Osmanlıda Kardeş Katilleri | | Osmanlının kuruluşundan batışına kadar, kendine özgün bir düzenini göremiyoruz. Önemli saydığımız kurum ve kurallar ya da düzen başkalarından alıntı, yani taklitçilik, kopyacılık oluyor. Bu gelenek bugüne kadar da uzuyor. Üretkenliğin değil kopyacılığın, taklitçiliğin içimize yerleşmesi her zaman için bizleri olumsuz yönde etkiliyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde de bu böyle gidiyor, Sol’un şablonculuğu, Sağ’ın Batı’dan aldıklarıyla ayakta durmaya çalışması gibi.
Osman-oğullarında taht yolu; kardeş oğul, baba katliyle mümkün olduğunu, bunun Bizans’tan oylamaların cinayet yoluyla sağlanmasının bir başka kopyası olduğu düşünülebilir. Bu gelenek en başta Osmanlı birkaç çadırlı aşiretken I.Osman’ın amcası Dündar’ı öldürerek aşiretin başına geçmesiyle başlıyor.
Constantinopole, Konstantiniye fethedilinceye dek Osmanlı tarihi fazla açıklık netlikten yoksun görünüyor. Kurum ve kuruluşların olduğunu; fakat belirgin kuralların bulunmayışı tanımayı zorlaştırıyor.
Korkuç bir Ortaçağ’ın daha önceki bitmişliğine son bir darbe vuran II.Mehmet, Constantinopole’u alarak Fatih Sultan Mehmet olurken, Bizans’ın bu Başkentine Yunanca “Şehir nerede?” anlamına gelen İstanbul adını veriyordu. Bazı tarihçilere göre İslâmbol İstanbul oluyordu.
Osmanlıda tahta kimin geçeceğinin bir kuralı bile yoktu. Sağ kalan Taht’ın sahibi oluyor, Taht’ını korumak için ise, kendisinden sonra varis olması mümkün olanlar öldürülüyor. Böylece Osman-oğlunda tahta çıkmak bir ölüm-kalım meselesi oluyordu. Osman-oğullarında doğal ölümler, doğal sayılmıyor. |