıyorum bütün hatlarını Gözlerini dudaklarını saçlarını Baktığım her yere gölgen düşüyor Dokunduğum herşeyde senin sıcaklığın Sonra dağlar, denizler giriyor aramıza Gitgide büyüyor uzaklığın Ne zaman elime bir kadeh alsam Delicesine sarhoş olmak istiyorum İçkiler seni hatırlatıyor yine Kırıyorum birbiri ardınca kadehleri Artık hiç birşey kar etmez biliyorum Ne dost, ne içki, ne aşk, ne kadın Gözlerimde yıllardır eşsiz olan Değişmeyen bir sen varsın Ne zaman elime bir ayna alsam Gözlerimden korkuyorum, bakışlarımdan Bu seni unutamayan benden korkuyorum Uçurum çizgiler, kara gölgeler Bir sonun belirtileri yüzümde yer yer Karşımdaki yüz sefil bir akşam Hep sana sesleniyorum duyuyor musun Ne zaman elime bir kağıt alsam. Ümit Yaşar Oğuzca |
Hatırlar Mısın? Hatırlar mısın Gözgöze gelişimizi ilk defa Bakışlarımızın çakmaklanışını Bir akşam vakti, yakınlarda Bir yerlerde bir şeylerin yanışını Hatırlar mısın Hatırlar mısın İlk öptüğüm günü dudaklarından Başımın dönmesini, tenimin tutuşmasını Yıllar yılı kendi yatağında kaybolan Nehrimin, denizine kavuşmasını Hatırlar mısın Hatırlar mısın Ayrı ayrı yaşadığımız binlerce geceden ayrı Bir geceyi, sabahsız, çılgın, dopdolu Ve senin özleminle sımsıkı saran kolu Hatırlar mısın Hatırlar mısın Ormanda dibe vuruşunu gün ışığının Ağaçların ürperişini derinden Başını omuzuma koyuşunu, dalgın Sonra bir yangının başlayışını ellerinden Hatırlar mısın Hatırlar mısın Kendimizden geçerek, alabildiğine Birlikte gittiğimiz o yerleri O ağaçlı yol, o serin kumsal, o meyhane Ve güllerin ağlayışını bir akşam üzeri Hatırlar mısın Hatırlar mısın Nasıl bir koşuydu o doludizgin Ne kadar yoğu var etmiştik birlikte O seven gönüllerimiz bir çift güvercin Gibi nasıl kanat çırpmışlardı mavilikte Hatırlar mısın Hatırlar mısın Gün boyu seninle çağlar aştığımızı Bir yalan dünyada yalansız severek Tanrıya yaklaşıp Tanrılaştığımızı Söyle hatırlar mısın bir gün beni Hatırlar mısın ?......... Ümit Yaşar Oğuzcan |
Her Gün Seninle Güzel olan Her günü seninle tekrar tekrar yaşamak Erimek yarını olmayan zamanlarda Durdurmak bir yerde bütün saatleri Bütün kuralları kırıp parçalamak Sonra varmak o yerlere Mevsimlere dur demek Kar yağarken çiçek açtırmak ağaçlara Güneşi bir akşam saatinde tutup bırakmamak Sonra doldurmak ay ışığını kadehlere Delicesine içmek Ve unutabilmek her şeyi ansızın Sevmek seni en yücesiyle sevgilerin Birlikte geçmiş, gelecek bütün çağları aşmak Güzel olan Sevmek seni Tanrılar gibi Seninle Tanrılaşmak... Bir gün bu akan sele dur diyeceğim, göreceksin Ne bu şehir kalacak Ne bu duygusuz sürü Bu korkunç kalabalık Her vapur seni getirecek bana Bütün istasyonlarda seni bekleyeceğim Kapılar sana açılacak Senin için söylenecek şarkılar Şiirler senin için yazılacak Her evde bir resmin Her meydanda bir heykelin olacak Ve sen kimi gün bir rüzgar gibi Kimi gün denizler gibi, bulutlar gibi Kopup ötelerden, ötelerden Yalnız bana geleceksin Bir gün bu akan sele dur diyeceğim göreceksin. Ben eskimeyen tek güzelliği sende gördüm Sende buldum erişilmez hazları Yanında sıyrıldım korkulardan, yalanlardan Duyguların en ölmezini sende duydum Susuzluğum dudaklarında dindi Yalnızlığım ellerinde Çoğu gün unuttum açlığımı Sende doydum... İlk defa seninle bütünlendim, anlıyor musun Anladım yaşadığımı her nefes alışta Seninle geçtim bütün zamanlardan Seninle var oldum Eridim seninle bir sonsuz çalkanışta. Boynunda bir yer vardır, ben bilirim Ne zaman oradan öpsem, Değişir gözlerinin rengi Yanar dudakların, terler avuçların Dökülür kapkara aydınlık gibi Omuzlarına saçların Gitgide artar kalbinin vuruşları Bir musiki halinde dünyamı doldurur Ansızın bütün sesler kesilir Zaman durur Bir baş dönmesi başlar o en yükseklerde Her gün seninle yeniden var oluruz Eriyip kaybolduğumuz yerde... Sesini duymadığım gün Yaşanmış değil Açan çiçek değil Öten kuş değil Yüzünü görmediğim gün İçimde yıldızlar sönük Güneşler güneş değil Seni sevmediğim gün Seni anmadığım gün Olacak iş değil... Her günüm seninle geçsin O güneşe en yakın Kimsenin varamayacağı bir dağ başında Uçsuz bucaksız uzak denizlerde İnsan ayağı değmemiş ormanlarda Uzaklarda, en uzaklarda O gemilerin uğramadığı limanlarda Işığım ol, alınyazım ol benim Vatanım ol, evim ol Yeter ki bir ömür boyu benim ol Her günüm seninle geçsin... Ümit Yaşar Oğuzcan |
Her Sabah Seninle Başlar Önce gözlerin girer odamdan içeri Sonra ellerin, saçların dudakların Bir bir hatırlarım Her sabah senin olan ne varsa Yüzüm aydınlanır Şarkılar söylemek gelir içimden Yakında bir kuş öter Uzaklarda bir tren sesi Sonra kornalar, çocuk ağlamaları Vapur düdükleri Sesler bir uğultu halinde yükselir büyük şehirlerden Ve alışılmış bir yaşamaktır çöker omuzlarıma Sarar benliğimi birden Büyük, devamlı dalgalar halinde duygularım Her sabah seninle başlar Ve ben her sabah Ta içimde bir ağrı gibi yokluğunu duyarım Her sabah Rezil insanlar bekler her köşebaşında beni Yüzleri, yürekleri kadar kirlidir Biri gider, biri gelir Biri gider, biri gelir Yakamda duygusuz iğrenç elleri Ve soğuk gözbebekleri gözlerimde O alışılmış yaşamak ki her sabah İğreti bir elbise gibi durur üzerimde Bir isyandır sarar içimi Her şeyi üzerimden çıkarıp atasım gelir Fakat insanlar, insanlar bırakmaz beni Biri gider, biri gelir Hep aynı ses, aynı şarkı Aynı sağır gökyüzü Dilsiz bir deniz Kör bir düzen Hep aynı kör döğüşü Yalancı yüzler, aptalca bakışlar O iki yüzlü selamlar Hep aynı tempoda geçen manasız bir gün Hep o değişmeyen puslu ikindi üstleri Ve hep aynı yorgun, zoraki akşamlar Ya o geceler satılmış, utanç dolu Büyük avizelerin aydınlattığı sefil yüzlerimiz Renkli kumaşlar, altın kol düğmeleri Kristal kadehlerde kral içkiler O hesaplı dostluklar Satın alınmış sevgiler Ben alışılmış şeyleri sevmem, bilirsin Yaşamaksa dilediğim gibi yaşamalıyım Sevmekse gönlümce sevmeliyim Kendi ellerimle yazmalıyım alın yazımı Ölmekse istediğim anda ölmeliyim ve yaşıyorsam Her şey bambaşka olmalı seninle Alışılmış şeylerden öte Yalanlardan, düzenlerden uzak Yeter, yeter artık Dönmesin o eski plak Her şey gölümüzce olsun Bulsun Dilediği zaman ellerim ellerini Paylaşalım seninle bütün geceleri Sabahları, akşam üzerlerini Görülmemişi görelim, tadılmamışı tadalım Şarkılar söyleyelim kimsenin bilmediği Yüzüm her zaman aydınlık olsun aydınlığında Her zaman sevgiyle gülsün gözlerimin içi Yeter artık, yeter Kırılsın o çemberler Sarsın her yanımızı bir yaşama sevinci Ayrılıklar, kederler, gözyaşları bitsin Bütün bir ömür boyunca Seninle başlayan sabahlarım Seninle sürüp gitsin. Ümit Yaşar Oğuzcan |
Hüsamettin İncir Ağacımı Getir bir deli feyz aldı diyordu bütün diktatörleri yeryüzünün bir başkası gökten zembille inmişti ve bir peygamberdi anlaşılmamış biri durmadan koşuyordu üstünde bir don bir gömlek ve bir başkası ölmek diyordu kurtuluş ölmek o genç bir adamdı sakalları uzamış saçları kirli gözleri cam gibi parlıyordu bir noktaya bakıyor sessizce ağlıyordu beni görünce belli belirsiz bir gülümseme geçti yüzünden dedi ki sivaslıyım 27 yaşındayım adım bekir sonra durdu ve bağırdı uzun uzun hüsamettin incir ağacımı getir Ümit Yaşar Oğuzcan |
Islak Gül Seninle paylaşmak uykularda en büyük günahları Seninle uyanmak nice çılgın gecelerden sonra Alır götürür beni kokun uzaklara en uzaklara Ağzın dudaklarımda ıslak bir güldür sabahları Tenin çekiyor beni tenin tutmuş saçlarımdan Afrikalı kölenim senin, esirinim, mecburunum Gözlerin değmese gözlerime kahrolurum Ölürüm çekersen ellerini avuçlarımdan Dönsün başım tutuşsun damarlarımda kanım Gel otur yanıbaşıma erişilmez kadınım Yum iri gözlerini, devir kirpiklerini Ser önüme bir hazine gibi güzelliklerini Sana en muhtaç olduğum şu anda gel Yaşamak olsan da gel, ölüm olsan da gel. |
Kanser Bütün denizlerin aynı limana çıkması neden? Neden gökyüzünün bu sınırsız karamsarlığı? Yitirecek neyimiz var ki umutlarımızdan başka? Ve batacak başka bir gemimiz mi kaldı? Dev bir ağaç yapraklarını döküyor içimizde Nereye baksak her haliyle o çıldırtan sonbahar Kaç yüz org birden çalınıyor, duyuyor musun? Hani o birlikte söylediğimiz şarkılar? Ne oldu o düşlere? Nerde o iyimserlik Biz seninle şatolar kurmadık mı bir zaman Şimdi biz o değiliz sanki, hiç o olmamışız, Sanki bir şey var incinen dağılan bozulan. Şu martının kanatları neden kırık biliyor musun? Bu adamı dört duvar içine kim koydu sensiz? Eğil bir kuyuya seslen, yankılanan benim hep Benim içimde can verdi o gök o deniz! Sonunda tek başımayım, bak böyle bıçaklanmış! Biliyorum bir ölü var, ama ne? Ama kim? Soğuk, merhametsiz kollarıyla sarmış her yerimi Bir KANSER tümörü gibi büyüyor çaresizliğim. |
Karanlık Aman Vermiyor aman vermez karanlıklar içindesin hangi perdeyi aralasan gece hangi kapıyı çalsan çaresizlik gel de inancını kaybetme tanrıya deli divane olma gel de nereye baksan o zifir karanlık bir meşale gibi yanar yüreğinde taştan bir kalabalık bütün insanlar gel de yüceliğine inanma kaderin durup durup ağlama gel de hani o delicesine sevdiklerin hani o dostlar, sevgililer nerde nerde o çocukluk yılları, gençlik hayalleri gel de çekinmeden bak aynalara boşa giden ömrüne yanma gel de bir yoksulluk ki başında ağrı gibi bir yoksulluk ki seninle beraber her yerde üstelik "viran olası hanede evladü ayal var" gel de akşamcıya çıkmasın adın efkarlanıp efkarlanıp içme gel de güvendiğin dağlara kar yağdı bütün şimdi ne avuçta var, ne elde o gülüşler, kahkahalar senin için değil gel de inan güzelliğine bu dünyanın bütün nimetlerinden vazgeçme gel de insanları sevdin de ne oldu yüreğin aşka düştü, başın derde gel de bu şehirde dur artık başını alıp kaçma gel de. Ümit Yaşar Oğuzcan |
Kavuşma Günü En güzel gülüşünle karşıla beni İşte geldim yanına yorgun ve yitik Yılmışım, yıkılmışım, kahrolmuşum İçimde tarifsiz bir gariplik Anlamaya çalış bir şey sormadan Yaklaş yanıma, gözlerime bak Dağıt saçlarını çocuklar gibi Sonra başını omuzlarıma bırak Dertliyim, kahırlıyım, efkarlıyım Ağır, çaresiz hüzünlerle geldim sana Birlikte ömür boyu yaşayacağımız Perişan gecelerle, günlerle geldim sana Paramparça hayallerim, umutlarım Ne kalmışsa içimde kırık dökük Al, yeniden yarat beni, ayıkla arıt Baksana, bütün ışıklarım sönük Pelte pelte karanlığım koyu, zifir Göklerin üstüme abandığı gecelerdeyim Dinle, sana bir şarkı söyleyeceğim özlem dolu Dinle, bütün çalgıların sustuğu yerdeyim Oysa ki sen aradığım, bulduğumsun benim Oysa ki bu en güzeli kavuşmaların Bakma şimdi böyle kahırlı olduğuma En mutlu şiirleri söyleyeceğim sana yarın Yeter ki mahşere dek beni özle beni sev Zamanların en ölümsüzünde yaşat beni İşte geldim yanına alev, alev dopdolu Al dilediğin gibi yeniden yarat beni |
Kekeme Bir kekeme bilirim; dolaşır garip garip Bu şehrin daracık sokaklarında Kelimeler zincire vurulmuş gibidir Dudaklarında Ne ismini söyliyebilir doğru dürüst Ne sevdiğine ilanı-aşk edebilir. Sormayın neden yalnız yaşadığını Kusurunu bilir O güzelim şiirleri hep içinden okur Bu dert de çekilmez doğrusu Güzel söylenilmiş cümlelerle doludur Bütün uykusu Günahsız harfler onun nazarında Birer siyah heyula gibidir Ay ışığında sevgiliye söylenen sözler Rüya gibidir "İçince az kekelermiş" diyorlar Sarhoş gezdiği de hep bu yüzdenmiş Ama neye yarar? İsmine bir kerre Kekeme denmiş |
Kimbilir Bir yere yaklaşıyoruz seninle Belki bilinmeyen bir azak şehir Belki o, en sakin deniz kıyısı Belki de bir dağ yamacı kimbilir O yerde her şey değişecek ansızın Hiç ayrılmayacak ellerimiz Kuşlar en yakın dostlarımız olacak Terkedilmiş bir kulübe evimiz Gün doğmadan uyanacağız seninle Tenimizde kırağların serinliği Kulaklarımızda en güzel şarkılar Çiçeklerin, ağaçların söylediği. Seninle mevsimler orada bambaşka Zaman bir suyun akışı, o yerde Hüzün artık unuttuğumuz bir şey Yalnızlıksa bizden çok ötelerde O yerde bütün güzellikler hayran sana İçi gülsün diye gözbebeklerinin Ve döndüren başını içki değil artık O baygın kokusu kır çiçeklerinin. |
Kirli Çağ Nasıl da değişiyor kişi zamanla Güç o güç değil hız o hız değil İnançlar sarsılmış, umutlar yitik Bu kirli çağ bizim çağımız değil Yeşiller, maviler kapkara olmuş Yorgun eller, ayaklar, yollarsa yokuş Ne açan güller var, ne öten bir kus Güneş o güneş değil, yıldız o yıldız değil Kökünden bir kurt girmiş ağaca Yapraklar perişan, dal paramparça Daha çok aldanacağız yaşadıkça Anlasana bu ilk aldanışımız değil |
Kum Sen kum nedir bilmezsin Deniz Görmedin ki. Yum gözlerini, zamanı düşün, Deniz bir gözünde Kum bir gözündedir. Sen taş nedir bilmezsin Dağa çıkmadın ki Yürü ufuklara doğru, Dağ bir ayağında Taş bir ayağındadır Sen kül nedir bilmezsin Ateş yakmadın ki, Uzat ellerini gökyüzüne, Ateş bir elinde Kül bir elindedir Sen kan nedir bilmezsin Ölmedin, öldürmedin ki, Yat toprağa boylu boyunca Ölüm bir yanında Kan bir yanındadır Sen aşk nedir bilmezsin Beni sevmedin ki Ağla, ağlayabildiğin kadar Bütün güzellikler sende Aşk bendedir |
| Türkiye`de Saat: 12:28 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2