![]() |
ege türküleri ve zeybekleri sözler... TAMAMI ALINTIDIR.......... Abalımın Cepkeni (aydın) Abalımın cepkeni safi sırma ilikli Abalımı vuranlar on iki de Giritli Abalım Abalım başı aman belalım Abalım Abalım gözleri elalım Yandım da efeler yandım Abalı da Zeybeğe Yandım da dostlar yandım Abalı da Zeybeğe Beşparmak dağından gece ben geçtim Anadan babadan yardan vazgeçtim Abalım Abalım başı aman belalım Abalım Abalım gözleri elalım Yandım da efeler yandım Abalı da Zeybeğe Yandım da dostlar yandım Abalı da Zeybeğe |
Akşam Oldu Yakamadım Gazımı (aydın) Akşam oldu yakamadım gazımı Kadir mevlam böyle yazmış yazımı Ben olmasam kimler çeker nazını Uyu ey nazlı meleğim sen uyu Sen uyu ben sana hayran olayım Evlerinin önü mermerden direk Yarimin giydiği sırmalı yelek Çok yalvardım bana gülmedi felek Uyu ey nazlı meleğim sen uyu Sen uyu ben sana hayran olayım |
Altı Kızlar (aydın) Altı kızın biri Ayşe Benleri var köşe köşe Dostiar şaştı hep bu işe Altı kızlar altı kızlar Altı kızın biri Meryem Benleri var eğrem büğrem Zülfündeki gülü derem Altı kızlar altı kızlar Altı kızın biri Fatma Benleri var derme çatma Kız bürüğün yana atma Altı kızlar altı kızlar |
Atçalı Kel Mehmet Efe (aydın) Aydın dağlarında gezerim gayri Yazıldı fermanım okundu gayri Aldım martinimi çıktım dağlara Dünya bir olsa tutulmam gayri Atçalı Mehmet'im bilsinler beni Yoksulun yanında görsünler beni Koyarım bu yola bu tatlı canımı Dünya bir olsa tutulmam gayri Oniki yaşımda binerdim taya Minnet etmezdim paşaya beye Bizi yaman bildirmişler devlete Dünya bir olsa tutulmam gayri hikayesi: Aydın'ın Atça kasabasında olan Atçalı Kel Memet Efe, Osmanlı tarihçisi Lütfi tarafından "Eşkıya, hırsız ve katil" olarak gösterilirken, tarihçi Çağatay Uluçay, Atçalı'yla ilgili şu bilgileri veriyor: Kel Memet, fakir bir zeybektir. Genç yaşında dağa çıkmış, daha sonra bir ihtilalin lideri olmuştur... İhtilal diyorum, daha doğrusu ben demiyorum da ona ait vesikalar Kel Memet'in liderlik ettiği Aydın ayaklanmasına "Aydın İhtilali" adını veriyorlar... Bu, Osmanlı tarihlerinde bilhassa şehirlerde ve kasabalarda ayaklananlar ve idarecileri kaçıranlar veya karışıklığa meydan verenler için kullanılan bir terimdir. (...) Kel Memet'in liderliğinde meydana çıkan Aydın ayaklanması tam manasıyla bir halk ihtilali karakterini taşır görünmektedir. Çünkü Kel Memet, şimdiye kadar gelmiş geçmiş eşkıyaların yapamadığı bir işi başarmıştır.Aydın ihtilaline lider olan Memet ilk olarak savaş vergilerinden bunalan Aydınlılara bu vergiyi kaldırdığını ilan etti. Daha sonraları mültezimlerin, voyvodaların ve zabitlerin halktan keyfi olarak topladıkları vergileri kaldırdı. Kel Memet bunlarla da yetinmedi, hükümetten serbest ticaret ve tarımın korunmasını, kanunların değiştirilmesini, daha eşit kanunlar yapılmasını ve askerliğin yeni esaslara bağlanmasını istedi. Aydınlılar, Kütahya, Manisa ve Denizli'nin bazı kazaları, onun ileri sürdüğü fikirleri sevinçle karşıladılar, ona kapılarını açtılar ve kendilerine efendi yaptılar. Kel Memet'in ilk ayaklanmasında yalnız Aydın mütesellimi ve yanındaki adamları hariç, diğer kasabalarının hiç birisinde ona karşı silah atılmadı. Aksine, adamlarıyla birlikte bu kasabalara birer kurtarıcı gibi girdi. Halk, Kel Memet'in ileri sürdüğü fikirleri samimi, ciddi ve adil buldu.. Onun etrafında toplanıverdi... Böylece Aydın ihtilali dediğimiz ihtilal başladı... Aydın'a bir vali gibi yerleşen Kel Memet, eski düzeni kökünden yıktı.. Kötü idareciler ve ayanlar bulundukları yerlerden kaçtılar. Onların yerlerine adamlarını koydu, ileri sürdüğü esaslara göre hakim olduğu bölgeyi idareye başladı. Kel Memet, idaresi altında bulunan yerlerde halkının malına, canına ve ırzına saygı gösterdi. Gezi hürriyetine engel olmadı. Üstelik padişahı da efendi ve halife olarak tanıdı, ahlaksız, zalim ve hırsız memurların amansız bir düşmanı oldu. Ağır vergiler altında inleyen, dövülen, hapsedilen ve sürgüne gönderilen halkın koruyuculuğunu yaptı. Çilelerle dolu bu halkı, zalim memurların pençesinden kurtarmak için elinden gelen her şeyi yaptı. Kel Memet'ten önce gelen şakiler, astılar, kestiler, soydular, halkın kızlarını, oğullarını dağlara kaçırdılar, kanunları çiğnediler düzenleri bozdular. Halbuki Kel Memet, onların aksine zulmü ve adaletsizliği ortadan kaldırmak, yeni bir düzen kurmak için çalıştı. O bu idealleri uğruna fermanlı oldu ve başverdi... Fakat onun ileri sürdüğü fikirler, İkinci Mahmut'un yaptığı yenilikler hareketinde, Tanzimatın ve Birinci Meşrutiyetin ilanında önemli rol oynadı. Kel Memet'in liderliğindeki Aydın ihtilali, bize yeni bir şey daha öğretmiş oldu. Eski tarihlere ve klasik tarihi görüşlere göre Osmanlı İmparatorluğundaki bütün ihtilalleri Yeniçeriler ve alimler yapmışlardır. Halk ihtilali olmamıştır. Halbuki Kel Memet'in Aydın'da uyguladığı, gerçekten de bugünkü manada bir halk ihtilali idi. Bu ihtilale, onunla aynı hizada yürüyenler, zeybekler, yörükler, şehrin esnafıyla alt tabakadan olan halk katıldı. Kel Memet'in liderliğindeki Aydın ihtilali bu klasik görüşü yıkıyor. Önümüze yeni bir ufuk açıyor. Kel Memet, halk hareketlerinin temeli ve ışığı oluyordu. Bu bakımdan fermanlı Kel Memet, reform ve halk hareketleri konusunda sosyal tarihimizde önemli bir yer alacaktır. (Bkz. C. Uluçay'dan aktarılarak Örsan Öymen: Atçalı Kel Memet Efe, Milliyet, 30 Ocak 1977) Aydın ile Nazilli arasındaki Atça kasabasında bugün Atçalı'nın anısına bir "Atçalı Kel Memet" anıtı bulunduğunu belirtelim. |
Ayşem (Arabadan Atladım) (aydın) Arabadan atladım şalvarımı topladım Efem gelecek diye Ben bu gece yatmadım Yan Ayşem yan Arabamın samanı Mardinimin dumanı Şu Aydın'ın içinde Yoktur efemden yamanı Yan Ayşem yan Elinde kaşığı Mardinim pek şık Üzülme Ayşem Efem sana aşık Gül Ayşem gül |
Bir Zaman (Ey Şahin Bakışlı) (aydın) Ey şahin bakışlı yükseğe bakma İndirirler seni kola bir zaman Aşık sadıkları odlara yakma Hiç lütfun olur mu kula bir zaman Aşığa ettiğin başka fen gibi Hiç görmedim kalbi ahen sen gibi Seni aşk ****a yaka ben gibi Açılan güllerin sola bir zaman Bir ahu gözlüye gönül veresin Bakmaya payine yüzler süresin Ettiğin işlere pişman olasın Herkes ettiğini bula bir zaman Aşık Ömer eydür ey peri resmim Eğrilmiş hilale döndürdün cismim Şimdi ar edersin anmaya ismim Hatırından çıkmaz ola bir zaman |
Duman Da Vardır (aydın) Duman da vardır şu dağların başında Gönlüm kaldı toprağında taşında Bir ben değil cüml'alemin başında İmanım dağlar Bozdoğan'ın söğüdü Çok verdiler ben tutumadım öğüdü İmanım dağlar yarim gitti gelmedi Kudurası çaylar bir yudum su vermedi Aman gökyüzünde dağınık durur bulutlar Kim ardımdan kimi yüzüme öğütler Ah evvel idi özü sözü doğru yiğitler İmanım dağlar Bozdoğan'ın söğüdü Çok verdiler ben tutumadım öğüdü |
Emirim Suya Gider (aydın) Emirim suya gider desti doldurur Testinin kulpuna bülbüller kondurur Emirimin yan bakışı beyler öldürür Emirim Emirim ben yine gelirim Akan çaylar gibi ağlar da gelirim Emirimin evleri taşlık değil mi Salıver kakülü Emirim gençlik değil mi Cebine koyduğum harçlık değil mi Emirim Emirim ben yine gelirim Akan çaylar gibi ağlar da gelirim |
Germencik'nen Baltacık'ın Arası (aydın) Germencik'nen Baltacık'ın arası Yaktı beni domdom kurşun yarası Aman doktor nedir bunun çaresi Gitti yarim gitti elden ne çare Kader kısmet böyle yazmış ne çare Meyhaneye vardım ama içmedim Arkadaşım düşman imiş bilmedim Yedi yerden kurşun yedim ölmedim Gitti yarim gitti elden ne çare Kader kısmet böyle yazmış ne çare |
Harmandalı (aydın) Harmandalı efem geliyor (geliyor) Bileğinden kanlar akıyor. Gümüş bilezikli mavzerin Namlusu şimşekler çakıyor Efeme de mor cepkenler yaraşır (yaraşır) Efem ne giyerse yakışır Bütün kızanların önünde Elinde yatağan savaşır |
Hergün Sarhoş (aydın) Her Gün Sarhoş, Her Gün Sarhoş Şu Aydın’ın Uşağı, Al Kanlara Boyanmış Da İbrişim Kuşağı. Aman Ya Ne Yoktur Çare Eller Ağlar Ne Çare. Ay Bey Oğlu, Vay Bey Oğlu, Yandı Yandı Kül Oldu. Ne Olduysa Bana Oldu, Güzel Sana Ne Oldu. Aman Ya Ne Yoktur Çare Eller Ağlar Ne Çare. Ay Mı Doğdu, Gün Mü Doğdu Pınarbaşı Köşküne, Sen Doldur Da Ben İçeyim Nazlı Yarin Aşkına. Aman Ya Ne Yoktur Çare Eller Ağlar Ne Çare. |
İnce Memed Türküleri (aydın) İnce Memed Türküleri 1 İnce Memed ne yaptıydım ben sana, İki kere everdiydim kesemden, Eğer yerlerime sen vurulaydın, Ölesiye yatamazdım tasamdan. Buhurcular bölük bölük geldiler, Ak döşümü hançer ile deldiler, Duvarın dibinde resmim aldılar, Ak kağıt üstünde tanıyın beni. Yüce dağ başında bir koca kartal, Açmış kanadını dünyayı örter, Bazı yiğit vardır ölümden beter, Ben korkmam ölümden ergeç yolumdur. Şu Dinarın sıra sıra söğüdü, Ben geçerken yapracığı göv idi, Buhurcular küçük idi büyüdü, İnce Memed eyvah vurdurdun beni. İnce Memed martin takmış koluna, Salı da vermiş,hem sağına soluna, Nasıl da kıydın,şu güzelim canıma, Eyvah İnce Memed vurdurdun beni. |
İnce Memed Türküleri 2 Yörüklerin koyunları karabaş Efelerin memleketi Karataş İnce Memed oldu bize arkadaş (Bağlantı) Tut elimden İnce Memed gidelim Dağlar gidelim of... Felek yazmış bu yazıyı nidelim Dağlar nidelim of... Buhurcular bölük bölük geldiler Ak bağrımı delik delik deldiler İleşimi meydanlara serdiler Bağlantı İnce Memed Akgedik'ten ünledi Buhurcular kulak verip dinledi On yedi kurşun yedi de ölmedi Bağlantı Kır atın boynunda püsküllü koza Kanlarım damladı çimene toza Bu işten kurtulursam sorarım size Bağlantı Kır ata bindim Mahacir'i geçtim Kucağımda mavzer Diniler'i bastım Komalar dağında kanlarım saçtım Bağlantı Diniler'in dört etrafı değirmen Kurşunu yiyince kalmadı derman Ankara'dan geldi bize vur ferman Bağlantı |
İnce Memed Türküleri 3 İnce de Memed aman martin takmış koluna Selam verir Memed hem sağına soluna Nasıl kıydın Memed Yüzbaşı'nın canına Akan çaylar kan göründü gözüme Sevdiceğim aman sürme çekmiş gözüne Bademli'de Memed bir incecik kış oldu Duyan duydu Memed duymayana düş oldu İnce de Memed kara toprağa eş oldu Aman dostlar aman ne olduğum bilmedim Bileyidim aman arkadaşım alaydım Bir taş attım Bademli'nin düzüne İnanılmaz aman takipçinin sözüne Kara duman aman çökmüş kara gözüne Aman beyler avdan geldim yorgunum Yorgun değil ince kaşa vurgunum Çamlı olur aman Ödemiş'in yolları Açık mavi aman Memed'imin şalvarı Yüzbaşı da aman Allah deyi yalvarı Aman beyler ben dünyama doymadım Kara gözlü aman güzel yarı sarmadım |
İnce Memed Türküleri 4 Kırlangıç yapar yuvayı Çamur sıvayı sıvayı Bana ince Memed derler Zalim beylerden dolayı İnce Memed Akgöbek'ten gürledi Jandarmalar kulak verip dinledi Onyedi kurşunu yedi ölmedi Tut elimden İnce Memed gidelim Dağlar nidelim Demiri dövdüren tavdır Çakmağı yandıran kavdır Dayan İnce Memed dayan Bugün döğüşecek çağdır Jandarmalar bölük bölük geldiler Ak bağrımı delik delik deldiler Cesedimi meydanlara serdiler Tut elimden İnce Memed gidelim Dağlar nidelim |
İnce Memed Türküleri 5 İnce Mehmet martin takmış koluna Salıvermiş hem sağına soluna Nasıl kıydın şu güzelin canına Aman dostlar yoldan geldim yorgunum Yorgun değil ben o yare vurgunum Ödemiş'e baskın geldi dayandı Mavzer kurşun sol yanımdan dolandı Küçük Zeybek mor cepkenin boyandı Aman dostlar yoldan geldim yorgunum Yorgun değtl ben o yare vurgunum hikayesi: İnsanoğlu çiğ süt emmiş. Nerede, ne yapacağı bilinmez. " Benim ona iyiliğim var.. Ondan kötülük gelmez bana " diyemezsin. Belki dersin ama, sonu iyi gelmez. İnsanı kendi haline kosalar, kavga, gürültü, kemlik olmaz. Ama bırakmazlar ki.. " Yahu bu inceoğlan Hasan Efe'nin elinde büyüdü. Şimdi bunu onun üstüne sürmeyelim " demez kimse. Denilen şu; zaptiye başı emir verdi. Deli Hasan denen efe, ölü ya da diri ele geçecek. O kadar! Gerisi boş. Hatır, gönül; din iman hak getire. Deli Hasan Efe de adamın hası. Murat Dağı'nı tapulamış da, olandan alıyor. olmayana veriyor. Devir eski. Hak adalet bileği güçlüden yana. Sırtı kalın, arkası güçlü olanın işi yürüyor. İki yalancı tanık, bir bilirkişi; tamam! " Valla kadı efendi, ben çocuktum. Medreseye bile başlamamıştım daha. Bu tarlayı İsmail Ağa ekerdi. Rahmetli babam tutmalık yapardı yanında. Ben de azık götürürdüm tarlaya. Bildim bileli bu tarla Ağanın elinde. Bir iki yıl boş bıraktılar. Ekmediler birşey. İşte o zaman bu deli oğlanın babası, tarlanın ucuna kıynına sarmısak, soğan ektiydi. İsmail Ağa da ses çıkarmadı. Ne de olsa köyün ağası. Şekere ekti Deli Hasan'ın babasına. Sebeplensin diye. Şimdi de bu çocuk kalkıp tarlayı sahiplenmek istiyor. Ben ne diyeyim. Takdir zat-ı dilinizin. Kanunun eli uzun. Benim bildiğim bu kadar."Kadı: " Yalancı tanık bu! Konuşmasından belli. Kekeliyor konuşurken. Dinine, imanına yemin içsin. Ben bu tanığın söylediklerine inanmıyorum " der mi ki? Demez. Neden desin ki. Zaten danışıklı dövüş. Al gülüm, ver gülüm. Tarla Deli Hasan'ın babasınınmış. Ona da babasından kalmış. Kim dinler. Hasan derseniz, şaşkın. " Yahu Kadı efendi. Kulun kölen olayım. Bu adamların tümü yalan söylüyor, Yalancı tanık hepsi. İsmail Ağanın has adamları. Bu tarlayı aklım erdi ereli biz ekip dikerdik. İşler ters gitti. Babam rahmetli, ölmeden önce öküzleri sattı. Saban koşamaz olduk. İsmail Ağa'ya yarıya verdik. Ekti, dikti. Sonunda da 'tarla benim!' deyip çıktı. Adamlarını da tanık getirdi. Benim tanığım, ispatım yok. Tanığım Allah. Köylü, İsmail Ağa'dan korkuyor. Kimse gelip bana tanıklık etmiyor. Doğruyu kanıtlayamıyorum. Eline ayağına düştüm, tarlamı teslim et bana." Kadı Efendi küplerde " Vay efendim sen devletin kadısına bunları nasıl söylersin. Demek ki ben yalancı tanığa itibar edip, hakkını çiğniyorum. Tövbe tövbe! Alın bu zındığı götürün. Tarlayı da bundan böyle İsmail Ağa ekip dikecek. Tapuya onun adına şerh düşülecek. O kadar !" O kadar ya, Deli Hasan bilekli adam. Bir de var ki, tüm umudu, bu elli dönümlük tarla. Zaten horantası da az Deli Hasan'ın. Bir karısı, bir de Memet var. Memet oğulluğu Deli Hasan'ın. Elinde büyümüş. Çöp gibi bacakları, ince uzun boyu var Memet'in. Köylü " İnce Memet " diyor bunun için. İnce Memet de Deli Hasan'ı baba bellemiş. Bir dediğini iki etmiyor. Sayıp seviyor. Deli Hasan da elindekini avucundakini koyup evermiş İnce Memet'i. Birinci evliliği uzun sürmemiş. Bir ince hastalık alıp götürmüş taze gelini. Deli Hasan ikinci babalığını yapmış İnce Memet'e. Hısım akrabadan bir kız bulup yeniden evermiş. Sözün kısası iyiliği çok İnce Memet'e. Güveni de çok. Memet varken gözü arkada değil. Bir gün çağırmış Memet'i. " Bak oğlum. Bu İsmail Ağa'nın işleri şerefimizi beş paralık etti. Bizi yoksul bulup çullandılar üstümüze. Devletin kadısını da yanına alıp tarla takımı aldılar elimizden. Bu iş böyle yürümez. Kimsenin yüzüne bakamaz olduk. Üstelik geçimimiz de bozuldu. Bu işin altında kalırsak kimseler iyi demez bize. İsmail Ağa' nın yaptığını yanına koymayacağım. Gözümü arkada koma. Göreyim seni. Ben bu işi bitirip dağa çıkacağım. Nerde inceyse orda kırılsın. Sen sen ol, zalime boyun eğme. Bugün tarlayı, yarın namusunu, sonra da canını alır. Bunların imanı para." Ne desin İnce Memet? Aman yapma bu işi. Sensiz zor olur. Yurdumuz, yuvamız dağılır. Diyebilir mi? Diyemez tabii. Hele İnce Memet gibi, bileğine güçlü, yüreğine sağlam biri bunu hiç diyemez. " Var git yolun açık olsun, işin rast gelsin. Gözün arkada olmasın, " diyor İnce Memet. Ardından bir fısıltı. " Duyan duymayana, bilen bilmeyene iletiyor. Deli Hasan dağa çıkmış. İsmail Ağanın kökünü kurutmadan inmem diyesiymiş. Ölüm korkusunu duysun diye İsmail Ağa'ya haber salmış. İsmail Ağa, adamlarının hepsine yeni silahlar dağıtmış. Geleceği varsa göreceği de var. Allah'ın delisi adam mı oldu başımıza diyesiymiş. Köylü tedirgin. Kimi nalına vuruyor, kimi mıhına. Kimi, " İyi etti Deli Hasan, ödü kopuyor İsmail Ağa'nın. Bu korku ona yeter. Bir daha fakir fukaranın tarlasını zaptetmek neymiş anlar." Kimi de, " Yazık oldu Deli Hasan'a. İsmail Ağa'nın eli uzun. Yarın zaptiyeleri düşürür peşine. Beni ölümle tehdit ediyor diye. Yaşatmaz Hasan'ı " diyor. Çok geçmeden, bir gece köpek seslerine silah sesleri karışıyor köyde. Derken bağırmalar, çağırmalar. Ağıtlar. " Gitti. İsmail Ağa'mız gitti. Deli Hasan yedi onu " diye haykırmalar. İsmail Ağa'nın adamları deli gibi. Çalmadık kapı, aramadık delik bırakmıyorlar. Ama, hiç kimse Deli Hasan'ın köye nereden girip, nereden çıktığını kestiremiyor. Sırra kadem basıyor Deli Hasan. Ertesi gün dedikodu yayılıyor köye. " Bundan böyle adım Deli Hasan Efe. Zalimler korksun benden " diyesiymiş Deli Hasan. Şu.. Bu.. Neyse ne! İsmail Ağa öldüğüyle kalmamış. Adamlarını, hısım akrabasını da almış bir korku. Kendi silahlı adamlarını, zaptiyeye katıp dağları taramaya başlamışlar. I-ıh. Oluru yok. Murat Dağı kayıp yatağı. İnleri, mağaraları yutuyor adamı. Bir de şu var ki; Murat Dağı'nın eteğindeki yörük köylüleri çok tutuyor Hasan Efe'yi. Yiyecekti, giyecekti eksik etmiyorlar. Gün oluyor çadırlarında konukluyorlar Deli Hasan Efe'yi. Gün oluyor, dağa tırmanıp yiyecek taşıyorlar. Yörükler bir yana, illaki İnce Memet'in getirdikleri. İnce Memet gecenin karanlığını bekliyor. Sonra da sülün gibi akıyor kayalardan. Hasan Efe'nin inine yaklaşınca da köpek gibi ulumaya başlıyor. Üç kez uluyor. Susuyor. Yeniden üç kez uluyor. Bekliyor. Karşıdan aynı ulamayı duyunca seğirtiyor. Sarmaş dolaş oluyorlar Hasan Efe'yle. Aşağıda olanları anlatıyor. Zaptiyenin çabasını, İsmail Ağa'nın adamlarının telaşını bir bir sıralıyor. Sonra da geldiği gibi sessizce iniyor dağdan İnce Memet. Zaptiye derseniz, diken üstünde. Merkezden emir üstüne emir. "Bu Deli Hasan eşkiyası başımıza dert oldu. Tez elden işini bitirin. Ölüsünü ya da dirisini indirin dağdan. Yoksa hepinizin sonu olur". Zaptiye n'apsın? Murat Dağının eteğindeki hiçbir köylü sır vermiyor. Sır vermediği bir yana, bir de yanıltıyor zaptiyeyi. " On gün önce buralardan geçti. Batıya doğru gitti. Yiyecek istedi, biz vermedik. Çok uzaklara gidemez. Hızlı sürerseniz atları ulaşırsınız. " Sür ki atı ulaşasın. Oysa Deli Hasan Efe yine Murat Dağı'nda, yine mağarada. Bakıyorlar oluru yok, İnce Memet'i göz hapsine alıyorlar. İnce Memet arada bir kaybolup, yorgun argın dönüyor köye. Evinin çevresine gözcü koyuyorlar. Gecenin bir yarısında, İnce Memet elinde bir çıkınla yola düşünce de, peşine bir adam takıyorlar. Murat Dağı'nın eteklerine kadar izleyebiliyor zaptiyenin adamı İnce Memet'i. Sonra kaybediyor. Dönüp zaptiyeye anlatıyor durumu. Zaptiye İnce Memet'in yoluna pusu kuruyor bu kez. Çok geçmeden de İnce Memet görünüyor, Bir de yağmur yağıyor ki, şıkırdım gibi. Yakalayıp yatırıyorlar İnce Memet'i yere. Neren yer, neren yemez. Vur Allah vur! Tüfeğin kayışını, falaka yapıp, ayaklarının altına dipçikle öyle vuruyorlar ki canlar dayanmaz... Sonra ayaklarından ağaca asıyorlar. Kan beynine hücum ediyor İnce Memet'in. Bir yandan da kerpetenle tırnaklarını söküyorlar. Çıldıracak gibi oluyor İnce Memet. İncecik vücudu al-kan içinde kalıyor. Zaptiye dayatıyor. "Ya Deli Hasan'ın yanına götürürsün bizi, ya da ölün elimizde kalır." Bu türkünün öyküsünü bize anlatanlar, İnce Memet'in çok direndiğini, ancak başka kurtuluşu kalmadığı için, çar-naçar Deli Hasan'ın kayalarına tırmandığını söylediler. Köpek gibi uluyup, Hasan Efe'yi çağırdığı için, kimse bağışlamıyor İnce Memet'i. Ötede Hasan Efe yağan yağmurun etkisiyle, iliklerine kadar ıslanmış. Kibriti bittiği için de ateş yakamıyor. Tirim tirim titriyor. İnce Memet'in ulumasını duyunca seviniyor. Sığındığı mağaradan çıkıyor dışarıya. O da işaretini veriyor. Yavaştan yavaştan da yürüyor sesin geldiği yana. Sonra birden İnce Memet'in bitik, yılgın yüzüyle karşılaşıyor. Olan biteni kavrıyor birden. Ama yapacak da çok şey yoktur. Son gayretle atıyor kendini bir çam ağacının altına basıyor tetiğe. Öteden de zaptiyeler ateşe başlıyorlar. İnce Memet şaşkın. Çaresiz. Hasan Efe geriye çekile çekile ateş ediyor. Ama zaptiye arkadan da sarıyor. Çok geçmeden ses kesiliyor Hasan Efe'nin taraftan. Zaptiye sürünerek yanaşıyor. Bakıyorlar ki Hasan Efe kanlar içinde serilmiş yere. Varıp sırtlanıyorlar ufacık cesedini. İndiriyorlar dağdan. Hasan Efe öylesine efsaneleşmiştir ki, kimse inanmıyor vurulduğuna. Zaptiye bir duvarın dibine cesedini dikip, resmini aldırıyor. Çoğaltıp dağıtıyorlar köylere dek. Resmen Deli Hasan Efe'nin öldüğünü yayıyorlar. Memet'in içi içine sığmıyor. Yaptığına bin pişman. Keşke beni öldürselerdi de, dağa çıkarmasaydım zaptiyeyi diyor kendi kendine. Kimse de yüz vermiyor İnce Memet'e... " Zavallı Hasan Efe onun yüzünden öldürüldü " diyor halk. " Babalık yapmıştı oysa İnce Memet'e. İki kere everdiydi " diyorlar. " Nasıl kıydı İnce Memet. Ettiğini bulsun " diye de ileniyorlar. Öte yandan da Hasan Efe'yi övgüleyip, türküye döküyorlar olayı. Türküsü daha da ünlendiriyor, şahlandırıyor Hasan Efe'yi. Öylesine söylenir oluyor ki türküsü Hasan Efe'nin, İnce Memet dayanamıyor gayri. Bu kez martini sırtlayıp, dağa çıkan İnce Memet oluyor... İsmail Ağa'nın adamlarını yeni bir korku sarıyor ki, eskisinden bin beter. Murat Dağı bu kez İnce Memet'e yatak oluyor. Anlatanlar, İnce Memet'in çok daha ünlü bir efe olarak yıllarca, babalığı Deli Hasan'a zulmedenleri titrettiğini, sonunda Deli Hasan gibi zaptiye kurşunuyla onun da delik deşik edildiğini söylediler |
Menderes (Ayağına Potini Giymiş) (aydın) Ayağına potinini giymiş yürümüş Sırma saçlarını çözmüş sürümüş Üç etek fistanını giymiş bürünmüş Tarla kenarına grebi düşmüş Oy Menderes Menderes Bulanık Menderes Sen de bencileyin yarsız kal biraz Çeyizi sandıkta basılı kaldı Mehmet'in gözleri sulara daldı Kara haberi duyan buna ağladı Bulanık sular Ayşe'yi yardan ayırdı Oy Menderes Menderes Bulanık Menderes Sen de bencileyin yarsız kal biraz hikayesi: Olay Aydın, Köşk ilçesine bağlı Karahayıt köyünde geçer. Ayşe ve Mehmet aynı köyün çocuklarıdırlar. Bütün oyunlarda beraber oynarlar, biri olmadan diğeri hiçbir oyuna katılmaz. Kavga dahi etseler küs kalamazlar. Aileleri çok sıklıkla görüşmektedir. Birbirlerinin işlerini görmektedirler. Zamanla çocukluk yaşları geçer; büyüyüp serpilmeye başlarlar. Artık çocukluk oyunları oynanmaz. Görüşmeler azalır. Evlilik çağları gelmiştir. Ayşe'nin pek çok isteyeni olur fakat hiçbirisine evet demez. Bu arada Mehmet askerdedir. Asker dönüşü köyün ileri gelenleri ve aileler görüşür ve iki genci birbirine nişanlarlar. Nişan hediyeleri arasında Ayşe'nin Mehmet'e verdiği mendil, bir de Mehmet'in Ayşe'sine aldığı oyalı gırebi vardır. Ayşe gırebi başından hiç çıkarmaz. O gırep onların sevgisinin adeta simgesi olur. Yazın Aydın'da malum iş güç zamanıdır. İncirler ermiş, toplanmayı bekler; pamuklar ekilmiş, çapalanmayı; zeytinler de Eylül Ekim ayına hazırlık bakım ister. Bu ürünler ne kadar çok olursa, genç kızların çeyizi de o kadar bol olur derler. Ayşe de annesi ve kızkardeşleri ile pamuk çapalamaya gider. Sıcaktan bunalan Ayşe annesinden izin alarak Menderes kenarına gider. Elini yüzünü yıkar. Başından hiç çıkarmadığı gırebini çözer ve çalılığa takılır. Biraz daha eğilip saçlarını ıslatmak ister. Menderes alüvyonlu bir yapıya sahiptir. Kaygan toprağa basar Ayşe ve bir anda bulanık Menderes sularına gömülür. Annesi uzun süredir ortada görünmeyen Ayşe'yi merak eder. Hep beraber aramaya çıkarlar. Ta ki kızkardeşi çalıya takılı gırebi bulup ayak izine bakınca olay anlaşılır. Hemen Mehmet'e haber salınır ve aramaya başlarlar. Gündüzler geceye, geceler de sabaha varmaz. Herkes büyük bir sıkıntı ve heyecanla beklemektedir. Son bir ümit... Ve o ses ''Ayşe bulundu !!!" Sonrasındaki sessizlik... Ayşe'nin cesedi üç gün aradan sonra Germencik kıyılarında balıkçılar tarafından bulunur. Üzerinde gırebinden başkaca eksiği yoktur. Sırma saçları tel tel çözülmüştür. Gözleri de adeta Mehmet'ini ararcasına açık kalmıştır. Aileler perişan, feryatlar ağıtlar yakılır. Kara haberi duyan köy halkı ağlar. Ama elden ne gelir. Mehmet son kez Ayşe'sine bakar, içi kavrulur, elini saçlarına doğru götürür. Ama dokunamaz bile kahrolur.... Ayağa kalkar ve ağzından şu cümleler dökülür. "Zalım Menderes, kuruyası menderes, nettin Ayşem'i? İnşallah senin de dalların budakların kurur da susuz; benim gibi yarsız kalırsın!" Gökyüzünde yankılanan bu ses "Bulanık Menderes" türküsüne zemin hazırlar. |
Nazifimin Evleri (aydın) Nazifimin Evleri (aydın) Nazifimin evleri bir uçtan bir uca İçinde durmadın üç gün üç gece Nazifim Nazifim alaylar içinde allı Nazifim Nazifimim evleri koca taşa yakın Nazifim eve gelmedi vuruldu sakın Köprüden geçerken köprü salladı beni Karacasu'yun kızları meyil bağladı seni Nazifim Nazifim allı Nazifim Alaylar içinde kayboldu nazifim Nazifim eve gelmedi vuruldu sakın Nazifim Nazifim allı Nazifim Alaylar içinde şanlı Nazifim |
Nazifimin Evleri (aydın) Nazifimin Evleri (aydın) Nazifimin evleri bir uçtan bir uca İçinde durmadın üç gün üç gece Nazifim Nazifim alaylar içinde allı Nazifim Nazifimim evleri koca taşa yakın Nazifim eve gelmedi vuruldu sakın Köprüden geçerken köprü salladı beni Karacasu'yun kızları meyil bağladı seni Nazifim Nazifim allı Nazifim Alaylar içinde kayboldu nazifim Nazifim eve gelmedi vuruldu sakın Nazifim Nazifim allı Nazifim Alaylar içinde şanlı Nazifim |
Top Yatağın Önü Kahve (aydın) Top Yatağın Önü Kahve (aydın) Top yatağın önü kahve Oturmuşlar tayfe tayfe Beyaz fincan siyah kahve Yeter olsun yeter olsun Kız dillerin şeker olsun Top yatağın önü tunca Kızları benzer turunca Anası kızından gonca Yeter olsun yeter olsun Kız dillerin şeker olsun Top yatağın önü marul Sular akar hanl harıl İnce belden sıkı sarıl Yeter olsun yeter olsun Kız dillerin şeker olsun |
Üçgözler (Kalenin Başında) (aydın) Üçgözler (Kalenin Başında) (aydın) Kalenin başında mısın leylim leylim yar Üçgözün ardında mısın leylim leylim yar Onsekiz yaşından beri leylim leylim yar Güzeller peşinde misin leylim leylim yar Leylim leylim leylim leylim leylim leylim yar Hergün akşam böyle misin seylim leylim yar Gece gündüz böyle misin leylim leylim yar Kale kaleye karşı da leylim leylim yar Kalenin ardı çarşı da leylim leylim yar Pazara güzeller çıkar leylim leylim yar Dosta düşmana karşı da leylim leylim yar Leylim leylim leylim leylim leylim leylim yar Hergün akşam böyle misin seylim leylim yar Gece gündüz böyle misin leylim leylim yar |
Yörük Ali (aydın) Yörük Ali (aydın) Kahvenin önü şimşir Kahveci kahve pişir Yörük de Ali geliyor Aklını başına devşir Kale yaptım hanoldu Yörük Ali Avrupa'ya şan oldu Aydın dağını oydular İçine çete koydular Yörük de Ali'nin ismini Hazret-i Ali koydular Ördek gitti kız geldi Yörük Ali'ye gavur İzmir az geldi Tencerem dolu ayran Gezerim seyran seyran Yörük Ali'nin arkadaşı Ödemişli Kör Bayram Bayram aman değil mi Ali Efe'm seyran değil mi Ödemiş'i bastılar Çalıya da martin astılar Yörük Ali'nin kurbanına Bin Yunanlı kestiler Ördek gitti kız geldi Yörük Ali'ye gavur İzmir az geldi Dağları da oydular İçine çete koydular Yörük de Ali'nin adını Hazret-i Ali koydular Değil aman değil mi Yörük Ali'm aslan değil mi Yörük Ali'm aslan değil mi Malgaç çayında durdum Otuz düşman ben vurdum İki çete ile ben Aydın'ı Yunan 'dan aldım Bu dağların efesi Yörük Ali'm, Aydın'dan gelir sesi hikayesi: Yörük Ali Bu türkünün daha bir çok kıtaları, Ege havalisinde söylenmekte ise de, muhite göre değişmeler olmaktadır. Biz, buraya meşhur olmuş on kıtasını aldık... (Efelerin efesi) kelimeleri üzerinde dikkatle durulacak olursa, Yörük Ali'nin muhiti dahilinde olan ve tarihi eserleriyle meşhur (Efes) meydana çıkmaktadır... Yörük Ali (1896-1953) İstiklal Savaşımızın başlarında birçok yararlıklarıyla meşhur olmuş efelerdendir. Nazilli köylülerindendir. Ailesi Sarı Tekeli adlı bir Türk aşiretinden olup, Ayvazoğulları lakabıyla anılır. Üç sene çetecilik ettikten sonra, hükümete dehalet etmiş, Yunanlıların İzmir'i ve Aydın'ı işgal etmesi üzerine, Çine'nin Yağcılar köyünde tekrar bir küçük çete kurmuştur. 15 Haziran 1920'de Menderes nehrini 50 arkadaşıyla sallarla geçerek Malkoç tren köprüsünü muhafaza eden Yunan karakolunu imha etmiş ve silahlarını almıştır ki, Aydın ve Köşk cephesinde bir buçuk sene kadar vuruşan ve Aydın'ın içindeki savaşta çok yararlığı görülen bu alay'ın adı, 57 nci Tümende (37 nci Yörük Ali Efe Alayı) ismi ile hala anılır. Efe'ye İstiklal madalyası ve Milis albaylığı rütbesi verilmişti. Milli Mücadele'den sonra, çiftlik ve ticaretle meşgul olan Efe, altısı erkek olmak üzere dokuz evlat yetiştirmiştir. 1953 yılında vefat etti. |
Abacılar İnişi (Mevlüdem) (Bergama) Hiç aklımdan çıkmıyor kaymak Mevlüde'm Hakk'oğlanın gülüşü Çaya vardım çayladım Çayda balık avladım Balık değil maksadım kaymak Mevlüde'm Ben yarimnen oynadım Üç kemerin taşlan Civil civil kuşları Hiç aklımdan çıkmıyor kaymak Mevlüde'm O yarin bakışları |
At Getir Şakır Şakır (bergama) At getir şakır şakır Nazire'm of Süt getir bakır bakır Yine karşıma çıktın Nazire'm of Börülce gözlü çakır Arpa ektim bitti mi Nazire'm of Yare selam gitti mi On arşın allı basma da Nazire'm of Şalvarına yetti mi |
Gerizler Başı (Bergama) Gerizler başından atlayamadım Döküldü cephanem toplayamadım Düşman galip geldi haklayamadım Amanın amanın efeler öldürmen beni Şu gençlikte hiç uğruna soldurman beni Gerizler başında ağıt havası Yitirmiş yavrusun ağlar anası Yarın mahşer günü olur davası Amanın amanın kurşun yedim yaram derindir Gel ağlama garip anam mevla kerimdir |
Mısırın Çardakları (Bergama) Mısırın çardakları Buz tutmuş bardakları Açılmış güle benzer Yarimin yanakları Havuzum var dört köşe İçine mermer döşe Benim güzel yarimin benleri köşe köşe Elmas yüzük taşlıdır Yarim keman kaşlıdır Herkesin yari gençtir Benim orta yaşlıdır |
A Gız Senin Adın Dudu (afyon) A gız seninde adında Dudu Kim taradıda kimler yudu O da güzellerin de adı (Bağlantı) Oğlan men men men men Neden de sen,yandım ben Ben yanıyorum aman Men men mendilide Yakmış kandilide Bulmuş denginide Oğlan men men men men Nedende sen,yandım ben Ben yanıyorum aman A gız senin de adında Nazik Ak kollara da tak bilezik Sen orada da aman bize yazık Bağlantı |
Afiyonun Ortasında Galesi Var (afyon) Afiyonun aman aman ortasında galesi de var Galesi aman Üzerinde aman vardır gızlar gulesi de var gulesi Zümrüt gibi aman aman yeşillenmiş ovası da var Ovası aman (Bağlantı) Ay karanlık aman gece vurdular beni de vay beni Yarin yazmasına sardılar beni de ah beni Galecikten aman aman ayva gelir nar gelir de vay Gar gelir aman Gümüş yüzük aman parmağına yarin dar gelir de Dar gelir Bende sandım aman aman meyhaneden efem Yar gelir de vay Yar gelir aman Bağlantı Ay karanlık aman göremedim aman yolumu da Vay yolumu Ah bilemedim aman cerrah kesti benim golumu da Vay golumu |
Ahmet Ahmet Diye (afyon) Ahmet Ahmet diye geldin yanıma Nasıl kıydın benim tatlı canıma Kardeşlerim kor mu senin yanına Aman Allah kabir bana dar geldi Genç yaşımda ölüm bana zor geldi Sarı Ahmet'i getirdiler yumaya Elim varmaz teneşire koymaya Dilim varmaz Ahmet ölmüş demeye Aman Allah kabir bana dar geldi Genç yaşımda ölüm bana zor geldi |
Altınımı Ben Boynuma Dizerim (afyon) Altınımı Ben Boynuma Dizerim Ağlaya Ağlaya Mektup Yazarım Destan Yazarım Zorunan Veriyor Şu Zalim Babam Ölümünen Olsa Yine Bozarım Bende Bozarım Aldım Helkeleri Giderim Suya Aman Zalim Baba Ben Varmam Ona Üç Gün Evvel Söyledim Ben Anama Dördüncüsü Günü Yanarsın Bana Ağlarsın Bana Yer Altında Karamıklar Dal Verir Elin Oğlu Yastık Diye Kol Verir Aman Kol Verir Kız Oğlana El Değmemiş Gül Verir El Demiş Güllerle Taze Balmı Olur Gonca Gülmü Olur |
Aşamadım Emirdağ'ı Başından (afyon) Aşamadım Emirdağ'ı başından Yatamadım hayalinden düşünden Az mı oldu ayrılalı eşimden Kız iken beraber olan ben idim Emirrdağı ne belalı başın var Yastık olup yaslanacak taşın var Şu dağlarda bir gelinle işim var Kız iken beraber olan ben idim |
Attım Tabancamı (afyon) Attım tabancamı da ateş almadı Fani dünya kimselere kalmadı Sensiz ben yattım da sabah olmadı Gitme dedim yar boynuma sarıldı Bize kısmet gurbet elden verildi Verildi anam verildi ben yandım Bir taş attım indi de gitti dereye Hain düşman aldı beni araya Hekim bakmaz iy'oleycek yaraya Gitme dedim yar boynuma sarıldı Bize kısmet gurbet elden verildi Verildi anam verildi ben yandım |
Ben Giderim ****a (Yaşar) (afyon) Ben giderim ****a Şahan derler adıma Geleli üç ay oldu Doyamadım tadına Yalan mıydın Yaşar Karakolda doğru söyler Mahkemede şaşar Karşıdan gelen atlı Altında kilim katlı Anam babam sağolsun Hepisinden yar tatlı Yalan mıydın Yaşar Karakolda doğru söyler Mahkemede şaşar Sarı yayımın bendi Ne tez unuttun beni Düşmanlar bile etmez Bana ettiğin fendi Yalan mıydın Yaşar Karakolda doğru söyler Mahkemede şaşar Konakta duran kadı Cemile gelsin dedi Biz nasıl ayrılalım Yaşlarımız on yedi Yalan mıydın Yaşar Karakolda doğru söyler Mahkemede şaşar |
Boz Bey Türküsü (afyon) Boz Beye de ferman geldi Dost ağladı, düşman güldü Hane halkı mahzun kaldı Melül da olsun ağlarım, melül of felek Kıratımın adı benli Toprağı kavrar üzengi Yok Al-i Osman 'da dengi Kıratı da istemiş, ha babam Vezir Kırata meydan bulunmaz Düşman yüze güler bilnmez Yararlı kardeş bulunmaz Gönlüme bir karar aldıramadım, ah gönül Yaşa kıratım bin yaşa Yaptıram sana altın kaşa Çakırköylü Rıza Paşa Ondan da bana imdat olmadı, ah gönül Kıratın kuyruğu düğüm Sineme açtılar döğün Ayrılık günler bugün Kıratı da istemiş, ha babam Vezir Kıratım yemini yemez Sırrını meydana vermez Koçyiğitsiz kavga olmaz Yayılım ateşine yanan, ağlasın ah gönül Ne olduysa Allah'tan oldu Düşmanlar avluya doldu Davamız mahşere kaldı Mahşerde sürelim davamızı, of felek Ayağımla kendim geldim Boynuma attım kemendim Çarhacı Paşa efendim Ondan da bana imdat olmadı, of felek hikayesi: 17. Yüzyılın ikinci yarısında yaşadığı sanılan Boz Bey, Afyon yöresindeki anlatışa göre, yiğitliği sayesinde yükselen bir Sipahi'dir. Zamanın Veziri, gözüne kestirdiği Boz Bey'in kıratını elinden almak istiyor. Ancak kıratını gözü gibi seven Boz Bey, vermek istemiyor ve bu yüzden Vezir'le arası açılıyor. Vezir nüfuzunu kullanarak Boz Bey'i tutuklatıp atını almak istiyor. Boz Bey'i yakalatıp Karahisar kalesinde zindana attırıyor. Ne var ki kırat, bir türlü Vezirin adamlarına yakalanmıyor. Boz Bey ise, kale muhafızının göz yummasıyla kaçıyor ve atıyla buluşup, Vezirle adamlarına meydan okumaya başlıyor. Boz bey'in Vezirle arası iyice açılmıştır. Vezir, bunun üzerine Boz Bey'in, isyan eden Yeğen Osman paşa ile birleşerek devlete kafa tuttuğunu Saraya ihbar eder. Saray'dan Boz Bey ya da Bozoğlan hakkında idam fermanı çıkarttırılır ve evi basılır. Boz Bey'i yakalayamazlar, ancak annesine büyük baskı yaparlar. Annesinin durumuna dayanamayan Boz Bey çaresiz teslim olur ve idam edilir. Halkın anlattıkları, türküyle genellikle çakışıyor. Türküde, ayrıca Boz bey'in güvendiği Rıza Paşa ve Çarhaca Paşa'nın da kendisini kurtaramadıkları ya da yardımcı olmadıkları anlaşılıyor. Şer'iye Sicillerinde rastlanan Anadolu beylerbeyinin bir buyruğunda, Boz Bey (Bozoğlan)ın şikayet edildiği açıkça anlaşılıyor: "... Şeriatmeap Karahisar Kadısı Efendi zide fazluhu ihna ve ilam olunur ki, hala Karahisar Beyi olan Bozoğlan isyan ve tuğyan üzere olan yeğen Osman Paşa itbaından (tebasından) olmağla, haklarından gelinmek babında fetvayı şerif sadır olmadığın ol tarafta mütesellimi firar idüp vilayet hali olduğu istimaımız olmağla (haber aldığımızdan)..." Özetle, Karahisar Beyi (Mutasarrıfı) Boz Bey'in, isyancılarla işbirliği yaptığı iddiasıyla idam edildiği anlaşılıyor. Yaklaşık 300 yıllık bir olayı yansıtmasına karşın, türkünün yitip gitmemesi ve canlılığını koruması, olayın etkileyiciliğinden ve yaygınlığından olsa gerek. |
Çemberim Dalda Kaldı (afyon) Çemberim dalda kaldı Gözlerim yolda kaldı da vay Yıkılası meyhane Sarhoşum nerde kaldı da Eyvahlar olsun olsun da Kadehler dolsun Ey sokaklar sokaklar Yarim şeker ufaklar da vay Pul pul olsun dökülsün Seni öpen dudaklar da Eyvahlar olsun olsun da Kadehler dolsun Kalenin ardı pınar Elimi soksam donar da vay Ne ağladım ne güldüm Yüreğim ona yanar da Eyvahlar olsun olsun da Kadehler dolsun |
Çeşmenize Güğüm Koydum (afyon) Çeşmenize Güğüm Koydum Doldu mu? Çeşmenize Testi Koydum Doldu mu? Üstüne Yar Sevdim Ayan Oldumu da Ayan Oldu mu? Üç Ay Oldu Ben Buradan Gideli Aylar Oldu Ben Buradan Gideli İnce Bellerini Saran Oldumu da Saran Oldu mu? Çoban Davarını Yüksekte Tutar Hani Yar Verdiğin Sözlerde Verdiğin Sözler Kırmızı Dudaklar Boyalı Yüzler Beni Deli Eder Sendeki Gözlerde O Kara Gözler Bilmiyom Allah'tan Bilmiyom Sizden Haber Alamadım Tarafınızdan Tarafınızdan Bir Hediye Saldığından Bu Yana Onun Üzerinde Ben de Duruyom Ben de Duruyom |
Çöngün Fatma (afyon) Çöngünün uykusu yoktur Kimseden korkusu yoktur Hep söylenenler bana Benim günahım yoktur. Kalay'ı vurdum yere Yıkılsın kanlı dere Çok yalvardım olmadı Geldik kanlı yere hikayesi: Bundan yıllar öncesi,Afyonun Sandıklı ilçesinde yaşamış Fatma isminde bir köy kızı vardır.Genç yaşta anne ve babasını kaybeden Fatma, köyün ileri gelenleri tarafından büyütülmüş,ve genç kız olmuştur. Küçük yaştan beri her işe koşan Fatma, büyüyünce de etrafa yük olmamak için, çiftini kendi sürer,ekinini kendisi biçer,harmanını kendisi kaldırır. Dağdan yakacak ****unu bile kendisi getirirmiş. Tez zamanda ünü çevre köylere kadar yayılmıştır Fatma'nın. Herkes bu kızı kıskanır olmuş. Fatma cesur mu cesur, çalışkan mı çalışkan beldesinde de çok sevilen birisi haline gelivermiş. Fatma Bayram ve düğünlerde, çok güzel oyunlar sergilermiş. Döne döne, çöke çöke oyunlar sergilediği için bu kıza, çevre halkı Çöngün Fatma derlermiş. İşte böyle güle oynaya geçen günlerden sonra: Fatma yalnız yaşadığı için kendini güven altında tutmak, kötülere fırsat vermemek amacıyla iki kama taşırmış. Kama'ların birini ayağındaki yün çorabın içinde diğerini de belindeki kuşağın içinde saklarmış. Fatma'yı kıskanan çevre köylerin gençleri; Nasıl oluyor da bu kız kimseden korkmuyor. Şunu bir sıkıştıralım da görsün diye fırsat kollarlarmış. Günlerden bir gün dağa **** kesmeye gittiğinde yakın köylerden üç delikanlı ormanın içinde, Kanlıdere mevkiinde Fatma'nın yolunu keserler. Alaycı ve tiksindirici sözlerle Fatma'yı sıkıştırmaya başlarlar. Fatma her ne kadar yalvarıp yakardıysa da bu gençlerden tatlılıkla kurtulamayacağını anlar. Çok güzel kullandığı kamasını belinden çıkararak en yakın delikanlıya atar. Kalbinden kamayı yiyen delikanlı oracıkta can verirken, diğer kamasını da çarığının arasından çıkararak ikincisini de vurur. Bu vaziyeti gören delikanlıların üçüncüsü, oradan hemen kaçar. Köye gelip olayı, ölen arkadaşlarının ailelerine anlatır. Bu acı haberi alan köylüler öbek öbek dağın yolunu tutarlar. Olay yerinde iki kurbanın başında ağlayan Fatma, diğer adıyla Çöngün Fatma o anda köy tarafından gelen köylüleri görünce yaptığı işin kötü bir olay olduğunu, köylülerin yüzüne nasıl bakacağını düşünerek, baltasını ve ekmek çıkınını alır, ormana doğru giden yolda kayıplara karışır. O günden sonra Çöngün'ün izine rastlayan olmaz. O zamandan bu zamana türküsü söylenmekte,oyunu oynana gelmektedir. |
Dam Başına Asa Goymuş(afyon) Dam başına da asa da goymuş galbırı da Aman galbırı,hele galbırı,gine galbırı Bekarları da yatağından galdırı Galdırı aman,aman hallerim yaman Bu dert bizi de iflah etmez öldürü de Aman öldürü,hele öldürü,gine öldürü (Bağlantı) Aman yadlarda evleriniz nerdolur Eller sarar yüreğime aman derdolur Aman aman ellere demen Kapardına da asa da goymuş eleği de Aman eleği,hele eleği,gine eleği Anasının da möhür gözlü meleği Meleği aman,aman hallerim yaman (Saz...) Yiğitlerin de bir tanecik dileği de Aman dileği,hele dileği,gine dileği Bağlantı |
Emirdağı Derler Darlar Ulusu (afyon) Emirdağı Derler Darlar Ulusu Yayılmaz mı Koyun İle Kuzusu Gelin Kuzusu Ne Zalimmış Anasıyla Bacısı İstedim de Seni Bana Vermiyor Buradan Gidelim Yazın Yeğin Akar Bucağın Çayı Ben de Bekler İdim Doğacak Ayı Doğacak Ayı Hiç Yardım Etmiyor Gavurun Köyü Tut Elinden Yeşil Çaya Gidelim Buradan Gidelim Ada Çalı Derler Çalı Bitmiyor Cahil Gönlüm Kapınızdan Gitmiyor Gönül Gitmiyor Ben de Sevdiğimi Alacak İdim Alacak İdim Zalim Babana da Sözüm Geçmiyor Zalim Anana da Sözüm Geçmiyor |
Esbap Serdim Sicime (afyon) Esbap serdim sicime Uyma elin picine Yar üstüme yar sevdi de vay amman O gidiyor gücüme de vay amman Al entarim asılsın Kara gözlüm nasılsın İkimizin sevdası da vay amman Gazeteye basılsın da vay amman Minareden at beni İn aşağı tut beni Ak gerdanın üstünde de vay amman Nennicek uyut beni de vay amman |
Türkiye`de Saat: 01:17 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2