![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
![]() | #2 | ||
Banned ![]() Üyelik tarihi: Jun 2006 Yaş: 41
Mesajlar: 5.198
Tecrübe Puanı: 0 ![]() |
Mor ve ötesi 1995 yılının Ocak ayında Kerem Kabadayı, Harun Tekin, Derin Esmer ve Alper Tekin tarafindan kuruldu. Daha önce çeşitli gruplarda bir arada çalışmış olan bu dört kişinin hedefi, kendi bestelerini yaparak varolmayı başarmaktı. Kurulduğu yılın ilk yarısını şarkı yazımı ve düzenlemeleri üzerinde çalışarak geçiren grup, aynı yılın Ağustos ayında sekiz şarkılık bir kayıt yapmak üzere Stüdyo Spectrum'a girdiğinde ilk albümünü kaydettiğinden habersizdi. mor ve ötesi'nin bu kayıttaki amacı bestelerini düzgün bir şekilde kaydedip elle tutulur hale getirmekti. Oldukça zorlu geçen stüdyo süreci, sekiz gün (64 saat) sürdü ve ortaya çıkan sonuç grubu bir plak şirketi aramaya itti. Ada Müzik, uzun süren görüşmelerden sonra albümü yayınlamayı kabul etti ancak grubun gönlü albümü o haliyle çıkarmaya razı olmadığından, eldeki iki yeni şarkı da 1996'nin Ocak ayında kaydedilerek albüme dahil edildi. Albümün görsel tasarımı Ali Soner ve etkileyici kapak fotografını da çeken İlker Alp'in yardımlarıyla hazırlandı. Grubun ilk albümü "Şehir", aynı yılın Haziran ayında piyasaya çıktı. Albümün çıkışıyla mor ve ötesi bir video klibe şiddetle ihtiyaç duyulduğunu farketti. Yönetmen Natali Yeres'le yapılan görüşmeler sonunda ilk klibin 'yalnız şarkı'ya çekilmesine karar verildi. Oldukça mütevazi koşullarda çekilen 'yalnız şarkı' klibi, Eylül ayında gösterilmeye başlayarak büyük ilgi gördü ve birkaç ay boyunca çeşitli kanallarda her gün defalarca gösterilerek grubun belli ölçüde tanınmasını sağladı. 1997 yılı grup adına önemli gelişmelere sahne oldu. Mayıs ayındaki ODTÜ konseri, grubun İstanbul dışındaki ilk performansıydı. Aynı ayın sonunda Harun Tekin ve Derin Esmer'in üç ay sürecek Berklee maceraları başladı. Ağustos ayında yeniden bir araya gelen grup, geçmişinde özel önem taşıyan iki olayı aynı günlerde yaşadı. Darphane'de verilen konser ve bu konserden görüntülerin de yer aldığı 'sabahın köründe' video klibinin Natali Yeres tarafından çekilmesi. Konserden birkaç hafta sonra ise, kurucu kadrodan Alper Tekin yurtdışında sürdüreceği eğitimi dolayısıyla gruba veda etti. 1997'nin son çeyreği, Burak Güven'in gruba katılmasıyla başladı. Yeni kadroyla verilecek ilk konser idari sebeplerle iptal olsa da, grup yeni albüm için çalışmaya ve işi eskisinden daha sıkı tutmaya başlamıştı. Şubat 1998'den itibaren Captain Hook mor ve ötesi'nin ilk düzenli bar programına sahne olurken, grubun ve gruptaki bireylerin hayatına çeşitli düzlemlerde pek çok yenilik getirdi. Bu arada grup yeni albümü üzerindeki çalışmalarını yoğunlaştırdı. Bu kez albüm kaydının daha rahat koşullarda yapılması düşünülmüştü, bu da büyük ölçüde gerçekleşti. Ada Müzik Stüdyosu'nda Volkan Gürkan'la beraber kaydedilen "Bırak Zaman Aksın", üzerinde 350 saat çalışılmış bir albümdü. Ancak henüz her şeyin başında olan mor ve ötesi için bu süreç çok yıpratıcı oldu. Bireysel ve ortak sıkıntılarla geçen 1998 yazı, Derin Esmer'in gruptan ayrılmasıyla noktalandı. "Bırak Zaman Aksın", teknik olarak 1998 Ekim'inde hazırdı, ne var ki Ada Müzik etiketiyle piyasaya çıkışı 1999 Mart'ını buldu. Aradan geçen aylarda ise grup albümün kapak tasarımını kendi elleriyle hazırladı, gelecek planları yaptı, ve en önemlisi, yeni gitaristine kavuştu. Kerem Özyeğen 1998 sonunda gruba katılınca grup yeniden hareketlendi ve çeşitli kısa süreli bar programlarıyla birkaç konserin ardından, 'son giden' ve 'boşver' klipleri, varolmayan bütçeleriyle, İdil Akçıl'ın prodüksiyonuyla Ali Soner tarafından üç gün içinde çekildi. İkinci albümün çıkışıyla birlikte mor ve ötesi için yoğun bir dönem başladı. Televizyon ve radyo programları, söyleşiler ve konserler sıklaşmış ve grup daha çok insana ulaşmaya başlamıştı. Bu dönemde Kerem Kabadayı ve Barış Bakır'ın gayretleriyle açılan mor ve ötesi web sitesi ve grubun e-posta adresleri, yeni ve güzel bir etkileşimin başlangıcı oldu. 1999 yılının ilk yarısı Peyote'deki düzenli bar programı ve üniversite konserleri ile geçti, Ağustos ayına gelindiğinde grup bir Bülent Ortaçgil bestesi olan 'sen varsın' üzerinde çalışıyordu. Tam o günlerde benzersiz bir felaketle karşılaştı Türkiye. 17 Ağustos'tan sonra, herkes gibi, grup da bir süre kendine gelemedi. 1999 Ekim'inde grup sabit bir prova mekanına sahip oldu. Aynı dönemde, depremin yarattığı hengamenin arasında bir de satanizm fenomeni ortaya çıkartıldı, bu dönemde grup üyelerinden Burak Güven ve Harun Tekin Atv Ana Haber Bülteni'nde, Kerem Kabadayı ve Harun Tekin de Siyaset Meydanı'nda konuyla ilgili kavram kargaşasını ellerinden geldiğince gidermeye çalışarak genç rock dinleyicisinin yargısız infazının karşısında durdular. 2000 yılının başlarında grup bu kez ülke çapındaki nükleer karşıtı kampanyaya destek verdi. Bu destek hem konserlerle, hem de zamanın Cumhurbaşkanı'na canlı; yayında yöneltilen bir soruyla sürdürüldü. Sonuçta aylardır tezgahlananın tersine, Akkuyu'ya nükleer santral kurulması büyük bir toplumsal uzlaşma sonucu engellendi. Bu yılın ilk yarısında mor ve ötesi yeni şarkılarının bazılarını demo olarak kaydetti. 16 Haziran'daki H2000 müzik festivalindeki konser başarılı geçti, temmuz ayında ise grubun 'sen varsın'la katıldığı "Şarkılar Bir Oyundur" adlı Ortaçgil'e saygı albümü yayınlandı. Yaz aylarını birkaç konserle geride bırakan grup, sonbahara yeni albümle ilgili plak şirketi görüşmeleriyle girdi. Aslında aylar öncesinden başlamış olan bu görüşmeler sonucunda müzik piyasası ile ilgili görüşler netleşti, tüm kararlar uzun uzun düşünülerek verildi. 12 Eylül 2000'de kedilerin mor ve ötesi'ne en yakın olanı Uğur ortak yaşama alanına dahil olurken, Volkan Gürkan'ın katılımıyla birlikte üçüncü albümün ön hazırlık aşaması da aynı ay başladı. mor ve ötesi albüm kaydına girmeden önceki en önemli performansını 16 Aralık'ta Hilton Convention & Exhibition Center'da Placebo'nun ön grubu olarak gerçekleştirdi. Aralık ayının sonlarında da Funda Sanlıman Basın Halkla İlişkiler ve Menajerlik, grubun konser ve turne menajerligini üstlendi. "Gül Kendine"'nin kayıtları, 27 Aralık günü Volkan Gürkan prodüktörlüğünde Ada Müzik Stüdyosu'nda başladı. Kayıtlar tüm hızıyla sürerken patlak veren Şubat ekonomik krizi albümün çıkışını sonbahara atınca grup Mayıs ve Haziran aylarında stüdyo temposunu düşürüp konserlere ağırlık verdi. Haziran sonunda stüdyoya dönüldü ve son miksin bittiği 18 Temmuz sabahı mor ve ötesi'nin üçüncü albümü "Gül Kendine" hazırdı. Stüdyo sürecinde birlikte çalışılan pek çok değerli insandan ikisi bu dönemde öne çıkarak grubun gerçek anlamda yol arkadaşı oldu: albümün mikslerini yapan Ender Akay ve tüm parçalarda gruba klavyesiyle eşlik eden Serkan Hökenek. Mastering işlemleri Volkan Gürkan denetiminde Richard Dowling tarafından Londra'daki Transfermation Mastering'de gerçekleştirilen albümün müzikal anlamda son halini almasıyla görsel hazırlıklar da hız kazandı. Sanat yönetmenliğini Ali Soner'in üstlendiği albümün görsel çalışmaları, fotoğrafçı Beysun Gökçin'in grafik tasarımı ve Dursun Şahin'in değerli katkılarıyla tamamlanırken, albümün ilk klibi Mahir Akyol tarafından 'daha mutlu olamam' adlı şarkıya çekildi. Grubun resmi web sitesi www.morveotesi.com ise Onur Özer ile birlikte hazırlanarak 3 Aralık Pazartesi günü açıldı. 6 Aralık Perşembe günü, "Gül Kendine" piyasaya çıktı. | ||
![]() | ![]() |
![]() | #4 | ||
Banned ![]() Üyelik tarihi: Jun 2006 Yaş: 41
Mesajlar: 5.198
Tecrübe Puanı: 0 ![]() |
Ayşe Ajda Pekkan, 12 Şubat 1946 yılında İstanbul'da doğdu. Babası Rıdvan Pekkan deniz binbaşısı, annesi Nevin Dobruca ev hanımıydı. Babasının görevi dolayısıyla çocukluğu Gölcük'te, Amerikan askerlerinin ailelerinin arasında geçti. Modern bir ortamda ancak ailevi sorunlar arasında geçirilen çocukluk Ajda Pekkan'ın gençliğini etkileyen önemli bir dönem oldu. Şarkıcı olmak için büyük heves taşıyan Çamlıca Kız Lisesi öğrencisi Ajda Pekkan, kardeşi Semiramis'in de desteğiyle 1962 yılında dönemin en popüler gece kulübü Çatı'nın sahibi olan İlham Gencer'e ulaştı. İlk olarak seslendirdiği Mina'nın "Il Cielo In Una Stanza" şarkısıyla kendini kabul ettirdiği Çatı gece kulübünde Los Çatikos topluluğu eşliğinde bir müddet sahne çalışması ![]() Her ülkenin starlarını bünyesinde barındırmaya özen gösteren Philips firması, Türkiye'den seçtiği Ajda Pekkan'ı kanatlarının altına aldı ve kayıtları Fransa'daki stüdyolarda gerçekleştirilen, Fikret Şeneş'in sözlerini yazdığı şarkılarla, Ajda Pekkan'ın diğer şarkıcılardan bir adım öne fırladığı yıllar başladı. Üstüste gelen hit plaklarla Ajda Pekkan'ın sesi tüm ülkede keyifle dinlendiği gibi, şık giyimi, sürekli kendini yenileyen görünümü ve değişime açık tavrıyla sadece müzikte değil moda konusunda da hayranlarını sürükleyen bir ikon haline geldi. "Sensiz Yıllarda", "Yalnızlıktan Bezdim" gibi şarkılarla fırtına gibi girdiği 70'lerin ortalarında seslendirdiği "Tanrı Misafiri", "Kimler Geldi Kimler Geçti", "Hoşgör Sen", "Sana Ne Kime Ne" gibi ![]() O seneye kadar, Türkiye'yi temsil etme görevinin, eleme usulüyle belirlendiği Eurovision şarkı yarışmasına 1980 yılında atama yoluyla Ajda Pekkan seçildi. İlk önce tespit edilen 5 bestecinin şarkılarının jüri tarafından 3'e düşürülmesiyle, "Bir Dünya Ver Bana", "Olsam" ve "Pet'r oil" ile Tv ekranlarında boy gösterdi. "Pet'r oil"ın Türkiye'yi temsil etmesine karar verilen gece sonunda, ülkemizde hiç olmamış birşey oldu ve henüz plağı satışa sunulmamış bir şarkı tüm halk tarafından ezbere söylenir oldu. Kulis faaliyetlerinin yetersizliği, şarkının siyasi hicivli yapısı ve yarışma gecesindeki organizasyon bozuklukları neticesinde Ajda Pekkan bu yarışmada hayal kırıklığı yaratan bir derece aldı. Süperstar'ı bir hayli küstüren bu yarışmadan ![]() '89 yılının son günlerinde "Ajda '90" albümünü piyasaya sürdü. Pop müziğin çıkmaza girdiği, hatta unutulduğu günlerde "Yaz Yaz Yaz" ile ortalığı kasıp kavurdu. Yarısı yerli beste, yarısı aranjman olan bu albüm, Ajda Pekkan'ın muhteşem ![]() ![]() Kariyeri Türk pop müziğiyle yaşıt olan Ajda Pekkan, bugüne dek -13'ü LP, 7's1 CD formatında- 20 tane albüm, 56 tane 45'lik, 1 tane single çalışması yapmış, 1998, 2000 ve 2006 yıllarındaki yeniden yorumladığı şarkıları ve remixleri haricinde, plak ve CD'lerinde 230 tane şarkı seslendirmiştir. | ||
![]() | ![]() |
![]() | #5 | ||
![]() ![]() Üyelik tarihi: Apr 2006
Mesajlar: 6.270
Tecrübe Puanı: 27 ![]() ![]() |
![]() Avril Lavigne 27 Eylül 1984'de Canada dünyaya gözlerini açtı. Canada'nın küçük bir kasabasında büyüdü, aslında tam büyüdü denilemez. Gerçekte adı Ramano Lavigne olup okulu ve ödevleri hiç sevmeyen bir kız oldu hep. Yaşadığı kasaba onu çok sıkmaktaydı, tek çözüm ordan bir yolunu bulup kurtulmaktı. Amatör olarak hazırladığı demo kayıtlarını çeşitli müzik yapım şirketlerine gönderdi. Aslında demolar gayet profesyonelce hazırlandı ve öyle yollandı. Demoları yollamasından uzun süre geçince Avril demolardan ümidi kesmişti. Fakat bu uzun süre zarfından sonra demo kayıtları bir yapımcının eline geçti. Avril bu vesile ile ilk albümü olan 'Let Go' albümünü piyasa sürmek için hazırlıklara başladı. 2002 yılının son aylarında ilk albümü 'Let Go' piyasaya sürüldü. Bu albüm içindeki tüm şarkıların söz ve besteleri Avril'a aitti. Albüm beklenenin üzerinde bir ilgi gördü, kimi kesimler onu piyasa bir şarkıcı görürken, kimi kesim ise onu anlata anlata bitiremiyordu. Çeşitli ödülleri kucakladı, albüm satışları Dünyada 5 milyonu aşkın rakamlara ulaştı. Bu süreçte ilk klibini ve single çalışmasını 'Comlicated' ile yaptı. Bu şarkı aslında Avril'in Dünya'ya açıldığı başarısını en iyi şekilde kanıtlayan şarkı oldu. 18'lik Avril bir çok şarkıcının önüne geçmeye başladı, kendi alanında ve yarattığı tarzda tam gaz ilerlemekteydi. Derken Avril ikinci klip ve single çalışmasını 'Sk8er Boi' ile devam etti. Bu şarkıda Avril'in başarısını ve ödüllerini katladı. Artık giyimi ve tarzı birçok genç tarafından taklit edilir ve Brithney Spears'ın tahtına aday gösterilir olmuştu. Çeşitli isimler bulundu avril için 'punk prenses, taş bebek, 18'lik çıtır vs.' bunlar bir kaçıydı. Avril çalışmalarına 'I'm with you' ve 'Losing grip' devam etti. Birçok şarkısı sayılı Dünya listelerinde bir numara idi. Konserler sürmekte Avril'in başarısı katlanmaktaydı.Avril Lavigne albüm dışında çeşitli soundtracks şarkılarda seslendirmiştir. Avril müzisyen olamaz o sadece piyasada gelip geçici tartışmaları sürerken, Avril Lavigne ikinci albümü için hazırlıklarını sürdürmektedir.Albüm 'Let go' dan tam 1 yıl sonra çıkmıştır. Avril bambaşka bir imaja bürünmüştür, eskisi gibi çoçukca değil seksi bir kadın gibi kareler vermektedir. Albüm ise ilk albüme göre daha ağır soundlar içermektedir. Sert soundlar yanı sıra şarkı sözleri de olgunluğu ifade etmektedir, geçen süre zarfında Avril Lavigne kendini çok değiştirmiştir. Şarkılarının tamamı yine kendine ait olup 'Let Go' ile çalıştığı firma ile çalışmamıştır, bu albüm ilk çıktığı sıralar müzik sektörü durgunluğu nedeniyle pekte beklenen ilgi ile karşılanmamıştır. Ama albümden çıkan singles albümü birden ilgiyi artırmıştır.İlk klibi ve single 'Don't Tell me' albümdeki şarkıları bir anda zirveye oturuvermiştir. Avril Lavigne yine hakkettiği yerdedir ve albüm satışları çok iyi gitmektedir. İkinci klip ise 'My Happy Ending' e gelmiştir ve bu kipte beklendiği gibi çok fazla ilgi görmüştür. Avril Lavigne şimdilerde Under My Skin Special Edition albümünü çıkardı.Eğer hala albümü edinmediyseniz kesinlikle alın ve dinleyin...
__________________ BEŞİKTAŞlı olunmaz BEŞİKTAŞlı doğulur!!! ███████████████████████ BEŞİKTAŞ 1903 ███████████████████████ | ||
![]() | ![]() |
![]() | #6 | ||
![]() ![]() Üyelik tarihi: Apr 2006
Mesajlar: 6.270
Tecrübe Puanı: 27 ![]() ![]() |
![]() Latin müziğinin en genç isimlerinden olan Shakira yaptığı başarılı albüm ve klip çalışmalarının yanısıra müziğinin farklılığı ile de dikkat çekiyor. Genç yaşına rağmen kısa zamanda şöhrete ulaşmış olan sanatçı, basit bir şarkıcının gerçekten çok ötesinde. Shakira Mebarak Ripoll, Kolombiya’nın kıyı şehirlerinden Barranquilla’da dünyaya geldi. Müzik dünyasına ilk adı olan Shakira ile girmeye karar verdi. Bunun nedeni Arapça’da "çok zarif bayan" anlamına gelen ’Shakira’nın karizması ve insanlarda uyandırdığı hayranlıktı. Aslına bakılırsa gerçekten karizmatik olan bu isim onun tek seçeneğiydi. Diğer ismi olan Mebarak, genç ve güzel bir bayan için biraz kabaydı. Mücevher satıcısı ve aynı zamanda yazar olan babası, onun şarkılarındaki arap esintisinin en büyük nedenlerinden biridir. Arap kültürü ile ilgili çok zenginbilgilere sahip olan babası, onu bu yönde gerçekten çok etkilemişti. Shakira, henüz 10 yaşındayken kendi yaş kategorisindeki müzik yarışmalarına katılıp başarılar kazandı. 13 yaşındayken ilk kayıt anlaşmasını imzaladı. Bu gencecik yaşa rağmen anlaşmayı imzaladığı firma dünyaca ünlü Sony firmasıydı. Bu kayıt anlaşması ona ilk albümü olan "Magia" (Sihir) ’yı getirdi. Bu albümün çok genç yaşta çıkarılmasının yanında daha da ilginç bir yanı vardı. Bu albüm, onun 8-13 yaşları arasında yazdığı parçalardan oluşuyordu. Bu mucizevi başarının ardından İspanya’da düzenlenen OTI Festivalinde Kolombiya’yı temsil etmesi gündeme geldi. Ancak 16 yaşından küçük olduğu için katılım talebi olumsuz yanıt aldı. Bu projenin yerine Shakira, ikinci albümü olan "Peligro" (Tehlike) ’nun çalışmalarına başladı ve birbirinden güzel ve özgün parçalar içeren bu albümü bitirip 16 yaşında gelmeden ikinci albümünü çıkararak ilginç bir başarıya imza atmış oldu. Ardından Shakira, okulu nedeniylemüziğe bir süre ara vermek durumunda kaldı. Tüm hayatı mucizelerle ve sürprizlerle dolu olan sanatçı, 15 yaşında yüksek okuldan mezun oldu ve müzik dünyasına geri döndü. Dönüşü gerçekten muhteşemdi. "Pies Descalzos" adlı çalışması dünya çapında tam 4 milyon sattı. 2 sene boyunca çeşitli ülkelerde konserler verdi. Artık bütün dünya onu çok iyi tanıyordu. "Pies Descalzos" ile yalnızca Brezilya’da 900 bin hayranına ulaşan Shakira, Brezilyalı dinleyenleri için parçalarını onların dilinde söyleyerek yeni bir albüm çıkardı. Shakira’nın bu büyük başarılarına birbirinden olumlu tepkiler gelmeye başladı. Emilio Estefan, Shakira’nın özgün müzik yaptığını, kendine özgü bir tarzı olduğunu "Onun müziğinin adı Shakira." sözleriyle ifade etti. Shakira, 1998’in Mayıs ayında Fransa’da yapılan World Music Awards (Dünya Müzik Ödülleri) yarışmasında "Yılın Latin Bayan Sanatçısı" ödülünü aldı. Shakira henüz 21 yaşında. Buna karşın bugüne kadar kazandığı ödüller veolağanüstü başarılarıyla sürekli gündemde. O, özgün müziği ve güzel sesiyle yeni neslin sesi. Shakira’nın bundan sonra da büyük başarılara imza atacağına, birbirinden güzel albümler ile karşımıza çıkacağına hiç şüphe yok. Bakalım ileride Shakira’dan ’bir klasik’ olarak söz edebilecek miyiz?
__________________ BEŞİKTAŞlı olunmaz BEŞİKTAŞlı doğulur!!! ███████████████████████ BEŞİKTAŞ 1903 ███████████████████████ | ||
![]() | ![]() |
![]() | #7 | ||
![]() ![]() Üyelik tarihi: Apr 2006
Mesajlar: 6.270
Tecrübe Puanı: 27 ![]() ![]() |
![]() Yıldız statüsünü hak eden çok az gerçek sanatçı vardır ama Justin Timberlake kesinlikle onlardan biri. Nsync’i oluşturan beş kişiden biri olduğu zamanlar "Pop", "Gone" ve "Girlfriend" gibi hit parçalara imzasını atan Justin Randall Timberlake, o zamandan beri pop müziğinin geleceği olarak görülüyordu. Gruptan ayrıldıktan sonra yayınladığı "Justified" albümüyle kendisi hakkında böyle düşünenleri hayal kırıklığına uğratmadı ve gerçekten kaliteli işlere imza atacağının garantisini vermiş oldu. Justin, 31 Ocak 1981 tarihinde, soğuk bir Cumartesi gününün sabahında, Kova burcunun özelliklerine sahip olarak Tennessee’de (Amerika Birleşik Devletleri) Timberlake ailesinin dördüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Ve geçtiğimiz yıllarda, insan hayatının en dayanılmaz duygularından birini yaşamak durumunda kaldı. Kız kardeşi Laura Katherine, doğumundan kısa bir süre sonra yaşamını yitirdi. Yaşadığı acı olayın izlerini uzun süre üzerinden atamayan Justin, hayatın dolu dolu yaşanması gerektiğini düşünüyor. Ve her fırsatta yaşamayı çok sevdiğini dile getiriyor. Alışveriş ve basketbol tutkusunun yanında otomobillere olan merakı da ona keyif veren ayrıntılar arasında yer alıyor. Çocukluğundan beri şarkı söylemeye meraklı olan bu genç adam, televizyona ilk kez 11 yaşındayken bir çocuk yetenek programı olan Star Search’e konuk olarak çıktı. Şeytanın bacağını kırdığı zaman ise 1992 yılında Orlando’da yer alan Mickey Mouse çocuk klübünde 2 yıl geçirmesi sonucu gerçekleşti. Bu kulüp dahilinde Justin; Christina Aguilera ve sonradan büyük aşk yaşayacağı Britney Spears ile birlikte şarkı söyleme şansı elde etmişti. Mickey Mouse kulübünde geçirdiği iki yıl sonunda müzikten kopamayacağını anlayan Justin, Orlando’ya taşınarak orada tanıştığı Chris Kirkpatrick ve Joey Fatone ile birlikte Nsync grubunun temellerini attı. Daha sonra aralarına katılan Lance ile birlikte grup tamamlanmış oldu. Nsync, bütün dünyada satış rekorları kırarak, 90’lı yılların ikinci yarısının önemli müzik olaylarından biri haline geldi. Bir süre sonra Timberlake, pop müziğin yeni prensesi Britney Spears ile yaşadığı aşkla gündeme geldi. Yaklaşık 2 yılı aşkın bir süre birlikte olan genç çift, şöhretin bedelini ödeyerek ayrılmaya karar verdi. Britney’den ayrıldıktan sonra gruptan da kopan Justin, bir solo albüm yapmak üzere stüdyoya kapandı. Uzun uğraşlar sonunda "Justified" isimli çalışmasıyla dinleyenlerin karşısına çıktı. Albümden çıkan ve sözü, müziği Justin’in kendisine ait olan "Like I Love You" singleı, bütün dünyada listelerin üst sıralarına tırmandı ve genç adamın tek başına da bir kahraman olabileceğini göstermiş oldu
__________________ BEŞİKTAŞlı olunmaz BEŞİKTAŞlı doğulur!!! ███████████████████████ BEŞİKTAŞ 1903 ███████████████████████ | ||
![]() | ![]() |
![]() | #8 | ||
![]() ![]() Üyelik tarihi: Apr 2006
Mesajlar: 6.270
Tecrübe Puanı: 27 ![]() ![]() |
![]() 28 Mayıs 1968 tarihinde Avustralya’nın Melbourne kentinde dünyaya gelen Kylie Minogue, oyunculuk kariyerine 1979 yılında, henüz 11 yaşındayken, "Skyways" isimli bir televizyon dizisiyle başladı. Sonra sırasıyla bir çocuk programı olan "The Henderson Kids"’e oradan da ünlü dizi "Neighbours"a geçiş yapan Minogue, bu dizide kazandığı popülerlik sayesinde şarkıcılık kariyerine başladı. İlk olarak yerel bir plak şirketi olan Mushroom Records’dan çıkan toplama albümde şarkı söyleyen genç kız; Mushroom Records’ın bir şekilde Londra’lı hit fabrikaları Stock, Aitken ve Waterman ile irtibat haline geçmeleri sonucu "I Should Be So Lucky" şarkısını söylemeye hak kazanan şanslı insan oldu. Bu şarkı Minogue’un hem Avustralya hem de İngiltere listelerinde bir numaraya oturmasını sağladı. Bu şarkının başarısından sonra Minogue aynı takımla albüm çalışmalarına başladı ve albüm de beklenen başarıya ulaşınca Minogue’un şöhret yolu tamamen açılmış oldu. Kylie Minogue, ilk üç albümü boyunca, hem şarkı sözleri hem de görüntüsü adına şirin ve masum imajını sarsacak bir şey yapmadı ve insanlar onu "iyi kalpli komşu kızı" olarak tanıyıp sevdiler. Ama 1990’lı yıllara geldiğinde Kylie kadınlığının farkına vardı ve eğer güzelliğini kullanırsa önünde daha açılacak pek çok kapının olduğu gerçeğini kavradı. Londra’lı dans müzik şirketi DeConstruction’dan yayınladığı birbirinden farklı ama başarılı iki albüm, Kylie’nin farklı bir yönünü ortaya çıkardı; artık o Avrupa’da çok ünlü, tatlı pop şarkıları söyleyen şeker kız gitmiş, yerine bir kadın olarak gücünün ve ne istediğinin farkında olan seksi bir diva gelmişti. Minogue’un bu değişimine neden olan en önemli faktörlerden biri de o zamanlar sevgilisi olan ünlü rock grubu INXS’in şarkıcısı Michael Hutchence olmuştu. Kylie Minogue bu "kendini arama" dönemi içinde hemşehrisi itibarlı şarkıcı Nick Cave’le de iki tane düet yaparak saygınlığını artırdı. 2000 yılında ünlü İngiliz grup Pet Shop Boys aracılığıyla Parlophone şirketine geçiş yapan Kylie, "Light Years" albümüyle Pop müzik kariyerine kaldığı yerden devam etti. Albümden çıkan single "Spinning Around" hem İngiltere hem de Avustralya’da bir numaraya çıkarak Kylie’nin yaşlandıkça güzelleştiğini ve kalitesinin arttığını vurguladı. Geçtiğimiz 2002 yılının başları ise Kylie’nin kariyerinde dönüm noktası olan bir olaya tanıklık etti: son albümü "Fever"ın yayınlanmasına. Bu albümden çıkan ilk single "Can’t Get You Out of My Head", deyim yerindeyse listelerde tozu dumana kattı ve dünya çapında çok büyük bir hit haline geldi. Kylie artık kariyerinin olgunluk çağını yaşıyordu ve hemen hemen herkes ona ya hayran ya da aşıktı (pop müziğin karliçesi Madonna bile bir ödül töreninde sahneye üzerinde ’Kylie’ yazan bir bluzla çıkmıştı). Tıpkı Madonna gibi Kylie Minogue da, ister şarkıları, ister klipleri, isterseözel hayatıyla olsun, her daim gündemde kalmayı bilerek popülaritesini asla düşürmedi ve güzelliği kadar zekasıyla da hayranları arasında hep bir numarada kalmayı bildi.
__________________ BEŞİKTAŞlı olunmaz BEŞİKTAŞlı doğulur!!! ███████████████████████ BEŞİKTAŞ 1903 ███████████████████████ | ||
![]() | ![]() |
![]() | #9 | ||
![]() ![]() Üyelik tarihi: Apr 2006
Mesajlar: 6.270
Tecrübe Puanı: 27 ![]() ![]() |
![]() Abba'nın öyküsü Haziran 1966'da Björn Ulvaeus (1945 doğumlu) Benny Andersson'la (1946 doğumlu) tanıştığında başladı. Björn, dönemin popüler halk müziği topluluklarından Hooteanny Şarkıcıları'na üyeyken, Benny de İsveç'in en iyi pop grubu "The Hep Stars"da piyano çalıyordu. Çift, ilk şarkılarını bu yıldan sonra yazdı ve on yılın ardından ortak bir grup kurmaya karar verdi. Bu sırada, Benny, The Hep Stars'dan ayrıldı, Hootenanny Şarkıcıları ise sadece stüdyoda bulunuyorlardı. Hootenanny Şarkıcıları topluluğu, Stig Anderson'a (1931-1997) yani Abba'nın menajerine aitti. Aynı zamanda Stig, grubun ilk yılında onlara şarkı sözü konusunda da katkıda bulundu. 1969 ilkbaharında, Björn ve Benny, iki kadınla tanıştılar. Abba'nın diğer yarısını oluşturacak olan iki kadınla... 1950 doğumlu olan Agnetha Fältskog, ilk single'ını 1967'de piyasaya sürdüğünde büyük ilgi görmüştü. O ve Björn, 1971'de evlendiler. "Frida" adıyla tanınan 1945 doğumlu Anni-Frid Lyngstad, doğduğu Norveç'ten küçük yaşta İsveç'e taşındı. Björn, Benny, Agnetha ve Frida, enstrümental ve vokal fon müziğinin yanısıra kendi yaptıkları solo ve düet çalışmalarla grup kariyerlerine başladılar. 1972 yılının ilkbaharında "People Need Love" kırkbeşliğini kaydettiler. Bu sırada kendilerini Björn & Benny, Agnetha & Anni Frid olarak adlandırıyorlardı. 1973'te İsveç'i, Eurovision Şarkı Yarışması'nda "Ring Ring" adlı parçayla temsil ettiler ve üçüncülük ödülünü kazandılar. Bu şarkı ve aynı adı taşıyan albüm, dörtlüyü, İsveç'teki tüm müzik listelerinin zirvesine oturtmuştu. "Ring Ring", birkaç Avrupa ülkesinde hit haline geldi. Grup 1974 yılında "Waterloo" ile tekrar seçmelere katıldı. Bu sırada gruba, isimlerinin baş harflerinden oluşan Abba adını verdiler. 6 Nisan 1974'teki Eurovision Şarkı Yarışması'nda Abba "Waterloo" ile yarışmanın birincisi oldu ve büyük sükse yaptı. Bu zaferin ardından şarkı, tüm Avrupa ülkelerinin listelerinde zirvenin güçlü ortakları arasına girdi, kısa sürede Amerika müzik piyasasında da adını duyurmayı başardı. Abba, "Sos" adlı üçüncü albümüyle ününe ün kattı. "Mamma Mia" adlı parça, Abba'yı İngiltere ve Avustralya listelerinin zirvesine yerleştirdi. Ve Abba'yı Abba yapan 1976 yılı... "Greatest Hits" ve "The Best of Abba Repectively", İngiltere ve Avustralya'da piyasaya sürüldü. Tüm dünyada büyük ilgi gören "Fernando" ve "Dancing Queen" gibi single çalışmaları, kısa süre sonra klasikler arasına girecek ve Abba adını ölümsüzleştirecekti. Tabii başarı, her zamanki gibi basamaklarla geliyordu. "Dancing Queen" önce, İngiltere listelerinde bir numaraya yükselen ilk Abba şarkısı oldu. İlgi gün geçtikçe büyüyor, grup müthiş bir motivasyonla yoluna devam ediyordu. Yıl sonunda dördüncü albümleri olan "Arrival"ı piyasaya sürdüler. "Money Money Money" ve "Knowing Me, Knowing You" başta olmak üzere tüm parçalar büyük beğeni kazandı. Ardından 1977 yılının başlarında düzenlenen Avrupa ve Avustralya konserleriyle kendilerini gösterdiler ve sahne performanslarıyla da olumlu not aldılar. Yıl sonunda Abba için bir film çevrildi. Filmin yönetmeni olan Lasse Hallström'e, senaryoda Robert Caswell eşlik etmişti. Grup elemanlarının dışındaki başlıca oyuncular arasında Robert Hughes, Torn Oliver, Bruce Barry ve Stikkan Andersson bulunuyordu. Filmin vizyona girişini, "The Album" isimli yeni albüm çalışmasının müzikseverlere sunulması izledi. "The Album", grubu bugünlere getiren klasiklerden "The Name of The Game" ve "Take a Chance On Me"yi de içeriyordu. 1979 baharında "Voulez-Vous" albümü raflardaki yerini aldı. "Summer Night City" ve "Chiquitita"nın kaydedildiği dönemde Björn ve Agnetha, boşandıklarını açıkladılar. Bu şaşırtıcı haber, ilk duyulduğunda grubun bitişi olarak nitelendirilse de beklendiği gibi olmadı. Ancak ikilinin, 'müzik yapan mutlu bir çift' imajı önemli ölçüde sarsılmıştı. Bu yılın son çeyreğine girilirken "Gimme! Gimme! Gimme! (A Man After Midnight)" adlı single çalışma piyasaya sürüldü. Sonrasında yola, Kanada ve Avrupa konserleriyle devam edildi. Abba'nın en çok beğenilen parçalarını içeren toplama albümün ikincisi, "Greatest Hits Vol. 2" de, aynı tarihte uluslararası başarıyı yakaladı. 1980 yılının Mart ayında Abba, Japonya'da bir konser verdi. Birkaç ay sonra, kısa sürede klasikler arasındaki yerini alan "The Winner Takes It All"u da içeren "Super Trouper" adlı albüm beğeniye sunuldu. Grup içindeki çalkantı, 81 yılının Şubat ayında yeniden kendini gösterdi, Benny ve Frida çifti de ilişkilerini yürütemeyerek boşanma kararı aldı. 70'lerdeki o iki mutlu çift, artık ayrıydı... Ancak bu da Abba'nın çalışmalarına son vermedi. Dört sanatçı, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen dostluklarını sürdürdüler. Yıl sonunda Abba'nın sekizinci albümü olan "The Visitors" piyasaya sürüldü. Öne çıkan parçaların başında "One of Us" geliyordu. 1982'de grup dışı çalışmalara başladılar. Björn ve Benny çeşitli müzikal denemelere yönelirken Agnetha ve Frida da solo kariyerlerini sürdürdüler. Bu dönemde çıkan tek iş olan "Abba LP", grubun, ilk on yılında kaydettiği en iyi şarkıları içeren bir toplama albüm niteliği taşıyordu. Albümde ayrıca iki de yeni parça bulunmaktaydı. Aynı yılın sonunda Abba, müzikal çalışmalarını bir süreliğine askıya alma kararı aldı ve dinlenmeye çekildi. Birkaç yıl sonra yeniden bir araya gelseler de kayıt yapmadan ayrılarak Abba'nın aktif yaşamına son vermiş oldular. Tüm olumsuzluklara rağmen Abba, yaptığı müzikle tüm zamanların en iyi grupları arasında yer alma başarısını gösterdi. Onlarca ülkede milyonlarca müziksever, Abba'nın şarkılarıyla büyüdü, Abba'nın şarkılarıyla yaşadı... Ayrılıkla biten hikaye ve karanlık gibi görünen son, aslında ışıltılı bir başlangıçtı. Abba yıllar geçtikçe güçlendi; toplama albümlerden müzikallere, cover çalışmalarından ünlü sanatçıların teşekkür parçalarına kadar çok sayıda işin ithaf edildiği grubun, müzik tarihinin ölümsüzleri arasındaki yeri defalarca kanıtlanmış oldu. 1992'de sunulan "Abba Gold", büyük ilgi gördü ve 25 milyonluk satış rakamına ulaştı. 1993'te "More Abba Gold" ile devam eden serinin üçüncü albümü "The Box Set: Thank You For The Music" oldu. Sonrasında gelen ve çeşitli kayıt şirketleri tarafından düzenlenen bir dizi toplamayı 2003'ün başlarında Universal Special Products etiketiyle sunulan "On and On" izledi. Abba, müzikal yolculuğunu dünya var oldukça sürdürecek ve milyonlara ulaşmaya devam edecek
__________________ BEŞİKTAŞlı olunmaz BEŞİKTAŞlı doğulur!!! ███████████████████████ BEŞİKTAŞ 1903 ███████████████████████ | ||
![]() | ![]() |
![]() | #10 | ||
![]() ![]() Üyelik tarihi: Apr 2006
Mesajlar: 6.270
Tecrübe Puanı: 27 ![]() ![]() |
![]() Ruslana Lyzhicko Stepanivna bir türlü açıklığa kavuşmayan bir yılın 24 Mayıs’ında Lviv kentinde dünyaya geldi. Yaşıyla ilgili tartışmalar sürerken Ruslana hep sessiz kaldı ve röportajlarda bu konuyu geçiştirmeye çalıştı. Eurovision’un resmi yayınlarında 1978 doğumlu olduğu söylense de ağır basan tarih 1974 gibi görünüyor... Yaşını neden gizlediği müzikseverleri meraklandırsa da Ruslana’yı anlatırken konuşulacak şeyler bu kadar da basit değil... Ukraynalı bu güzel kız, 4 yıllık müzik eğitiminden sonra "Horizon" adlı müzik grubuna katıldı. Burada yaşadığı sahne tecrübesinin ilerki müzik yaşamında büyük getirisi olacağını biliyordu. Ruslana yaşamını müzikle yönlendirmeye karar vermişti artık. Bir Lviv festivalinde ilk kez sahneye çıkmasıyla 4 yıllık eğitimin karşılığını almaya başladı. Profesyonel müzik yaşamı ise konserler, yarışmalar ve festivallerle dolu. Okulunda (Matematik) 10. sınıfından ve konservatuardaki 2. yılından sonra Lviv kentindeki V. Lsence adlı müzik fakültesinde eğitimine devam eden Ruslana, bu sırada senfonik orkestra ile ilgilenmeye başladı. 1993 yılında ilk müzik yarışmasına katıldı. Aynı yıl Vseoucrainsciy festivalindeki "Red Routa" adlı modern şarkı ve pop müzik yarışmasında performans sergiledi. Bu tarihten sonra Ruslana’nın yaşamı hareketlenmeye başladı ve 1995’te Alexander Csenofontovim ile hayatını birleştirdi. Ukrayna’da ilk olarak "Sunrise" adlı şarkıyla adından söz ettirdi. "A Moment of Spring" albümünde yer alan şarkı, müzikseverlerin büyük beğenisini kazandı. 99’da "The Final Christmas of The 1990s" (Doksanlı Yılların Son Yılbaşısı) adlı yılbaşı müzikalinde yer aldı. Kısa süre sonra müzikal, Ukrayna’da yılın filmi seçildi. 2003’te yıldızı bütün ışıltısıyla parladı ülkesinde. "Dyki Tantsi" (Vahşi Danslar) adlı albüm 100.000’in üzerinde satarak platin alma başarısına ulaştı. Daha sonra albümleriyle ve konserleriyle Ukrayna’da milyonlarca insanın beğenisi kazanan şarkıcının müzik yaşamındaki en büyük ivme ise 15 Mayıs 2004 yılında gerçekleşti. Bir çoğumuz onu İstanbul’da yapılan Eurovision 2004 Şarkı Yarışması finalinde tanıdık. Ruslana o gece 280 puanla birinci olmuştu. Bu olay Türkler için ise ayrı bir gurur kaynağıydı. Çünkü Ruslana’nın yarışma öncesinde sık sık Hürrem Sultan’la olan akrabalığını dile getirmesinin yanı sıra bu sözleriyle bir çok Türk hayran kazanmıştı. Bu samimi sözler karşısında mutlu olmamak mümkün mü: "Biz Türklere çok yakın insanlarız. Bu yarışma başka bir ülkede olsaydı katılmayı hiç düşünmezdim. Özellikle geldiğim günden beri Boğaz’a gidip İstanbul’u seyrediyor, enerji depoluyorum. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir enerji yok. Sanırım aldığım enerji sahne performansıma da fazla yansıdı." Güçlü vokal kabiliyeti, tarzının özgünlüğü, sunduğu renkli etnik değerleri ve bir sahnede onbinleri coşturabilecek etkili sahne performansıyla başarıyı yakaladı Ruslana. Klişeleri sürdürüp geçmişte beğenilenleri kullanarak hayran kitlesi edinmeye çalışmak yerine hep özgünlüğü ilke edindi... Ukraynalı bu genç kadın, müziğini kendi besteliyor, düzenlemelerini kendi yapıyor, hatta albümlerinin yapımcılığını ve video kliplerinin yönetmenliğini bile üstleniyor! Böylesine çalışkan ve özenli...
__________________ BEŞİKTAŞlı olunmaz BEŞİKTAŞlı doğulur!!! ███████████████████████ BEŞİKTAŞ 1903 ███████████████████████ | ||
![]() | ![]() |
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |