Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Taraftar > Makaleler

Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform.

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 16-06-2006, 03:07   #1
 
Rox - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Çırağanın külleri

Çırağan’ın Külleri...
Sonu Boğaz'a ulaşan dar ve yokuş sokaklardan aşağı, sırtında Alpullu Şeker Fabrikası yazan çuvalla Kahveci Adem inmektedir. Güneş, Çamlıca'yı aşmakta tereddüt eder. Henüz Taksim sırtındaki dolunayı geceye geri verememiştir. Adem kısa kollu gömleğinin cebinden sigarasını çıkarır, güneşin doğuşuyla yakmak ister. Güneş, saat zembereği gibidir. Tık-tık, parça-parça çıkar Çamlıca'nın koynundan; öyle bir nazı vardır Beşiktaş'a yüzünü göstermek için. İnce ince dalgalar kırpırdandırmaktadır çakıl taşlarını. Adem mutludur. Beşiktaşlı olduğu için. Mesela Çorumlu olsaydı, her sabah bu anı yaşayamayabilirdi de. Öylesine durgun ve sessiz bir sabahtı ki, sigaranın dumanı bile Boğaz'a rağmen dağılmakta kararsız kalıyordu. Kahvesine gitmesi gerekiyordu, çay demlenip, etrafın süpürülmesi lazımdı ama yok olmuyordu, kalkamıyordu bu güzel Beşiktaş sabahından. Dedesi anlatırdı Çırağan Sarayı'nın yanmadan, harabe olmadan önceki zamanlarını. Gerçekmiş gibi gözünde canlandırmaya çalıştı Adem, harabe, yanmış duvarlarına bakarak. Henüz güneşin ağarmamasından olsa gerek, sarayın deniz tarafında bir şey gördü ve irkildi. Çocukluğundan beri cin, peri hikâyelerini o kadar çok dinlemişti ki, burası için, toparlanıp uzaklaşmak istedi. Dikkatli bakınca, küllerin arasından taşları kenara toplayan adamın Muallim Ahmet Şerafettin olduğunu gördü. Hay deli hoca diye içinden geçirdi. Yanına doğru fark ettirmeden yürüdü.
- Hocam günaydın, dedi
Ahmet Şerafettin irkildi.
- Adem Efendi sen miydin, ödümü kopardın be adam.
- Hocam sabahın köründe ne işin var bu harabede, ne diye taşları atıyorsun kenara?
- Adem Efendi, hava güzel. Bugün çocukları buraya getirip idman yaptırayım diyordum. Bak taşlar içinden de sana ne buldum, al bak işine yararsa bizim hesaptan düşersin.
Kahveci Adem, pas içindeki şeker kesme makasına baktı. Yayı bozulmuştu ama işe yarardı neticede.
- Hocam öyle borç falan ayıp oluyor, muhitimizin çocuklarını deplasmana götürüyorsun, cebinden para harcıyorsun, beş lira para yardımında bulunmuşuz çok mu Allah aşkına; lütfen hocam şu borç meselesini konuşma bir daha, yüreğime dokunuyor.
- Adem Efendi, ben senden o parayı borç aldım, borç. Aybaşında Gazeteciler Cemiyeti maaşlarımızı verebilirse, üç-beş bir şeyler vereceğim, hem elindeki makas da nereden baksan bir lira eder.
-Hocam, Allah adı verdim, elini ayağını öpeyim mevzu etme şu parayı, gel sana bir çay demleyeyim, hem konuşur laflarız.
Ahmet Şerafettin ve kahveci Adem çınarlı yoldan Beşiktaş'a doğru yürüdüler, konuşmadılar. Yalnız kuşların sabah neşesini dinlediler. Sakaların ötüşleri dışında, kanaryaların makaraları yükselince duruyorlar, birbirlerine bakıp sesi dinliyorlardı.
Kahvenin önüne vardıklarında, kapıda çömelmiş bekleyen, ellerinde çıkınları, ayaklarında yırtık kramponları Beşiktaşlı gençler bekliyordu. Ahmet Şerafettin'i görünce ayaklandılar. Ahmet Şerafettin her birinin elini sıkıp, hal hatırlarını sordu. Adem kahvenin ahşap kapısını açtı, hep beraber içeri girdiler. Adem semaverin altını yaktı. İspirto ocağının pompasını hızlı hızlı çekip, bastırdı.
- Haydi gençler, idmana Adem Efendi'nin kahvesinden başlayalım, alın süpürgeyi, paspası başlayın, iş bitimi çaylar Adem Efendi'den dedi Ahmet Şerafettin.
Yarım saat sonra dükkan silinmiş, temizlenmiş, Adem çayları gençlere dağıtmış, bir de üstüne, menüde simitle ekşimik olan sabah kahvaltısı hazırlamıştı. Ahmet Şerafettin'e döndü,

- Hocam, sen ne büyük bir insansın. Şu çocuklar kahve kenarlarında miskin, miskin otururken aldın onları adam ettin, futbolcu yaptın, ahlâk kazandırdın, ceplerine üç, beş de para koyuyormuşsun. Neden hocam, neden didiniyorsun bu çocuklar için; bak işine rahat ol biraz. Ahmet Şerafettin çay bardağının kaşığını tutarak bir yudum aldı. Yüzünden hiç eksik olmayan tebessümüyle Adem'e döndü,
- Adem Efendi, Beşiktaş bir mahalle ruhunun ötesinde bir gururdur. Bu çocuklar pazar liginin vasıfsız takım oyuncuları olacak kadar aciz değillerdir. Bizim tarihimiz, bize aşmamız gereken misyonlar yüklüyor. Bu yük altında bazen çok bunalıyorum, omuzlarıma Çanakkale'de, Balkan'da şehit düşen sporcularımızın, yediği lokmadan bir parça ayırıp, bu takımın yaşaması için didinen Beşiktaşlılar'ın ve mezar taşlarına Kartal resmi işlenmiş insanların yükü biniyor. Nasıl daha iyiyi bulurum, nasıl daha başarılı ve Beşiktaş ahlâkına uygun nesiller yetiştiririm diye geceleri sabahla buluşturuyorum. Bazen sırtımdan böğrüme doğru bir ağrı giriyor, kalkıp duvarları yumrukluyorum acımdan ama aklıma Beşiktaş gelince ağrıyı sızıyı düşünmekten vazgeçiyorum Adem Efendi, bu büyük bir aşk, bir kadını sevmek ama onunla beraber olamamak gibi, ya da bir gülün kokusunu duyup da, onu ellemeye kıyamamak gibi bir şey Beşiktaş.
Kahveci Adem'in dirseği masanın ucundan kaydı. Bu adama hayranlığı her dem artıyordu.
- Hocam be, geçen Vefa maçında hakemin tavrını anlayamadım, penaltımızı verdiği için itiraz eden oyuncuyu oyundan aldın. Neden Hakkı ile Şeref'i ilk on birde koydun sahaya.
- Adem Efendi, Hakkı ve Şeref genç yaşlarına rağmen ilerisinin yıldız oyuncuları, onların pişmesi lazım. Tamam Vefa'yı yenememiş olabiliriz. Hatta yenilebilirdik ama bu gençler ileride çok güçlü bir takımın oyuncuları olacaklar. Ama Beşiktaşlı olmak, her şeyden önce terbiye ve ahlâk değerlerinin anlanması demektir. Kimsenin gözünün yaşına bakmam bu konuda, Beşiktaş tarihinde de böyleydi, bugün de böyle, yarınlarda da böyle olacaktır. Hem size bir sürprizim var, Macar bir teknik direktör getiriyorum. Avrupa'da Macar futbol ekolünü bu çocukların da öğrenmesi ve tatbik etmesi gerekli. Ancak kendimizi yenilersek başarılara ulaşmamız mümkün olabilir.
Adem Efendi çayları tazeledi. Kahve yavaş yavaş dolmaya başlamıştı. Gençler idman vakti yaklaştıkça heyecanlanmaya başlamışlardı. Kahvenin kapısı açıldı, içeriye Ahmet Şerafettin'in en yakın arkadaşı, top oynadığı dönemlerde mevkidaşı ve en sevdiği kişilerden biri olan Refik Osman girdi. Birden o sıcak bahar sabahı buz gibi hava esti kahvede. Giyimi kuşamı son derece düzgün, tıraşlı ve kolunda en lüks saatini gösterircesine tavırla, kahveci Adem'e seslendi Refik Osman,
- Herkese benden çay ver Adem Efendi.

Refik Osman yıllarca Beşiktaş'ta top koşturmuş, bu takımın çilesini çekmiş, ancak bir başka takımdan gelen teklif ile kurallara aykırı olmasına rağmen, sezon ortasında transfer olup iyi bir paraya sahip olmuştu.
Adem tekrar Ahmet Şerafettin'nin masasına oturdu.
- Hocam bu bahsi açmak istemem ama senden izinsiz bu ******** için çay dağıtamam, kusura bakma.
Ahmet Şerafettin'in kaşları çatılır,
- Adem Efendi, Beşiktaş'ı satıp gitse de Refik Osman için ******** diyemezsiniz. Bu kulübe hizmetleri olmuştur. Senden ricam, Refik Osman Bey'i masama davet etmen. Tebliğ etmem gereken bir mesajım var kendisine.
Adem hızlı adımlarla Refik Osman'a yöneldi,
- Muallim Bey seni istiyor, dedi.
Refik Osman hızlı adımlarla Ahmet Şerafettin'e koştu. Biliyordu ki, onu affedecek ve eskisi gibi iyi dost, arkadaş olacaklar; her şeyin eskisi gibi olacağından emindi. Masaya ulaştığında Ahmet Şerafettin buyur etti. Bir süre sessiz kaldılar. Ahmet Şerafettin Bey'in yüzündeki tebessüm gitti ve konuya girdi.
- Bakınız Refik Osman Bey, Teşkilatın Futbol Federasyonu Reisliği'ni yürüttüğümü biliyorsunuz. Sizi her zaman Beşiktaşlı olarak görmüş olmama rağmen, sizin takım değiştirmekteki bu ısrarınız hukuka aykırı bulunduğundan dolayı, bu ağır kararı vermek zorunda kaldım.
Ahmet Şerafettin cebindeki zarfı çıkardı okumaya başladı. Okuyordu ama gözlerinden düşen yaşlara da engel olamıyordu. Refik Osman donup kalmıştı. Bir film şeridi geçiyordu gözlerinin önünden. Formasını sattığını şimdi şimdi anlayabiliyordu. Beşiktaşlılığın giyim, kuşam ve fiyakalı saatlerden daha önemli olduğu kafasına dank etti. Ahmet Şerafettin'in son cümlesiyle kahvedeki herkes irkildi.
- Müebbet boykot
Refik Osman ayağa kalktı, Ahmet Şerafettin'e sarılmak istedi ama o kendini geri çekti. Çay paralarını masaya bırakmak istedi. Ahmet Şerafettin parayı alıp, Refik Osman'ın cebine geri koydu.
- Bu çay da benden olsun dedi.
Refik Osman'ın kapıdan çıkışıyla, Ahmet Şerafettin masaya yığıldı. Ciğerlerini tutuyordu. Adem koştu başına, herkesi açtı başından.
- Bırakın adam bir nefes alsın, Hakkı git Çitlenbik Sokak'tan doktor Enver'i çağır, çabuk. Ahmet Şerafettin'in yüreği can dostu Refik Osman'a verdiği cezaya dayanmamıştı. Ama Beşiktaş'ı satanı da savunamazdı Federasyon'da. Doktor apar topar girdi içeri.
- Ah dostum Şerafettin ah. Kati istirahat verdiğim halde ne işin var kahve köşelerinde? Hastasın biliyorsun, yatakta olman gerekirken hâlâ Beşiktaş, hâlâ Beşiktaş. Beşiktaş seni öldürecek dostum bu genç yaşında, dedi doktor Enver .
İnce bir sesle "feda" dedi ama kimseler duymadı. Doktor devam etti,
-Doğru yatağa, tutun çocuklar götürün bu adamı, kapısında nöbet tutun ve on gün yataktan çıkarmayın sakın.
Futbolcular birbirlerine baktılar. Yarın İzmir'e deplasmana gideceklerdi. Masanın altından Ahmet Şerafettin el etti. Susun demeye getirdi. Doktor kahveden çıktı. Ahmet Şerafettin futbolcularını toplayıp, "Haydi" dedi, biraz ferahlamıştı doktorun yaptığı iğne ile. O bahar havası gitmiş, sağanak bir yağmura çevirmişti hava. Kalkmak üzere olan Ahmet Şerafettin'i tuttu Adem,
- Ölümü çiğnersin, öyle gidersin buradan, otur biraz dinlen.
Ahmet Şerafettin halsizdi, takım kaptanını çağırdı yanına,
- Bugün sen çalıştıracaksın takımı, Çırağan Sarayı'nın ön tarafında, avludaki taşları temizledim, kale direkleri yaptım kesme taşlardan. Önce ısının, sonra da yarınki maç taktiğini uygulayın biraz. Kendimi iyi hissedersem gelirim, haydi bakalım.
Koşar adım çıkıp, hızlı adımlarla Çırağan'a doğru yöneldiler futbolcular. Adem, Ahmet Şerafettin'e ıhlamur yaptı. Beraber içip bir süre daha konuştular. Adem sabah aldığı şeker kesme makası ile oyalanırken, Ahmet Şerafettin bir fırsatını bulup kahveden kaçarak, Çırağan'a gitti. Yağmur altında kasıklarına kadar kül ve çamur içinde futbol oynamaya çalışırken izlediği çocuklar için bir şeyler yapmalıydı Ahmet Şerafettin. Mesela oynayabilecekleri ve Beşiktaş'a ait bir stat.
Ahmet Şerafettin tüm yasaklamalara ve ağır hastalığına rağmen İzmir deplasmanına gitti. Yolda yine fenalaştı ama belli etmedi. O gün verdiği sözü tuttu ve yine o gün maç yaptıkları stadı Beşiktaş adına alıp, yaptırttı.
Ahmet Şerafettin, spor camiasında Şeref Bey olarak anılır. Genç yaşta vefat eden bu büyük Beşiktaşlı ve spor adamının adı, yıllarca Beşiktaş'a kazandırmak için uğraştığı ve başardığı Şeref Stadı'na verilmiştir.
Bugün böyle bir stat yok. Yerine otel yapılmış bu stat, karşılığında bize Fulya tesislerini kazandırmıştır. Çırağan Sarayı'nın küllerinden Beşiktaş Jimnastik Kulubü'nün tesisleşmesini sağlayan Ahmet Şerafettin, ya da bilinen adıyla Şeref Bey'in Beşiktaş aşkı önünde saygıyla eğiliyorum ve onun ağırlığını omuzlarımda hissederek,
Beşiktaş için bir şeyler yapma azmimi koruyorum.
Göksel Duyum
Alıntı Serencebey
Rox Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 16-06-2006, 11:06   #2
Banned
 
fehmibjk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Adem Efendi, Beşiktaş bir mahalle ruhunun ötesinde bir gururdur. Bu çocuklar pazar liginin vasıfsız takım oyuncuları olacak kadar aciz değillerdir. Bizim tarihimiz, bize aşmamız gereken misyonlar yüklüyor. Bu yük altında bazen çok bunalıyorum, omuzlarıma Çanakkale'de, Balkan'da şehit düşen sporcularımızın, yediği lokmadan bir parça ayırıp, bu takımın yaşaması için didinen Beşiktaşlılar'ın ve mezar taşlarına Kartal resmi işlenmiş insanların yükü biniyor. Nasıl daha iyiyi bulurum, nasıl daha başarılı ve Beşiktaş ahlâkına uygun nesiller yetiştiririm diye geceleri sabahla buluşturuyorum. Bazen sırtımdan böğrüme doğru bir ağrı giriyor, kalkıp duvarları yumrukluyorum acımdan ama aklıma Beşiktaş gelince ağrıyı sızıyı düşünmekten vazgeçiyorum Adem Efendi, bu büyük bir aşk, bir kadını sevmek ama onunla beraber olamamak gibi, ya da bir gülün kokusunu duyup da, onu ellemeye kıyamamak gibi bir şey Beşiktaş.

Abi muhteşem bir yazı burda duğumlendi boğazıma birşey.. işte biz onların olamayacağı yerdeyiz.. bilmedikleri duygu.. sadece bizim yaşadığımız...

Müebbet boykot...
çok saol......
__________________

FOREVER
&
BEŞİKTAŞ

Konu fehmibjk tarafından (16-06-2006 Saat 13:23 ) değiştirilmiştir..
fehmibjk Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 10:46 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580