|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
13-02-2007, 15:01 | #1 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
|
II. VİYANA KUŞATMASI Osmanlı ordusunun Raab kalesini kuşatmadan batıya doğru ilerlemesi Viyana’ da müthiş bir heyecan doğurmuştu. Hatta halkın yarısı ile birlikte Kral Leopold da şehri terketmişti. İşte bu panik havası sürerken, Türk ordusu çevredeki kaleleri almak için oyalanmayıp süratle Viyana’ ya gelseydi sonuç bekli de çok farklı olabilecekti. Bu varsayım bir yana, İmparator Leopold, şehrin muhafazasını Von Starhemberk’ e bırakmıştı. Osmanlı ordusunun önünden çekilen başkomutan Charles de Lorrain de kuşatmadan bir gün önce Viyana’ ya girdi. Şehrin dış mahalleleri boşaltılıp tamamen yıktırıldı. Türk ordusunun öncülleri 12 Temmuz 1683’ te Viyana önlerine geldi.Bir iki gün sonra da Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa geldi ve aynı gün kuşatma başlatıldı. Bu tarihten sonra tam 61 gün süren kuşatmada 40 lağım atılmış ve 18 saldırı gerçekleştirilmiştir. Patlatılan lağımların yıktığı yerlere hücum eden Türk askerleri karşılarında çok şiddetli bir savunma buldular. Bu kanlı çarpışmalar sırasında üstelik şehri savunanların huruç hareketleriyle de karşılaşılıyordu. | ||
|
13-02-2007, 15:01 | #2 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Öte yandan Papa XI. İnnocent bütün Avrupa Hıristiyanlığını harekete geçirmişti. Fransa’ nın Avusturya’ ya bu sırada saldırmasını temin ettiği gibi, Lehistan Kralı Jean Sobieski ile başta Saksonya ve Bavyera prensleri olmak üzere pek çok ülkenin Avusturya’ ya yardıma gelmesini sağladı. Hıristiyanlık dünyasının bu faaliyetlerini önceden tahmin eden Serdar Kara Mustafa Paşa ise baştan bu konuda tedbirler almıştı. Buna göre Kırım Hanı Murat Giray, Viyana’ ya 6 saat uzaklıktaki Tuna nehri üzerinde bulunan taş köprüden Leh ordusunun geçip Viyana’ ya yardıma gelmesini önleyecekti. Gelişmeler ne şekilde olursa olsun, kuşatma kaldırılmayacak, bütün şiddetiyle devam edecekti. Eğer Leh ordusu köprüyü geçmeyi başarırsa düşman eldeki diğer kuvvetlerle karşılanacak, bu arada Tatar kuvvetleri düşman ordusunu arkadan çevirecekti. Bu arada Sadrazam, ordunun geri emniyetini sağlamak için Yanıkkale çevresindeki köprüleri korumak üzere bıraktığı Budin valisi İbrahim paşa’yı da 100.000’ i aşkın Alman ve Leh kuvvetlerinin Viyana’ya yardıma geldiklerini öğrenince, orada bir miktar kuvvet bırakıp Viyana’ ya acele gelmesini bildirdi. İbrahim Paşa da 8.000 kişilik bir kuvvetle gelip asıl orduya katıldı. Bütün bu kararlardan anlaşıldığına göre Kırım kuvvetlerine çok önemli bir görev verilmişti. Bir bakıma kuşatmayı yapan asıl ordunun bütün güvenliği onlara bırakılmıştı. Fakat bu nazik durumda Kıraım Hanı Murad Giray ihmalkar davranmış ve Jean Sobieski, kuvvetleri ile köprüden kolayca geçip Viyana’ ya ilerlemişti. Kaynakların belirttiğine göre burada Kıraım Hanı, düşmana karşı koymayıp bir tepe üzerinden onların geçişini seyrederek ihanet etmiştir. Üstelik düşman geçtikten sonra arkasını çevirmek için de en küçük bir harekette bulunmamıştır. Murad Giray’ ın bu hareketinin sebebinin, sözünün Sadrazam tarafından dinlenmemiş olması olduğu tahmin edilmektedir. | ||
13-02-2007, 15:02 | #3 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Düşmanın köprüyü geçmesi üzerine toplanan savaş meclisi kuşatmayı kaldırmamak ve İbrahim Paşa’ nın düşmana karşı göndermek kararı aldı. 9 Eylül günü Tuna’ yı geçen düşman ise Viyana’ ya kadar olan kısa mesafeyi yavaş yavaş, savaş tertibi alarak geçti. Osmanlı ordusunu 3 saatlik mesafeye geldiklerini öğrenen Sadrazam Kara Mustafa Paşa, kuşatmada 30.000 kişi bırakarak ordunun geri kalanını Sobieski kuvvetleriyle savaşmak üzere düzenledi. Nihayet bir gün sonra düşman Osmanlı ordusunun sağ cenahına yüklendi. Burayı tutmakla görevli Budin valisi İbrahim Paşa geri çekildi. Sol kolda ise Sarı Hüseyin Paşa ile Kırım kuvvetleri bulunuyordu. Burada da Kırım Hanı’ nın askerlerini çekmesi direnişi kırdı. Sağ ve sol kollar çözülünce düşman , saldırısını merkeze yöneltti. Bu arada Eflak ve Boğdan voyvodalarının birlikleri ile Tököli’ nin Erdel kuvvetleri arasındaki pek çok Hıristiyan asker de düşman safına geçmişti. Merkezdeki kuvvetlerin çözülmeyi önlemesi artık imkansız gibiydi. Sağ ve sol kollarındaki sarsıntı kısa zamanda bütün orduyu kuşatmış, bir panik havası esmeye başlamıştı. Serdar-ı Ekrem Kara Mustafa Paşa yanındaki 9-10.000 kişilik saldırı kuvvetleriyle savaşmaya devam ettiyse de, Viyana’ yı savunmakta olanların huruç harekatında bulunmaları üzerine iki ateş arasında kalmak tehlikesi olduğu için sipahi ağası Osmanlı Ağa’ nın telkinleriyle çekilmek zorunda kaldı. Düşman ise hem zayiatı fazla olduğu, hem de Osmanlı ordusundan kalan ganimetleri paylaşmak için Türk ordusunu takip etmedi. | ||
13-02-2007, 15:02 | #4 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Bozgundan sonra (14 Eylül) Osmanlı ordusunun dağılan askerleri Raab suyu yakınlarında toplanmaya başladılar. Sadrazam, Budin valisi İbrahim Paşa’ nın herkesten önce buraya geldiğini öğrenince, zamanında kendi fikrine itiraz ettiğini, bu yüzden buraya başarı kazanılmasını istemediğini ve Viyana kuşatmasında ilk bozulan kolun kumandanı olduğunu düşünerek idam ettirdi ve Budin valiliğine Kara Mehmet Paşa’ yı atadı. Burada 2 gün kalan Sadrazam, dağılan orduyu toparladıktan sonra Budin’ e geldi. Burada da Padişah’ a bildirerek Kırım Hanı’ nı azlettirdi ve yerine II. Hacı Giray’ ın Han olmasını sağladı (30 Eylül). Viyana hezimeti başlangıçta Padişah’ ın Kara Mustafa Paşa’ ya beslediği güveni sarsmamış, hatta Budin’ de bulunduğu sırada kendisine kılıç ve kaftan göndermişti. Ancak devlet işlerinden çok av partilerinde vakit geçiren IV.Mehmet, idari işlerde önceleri annesi Turhan Sultan‘ ın, o ölünce de saray ağalarının telkinleriyle hareket ediyordu. Sadrazam konusunda da, saray ağaları Padişah’ ı kısa zamanda etki altına aldılar. Sert yaratılışlı bir idareci olduğu için sarayda ve orduda pek sevilmeyen Kara Mustafa Paşa, Viyana hezimetinin tek sorumlusu olarak gösterilince IV.Mehmet, Sadrazamın idamı için ferman çıkardı. Böylece Osmanlı Devleti’ nin çıkardığı en büyük orduya başkomutanlık etmiş ve Kanuni dönemindeki zirveye yeniden ulaşmayı ideal edinerek, Osmanlı’ nın Batıda ulaştığı son noktaya sefer düzenleme cesaretini gösterebilmiş (yine idam ettirdiği muhaliflerinden İbrahim Paşa’ nın ölümünden önce ifade ettiği gibi, o dönem devlet adamları için uğranılan kayıpları telafi edebilecek tek kişi olan) Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Belgrat’ da idam edilmiştir (25 Ocak 1684). | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |