![]() | |
| Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
| |
| | #1 | ||
| hüngürella ![]() ![]() Üyelik tarihi: May 2007 Yaş: 43
Mesajlar: 5.146
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() | Vurulduk ey halkım, Unutma Bizi Dağ gibi karayağız birer delikanlıydık, Babamız sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi. Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken bizler bir mumun ışığında bitirdik kitaplarımızı kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini, yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya. Ecelsiz öldürüldük Dövüldük, vurulduk, asıldık... Vurulduk ey halkım, unutma bizi Yoksullugun bükemedigi bileklerimize, çelik kelepçeler takıldı. İşkence hücrelerinde sabahladık kaç kez, İsteseydik, diplomalarımızı mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık. Mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık. Yazlık kışlık katlarimiz, arabalarımız olurdu. Yüreğimiz işçiyle birlikte attı, köylüyle birlikte attı. Yaşamımızın en güzel yıllarını, birer taze çiçek gibi verdik topluma. Bizleri yok etmek istediler hep. Öldürüldük ey halkım, unutma bizi. Fidan gibi genç kızlardık; hayat, şakırdayan bir şelale gibi akardı göz bebeklerimizden. Yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında iskencecilerin acimasiz ellerine terkedildik. Direndik küçücük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla. Tükürülesi suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi, taptaze inançlarimizi fırlattık boş birer eldiven gibi. Utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden. Hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi. Ölümcül hastaydık. Bağırsaklarımız düğümlenmişti. Hipokrat yemini etmis doktor kimlikli işkencecilerin elinde öldürüldük acımaksızın. Gelinliklerimizin ütüsü bozulmamıştı daha. Cezaevlerine kilitlenmiş kocalarımızın taptaze duygularına, birer mezar taşı gibi savrulduk. Vicdan sustu. Hukuk sustu. İnsanlık sustu. Göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi. Kanserdik; ölüm, her gün bir sinsi yılan gibi dolaşıyordu derilerimizde. Uydurma davalarla kapattılar hücrelere. Hastaydık. Yurtdışına gitseydik kurtulurduk belki. Bir buçuk yaşındaki kızlarımızı öksüz bırakmazdık. Önce kolumuzu, omuz başından keserek, yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak fırlattık attik önlerine. Sonra da otuz iki yaşında bırakıp gittik bu dünyayı, ecelsiz. Öldürüldük ey halkım, unutma bizi. Giresun'daki yoksul köylüler, sizin için öldük. Ege'deki tütün işçileri, sizin için öldük. Doğu'daki topraksız köylüler, sizin için öldük. İstanbul'daki, Ankara'daki işçiler, sizin için öldük. Adana'da, paramparça elleriyle, ak pamuk toplayan işçiler, sizin için öldük. Vurulduk, asıldık, öldürüldük ey halkım, unutma bizi. Bağımsızlık, Mustafa Kemal'den armağandı bize. Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara. Mezar taşlarımıza basa basa, devleri yönetenler gizli emellerle, başlarımızı ezmek kanlarımızı emmek istediler. Amerikan üsleri kaldırılsın dedik, sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular. Yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde ey halkım, unutma bizi. Yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk, komünist dediler. Ülkemiz bağımsız değil dedik, kelepçeyle geldiler üstümüze. Kurtuluş Savaşı'nda emperyalizme karşı dalgalandırdığımız bayrağımızı daha da dik tutabilmekti çabamız. Bir kez dinlemediler bizi. Bir kez anlamak istemediler. Vurulduk ey halkım, unutma bizi. Henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık. Bir kadın eline değmemişti ellerimiz. Bir sevgiliden mektup bile almamıştık daha Bir gece sabaha karşı, pranga vurulmus ellerimiz ve ayaklarımızla çıkarıldık idam sehpalarına. Herkes tanıktır ki korkmadık. İçimiz titremedi hiç. Mezar toprağı gibi taptaze, mezar taşı gibi dimdik boynumuzu uzattık yağlı kementlere. Asıldık ey halkım, unutma bizi. Bizi öldürenler, bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar, ağabeyimiz, babamız yaşındaydılar. Ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı, ya da susmuşlardı bütün olan bitenlere. ÖFKELERİNİ BİR GÜN BİLE KARŞISINDAKİLERE BAĞIRMAMIŞ İNSANLARIN GÖZLERİ ÖNÜNDE ÖLDÜRÜLDÜK. Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına. Batı uygarlığı adına, bizleri bir şafak vakti ipe çektiler. Korkmadan öldürüldük ey halkım, unutma bizi. Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi. Bir gün sesimiz, hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkim unutma bizi. Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz simdi hep birlikteyiz ey halkım, unutma bizi. UĞUR MUMCU | ||
| | |
| | #2 | ||
| rebellious eagle ![]() Üyelik tarihi: Nov 2007 Yaş: 37
Mesajlar: 534
Tecrübe Puanı: 19 ![]() | "Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma karşı işlenmiş bir suçtur. bu bilinci paylaşmak ve bu sorumluluğu yerleştirmek zorundayız. Uygarca paylaşılan sorumluluk bilinci, özgürlüğün de, demokrasinin de tek güvencesidir. Bu güvence sağlanmadıkça, demokrasinin temeline tek bir taş bile konmuş olamaz. Unutmayalım ki "cesur bir kez, korkak bin kez ölür". Önemli olan, insanın böyle bir toplumda "mezar taşı" gibi suskunluk simgesi olmamasıdır." Uğur Mumcu Uğur Mumcu'nun aramızdan ayrılışının 15. yıl dönümü.. bilmiyorlar ki onlar öldürdükçe biz çoğalacağız.... | ||
| | |
| | #3 | ||
![]() Üyelik tarihi: Jun 2007 Yaş: 45
Mesajlar: 8.401
Tecrübe Puanı: 27 ![]() | Ölüsüne bile saygı duymayan arkadaşlar var daha ne diyelim.
__________________ Konu asparagas tarafından (23-01-2008 Saat 19:59 ) değiştirilmiştir.. | ||
| | |
| | #4 | ||
| rebellious eagle ![]() Üyelik tarihi: Nov 2007 Yaş: 37
Mesajlar: 534
Tecrübe Puanı: 19 ![]() | sölenecek çok şey var aslında arkadaşım ama bzn susmak en ii cvptır... biz susalım... | ||
| | |
| | #5 | ||
| Eye For An Eye ![]() Üyelik tarihi: Apr 2006
Mesajlar: 7.914
Tecrübe Puanı: 41 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | söylenecek çok şey var ama burası yeri değil... | ||
| | |
| | #6 | ||
| Optik bArikAtı ![]() Üyelik tarihi: Oct 2006
Mesajlar: 1.729
Tecrübe Puanı: 22 ![]() ![]() | seni vuranlar; beni de vurdu. bende öldüm senin ile ve parçalanan bedenimle yeniden doğdum... küllerimle değil ama parçalarımla tututunuyorum dünya ya. tutunuyoruz, inatla. | ||
| | |
| | #7 | ||
![]() Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 38 ![]() ![]() | Saldırılara,bükemediği bileği kallesce kıranlara lanetler olsun...
__________________ Besiktas JK . | ||
| | |
| | #8 | ||
| Dişi Kartal ![]() Üyelik tarihi: Apr 2007
Mesajlar: 1.845
Tecrübe Puanı: 21 ![]() ![]() | Bu ülkede Dogruları söyleyen kim varsa Boyalı basın onu hedef haline getirdi.Bu ülke de Ülkeye faydalı kim varsa Halkımıza Düşman belletildi.Bu ülkede Eli Kanlı ne kadar adam varsa Ellerini Kollarını Sallaya Sallaya Dolaşırken Ugur Mumcu'nun Bedeni Ölüme Hapsedildi .. Neyse ki Düşünceleri , İdeallerini yaşatan onu anlayan İnsanlar var hala...
__________________ Türküler Sustu , Halaylar Durdu Hüzün Geldi Baş köşeye kuruldu Yoruldu Yüregim , Yoruldu | ||
| | |
| | #10 | ||
| Banned ![]() Üyelik tarihi: Jan 2008 Yaş: 40
Mesajlar: 1.503
Tecrübe Puanı: 0 ![]() | Şaşırmıştım duyduğumda: Uğur Mumcu ile Abdi İpekçi tanışmazlarmış meğer... Daha doğrusu çok geç tanışmışlar. 27 Ocak 1979'da Etap Oteli'nde bir açık oturuma birlikte katılmışlar. Mumcu o günlerde üzerinde çalıştığı silah kaçakçılığı-terör ilişkisini gündeme getirmiş. Sonra İpekçi söz istemiş ve "Uğur Mumcu'nun söylediklerine aynen katılıyorum, altına imzamı atıyorum" demiş. Masada el sıkışmışlar. Sonra İpekçi de terörün ardındaki silah kaçakçılığından söz etmiş.Lanetledikleri şiddete kurban verdiğimiz Mumcu ile İpekçi'nin buluşmasını, toplantıyı izleyen gazeteci Leyla Umar'dan dinlemiştim. Umar, hep mutedil görüşler savunan İpekçi'ye "Hah şöyle, nihayet sert çıktın" demişti çıkışta... * * * İpekçi, bu toplantıdan 5 gün sonra öldürüldü. O gün, o salonda bulunan Mehmet Ali Ağca tarafından... Ağca, kurbanını 25 Ocak'tan 1 Şubat'a kadar izlediğine göre büyük olasılıkla o açık oturuma da gitmişti. Sonradan o açık oturumun ses bantları çalındı, çalan bulunamadı. Vurulmadan 15 gün önce de İpekçi'nin adres ve telefon defteri çalınmış, onu çalanlar da bulunamamıştı. * * * Uğur Mumcu, daha sonra hazırladığı "Ağca Dosyası"nda (Tekin, 1982) bu ses bantlarını ve adres defterini sormuştu. Sadece onları mı? Ağca yakalandığında üzerinde bulunan adres ve telefon numaralarının neden araştırılmadığını da... O adres defterinde numarası yazılan kuruyemişçi Kemal Özbay'la Ağca'nın avukatı Turhan Özbay arasında ilişki olup olmadığını da... Ağca'nın askeri hapishaneden kaçtıktan sonra evinde kaldığı Toprak Tarım Reformu müsteşarlığı memurunu da... * * * Mumcu bugün yaşasa hangi soruları sorardı kim bilir? Belki Ağca'nın "yanlışlıkla salıverildikten" sonra bindiği kara Mercedes'in ve kaldığı evin sahibi, Ağca hayranı oto galerici Turan Sümer'i inceler, evin bulunduğu "Özbey Sitesi"nin Ağca'nın İpekçi cinayetindeki suç ortağı Yalçın Özbey'le ilişkisi olup olmadığını araştırırdı. Özbey'in de yakalandığında "ihmal nedeniyle" salıverildiğini, istihbaratçılara verdiği ifadenin ses bantlarının da "kaybolduğunu" hatırlatırdı. Belki de Ağca'nın Kartal Cezaevi'nden MİT Müsteşarı'na yazdığı mektuptaki el yazısını, Münih'ten Alpaslan Türkeş'e yazdığı "Sayın Başbuğum" diye başlayan mektubundaki el yazısıyla karşılaştırırdı? Belki MİT'e yazdığı mektupta neden Kosta Rika devletinin davetinden bahsettiğini irdeler, Ağca'nın daha önce "Türkiye'de olmazsa Kosta Rika'da yaşarım" demesinin, Çatlı dosyasında bu ülkenin adının geçmesiyle ya da CIA'nın "contra" tetikçilerini Kosta Rika'da yetiştirmesiyle ilgisi olup olmadığını araştırırdı. * * * Bugün Uğur Mumcu'nun ölüm yıldönümü... Bize düşen, onun ardından ağıt yakmak değil... Yapmamız gereken, onun Abdi İpekçi'nin ardından yaptığını yapmak, koruma kalkanını kırmak, canilerden hesap sormak, yarım kalan dosyaları tamamlamak, zor sorulara cevap bulmaya çalışmaktır. Çünkü görüldüğü gibi, Mumcu'nun ölümünden 13 yıl sonra bile o sorular hâlâ güncel... Yanıtlarsa hâlâ meçhul... Can Dündar - Milliyet | ||
| | |
![]() |
| Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| Seçenekler | |
| Stil | |
| |
![]() | ![]() |