![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
![]() | #401 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| şte, halkın desteğini kullanmak ve halkı eğitmek için bir parti örgütünün gerekliliğini bilen Atatürk, işlevini başarıyla bitirmiş olan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin yerine Halk Fırkası'nı koymak istiyordu. Nitekim, Halk Fırkası'nın Genelbaşkan Vekili, Başbakan İsmet Paşa, 20 Kasım 1923'te Müdafa-i Hukuk örgütüne yayımladığı genelgede bu gerçeği vurguluyordu: --Vatanın kurtuluşunun mümkün olamayacağı sanılan o üzüntülü günlerde Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri Türk tarihinin timsali gibi ayaklandı ve olmazı mesut ve kat'i bir zafere çevirdi. Bütün dünyanın siyasi, sosyal ve iktisadi güçlükter içinde çırpındığı bir devirde Türkye'nin barış hayatını nasıl yaşayacağına, altından kalkılması son derece güç işleri nasıl çözeceğine ve yeneceğine bütün dünya sınav gözüyle bakıyor. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Halk Fırkası adı altında, gelecekteki büyük zaferlerini aynı azim ve kahramanlıkla kazanmaya muktedirdir. Bunu, yapacağı işler ve eserleriyle ispat edecektir. Bu samimi ve kat'i savaş kahramanlığıyla dünkü Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, bugünkü Halk Fırkası idare kurullarıyla vazifeye başlıyorum.-- (CHP, 1963:14). Görüldüğü gibi, Halk Fırkası, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin devamıdır. Savaş döneminde Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nden beklenen destek görevleri barış döneminde Halk Fırkası'ndan beklenmektedir. Ayrıca, İsmet Paşa'nın deyişiyle, --dünkü Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti-- idare kurulları, --bugünkü Halk Fırkası-- idare kurullarıdır ( Aslında durum son derece ilginçtir. 9 Eylül'de Halk Fırkası kurulmuş: 20 Eylül'de askeri bürokraside --ayıklama-- eylemi için yasa önerisi verilmişti (Tunçay, 1978b:309). Daha sonra sivil bürokraside de uygulanan bu --ayıklama-- işlemi Atatürk ve arkadaşlarının --kadrolaşma--yı salt partiye bırakmayacak derecede gerçekçi ve kararlı olduklarını gösteriyor.). | ||
![]() |
|
![]() | #402 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Dokuz Umde ve Atatürk'ün Tutumu Halk Fırkası adı altında kurulan örgüt, bir devrimcinin, siyasal iktidara el koyduktan sonra yapacağı atılımları topluma özümletmek için kullanacağı bir örgüttü. Bu açıdan, önceden belirlenmiş ilkelerle, hem zamanından önce bazı kişi ve grupları ürkütmemek, hem de uygulamanın gereklerine göre elastik davranma olanaklarını sınırlamamak amacıyla, son derece kısa ve özlü dokuz --umde-- ile yetinilmişti. Bu konuda Atatürk şöyle diyor : --Neşrettiğim programı, bir fırkai siyasiye için gayrikafi, kısa bulanlar oldu. Halk Fırkası'nın programı yoktur dediler.-- Bu noktadan sonra, sürekli olarak uzak kalmaya dikkat ettiği --kuramcılık-- konusuna da değinerek, ne yaptığı ile birlikte ne yapmadığını da vurguluyor : --Filhakika, umdeler namı altında malum olan programımız, itiraz edenlerin gördükleri ve bildikleri tarzda, bir kitap değildi. Fakat, esaslı ve ameliydi. Biz dahi gayrıkabili tatbik fikirleri, nazari birtakım teferruatı yaldızlayarak bir kitap yazabilirdik.-- (Atatürk, tarihsiz:718-719). Halk Partisi'ndeki Süreklilik Çizgisi Mustafa Kemal Atatürk için pek çok nitelik ve özellik hemen hemen tümüyle onun kişiliğinde simgeleşmiş olarak belirtilir. Örneğin, o herşeyden önce bir zamanlama ustasıdır. Bir --geniş cephe-- lideridir. Büyük bir stratejist ve büyük bir taktisyendir. Bütün bu özellikleri yanında unutulmaması gereken bir başka niteliği vardır ki, Türk toplumunun tarihine damgasını vurmakta ona çok büyük yardımcı olmuştur: Mustafa Kemal Atatürk bir --örgüt adamı--dır. Konuya bu açıdan bakıldığında, --Halk Fırkası-- olarak başlayıp, --Cumhuriyet Halk Partisi-- olarak yaşamını sürdüren --örgüt--ü bir başlangıç değil, belli bir süreç içinde anlamlı bir aşama olarak değerlendirmek gerekir. Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşam süresinde, --örgüt--, önce siyasal gücü eline geçirebilmek için, daha sonra da kafasında planladığı toplumu yaratabilmek için bir araç niteliği taşımıştır. Bu ikinci aşama, yani kafasındaki toplumu yaratabilmek için araç olarak kullanılan örgüt süreci içinde --Halk Fırkası--nın yerini Kili şöyle belirliyor: | ||
![]() |
![]() | #403 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| --Askeri konularda başarıya ulaştıktan sonra Atatürk, yeni rejim içinde köklü reformları gerçekleştirmek ve yapılacak devrimleri mümkün olduğu kadar halka benimsetmek için idareyi sivil bir temele oturtma çalışmalarına girişmiştir. C.H.P.'yi kurma, işte böyle bir amacı gerçekleştirmek, ayrıca Meclis'in daha düzenli çalışmasını sağlamak düşüncesinden doğmuştur. 6 Aralık 1922 tarihinde Ankara'da gazete muhabirlerine verdiği demeçte, Atatürk, gayet belirgin bir şekilde; partinin köklü reformları gerçekleştirerek, Türk toplumunun geleneksellikten modern bir topluma geçişini amaçladığını açıklamıştır. Bu görüş, --Amasya Tamimi--nden başlayıp, --Halkçılık Programı--nda ve 1921 tarihli --Teşkilatı Esasiye Kanunu--nda Birinci Grubun uğraşılarında belirgin olarak ortaya çıkan yeni Türk Devleti'ni, yeni ve modern Türk toplumunun gerçekleşmesini içeren görüştür. Türkiye üzerinde oynanan her türlü emperyalist oyuna karşı koyan, Türk ulusunun mutlu, özgür ve refah içinde yaşamasını sağlamak isteyen gürüştür. C.H.P. de bu görüşü temsil ve gerçekleştirmek için kurulmuştur.-- (Kili, 1976:47) . Kili'nin değerlendirmesine yakından bakılırsa, bu değerlendirmenin parti tüzük ve programlarındaki yazılı ilkelerden ya da sözlü olarak yapılmış olan açıklamalardan çok, Mustafa Kemal Atatürk'ün genel eylem ve amaç çizgisi içinde yapıldığı görülür. Toplumbilimsel çözümleme işte budur. Konuyu, genel oluşum ve çerçevesi içine oturtarak yorumlamak, toplumbilimsel irdelemeleri, öteki çözümlemelerden ayıran özelliktir. Gerçekten de, Atatürk'ün genel amacının doğru saptanması ve CHP'nin yerinin bu amaca göre belirlenmesi gerekliliğini hiç kuşkusuz kimse yadsıyamaz. Nitekim, biraz aşağıda, --Halk Fırkası--na koşut olarak ve aynı amaçla, çağdaş-laik bir toplum yaratma amacıyla kurulan öteki yan örgütleri incelediğimizde yukarıdaki yargının doğruluğunu, bir kez daha görmüş olacağız. | ||
![]() |
![]() | #404 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Halk Fırkasının Amacı: Çağdaşlaşma Yolunda Eğitim Genellikle demokratik toplumlardaki siyasal partiler, halkın ya da belli sınıfların isteklerini yönetime yansıtmak için kurulurlar (Özbudun, 1974:19-24). Hiç kuşkusuz, faşist devlet anlayışının egemen olduğu yerlerde, tüm devlet aygıtını denetlemek için de kullanılan bir örgüttür parti. Aynı denetim amacını komünist ülkelerdeki parti anlayışında da görüyoruz (Duverger, 1970:279) . Bütün bu açılardan bakıldığında Halk Fırkası'nın işlevi ne demokratik, ne faşist, ne de komünist ülkelerdeki --parti--nin işlevlerine benziyordu. Zaten o sıralarda, ciddi örnekler olarak demokrasi benzeri sistemlerdeki partilerden başkası da yoktu. Faşizmin gelişmesine ve parti örgütü yoluyla devleti denetim altına almasına daha çok zaman vardı. Rusya'daki Sovyetler Birlili olayı ise henüz deneme dönemindeydi. Bütün bu noktalar akılda tutulduğu zaman, Mustafa Kemal Paşa'nın önce --Müdafaai Hukuk Cemiyeti--, daha sonra da Halk Fırkası ile yapmak istediği işler, oldukça --kendine özgü-- nitelikler taşır. Her şeyden önce, --Müdafaai Hukuk Cemiyeti--nin amacının, düşmana karşı toplumu seferber etmek yanında askeri bir eyleme sivil bir görüntü vermek ve Mustafa Kemal Paşa'ya, Padişah'ın dinsel-geleneksel gücüne karşı temsile dayanan bir otorite sağlamak olduğu anımsanmalıdır. Halk Fırkası, hem Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni daha rahat yönetmek (ki, Meclisteki Müdafaa-i Hukuk Grubu da bu amaçla kurulmuştu) , hem de halkı, yeni toplum için eğitmek amacıyla kurulmuş olduğu için, yasal ve işlevsel yönden, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin devamı olmakla birlikte, amacı değişikti. Amaç, Mustafa Kemal Atatürk'e meşruiyet sağlamak ve yönetime sivil bir görüntü vermek değildi. Çünkü, Bağımsızlık Savaşı'nı kazanmış olarak, Mustafa Kemal Paşa, meşruiyetini gücünden ve başarısından alıyordu. Yönetim ise, --orduyu siyaset dışı tutmak-- ilkesi çerçevesinde hemen sivilleştirilmişti. Toplumla etkileşimi sürdürme işlevinin amacı, artık ondan yetki almak değil, onu eğitmekti. Böylece, toplumla sürekli bir etki ve tepki alışverişi içinde olmaya ve bunu resmi bir örgüt aracılığıyla yürütmeye özen gösteren Mustafa Kemal Atatürk, bu etkileşim işlevini artık, düşmanı kovmak ve iktidara el koymak amaçları gerçekleştirildiği için, yeni bir toplum üretme amacına yöneltmişti. | ||
![]() |
![]() | #405 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| İdeoloji Taşıyıcısı Olarak Cumhuriyet Halk Partisi Mustafa Kemal Paşa'nın aklında yeni devlet altında oluşturulacak yeni toplumun çağdaş ilkeleri hazırdı. Sorun, bu ilkelerin açıkça biçimlendirilmesi ve topluma aktarılmasıydı. Bu, aslında üç aşamalı bir süreç olarak düşünülmüştü. Birinci aşamada, ilkeler tartışılacak ve iyice biçimlendirilecekti. Bu aşama, parti örgütü içinde oluşacaktı. İkinci aşama, parti örgütü içinde oluşturulan ilkelerin, parti grubu yoluyla, Meclis'e aktarılmasıydı. Üçüncü aşama ise, Meclis'te gerekli işlemler yapıldıktan örneğin yasal yaptırımlarla desteklendikten sonra, bu ilkelerin halka ve topluma mal edilmesiydi. Burada ilginç olan bir nokta, Mustafa Kemal Atatürk'ün sürekli olarak Cumhuriyet Halk Partisi örgütünden ileride gözükmesidir. Örneğin 1927 yılında yapılan CHP'nin ilk Kurultayında ( Bu kurultay aslında ilktir, fakat Atatürk Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin kurulduğu Sivas Kongresi'nin ilk CHP kurultayı sayıldığını belirtmiş ve böylece, --örgüt-- içindeki sürekliliği vurgulamıştır. Bu nedenle de 1927'de yapılan ilk Kurultay'a resmen İkinci Kurultay denmiş ve ondan sonraki sıralamalar da buna göre yapılmıştır.) kabul edilen tüzük, yalnız Cumhuriyetçilik, Halkçılık ve Milliyetçilik'ten söz ettiği halde, Atatürk'ün yayımladığı --Umumi Riyaset Beyannamesi--nde laiklik açıkça yer almıştı (CHP, 1929; CHP, 1927) . Böylece kimi zaman ideoloji oluşturulması işlevinde, CHP geride kalmış, onun yerine tarihsel kişiliğinden aldığı güçle, doğrudan doğruya, Atatürk geçmiştir. İlginç olan nokta, --ideoloji-- oluşturma işi sırasında, Mustafa Kemal Atatürk'ün kullandığı yol ve ünvan Cumhurbaşkanlığı değil, Parti Genel Başkanlığı'dır. Bu yöntemle gücünü, partinin temsil ettiği halktan aldığını vurgulamak istemektedir. | ||
![]() |
![]() | #406 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Nitekim, Fırka Nizamnamesi'nde yer almadığı halde laiklik, Kurultaydan bir yıl sonra, Anayasa hükmü olmuştur. 1931 yılındaki Üçüncü CHP Kurultayı (aslında ikinci) ideoloji oluşturulmasında çok önemli bir adımdır. Çünkü, bu yıllarda Türkiye büyük dönüşümler içindedir. Geride bir büyük ekonomik dünya bunalımı vardır. Serbest Fırka deneyimi bu arada yaşanmıştır. Kısa ömürlü Cumhuriyetçi Serbest Fırka kuruluşundan üç ay sonra uygulamada kapatıldığında ( --Uygulamada-- kapatıldı diyorum. Çünkü, Serbest Fırka, kurucularının başvurusu ile hukuken hiçbir zaman kapatılmamıştır. Fethi Bey, Partiyi kapattığını arkadaşlarına bildirmiştir, o kadar.) bu deneyimden, CHP çok şeyler öğrenmiştir. Kadro dergisi de bu hava içinde yayıma başlamış, devrin Başbakanı İsmet Paşa bile dergiye yazı yazmıştır. Bir yıl sonra, Halkevleri denemesi başlayacaktır. İşte 1927 kurultayındaki üç ilkeye üç ilke daha katılarak, altı ok, bu kurultay zamanında kabul edilmiştir. Bu noktada, artık TBMM ile CHP'nin --ideoloji üretmek--teki sırası tümüyle birbirine karışmıştır. Mustafa Kemal Paşa, nerede ortamı uygun bulursa, orada geliştirdiği düşüncelerini hemen, gerekirse, doğrudan doğruya uygulamaya geçerek, kimi zaman yasal yaptırımların desteğini bile beklemeden, topluma aktarmaya çalışmaktadır. CHP ve Devlet 1935 kurultayı ise, Parti-Devlet yakınlaşmasını istediği ölçüde başaramayan Recep Peker'in yine de bu arzularını belirttiği bir nitelik taşır. İsmet Paşa ve Atatürk'ün birlikte reddettikleri, fakat Atatürk'ün daha kesin ve belirleyici tutum aldığı, --Faşist Parti-- modeline göre düzenlenmiş bir örgüt ve bu modele uygun nitelikler taşıyan bir devlet, hiç kuşkusuz, Peker'in büyük düşüydü (Soyak, 1973:57-60) . Nitekim bakınız, 1935 kurultayında kabul edilen yeni parti programı için Peker ne diyor: | ||
![]() |
![]() | #407 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| --Arkadaşlarım; yeni programın göze çarpan ve kendini duyuran başlıca farikası, yeni Türkiye'de zaten baştan beri devletle bir ve beraber çalışan Cumhuriyet Halk Partisi varlığınin, devlet varlığı ile birbirlerine daha sıkı bir surette yaklaşmasıdır. Esasta partinin ana vasıfları olan Cumhuriyetçilik, Ulusçuluk, Halkçılık, Devrimcilik, Devletçilik ve Laiklik, yeni program onaylandıktan sonra yeni Türkiye Devleti'nin de vasıfları halini alıyor. (CHP, 1935-a:45) . Recep Peker, bu girişten sonra, uzun uzun Cumhuriyet Halk Partisi ile Türkiye Cumhuriyeti'nin, özellikle altı ok çerçevesinde niçin özdeş olduğunu açıklamaya başlıyor. Atatürk de hem tarihsel hatırlatmalar yaptığı, hem de gelmekte olan Dünya Savaşı'nı haber verdiği genel konuşmasında, toplumun ve ulusun birlik içinde olması konusanda Partiye ve Halkevlerine özel görevler düştüğünü belirtmektedir (CHP, 1935-b) . Örneğin, --Cumhuriyet Halk Partisi'nin esas düşünce ve dileği, vatandaşları her türlü ayrılıktan korumak, onları kendileri ve Türk ulusu için faydalı kılmaktır.-- diyor (CHP, 1935-b:7). | ||
![]() |
![]() | #408 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Yeni programın dördüncü maddesi, Amme Hukuku başlığını taşımakta ve burada, Devlet ile Parti özdeşliği daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Başkan Saffet Arıkan'ın, iki değişiklik önergesini de oyladığı ve bu önergelerin reddedilerek, hazırlanan metnin aynen kabul edildiği dördüncü madde şöyle: --A) Yurttaşların ferdi ve içtimai hürriyet, müsavat, masuniyet ve mülkiyet haklarını mahfuz bulundurmak Partimizce ehemmiyetii esaslardandır. Bu hakların sınırı, Devlet varlığı otorite sınırı içindedir. Ferdin ve hükmi şahsiyetlerin faaliyeti umumi menfaatlere aykırı olmayacaktır. Kanunlar bu asla göre yapılacaktır. B) Parti, yurttaşlara hak ve vazife vermede, kadın, erkek ayırmaz. C) Mebus seçimi kanunu yenilenecektir. Yurdumuzun umumi şartlarına göre vatandaşı, yakından tanıdığı ve emniyet ettiği insanları ikinci müntehib olarak seçmekte serbest bırakmayı ve mebus seçimini bu yolla yapmayı demokrasinin hakiki icaplarına daha uygun buluruz.-- (CHP, 1935-a:56). Görüldüğü gibi Peker'in Faşist Parti düşüncesinden kaynaklanan, Parti-Devlet özdeşliği kabul edilmemiş olmakla birlikte, uygulamada Devlet ile Parti birbirinden çok ayrı değildir. Atatürk, bunların her ikisini de, toplumu kendi modeline göre biçimlendirme çabasında gerekli ölçülerde ve gerekli zamanlarda kullanmaktadır. --İdeoloji-- bölümünde ayrıca üzerinde duracağımız için burada derinliğine incelemediğimiz --Kemalizm-- ya da --Atatürkçülük-- denilen düşünce sisteminin de adının resmen ilk kez konduğu yer CHP Kurultayıdır. 1935 Kurultayında kabul edilen programın giriş bölümü, üzerinde kimse söz istemeden, tartışmasız olarak, hazırlandığı gibi, şu biçimde kabul edilmiştir: | ||
![]() |
![]() | #409 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| --Methal: Cumuriyet Halk Partisi'nin programına temel olan ana fikirler, inkılabımızın başlangıcından bugüne kadar fiiliyat ve tatbikatta aşikardır. Bundan başka, bu fikirlerin başlıcaları, partinin 1927 senesinde Büyük Kongrece de kabul olunan nizamnamesinin umumi esaslarında ve aynı kongrece tasvip edilen Umumi Reisliğin beyannamesinde ve 1931 Büyük Millet Meclisi intihabı münasebetiyle neşredilen beyannamede tesbit olunmuştur. Yalnız birkaç sene için değil, istikbale de şamil olan tasavvurlarımızın anahatları burada toplu halde yazılmıştır. Partiye esas olan bütün bu prensipler --Kamalizm-- yoludur.-- (CHP, 1935-a:54). --Metinde --Cumhuriyet-- sözcüğünün --Cumuriyet--, --Kemalizm-- sözcüğünün ise --Kamalizm-- biçiminde geçtiğine dikkat edilmelidir. Bu metnin adı da ilginçtir: CHP Dördüncü Büyük Kurultayı Görüşmeleri Tutulgası. Dönem, dil ve tarih devrimleri dönemidir. Türk dili üzerinde çeşitli arayışlar söz konusudur. --Zabıt-- henüz --tutanak-- olamamış, --tutulga-- aşamasındadır. Mustafa Kemal'in --Kemal--i, Atatürk'ün kendi isteğiyle --Kamal-- olmuştur. | ||
![]() |
![]() | #410 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| İdeoloji bölümünde yeniden döneceğimiz CHP'nin ideoloji üretme konusunda, üç de yardımcısı vardır: Türk Tarihini Tetkik Cemiyeti (Türk Tarih Kurumu) , Türk Dil Encümeni (Türk Dil Kurumu) ve Halkevleri. Aslında Türk Tarih Kurumu ile Türk Dil Kurumu tam ideoloji üreten kuruluşlar, Halkevleri ise, üretilen ideolojiyi halka aktarma örgütüydü. Halkevlerinin Kuruluşu Yine 1935 Kurultayında Atatürk'ün, --Partimizin Halkevleri ile bütün yurttaşlara kucağını açması vatanda sosyal ve kültürel bir devrim yaptı-- dediği olay, aslında çok dikkatle hazırlanmış bir --devrimi benimsetme-- programıydı. Halkevleri düşüncesinin temelinde, bir başka ideoloji yayma örgütü denemesi, Türk Ocakları yatmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılış döneminde gelişen Türkçülük akımı ve onun öncüsü olan Ziya Gökalp'ın denetiminde gelişen Türk Ocakları, 1918 yılında kapatılmış, Cumhuriyet döneminde yeniden açılmıştı. Fakat, gerek yeni ideoloji çerçevesinde yeterli ölçüde çaba harcamamaları, gerekse 1931 yılında bağımsız bir parti gibi Bandırma Belediye Seçiminde aday göstermeleri, bu örgütün CHP ile arasını açmıştı. Böylece, 1931 yılında kapatılan Türk Ocakları yerine 19 Şubat 1932 günü Halkevleri kurulmuştur. Kuruluşunda Reşit Galip'in büyük emeği geçen Halkevleri, dokuz etkinlik koluna ayrılmıştır. Bu etkinlik kollarına dikkatle bakıldığında, toplumsal ve kültürel yaşamın bütün alanlarını kapsadığı görülecektir: 1) Dil, edebiyat. 2) Güzel sanatlar. 3) Temsil. 4) Spor. 5) İçtimai yardım. 6) Halk dersaneleri ve kurslar. 7) Kütüphane ve yayın. 8) Köycülük. 9) Tarih ve müze. | ||
![]() |
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |
![]() | ![]() |